28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 21 Kasım 2017 2 İman gücüyle terapi! haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET Rehber öğretmenlerin vasıfsızlaştırılması, KYK yurtlarında Diyanet’in görev verdiği ‘manevi rehberleri’ coşturdu. El ilanları, bilim şakaları... ‘Tüm okullara yayacaklar!’ Yeni yönetmelik açıklandığında “PDR’ye (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik) sahip çıkıyoruz. Nöbet tutmuyoruz!” diyerek karşı çıkan Eğitimİş, rehber öğretmenlerin mesleki durumunun kötüleştirilmesiyle ‘manevi rehberlerin’ yüceltilmesi arasındaki orantıya dikkat çekiyor. “Manevi rehberliğe dair bu örnekler, çocuklarımızın, sorunlara bilimsel yaklaşan uzman eğitimciler yerine kimlere emanet Orhan Yıldırım edilmek istendiğinin göstergesidir” diyen Eğitimİş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, şunları söylüyor: “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, bilimsellik olmadan, gerekli zeminler hazırlanmadan yapılamaz ve bu görev, vasıfsız ya da vasfı ne olduğu ölçülemeyen insanlara emanet edilemez. Bilindiği üzere MEB, yönetmeliğin kendisiyle beraber adını da değiştirdi ve “Psikolojik Danışmanlık” ifadesini çıkardı. Bu hamle, bu göreve alelade insanları getirebilmenin zemini olarak görünüyor. Yurtlarda genelleştirdiği ‘manevi rehberlik’ fiyaskosunu, tüm devlet okullarına yayacaklarını düşünüyoruz. Ve buna asla geçit vermeyeceğiz. Düşünün; bugün dünya çocuk hakları günü, ve çocuklara bir bayram armağan edilen tek ülkede, çocuklarımızın travmaları, psikolojik gelişimleri bu hamleyle önemsizleştiriliyor. Rehber öğretmenlerimizi de, ülkenin çocuklarını da bu art niyete teslim etmeyeceğiz.” Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde yaptığı değişikliğin eğitimdeki kötü yansımaları şimdiden kendini gösterdi. Tam da tüm ilerici demokratik kitle örgütlerinin yoğun olduğu 10 Kasım’da yapılan değişiklikle, yönetmeliğin adından ‘Psikolojik Danışma’ ifadesi çıkarılmış ve rehber öğretmenlere etüt ve nöbet görevleri yüklenmişti. Eğitim sendikaları, etüt sırasında çocuğa sus demek zorunda olan bir öğretmenin, danışmanlık sı 1 ‘Her şey’in imamı rasında aynı çocuğa konuş demesinin mümkün olmadığı, tüm öğretmenlerin haftalık mesai saati 30 saatken rehber öğretmenlerin mesaisinin 40 saate çıkarıldığı ve bu değişiklik pedagojiye aykırı olduğu için karşı çıkmıştı. Artık tüm yurtlardalar! Eğitimİş sendikasının yurt genelindeki üyelerinden topladığı bilgi ve fotoğraflar ise söz konusu değişikliğin eğitimde şimdiden ilginç yansımaları olduğunu ortaya koydu. Diyanet’in ilk kez 2016 yılında 43 2 ‘sadece dini sohbet yok’ Sakarya KYK yurdunda dağıtılan broşürde, ‘manevi rehber’ Ahmet Bey, “her türlü sorunlarınızı konuşmak için buradayız” diyor. Pedagoji, psikoloji eğitimi alıp almadığı bilinmeyen Ahmet Bey’in bir çocuğun uğradığı taciz, aile içi şiddet gibi konularda ne sıfatla konuşacağı ise koca bir soru işareti olarak ortada duruyor. Eskişehir’deki bir ‘manevi rehber’ ise daha da iddialı. Yurt girişindeki panoya toplantı duyurusu yazan ‘abla’, “Kızlarım” diye başladığı notunda, “Manevi rehber odasında GENÇ TERAPİ yapacağız” diyor. Psikolojide bile bulunmayan ‘genç terapi’ kavramının ne olduğu, yurt ‘ablası’nın genç kızları nasıl rehabilite edeceği kadar belirsiz. Notun en altındaki “Sadece dini sohbet değildir” ifadesi de, ‘yurt ablası’nın her konuya hevesli olduğunu bir kez daha vurguluyor. STK kamuflajlı cemaatler Yönetmelikteki bir başka tehlike ise okullara gerici vakıfların girmesini kolaylaştıran bir madde. Yönetmeliği yargıya taşıyan Eğitim Sen, bu tehlikeye şöyle dikkat çekiyor: “Getirilen yönetmelikle, nasıl belirleneceği belirli olmayan ve yalnızca adının geçmesiyle bile kamuoyunda ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek ‘sivil toplum kuruluşlarının’ ilde 83 personel ile pilot proje olarak başlattığı Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait ‘yurtlarda manevi rehberlik’ uygulaması, yeni eğitim öğretim yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolüyle tüm illere yayıldı. Görevlendirilen ‘manevi rehberler’in, rehberlik öğretmenlerinin vasıfsızlaştırılmasının ardından ‘her konuda’ danışma hizmeti vermeye istekli oldukları ortaya çıktı. İşte Eğitimİş’in ortaya serdiği ‘tanıtım’lardan birkaçı: 3 Kuran terapisi Yine Erzincan’daki bir ‘manevi rehber’, diğerlerinin aksine direkt amacına yöneliyor. Duyuru kâğıdında bu kez ‘terapi’ kelimesi ve espriler yok; onun yerine “Mescit de Kuran Kursu verilecektir” ifadesi var. “De” bağlacını da doğru yazamayan rehber, “Gün ve saati uymayanlar irtibat için manevi rehberi arayabilirler” notuyla öğrencilere kursa katılmaktan başka çare sunmuyor. ‘Rehberlik hizmetleri il danışma komisyonu’ gibi önemli bir organda yer alabilmesinin önü açılmıştır. AKP ve MEB, rehberlik hizmeti adı altında okullar’a dini vakıf ve cemaatlerin elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanımaktadır.” Çocuklar cezaevine girmesin Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı (TCYOV) 1218 yaş aralığında “Suça sürüklenme Riski Altında” olan çocuklara daha iyi bir gelecek sunmak hedefiyle Gençlik Merkezi Projesi (GEM) yürütüyor. Bu projeye katılan çocukların tekrar cezaevine girmedikleri vurgulanıyor. Vakfın, daha çok çocuğun bu projeden yararlanması için desteğe ihtiyacı var. Tutuksuz yargılanan, tahliye olmuş ve suça karışma riski altındaki çocuklara, psikososyal destek veriliyor, bursla eğitimleri destekleniyor, iletişim ve özgüvenleri güçlendiriliyor. Bir sınıfları bile yok 150 bin öğrenci, derslik yetersizliği nedeniyle iki, üç, hatta dört sınıf bir arada eğitim görüyor OZAN ÇEPNİ 2019’da tam gün eğitime geçileceği propagandasına devam eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın binlerce okulunda derslik yetersizliği nedeniyle farklı sınıf düzeyindeki çocukların birlikte okumak zorunda kaldığı ortaya çıktı. Türkiye genelinde yaklaşık 150 bin öğrenci iki, üç, hatta dört sınıf bir arada eğitimlerine devam etmeye çalışıyor. Bakanlığın verilerine göre 6 binin üzerinde öğretmen de birden fazla sınıf düzeyine aynı anda eğitim vermeye uğraşıyor. MEB’in CHP Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın soru önergesine verdiği yanıt, Başbakan Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın tam gün eğitim projesinin hayale yakın olduğunu gösterdi. MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı, 150 bine yakın öğrencinin hâlâ birleştirilmiş sınıflarda eğitim almak zorunda olduğunu açıkladı. Dönem başında bazı okullarda velilerin “Verilen eğitimden nasıl kalite beklersiniz? Çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz” diyerek tepki gösterdiği birleştirilmiş sınıflarda, bakanlığın verilerine göre 20162017 öğretim döneminde Türkiye genelinde iki sınıf bir arada okuyan öğrenci sayısı 98 bin 732 olarak yer aldı. Üç sınıf bir arada okuyan öğrenci sayısı 4 bin 423, dört sınıf bir arada okumak zorunda kalan öğrenci sayısı ise 31 bin 165 olarak açıklandı. Öğretmen sayıları MEB’in yanıtında, iki sınıf bir arada okutan öğretmen sayısı 4 bin 423 olarak yer aldı. Üç sınıfı birden okutan öğretmen sayısı 449, dört sınıfta aynı anda öğretime devam etmeye çalışan öğretmen sayısının da 1731 olduğu belirtildi. Bakanlık, CHP’li Yalçınkaya’nın birleştirilmiş sınıflara ilişkin çözümler ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin sorularına ise yanıt vermedi. l ANKARA Marx, Weber, Marcuse ve Atatürk 15/2 Tarihsel olarak, bizden önceki bütün politikacı ve düşünürlerin ilerisindeki bir noktada bulunuyorum: Onların bütün yazdıklarını, söylediklerini ve yaptıklarını biliyoruz... Bunların, siyasal, toplumsal ve ekonomik olaylar karşısında doğrulanıp doğrulanmadıklarına tanık olduk. HHH Onlardan daha ileri bir tarihsel noktada bulunmamız elbette bize onlardan daha doğru ve gerçekçi modeller kurmamız, teoriler oluşturmamız için bir fırsat sunar... Ama bu fırsatı iyi kullanarak günümüzü daha iyi anlamanın ve geleceği daha iyi kestirmemizin bir garantisi yoktur. Ben bugüne kadar yazılmış, söylenmiş olan fikirleri ve yapılmış olan işleri, devrimleri, değişmeleri, tarihte olup bitenler açısından, insanlık ve Türkiye bağlamlarında değerlendirdiğimde şu sonuçlara ulaşıyorum: 1) İnsanlık tarihi, kullandığı teknolojiye bağlı olarak evrimleşir. Bu evrimleşme modeli, pagan/göçebe toplumdan feodal din/tarım toplumuna, feodal din/tarım toplumundan ulusçu kentsel/endüstriyel topluma, ulusçu kentsel/endüstriyel toplumdan demokratik bilişim toplumuna doğru, kimi zaman belli zamanlarda ve toplumlarda geriye dönüyor gibi görünse de, tüm insanlık açısından nihai olarak geçerli bir çizgi izler. 2) İnsanlık ailesini oluşturan tek tek toplumlardaki değişme, teknolojinin bu evrimine bağlı olarak sınıfsal/diyalektik bir çatışma modeli çerçevesinde oluşur. Zamandan zamana ve toplumdan topluma farklılık gösteren bu sınıfsal/diyalektik değişme modeli, zamanının en ileri teknolojisini kullanan toplum ya da toplumlar tarafından öncülük edilerek tüm insanlığı etkiler. 3) İnsanlık tarihinin teknolojiye dayalı evrimsel gelişme modeli de, bu modelin yol açtığı sınıfsal/diyalektik çatışmacı değişme modeli de, siyasal/ideolojik olarak, insanın özgürleşmesi hedefine yöneliktir. 4) Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülük ettiği “Türk Devrimi” insanlık tarihinin bütün bu gelişme ve değişme çizgileri açısından geride, feodal din/ tarım toplumu aşamasında kalmış Osmanlı toplumunu, insanlığın eriştiği çizgiye sıçratmak için yapılmış bir Kurtuluş Savaşı’nın ve reformların toplamı olarak: Hem insanlığın teknolojiye dayalı evrim çizgisine... Hem toplumların sınıfsal/diyalektik çatışmacı değişme modeline... Hem de insanı özgürleştirici siyasal/ ideolojik hedefe uygundur. HHH Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet reformları olarak iki aşamalı gerçekleştirdiği Türk Devrimi’ni tarih içindeki yerine oturtmak ve anlamak için, Dünya ve Osmanlı tarihini, Marx’ı, Weber’i ve Marcuse’yi iyi bilmek gerekir. DİREN CUMHURİYET... DİREN DEMOKRASİ... DİREN ÖZGÜRLÜK! HHH Böbrek taşı ameliyatımı büyük bir başarıyla gerçekleştiren Ürolog Prof. Bülent Önal ve Anesteziyolog Prof. Güner Kaya ile ekiplerine, Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi personeline, geçmiş olsun dileklerini ileten tüm okur ve izleyicilerime teşekkürlerimi sunarım. Çocuklara Sanat Festivali Uluslararası Çocuk Sanat Festivali ATTA, bugün başlıyor. 5 Aralık’a kadar sürecek festivalde, danstan tiyatroya, animasyon filmlerden, interaktif hikâye anlatımına kadar, çok farklı alanlardan çocuklar için hazırlanmış eserlerin sunulacak. Festivalde bu yıl, 03 yaş grubu için PUZZLE adlı bir gösteri de bulunuyor. Çocukların kültür ve sanata erişim ve kaliteli zaman geçirme haklarından yola çıkan festivalde, İspanya, Litvanya, Hollanda ve Türkiye’den pek çok sanatçı, çocuklar için performanslarını sergileyecek, atölye çalışmaları yapacaklar. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear