Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ahmet Ümit'in yeni kitabı "Ninatta'nın Bileziği" (Doğan Kitap), 3300 yıl öncesinden, Hititler'den bir hikâye anlatıyor. Kadeş Savaşı sırasında yaşanan bir aşk. Aşkın ve hikâyenin kadın kahramanı Ninatta'nın anlatımıyla yaşananları öğreniyoruz. Soylu bir aileye mensup bir genç kız olan Ninatta, ülkenin en başarılı komutanı, kralın en çok güvendiği ve danıştığı kişi, babası yaşındaki Nuvanza'ya âşık oluyor. Hititler'in ahlaki yapısı içinde kabul görmesi olanaksız olan bu aşk başta Ninatta olmak üzere herkesin felaketi oluyor. Felaket bir kâbus gibi Hitit ülkesinin üzerine çöküyor. rinde yer edinmiş. Polisiye okurundan gerçek edebiyat okuruna doğru yapılan bu hamle bakalım arzu edilen cevabı alabilecek mi? Metin CELAL Okuduğum Kitaplar Ninatta’nın Bileziği ve Kitap İçin "Ninatta'nın Bileziği" (Doğan Kitap), "bir Hitit Destanı" olarak tanıtılıyor. Ve bu tanıtım arka kapakta "bir epik roman" denilerek pekiştiriliyor. Ninatta'nın Bileziği, dizeler halinde yazılmış. Ses uyumu, uyaklar ve tekrarlar dikkati çekiyor. Lirik bir yapısı var. İmgesel bir anlatım söz konusu. Biçimsel olarak uzun bir şiir olarak görülüyor, algılanıyor. Bu açıdan günümüzün bakış açısıyla yazılmış bir "Hitit destanı" demek olanaklı. Çünkü tanımda "tanrıların, yiğitlerin, ulusların başından geçen olağanüstü halleri anlatan manzume"lere destan diyoruz. Ninatta'nın Bileziği'nde bu unsurların hepsi gözetilmiş ve çağdaş bir bakış açısıyla yeniden anlamlandırılmaya çalışılmış. Ama "Epik roman" olduğu konusunda kuşkuluyum. Zira, Ahmet Ümit'in kullandığı destansı anlatım biçimi yazılanın romanlaşmasına önemli bir engel. Ninatta'nın Bileziği, bir bakışla epik şiir olarak anlaşılabilir ama roman olduğu söylenemez. O zaman Türk şiirinin ustaları Nâzım Hikmet, Melih Cevdet Anday gibi şairlerin yazdığı bu türde birçok eseri de "epik roman" olarak yeniden kategorize etmemiz gerekir. Öte yandan Ninatta'nın Bileziği'nde romanın temel öğelerini oluşturan olaylar, kişiler, çevre ve düşünceler açısından derinleşme de bulamıyoruz. Lirik anlatım ister istemez imgesel kalmayı, birçok olguyu anlamayı okura bırakmayı gerektiriyor. Ne de olsa destan (epope), şiirden romana giden yolda geçilen bir aşamadır. Lukacs, "Epik, kendi içinde tamamlanmış bir hayatın bütünselliğine biçim verir; roman ise biçim vererek hayatın gizlenmiş bütünselliğini açığa çıkarıp inşa etmeye çalışır" dememiş boşuna. "Epiğin dünyası ya istikrarlı, geleneksel normların ihlal edilmesinin cezalandırılması ve bu cezalandırılmanın da hep yeniden öcünün alınması gereken tümüyle çocuksu bir dünyadır, ya da suç ve cezanın dünya adaletinin kefelerinde eşit ve homojen ağırlıklar olarak bulunduğu kusursuz bir teodi H ititler’in varlık mücadelesi olan Mısırlılarla giriştikleri Kadeş Savaşı sanki bu lanetli aşkın bir sonucu. Anlatıcı Ninatta'ya bakarsak, yasak aşkı nedeniyle tanrıların kendisine duyduğu öfkeyle Hititliler bu savaşa girişmek zorunda kalıyorlar. Kadeş, bilinen ilk büyük savaş. Nuvanza savaşırken, Ninatta'nın kendisine tutkusunun getirdiği laneti de yenmeye çalışıyor. Kadeş Savaşı'nı anlatırken savaşların kazananı olmadığını, tüm insanların kazansa da kaybetse de savaşın yarattığı yıkımdan, acılardan, ölümlerden payını aldığı mesajını veriyor anlatıcı. Bu anlamda Kadeş Savaşı simgesel, çünkü iki taraf da, Mısır da, Hitit de savaşı kendisinin kazandığına inanmış. Ninatta ise sadece taraf devletlerin değil herkesin kaybettiğini söylüyor. Ninatta, günahkârdır, lanetlidir, savaşın çıkmasına neden olan aşkı yaşatandır. Ama içindeki umudu öldürmez, bir gün sevdiğine kavuşacağına inanır. Sevdiğine kavuşması için tanrıların lanetinin üzerinden kalkması gerekmektedir. Lanetin kalkması için de Nuvanza'nın yaptırdığı ve on iki ayrı şehre gömdüğü on iki bileziğin toplanması... Bilezikler toplanırsa Ninatta, Nuvanza'ya kavuşacaktır. Anlatıcı Ninatta bu görevi okura veriyor, "sen, beni yiğit Nuvanza'ya kavuştur, / ben de sana mutlu bir ömür dileyeyim. / Çünkü âşıkların dileği kabul olur" diyor. Ahmet Ümit, bu lanetli aşk hikâyesini iyi bir araştırmayla Hitit tarihine oturtmuş. Kurmacayla gerçeği birleştirmiş. Hikâyesini kurarken Hititler’in günlük yaşamını, siyaset ve adalet sistemini, ahlaki yapıyı, dinin kurumsal işleyişini de anlatıyor. Hitit tarihi hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız için gerçekle kurmacayı ayırt etmemiz kolay değil, bu da inandırıcılık açsından yazara avantaj sağlıyor. Tarih sorgulanacak bir olgu olarak önümüze çıkmıyor, kafamıza takılmıyor. Ahmet Ümit sedir." (Lukacs, Roman Kuramı, Metis yay.) Sanıyorum "Epik Roman" deyimi okura kitabı satın aldırmak için kullanılmış. Çünkü, günümüz okurlarının çoğunda şiirden kaçış, uzak durma arzusu güçlü bir eğilim. Şiir sanki okurun elini yakıyor. Herhangi bir eserin şiir türünde olduğundan kuşkulandıkları anda hemen ellerinden bırakıyorlar. O nedenle yazdığınızın çok okunmasını istiyorsanız onu "roman" diye tanımlamak durumundasınız. Ninatta'nın Bileziği'nin arka kapağında da bu güçlü bir biçimde vurgulanıyor. Ahmet Ümit, polisiye romanları, hikâyeleri ile tanınmış bir yazar. Ninatta'nın Bileziği ile bu kimlikten sıyrılmayı edebiyatçı olarak tanınmayı arzuluyor. Çünkü polisiye yazarlığı sınırlayıcı bir tanımlama olmasının yanı sıra nedense ülkemizde pek de önemsenen bir konum değil. Ciddiye alınmıyor. Popüler kültürün bir parçası olarak algılanıyor. Yazarların kendi alıştıkları türlerin dışında alanları denemeleri hoş bir şey ama aynı zamanda da zor. Çünkü kalıplar okurun bakış açısını belirliyor, yazarın farklı yönelimleri iyi karşılanmıyor. Genellikle bu tür denemeler muhafazakâr okur tarafından ilgisizliğe mahkum ediliyor. Sanıyorum Ahmet Ümit, bu kalıpları en azından okur gözünde kırmayı başarmış, kitabın satış grafiği oldukça iyi, çok satanlar listele KİTAP İÇİN Selçuk Altun, tam anlamıyla bir okuma sevdalısı. Onu Kitaplık dergisinde yayımlanan kitap sevgisi ve kitabevleri üzerine okumaya özendirici denemeleriyle tanıdık. O yazılarda iyi bir kitap okuru olduğunu sezdirmekle kalmıyor, adeta bir misyoner tavrıyla kitap okumayı özendirmeye çalışıyordu. Çeşitli ülkelerde yaptığı kitabevi ve sahaf ziyaretlerini anlatıyor, sık sık, özellikle yazar ve şair dostlarının tepkisini çekme pahasına, beğendiği yazar ve kitapların listelerini veriyordu. Daha sonra Cumhuriyet Kitap'ta bu tavrını sürdürdü. 2005 yazından itibaren 40 hafta boyunca "aforizma, alıntı ve kıs(s)a notlardan mürekkep" çalışmalarını yayımladı. Bugünlerde bu aforizma, alıntı ve kıs(s)a notlar kitap bütünlüğünde "Kitap İçin" (Sel yay.) adıyla okurla buluştu. Selçuk Altun, notlarını kitaplaştırma evresinde tekrar gözden geçirmiş. Sevinç Altan ve Peter Hristoff desenleri ile katkıda bulunmuş. Özellikle Sevinç Altan'ın çizdiği Türk şair ve yazarlarının portreleri dikkati çekiyor. Keşke, biraz daha büyük kullanılsalardı. Toplam bin maddeden oluşuyor kitap. Selçuk Altun bir okuma sevdalısı olarak, bizlerle kitaplarda altını çizdiği özlü sözleri, aforizmaları paylaşmakla kalmıyor, o kitapları okurken oluşan düşünceleri de kısa ve özlü olarak notluyor. Yazarların eserlerine, edebiyata ve dünyaya nasıl baktıklarını, yaklaştıklarını okuyoruz. Bunlar okur ve yazar adaylarına öneriler olarak da değerlendirilebilir. Ama o yazarları, o kitapları merak ettirdikleri, okumaya özendirdikleri kesin. Maddeleri okurken bir yandan da yazarların, kitapların bilinmedik yönlerini, hoşluklarını, garipliklerini de öğreniyorsunuz. Altun, bilgiyi kendinde saklı tutmuyor aksine bonkörce paylaşıyor. Kitap İçin'i oluşturan maddelerde hoş bir humor, ince bir zekâ gizli. Cumhuriyet Kitap'ta yayımlanırken, belki de derginin genelinde öyle bir hava olmadığı için fark edemediğimiz mizahilik notlar kitaplaşınca iyice belirginleşmiş. Altun, iğneli esprilerle yazarları ve kitapları arif olanın anlayacağı biçimde eleştirmeyi de ihmal etmiyor. Örneklemek gerekirse 839. madde şöyle; "Ne zaman Tuna Kiremitçi imzalı bir piyasa kitabı görsem; aklıma çeyrek yüzyıl önce "Küheylan"ın başrolünde yıldızlaşan, Mehmet Ali Erbil'in sunduğu TV eğlence programları gelir." küçük İskender, Kitap İçin'i "Başucu değil, bir başiçi kitabı!" diye tanımlamış. Birhan Keskin de Altun için "O bir kitapçoksever" diyor. Gerçekten de "herkes kitap sevsin" diye yazılmış bir kitap. Tüm kitapseverlere ve kitaplarla dostluk kurmayı arzu edenlere öneriyorum. ? KİTAP SAYI 875 SAYFA 12 CUMHURİYET