24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 21 Kasım 2017 6 haber TASARIM: EMİNE BİLGET Parsel parsel itirafFETÖ İTİRAFÇISI TEKİNAY: MELİH GÖKÇEK ‘CEMAATE YARDIM edin’ dedi Bülent Arınç’ın “Ankara’yı parsel parsel cemaate vermekle” suçladığı Melih Gökçek ile ilgili bir FETÖ dosyasında önemli iddialarda bulunuldu Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Ankara’nın eski belediye başkanı Me lih Gökçek’e yönelik “Ankara’yı ce maate parsel parsel satmak” suçla ması bir soruşturma dosyasına şüp heli ifadesiyle girdi. Gazi Üniversite si’ndeki FETÖ soruşturması kapsa mında tutuklanan öğretim görevli si Turgay Tekinay, et kin pişmanlıktan yarar lanarak cemaate ilişkin bildiklerini anlattı. Baş ta FETÖ firarisi Şerif Ali Tekalan olmak üze ALİCAN ULUDAĞ re birçok isimle bağlantısını anlatan Teki nay, Balgat ve Bahçeli evler’deki örgüt toplantılarında gün deme ilişkin yapılan konuşmaları an lattı. Tekinay, bu toplantıda konu şan ev “abisi” Necmi Bıyıklı’nın ken dilerine “Selçuk (kod) abiler Melih Gökçek’in yanına gittiklerinde makamında bir müteahit varmış. Müteahit, Melih Gökçek’ten arsasının emsal değerinin yükseltilmesini istemiş. Bizimkiler de Melih Gökçek’ten Birçok demokratik kitle örgütü ve sol parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla koltuğu bırakan Gökçek’in, adının karıştığı usulsüzlükler nedeniyle yargılanmasını istiyor. mesi için büyük gayret gösterdiğini toplantılarda öğrendiğini kaydetti. lı bir hareketti. Hatırladığım kadarıyla Fen İşleri Daire Başkanlığı için aGtüaly, rıneckatö...rü cematin bir okulu için yardım yap Tmasını istemişler. Cemaat onun için çalıştı Melih Gökçek de müteahitten cemaate yardım etmesini, bunun karşılığında arsanın emsal değerini yükselteceğini söylemiş” dediğini ileri sürdü. Tekinay, bu konuşma ile Gökçek’in cemaat ile olan irtibat ve ilişkisini övücü mahiyette anladığını belirterek “Daha sonra ise 2009 yılındaki belediye seçimlerinde cemaa Ssauyriıyseı dli emvalhektusmırrlaı rmını?tinMelihGökçek’inbaşkanseçilebil 2011’de Necmi Bıyıklı’nın görevi Mehmet Saltan’a devrettiğini belirten Turgay Tekinay, cemaatin Gökçek’e ilişkisine ilişkin iddilarda bulundu. ‘Ankara imamı ile samimi’ Belediyede görevli cemaatle bağlantılı üst düzey yöneticilerin aranıp hizmetlerinden dolayı teşekkür edildiğini anlatan Tekinay, “Amaç Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda görevli üst düzey örgüt ile bağlantılı yöneticileri onore etmek ve orada kalabilmelerini sağlamak maksat bu tür bir arama yapılması bizden istendi. Bu talimatı bize veren Mehmet Saltan’dır. Mehmet Saltan, konuşması esnasında ‘Ankara imamı olan Cemil Koca’nın Melih Gökçek ile arasının çok iyi olduğunu, Gökçek’in cemaatle bağlantılı olan şahıslardan haberdar olduğunu, Gökçek’in mahiyetinde çalışan örgüt ile bağlantılı şahıslar hakkında övücü söylemlerde bulunmanın iyi olabileceğini’ belirtti. Bu talimat bana saçma geldi ve herhangi bir arama yapmadım” ifadelerini kullandı. l ANKARA nbnnlğğvsaBdkiaeaıeıinüavannğytvrdnenydii,lsemnaııürtaiğrndtAekkhinenuıentinabkbıe.krızdsdlıgietdmılçtoevıörakreueobnuibyrinyklrşrllrileaüieraTagisCülrhşğreşeiu’nönumieeraknlGirdmaivklingaanSdaeüeihnnlüaütiıldrs.ıueatysltnFeiTeünrmta,iEtbeyksnmrdaeTlaaaikmerönüÖafğşityrlaıntiniöıni Adalet Bakanlığı, yabancı mahpuslara dair rakamlar verdi ancak Suriyelileri gizledi ALİCAN ULUDAĞ Adalet Bakanlığı, CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Akkuş İlgezdi’nin “Ceza İnfaz Kurumlarındaki Yabancı Mahkumlar”a ilişkin önergesine yanıt verdi. Bakanlık tarafından açıklanan veriler, cezaevlerindeki yabancı tutuklu ve hükümlü sayısında büyük bir artış yaşandığını ortaya çıkardı. 2009 yılında, 158 farklı uyruktan 1880 tutuklu ve hükümlünün bulunduğu cezaevlerinde, 2017 yılı Haziran ayı itibarıyla 2 bin 398’i hükümlü, 2 bin 870’i tutuklu olmak üzere 6 bin 31 mahkumun bulunduğu açıklandı. Bu verilere göre, Türkiye’de son 8 yılda yabancı mahkum sayısı yüzde 220 oranında arttı. 4 ayda 1327 tutuklama Adalet Bakanlığı’nın Gamze Akkuş İlgezdi’ye geçen şubat ayında vermiş olduğu yanıtta 2 bin 204’ü hükümlü, 2 bin 500’ü tutuklu olmak üzere 4 bin 704 mahkumun bulunduğunu açıklamıştı. Aradan geçen 4 aylık sürede yabancı mahkum sayısında yüzde 28’lik bir artış yaşanarak, haziran ayı itibarıyla 2 bin 398’i hükümlü, 2 bin 870’i tutuklu olmak üzere 6 bin 31 mahkuma yükseldi. 4 ayda 1327 yabancı uyruklu tutuklandı. Bir başka ifadeyle her gün en az 11, ayda ise en az 331 yabancı uyruklu Türkiye’de mahkum olarak cezaevine girdi. Suriye, Irak, Rusya yok! Yabancı mahkumların, cezaevi nüfusunun yüzde 2.7’sini oluşturduğunu da ortaya çıkardı. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından Haziran 2017’de açıklanan son verilere göre Türkiye’deki cezaevlerinde 224 bin 878 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. 6 bin 031 yabancı mahkum da cezaevi nüfusunun yüzde 2.7’sine denk geliyor. Bakanlığın başta Suriye, Irak, Rusya olmak üzere birçok ülke vatandaşlarına dair kayıtları paylaşmaması da dikkat çekti. l ANKARA NECATİ SAVAŞ OHAL nedeniyle her türlü basın açıklamasının yasaklı olduğu Ankara’da, IŞİD’lilerin aileleri Bakanlık önünde özgürce basına çağrıda bulunabildi. IŞİD’lilerin aileleri Bakanlık’ta DUYGU GÜVENÇ 2012’den itibaren Türkiye’den Irak ve Suriye’ye giderek IŞİD’e katılanların aileleri, örgütün büyük oranda yenilmesinin ardından şimdi, hükümetten akrabalarını ve çocuklarını Türkiye’ye getirerek burada yargılamaları için destek arayışına başladı. Tel Afer’in IŞİD’den temizlenmesinin ardından son üç ayda başlayan bu örgütlenme ve destek arayışı dün kendisini yine Dışişleri Bakanlığı’nın kapısında gösterdi. OHAL nedeniyle eylem yasağının bulunduğu Ankara’da, IŞİD’e katılanların akrabaları olan elli kadar aile, çok sayıda sivil polise karşın, önce Bakanlık’a dilekçe verdi ardından da hiçbir engelle karşılaşmadan seslerini basın aracılığıyla Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri’ne duyurmaya çalıştı. İşte o ailelerden bazılarını Haşdi Şabi kaygısı Hikâyelerde, ailelerin en büyük kaygısının yakınlarının Haşdi Şabi’nin elinde olmasından kaynaklandığı gözlendi. Kimi 3 aydır haber alamadığını söylerken, kimi bayramda konuştuğunu kimi de en son 6 gün önce mesaj geldiğini söyledi. Ancak internet aracılığıyla gelen o mesajları ve ya kınlarının fotoğraflarını göstermesini istediğimiz 10’dan fazla aile bu iddialarını destekleyecek bir kanıt sunmadı. Her birinin hikâyesi farklı da olsa çocuklarının IŞİD’e ‘Allah inancıyla’ gittiğini söylüyor ama örgüte kimler aracılığıyla katıldıkları konusunda ser verip sır vermiyorlardı. hikâyeleri: Şanlıurfalı Ceylan Tilev adlı genç bir kadın, “Yiğenim hasta, ölüyor. Türkiye buna sessiz kalıyor” diyerek sesini yükseltirken, Konya’dan gelen 70 yaşındaki Ayşe Yapıcı ise hükümete sitemkâr: “Yeğenim ve 2 çocuğu neredeler bilmiyorum. Ben 15 Temmuz’da 1 ay nöbet tuttum, şimdi beni Cumhurbaşkanı ile görüştürmüyorlar. Herkesi kabul ediyor da bizi niye kabul etmiyor. Onu yiyecek miyiz?” Bayburtlu olan Bilal Altay ise “Kızım ve iki torunum orada. Rakka’dan Tel Afer’e geçmişlerdi. Getirsinler, burada yargılasınlar” derken eşi onu gözyaşlarıyla dinliyordu. Her biri ayrı hikâyedeki değişmeyen unsur ve istek ise, “Erkekler kandırılmış, kadınlar zorla götürülmüş. Ama şimdi onlar Türkiye’de yargılansın.” Aralarında Adıyaman, Bayburt, Konya’dan gelenlerin çokluğu dikkat çekiyor. l ANKARA Türkiye ittifaksızlık çemberinde mi? Ne yapmalı? Türkiye NATO’dan çıkabilir mi, çıkmalı mı, İslam aksanlı iktidar bunu yapabilir mi, tartışması çok boyutludur ve hemen beklenti içine girmek gerçekçi olmaz. Ama öncelikle yapılması gereken, Türkiye üzerindeki Amerikan sultasını ve dayatmasını bertaraf etmek.. Türkiye, ABD’nin uluslararası çıkar ve stratejik politikalarının uygulayıcısı değildir ve olamaz. Bu konuda herkes fikir birliğinde olmak zorundadır. Türkiye özellikle küresel stratejilerde eşit çıkarlar ilişkisinde olmalıdır. ABD’nin, Suudi Arabistan, İsrail ve PKK ile birlikte İran ve Ortadoğu’ya yönelik saldırı politikaları, İslam dünyasına yönelik yeni bir parçalama girişimidir ve Amerikan savaş ve silah sanayisinin küresel çıkarlarına uygundur. PKK, tam da yeni emperyalist saldırı mihverinin aracı ve silahı derekesine düşmüştür. Trump’ın İran ile yapılan anlaşmayı beğenmeyerek iptal etme girişimi kabul edilemez. Bu anlaşmanın altında Avrupa’nın da imzası vardır ve gelişmeyi Almanlar dehşetle izlemektedir. Trump demek savaş demektir, bu net olarak ortaya giderek daha çok çıkıyor. Amerikan yerleşik demokrasisi ve hukuk sistemi de adım adım Trump’ı saf dışı bırakmak için ağlarını örüyor. Trump’ın yanı başımızdaki bu savaş politikasını boşa çıkarmanın tek yolu, İran, Suriye, Rusya ve bölgedeki diğer ülkelerle ittifakı güçlendirmektir, ki Trump belası bir savaşa heves edemesin. Dahası, Avrupa’yı da bu ittifaka kazanmaktır. Avrupa ile ittifak önem kazanıyor Avrupa’nın, artık Trump Amerikası’na güveni alt düzeye inmiştir. Avrupa ordusunun kurulması ve kendi savunmasına hedefler koyması, dünyanın geleceği açısından yeni bir oyun planının sahneye çıkması demektir. Türkiye, dengeli bir yerel politikaya özen göstermekle birlikte, Batı’dan Doğu’ya keskin bir savrulma yaşayamaz ve yaşamamalıdır. “Dengeli politika” bunu da içerir. Avrupa AB ilişkilerimizin bu bağlamda güçlendirilmesi gündeme geliyor. Rus savunma füzelerinin alınması konusunda, Avrupa ile ABD’nin tavrı birbirine zıttır. Avrupalı NATO yetkilileri bunu Türkiye’nin özgür bir tercihi olarak görürken, Amerikalılar, Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı’na bir açıklama yaptırarak, Türkiye’nin F35 uçaklarına ve başka silahlara ulaşamayacağını ve Rus savunma sistemi ile NATO sistemleri arasında bir ilişki kurulamayacağını adeta bir tehdit olarak söylettiler. Bu bağlamda, Türkiye’nin NATO çerçevesinde Avrupa ile ilişkilere ağırlık vermesi beklenir ve bu doğaldır. Yeni saflaşmada görevler AB ile ilişkileri iyileştirmenin ve geleceğe yönelik yeni saflaşma ile ciddi ve saygın ilişkiler kurmanın koşulu olarak, Türkiye’nin hukuk ülkesi olması, demokratik kurallara ve insan hak ve özgürlüklerine saygı birinci sıradadır. Ama ne yazık ki, ülkemiz bunlardan çok uzaktır ve keyfi bir hukuk sistemi yürürlüktedir. Bir “yerli ve milli” gürültüsü sürüyor. Bu gürültü, ülkemizin yakın geleceği konusundaki karamsar bulutları dağıtmıyor, tam tersine yoğunlaştırıyor. Geleceğimizi öngöremiyoruz, çünkü bu sis bulutu içindeki günlük politikalar her şeyi karartıyor. İlkeler yok, keyfi hukuk, baskılanan hak ve özgürlükler, zaten yukarıda belirttiğimiz ilkesizliklerin ve keyfi yönetimin doğal bir ürünü... Türkiye tek liderin değil, demokratik ve kolektif aklın eleştirileri yolunda ilerlerse doğru yolu bulur. Askeri vesayet, tek liderin ülke çapında tüm faaliyetler üzerindeki vesayetiyle yer değiştirmiştir. Zaten askeri vesayete karşıyız kampanyasını sürdürenlerin niteliğinin gelip dayanacağı nokta budur. Üstelik kendi partisi üzerinde de tam bir total egemenlik ve vesayet söz konusudur. Demokrasiye geri dönüşün yollarını nasıl açacağız? ‘Yalnız kurt’lara operasyon Adana İl Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü IŞİD’in bireysel eylem yapan ve “yalnız kurt” olarak adlandırılan üyelerine operasyon yaptı. Farklı adreslere şafak vakti düzenlenen operasyonlarda 1’i Iraklı, 14’ü Suriyeli 15 şüpheli yakalandı. Sorguları tamamlanan IŞİD şüphelileri, geniş güvenlik önlemi altında adliyeye sevk edildi. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear