14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 1 Mayıs 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET haber 9 ITUC YÖNETİCİSİ, TÜRKİYE’NİN SENDİKAL HAKLARDAKİ DURUMUNU İNCELEDİ: Dünyada son 10’dayız 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’a gelen ve sendikalarla görüşen Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu yöneticisi, tespitlerini ’e aktardı İstanbul, bugün Maltepe’de düzenlenecek 1 Mayıs İşçi Bayramı mitinginde yurtdışından konuk ları da ağırlayacak. ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) İnsan Hakları ve Sendikal Haklar Dairesi Müdürü Je roen Beimart ile ETUC (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) Ge nel Sekreter Yardım cısı Patrick Itschert, DİSK, KESK, TTB ve EMRE DEVECİ TMMOB’un davetlisi olarak Türkiye’ye gel di. Cumhuriyet’e ko nuşan Beimart, hükümete olağa nüstü hali (OHAL) kaldırma ve sen dikal haklara saygı gösterme çağrı sında bulundu. OHAL darbesi “Türkiye’deki durum çok kaygı verici” diyen Beimart’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: l Türkiye’de sendikal haklar ve insan hakları açısından durum zaten kötüydü ancak özellikle olağanüstü halin ilanından bu yana durum daha da kötüleşti. OHAL birçok kez uzatıldı. OHAL’in ilan edilme gerekçesiyle bağlantılı olmayan alanlarda düzenlemeler yapıldı. Sendikalar üzerinde baskılar ve ifade özgürlüğü üzerinde kısıtlamalar arttı. Patrick Itschert l Binlerce kişi herhangi bir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. Birçok işçi, gazeteci, aktivist hapse atıldı. l Uluslararası sendikal hareket açısından durum, oldukça kaygı verici. ITUC olarak Türkiye’deki işçiler ve sendikalarla dayanışma içindeyiz. l Hükümete OHAL’i kaldırması ve normal hukuk düzenine geçmesi çağrısında bulunuyoruz. l Türkiye, dünyada sendika haklar açısından en kötü 10 ülke arasında bulunuyor. Diğer ülkeler Mısır, Bangladeş, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kolombiya, Filipinler, Güney Kore, Kazakistan ve Guatemala. l İskandinav ve Avrupa ülkeleri dahil dünyada işçi hakları açısından ciddi gerileme var. İşçi sendikaları dayanışma içinde işçi haklarına dönük saldırılara yanıt vermeli. Emeğin bayramı inatla kutlanacak OHAL’in yasak ve baskılarına rağmen, bugün meydanlar emek örgütleriyle dolacak. n İstanbul: Maltepe Sahil Etkinlik alanında kutlanacak. Yürüyüşler üç koldan saat 12.00’de, miting programı ise saat 13.00’te başlayacak. DİSK üyesi sendikaların, diğer işçi sendikalarının başında olduğu kortej Turgut Özal Sahil Bulvarı KartalCevizli tarafında (Piri Reis Caddesi ile kesiştiği nokta) toplanacak. Feyzullah Caddesi’nde toplanan kortej ise KartalCevizli tarafındaki kola katılacak. KESKTMMOB ve TTB’nin başında olduğu kortej ise Turgut Özal Sahil Bulvarı İdealtepe tarafında (Büyükyalı Caddesi ile kesiştiği nokta) toplanacak. n Ankara: Kutlamaların adresi Tandoğan (Anadolu) Meydanı olacak. Saat 12.00’de Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanılacak. Mitingin başlama saati ise 13.00. n İZMİR: Kentte bulunan STK’ler, siyasi partiler ve dernekler her yıl olduğu gibi Gündoğdu Meydanı’nda yürüyüş düzenleyecek. Katılımcılar saat 13.00’te alanda buluşacak. n DİYARBAKIR: İstasyon Meydanı’ndaki kutlamalar 12.00’de başlayacak. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli 2 sendika Taksim’e yürüyecek DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası ile Nakliyatİş Sendikası ise Taksim Meydanı’na yürüyüş düzenleyecek. İşçiler yürüyüş öncesi saat 09.00’da Nakliyatİş Genel Merkezi önünde toplanacak. Yürüyüş saat 10.00’da başlayacak. Ancak bu yıl da Taksim’de kutlamalara izin verilmiyor. kutlamalara katılacak. n ADANA: Kutlamalar saat 17.30’da Gülek Kavşağı’nda yapılacak. n ANTALYA: Saat 09.30’da Cumhu riyet Meydanı’nda çelenk sunulacak, 13.30’da Güllük Caddesi’ndeki Aydın Kanza Parkı’nda toplanılacak. 14.00’de de Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüş başlayacak. n BURSA: Saat 13.00’de Kent Meydanında toplanılacak. Saat 15.00te Atatürk Stadı Meydanı’nda kutlama yapılacak. n ESKİŞEHİR: 1 Mayıs’ı Sıhhıye Meydanı’nda kutlanacak. ‘Nisan ayı gazetecilere karakış oldu’ Basına Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nun nisan ayı verilerini açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Ba rış Yarkadaş, “Nisan, baharın müjdeci sidir. Ancak Nisan ayı medyada bahar gibi değil, karakış gibi geçti” dedi. 24 Haziran seçimlerine yaklaştığı mız şu günlerde, gazetecilerin üzerin deki baskının daha arttığını belirten Yarkadaş, “Ni san ayında 16 gazeteci gö zaltına alın dı. 11 gaze teci tutuklan dı. Özgürlük çü Demokra si Gazetesi’nin basıldığı mat baanın 20 ça lışanı cezaevi ne gönderildi. 26 gazeteci Barış Yarkadaş ye, toplamda 120 yıl hapis cezası verildi. 4 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. 3 ga zeteciye dava açıldı. 1 gazeteci ölüm le tehdit edildi. 1 kitap yasaklandı. 1 gazeteci Genelkurmay ve Saray’la ilgi li yazdığı haberden dolayı kovuldu. Ya zar İhsan Eliaçık’ın İstanbul dışına çı kabilmesine fiilen engel konuldu. Tür kiye işte bu koşullarda seçime gidiyor. AKP MHP koalisyonu yaptığı baskılar la, ‘kamuoyunun ve tercihlerin özgür ce oluşabilmesi’ ilkesini ortadan kal dırıyor” dedi. AKP ve MHP’nin gerçe ğe ve gerçeği yazanlara düşman oldu ğunu söyleyen Yarkadaş, “Cumhuri yet gazetesi çalışanlarına bu yüzden aylarca zulüm ettiler. Cumhuriyet çalı şanları üzerinden toplumun tamamına gözdağı vermek istediler”diye konuş tu. Barış Yarkadaş raporun açıklanma sının ardından CHP’nin gazeteci mil letvekili Enis Berberoğlu’nu Maltepe Cezaevi’nde ziyaret etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet DİHA muhabiri Damar tutuklandı Gazeteci Sıddık Damar dün İstanbul’da gözaltına alınarak tutuklandı. KHK ile kapatılan DİHA’nın muhabiri olan Damar’a sosyal medya paylaşımları ve sokağa çıkma yasağı devam ederken yaptığı haberlerden dolayı dava açılmıştı. Ağustos ayında tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen gazeteci Damar, tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. İlk duruşmada mahkeme heyeti Damar’a 2 yıl 6 ay ceza vererek tahliye etmişti. Dün öğle saatlerinde İstanbul’da gözaltına alınan Sıddık Damar’ın işlemleri son bulduktan sonra Metris Cezaevi’ne gönderileceği öğrenildi. l Haber Merkezi TÜRK HUKUK KURUMU BAŞKANI’NDAN CUMHURİYET DAVASI YORUMU: Demokrasilerde olmaz Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Çatak, gazetemizin 14 yönetici ve yazarı na yönelik verilen hapis cezalarına tepki göstererek, “Bu cezalandırma, gerçek demokrasinin olduğu hiçbir ülkede öngörülemez” dedi. THK Başkanı Avukat Yaşar Ça tak, “Özgür basın demokrasinin ön koşuludur” başlıklı yaptığı açıkla mada, Türkiye Cumhuriyeti ile ya şıt olan Cumhuriyet gazetesinin, yazarçizer ve çalışanlarının yargılandığı davada kararın açıklandığı TGC: haberciliği kaldıramadılarnı ve 14 kişi için 3 ile 8 yıl arasın da değişen mahkumiyet verildiğini anımsattı. Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın tahliyesinin ardından gaze ğimiz arkadaşları dışarıda görmek, konuşmak, şakalaşmak çok keyifli. Gazetecili ‘Haber alma hakkına ceza’ temize dayanışma ziyaretleri sürüyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı ğin suç olmadığını sürekli anlatıyoruz. Anlamak istemiyorlar ama bir gün nasıl olsa “Yayın çizgisini değiştirerek örgüte yardım” suçlaması ile, uzun süreli tutukluluğunun ardından ağır mahkumiyet alan bu gazetecilerin yıllardır FETÖ karşıtı duruşla Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ve beraberindeki heyet gazetemizin Şişli’deki binasına gelerek Atalay’a geçmiş olsun dileklerini iletti. TGC Başkanı Olcayto, “Cezaevindeyken ziyaret etti bunu kavrayacaklar. Cumhuriyet gazetesinin yaptığı habercilik nesnel bir haberciliktir, bunu kaldıramadılar. Verilen cezalar absürt bize göre. Her şeye rağmen hep beraber direneceğiz” dedi. l İSTANBUL rının bilinen bir gerçeklik olduğunu vurgulayan Çatak, tepkisini şöyle ifade etti: “Cezalandırılanların yaptıkla FINANCIAL TIMES’IN BAŞYAZISI: Cumhuriyet davası ‘tek rı şey, halkın haber alma hakkını kullanmalarını sağlamaktır. Gazeteciliktir. Bu cezalandırma, ger adam’ rejiminin sonucu çek demokrasinin olduğu hiçbir ülkede öngörülemez. Böyle kararlar, adalete olan inancı sarsar, dünyada Türkiye imajının zedelenmesine yol açar. Bağımsız gazeteciliğin, düşünce ve anlatım özgürlüğünün ülkede hâlâ var olabileceği umudunun korunması, istinaf mahkemesinin hukuka uygun, adil kararı ile sağlanabilecektir.” l ANKARA / Cumhuriyet Britanya’nın Financial Times gazetesi başyazısında, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın otoriter yönetim biçimini giderek daha ciddi biçimde hissettirmeye başladığı” ifade edildi. Yazıda, “Türkiye, giderek daha fazla Rusya’daki otokratik yönetim tarzına öykünüyor” yorumu yapıldı. Cumhuriyet davasının bu duruma en iyi örnek olduğu belirtilerek “Cumhuriyet gaze tesi çalışanlarına geçen hafta ağır cezalar verildi. Suçlamalar arasında Gülencilere ve PKK’ye yardım etmek de var. Bu son derece anlamsız. Hüküm giyen isimlerden Kadri Gürsel ve Ahmet Şık, yıllardır hükümeti Gülencilerle yaptıkları çıkar anlaşması konusunda uyarıyorlardı. Ayrıca Kadri Gürsel PKK tarafından kaçırılmış bir isimdi. Bu yargılama süreci bir şovdan ibaretti” ifadelerine yer verildi. l Dış Haberler TUTUKLU YARGILANAN GAZETECİNİN AVUKATINDAN VAHİM İDDİA ‘İhbar maili Emniyet’ten atıldı’ Tutuklu Mezopotamya Ajansı’nın Muş muhabiri Seda Taşkın hakkında “örgüt üyesi olmak” ve örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gazeteci Taşkın, tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. ‘Çıplak arama yaptılar’ Heyet başkanı, Taşkın’ın kullandığı Seda isminin kod adı olup olmadığını sordu. Taşkın ise kimlik adının Seher olduğunu ancak ailesi küçüklüğünden beri Seda olarak seslendiği için bu ismi kullandığını söyledi. Muş’ta gözaltına alındığınıda fizi Seda Taşkın ki ve psikolojik şiddete maruz kaldığını kaydeden Taşkın, “Çıplak arama dayatıldı bunu kabul etmediğim de ise bunun zorla yapılacağı söylenildi. Hastaneye gidip gelirken ring aracına binmek istemediğimde fiziki olarak darp edildim” dedi. Avukat Gulan Çağın Kaleli ise Taşkın hakkında 16.40’ta mail yoluyla bir ihbar yapıldığını 20 dakika sonra polisin Taşkın’ın bulunduğu yeri tespit edip gözaltına aldığına dikkat çekerek, “Emniyet bu ihbarın kimden geldiğini açıklamasa da bize sonradan ulaşan belgelerle bu ihbarın Muş İl Emniyeti’nden yapıldığı ortaya çıkmıştır. Mahkemenizce bu mailin IP adresinin tespit edilmesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme ihbar mailinin İP adresinin tespit edilmesi talebini reddetti. Taşkın’ın kullandığı Seda isminin komşuları ve yakınlarına sorulmasını istedi. Taşkın’ın tahliye talebini reddeden mahkeme duruşmayı 2 Temmuz’a erteledi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet Seçim öncesi 1 Mayıs Bugün 1 Mayıs... 2008’de Emek ve Dayanışma Bayramı olarak resmen tanındı, 2009’da resmi tatil günlerine dahil edildi. 1980 askeri darbesi, 1935’ten beri resmi adı Bahar Bayramı olan tatil gününü yürürlükten kaldırmıştı. Askeri cunta ve sivil akıl hocaları için 1 Mayıs, emekçilerin haklarının dile getirilmesi kadar, onların eşitlik ve özgürlük mücadelelerinin simgesi olduğu için kabul edilemezdi. Terör gerekçesiyle temel hakların askıya alınması, devlet şiddetinin zincirlerinden boşanması ve bu fırsattan istifade ederek devletin ve toplumun yeniden yapılandırılması 1980 askeri darbesi sonrasında yürürlükteydi. Bugün de yürürlükte... 1 Mayıs’ı resmi tatil yapan başbakan, şimdi her şeyin başkanı olarak olağanüstü hal sayesinde grevlerin yasaklanmasından övünçle bahsediyor. İş kazalarında ölen işçi oranının dünyada en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz. İktidarın reisi bu kazaların “işin fıtratında olduğunu” iddia ediyor. Devlet yönetimi, iktidar partisi ve kişisel ticari menfaatların iyice iç içe geçtiği, adalet aygıtının keyfi yönetimi pekiştirdiği bir istibdat idaresinde ve baskın bir seçimin arifesinde, 1 Mayıs 2018’in önemi daha da artıyor. 1 Mayıs kutlamalarına yönelik, yargı kararlarını bile uygulamayı reddeden mülki idare amirlerinin yasakları, Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayı reddeden birinci derece mahkemelerinin davranışıyla bütünlük içinde. Bunların hepsinin arkasında aynı merkezden alınan teşvik, onay ve emir var. 1 Mayıs’ın, devletin tespit ettiği nizamın dar sınırları içinde, etliye sütlüye dokunmadan, mostralık gösterilerle kutlanmasına izin var. Bir de iktidarı övecek, ona işçilerin şükranlarını iletecek biat gösterilerine. Daha fazlası “vatana ihanet” kategorisine giriyor. İktidar partisinin ve reisinin elinden iktidarı seçim yoluyla almaya çalışmak da artık fiilen vatana ihanet olarak damgalanıyor. 2 Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi’nin toplantı gündeminde CHP’nin seçim yasasında yapılan değişikliklerin iptali için yaptığı başvuru var. AYM’nin bu değişikliklerinden bazılarını seçimden önce anayasaya aykırı bulması durumunda, 24 Haziran seçimlerinin iptal edilmesi gündeme gelecek. Bazı gözlemciler, Tayyip Erdoğan’ın seçim anketleri durumun kendisi açısından tehlikeli olduğunu gösterirse, seçimler yaklaşırken AYM’nin böyle bir karar almasını teşvik edip seçimi iptal etmek imkânını yedekte tuttuğunu düşünüyor. AYM’nin kararları geriye doğru işlemediği için, seçim sonrasında iptal kararı vermesinin seçime bir etkisi olmayacak. Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği bir kez daha ilan edilecek. Her şeye rağmen 24 Haziran seçimlerini Erdoğan, AKP ve müttefiğinin kazanması kaçınılmaz bir sonuç değil. Muhalefet partileri oyun bozucu cesur girişimlerle bu boğucu baskıyı kırma imkânına her şeye rağmen sahipler. Ama bunun olmazsa olmaz koşulu iktidarın yararlandığı ve kışkırttığı siyasal kalıpları, tabuları muhalefetin kırması. İYİ Parti’nin seçime sokulmaması manevrasını CHP’nin hızlı bir hamleyle boşa çıkarması böyle bir adımdı. Ne var ki bunun yarattığı iyimser hava birkaç gün içinde kayboldu. HDP konusunda sergilenen dışlayıcı katı tutum, Tayyip Erdoğan’ın neden haldeki Türkiye sosyolojisinde seçimleri kazanma şansının yüksek olduğunu izah ediyor. Ama aynı zamanda HDP’ye de çok büyük bir sorumluluk yüklüyor. HDP’yi demokratik değişimin kilit partisi konumuna getiriyor. 1 Nisan’da HDP sözcüsü Ayhan Bilgen, daha erken seçim ilan edilmemişken şöyle diyordu: “Türkiye’de toplumsal muhalefetin talepleri birbirine yakın. Bunların ortaklaşması açısından önemli bir fırsat 1 Mayıs. 2018 1 Mayıs’ı şu açıdan da önemli. Biz nasıl sokağa taşan umudu önemsiyorsak, iktidar da toplumsal muhalefetin buluşması açısından 1 Mayıs’tan da bir mesaj alacak. (...) Bizim görevimiz siyaset yoluyla Türkiye’nin değiştirilebileceğine olan inancı güçlendirmektir. Karamsar ve çaresizlik içeren bir psikolojiden Türkiye’yi çıkarmaktır.” Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olmasının yarattığı seçmen mobilizasyonu 2014’ten daha büyük olmaya aday. Yüzlerce yöneticisi binlerce üyesi tutuklu olan, iktidarın terörist, muhalefetin bir kısmının vebalı muamelesi yaptığı HDP’nin ve Selahattin Demirtaş’ın her şeye rağmen demokrasi umudunun taşıyıcısı olmaya devam etmesi, Türkiye toplumunun en büyük şansıdır. Ayhan Bilgen’in bir ay önce dile getirdiği güçlü politik ortaklaşma gereği şimdi bütün ağırlığı ve aciliyetiyle önümüzde duruyor. Fabrikada, evde, büroda, tarlada çalışan kadın ve erkek tüm emekçilerin eşitlik, özgürlük ve haysiyet mücadelesinin simgesi olan 1 Mayıs kutlu olsun. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear