24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kapak konusunun devamı. "•" dir. (Burada metaliziğin, alışılagd miş anlamının dışında bir anlamda kullanıldığına dikkat edilmelidir. Bu ko ııuda dalıa gcniş bılgi içın bkz. B. Çotuksöken, bclscjıyı Anlurnak Vehefe ı/cAnlamak, Kabalcı Yayıncvi, tst. 1995.) Oyleysc nc kadar lelsefi söylem, ne kadar filozof varsa, bir o kadar da "felsefeye giriş" vardır dencbilir. Üstelik bu türden ya/.ılar, metinlcr, felsefeyle kurulan profesyonelce ilginin yoğunluğuyla orantılı olarak larklı bilgi düzeylerindc gerçeklcştirilir. Bu farklılığı belirleyen ölçütlerden biri de hitap edilen tupluluk tur. ()rneğin, bir fizik bilgininin meslekten fizikçilcr ya da meslekten lizikçi ol maya aday olanlar için yazacağı bir "giriş,' kitabıyla, ortalama okuılar ya da bu bilgi alanıyla ilk kez tnmşacak olanlar için yalın bir hazırlık niteliğinde olmak üzere yazacağı kitap arasında büyük farklar vardır. Onemli olan, bilgiyi üretiıken vc iletirkcn amacların iyi sapranmasıdır. Çünkii dünyada sadeee uzmaıı kisiler yok; ^c^iıli türlerde ortaya çıkan bilgilcrdcn, farklı bovut vc ölçülcrde uz maıı olmayan kişilcrin de vararlanmaya hakkı varsanırım Ycrerki buyukçarpıtnıalar yapıhnaMiı; ortaya konulan eser, uzmanca çalışmamn ycrini almaya girişmesin; yazar, istemlerinde açık davran sın. Filozoflar da yaşamlarının kimi dönemlerinde yoğun, uzmanca, profesyonelcc gerçeklesjtirdikleri çalışmalarm yanı sıra, daha geniş kitlelere hitap etmck üzere vazılar kaleme almaktadırlar. B. Russell'ı hemen anımsayabiliriz burada filozof olarak. Son yıllarda çoksatar listelerinde yer alan Sofi'nin Dünyasını da düşünebiıiriz. Özcllikle eğitimi felsefi temellerc oturtma, dolayibiyla da eğitim aracılığıyla geniş kitlelerin felsctcden pay almasını sağiamak üzere, son yıllarda UNFSCO Felsefe Birimi'nin gerçekleştirdiği çalışmalar çok anlamlıdır. Bundan kırk yıl oncc, Almanya'da Bavyera Radyosu'nda yaptığı iclsefe konuşmalarını daha sonra (1959) h'elsefece Düşünme Yolları adı altında yayımlayan Joseph M. Bochenski'nın şıı göruşü tam da gelmck istediğirniz noktada bize yardımcı olacak niteliktedır: "Fclscfe yalnızca uzman kişiyi ilgilcndircn bir iij değildir; çünkii öyle ilgi çekici görünür ki, felsefc yapmayan ola ki hiçbir insan yoktur. Ya da cn azından, her insanın yaşamında filozoflaştığı bir an vardır. Bu her şeyden önce doğa bilimcilerimiz, tarihçilerimiz ve sanatçılarımız için doğruuur. Bunların hepsi er geç felsefeyle uğraşmaya başlarlar." (J. M. Bochenski, Fel.sc/fce Dü^unmc Yolları, Çev.: Kurtuluş Dinçer, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1996, s.22). Server Tanilli d c j . M. Bochenski'nin sesini duyar gibi: Diğer yapıtlarının yanı sıra, üzcllikle bir tarihçi kimliğiyle kaleme aldığı Uygarlık Tarthı ile Yüzyıllann Gerçeği ve'Mirası (\nsanlık larihinc Giriş) (4 cilt) başlıklı çalışmalarından sonra böyle bir noktaya gelmcsi hiç de şaşırtıcı değil. Yaratıcı Aklın Srnlrzt Pelsefeye Gırış (A) başlıklı i,on çalışmasında da bu kez, kimi bilimsel bilgılerc dayalı olarak felsefeyle ilgi kuruyor. Felsefenin her şeyi konu edinebilmesi gcrçeğini göz ardı etmeksizin, hangi topluluöa hitap ettiginin de hesabını vererek aüşüncelerini sıralıyor. "Kitabın seslcndiği, başta lise ve üniversite eençliğidir; yazılanlar, yetişccek kuşaklann felsefc kültiirlerini güçlendirme hcdefine dönük. Ne var ki, onların dışındaki kcsimler de, isterlerse, dikkatlerinc çarpacak şeyler bulabilirler." (s. 11) Yapıt, "Insan Nedir?", "Düşünmenin Diyalektiği", "Gerçekçilikle Ilişkiler", "Yaşama Anlam Vermek", "Geçmişten Geleceğe", "Kendi Olmak" başlıkları altında, altı ana bölümdcn oluşuyor. Bu SAYFA 4 Sentezi Uzerine ba^lıklardan da anlaşıldigı gibi, yazarın insanı, düşünen, bilgi ürcren, eylcyen, yaratan bir varlık dlarak algıladığı ilcri sürülcbilir. Yapıtta, her şcye insan açısından, yaratıcı insan açısından bakmamn orncği vcrilmcktedir. Aııabölümlcrin her biri cc^itli alt başjıkla ra ayrılıyor vc bunların sonun ıla da "Daha Çok Bilgi" bas lığı alrında.cıkıı vucu ba^ka bilgi k a yn a k 1 a rı n a göndcriliyor. "()laylar veGörüşlcr" ortak ba^lıgı altında da gcnelliklc kısa ya/ılaıdan vc giinluk gazctclcrdcn dcrlcncn okuma parçalarıyla farfdı bakı^ açıları sergilcniyor. Bu yazıların pek azı profesyoncl anlamda felsefecilerin, başka dcyişlc filozofların iiriinu; yazıların büyük çoğunluğu, zaman zaman fckcfeyle de bağlar kurmayı öncmseyen, felscfi bilgi birikiminden pay almaya ozcn gösteren ve yazı yo kıyla topluma belli bir mesaj sunarken, zihin açıcı olmayla, yapıcı ve barışçı olmayı dengeleyebilen aydınların iirünü. Ayrıca her alt bölümün sonunda tartışmak üze Yaraöcı Aklın âratıcı Aklın Sentezi re çeşitli görüşlere de ycr veriliyor. Laik, hümanist bir bakiij açısıyla kaleme afınmış olan kitapta, felsefc için bir hazırlık yapmak isteyen okur, varolana, yu kanda bclirlcncn çcrçeve içinde ama yine de farklı açılardan bakabilmenin nc dcnli öncmli oldıığunugörebilir. Boyle bir bakı:; açısının yerlcşcbilmesi içinse, aşağıda ki özelliklcri iç cek insanı yetiştirmcyi aınaçlayan bir eğitime gcrcksinim vaıdır: "Kişinin aklını,duygularını.davranışlarını gcliştirmek, onları in sansal hcdeflercyöneltmektir eğitim: Çocuktan sadece yargılaması yerindc zcki bir insan çıkarmak dcöil; doguştan gelen bütün yetenekleri açılıp serpilmiş, yeni yctcnckler kazanmış, karşılaşrıöı yeni durumlarda uyum sağlayabilen, kendini değiştirmesinivedüzeltmesini bilen .dengelibirkişilik gerçekleştirmektir. Otc yandan, kökünden söküp koparmadan geliştirmek; dallarını kırmadan zenginleştirmek; ulu sal kültürlerin zenginlik ve değerini yadsımadan cvrcnscl kültür değencriylc donatmak; insanı, dünyadaki ycri konusunda bilinçlcndirmek, gcçmişe neler borç lu olduğu vc gcleceğin nasıl olacağı konusunda bilinçli kılmak; insana, geleccği kendi ellerinde tuttuğu güvcninı vermek ve buyruğıı altına aldığı doğa güçleri üzerindeki egemenliğini sürdürerck bu güçlere tutsak olmamanın kendisine bağlı olduğunu öğretmek... Özetle, bir insanyaratmaktır eğitim." (s. 443) S. Tanilli'ye göre felsefc, düşünmc ça basına dayalı bir arayıştır (s. 16). Ayrıca günümüzde felsefc, bilim vc teknik gehşmeyi göz ardı etmemelidir. Tözsel ni telikli hiyerarşilere karşı çıkan, açık evren tasarımını önceleyen, değişmeyi vc evrimi temele alan, akla güvencn bir dünya görüşünü temele alan S. Tanilli, insanın özsel ayrımı olarak "cmck" vc "dil"i göstcriyor. Yer yer lclscle tarihinden kesitlerin de yer aldığı yapıtta, birbirinden çok farklı dönemlerde ve koşullarda ya^amı^ olan [ilozofların "felsefi kaygılarına" ana çizgilcriylc ycr vcriliyor. Ancak, bir yandan Thomah Aquinas'ı (yazarın deyışiylc F.rmiş Tommaso) büyük bir Hlozor olarak görmck öte yandan da, Ortaçağ'daki Idscrcyı "sözdc tclscfe" (s. 144) olarak nitelemek, açıkça tu tarsız görünüyor. Bclki dc C)rtaçağ fdscfe yönünden, tek parçalı bir bütün olarak göıülüyor; oysa yanılan son araştırmalara görc Ortaçağ'ua tck bir felsefe değil, fclsdeler söz konusudur. Aydınlanmacı bakış açısını sergilcycn yazarlara görc, 529 (Justinianus un Antikçağ felsefc okullarını kapattığı tarih) ilc 1637 [Dcscartcs'ın Yöntem Uzcritıc Konuşwrf'nın ("Söylcv" ya da "Söylem" ama S. Tanilli'nin dediği gibi "Deneme" deöil) yazıldığı tarih] yılları arasında fclscfe diye adlandırılabilecek bir çaba yok tur. S. Tanilli'ye göre "bilimle din uzlaşmaz, felsefeyle de uzlaşmaz din" (s. 164). Gerçekten dc birçok kişi dinle tanrıbilimin neredeyse bir vc aynı şey olduğunu ilcri sürcrck, dinbilim ya da dinfclsefc kanjitlığına ya da çatışmasına dikkat çeker; oysa asıl karşıtlaşan yapılar ya da dini böyle bir konuma sürükleyen, kuskusuz doğabilimleri gibi olması mümkün olmayan tanrıbilim, başka bir deyişle dinbilimdir. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. C. Yıldırım, Bilimsel Diişünme Yöntemi, Bilgi Yayıncvi, Ankara, 1997). Dedüktil mantığı kullanarak, din sel örüntüleri ussallaştırma çabasına giren tanrıbilim ancak, bilimle ve içerik olarak felsefeyle karşıtlaşır. Çağımızda çoklu ilişkilcrin odağında bulunan insanı doğrudan ilgilendiren sorunlara (tcknilde, nukukla, çevreyle ilgi' Tanillinin kitabına bir giriş denemesi VECİHİ TİMUROĞLU A çıklık, irısanoğluna, Tanrı tarafından sunulmuşbirarmağandeğildir. Doğa da, insanoğluna o denli açıkgörünmüyor. Atalarımız, doğanın gizferini sczcbilselerdi, başımıza "tanrı" gibi, yaratıcısına yabancılaşan ve sonra da, onu insafsızca ezcn bir kavramı sarmazlardı. Tanrı, bana göre, tüm dindarların gönlünde, gölgeli bir "gerçek"tir. Elçilerine bilc, kamunun önünde görünmekten kaçınmıştır tanrılar. Kaynaöında, varabüeceğimiz her gerçek, kendısine ulaşılıncaya değin, bizi yorar. Gerçek, ressamın önüne uzanmış "çıplak" değildir. Kaldı ki, ressamın önündeki "çıplak"ın da, her ^eyi, ressamın önüne serBİlenmemiştir."Çıplak", ressamın önünde, yüzlcrce giziyfe yatar. lnsanoğlu, bu yüzden, gerçeği yakalayabilmek için, bilim, sanat, felsefc yapmaçabalarına girişmiştir. "Açıklık", yakaladığımız değiniyle, sa nırım, bilimin ve sanatın bağışıdır insana. Bilimin ve sanatın dili, DU yüzden, günlük yaşamımızda kullandığımız dilin dışında bir dildir. Nusret Hızır'ın dcyişiyle, sanatın dili, salt sanatçının dilidir. Oznel vc kişiscl düsünccnin vcnidctı oluşturulmu^ biçimidir. Bilimin dili, tc rimlerle öriilmüş "konu dili"dir. Bilim adamı, özncl davranmayı sevmez, nes nellikten hoşlanır. Bundan dolayı da, sözcüklerlc değil, terimlerlc konuşur. Terimler, kavramlann sözle anlatımıdır. Bilim adamı, tcrimlerinin türlü çağrışım lara yolaçmamasına özcn göstcrir. Ister ki, söyledıklcrinin tümü, karlı dağlardan süzülüp gelen su gibi dııpduru olsıın. Tek anlam, bilim adamının tck isteğidir. (*) Bu yüzden de, eski dillere yönelir, yeni kavramlarını, eski dillcrden seçtiği sözcükleıden türettiği terimlerle anlatır. Günlük yasamımızda kullandığımız dil, saltsözcüklerleörülmüştür. Sözcüklerin C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 1 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear