25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

t Otuz yılı aşkmdır gazetecilik, dergictlik yapartm, neredeyse on yıldtr da Cumhuriyet'in şu anda elinizde tuttuğunuz Kitap ekini çıkanrtm. Her yaytn orgammn yaytmlamştntn birtakım zorluklart vardır. Mcdyantn tüm çalışanlart bu zorluklartn bilincinde olarak, zor görevleriniyapmaya çalıştrlar ve yayınfartnı okuyucuya ya da izîeyidye ulastınrlar. BiZitrt gıhi eklerin en büyük sorunu ise özgül bir aîanda, kitap alantnda yayın yapmalartdır. Elimize uîaşan her tür kitabı okurlartmtza duyurmaya çalışır, yazarlart ve kıtapları onlara geniş biçimde tanıtınz. Ekstklertmiz de vardır elbette. Tanıttm konusundaki en büyük desteği yazarlanmızdan altrtz. Onlara hep bir tesekkür borcumuz vardtr. tstediğimizde hemen yardım ellerini uzattrlar.îstanbul dtşında yaşayan yazarlanmtza ise özel bir önem gösterdtg'imizi dergimizi izleyenler yakından bilirler, Yukarıda saydtğ,tmtz yardtmlart en çok bu konuda altrtz. Kenaisiyle ilgili yardım istedığımiz yazarlart' mız da vardtr bunlartn içtnde Btr saygt, sevgi ve düriisllük anlaşmasıdır bu sanki, Bu dürüstlüğü bozan bir tstisnadan söz etmek isttyorum: Dergimizin 19 Nisan 2001 tarihinde yaytmlanan 583 nolu saymnda Tactm Çiçek adlt bir yazan kapak yapttk. Yukartda söyleaiklerimizi burada da uyguladık. Dergi yayımlandıktan sonra da Sayın llasan liüseyin Yalvaç ve Sayın Tansu Bele telefonla bizi arayarak, imZalartyla yayımlanan Tacim Çiçek'le ilgili yazdan kendilerinin yazmadtklarmı helirttiler. Bu iki yazanmız, Tacim Çiçek'e gereken Cevabı vereceklerdir sanırız. Bir yazara yaktşmayan bu davranıstndan dolayı Tacim Çiçek'iktnamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Kendisi de 'Âgora' adlı bir . edebiyat dergtsinin yaytn ! kunıtunda olan Çiçek in bu davrantşt, içinde yer aldıgı dergtyi de yaralayacakttr kuşkusuz. Bu durumun yazar ahlakmt, bir kez daha PETHINACI Murat Gulsoy'un hikaveleri urat Gülsoy'un ilk hikâye kitabı, Oysa Herkes Kendisiyle Meggul, 1999'da (Can Yayuıları) yayımlanmıştı. "lçindekiler"e göz gezdirirken "Kendini Orhan Pamuk Sanan Adam" adı dikkatimi çekti. Okudutn. Kitabı bir daha clime almadım. O hikâye bana çok itici gelmisti: "Murat Giilsoy, adını duyurmak çabasında." diye düşünüyordum. (Bir ay kadar önce Prof. Yildız Ecevit'le Orhan Pamuk bize uğramışlardi; Orhan, hikâyecilerden pck söz etmez aına bir ara "En iyi hikâyeci Murat Gülsoy." demişti.) Murat Gülsoy'u, Nisan ayında, Izmir'dc, TÜYAP Kitap Fuan'nda tarudım. Cemil Kavukçu'nun yönettiği "Gcnç hikâyeciler" apk oturumundaki üç hıkâyeciden biri Murat Gülsoy'du; öbürleri Sema Kaygusuz'la Faruk Duman. Murat Gülsoy 34 yaşjinda. Mühendislik ve psikoloji eğitimi görmüş, şimdilerde üniversitede öğretim görevlisi. Aynı oteldeTcalıyorduk. Sabah kahvaltılannı asağı yukarı aynı saatlerde yapıyorduk. Tanı§tık. "Genç hikâyeciler" oturumunda Murat Gülsoy'u dinledirn; karşımda, kendini iyi yetiştinniş, günüınüzün son edebiyat akımını yakmdan izlediği belli olan bir hikâyeci vardı. Istanbul'a dönünce ilk işim iki hikâye kitabını da okumak oldu. Murat Gülsoy, şaşırtnıayı, yeni şeyler sövlemeyi sevivor, belli. Kitabın adı, Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, oysa kitaptaki on iki hikâyenin içinde bu adla bir hikâye yok. Dikkatli okur, kitabın adını "Mahşerin Otuz Beş Dakikası" adlı hikâycnin içinde bulacak: "...Oturduğun yerde rahatsız kımıldanışlannı fark ettiler mi diye bir i^aret anyorsun. Oysa herkes kendtsıyıe tnesgul." (îtalikler benimF.N.) (s.142) Murat Gulsoy'un benzer oyunları iki kitabında da (Öbürü, 2000 yılında, gene Can Yayınlan'nda yayımlanan Bu Kitabı Çalın) sürüp gidiyor. Murat Gulsoy'un çoğıı hikâyelerinin tadına varabilmck için üstkurmaca'dan kısaca söz etmek gerekecek. Yildız Ecevit'in Türk Romanında Postmodernist Açılımlar (îletişim Yavınları, 2001) adını taşıyan yeni incelemesi, DU konuda bize yardımcı olacak: "...Edebiyat, artık somut yaşamı kurgulamıyor; kendini, nasd oluştuğunu, nasıl kuı^ulandığını anlatıyor. Doğa ise, daha önce yazılmış metinlerdcn oluşan bir metinlerarası doğaya dönüşmüştür. Kendini anlatan bu edebivatta kurnıaca, üstkurmaca düzlemine taşınır. M kurgulanııyor, metni nasıl kurcüladığı konusunu malzeme olarak ele alıp onu ikinci bir düzlemde yeniden kurguluyordur. Yazarın/anlatıcının/okurun hep birlikte metnin içinde yer aldıklan, giderek birer roman kişisine dönüştükleri bir ortamda konu, metnin neyi anlattığı değil, nasıl kurguladı&dır artık." (s.98) "...OzeUikle altmıslardan sonra postmodem tanımıyla bir şemsiye altında toplanmaya çalışılan edebiyatın ana kurgu eğüımidir üstkurmaca; cdcbiyatı oyun olarak gören bir anlayısın ürünüdür; öznenesne, iç dünya reel vaşam, kurnıaca gerçeklik karşıtlıklarının birbirine karıştı^ı ya da aynı anda yaşandığı, çoğulcu (pluralist) ve eşzamanlı (simultaneous) bir gerçeklik anlayışınıyansıtır..." (s.59) Edebiyatın konusu, ne gerçekçilerin dış dünyası, ne de romantikler ve modernisderin iç dünyalandır artık. Belki de, Beckett'in dediğı gibi "anlatılacak bir şeyin kalmadığı" bir dünyada edebiyat kendini anlatmak zorunda kalmıştır. Gerçeğin belirsizleştiği, klişe kalıplarla üretilip tüketime sunulduğu bir çağın sanatçısı, kendisine sürekli yabancılaşan bir dünyayı yeniden üretmek yerine, rotayı farldı bir esteuk doğrultuya kaydırmıştır; salt sanatsal yaratıcıhğı, hem biçim hem de içerik/motif düzleminde odağa almış, onunla oynamaktadır..." (s. 9?) "Üstkurmaca metinlerde roman kişisinin ya şam öyküsünü çogu kez, onun, yazma ediıni sırasında ortaya çıkan güçlüklerle boguşmasından oluşur. Buna uygun olarak da birçok romanda, metnin odağındaki felsefe, nasıl yaşamalıdan çok nasıl yazmalıva dönüşür. Bu metinlerde fUozoflarm yaşam konusundaki görüşlerinin yerini, edebiyatçıların ve edebiyat ku ramcılannın görüşleri akr. Okur ise, bu yeni metin oluşumlannın en önemli öğesi dunımuna gelmiştir. Hiçbir şeyin kesin olmadığı bir ortamda, metnin anlamı, onun kararuıa/uretiminebağİıdır."(s.lOO) "YaşarrJa kunnacanm birbirine kanştığı bu çokkatmanlı postmodem metinlerde, üstkurmaca, yaratılan metaforik imge ortamının yapısına göre, ya belirgindir, açık olarak yapuır ya da satır arasında örtiik olarak kendini gösterir..." (s.10) Yildız Ecevit, Oğuz Atay'ı, Güney Dal'ı, Orhan Pamuk'u, Peride Celâl'i, Pınar Kür'ü, Hilmi Yavuz'u, Erhan Bener'i ve Hasan Ali Toptaş'ı "ilk akla gclcn üstkurmaca yazarları" ola rak sayıyor. kurgulandığını anlanyor." diyordu; "Yazarın belleği" de nasıl oluştuğunu, nasıl kurgulandığını anlatıyor. Yazann belleği: "...Neyi beklediğimi, kimi beklediğimi, kim olduğumu, hangi durumlann yolumu gözlediğini bumeksizin bekliyordum. Ta ki bu satırlann yazarı beni yazmaya başla yana dek. Iste o an, ilk sözcük, hatta ilk harfyazıldığı an; aev, ilahi bir iç çekiş hissettim diyebilinm. Varolmaya basladığimı, varolmadan önce varolacağım o ânı beldiyor olduğumu anladun. (...) Ne kadar sürecek? Serüvenimi yaşayabilecek mivim? Yeterince sabırh mı? Tamamlamaya gücü yetecek mi?.. Bir anda sizi yazan kışı hakkında olmadık kuşkulara kapılıyorsunuz. Gözünüzün önünden tanımadığınız fotoğrauar, anılar, yazılar, yazılardaki kahramanrann imgelemde çizildıkleri için yan bulanık resimleri, hepsi, nepsi bir film şendi gibi geçip gidiyor. (Ilahı Murat Gülsoy!"Birfilmşe ricu gibi" Kİisesini ben ortaokuldayken kullanı yorduk! Hâlâ mı!) Bunlar yazann belleği. Bunu fark ediyorsunuz. Garip bir şekilde ortaklaşa kullandığınız bir belleğe sanip oluyorsunuz. Yazann, belleğinin bir bölümünü sizinle paylaştığını hissediyorsunuz." (ss. 98, 99) 'Bir an, şu ana kadar hiç olamamış bir şey oldu, sevgili okur. Yazanm bir önceki paragrafı bitirdikten sonra bir süre durup düşündü. Âcaba bunlan silsem mi, diye. Korku içinde bekledim. Bu, herseyin sonu olabilirdi. Böylesi bir kızgınlık anında elimden alınan özgür irade bir daha geri gelmeyebilirdi..." (s.106) "Bu arada az kalsın unutuyordum. Sözcük sözcük, harf harf oluşmak nasıl bir duygu onu anlatacaktım. Birincisi, her sözcük başka bir hisle, başka bir hızla dökülüveriyor. Bazen büyük bir sevinç ve coşkuyla beliriveriyorlar. Bazen de sıkıntıyla ve kasvetle çıkıyorlar. Cümleler de çok tunaf. Her birinde bir şey başlıyor ve bitiyor benim için. Yazanmın belleğinde izlediğim düşünce akışı gibi birbirine dolanmış bir sarmal değil. Daha tek boyutlu, ama daha kararlı. (...) Bizi oluşturan cümlelerin düzelti le düzeltile mükemmele vardığını, dolayısıyla okur denilen sevgilinin ilgisine layık bir hale geldiğimizi hissetmek çok güzel bir duygu. Bu, bize gösterilen önemin ve saygının da bir baska ifadesi. Yarım yamalak, kırık dökük, duşük cümlelerle yaşamak istemezdim. Istcrdim ki, beni yazan lcişi yazı işçiliğinde büyük bir usta olsun..." (ss. 108109) "...hayatın yazıdan daha alt düzeyde bir gerçekçilik olduğu sonucuna varabiliriz. (...) Kastettiğim şey, olanaklan daha çok olan, içinde yaratılabilecek ilişkiler ve işlevler dizgesi daha karmaşık olan yazmm hayata karşı üstünlüğü..."(s.H0) Yildız Ecevit'ten yaptığım akntılarla Murat Gulsoy'un yazdıklarmı karşılaştırırsanız Ecevit'in kuramsal açıklamalarıyla Gulsoy'un yazınsal metinlerinin çakıştığını görürsünüz. Murat Gulsoy'un dilinde takıldığım ycrler epey çok. Ataç'tan öğrendiğimiz bir dil yanlışı: "...sanki... gibi" denmez; ya "sanki" denir, ya "gibi". Oysa Herkes...'te "...sanki kendileri yazmamış gibi..." (s.44) Oysa aynı kitabın 68. sayfasında doğrusunu yazabiliyor: "Sanki karşısında ben yokum, sanki kendi kendine mırddanıyor." (s.68) Bu Kitabı Çalın'dan: "bir takım" denin ce benim aklıma Fenerbahçe gelir; doğrusu "birtakım". (s.101) Oysa Herkes..,'ten: "şevkat": doğrusu "şefkat". Oysa Herkes...'ten ...o sayfaya gölgesi düşen Serap'ın hayaleti..." (s.53) "Hayaletı" değil, "hayali olarak, çünkü Sözlük'te yazıldığı gibi. "Hayalet: Gerçekte var olmadığı halde kimi zaman göriildüğii sanılan cin, peri, hortlak gibi görüntüler!" Bu Kitabı Çalın'dan: "...davamızı sevgili yazanmızın sürdüreceğine eıninim." (s. 112) Doğrusu: Oysa Herkes...'ten "...uçupgideceğinden emindim." "Bir şeye emin olmak değil, "bir şeyden emin olmak." Sadece 77. sayfada doğru yazılmış... Ya o "tabii ki" felâketi! Neyse, bu kadar yeter. Ama ben "edebiyatın artık somut yaşamı kurgulamadığını, kendini, nasıl oluştuğunu, nasu kurguladığını anlattığını, bir bunu anlattığuu* söyleyenlere kaubmyorum. Bunlar geçici akımlar gibi geliyor bana. Bildiğim bir gerçek var: Edebiyat insanlara insanlan anlatır, insansız bir edebiyatın geçici bir moda olduğuna inanıyorum. Ama bu inanç, Murat Gulsoy'un zekâ ve bilgi dolu hikâyelerini keyifle okumama engel değil. • SAYFA 3 li. Murat Gulsoy'un iyi bir hikâyeci olacağı bel f ündeme getirmesi en üyük dileğimiz Bundan böyle Tacim Çiçek le ilgili hiçbiryav, aergimiz sayfalannaa yer almayacaklır. Boîkitaplt günler!... TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahibi: çağ Pazariama Cazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berln Nadl o Yayın Danısmani: Turhan Günay o Sorumlu Müdür Flkret llklz OGörsel Yönetmen: oiiek llkoruro Baski: Çaudas Matbaacılık L « Stl.cldareMerkezl: TürkocaOı Cad. No: 3941 caualofllu. 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya c " ..20. yüzyılın ikinci yansındaki estetik ise daha farklı bir yönelim gösterir. Artık edebiyat, dış ya da iç dünyayı, somut ya da sovut yaşamı anlatmaktan çok, kendini yansıtmaktaair; obiektifı kendi üstüne çevirmiştir. AnlaU metinlerinde çoğu kez bir yazaranlatıa, söz konusu metnin nasıl kurgulandığını anlatır okuruna, onunla kurgu sorunlannı tartışır. Metnin kişileri ise farldı bir ontolojinin insanlandır; onfarın etten kemikten çok, dilden oluşmuslukları vurjgulanır; yaşadığımız dünyada değil, kitap saytalarında varolurlar. Postmodem edebiyatın öncüsü Beckett, onlara, sözcükten adam anlamında, homo IODOS der." (s.98) "Metin ise, daha önce başka yazarlar taraftndan yazılmış metinlerden izler taşıyan metinlerarası (intertextual) bir doğayla bütünleşerek geh'şir. Geleneksel edebiyatın, ağaçlardan/çayırlardan oluşan doğasının yerini, harflerden/sözcüklerden/kitaplardan oluşan bir dünya almıştır. Bu ya2a evreninin oda&ında eski metinlerin kişileri, Hamlet'ler, Macbedı'ler, Don Kişot'lar kol gezmektedir. 20. yüzyıl edebiyaunın bu yeni doğasında yazaranlatıcı yalnızca HHiMCS" IMHDI'T "Yazann belleğt" "Yazarın belleği", Murat Gulsoy'un Bu Kitabı Çalın adlı kitabının en sevdiğim hikâyesi. Yildız Ecevit, "Edebiyat, artık somut yaşamı kurgulamıyor; kendini, nasıl oluştuğunu, nasıl CUMHURİYET KİTAP SAYI 586
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear