Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YAKUP KEPENEK T anilli, eıı kannaşık konuları, açık vc dıırıı anlarınıı vc vöntem konu sundaki ustalığıyla bilinir. Bu vapıtıyla ıısralığının tcpc noktalanııdan bi lini yakalıyor. Böyle olunca da insanın duşünscl cvrimınin giincclleştırilmiş özü sayfalara dökülebiliyor; süzülüp geliyor. Yapıt, felsefenin anlanıı üzeıine başlarkcn ik açılıyor. Baslarkcn, yani giriş, on sayfaya o kadar ÇOK scy sığdırıyor ki, bunlann yalnızca haşlıktarı şöylc: Fclsefe doöruyu aramaktır; Aklın bitmeyen sorgulaması; Insanca bır dünya yaratmak vc Çağdaş kuramsal tavırlar: Varatıcı Aklın Sentezt'nin sonuç kısmı da gerçekten "bitirim", çünkü niçin vc hangi doğruları arıyoruz sorusuna dayalı bir bitirirkcn ile sona criyor. Bu ikisi arasında "incc uzun" bir "uüşünerek öğrenme yolu" var. Aradaki "düşünceyolu" altı alt bölümden oluşuyor. Bunlardan birincisi, en ternel soruyu sorarak başlıyor: İnsan nedir? Aslında bu insanoğlunun, Sokrat'tan günümüze, tarih boyunca sorduğu ben kimim, ya da bcn ncyim sorusudur. Çünkü insan, su ru soran hayvandır. Bu soru, yapıtta, tarihsel değişim süreci içinde vc toplumsal, ckonomik ve kültürel yönleriyle "öncelikle" sergileniyor. Çünkü bu soruya vcrilecek yanır, tüm öbür konuları açıklamanın da kaynağıdır. Bu başlık altında, evren ve ıçindeki yerimiz; doğa, insan vc kültür; emektekı yaratıcılık; dilin gücü alt başlıkları sıralanıyor. Aslında bu dört alt başlık, birbirini tamamlıyor, birlikte insan nedir sorusunun yanıtı oluyor. Bu nokta önemli, çünkü, bu dört öge, yapıtın çözümlemelerinin kilidini açıyor. llginçtir, yazarın başarıyla sergilediği gibi, insanın gdişimi önce doğa güçlerine tam teslimiyet ile başlıyor, bunu doğaya egemcn olma aşamasi izliyor; insandoğa çelişkiiinin çözümü için bilgi gerekiyor, ycni araç ve gereçlerin yapımı zorunlu oluyor, tckcricktcn Mars a giden uzay aracına uzanan bir çizgi aslında bunu şjmgeliyor. Diışünmenin Dıyalcktıği ıkınci alt haş lığı oluşturuyor. Burada da, hcr biri ayn bir dünya olan heş alt konu var: Düşün cclcrimizin kaynağı vc gücü; algı, bellek ve imgelcm; kcntli kcndinc düşünmek; bilinç; aklın payı; doğru düs,ünmc sanatı: Mantık. Son yıllarda ideolojilerin so nu gcldi çığlıklarının atıldığı bir süreç yaşanıyor, böyle bir ortanıda vc düşünce tcmbclliğinin cgcmcn olduğu, bilinç, düzeyinin çok sınırlı kaldığı bu toplumsal yapıda, bu konuların işlenmesi ayn bir anjam kazanıyor. Üçüncü konu, Ccrçcklikle îlişkiler. Bu başlık altında, öncc iki soru soruluyor, bilim neyi anlatryor ve teknik insanlığımızdan bağımsız mıdır? Bu iki soru, konunun hiç de beklemeyeceğiniz bir yönüyle, anlaına biçim vermek için sanat bölümüyle tamamlanıyor. Aslında daha sonraki sayfalarda vurgulanan bir nokta burada belirginleşiyor: "Doğruya, inançlar değil bilgi götürür." Bilim neyi anlatıyor sorusu alttnda, bilimsel bilginin yapısı vc hcrhangi bir bilimsel çalışmanın zorunlu ön koşulu olan "yöntem" konusu yöntem sorunıınun özü başlığı altında ele alınıyor. Bir beyin ya da bir ülkc, bilimde geri kalmışsa, genellikle başvurulan çıkış yolu "bilimdışı" yaklaşımlardır. Tanilli bu konuyu bilim ve şarlatanlık alt başlığıyla irdeliyor. Yaşama Anlam Vermek, dördüncü alt konu ve burada neler yok ki? Önce, din nasıl bir dünya vaat ediyor sorusu soruluyor; bunu ahlakın gücü; özgür ve birlikte yaşamak konuları izliyor. Sonra, mutluluk derken aradığımız nedir? Sorgulamasını, aşk imiş her ne var alemdc ve çevremiz, kentlerimiz, evlerimiz konuları izliyor. Düşünerek Öğrenmenin Temel İlkeleri Din nasıl bir dünya vaat ediyor? sorusunun yanıtı, dinsel inanış farklılıklarının karşılaştırılmasıyla başlıyor. Tanilli, dognıa ve ibadet bicimlerindcn oluşan Tann'ya ilişkin inançların "evrtmini", llk çağ'dan ba^Iayarak günümüze dek, inceliyor ve bunlann göreliliöini vıırguluyor. Bu bağlamda doğallıklabaskı ve zulümden hoşgörüye ve laiklik gerçeği gündeme gcliyor. Geçmişten Geleceğc başlığını tasjiyan beijinci bölümün konuları şöyle: Tarih için insanca bir gclecek, politikanın amacı, hukuk ne saglıyor.'; Savaş ve barış ve ütopyanın ycri. Bunlann tümü kuijkusuz çok önemli, ancak içlerinde doğrtı tarih bilgisinin "toplumsal belleğin gelismesine" yapacağı olumlu katkı ve buradan çıkanlabilecek "dcrsler" ayrıca dikkate değer. Ya "hukuk" ve "adalet" kavramları? Işleyeni bulunmayan insan öldürmelerin, gözaltında kayıpların kol gezdiöi; toplumda kendi davasının yargıcı olma özleminin olağanüstü tırmandırıldığı ve hukukun çoğu kez yasaya indirgendiği ve özellikle Je "hukuk devleti özlemi"nin toplumu sardığı bir ortamda bu kavramların büyük önemi yadsınamaz. Aynı özlem yıllardır iç barış için de öncelikle geçerlidir. Altıncı ve son bölüm, Kendi Olmak başlığı altında, kimlik sorununun boyutları; kadının adı var; ve bir insan yaratma sanatı; egitim konulannı içcriyor. Tanilli kimlik konusunu kökenleri ve gelişimiyle ele aldıktan sonra, sözü kaçınılmaz olarak Türk kimliğine getiriyor ve bunu Atilla Ilhan'dan yaptığı "Emperyalizmc karşı kurtuluş savaşı", Padişah'a karşı demokratik devrim" ve "Toplumun ümmet aşamasından millet aşarnasına dönüşümü" alıntılarla, 1923 Devrimi'ne bağlıyor. Niçin ve Hangi Doğruları Arıyoruz? sorusuyla başlayan Bitirirkcn bölümü ise şu ögelerden oluşuyor: Mutlak doğrudan görccc doğruya; doğru gerçckliğin sıradan bir kopyası değildir; bilim doğruların asıl kaynagıdır ve diyalektik aklın dogruları. Yapıtın alt bölümlerini irdeledikten sonra işlencn konulann kimi "ortak" özelliklerine değinmek gerekiyor. Altı "ana bölüm" dcgil, sözü edilen "her alt bölüm" beş ana ögedcn oluşuyor. bu ögelerden birincisi, yazann konu hakkındaki kendi görüşleridir. lkinci olarak, daha çok bilgi için oaşlığı altında, konu ile ilgili çok gcniş sayılabilccck yayımlanmış kaynaklar veriliyor. Aynca çalışmanırt sonunda çok büyük çogunluğu Türkçe olmak üzere bir genel kaynakça veriluigini de bclirtelim. Üçüncü olarak olaylar ve görüşler başlığı altında, Türkiye b asınında yakın yıllarda / aylarda yayımlanan "güncel yazılar"a yer veriliyor. Bunları, konuya ilişkin sorular ve bir düşünce, bir tartışma başlığı altında, ünlü bir düşünürdcn yapılan "düşündürücü" bir "alıntı" izliyor. Bu biçimin gerçek bir düşünsel yaratıcılığı ya da araştırıcılığa çok uygun olduğu belirtilmelidir. Nedcn mi? Tanilli, gerek başkalannın "göriisler"inin gerekse "kaynaklar"ın seçimincıe tek yönlü ve sınırlayıcı bir yol izlemiyor; tam tersine, olabildiğince geniş ve kapsamh bir okuma parçası "seçme ve "abntılama" yapma yoluna gidiyor. Ek olarak, kaynaklann çok önemli iki ortak özelliği daha var; birincisi, kullanılan kaynaklar, olabildiğince yeni; konu ile ilgili en son tarihli kaynaklann kullanılmasına özen gösterilmiş. Asıl ikinci özellikleri çok, çok önemli; kaynaklann tamamı kendi diıimizde, yani Türkçe. Dilin gücü'nü çalışmasının temeline oturtan bir düşünürden bunun dışında bir tutum beklenemezdi. Tanilli, çeviri ya da özgün, yukarıda belirtilen konuların Türkçe yazılı kaynaklarını vermcklc, aynı konuda bundan sonra çalışacak araştırmacılara büyük bir kolaylık sağlıyor. Ancak bu Düşüncelerlmizin kaynağı ve gücü nunla kalmıyor, çok daha önemli olarak, cn karmaşık felsefe ve bilim konularının açıklanmasında, yabancı sözcükloro 6/.vnenlerin sandığının tersine, Türkçc'nın hiç dc yctersiz nlmadığını kanıtlıyor. Tek başına bu kanıt, Türkçe nin her gün yabancı sözcüklerin saldınsı altında giderek sahipsiz kaldığı bir ortamda, öztlliklc vc öncmlc, alkışlanmaya değer. lccrik söz kt>nusu olunca, scçmc isi guçleşiyor. Çünkü, yukarıda sıralanan alt başLıkların da kanıtladığı gibi, yapıtta gerçekten çok sayıda konu işleniyor. Konufar, olabildiğince derinliğine işlenmiş. Bu nedenle burada, konuların ortak özelliklerine dayalı bir değerlendirme yapılabilecektir. Konuların ışlenişinin en önemli "or tak" özelliği, larihsel ile güncelin birlikteliğidir. Yazar, her bir konuyu, insanlığın düşünme sürecinde ortaya çıkışından başlayarak ele alıyor; bunu konunun cv rimi üzerindeki çözümlemelcr izliyor; evrimscl çözümleme doğallıkla, konunun günümüzdeki algılanışı vc de geleceği üzerinde durulmasını sağlıyor. ilgili düşünccnin, doğumu, evrimi, bugünü ve sonrasını açıklamada eytişimsel yöntem kullanılınca, gerekli derinlik ve genışlik elde ediliyor; nedenselük ilişkilcri açıklık kazanıyor. Yapıtın ulaştığı bir başka ilginç birliktelik düzlemi, yerli ile yabancının bu ölçüde içiçe getirilmcsidir. Orneğin, Francis Bacon ile Yasemin Çongar'ı ya da Rene Descartes ile Dr. Krdal Atabek'i aynı konu çerçevesinde bir araya getirmek başlı başına ilginç bir bireşim (sentez) çabasıdır. Aslında Tanilli, böylelikle, Türklcr de yaratıcı aklı kullanıyorlar, diyor. Bu anlaşıyın, "bizden adam çıkmaz", biz "bir şey yapamayız" türünden kısırlıkları kırmak için ne kadar gcrckli olduğunu bilmem vurgulamak gerekir mi? Gcrçekte, Olaylar ve Görüşler başlıgı altında güncel konu ve sorunlar üzerin deki yazılara geniş sayılabilccek bir biçimde ver verilmesı, yalnızca eskiyeni bağını kurmakla kalmıyor, asıl önemlisi, okuyucusunun, somut güncel sorunlar üzerinde bir kez daha düşünmesini sağlıyor. Kimi önemli sözcüklerin Latince ya da öbür dillerdeki kökleri ile günümüzdeki anlamları arasında kurulan açıklayıcı bir köprü kuruluyor. Okuyucu bu köprü aracılığıyla hemen her temel kavramın zaman içinde değişiminin, yani, evrimini ve göreliliğini kolaylıkla izleme olanağı buluyor. Tanilli, fclsck'yı dogruyu aramak bıçiminde algıüyor. Felsefe sözcük anlamıyla bilgelik sevgisi. Ancak bu sürecin irdelenmesinde kullanılan birbiriyle bağıntılı iki önemli kavram var: Bilgi ve bağımsızlaşma. Bu ikili, bilgi ve bağımsızlaşma, hem bireysel anlamda geçerli sayılmalı hem de bu ikilinin toplumsal geçcrliliği üzerinde, bilinçle ve derinlemesine düşünülmelidir. Yazann belirttiği gibi, aklın eleştirel tavn ya da bitmeyen sorgulaması olmasaydı, bugünkü bireysel ve toplumsal özgürleşme düzeyi yakalanamazdı. Bu gerçekler karşısında, Yaratıcı Aklın Sentezi şu ana soruya yanıt veriyor: Eleştirel akıl yürütmeyi belirleyen ana etmenler nelerdir? Yazar bu soruyu en doğrıı bir biçimde yanıtlamak için, doğa, toplum ve insan üçlüsünü ilgilendiren tüm akıl yürütmelere, yani bilimsel gelişmelere, tarihsel gelişim süreci içinde başvuruyor. Eleştirel akıl, sınır tanımıyor; dogmayı ve bağnazhğı reddediyor; bununîa aa kalmıyor, doğaya egemenliğini daha çok ve nitelikli üretime yöncliyor, üretim güçlerini geliştiriyor, giderek üretime egemen oluyor. Doğainsan çelişmesini yıllar süren uğraşılarla ulaştığı bilimscl gelişme sonurıı çözen eleştirelakıl, daha yakın on yıllar > SAYFA 7 Bltgl ve bağımsalaşma C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 1 5