Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
vaşama sevgiyle (benim gibi) tutkuyla bağlanmış olmakta." Kaçımız bu değerleri önemsiyoruz acaba? " Vedat Günyol'un denemelerini okurken kimi yerde duygusallığa, kimi de "zınk" diye insanı oturtan gerçekçiliğe kaptırdım kendimi. Insanı düşünmeye, 'şimdi otur, dingince düşün' eğrisidoğrusuyla yeniden, ince ince bir kez daha düşün, biraz daha kafa yor. Eğitimci kimliğiyle, hümanist düşünce bilinciyle dön bir kez daha oku, birlikte kafa yoralım, diyor bıkıp usanmadan. Keşke yaşama Günyol denligenişbiraçıdanbakabilsek. Gün Ola Harman Ola da yazar özekin harmanından derlediği insanca görüşleri akıcı bir dille anlatmış. Sanki okurla söyleşir gibi. Değerli yazann öbür yapıtlan gibi bu yapıtı da bir başucu kitabı özelliğini içeriyor. Vedat Günyol'un her bir denemesi işlenmiş bir pırlanta. Bize de pırlantanın renklerini ayrımsamak kalıyor. Yazar, öğretmenliğinden kıvançla söz ediyor. Sanatçı, eğitimci birikimini, yıllarca deneyimlerinden özümlediği bilgi birikimini, yüreğinibağladığıgençbeyinlere aktarmaktan övünç duyuyor. Elınin altındaki gençlik, yazann yapıtaşları. Günyol'un genclik iksiri, vazgeçümezleri... Belli ki, bilimle, insanlıkla, aşkla, dostlukla, kardeşlikle, dürüstlükle, her zaman iç içe olmuş; hiç önemsemediği, yüz vermediği, ayrımsamak gereği duymadığı bir şey varsa oda "para" cur. Yalnızlık da Ne Oluyor Demeyin, diyor Sevgili Günyol. "Yalnızlık, insan kade rinin, alın yazısının adıdır. Kim ne derse desin insan hep yalnızdır. Sevgili kucağında olsun, ana bağnnda olsun, yalnız ve yalnızdır." Günyol' un yalnız yaşamayı seçmesi bir başına varoluş biçimidir. Onun yaratıcı kişiliğini diri tııtan olgu da diyebiliriz buna. Kendisi de ne diyor: "Bilim ve sanat, insan yalnızlığını azaltmaya (yok etmeye demivorum) yönelik bir çabadır, o kadar. Albert Camus'ye bakılırsa, doğa ve toplum insanlara ruhsal doyum sağlayamayınca sanat doğuyor, muduluk getiremediği için. .. Yalnızlığa, boynu bükük, bagn yanık bir tutumla yaklaşan Edip Cansever, gül kokulu sevgiliye şu dizelerle seslenirken, bu tııtıım karşısında adeta günah çıkanyor" diyor. Bir rüzgâr, bırftrtına gibi esecek gül Yıllarca esecek belkı Ve ansızın dünyamtzt göreceğiz bir sabah Göreceğiz ki Biz dünyamızt gerçekten görmemisiz daha Geceyi, gündüzü, ytldızlart Görmemışız hiç Tantşmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızta Öyleyse dostlar btrakın bu yalnızltklart Bu mutsuzluklart bırakın kardeşler Göreceksiniz nasıl Güller güller dolusu Nasıl gül kokacağız birlikte Amansız, acımasız kokacahz Dayantlmaz kokacag'tz, nefes nefese Sevgili Vedat Günyol'un Gün Ola Harman Ola yapıtı yüreğime sıcacık yerlesti. Günyol'un öbür denemeleri gibi bu da başucumda yerini aldı bile. Sevgili Günyol, diyor ki: Behçet Necatigil, "Buruşuk kurbağa eller," derken, şair, kendi ellerini betimlerken benimkileri de yatırmış kündeye. Bu güzel yapıt buruşuk ellerle yazıldı. Biz bu ellerin güzelliğini, değerini biliyoruz. Aynca 'senin' yüreğinin ner zaman ışıl ışıl ışddadığını da biliyoruz. Ve daha nice yıllar ışıldamasını umuyonız cânı gönülden. Günyol'un sözcükleriyle bitirmek istiyorum yazımı: "Seni çok seviyorum, seni çok seviyoruz," Sevgili Vedat Günyol. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 586 ülii Günliik vaşantının vansımaları MUZAFFER UYGUNER edat Günyol çeşitli yayın organlarında yayımlanan yazılanndan bir bölüğünü Gün Ola Harman Ola adli kitabında toplamıştır. Bu yazılar, Günyol'un günlük yaşamından izlerini ve duyumsamalarını içermektedir. Önsözde belirttiğine göre, "Harman, günlerin, aylann, natta hatta yıllann yasantısının özetidir. Bu harmanda yerini bulmuş bulmamış, yanda kalmış, ruhsal, gönülsel eylemlerin özeti yatar, yazarının iç dünyasıyla dış dünyasının çatıştığı bir ortamda." Ona göre bu harmanlamanın ürünü olan kitapta çok değişik konulara eğilmiştir. Üzerinde durulmasını önemle istediğim bir yazı "Atatürk ve Türk Abecesi"dir. Bu yazıda Atatürk'ün 28 Haziran 1914 tarihli olup Şofya'da görevli iken Kurmay Yüzbası Ömer Lütrıi'nün karısı Italyan kökenli Corinne'e (Korin) yazdığı mektuptur. Atatürk, daha o yıllarda Latin harflerine ağırlık vermiş ve Latin harfleri ile Fransız yazınını temel alarak Türkçe mektup yazmıştır. Mektubun fotokopisi de kitapta yer almaktadır. Bu mektupta keuz (göz), arkadachlar (arkadaşlar), mektoub (mektup), moutlaka (mutlaka) gibi kullanımları görüyoruz. Mektup bütünüyle Türkçe yazılmıştır. Bu mektup üzerinde dururken Günyol şunları yazmıştır: " Atatürk devrimleri diye anılan, çeşitli alanlardaki yenilikJer içinde beni en çok ilgilendiren Harf Devrimi'dir. Bu Harr Devrimi, Atatürk'ün can damarında odaklanmış bir iletişim susuzluğudur." Mektup, Fransızca harflerle yazılmış olsa da Türkçedir, Latin harflerini Türkçeye mal etme konusunda daha 1914 yılında üzerinde durulan bir düzenlemeair Atatürk'e göre, Korin hanımla daha başka tarihlerde böylece mektuplaştığına da değinilmiştir yazıda. V rinde adına sevgi, acıma, hak hukuk, yani adalet, yardımlaşma, benzerlerinin yardımına koşma, olumlu düşüncelerine saygı ile eğilme gibi duygulannın filizlenip geliştiğini duyumsarsa o zaman insan, büyük narflerle İNSAN olmuş demektir.' Ona göre, insan diirüst olmalıdıryaşamında. İnsan "içinde doğup büyüdüğü ortamdan alır ne alırsa, düşünüş ve davranış açısından." Bu nedenle ortam, yaşam çevresi önemlidir. Namus ve söz namusu çok önemlidir insan için. Ona göre, "Bir insanı insan olarak* niteleyen tek ölçüdür söz namusu". İnsan için yaşamda çalişmak da önemlidir. Çalışma deyince dıncilerin çalışma anlayışını bir yana bırakmak gerektiğine değinmiştir. Çalışma, insanın aklını kuUanarak kendine ve yakınlarına yarar sağlamaktadır. İnsan yasamında ahlakın da büyük yeri vardır. "Âhlak" başlıklı yazısında bu konuyu irdelemiştir. Ona göre giyim kuşam da önemlidir yaşamda. "Her insan, giyim kuşamla (kılık kıyafetiyle) bir dış kışilik görüntüsü sunar çevresine içi kof da olsa." Yaşamda geleneğin göreneğin önemi olduğunu da değinmiştir yazılarında. Bu arada törelerin acımasızlığına, dayanılmaz acımasızlığına da değinmiştir. Bunu önlemek için de eğitimın önemine değinmiştir. Güncel konulardan küreselleşme üzerinde de durmuştur. Kör inançfar, inanmadan inanmak da yazüanna konu olmuştur. Cennet cehennem inanışını eleştirmiş, "hiçbir zaman mutluluğu öbür dünya yasamına bağlamak ahmaklığına kendini kaptırmadığı"nı açıklamıştır. Ona göre akıl çok önemlidir, akıl yaşa mı kılı kılına sınava çeker. Bir yazısının başlığını, "Aklım dinimdir" diye yazmıştır; "Dinin, akıl dışı bir yöncle eyleme geçmesi, insanları birbirine kırdıımasına yol açması, insanlık adına bir yüz karasıdır" ona göre. öğretimin önemi üzerinde de durmuş, öğrenciöğretmen ilişkisine değinmiş ve görüşlerini açıklamıştır. Köy ve eğitim konusu da önemli gördüğü bir konudur. Köy Enstitüleri ile il gili olumlu görüşlerini birçok yazısında ortaya koymuştur. Ona göre, Köy Enstitüleri, kafa eğitimini iş eğitimine sıkı sıkıya bağlayan, iş eğitiminden kafa eğitimine geçme yolunda atılacak cesurca adımları atan, atabilen bir eğitim yuvası, yurduydu." Gerçak ve dünya eerçeği Uygarlık, kültür, okumak, dil, düşünmek, Osmanlıca, çok konuşmak, iç dökmeler, gerçek ve dünya gerçeği de ele aldijğı konulardandır. "Gerçek Nedir" adlı yazısının sonunda şunları okuruz: "Ben, aklımın yettiğince, düşüne düşüne vardığım gerçeklerden başka gerçek tanımıyorum. Yaşamda en gerçek yol gösterici gücün bilim olduğuna gönül bağlayan bencileyin bir adamcağız bundan baska he yapabüir?" Dünya içindeki kirîi dünya, orman yasası, yönetim hırsı gibi konular da kitapta yer almıştır. Ona göre, "En ilkelinden, en yetkinine ve en gelişmişine dek demokratik olmayan tüm insan topluluklannda, yönerirni ele geçiren kişi ya da kişiler, varlıklannı korumanın ve sürdürmenin yollannı kuşkuya dayalı, baskıcı bir yöntem kurmakta ararlar." Bu arada, elbette politika ve politikacı konularına da eğilmiştir. Toplum yaşamındaki çile konusuna da değinmiştir bir vazısında. Toplumda çürüme konusu aa ilgilendirmiştir onu. Gerçeğin yanında yanlış da vardır elbette, "Gerçeği Söyleyen Yalan" yazısında da bu konu üzerinde durmuş ve sanatın yalan söylediğine değinmiştir. Zaman zaman kendisiyle de hesaplaşmıştır yazılarında; "Kendi Kendimle", "88'lik", "Yürekteki Pırlanta", "Yüz Sorumluluğtı", "Elim Değdikçe", "Dereden Tepeden", "Merak", "Olabilir", "Benim Amerikam" bu arada anılabilir. Yalnızlık ile de cedelleşmiş ve "Yalnızlık, insan kaderinin, alın yazısının adıdır. Kim ne derse desin, insan hep yalnızdır. Sevgili kucağında, ana bağrında olsun, yalnız ve yalnızdır insan" demiştir. Bazı kişilerle ilgili yazılan da vardır. Patasana romanı nedeniyle Ahmet Üınit, Alaattin Bilgi, "Büyük Ressam Eren Eyuboğlu", "Ahmet Rasim'den Selam" bu tür yazdarıdır. Yukanda da belirttiğim gibi, Gün Ola Harman Ola'daki yazuar Vedat Günyol'un günliik yaşantısının ve duyumsamalarının yansımasıdır. Bunlann yanında birçok konuya eğilmiş ve görüşlerini açıkça ortaya koymuştur. Yazılarda düzgün bir Türkçe söyleyiş, konulara çekiryneden uzanım söz konusudur. Türkcemizin genişliği ve derinliğı de bu yazılarda görülmektedir. • Gün Ola Harman Ola/ Vedat Günyol/ Denemeler/ Türkıye <£, ,/ , c ^ Yayınıf 152 s. SAYFA 13 "AklnndlnlmcHr" Aşk ve sevgi Vedat Günyol, değişik konulara değinmiştir bu yazılarında. Sözgelimi aşk ve sevgi bu konulardan biridir. Ona göre, "Aşk, sevginin, çılgın sevginin uzantısıdır. Sevgi aşka dönüştü mü yer yerinuen oynar." Aşkın iki türîüsü olduğuna değinmiştir kitabın ilk yazısında. İki türlü aşkın "Biri sekse yabancı romantik aşk, biri de sekse vurgulu, adına sevda deniJen o ölesiye tutkudur". Ona göre, "Seni seviyorum sözü can yakar, 'seni çok seviyorum' sözü ise cana can katar. Biri seksten, öbürü seks dısevgiden geçer." Sevginin yokuğunun yarattığı duruma da "Sevgi Olmayınca" başlıklı yazısında uzunca değinmiştir. Bu yazının başında belirttiğine göre, "Sevgi olmayınca, insan insan olarak yok uemektir. Seviyorum va da seviliyorum, öyleyse varım, diyebilmektir ger çekten var olmanın özü, içeriği, anlamı". Yazının sonunda da "Sözün kısası, sevgi olmazsa yoktur insan" tümcesini okuyoruz. Seksle aşkı aynı kefeye koyamaz. Insanlık konusunda da yazılan vardır. Ona göre doğusta hayvanla insanın pek farkı yoktur. Eğitimle, yönlendirmekle insan insan olmaktadır. "İnsan denen etten kemikten l oluşanyaratık,nezaman ıçının derınle C(JnQ|aHarman0 |a.aak|yazi|arVedatcünvolungünlükya«antısınınveduyumsamalannın yansımasıdır.