26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 21 Kasım 2017 15 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Siyasal İslam ve ‘Batıcılar’, Batı himayesini kabullenince olan oldu... l Son NATO olayı, Türkiye’yi Lozan’dan Sevr’e 1990 sonrasında yavaş yavaş taşıyan güçlerin yola döşedikleri taşlardan biridir. l Anti Amerikan Erbakan’ın, yeni siyasal İslamcılar kanalı ile 28 Şubat’ta tasfiyesi: 2002’de ABD ve İngiltere’nin BOP talebine hayır diyen Ecevit koalisyonunun Bahçeli kanalı ile dağıtılarak BOP’un yolunun “yeni Türkiyeci” siyasal İslamcılar ve neoliberaller kaldıracı ile açılması: bunların desteği ile güneydoğu “açılımının” ve Atatürk düşmanlığının güçlendirilmesi. l Ecevit’in 2002’de reddettiği BOP’un 1 Mart 2003 tezkeresi ile yeni siyasal İslamcı iktidara dayatılması: TBMM’de reddi üzerine çıtanın yükseltilerek Atatürkçü ağırlıklı TSK’nin, bürokrasinin, adaletin FETÖ kanalı ile paralize edilerek hızlı adımlarla Sevr yolunun temizlenmesi. l ABD’nin öz evladı olarak “yetiştirilen” FETÖ’cü kanadın, “İslamcı kanadın diğer ortağına karşı harekete geçirilerek, darbe girişimi ile iktidara saldırması”. l Ağırlığın tekrar PKK PYDIŞİD sacayağına çekilerek, kaos ortamı üzerinden, Sevr’in yolunun açılması. l ABD’den 15 Şubat darbesini alan AKP’nin (ve Erdoğan’ın) siyasi ve askeri olarak Rusya’ya yaklaşmak zorunda kalması: ve hatta işi S400 füzelerine kadar götürmesi. l Ankara’da AKP ve Erdoğan’ın saldıran ABD’ye karşı, Erdoğan’ın ABD ve AB’ye tamamen karşı bir çizgiye itilmesi. Her şey çok açıktı Aslında 1990 sonrasında ABD (ve Avrupa) Türkiye’nin üzerine göz göre göre gelmeye başlamıştı Bu gerçeği 90 sonrasında en fazla yazan ve konuşan insanlardan biri oldum. Bu gerçekleri anlattığım için siyasal İslam ve “Batıcı” odaklar bana “Batı ve AB karşıtı” dediler. Bunlar ilginç bir biçimde birbirlerine içerde düşman olan cephelerdi: “İslamcılar” ve “Batıcılar”dı. Bugün Türkiye’de “siyasal İslam, Batıcılar, Atatürkçüler ve Avrasyacılar” dört taraf olarak gözükmekle birlikte Atatürkçüler ve Avrasyacılar ulusalcı kimlikte birbirlerine çok yakındırlar. Atatürkçülük ve denge Türkiye bu coğrafyada, hele Ortadoğu’nun (ve Türkiye’nin) bu halinden sonra, ayakta kalmak için denge politikasına dönmek zorundadır: l “Avrupalı”, Avrupacı değil, eğitim, bilim, çağdaşlaşma ve demokrasi ölçütlerini benimsemeli. l Batı ile “karşılıklı siyasi, askeri ve iktisadi çıkarlarını dengeli olarak yürütmeli”: tek yanlı bağlar kurmamalı. l Yine aynı şekilde Rusya, Asya ve komşu ülkelerle aynı ölçütlere göre ilişkilerini geliştirerek denge kurmalı. l İran, Irak ve Suriye ile iyi ilişkiler kurarak mezhep kavgasına girmeden çıkarlarını korumalı. Türkiye’nin bunu 1990 sonrasında başaramamasında içerde en büyük suç siyasal İslamcılar ve “Batıcılar”dadır. Çünkü her iki cephe de kendi iktidarları için “Batı güçlerinin himayesini kabullendiler”. Ve ülke bu yüzden bugünkü trajik ortama itildi. Ankara’daki “yeni Atatürkçü söylemler” bu itirafın kanıtıdır. Ve şimdi Erdoğan Rusya’ya gidiyor: Türkiye’de demokrasi tüm kurumları ile işlemiş olsa bu ziyareti alkışlardım. Ama içerde, kendimiz olamadığımız için ulusal dış politikayı benimseyemiyoruz. Bu oluşsaydı çok sevinirdim. Ama “Batıcıların” ve “siyasal İslamın” Batı himayesine girerek BOP’ta gelinen sonuca yol açmaları: ve buna tepki olarak ABD’nin siyasal İslamcısı FETÖ’ye karşı, Moskova’ya gitmek zorunda kalmaları, ülke için trajik bir sonuçtur. Biçimsel olarak görüntü olumlu: ancak işlevsel olarak Türkiye için bir denge politikasına götürmüyor. Ankara, küresel kutuplaşmanın bir aracı haline getirilip üzerinde oynanmamalı. Dün bizlere saldıran komünizmle mücadele derneklerinin insanları, bugün asimetrik olarak aynı hatayı yapmıyorlar mı? Öncelik, Atatürk döneminde olduğu gibi Doğu ile Batı arasında “denge politikasını” sağlamaktır. Siyasal İslamcı ya da “Batıcı” odaklanmalar ulusal çıkarlarımız açısından hiçbir çözüm getirmez. 21 Kasım 2017 SAYI: 33648 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:20 06:04 06:25 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:51 12:57 15:26 07:33 12:42 15:13 07:52 13:04 15:40 Akşam 17:50 17:38 18:04 Yatsı 19:14 19:00 19:24 Kimilerine göre Azeri, kimile Avukatının Sarraf ile görüşe rine göre İranlı… Adı kimilerine mediği haberinin içyüzü sonra göre Riza, kimilerine göre Reza… Soyadı ise kimilerine göre Zarrab, kimilerine göre Sarraf… Yaptığı işlere bakılacak olursa soyadının Sarraf olması gerekir! Adı 1725 Aralık yolsuzluk ÖzAgecanr öğrenildi! Bu arada Türk Dışişleri Bakanlığı, “Sarraf’ın nerede olduğuna” ilişkin olarak, iki gün içinde ABD Dışişleri’ne iki nota verdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, notalar hakkında “Bu olaylarına karıştı. Üç bakan bizim vatandaşımızdır. Durumu onun yüzünden görevden Kavşak nedir? Aradan 34 gün geçti. alındı, AKP Reisi Umumisi’nin ABD’den herhangi bir ses çık Sarraf ve 27 Kasım!veliahdı ile telefon konuşma kaydı “montaj” diye geçiştirildi. Her nedense Sarraf’a bir şey madı.” dedi… Sonrasında şu açıklamayı yaptı: “Hem ABD Adalet Ba yapılmadı! HHH Ama 20 Mart 2016’da ABD’nin Mia Reisi Umumisi ile görüştüğü” haberini ABD Adalet Bakanlığı doğruladı! kanlığı, hem de ABD Dışişleri Bakanlığı Büyükelçiliğimize ‘Başka bir yerde… Sağlığı iyi, sorun mi kentinde Federal Soruşturma Büro HHH yok’ yanıtını verdiler…” su (FBI) Riza Sarraf’ı gözaltına alarak AKP Reisi Umumisi’nin, ayrıca Sarraf, yemekte bir başka tutuklu Nev York’lu savcı Preet Bharara ile Joon H Kim’e teslim ettiler. Onlar da Vaşington’da, 21 Eylül 2016’da dönemin Başkan Yardımcısı Joe Biden ile ile “salatayı” tartıştığı ve “bir başka tutuklunun spor ayakkabısını satın aldığı tutukladılar! Gerekçeleri, Sarraf’ın ABD Hazine Bakanlığı’nın, 2012 2016 yılları arasında İran’a uyguladığı “yaptırımları” çeşitli kereler, değişik yöntemlerle görüşmesinde Sarraf’ın serbest bırakılmasını, savcı Bharara’nın bu görevden alınmasını istediği yansımıştı. ABD yetkilileri, 90 dakikalık görüşmenin yarısında Sarraf’ın konuşul için” yasalar gereği hücre cezasına çarptırılarak bir başka tutukevine gönderilmiş! HHH Şimdi Başbakan Yardımcısı olan delmesi idi! Sarraf, Türkiye’de Halk Bankası’nı ve bazı bakanları kullan duğunu, ayrıca eşinin de aynı gece Biden’in eşi Jill Biden’den, Sarraf’ın Bekir Bozdağ, “Sarraf davası” hakkında şöyle konuştu: mıştı. İddianamede 1725 Aralık yolsuzluk belgeleri de yer alıyordu. HHH serbest bırakılmasını istediğini doğruladılar. ABD Başkanı değişince Bharara ve Kim davadan alındı! “Buradan çok net söylüyorum, bu dava siyasidir, hukuksal hiçbir altyapısı ve dayanağı yoktur. FETÖ terör örgütü Sarraf’ı, aralarında Eski Nev York HHH nün 1725 Aralık sürecinde Türkiye’de Belediye Başkanı Rudolph Giuliani ile eski adalet bakanlarından birinin oğlu olan Marc Mukasey’in de bulunduğu O günlerde Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ, dönemin ABD Adalet Bakanı olan Loretta E. Lynch’i Ekim yapmak isteyip de başaramadığı, başarısız hukuk darbesi girişiminin ABD üzerinden Türkiye’ye karşı yürütülme 27 hukukçu ve avukatın savunacağı açıklandı. Nev York Times gazetesinin “Bu iki 2016’da ziyaret ederek “Sarraf davasının temelsiz olduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini” savundu! sinden başka bir şey değildir!” HHH Beklenmedik bir açıklama da hukukçunun Türkiye’ye giderek AKP HHH geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan özetle şöyle geldi: “Sarraf dava dosyasında yer alan belgeler, delillerin çalıntı, sahte içerikli ve kaynağı belli olmayacak niteliktedir. Özgen AcarTC Adalet Bakanlığı, ABD adli ma kamlarına herhangi bir belge, içerik ve ses kaydı vermemiştir. Bu kapsamda uluslararası hukuka, iç hukukumuza açıkça aykırı olan bu eylemler nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca Nev York eski savcıları Bharara ve Kim hakkında soruşturma başlatılmıştır!” Açıklamadaki “sahte içerikli” belgelerin yanı sıra “çalıntılara” ne demeli? HHH Vashington Post yazarlarından David Ignatius, davanın AKP Reisi Umumisi için “zehirli” olduğunu ve Sarraf için “olağanüstü bir kampanya” yürüttüğünü yazdı. Sarraf’ın 27 Kasım’da başlayacakken dün ertelenen davasında, yolsuzluk konusunda Türkiye aleyhinde ifade vermesinden kaygı duyulduğuna dikkati çekerek “Sarraf mahkemede hangi kirli çamaşırları ortaya dökebilir?” savını öne sürdü. HHH Davada 3 bin 500 belge olduğu, Sarraf’ın işbirliği yaptığı 248 kişinin adını verdiği ve “şahıs 1” denilenin kişinin kimliğinin merak edildiği de gelen haberler arasında… ABD’de, Avrupa’da ve öteki ülkelerde pek çok Türk tutuklu var. Neden onlar için en ufak bir girişim yapılmıyor, illa da Reza Sarraf için her kapı çalınıyor? TEsküi Brakşbiaykaen’YnaridnımcyısıaHşikamedt Uılğuğıbsayı:kıntıların nedeni yanlış Suriye politikası Ülke olarak son üç ayda en çok tartıştığımız konular, Ortadoğu’daki gelişmeler, eğitimdeki sınav ve öğrenci yerleş tirme sistemindeki değişiklikler ile ekonomide kur ve enflasyonun ön lemez yükselişi oldu. “Bu üç konuya da hâkim kim var ko nuşacak” diye düşün düğümüzde aklımı za gelen tek isim, eski Başbakan Yardımcısı ve Milli Eğitim Baka MİYASE İLKNUR nı Hikmet Uluğbay oldu. Onu sadece siyasi bir kimlik olarak gör mek dar bir kalıba hapsetmek olur. Uluğbay, ilgili olduğu konularda dünya literatürünü takip eden dü şünce kuruluşları ile Türkiye’nin de üye olduğu Uluslararası kurumların rapor ve araştırmalarını analiz eden Türkiye standartlarının üzerinde bir entellektüel aynı zamanda. 2007’de çıkan “İmparatorluktan Cumhuri yete Petropolitik” kitabında Ortado ğu’daki 2010 ile 2020 arasında pay laşım savaşının tırmanacağını ve ha ritaların değişebileceğini önceden haber vermişti. “Risk Altındaki Bir Ülkenin 2023 Yarışı” adlı kitabında ise ekonomide bugün olabilecekleri yine önceden öngörmüştü. Uluğbay ile yer sorunu nedeniyle eğitim ko nusunu konuşmayı öteledik. Ortado ğu ve ekonomideki son gelişmelere ilişkin bir söyleşi ortaya çıktı. l Kuzey Irak’ta ABD desteğine güvenerek bağımsızlık referandu mu yapan Barzani yine yolda bı rakıldı. Barzani fiili durum ya ratarak yönetmeye kalktığı böl gelerden de oldu. İsrail ve ABD Barzani’ye beklediği desteği neden vermedi? Barzani bağımsızlık için halkoy laması yapacağını açıkladığında, ABD başta yumuşak tonda karşı çık mışken izleyen günlerde eleştirisi ni sertleştirmiştir. İsrail ise, girişimi açıktan desteklemiştir. ABD bu güç lü tepkisi ile, Barzani’ye sözünü din leyeceği devletin, İsrail değil ABD ol duğu mesajını vermiştir. Zira ABD, Suriye’de beklediğinden uzun süren Esat direnişi ve bu direnişe açıktan askeri ve mali destek veren Rusya ile İran’ın katkıları karşısında evde ki hesabın çarşıya uymadığı gerçe ğini gördü ve Suriye’ye yönelik po litikasını yeniden nasıl şekillendi rebileceği arayışlarına girdi. ABD, bu sorunu yönetilebilir bir nokta ya getirmeden bir de Bağdat yöne timi ile kriz yaşamak istememiştir. ABD Barzani’nin bağımsızlığa gi den halkoylamasını desteklediğini açıklamış olsa idi, Bağdat’taki yö netimin Rusyaİran eksenine kay masını özendirirdi. Bu Irak’ın yeni den sıcak savaş alanına dönüşme sine yol açardı. l Barzani’ye destek verme yen ABD, PKK’nin Suriye’deki ko lu YPGPYD’ye sınırsız destek ve riyor. ABD, Irak’ın kuzeyi yerine Suriye’nin kuzeyini mi tahkim et mek istiyor? Kuzey Irak’ı üs olarak kullanan PKK, dünya genelinde terör örgü tü olarak kabul edilir. Hiçbir ülke nin terör örgütü kabul ettiği yapıla ra açıktan destek olmaları söz konu su olamaz. ABD, Irak macerasında edindiği deneyimle, Suriye’de sınır Suriye sınırında inşa edilen fiziki sınır koruma sistemi ve alınan elektronik önlemlerden sonra her türlü kaçak geçiş mininum düzeye indi. IŞİD militanlarının Türkiye’den Suriye’ye ve Suriye’den Türkiye’ye geçişleri engellendi. Hikmet Uluğbay lı sayıda askeri personel dışında kara kuvveti bulundurmak istememiş ve taşeronlar kullanmayı seçmiştir. Taşeronlardan biri de YPGPYD’dir. ABD bu örgütleri destekleyerek bir yandan Suriye’deki projesini gerçekleştirmeye çalışırken, diğer yandan Türkiye’nin Suriye’ye izlediği politikalar ve Rusya ile yakınlaşmasına tepki olarak Türkiye’ye karşı kullanabileceği bir koz olarak da bu örgütü desteklediği düşünülebilir. Kerkük petrollerinin Kuzey IrakKuzey Suriye’de oluşturulacak Kürt koridoru üzerinden Akdeniz’e ulaştırılması ABD planının bir parçası ise o nedenle de destekliyor olabilir. l Suudi Arabistan bir yandan Yemen’de savaşı sürdürüyor, diğer yandan kendi iç yönetiminde bir darbe yaşıyor, Vahhabilik’ten çark ediyor, diğer yandan da Yemen ve Lübnan üzerinden İran’a parmak sallıyor. Bütün bunların arka planında ne yatıyor? S. Arabistan ile İran arasında inanç temelinde tarihi bir rekabet olagelmiştir. Bunun nedenlerinden birisi de S. Arabistan’ın petrol varlıklarının bulunduğu bölgedeki nüfus çoğunlukla Şii inancında olmasıdır. Suriye İran boru hattını desteklediğinde, Mart 2011’de Suriye iç savaşı da tetiklenmiştir. Esat’ın devrilmesi amacıyla çıkarılan iç savaşı ABD ve S. Arabistan açıktan desteklemeye başlamıştı. Bu süreç ya şanırken ham petrol fiyatı yaklaşık 120 dolar idi. Önce İran’ın daha sonra da Rusya’nın Esad’ı desteklemeye başlamaları üzerine, ABD’nin de desteği ile, S. Arabistan ve diğer bazı petrol üreten ülkeler petrol üretimini arttırarak ham petrol fiyatlarının hızla düşürerek Rusya ve İran ekonomisini çökertme girişimi başladı. Fiyatlar hızla 2015’te 40 dolar düzeyine 2017 yılında da ancak 50 dolar dolayına yaklaşabilmiştir. Bu politika, ekonomilerine zarar verse de Rusya ve İran Esat’a desteklerini çekmemişlerdir. Bu sırada S. Arabistan Yemen’le savaşmaya başlamıştır. IMF’nin verilerine bütçe gelirleri ciddi olarak gerilemiş, kamu borçları hızla artmış, 2012’de 165 milyar dolar olan cari işlemler fazlası, 2015’ te 57 milyar dolarlık açığa dönüşmüş ve açık devam etmiş ve enflasyon endeksi tırmanmıştır. l Bölgede ABDİngiltere koalisyonun karşısına Rusyaİran koalisyonu çıktı. Fransa, Almanya’nın pozisyonu ne? Enerjiye en çok ihtiyacı olan Hindistan ve Çin şimdilik seyirci mi? Petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesinden birçok ülke gibi Almanya ve Fransa da büyük yarar sağlamıştır. Avrupa Birliği’nin bazı üyeleri Ukrayna krizi nedeni ile esasen Rusya ile sıkıntı yaşamakta, doğalgaz ve petrolde Rusya’ya yüzde 30 orandaki bağımlılıkları nedeni ile geri planda durmayı seçmiş olabilir. Avrupa ülkelerini bu süreçte en çok rahatsız eden gelişme göçmen sorunudur. Onu da Türkiye ile yaptıkları anlaşma ile geniş ölçüde çözmüşlerdir. Çin de düşük enerji fiyatlarından yararlanmakta ve enerji kaynaklarını güven altına alacak dış yatırımlarını yapmaktadır. l Merkez Bankası ve hükümet enflasyon ve kur politikasını sürekli revize etmesine rağmen dikiş tutmuyor. Faiz politikasını ise değiştirmemekte direniyor. Ekonomi yönetiminde tehlikeyi okuyamama sorunu mu var yoksa deniz bitti mi? Türkiye’nin 2003 yılından beri izlediği TL’sini aşırı ölçüde değerli tutma politikası yanlış bir seçim ol ESKİ POLİTİKAYI TERK ETMEK YANLIŞTI l Türkiye ulusal çıkarları gözetmek yerine bölgede mezhep eksenli bir politika güttü. Şimdi tornistan yapsa da Suriye politikasındaki yanlışlığı da onarmaya yanaşmıyor? Ülke olarak bu paylaşım savaşında bizi ne gibi tehlikeler bekliyor? Türkiye, Suriye ile yakın ve dostça işbirliği politikasından vazgeçmekle çok büyük bir stratejik hata yapmıştır. Başta ülkeye 3.5 milyon göçmen gelmesi olmak üzere 2011’den beri yaşanan ekonomik, sosyal ve politik sıkıntıların temelinde de bu politik hata yatmaktadır. Suriye sorunu kalıcı bir barışla çözülünceye, yeni Suriyeler yaratmaktan vazgeçilinceye, terör örgütlerinin para ve silahla desteklenmesi son buluncaya kadar bu sıkıntıların devam etmesi büyük endişe kaynağıdır. muştur. Bunun sonucunda dış ticaret açığı ve onun sonucu olarak da cari işlemler açığı sürekli artmıştır. 20032016 döneminde toplam olarak 677.5 milyar dolar dış ticaret açığı ve yine toplamda 500.6 milyar dolar cari işlemler açığı (cia) verilmiştir. Bu dönemde de ülke dış borcu 129.6 milyar dolardan 432.4 milyar dolara yükselmiştir. 15 yıldır süren bu açıkların ve özellikle de cia’nın izlenen ekonomik politikalarla, petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki çok ciddi düşüşlere rağmen, 32 milyar doların altına indirilememesi bulunacak dış borçların vadesini kısalttığı gibi maliyetlerini de yükseltmektedir. Bu 15 yılda Türkiye’nin birikimli enflasyonu aynı dönemde ABD, AB, Japonya ve Çin’deki birikimli enflasyonların çok üzerindedir. Türkiye bu ülkelerle arasındaki üretimdeki verimlilik farkını daraltamadığı için de TL’nin aşırı değerliliği sürmektedir. Türkiye cia’nı sürdürülebilir düzeye indirecek ekonomik mali politikaları uygulamaya geçmediği sürece tek başına faiz düzenlemeleri ile kur dahil ekonomik sorunlarını çözemez ve TL’nin değerinin belirlenmesini borç vereceklerin kararlarına ve spekülatif ataklara açık bırakmış olur. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear