26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ [email protected] 11 21 AĞUSTOS 2020 CUMA Yüzde 8.25’lik faizi değiştirmeyen Merkez Bankası PPK, ‘sıkılaştırmaya devam’ dedi Enflasyon korkusu arttı Covid19 salgınına bağlı birim maliyet artışlarına, döviz kuru ve kredi artışı kaynaklı etiklerin de ilave olduğunu ifade eden Merkez Bankası, bunların enflasyonu yükselttiğine dikkat çekti. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), dün Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal başkanlığındaki toplantıda yüzde 8.25 olan politika faizini bir kez daha ve yine “politik nedenlerle” değiştirmezken dikkat çekici uyarılarda bulundu. Salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirlerin, üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine katkıda bulunduğuna atıf yapan Merkez Bankası PPK, şöyle devam etti: Kademeli azaltma “Son dönemde ticari kredilerde normalleşme eğilimi gözlenirken bireysel krediler güçlü seyretmiştir. Ertelenmiş talebe ve salgın tedbirleri kapsamında uygulanan likidite ve kredi politikalarına bağlı olarak ithalatta gözlenen canlanmanın, bu politika tedbirlerinin kademeli olarak azaltılmasıyla dengelenmesi beklenmektedir. Turizm gelirlerinde salgın hastalığa bağlı olarak gözlenen düşüşe rağmen seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle kısmi bir iyileşme başlamıştır. Mal ihracatındaki toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi, önümüzdeki dönemde cari işlem ler dengesini destekleyecektir.” Ancak gelinen nokta itibarıyla “Salgına bağlı birim maliyet artışlarına ilave olarak döviz kuru ve kredilerde yaşanan gelişmeler talep yönlü dezenflasyonist etkileri sınırlamakta ve çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde yükseliş gözleniyor” vurgusu yapan PPK, beklentisini şöyle özetledi: “Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağı öngörülmektedir. Salgına özgü finansal düzenlemelerin kademeli olarak normalleştirilmesi ve son dönemde likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımlarının, makrofinansal istikrarı destekleyeceği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, salgının ilerleyişine bağlı olarak iç ve dış talep koşullarının seyrine dair belirsizlikler önemini korumaktadır.” Dolar ve TL çekecek Merkez Bankası, dün ayrıca sıkılaştırmada yeni bir adım daha atarak reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için TL ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarının artırılmasına (150700 baz puan) karar verdi. Banka, piyasadan 17 milyar TL ve 8.5 milyar dolar karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesini bekliyor. l Ekonomi Servisi Döviz tutmaya iten nedenler değişmedi Uzmanlar ve ekonomistler, Merkez Bankası’nın faiz kararı ve ilgili açıklamalarını değişik mecralardan şöyle yorumladı: n Ekonomist Uğur Gürses: Kafası karışık bir metinle “faizi artırmıyoruz” derken, TL’nin değer kaybında kapıyı açık bırakmışlar. Bir de “reel kur seviyesi cari işlemler dengesini destekleyecektir” demişler. Yurttaşları döviz ve altın tutmaya iten nedenler değişmedi. n Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Faize dokun(a) madı. Vay arkadaş! “Enflasyon yükseliyor”u öyle bir söylemişler ki... “...ge lişmeler talep yönlü dezenflasyonist etkileri sınırlamakta...” n Analist Simon Harvey: 2018 gibi geçmiş krizlerden ders alınmamış ve TCMB’nin likidite sıkılaştırma adımlarıyla sağlamaya çalıştığı bu kumar eğer tutmaz ise bu adım bankayı önümüzdeki dönemde çok daha agresif bir faiz artış döngüsüne gitmek zorunda bırakabilir. n Doç. Dr. Baki Demirel: Piyasada Merkez Bankası’nın hangi faizden borç vereceğine ilişkin her gün bir belirsizlik var. Fiyatlama davranışları bozuluyor. Piyasalardaki ‘dalga’ sınırlı Piyasalar, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun yeni faiz kararına sınırlı tepki verdi. Karar öncesi 7.30 liranın hemen altında işlem gören dolar/TL karar sonrası ilk tepki olarak 7.3545’e kadar yükseldi. Daha sonra yatay seyreden dolar, günü 7.34 seviyesinde kapattı. Avro’da benzer bir seyir oluşurken günlük kapanış 8.70’te gerçekleşti. Borsa İstanbul ise inişli çıkışlı hakeketini yükseliş yönünde sürdürdü ve günü yüzde 0.2 artışla kapattı. l Ekonomi Servisi Dolardaki yükseliş bilançoları vuruyor İhracatçıların ‘üretim maliyeti’ hızlı yükseldi Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Yurtdışı Üretici Fiyat Endeksi, Temmuz 2020” raporuna göre, YDÜFE (2010=100) 2020 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1.64, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 17.23, bir önceki yılın aynı ayına göre (yıllık) yüzde 19.49 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7.20 arttı. Yıllık artış haziranda yüzde 14.82 idi. Enerjide düşüş Bu kapsamda ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri ise ara malında yüzde 18.24, da yanıklı tüketim malında yüzde 27.47, dayanıksız tüketim malında yüzde 19.77 ve sermaye malında yüzde 24.36 artış yönünde olurken, enerjide yüzde 33.14 azalış gerçekleşti. YDÜFE’ye sektörel açıdan bakıldığında ise en yüksek yıllık artış yüzde 43.04 ile diğer mamul eşyalarda ortaya çıktı. Bunu yüzde 29.76 ile tütün ürünleri, yüzde 25.43 ile makine ve ekipmanlar sektörü izledi. Buna karşın yüzde 33.14 ile tek azalış olan sektör kok ve rafine petrol ürünleri olarak kayıtlara geçti. l Ekonomi Servisi Akbank’a çalışan bağlılığı ödülü Akbank, Kincentric tarafından Türkiye’de bu yıl 13’üncüsü düzenlenen “En İyi İşyerleri Programı” kapsamında 2019 yılı Çalışan Bağlılığı Özel Başarı Ödülü’nü aldı. Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa, “Geleceğe hazırlanırken yenilikçi çalışanlarımızın, sahip olduğumuz en önemli değer olduğuna inanıyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Araç muayene ücreti düşsün Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, salgın sürecinde esnafın işlerinin sekteye uğradığını belirterek araç muayene ücretlerinin düşürülmesi talebinde bulundu. Palandöken, esnafın araç muayene ücretlerini karşılamakta zorlandığını söyledi. l Ekonomi Servisi Varlık Fonu artık Turkcell’in ortağı Varlık Fonu’nun Turkcell Holding’e ortak olmasına ilişkin beklenen izin çıktı. Bilgi Teknolojileri ve I·letis¸im Kurulu (BTK), Turkcell Holding AS¸’nin Turkcell I·letis¸im Hizmetleri AS¸’de sahip oldugˆu yüzde 51’lik hissenin Türkiye Varlık Fonu Bilgi Teknolojileri I·letis¸im Hizmetleri Yatırım Sanayi ve Ticaret AS¸ (TVF BTIH) ile IMTIS Holdings’e devredilmesine izin verdi. Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ’den şu açıklama yapıldı: “Turkcell I·letis¸im Hizmetleri AS¸’nin hisselerinden yüzde 26.2’sine tekabül eden kısmının şirkette kontrol unsurunu sagˆlayacak s¸ekilde Türkiye Varlık Fonu Bilgi Teknolojileri I·letis¸im Hizmetleri Yatırım Sanayi ve Ticaret AS¸’ye, Turkcell İletis¸im Hizmetleri AS¸’nin hisselerinden yüzde 24.8’ine tekabül eden kısmının IMTIS Holdings’e ait olacak s¸ekilde devrine izin verilmesi hususlarına oybirligˆi ile karar verilmis¸tir.” Açıklamada, Ukrayna Rekabet Kurulu’nun da TVF BTH’ye, Turkcell Holding AŞ hisselerini devralmasına onay verdiği bildirildi. l Ekonomi Servisi Tüccarlar Derneği Başkanı Önel, özellikle ithal ara malı kullanıp iç piyasada satan işletmelerdeki zararlara dikkat çekti. Ocak ayında 6 liranın al satış yapan işletmeler, TL/ tında olan doların ara dolar değer kaybı sebebiy dan geçen 8 ayda 7.5 lira le bilançolarında ciddi za bandına yaklaşması tüc rarla karşılaşıyorlar” diye car ve sanayicileri endişe konuştu. lendirdi. Yılbaşından bu yana Düşük komisyon TL’nin yaklaşık yüzde 25 Salgın sonrası alınan değer kaybı yaşadığını ha tedbirlerle az da olsa ra tırlatan İstanbul Tüccar hatlayan KOBİ’lerin, bu lar Kulübü Derneği Başka gün dolar nedeniyle sıkın nı İlker Önel, “Bu durum, tı yaşadığını anlatan Önel, piyasada iş yapan tücca şöyle devam etti: “Kamu rı, imalatçıyı ve sanayi bankaları öncülüğünde ay ciyi zor durumda bırak nı zamanda ticaret odala tı. Müşterilerine kur far rının katkıları ile ileri ta kını yansıtamayan ve rihli düşük komisyon maliyetlerinde ciddi lu, vadeli dolar bağ yükseliş yaşayan iş lanmasında özellikle letmeler nakit akı imalatçılara ve tüc şında zorluk yaşıyor cara destek olunma lar. Özellikle iç pa sı piyasayı rahatlata zarda ara ma cağı gibi fiyat lı kullanıp oynaklıkları dolar ile it nı da azalta halat yapan caktır.” ve iç piya l Ekonomi saya TL ile Servisi İlker Önel ‘Kamu’nun dış borcu çoğaldı Merkez Bankası’nın “Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri GelişmeleriHaziran 2020” raporuna göre, haziran sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2019 sonuna göre yüzde 0.3 artışla 124 milyar dolara çıktı. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2.5 azalarak 54.8 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 16 azalarak 49.6 milyar dolar oldu. Borçlu bazında incelendiğinde ise tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2019 sonuna göre yüzde 4.2 artarak 26.1 milyar dolar olurken, özel sektörün borcu yüzde 13.1 azalarak 78.3 milyar dolar oldu. Ayrıca kısa vadeli dış borç stokunun yüzde 41.1’i ABD Doları. l Ekonomi Servisi ‘Yapılandırma’ 14.6 milyar TL’ye ulaştı Türkiye Bankalar Birliği, Ekim 2019’da başlayan finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşması ile Temmuz 2020 sonu itibarıyla 14 milyar 293 milyon lirası büyük ölçekli, 271 milyon lirası küçük ölçekli firmalara ait 14.6 milyar liralık borcun yapılandırıldığını açıkladı. Firma sayısı ise büyüklerde 68, küçüklerde 24’e ulaştı. Borçları yapılandırılan büyük ölçekli firmaların sektörel dağılımına bakıldığında ise ilk sırada 4.9 milyar lira ile enerji yer alıyor. Bu sektörü 4.5 milyar lirayla ima lat sanayii, 819 milyon lirayla toptan ve perakende ticaret, 777 milyon lirayla turizm ve 749 milyon lirayla tarım izliyor. Küçük ölçeklilerin ilk sırasında ise 81 milyon TL ile toptan ve perakende ticaret var. l Ekonomi Servisi Salgın eticaret’i uçurdu Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye’nin eticaret hacminin yılın ilk 6 ayında 91.7 milyar lira olarak gerçekleştiğini bildirdi. Pekcan, “Eticaret hacmini ay bazında incelediğimizde haziran ayı itibarıyla ticaretin açılması ve hayatın normale dönmesiyle geçen seneye oranla yüzde 93 oranında bir artış görüyoruz” diye konuştu. Bakan Pekcan, ocakhazi ran dönemine ilişkin eticaret verilerini bakanlıkta düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Eticaret hacminin yılın 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 artışla 55 milyar 900 milyon liradan 91 milyar 700 milyon liraya ulaştığını aktaran Pekcan, “Bunun yüzde 91’i yani 83.3 milyar lirası yurtiçi harcamalardan, yüzde 5’i yani 4.5 milyar lirası Türkiye’nin diğer ül kelerden alımları, yüzde 4’ü de diğer ülkelerin Türkiye’den alımlarını kapsamaktadır” ifadesini kullandı. l Ankara / Cumhuriyet Ruhsar Pekcan Yüzsüzlüğün son perdesi.. Geçen salı günkü yazımda okulların açılmasının, siyaseten güncel getirisi ağır basmadığı için açılışları geleceğimiz adına en yaşamsal değerde olduğu halde, en sorumsuzca geciktirilmesinin yeğlendiğini anlatmaya çabalamıştım.. “Okulları açmanın güncel getirisi yok ki..” başlıklı yazım, çocuğunun eğitim sorunları üzerinden kaygılı bir genç annenin ilgisini çekmiş. İçtenlikle düştüğü notlardan başarılı bir iş insanı olduğunu, çok yoğun çalışma zorunluluğu ile çocuğuna güvenilir eğitim koşulları yaratamayan bir annenin kaygıları arasında sıkışıp kaldığını anlıyorum. Sonuç olarak okulu açılamamış çocuğu için uzaktan eğitim sorumluluğunu üstlenmiş bir paralı yuva, ya da ilköğrenim koşullarını üstlenmiş bir kurum seçmiş. Bulaş için ne kadarı ile sağlıklı koşulların yaratılmış olabileceğinden de güvenli olamadan, uzaktan eğitim güvenceli iddialarından kaygılı..Besbelli başkaca bir çözüm şansı da yok gibi. Elbette okulları açma koşullarının yaratılamaması gerekçesi ile kapalı tutarken, eğitimin en yaşamsal basamaklarındaki çocukların geleceği adına çok daha olumsuz koşullarda bir yerlerde sıkıştırılmalarına göz yuman siyasal iktidarın, eğitimsizlik politikalarındaki çifte standardı, sorumsuzluğunu, kastı olsa da olmasa da içine düştüğü çözümsüzlüğün öfkesi ile sorguluyor.. Yanılmıyorsam bizim gibi mesleki deformasyon ya da sorumluluk duygusu içinde, güncel gündemler üzerinden ülkemizde ve dünyada yaşananlar, olupbitenler üzerinden kafa patlatacak zamanı da yok.. Çünkü sadece haberlere göz gezdirdiğini, kendisinin sorunu ile ilgili yazı başlığıma takılıp ilk kez bir yorum okuduğunu, tanış olamadığımızı, bana göre de haklı olarak çok şeyi bir yazıya sıkıştırmak takıntım yüzünden uzun cümlelerle, uzun yazımdaki pek çok paragrafı da anlamadığını aynı içtenlikle paylaşıyor.. Büyük olasılıkla okulların açılmamasına ilişkin eğitimcilerin çok yaşamsal uyarılarını da okuyamamış, kişisel eğitim, algı, annelik kapasitesi ile yürekten algılamıştır. Onun çocuğunun benim torunlarımın çağındaki çocuklarımız, siyasal sorumsuzluk, çıkar öncelikleri böylesine tersine işletildikçe, bir başka gerçeklerin yüzü ile de ekonomi bu kadar duvara toslatılmışken.. Tek adam rejiminin yürümekte direndiği yollarda, öncelik para kaynaklarını kıpırdatacak, siyaseten seçilmiş iktidar erki yürüyüşünde önlerini açacak önceliklerde.. Bulaş üzerinden öncelikler de hep böyle çarpık kalacak; insanı kurtarma, çocukların yaşamsal öncelikleri yolunda asla olamayacak.. Bakanın çarpıcı eğitim gerçekleri, güçlü, haklı, belgeli eleştiriler karşısında yaptığı son açıklamaların satır aralarını okuduğumuzda da eğitime dönük çok az ve çok geç gıdım gıdım işlerin yapılmakta olduğunu da çok çıplak görebiliyoruz.. Ertelenmiş tarihe en iyi hazırlıklarla yetişebilseler bile bulaş ile ilgili ürkütücü patlamada en iyimser önlemler alınabilirse bile gerçek eğitimin koşullarının çok uzaklarında kalınacak.. HHH Türkiye’nin olumsuzluklarda sürüklenmesinde miladı, yaşanmış son büyük deprem felaketinin yıldönümü için uzmanlık meslek örgütleri, başta inşaat ilgili mühendislikler, bilim insanları, yeni yaşamsal tehditleri gözeterek, çok sıkı araştırmalarıyla hazırlanmış olarak karşımıza çıktılar. Ülkemizdeki yaklaşan yüz binler, milyonlar için felaketimiz olabilecek çürük yapılar yıkımından bilgili, bilinçli, en çok sorumlu siyasal erki, ülkemizin 80 milyonu aşan nüfusu adına kamuoyunu uyarma sorumlulukları da var. Ülkemizin içinde bulunduğu yapılaşma stoku felaketini, boş kâbus değil, bir şeyler yapılması adına uyarma, uyandırma umuduyla, en anlaşılır gerçekçi verilerle kamuoyunun karşısına çıktılar. Bilmem dikkatinizi çekti mi, yakın tarihlerde bile arta arda gelen uyarı depremleri, depremi unutun dökülen yapı stokları nedeniyle kendiliğinden yaşanan çökmeler, ölümlü habersiz gün geçmiyor gibi.. Tek adam rejimi, çok övünülen gücü adına dişe dokunur tek bir müjdeli yanıt, açıklama, gerçekçi olmasa dahi umut aşılayacak projelerden kapı açılamadı. Çünkü umutlu projeler için de sorumluluk üstlenmesi kaçınılmaz kurumlar adına devasa sorunlar, yapılacaklar, veriler listeleri zorunluğu var. Kaynak aktarılması zorunluluklarının en küçüklerinin hesaplarından bile dudak uçuklatan bol sıfırlı aktarımların zorunlu olduğu noktalara kadar gerilere düştük. Hangi kurum adına el uzatılsa, el büyük bir taşın altında kalacak.. Eğitim gibi bugünler için çekici getirisi de olmayınca..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear