24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 14 Eylül 2016 12 yorum Köşemen Tanburi Cemil Bey hazinesi keşfediliyor “Bir erganun âhengi yayılmakta derinden... / Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden. // Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta, / Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plâkta” dizelerini ilk okuduğumda gençliğin verdiği cehaletle Yahya Kemal’in Avrupa’da yaşamasına rağmen düşünce yapısının ve yaşam biçiminin Doğulu kaldığı düşüncesine kapılmıştım. Varşova’da karlı, hüzünlü bir havada Klasik Batı Müziği’nin güzel bir örneği yerine Tanburi Cemil Bey’i dinliyor ve o müzikle hem Avrupa’dan hem de yaşadığı çağdan uzaklaşıyordu. Böylece Tanburi Cemil Bey de eski zamanlardan kalma bir sanatçı olarak geçmişe özlemin simgesi haline geliyordu. Yahya Kemal’in “Kar Musikileri” şiiri 1927 tarihlidir ve başında Varşova’da yazıldığı belirtilir. 1873 doğumlu Tanburi Cemil Bey’in ölüm tarihi de 1916’dır. Yani şiirin yazıldığı tarihten sadece 11 yıl eskidir. Yahya Kemal 1884 doğumlu olduğuna göre Tanburi Cemil Bey çağdaşıdır. Tanışıp görüşmüş, dost olmuş olmaları da mümkündür. Necdet Yaşar, Yahya Kemal’in “O bir dâhidir, eğer o dâhi değilse, dâhi kimdir” dediğini de aktarıyor. Nâzım Hikmet’in Tanburi Cemil Bey için yazdığı “Cemil Ölürken” isimli bir şiiri var. Münir Nurettin Selçuk’un da üstada hayranlığını her zaman ifade ettiği biliniyor. Tanburi Cemil Bey döneminin en üretken isimlerinden. İyi bir tesadüfle fonogramın ve gramofonun yaygınlaştığı bir dönemde eserlerini icra etmiş ve bunlar yüzlerce taş plağa kaydedilmiş. Bu denli çok kayıt yapabilmiş olmasının da ününe, çok dinlenmesine bağlı olduğunu düşünüyorum. Cemil Bey, “Türk musiki tarihinin en büyük tanbur virtüozlarından” sayılıyor, aynı zamanda “Eline aldığı herhangi bir sazı kısa bir müddet sonra çalabilmesiyle” de ünlü. Tanbur, lavta, kemençe, ud ve viyolonseli aynı ustalıkla çalarmış. Zaten kayıtlarında da bu çalgıları kullanmış. (bkz. islamansiklopedisi.info). Tanburda yayı ilk defa onun kullandığı belirtiliyor. Yani yaylı tanburun mucidi. Hacı Arif Bey, Giriftzen Asım Bey, Musâ Süreyyâ Bey, Udi Nevres gibi döneminin büyük üstatlarıyla çalmakla kalmamış Godowski ve Hegey gibi ünlü piyano virtüozları ile de tanışmış. Kendinden sonra gelen sanatçılara örnek olmuş bir üstat. Ama alaturkanın usulüne de bağlı olduğu belirtiliyor. Kendine has icra biçimleri ile alaturka müzikle klasik Batı müziğini birbirine yakınlaştırmış. Yani gelenekten yepyeni şeyler çıkarıyor. Yenilikçi, öncü bir sanatçı. Döneminde çok tanınmış, sevilmiş. Padişahların huzurunda çalmış, veliahtlara, sultanlara ders vermiş. Ama içine kapanık yapısı, prensiplerine bağlılığı ve sert kişiliği ile giderek yalnızlaşmış. 43 yaşında öldüğünde cenazesine mahalle bekçisi dahil 13 kişi katılmış. Mezarı Mevlanakapı’da, Merkezefendi Mezarlığı’ndadır dense de mezar yerinin bile bilinmediği belirtiliyor. Bu kadar gözden ve gönülden ırak dünyayı terk etmiş. Unutulmak tozlarının ardında kaybolmuş gibi görünse de dikkatli müzikseverler ve yazarlar onu keşfetmiş, kayıtlarını dinlemiş, hakkında kitaplar yazmışlar. Oğlu Mesut Cemil’in ve Beşir Ayvazoğlu’nun kitapları ilk akla gelenler. Lütfiye Aydın’ın romanı “Dehanın Sesi” de (Remzi Kitabevi) yeni yayımlandı. Tanburi Cemil Bey ölümünün 100. yılında hem çeşitli toplantı ve sempozyumlarla anılıyor hem de taş plağa yaptığı kayıtlar CD olarak yayımlanıyor. Bunların en yenisi İBB Kültür AŞ’nin yayımladığı “Tanburi Cemil Bey Hazinesi”. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Mehmet Bitmez’in 35 yıllık arşiv taramaları ile derlediği taş plak kayıtları 10 CD’ye aktarılmış. CD’lerle birlikte 72 sayfalık bir kitapçıkla Tanburi Cemil Bey’in yaşamöyküsü ve sanatı anlatılıyor. 14 EYLÜL 2016 SAYI: 33215 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler Mine Esen Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.09 04.55 05.20 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.37 13.07 16.36 06.22 12.51 16.21 06.45 13.14 16.44 Akşam 19.24 19.08 19.31 Yatsı 20.45 20.27 20.49 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA posta@cumhuriyet.com.tr Kutsanan cehalet mi? Av. KEMAL AKKURT Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı Bilimsel bir araştırmanın yayımlanan sonuçlarına göre; “Cahillik, bilginin tersine insanın kendine olan güvenini artırır. Bilgi, içinde kuşkuyu da taşıdığından, cahillik kadar güvenli değildir”. Bu sendromun temel çıkış noktaları ise şöyle özetlenmiş araştırma sonucunda: “Niteliksiz insanlar, durumlarının farkında olmazlar ve özeleştiri nedir bilmezler. Kendilerini ve niteliklerini abartma eğilimi gösterirler. Nitelikli insanların değerini anlamaktan acizdirler. Niteliksiz insanlar, kendilerinden öylesine emindirler ki, ikna edilemezler”. Bilgi ve cehaletin savaşı Yukarıdaki araştırmanın sonuçlarını irdeleyen bilim insanlarının da belirttiği gibi, yaşadığımız çatışmalar; ideolojiler, dinler ve ülkeler arasında değildir. Savaş; bilgi ile cehaletin, sağduyu ile önyargının savaşıdır. Konuşulanları ve yazılanları dinlemeden, okumadan ve anlamadan önyargılarını ve cehaletlerini ortaya koyan “insan”ların bol olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bilgi ve sağduyu ile hareket eden toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel yönden nerelerde oldukları, cehalet ve önyargılarla hareket edenlerin ise hangi “çukurlarda” debelendiklerini görebiliyoruz. Bilgisizlik, önyargılar ve kafalara küçük yaşlarda doldurulan dogmalar, insanları cesur, kendinden emin, rahat ve mutlu yapıyor. Bu insanlar, öylesine net ve tartışmasız “doğru”lara sahip oluyorlar ki, “misyonerler”, “düşmanlar” ve “hainler” yaratmak çok kolaylaşıyor. Bu saye Evrensel ve laik eğitimin lanetlendiği, cahilliğin kutsandığı ülkelerin düştüğü durumu 15 Temmuz bize çok net anlatmaktadır. Ülkemizin bir daha 15 Temmuz’lara maruz kalmaması için, tüm illegal dini yapılanmaların ve tarikatların hızla tasfiye edilmeleri gerekir. Karanlıktan aydınlığa çıkabilmek, laikliğin eğitimde, bürokraside ve Diyanet camiasında içselleştirilmesi ile mümkündür. de belki de kendilerini ve savundukları değerleri daha değerli, yaşamlarını daha anlamlı sanıyorlar. Kutsal din duygularının ve karanlık kimliklerin arkasına saklanarak insanlara çamur atmak, meşru görülüyor. Çamur at, izi kalsın... Çağdaş eğitim şart Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından itibaren eğitime ve aydınlanmaya neden önem verildiği, çağdaş bir nesil yetiştirmek için tekkeler, zaviyeler ve tarikatların neden kapatıldığı, geçen 15 Temmuz karanlık darbe girişimiyle bir kez daha anlaşılmış tır. Hurafelerden ve biat kültüründen kurtulmak için, aklın ön planda olduğu çağdaş bir eğitime hızla geçilmelidir. Sorgulamayı ve nedeniniçini araştırmamızı salık veren felsefenin eğitim sistemimizde özel bir yeri olmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasada tanımlanan asli görevine dönmesini, iktidarlara göre tavır almadan, siyaset dışında kalarak, objektif olmasını beklemek hakkımızdır. Dini eğitim dahil, tüm eğitim sistemlerinin temeli ve olmazsa olmazının laiklik olduğunu ülke olarak kavramamız ve içselleştirmiş olmamız ge rekir. Aksi takdirde, aklını mensubu oldukları tarikatlara ve bu tarikatlardaki “kifayetsiz muhterislere” teslim eden, sorgulamayan bir nesil yetişmiş olur. Bu da bir ülkeye (ve dine) yapılabilecek en büyük kötülük olur. Birinci anahtar Cehaleti kutsayan “Rektör Yardımcısı”ndan sonra, bir din adamının cenaze namazı sonunda, devlet erkânının önünde yaptığı dua içinde “Bizi okumuşlardan koru” şeklindeki absürt yakarışının orada bulunanlarca sessizce onaylanması, ülkemizin evrensel dini eğitimden ne kadar uzak olduğunu gösteriyordu. Evrensel ve laik eğitimin lanetlendiği, cahilliğin kutsandığı ülkelerin düştüğü durumu 15 Temmuz bize çok net anlatmaktadır. Ülkemizin bir daha 15 Temmuz gibi karanlıklara maruz kalmaması için, tüm illegal dini yapılanmaların ve tarikatların hızla tasfiye edilmeleri gerekir. Darbeye girişen yapının yerine başka tarikatların ikame edilmesi, geçmişteki yanlışların başka yanlışlarla düzeltilmesi anlamına gelir. Ülkenin evrensel değerlere ulaşmasının, çağdaş ülkeler arasında yerini alabilmesinin ve özgür bireylerin yetişmesinin biricik anahtarı laikliktir. Laikliğin eğitimde, bürokraside ve Diyanet camiasında içselleştirilmesi ile karanlıktan aydınlığa çıkabiliriz. Güzel ülkemizin eğitimsiz, cahil ve önyargılar içinde debelenen ucuz “kahramanlara” ihtiyacı yok. Çünkü bunlardan fazlasıyla var. Eğitimli, bilgili, sağduyulu, önyargılarından arınmış bilge insanlara ihtiyacı ise had safhada. Gece gündüz inşaat 3. Havalimanındaki inşaatta ilk çatı kolonu yerleştiriLdi Şu ana kadar yüzde 30’u tamamlanan havalimanında gece yürütülen çalışmalar ilk kez görüntülendi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr İnşaat çalışmalarının tamamlanmasının ardından dünyanın en büyük havalimanı olacak olan İstanbul 3. havalimanındaki inşaat faaliyetleri 24 saat aralıksız olarak sürerken dün ilk çelik çatı kolonu konuldu. 26 Şubat 2018 tari hinde ilk etabının açılması planlanan havalimanı nın yapımcı fir ması İGA Havalimanları İnşaat CEO’su Yusuf Akçayoğlu, “Çalışmalar gece gündüz 24 saat hız kesmeden devam ediyor. İnşaatımızda bugün (dün) itibarıyla çok önemli bir kilometre taşına şahit oldunuz. Bugün çelik çatıda ilk kolonumuzu koyduk. Çelik çatının gözde müteaHhitler ŞltpYAGKdıİpbbDekGuıeovuıluürüslbdsAurrağllylnio’aüıinnbdtumüyyvtr’e,ualkİeaeuah2KskCtnt(khl0ataaibOiıeımraalnl3r1bieyı8nirnGvm.hiiiyoi’graınnehin1GicnnlitcşaMizd3ıyemd)ilavO,aıeakfe.2MaMarBharytl2nlıintinaaiizfaımşr.saııly1sıpiinie5nnkolnoıa2eas2ccdlinoG0n,aneik2ıemLlrn1şfuik5a0aiirkaaçm.işizİ’1lişdzss4iy3taneaitıeu2am’2ntakinyrrç6deany,aiıyan. ilk elemanının montajı yapıldı” dedi. Akçayoğlu, “Birçok konu İnlekleetraopltaacak da en önemlisi iş güvenliğidir. İş güvenliği önlemlerinizin çok daha fazla olması gerekiyor. 3 bine yakın iş makinemiz var. Bunun 2 bin 200 tanesi kamyon, bunlar çift vardiya usulü yüzde yüz güçle çalışıyorlar. Yani gündüz 2 bin 200 kamyon çalışıyorsa, gece de 2 bin 200 kamyon çalışıyor. Ama işlerin 4h4(ru4(34(ıi43nzz3712m.7uı715n3Ye5naa5e0ütda0ldd0utmadkameeemkpshe*ttt*eg*i6teacb64kii.0npnrra05eohmiağgşmmcsırıze)aemys))Açlvakepsep.34lıizsa8t2btba0paakiağlyuserlçiaacsraluneoekttğnllıaiprtaiaskts4vmh1l4im8iarikezuAübtmDuttrplielkaçneaeroifarovtaiıikrkldnreobap,aktilçnotruakeelarjlıoiekkrlbasmsnoariiiunsı,iltnatakvhoneaseeapllmıvababsirelr,iiıesknVrtr,laeieI3,Psşmd1ı,1mbilhağeiendaeraevrsteı, yoğun olduğu üst yapıda, demir bağlanması, beton dökülmesi, ka ba inşaat yapılması gibi yüksekte çalışma işlerin de aynı oranı yakalayamıyorsunuz. Normalde bu yüzde 30 ve yüzde 40’lara göre söylenir. Bizlerde üst yapıdaki iş gücü sayımızı gündüz yüzde 60 oranına çekebilirsek çok büyük bir başarı olur, standartların üzerine çıkmış oluruz. Standartlar ise yüzde 20, yüzde 30’dur” diye konuştu. Akçayoğlu, 3. havalimanının yeni kulesinin te melinin ekim ayında atılacağını söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear