24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 30 Kasım 2017 2 Korkma, öğren1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ Uzmanlar: 1845 yaş grubu başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerine HIV konusunda eğitimler verilmeli Dünyada HIV ile yaşayan insan sayısı 36.7 milyon. Yak laşık 1.1 milyon kişi ise bu virüs nedeniyle yaşamı nı yitiriyor. Dünya gene linde her gün 5 bin 700 ki şinin HIV en SİBEL BAHÇETEPE feksiyonunu aldığı tahmin ediliyor. Sağ lık Bakanlığı verilerine gö re, ülkemizde 15 bine ya kın kişide HIV/AIDS gö rülüyor. Türkiye hasta sa yısı artmakta olan ülkeler arasında. Hastaların yüzde 40’ı hastalığının farkında bile değil. ABD’de 1981 yılında has talığın tanımlanması ve et ken virüsün belirlenmesi nin üzerinden geçen 36 yıl da, dünyada 35 milyon kişi hayatını kaybetti. 36.7 mil yon kişi ise HIV enfeksiyo nu ile yaşamını sürdürüyor. 1 Aralık Dünya AIDS Gü nü nedeniyle açıklama ya pan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Has talıkları ve Klinik Mikrobi yoloji Anabilim Dalı Başka nı Prof. Dr. Meral Sönme zoğlu, HIV’in korkulması değil öğrenilmesi gereken bir hastalık olduğuna dik kat çekti. Gençler risk altında AIDS virüsünün vücudun savunma gücünü zayıflatarak sağlıklı kişilerde has Sayılarla HIV n Türkiye’de ilk HIV vakası 1985 yılında teşhis edildi, aynı yıl 3 vakaya daha teşhis kondu. n 1996’dan sonra yeni teşhis sayısı 100’lü, 2012’den sonra 1000’li rakamlara ulaştı. Yalnızca 2016 yılında, 2 bin 573 yeni hastaya teşhis kondu. n Sağlık Bakanlığı Aralık 2016 verilerine göre Türkiye’de 14 bin 695 HIV/AIDS hastası bulunuyor. n Kayıtlı HIV pozitif olguların yüzde 80’i 2049 yaş, yüzde 15’i 50 yaşından büyük. n Olguların yüzde 49.8’i hastalığa cinsel yolla, yüzde 1.5’i damar içi madde kullanımı yoluyla yakalanmış. Yüzde 46,7’si ise bulaşma yolunu bilmiyor. talık yapamayan basit mikropların bile ölümcül enfeksiyonlara yol açmasına neden olduğunu anımsatan Sönmezoğlu, kişinin virüsü korunmasız cinsel temasla alması durumunda, ortalama 810 yıl hiçbir hastalık belirtisi olmadan yaşayabildiği için yine korunmasız cinsel yolla birçok kişiye bulaştırmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. Sönmezoğlu, “Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar konusunda danışmanlık veren kurum sayısının az olması, kişilerin sağlık kurumlarına yeterli başvurularının olmaması, kayıt sistemlerinin yetersiz olması ve şüphe duyan kişilerin ücretsiz test yaptırabileceği kurum olmaması, toplumda AIDS virüsünün hızlı yayılması nın nedenleri olarak sayılabilir. Türkiye’deki rakamlar incelendiğinde cinsel aktif genç erişkinler, ülkemizde hastalığa yakalanma açasından öncelikli risk grubu oluşturuyor. Yeni geliştirilen ilaçlarla birlikte doz sıklığı, ilaç sayısı azalmış, kısa ve uzun dönem yan etkileri daha az olan ilaçlar geliştirilmiştir” dedi. Korunma önemli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Meltem Özkan Girgin ise güçlü ilaçlara karşın HIV dünyanın Sahraaltı Afrika gibi gelir düzeyi düşük toplumlarda ve en çok kadın seks işçilerinde, tecavüz mağdurlarıyla yeni doğanlarda yaygın olduğunun altını çizdi. Neler yapılabilir? n 1845 yaş grubu başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerine HIV konusunda eğitim verilmeli. n Korunmasız cinsel temastan kaçınılması için özellikle genç erişkinler uyarılmalı. n Cinsel temasla bulaşan başka hastalığı ve verem hastalığı olanlar ile gebeler HIV testi yaptırmalı. n AIDS virüsünün kan ve genital salgılarda bulunduğu, sosyal yaşamda tokalaşma gibi deri temasları ile geçemeyeceği vurgulanmalı. n HIV’in etkin tedavisinin olduğu anlatılmalı, özellikle bulaşma riski altında olan gruplar eğitilmeli ve test yaptırmaları için desteklenmeli. n Tedaviye başlama ve devam etme konusunda hastalar desteklenmeli. haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ toplum yapısının kurum laştırılması için, İnönü ta rafından, Çok Partili Rejim denemesine girişilmiş... 10) 1946 yılında Feodal Din/Tarım toplumunun kalıntıları üzerinde, Çok Partili Rejimle kurulmaya Türk devrimi ve demokrasi: çalışılan Demokrasi, çağdaş sermaye ve işçi sınıfları gelişmemiş olduğu için, sınıfsal destekten mahrum kalmış... Özet19 Türkiye yine, ABD’deki Sarraf davası ve Man Adası banka hesapları dolayısıyla olağanüstü günler yaşıyor İşte bugünlere nasıl geldiğimizin çok kısa bir özeti! HHH Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün lideri olduğu Türk Devrimi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet Reformları olarak iki aşamadan oluşur. “DevletiSeçkinciler” tarafından gerçekleştirilen bu devrim: 1) Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ile o zamanın bilinen dünyası Avrasya’nın ticaret yollarına el koyması sonunda sıkışan Avrupa’nın... 2) Yeni yollar ararken Amerika’yı keşfetmesi ile tohumları atılan ve Fransız Devrimi ile filizlenen... 3) Endüstri Devrimi’ni kaçırmış... 4) Bu nedenle zayıflayarak, sonunda Batı tarafından işgal edilmiş ve paylaşılmış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun... 5) İşgal altındaki Feodal kalıntılarını... 6) Özgürleştirmiş... 7) Ve sonunda, Cumhuriyet Türkiye’sini kurarak, emperyalizmin boyunduruğu altında inleyen, toprak ağalarının din adamlarıyla işbirliği halinde sömürdüğü, köylü nüfustan oluşan bir Din/Tarım toplumunu, Bağımsız, Çağdaş, Kentsel/Endüstriyel bir toplum aşamasına taşımıştır. 8) Elbette DevletçiSeçkincilerin bu atılımı, diyalektik olarak Feodal Din/Tarım toplumu kalıntılarının, “GelenekçiLiberallerin” tepkilerini doğurmuştur. 9) Cumhuriyet’in amaçladığı Demokratik Kentsel/Endüstriyel 11) Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan Soğuk Savaş bağlamında, Batı Bloku’nun “İleri karakolu” görevini yüklenmiş, demokratik/laik yapıdan saparak, “GelenekçiLiberallerle” Emperyalizmin ortaklaşa dayattıkları dinci/ milliyetçi ideoloji ve siyaset tuzağına düşmüş... 12) Çağdaş sınıfların desteğinden mahrum olan Çok Partili Rejim girişimi, Din/Tarım Toplumu’nun (toprak ağalarının) temsilcileri olan Demokrat Parti’nin, devrimci kadrolara karşı muhalefet görevini yüklenmesi ve 1950’de iktidara gelmesi ile, “akim kalmış”, yani başarısız olmuştur. 13) Bu başarısızlığı önlemek amacıyla, Demokrat Parti gibi, Feodal Din/Tarım toplumu kalıntılarını, toprak ağalarını ve din adamlarını temsil edenlerin ülkeyi geriye götürmesini engellemek için kabul edilen 1961 Anayasası, Cumhuriyet atılımını Demokrasi ile taçlandıran bir Sosyal Refah Devleti anlayışıyla yürürlüğe konmuş... 14) Fakat bu Anayasa, emperyalistlerle işbirliği yapan sivil ve askerlerin 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ile yok edilmiş... 15) Türkiye, emperyalistlerin desteği ve onlarla bütünleşmiş olan “GelenekçiLiberallerin” iktidarı ile Birinci Silivri sürecindeki Ergenekon ve Balyoz davaları sonunda, 12 Eylül 2010 Halkoylaması, 1725 Aralık 2013 skandalları, 15 Temmuz 2016 Kalkışması, 20 Temmuz 2016 OHAL ilanı ve 16 Nisan 2017 Halkoylaması aşamalarından geçerek, bugünkü bunalımın içine düşmüştür. BU BUNALIM ANCAK DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ İÇİN DİRENEREK AŞILABİLİR! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear