26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Kırılan büst tamir edildi Ekim ayında kimliği belirsiz kişilerce parçalanan Haldun Taner heykeli Kadıköy Belediyesi tarafından yeniden yaptırıldı. Kadıköy Mühürdar’da bulunan Haldun Taner’in büstü geçen ekim ayında kimliği belirsiz kişi ler tarafından parçalanmıştı. Heykelin parçalanmasının ardından harekete geçen Kadıköy Belediyesi usta yazarın yeni bir büstünü yaptırdı. Ümit Öztürk tarafından yapılan heykel Mühürdar’daki yerine kondu. Sizce ‘iyi bir komşu’16 EDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr Perşembe 8 Aralık 2016 nasıl olmalı 15. İstanbul Bienali’nin başlığı ‘İyi bir komşu’... 16 Eylül 12 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenecek bienal farklı sanat eserlerinin biraraya gelerek birbirine komşu olacağı büyük bir mahalle gibi olacak. İyi bir komşu asla şikâyet etmeyen birisi midir? çekinmeyen olmuyor mu? büyük bir mahalle gibi kurgulaKendisi gibi yaşamanızı dıklarını da söyleyebiliriz. Daha isteyen komşunuz mahal çok, “beraber yaşamak dediği İyi bir komşu cinsiyet lenin hatta memleketin miz şey nedir?” sorusuna odak siz midir? İyi bir kom de aynı şekilde yaşaması lanan bienal, ev, komşu, aidiyet, şu Facebook’ta arkadaşınız mıdır? İyi bir komşu mülkünü korumak için CEREN ÇIPLAK nı isteyen değil midir? “kök salmışlık”, farklı yaşam Bienalin küratörleri, sa tarzları, değişen ilişki biçimleri, natçı ikilisi Mic değişen demografi üzerine dü silah bulunduran kişi midir? İyi hael Elmgreen ve In şünmeye teşvik edecek. Bienal, bir komşu arabasının arkasında gar Dragset, iyi bir siyasi sıkıntılar karşısında oldu ‘Sınırları Kapatın’ yazan birisi komşu ve ev kav ğumuzu da vurgulayarak diğer midir? İyi bir komşu sizinle ay ramlarını farklı kimlikler meselesine de değine nı gazeteyi mi okur? Tüm bun açılardan ele cek. Küratörler Dragset ve lar 15. İstanbul Bienali’nin “İyi alacak. İkili Elmgreen “Dünyada krizler, bir komşu”başlığının akla ge nin, bienali, şoklar yaşanıyor. Bunu ge tirdiği sorular... 2017 yılının 16 kendi ide niş bir perspektifle sor Eylül 12 Kasım tarihleri ara olojilerini gulama zamanı. Bir nebze sında düzenlenecek bienalin sanatçıla olsun uzlaşma, ortak bir başlığı ve kavramsal çerçevesi ra empoze nokta bulabilme çabası. dün düzenlenen basın toplan etmeden Hayatımıza mikro düzey tısında duyuruldu. Toplantı, farklı sanat de evde başlayan birtakım yaşları 8’den 84’e uzanan 40 eserlerini bi temel soruları sormakla kişinin “İyi bir komşu” hakkında az önce sıraladığım soruları ve benzerlerini sorduğu bir performansla başladı. Aslında bienal, “İyi bir komşu” başlığıyla komşu üzerinden mahalleyi mahalle üzerinden de memleketin bir kesitini sunabiliyor. Hiçbir şeye karışmayan bir komşu memlekette de olan bitene karışmıyor demektir. Ya da aidatı yeniden artırmak isteyen apartman yöneticisine kar raraya gelerek birbirine komşu olacağı Bienalin küratörleri Michael Elmgreen ve Ingar Dragset. başlıyoruz. Beraber yaşadığımız ortam, mahalle dediğimiz şey, birlikte var olmayı başardığımız mekânların olduğu bir yer. Bu sergi, özel alanlarla ilişkilenen farklı yaşam tarzlarını ve içinde yaşayanlar olarak bizlerin evdeki alanları en iyi şekilde kullanma ve kişiselleştirme biçimlerimizi araştıracak. Böylece evin nasıl da farklı kimliklere dair ipuçları barındırabileceğini ve tarih boyunca kendini Bienal toplantısı, yaşları 8’den 84’e uzanan 40 kişinin “İyi bir komşu” hakkında çeşitli soruları sorduğu bir performansla başladı. şı yazılan dilekçeyi imza ifade etmenin bir aracı ola layan komşunuz diğer me rak nasıl işlev gördüğünü selelerde de imza atmaktan Turner Ödülü ‘Çöp Heykeller’e Çize çize 25inceleyecek”diyor. yıl... Nasıl diktatör olunur? Sakın yukarıdaki başlığa bakıp aklınıza kötü şeyler gelmesin... Hem zaten olay Türkiye’de geçmiyor. Her ne kadar kahramanımızın adı İstanbul’u çağrıştırsa da paralellikler kurmaya kalkışmayın... Kahramanımızın adı ne mi? Petrof Kostantinoviç... Nâzım Hikmet’in “İvan İvanoviç var mıydı yok muydu” oyunundan söz ediyorum. Yazarın Sovyet temalı tek oyunu, geçmişin kalıntılarını eleştirir; bürokrasi sultası, yolsuzluk, güç tutkusu, hırs, yaltaklık, buyurganlık gibi özelliklerden kurtulmak gerektiğini savunur, yönetici diktatörlüğüne karşı çıkar. Kısacası Stalin döneminin bir eleştirisi... Nâzım Hikmet’ten günümüze Oyunun Moskova’daki ilk temsil gecesini canlı tanık Antonina Sverçevskaya’dan (Nâzım’ın dostu ve bilim kadını) dinlemiştim: 11 Mayıs 1957. Satir Tiyatrosu’nda öyle bir izdiham vardır ki, düzeni ancak atlı milisler sağlayabilir... Seyirciler arasında bulunan Antonina anlatıyor: “Oyun sık sık alkışlarla kesiliyordu. Bir ara yazarın sesi duyulur. O anda tüm izleyiciler sanki tek yürek gibi yerlerinden fırladılar ve korkunç bir alkış tufanı başladı. Sanki o dakika tiyatronun duvarları yıkılacak, tavan çökecek gibiydi...” Oyundaki o an şöyleydi: İvan İvanoviç: “Ey Nâzım Hikmet! Yani sizin Sovyet konulu ilk piyesiniz yergi dolu mu olmalıydı?... Bizi rahat bırakın. Sovyet insanının misafirperverliğini kötüye kullanmak hiç de güzel değil...” Yazarın sesi yanıt verir: “Boşuna uğraşıyorsunuz İvan İvanoviç... Ben Sovyetler Birliği’nde sadece misafir kimliğine sahipsem bile, bu evde bir yılanın dolaştığını görüyorum. Benim görevim onu yok etmektir... Piyesimi tamamlayacağım ve final sizin istediğiniz gibi olmayacak...” Alkış tufanına karşın oyun birkaç temsilden sonra yasaklanacaktı. Dünyanın en saygın sanat ödüllerinden bir olan Turner Ödülü’nün bu yılki sahibi Helen Marten oldu. 50 yaşın altındaki sanatçılara o yıl içinde açtığı sergiler değerlendirilerek verilen ödülle birlikte, 25 bin Pound para ödülü de veriliyor. Bu yıl Venedik Bienali’nde sergilediği “Lunar Nibs” başlıklı iş için Turner Ödülü’nü alan Marten geçen ay içinde de bir başka önemli ödül olan Hepworth Ödülü’nü kazanmış ve 30 bin pound değerindeki para ödülünü aday olan diğer sanatçılarla paylaşmıştı. Tartışılan ödül Helen Marten, Londra’daki Tate Galeri’de düzenlenen törende ödülünü yazar Ben Okri’nin elinden aldı. Hepworth Ödülü’nde olduğu gibi bu sefer de aldığı para ödülünü diğer adaylarla paylaşmak istediğini söyle yen Marten “Bunu politize etmek ihtiyacında olduğumu sanmıyorum. Sessiz sedasız da yapabilirim” dedi. Öte yandan Marten’in aldığı ödülün yanlış bir tercih olduğunu ileri sürenler de var. İngiltere’nin eski eğitim bakanı Michael Gove önceki gün Twitter’dan “Helen Martin’e tebrikler ama dürüst olalım, bu Turner, Ruskin, hatta Holman Hunt seviyesinde mi, tabii ki hayır” diyerek tepkisini ortaya koydu ve “çirkinliğin, nihilizmin ve narsisizmin” ödüllendirildiğini söyledi. İBB ŞEHİR TİYATROLARI SANATÇISI 1991’den bu yana Şalom gazetesinin sürekli çizeri İzel Rozental’ın “Karikatör” başlıklı sergisi Galata’daki Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açıldı. EMRAH KOLUKISA Galata’da, meşhur Kamondo Merdivenleri’ne 3 dakikalık mesafede, Avusturya Sen Jorj Hastanesi’nin hemen bir alt sokağında, küçük ama ışıl ışık bir mekân Schneidertempel Sanat Merkezi. İçeri girer girmez dikkatinizi çeken dikenli tellerle çevrili duvarlar aslında bu mekâna ait değil; eski bir Sinagog olan Schneidertempel’in (1996’da sanat merkezine dönüştürülmüş) tüm iç dekorasyonu bir duvar gibi tasarlanmış ve tasarım da İzel Rozental’ın “Karikatör” sergisinin bir parçası aslında. Rozental’in karikatürlerinin arasına serpiştirilmiş yazılar, desenler, notlar arasında, algıda seçicilik olsa gerek, “Musa Kart’a özgürlük” mesajı çarpıyor gözümüze. Kaleminiz yanındaysa siz de bu duvara bir mesaj yazabilir, bir şeyler çiziktirebilir, kendinizden bir anı bırakabilirsiniz; tabii önce sergiyi gezmeniz kaydıyla. Haftalık siyasi ve kültürel gazete Şalom’da 1991’den beri düzenli nun katıldığı gecede Şalom gazetesi adına Yayın Yönetmeni Ivo Molinas söz aldı ve “İzel Rozental dünya ve Türkiye’deki durumu yakından takip eder, yapılan haksızlıkları, adaletsizlikleri çizgileriyle getirir. Karikatürü bir bir tat bırakan çizimler. Küçük Prens’i mezarlığa götürüp aralarında Tahir Elçi, John Lennon, Hrant Dink ve Malcolm X gibi isimlerin mezartaşlarını göstererek “Bu gezegende barış tehlikeli bir iştir” diyen adam insanda acı bir tat bırakmaz mı sizce de? Ya da “Parmak Odası”ndan elinde Ya hudi parmağıyla çıkan tip aklınıza başbakanın geçen haftaki “Madik attılar” lafını getirmiyor mu? Aynı bakış açısı kültür sanatla ilgili karikatürlerinde de göze çarpıyor. Örnekse, plakçının önündeki Bob Dylan kuyruğunu kıskanan öfkeli kitapçının bakışları Nobel Edebiyat ödülü üzerine yapılmış sağlam bir yorum değildir de nedir? İşin bir de bu boyutu var aslında; Rozental çizdiği hemen her konuda yorumunu öne çıkaran, dünya ahvalini kendi penceresinden değerlendiren bir çizer. ‘En kötüsü otosansür’ Serginin açılışında söz alan, duvardaki çizimlerin sahibi ve gecenin esas kahramanı İzel Rozental “Karikatür bazen sansürlenir, ar Oyun bahane, dertleşiyoruz işte O günden bugüne çok şey değişti. Sovyetler yok artık. Zaten bu oyun nerede oynanırsa, oraya uyarlanmasını Nâzım Hikmet kendi istemişti. Tiyatro Adam, onuncu yıllarında bu oyunu seçerken harika bir dramaturji çalışması yapmış. Didaktik monolog ve diyaloglar, tüm fazlalıklar çıkarılmış. Olay günümüze ve yöremize öyle bir oturtulmuş ki, her birimizin içimizdeki ve çevremizdeki diktatörleri görmemek için körleşmemiz gerekecek... Ama belki de çoktan körleştik, o da başka mesele. Oyunun yönetmeni Emrah Eren’in hayran kaldığım deyişiyle: “Oyun bahane, dertleşiyoruz işte...” Petrov Konstantinoviç, dürüst, sorumlu, yardımsever, vicdanlı, adam gibi bir adam, bir kamu yöneticisiyken adım adım kendine sunulan seçeneklerle nasıl bir dönüşüme uğradığını izliyoruz. Nedir bu seçenekler: Alkışa, yalakalığa, yandaşlığa, dalkavukluğa doyamama... Kendine, kendi sesine hayranlık... Her konuda konuşma... Daha büyük, daha yüksek koltuklara göz dikme, daha çok daha çok otorite... Daha çok buyurganlık, hırs, daha çok baskı... Yaşamımızda “Öküze benzemek için şişen kurbağalar, aslan postu giyen eşekler” oldukça, içimizdeki ve çevremizdeki İvan İvanoviç’ler bize nasıl diktatör olunacağını gösterecektir... Emrah Eren’in yönetimi; Fatih Koyunoğlu (Petrov) ve her rolde Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil’in hem tek tek hem birbirini ta Kemal Kocatürk ihraç edildi... İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı Kemal Kocatürk, Facebook hesa döndüm. Tam 21 yıl sonra yine aynını yaşıyorum, OHAL KHK soruşturmasında hiçbir şey bulamayanlar, olarak çizen İzel Rozental’in 50’yi aşkın karikatürünün sergilendiği mekânda önceki akşam açılan “Karikatör” sergisi bir hayli kalabalık bir topluluğun akınına uğradı. Rozental’in bu sergi vesilesiyle basılan aynı adlı kitabının da tanıtıldığı açılışta bir de 25. yıl pastası kesildi. Rozental’in çizer meslektaşları, gazeteci dostları ve onun çizgilerini bilen tanıyan kalabalık bir sanatsever topluluğu hafta bile sekmemiştir.” diyerek 26. yılda da birlikte olmayı diledi ve yine gazete adına kendisine bir müzayededen alınan 1919 tarihli, İstanbul’a Amerikan gözüyle bakan bir karikatürü hediye etti. Sergi alanında gezmeye başladığınızda hemen fark edeceksiniz; Rozental’in karikatürleri gerçekten de çizildiği zamanın ruhunu yansıtan, bir hayli politik ve komik olduğu kadar insanda acı şivde kalır, belki bir gün gün ışığına da çıkar ama bir karikatürcü için en zor, en tehlikeli şey otosansürdür.” diyerek ona sayfalarını açan Salom’a, bu serginin hazırlanmasında da büyük emeği geçen Tan Oral’a ve onu yalnız bırakmayan dostlara çok teşekkür etti. Unutmayın, “Karikatör” 8 Ocak’a kadar sizi bekliyor, çıkışta bir de kitabından alabilirseniz fena olmaz hani. mamlayan ekip oyunculuğu, müthiş bir dinamizm sağlıyor. Eleştiriyi şekere bulayıp sunmada sahne üzerinde çeşitli buluşlar var... Sahnedeki göstermeci ve dinamik biçemi olası kılan, Barış Dincel’in metal egemenliğindeki işlevsel dekoru; Yüksel Aymaz’ın ışık tasarımı... “İnsan neden güç ve mevki sahibi olduğunda erdemlerini unutur” sorusunun peşinden giderek, gülümseyerek izliyoruz oyunu. Bu karanlık günlerde ilaç etkisi yapıyor gülümsemek... Emeği geçen herkesi kutluyorum. bından kurumdan ih Yüksek Disiplin Ku raç edildiğini duyurdu. Kocatürk, sosyal medya paylaşım rulu aracılığıyla sosyal medya paylaşımlarını suç olarak gös Eren OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lere dayanıla Kültür ve Turizm Bakanlığı ta şı faaliyette bulunduğuna karafından başlatılan soruştur rar verilen yapı, oluşum veya yer aldı. Aysan “görevi başında kalmasında sakınca görüle larının gerekçe gösterildiğini belirterek açıklamasında terip beni 30 yılı aşkın emek verdiğim kurumdan ihraç et Aysan rak muhaliflere yönelik soruşturmalar Devlet Tiyatroları’na sıçradı. Madımak katliamın ma ile açığa alındı. Kararı “tra gruplara mensubiyeti veya iljikomik” olarak değerlendiren tisakı, yahut bunlarla irtibaAysan, Devlet Tiyatroları’nda tı olabileceği yolunda yapılan cek” statüde değerlendirilerek açığa alındı. Aysan, “Hayatımı sözcük şu ifadelere yer verdi: “1984 yılında girdiğim İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan 1986 yılında ihraç edildim ve 1995 yılında geri miş bulunmaktalar. Bizi, şimdilik bizden daha güçsüzler yendi. Ama sanatta küsmek olmaz. ‘Durmak yok, yola devam!’” açığa alındı da yaşamını yitiren şair Behçet Aysan’ın kızı ve Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi yazar Eren Aysan, 2007 yılından beri dramaturg olarak görev yaptığı Devlet Tiyatroları’nda, kadrolu sanatçı statüsünde açığa alınan ilk kişi oldu. OHAL kapsamında çıkartılan 667 sayılı KHK kapsamında “Milli Güvenlik Kurulu’nca, devletin milli güvenliğine kar değerlendirme” ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirilen isimler arasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde dramaturg olarak görev yapan ödüllü yazar Eren Aysan da lerin gücüne vermiş bir insanım. Buna hayatını adamış bir insanın terör sözcüğü ile adının anılması bile zul geliyor” dedi. l OZAN ÇEPNİ/ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear