28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR ‘Yüksek Mahkeme krizi hükümetin sonunu getirdi’ Cumartesi 12 Mart 2016 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 19 Kanadalı felsefeci ve yazar John Ralston Saul anlattı: Otorite sahipleri mizahtan nefret eder PEN Uluslararası Yazarlar Derneği’nin 20092015 arası başkanlığını üstlenen Kanadalı felsefeci ve yazar John Ralston Saul, İstanbul’dan geçti. Cumhuriyet’i de ziyaret eden Saul, sığınmacı krizinden ifade özgürlüğüne, sorularımızı yanıtladı Vedat ARIK Kanadalı yazar ve düşünür Ralston Saul, buluşmada ülkesinde geçen yıl yaşanan Kanada Yüksek Mahkemesi Başkanı vakasına da atıfta bulundu. ‘Yüksek Mahkeme krizi hükümetin sonunu getirdi’ diyen Saul’un aktardığı olayda, 2014 yılı Mayıs ayında, Kanada’da iktidardan düşen ve yerini Liberal Parti Başkanı Justin Trudeau’ya bırakan Muhafazakâr Par ti Başkanı Stephen Harper ile Kanada Yüksek Mahkemesi Başkanı Beverley McLachlin arasında önemli bir kriz patlak vermişti. Buna göre, Başbakanlık Ofisi, McLachlin’i, Yüksek Mahkeme’ye atanmak üzere aday gösterilen, ancak bunda başarılı olamayan Yargıç Marc Nadon hakkındaki kararından ötürü ‘uygunsuz’ davranmakla itham etmişti. Bunun üzerine, Uluslararası Jüriler Komisyonu da (ICJ) kabinedeki Adalet Bakanı Peter McKay’ın ‘meseleyi çözüme kavuşturmada adilane davranmadığı’ kanaatine varmıştı. Bu süre zarfında hükümete bağlı sınırsız kaynak da, McLachlin’i Nadon’ın 2013’teki atamasına karşıt olarak ‘lobi’ yapmakla ilişkili birçok beyanda bulunup yayımlamıştı. ‘İnsanlık’ gönüllülerde Saul ayrıca, gittiği Atina’da gözlemlediği şeyin, insanlardaki siniklik ve inanç eksikliği olduğunu, tüm çabanın ise ülkedeki gönüllülerce ortaya konulduğunu belirtti. Yazar sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanla rın ellerinden geleni yaptıklarını teslim ediyorum. Tamam ama yine de bu koşullarda, göç alan bu topraklara Iraklıların, Suriyelilerin alınıp, Afganların alınmamasını neyle açıklayacaksınız ki? Bunun anlamı ne olabilir ki? Hiçbir fikrim yok! Bu tıpkı bir toplama kampında kızıl saçlıları tutalım; esmerleri alalım demek gibi bir şey!” PEN Uluslararası Yazarlar Derneği’nin 20092015 dönemi başkanlığını üstlenen Kana den eden, onları kodese atan, mahkemelere sevk edenlere baktığınızda, aslında ne kadar gülünç olduklarını da bilir dalı felsefeci ve yazar John Ralston Sa siniz. Böylece gerçek bir mesele ile karşı ul, İstanbul’dan geçti. Fransız Kültür karşıya olduğunuzu görürsünüz. Kendi Merkezi’nde dün akşam Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’na EVRİM ALTUĞ ni kontrol etmekte güçlük çeken bir otorite ile muhatap olduğunuzu bilirsiniz. verilen PEN Türkiye Duygu Asena Özel İfade özgürlüğü ve demokrasinin özü, iş Ödülü’nün törenine de katılan Saul, gazete te böylesi kişiliklerin kendilerini sınırlayabil mize de gelerek, Genel Yayın Yönetmeni Can melerini sağlamada yatar. Bu da hukukun sı Dündar’ı ziyaret etti. ‘Dark Diversions’ isimli nırlarıyla mümkün kılınabilir. Ancak bu insan kitabı yakında Ayrıntı Yayınları’nca basılacak lar güce bir kez sahip olduklarında kendilerini olan Saul, özel sorularımızı da yanıtladı. kanunun da üzerinde görmeye başlarlar. Oysa n Türk medyasının özgürlük düzeyinden ki tam da, kendilerini nasıl sınırlayabilecekleri endişeniz var mı ? ni, kendilerine nasıl gülebileceklerini öğrenme İfade özgürlüğünün kazanılması uğrunda leri gerekir. Yoksa insanları dava edip işten at kullanılan en önemli silahların başında mizah tırarak veya gazete kapattırarak değil. duygusu gelir. Bunu tarihte de görebilirsiniz; n Cumhuriyet Türkiyesi ‘Başkanlık’ mo durum ne denli kötüleşirse, yazarlar, gazeteci dellerini de tartışmaya başladı, gözleminiz? ler, blog yazarları, TV çalışanları vb’de mizah Kendi ülkem Kanada cephesinden yanıtlar duygusuna o denli başvururlar. sam; gücü ne kadar paylaşırsanız, o kadar iyi Eğer durum vahim hale gelirse, bu kez de ‘ka dir diyebilirim. Eğer yönetim sisteminizde üç ra mizah’ yolu kullanılır. Gerçek diktatörlükler veya dört güç mekanizması mevcutsa ve güç de, kara mizahın rolü büyüktür. Otorite sahiple mefhumu bu mekanizmalar aracılığıyla ken ri, mizah duygusundan nefret eder. Bu onların di kendini sınayıp sorgular pozisyonda ise, bu kendilik hissi için yıkıcı bir etki taşır. Edebiyat adil oluş, şeffaflık ve demokrasi için de bir nevi tarihi mizah duygusu ile iç içedir: Gulliver’in garantiye dönüşür. Bu yönüyle mevcut yönetim Gezileri’yle Jonathan Swift, Voltaire örnekleri biçimlerinin en etkisiz olanı piramidal, merke ne bakın.. Otorite sahibi olan, insanları işlerin ziyetçi yapıya sahip olanlarıdır da diyebiliriz. ‘Saygın n Sizce İslam dünyası, Türkiye veya Avrupa, Suriye’deki sığınmacı krizini iyi yö muamele netebiliyor mu, ya da bir suiistimal var mı? Avrupa’dakiler, ‘bu insanlar ucuz işgücü’, ‘bu insanlar problem’, ‘bu insanlar sığınmacı’ gözüyle olaya bakmayı sürdürüyorlar. Oy göçmenin sa ki, konsolosluklardaki ‘göçmenlik başvurusu’ sırasında konsolosluklar üzerinden bi hakkıdır’HURRIYETLayout 1 3/11/16 r2e:y5l7eAreMuyPgaugela1nan saygın tavır, bu sığınmacı lara da uygulanabilir, bu bugün bile yapılabilir. Etkisini hemen yarın değilse bile, bir yıla kalmaz görebiliriz... Yani kim, konsolosluklarda böylesi uygar bir muamele görme olanağı dururken, onca yolu ailesi ve akrabalarından kopuk, soğuğa, açlığa, dolandırıcılara, deniz tehlikesi ve güvenliksiz botlara yönelip de seçer ki? Bilgi: www.johnralstonsaul.com Cezaevlerinde kaç lider, CEO ve kaç general var? Can Dündar Saul’a Mete Akyol’un umut nöbetini başlattığı sandalyeyi gösterdi. Saul, PEN Uluslararası Yazarlar Derneği’nin elde ettiği yıllık verilere dayandırdığı açıklamasında, bugün dünya üzerinde gazeteden sosyal medya ve edebiyata uzanan geniş bir kapsamda düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevine konulan veya yargılanan kişilerin sayısının yılda ortalama 850’yi bulabildiğini vurgulayarak, yine yılda ortalama 200 kalemin de hayatına kastedildiğinin altını çizdi. Saul, “Bugün bu rakamlara karşılık dünyada kaç lider, kaç general, kaç CEO cezaevinde?” diye sorarken, Dündar ise PEN Türkiye Derneği Başkanı, gazetemiz köşe yazarı Zeynep Oral’ın da katıldığı ziyarette ‘Umut Nöbeti’ sırasında kıdemli gazeteci Mete Akyol’un başlattığı sivil eyleme atıfta bulunarak, etkinliğin odağında yer alan sandalyenin Basın Müzesi’ne konulacağını müjdeledi. Oral da, şair ve yazarların tuttukları Umut Nöbeti sırasında Dündar ve Erdem Gül için yazdıkları mısralardan oluşan anı çerçevesini Dündar’a takdim etti. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear