25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sair Hccati Cumalı üzerine Necati Cumalı, aralarında Garip üçlüsü dışında Behçet Necatigü, Cahit Külebi, Salâh Birsel, Sabahattin Kudret Aksal'ın da bulunduğu bu öncü kuşağın en genç şairlerinden, Garip uzantm • hir şiirin en özgün adlanndan biridir. tlerde kendi şiirini değerlendirirken "Sanat anlayışını, 'Garip' ve '1940 Kuşağı'nın etkilerinden anndırarak kurmaya çalıştı ve yalın, aydınlık bir duyarlığı lirik şiirlerle yansıttı" diyecektir. lerle yansıttı" diyecektir. Kızılçullu Yolu, ününü pekiştiren bir ilk kitap olur. Ataç, Orhan Velı, Cumalı için övücü şeyler yazarlar. Gerçekten de ortak Garip kitabındaki şiirlerin büyük ağırüğı vardırgenç sair Cumalı üzerinde, özellikfe de Orhan Veli'nin. 40 Kuşağı'nın bütün şairlerinin gözde izleklerinden biridir 'harp' ve 'harpte MEHMET H. DOĞAN ölenler'. Cumalı da bunun uzağında kalamazdı. Or ecati Cumalı şiire 1930'lann sohan Veli'nin "Harbe giden nunda, Türk şiirinde daha sonra sart saçlt oocuk!/ Gene bövGarip adını taşıyacak olan köklü le güzelaön" dizeleri sanki deg'işim ytuarmda başlar. Bu ilk gençlik Haber Gidenin Şarkıları dönemi ürünlenm, daha sonra ,1943'te kitabını esinlemiş gibidir Cumalı'ya. Kızılçullu Yolu adtyla kıtaplaştıracakttr. Onun en kalıcı, en güzel şürlerinden biGarip Hareketı, ilk şiirlerinin aynı adri bu kitaptadır: Karda Ayak tzleri. Bir lı ortak bir kitapta toplayan Orhan Vesavaş alanının canlı bir betimlemesiyle li Oktay Rifat Melih Cevdet üçlüsünün başlar şiir: başlattığı ortak bir harckct gibi görülürse de kısa zamanda şiire henüz başlamış "Karda ayak izleri var geriç şairlerce benimsenen, eski kuşakVurulup düştüklerı yere kadar lardan okur ve şairlerinse ateş püskürYüzleri tanınmayacak bir halde düğü yaygın bir ştırsel eyleme dönüşür. Olduğu yerde kalnttş cesetleri" Aslında, hece şiinnin, Cahit Sıtkı ve Âhmet Muhip gibi bazı özgün örneklerinin Ama Cumalı'yı toplumsal konularda, dışında, iyice kalıpla^tıg't, yorulduğu, tek politik şiirlerde kuşakdaşlanndan ayrı düze bir sese dönüştüğü bir dönemde ordüsüren naif söylemin ilk izleri de.,yine taya çıkmış olması, Hk çıkıştaki bütün bu kitaptadır. Örneğin Hürriyete Ovgii garip'liğine karşın geniş bir okur ve şaşiirinde: ir kitlesincc hemen benimsenmesini sağlamıştır. Melih Cevdet, ilerde "Biz o "Boşuna değil dökülen kan günlerde yazılmakta olan şiirden bıktıHatıran daha azız çtkacaktır ğımız için yazdık o şiirleri diyecektir. Bufelâkct senelerinden Henüz Garip ya da Birinci Yeni Şiir Asırlardtr bu böyledır diye bir ad olmadığı için ortada, Yeni Bütun kotülükler geçer Şiir denmektedir bu harekete. Hapse Yaşar iyt ve güzel olan" atılarak susturulmuş Nâzım siirinin lekntk ve ıçenğmden ayrt bir şıtrdır, değisik "Bütün kötülüklerin geçeceği, iyi ve bir sesle, ueğişik şeyler söylemektedir. güzel olanın yaşayacağı" umudu, NecaÖyle ki, erken 1940'h yıllarda başlayati Cumalı icin nem içtenlikli bir duygu cak, daha sonra da 40 Kuşağı adını alahem de toplumsaltarihsel sorunlan aşcak toplumcu yönelimdekı şairler, Nâmak için bir çıkış yoludur. Şiir serüvenizım'ınkinden çok bu yeni sesi ve biçimi nin sonuna kadar böyle gidecektir: benimsemektedir. O artık yaşadığı ve anlattığı kentiyle anılacak » Öykü öğesi daha bir belirginleşmiştir bu kitapta. Örnekse: 'Bir Ana', 'Iki Kızkardeş , 'Emine' adlı şiirfer... 'Uçana'b Zülfikâr Beye Ağıt' gibi destan denemeleri... Imbatla Gelen (1955) kitabında bu tür denemelere, Urla'nın Ozbek Köyü'nde toprak ıığruna işlenen bir cinayetin anlatddığı uzun şiir Karakolda' eklenecektir. 1950'lerin başlarında yazınımızda köyle, köylüyle, toplumsal sorunlarla köykent karşıtlıgı gibi konularla ilgilenme eğilimi, ashnda DÜtün şairlere bir iki öyküşiir yardırtmıştır. örneğin Oktay Rifat'ın 'Istanbul Llzerine', 'Bulut' şiirleri; Cumalı'nın GüzelAydtnlık'taki îstanbul şiirleri (Saat 5'te Istanbul, Istanbul Kışa Hazırlanıyor, îstanbul Intizar Içinde, Taşradan lstanbul'a Gelenler), özellikle de Ta§rada Küçük Bir Yer' şiiri. Cumalı bu şiirlerde, gözlemlerini hir röportaj havastyla, bütün şiirsellig'ini yitirmiş bir dille anlatır. Toplumsal sorunlara geltndiğinde daha da kurur bu dil: '31'den önce üzümlerpara ederdi Fakat kaç kişinin elindeydi toprak Sonra 31 felâketı geldi çattt Bağlar söküldü, tütün ekildi Savaş başladt, bitti derken Ardmdan 7 Eylül kararlart" Bu şiirlerde ne 40 Kuşağı toplumcu kesiminin ideolojik içeriği ne Köy Enstitülü şair ve öykücülerinromancüarın gerçekçi biçemi vardır. Her şey dıştan, biraz acıyarak, biraz yazıklanarak gözlenir, belli belirsiz bir umutla tatlıya bağlanması dilenir bu umarsız koşulların. Her şey iyiliğekötülüğe, 'hayatın gidişi'ne bağianmaya çalışılır. "Bız fakırdık ama iyi insanlardık " 'nayat kendi akışı içinde geliştr" gibi bir boyun eğişe sığınılır giderek. Cumalı'dakı bu dısardan gözlem havası, uzun yıllar avulcatlık yaptığı Urla yaşammdan (19501957) edintlmışbırtavtrdtr: Kuru, kesin, bir dilekçe havast. Oysa ilginçtir, Cumalı'nın bu yıllardan topladığı gözlemler, öykülerıne zengtn bir gereç sağlamış; şiirıerdeki bu kuru, cansız havanın tersine öykülerini beslemiştir. Cumalı'nın 1955 ten sonra öykü ve roman çalışmalarına girmesinin nedenleri ayuca değcrlendirilebilir, ama anlatının öykü türünde daha tşlek biryol olmasıntn, Cumalı şiinnin aleyhtne işledili de söylenebilir. Imhatla Gelen (1955), Güneş Çizgist (1957) kitapları, hatta 1967 tarihli bir toplam kitap olan Yaimurlu Denız'e daha sonra eklediği şiirler Cumalı'nın poetikasında bir değişmeyi değil, olsa olsa biryinelemeyt, hir çog~altmayı gösterir. Önce 1950'lerin ortasında başlayan köklü bir değişim olmuştur şiirde: Ikinci Yeni; sonra 1960'ta Demokrat Partt'nın devrilmesiyle görece de olsa bir özgürlük havası gelmiştir ülkeye, birtakım şeyler açık açık söylenir olmuştur. Ama CumaL, şiirdeki köklü değişinıe sonuna kadar sadık kalmış, hiçbir şey olmamış gibi eski şiirini sürdürmüştür. 27 Mayts 1960 hareketi karşısındakı tutumuysa, 1960 Devrim şehitlerinin anısına adanmış Bir Gül Açıyorsa şiiriyle özetlenebilir: "Btrgül açıyorsa şımdı Türkiye'de Aşkla ümitle açıyor Adstz unutulmus her bahçede Bir gül tomurcuklantyorsa Sabaha karşı gecede Açmak için tomurcuklamyor Aşkla ümitle Sevınçle yaşamak için tomurcuklamyor Arttk yaşamak bütün Türktye'de Birağızdan söylenen bir türküye dönüyor. Aynı kitaptaki Anadolu'nun Devedi *• CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 0 6 N Bir akşam olsa da gelsem Bütün gün tek baştna o evde Canın sıktlır degtl mı?" Necatigil'in (Kapalı Çarşt), Külebi'nin (Adamın Biri) kitaplarıyla ortak öykülertıe dılı de sankı ilk kez bu kitapta kendını bulmuştur. Her şiir küçük bir öykü anlatır gıbidır Bu öykü söylemi^ ıçtnde imgesız, rahat, yalın htranlatt, Cumalı şiirinin en belirleyıci yanı olarak gelişecekttr bundan böyle Misafir şiirindeki öyküleme dilinin daha sonrald kuşaktan bazı şairlerin (Örn. Attılâ llhan) şıirlerinde yankt bulduğunu görmek ilgi çekicidir: "Ben en güzel aşk şiirlerimi El sürmedtg'ım kadtnlar için yazdım da Hep senin gibi kadınlar tanıdım hayatımda Sen, şımdı yatağtmda uzanmış yatan Yorgun gözleriyle süzen beni Senin için başladım bu şiiri" Aynı kitaptaki Dut Koparan Kız şiiri ise Cumalı'nın bundan sonraki şiirinde, hatta öykülerinde, romanlannda, oyunlarında da başat bir öğe olacak olan erosal ızlekleri haber veren ilk örnektir. Bundan sonra, anımsanan sevgilinin saçlarının, gözlerinin yanına dudakları, bacakları da eklenecek; sızlanan toy âşığın yerini kanlı canlı bir kasaba delikanlısı alacaktır: "Ne zaman aşkı özlesem O kız akltma gelecek . O mayıs gününe Çıplak bacaklanna, göğsüne Takdacak düşüncem Elleri dut dalında Sıçrayarak eğilecek Ne zaman o sokaktan geçsem Gözlerim boş bahçeye Pencerelere gidecek" Güzel Aydınlık (1951) kitabının en güzel şiiri hiç kuşkusuz Karabatak'tır. Pişmanlıkların, 'pencereler önünde dalıp gitmelerin', 'bakışlarda kalmış aşkları, ılık yaz akşamlan'nı anımsamanın, geçip giden günlerin ardmdan yerinmenin, öztemlerin şiiridir bu. "Bomboş uzanan denizin üstünde Aç bir karabatak dalar çtkar," "Yalnızlık üşütür insant." Dışardan gödetn Daha sonı a çağdaş Türk şiirinin gövdesini oluşturacak olan, 1915 ile 192021 doğumlu, yasları 1825 arasındu bu şairler yalın, sade, süssüz bir şiir dılıyle Türk şiirini o giine kadar tanımaaığt alanlara çtkarmakta, yepyeni ızlerle yaşamın içine sokmaktadırlar: Sıradan insanın sıradan dertleri, sevinçleri, sevdalan; gündelik yaşamın o güne kadar siire girmez sanılan görünümleri, nesneleri; sokaklar, parklar, güneşli havalar, bahar sarhoşluğu, yaşama sevinci; uzaktan, radyo ve gazete haberlerinden izlenen bir dünya savaşının getirdiği acılar ve utangaç, naif bir 'hürriyet' özlemi. Necati Cumalı, aralarında Garip üçlüsü dışında Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Salâh Birsel, Sabahartin Kudret Aksal'ın da bulunduğu bu öncü kuşağın en genç şairlerinden, Garip uzantm oir şiirin en özgün adlanndan biridir. İlerde kendi şiirini değerlendirirken "Sanat anlayışını, 'Garip ve '1940 Kuşağı'nın etkilerinden anndırarak kurmaya çalıştı ve yalın, aydınlık bir duyarlığı lirik şiirSAYFA 14 8ıradan Insanm duyguları "Mutlu olmak her vaktt elımizdedir Bütün ıstediğimtz bundan ibaret Köylüye toprak, kovhoya kement Her şeytn haşında, her şeyden önce Hürriyet" Cumalı nın gerçekten de Garip şiirinden olsun, 40 Kuşağı'ntn öteki şairlerinden ayrılması ve özgün şiirini bulmaya başlaması, bence, Mayıs Ayı Notlart (1947) kttabtyla olur. încecik kitap, bastan sona aşk şiirleriyle, sevda şiirleriyle doludur. îlk aşklann, ilk evlilik günlerinin sabırsız bekleyişleri, özlemleri, helecanlan işlek, akıcı, sade bir dille anlatıhr bu şiirlerde. Henüz erosal duygulann egemen olmadığı bir çocuksuluk sezilir bütün dizelerde: "Ben senin gün ışıpnda Saçlannı buğdaylâr gibi uzar gördüm Gökler, denizler gtbı bakardım Gülen ağlayan gözlerine" Ya da: "Bir paydoi zilleri çalsd
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear