23 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 5 Ekim 2016 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 13 Köşemen ‘Özgürlük Nöbeti’ yalnızlığı Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesi sonu görünmeyen bir yolda el yordamıyla yürümeye çalışmaktır. Aslı Erdoğan bu yolda yalnız yürüdüğünün bilincindeydi. Özgür Gündem’deki yazıları yazmadan önce bile biliyordu bir gün yolunun mahpusane yoluna düşebileceğini. Sohbetlerimizde hiç yerinmeden sözünü etmiştir bu olasılığın. Necmiye Alpay, 12 Eylül’ün Mamak cehenneminde geçen yıllarının sözünü bile etmezdi. Türkiye’de barışın sözcülüğünü yaptığınızda başınıza neler gelebileceğinin onlarca yıl önce bilincine varmıştı. O nedenle ifade vermeye giderken tutuklama kararı çıkarsa hiç şaşırmayacağını düşünmüştür. Necmiye Alpay’ı yine şaşırtmadılar. Geçen hafta, 30 Eylül Cuma günü, Dünya Çevirmenler Günü Toplantısı’na giderken neler konuşurum diye düşünüyorum. Konumuz, “Düşünce ve İfade Özgürlüğü”, OHAL’den sonra yaşananlar konuşulacak. “Ne yapmalıyız” diye sorulacak. Dilbilimciliğinin, eleştirmenliğinin yanında Türkçenin en iyi çevirmenlerinden olan Necmiye Alpay’a, günümüz dünya edebiyatının yaşayan önemli isimlerinden Aslı Erdoğan’a ve daha onlarca düşünce ve ifade özgürlüğü mahkumuna şiir çevirilerini yollayacak çevirmenler, dayanışma duygularını iletecek... Aklıma “hapiste kaç gazeteci, yazar, çevirmen, yayıncı vardır” sorusu takılıyor. Sayının her gün arttığını, artık takip edilemez hale geldiğini biliyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş’e danışıyorum. Yanıtı her zamanki gibi hızlıca geliyor. Dosyanın başlığı oldukça anlamlı; “TGC Tutuklu Gazeteciler Listesi güncel değil”. TGC’nin listesi 106 kişiden oluşuyor. Liste “güncel değil” çünkü her an yeni eklemeler oluyor. Ertesi sabah erkenden listeye yeni eklemeler yapmamız gerektiği haberi geliyor. Türkçenin en güzel öykülerine imza atmış bir öykücünün, Murat Özyaşar’ın yeni doğmuş evladının kokusu burnunda gözaltına alındığı, Diyarbakır’a götürüldüğü haberini veriyor ortak bir arkadaşımız. Diyarbakır’da başka tutuklamalar da olduğunu ekliyor. Ardından Diyarbakır’dan Renas Jiyan’ın da tutuklandığı haberi geliyor. “Kürtçenin en iyi şairlerinden” diye eklemiş bilgiyi veren arkadaşım. Türkçenin en iyi öykücülerinden biri ile Kürtçenin en iyi şairlerinden biri aynı kaderi paylaşıyor. Onların da suçu barış istemek mi, bilemiyoruz. Beş gün avukatlarını bile göremeyecekler çünkü. Pazartesi günü yayıncılar olarak Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde sürdürülen “Özgürlük Nöbeti”ne katıldık. Bizden başka ÖDP Başkanı Alper Taş ve partili arkadaşları ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının temsilcileri vardı. Parmakla sayılamazdık ama yüzden fazla da değildik. Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın şahsında tüm barış tutukluları için konuşmalar yaptık, şarkı söyledik. Sesimiz mahpusane duvarını aşıp onlara ulaşıyor mu, sorusu vardı aklımızda. Çünkü üç gazete, beş – altı internet sitesi dışında söylediklerimizle medyanın ilgilenmeyeceğini biliyorduk. Düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesinde şairlerin, yazarların, çevirmenlerin, gazetecilerin ve yayıncıların nasıl yalnız bırakıldıklarını düşündüm Özgürlük Nöbeti’nde. Ülkemizde kitap basımının başlangıcı aynı zamanda kitap yasaklarının da başlangıcıdır. İlk gazete çıktığında gazeteciler, yazarlar hapsedilmeye başlamıştır. Belki de bu nedenle şairlerin, yazarların, çevirmenlerin, yayıncıların tutuklanmasına alışılmıştır, garipsenmez. Ama bu olağanlaşma sahiplenmeme dayanışmama ve nihayet unutmayı beraberinde getirir. Bu halimiz devam ettiği müddetçe de özgürlük nöbetlerinde hep yalnız hissederiz kendimizi... 5 EKİM 2016 SAYI: 33236 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler Mine Esen Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.32 05.18 05.41 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.58 13.00 16.11 06.42 12.44 15.57 07.04 13.07 16.21 Akşam 18.48 18.33 18.58 Yatsı 20.07 19.51 20.14 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU [email protected] ‘Düşünün! Neden buradayım?’ CAFER SOLGUN Araştırmacı, yazar Hz. Hüseyin, Kerbela’da kendisini, ailesini ve yoldaşlarını kuşatan Yezid’in ordusuna, “Düşünün!” diye seslenmişti, “Düşünün! Ben neden buradayım?” Düşünmediler ve göremediler, görmek istemediler; Hüseyin’in ölümün üzerine üzerine yürüyen inancı ve kararlılığının, nasıl insan olmanın büyük erdemi ve ayaklanışı olduğunu... Hüseyin’i anlamadılar Hüseyin’in duruşunda dile gelen büyük manayı anlamadılar... Gözlerini, kalplerini, vicdanlarını körelten güç, beyinleri ve sözde inançları üzerinde de koyu karanlık bir gölgeydi ve onlar, kötülük nedir, alçaklık nedir, vahşet nedir, bütün zamanlarında tarihin, Kerbela’yı bunun sembolü yapmak için vardılar ve oradaydılar... Nasıl ki İmam Hüseyin, sözcüğün en geniş ve en gerçek manasında insanlığın zulme, zalimliğe, kötülüğe karşı baş eğmeyen direnişini unutulmaz kılmak için orada idiyse... Hüseyni duruş, sadece Aleviler ve ehli beytin maruz kaldığı büyük zulme itirazı olanlar için değil, o gün bugündür zulme karşı direnen bütün mazlumların ilham kaynağı ve manevi gücüdür. Hüseyin biat etmedi İmam Hüseyin ve ailesi, ona inananlar, yoldaşları, muharrem ayının 10. günü, on gündür aç susuz bırakılarak kuşatıldıkları Kerbela’da hunharca şehit edildiler. Yezid’in gözü dönmüş askerleri Hüseyin’in Hz. Muhammed’in sevmeye kıyamadığı, doyamadığı bedeni üzerinde tepiştiler. Ondan, içten içe duydukları büyük korkudan cansız bedenine işkence ederek kurtulmaya çalıştılar. Başını bir mızrağın ucuna takıp günlerce halk arasında teşhir ettiler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar Hüseyin biat etmemişti ve direnişi Kerbela’nın Alevilerin hafızalarında hâlâ canlı olmasının sebebi hikmetine akıl sır erdiremeyenler, Kerbela’nın onların acılı tarihini anlattığını bilmek istemeyenlerdir. Kerbela, bu tarihin yaşayan ruhudur. Kuyucu Murat Paşalardan, Yavuz Sultan Selim’lerden, Alevilerin katline ferman veren padişahlar ve onların uşağı şeyhülislamlardan Koçgiri’ye, Dersim’e, Maraş’a, Sivas’a değin yaşayan bir tarih... Alevilerin kutsal saydığı Muharrem ayı 2 Ekim’de başladı. ni unutturmaları asla mümkün olamayacaktı. İktidar kavgası değil Kerbela vahşetini Google’dan edinilen yüzeysel bilgiler veya kulaklarına o şekilde üflendiği için bir “iktidar kavgası” zannedenler var. 100 yıldan fazla hüküm sürdüğü yıllar boyunca İslamı bir egemenlik, yayılma, güç, iktidar ve zenginlik bayrağı haline getiren Emevilere içten içe sempati duyan, “Ama onlar da İslamı yedi düvele yaydılar” diye düşünenler olduğu gibi. Ve camilerde Muaviye’nin emriyle ehli beyte küfürler, hakaretler edildiğini bilerek ya da bilmeyerek, unutarak... Kerbela’yı ve Hüseyin’in direnişini bir “iktidar kavgası” olarak görmek yanlış ve yanılgılıdır, gerçeğin acımasızca tahrif edilmesidir. ‘Kibrimden değil...’ İmam Hüseyin, canını kurtarması ve refah içinde yaşamını sürdürmesi için Yezid’e biat etmesi gerek tiğini söyleyen, kendisine dil döken Yezid’in satılık komutanlarından Ömer’e şöyle demişti: “...Nedir ki biat etmek? Eğilirsin olur biter. Her isteyen istediğine boyun eğdirirse, boyun eğmeyenlerin hali nice olur? Sanılmasın ki boyun eğmemek bir kibir işidir. Ben de boyun eğerim. Ama bilirim ki, Yezid’in önünde eğilirsem eğer, zalimlik azalmaz, çoğalır. Bana ‘inat etme’ dersiniz. Peki, Yezid biat etmem için neden bu kadar inat etmektedir? Çünkü o güçlüdür. Gücünü de senin gibi kumandanların ordularından almaktadır. Sanılmasın ki kibrimden dolayı boyun eğmiyorum Yezid’e. Ben, benden sonra gelecekleri düşünerek, bir insanın ne kadar güçlü olursa olsun, yine de gücünü kıracak birilerinin şu dünyada var olabileceğini göstermek istiyorum.” Yas orucudur Alevilerin 12 İmam orucu, bir yas orucudur. Kerbela’ya ağıttır. Ve bu yas, bir “yas” değildir sadece. 1336 yıldır yinelenen bir kavilleşmedir. Hak, adalet, iyilik ve doğruluk değerleri için yaşamak sözüdür. Kerbela’nın Alevilerin hafızalarında hâlâ canlı olmasının sebebi hikmetine akıl sır erdiremeyenler, Kerbela’nın onların acılı tarihini anlattığını bilmeyenler, bilmek istemeyenlerdir. Kerbela bu tarihin yaşayan ruhudur. Kuyucu Murat Paşa’lardan, Yavuz Sultan Selim’lerden, Alevilerin katline ferman veren padişahlar ve onların uşağı şeyhülislamlardan Koçgiri’ye, Dersim’e, Maraş’a, Sivas’a değin yaşayan bir tarihtir bu. Kerbela, zulmün, kötülüğün hafızasıdır ve günümüzde IŞİD ve türevlerinin şahsında yaşatılmaktadır. Kerbela nasıl “tarihin eski devirlerinden birinde...” yaşanmış bir olay olabilir ki bize? Aşure: Son aş Aleviler 12 İmam orucunun ardından kaynatıp “lokma” niyetine dağıttıkları aşureyi, ölümünde başucunda Kuran okunmayan, namazı kılınmayan, cesedine dahi işkence edilen İmam Hüseyin’in “son aşı” olarak yaparlar. Aşurenin Kerbela şehitlerinin erzaklarından kalıntılarla yaptıkları son yemekleri olduğuna inanırlar. Asla Sünni kardeşlerimizi rahatsız etmek değil niyetim, ama düşündürmek: Alevilerin aşuresinin muharremin 10. günü Nuh’un “selamet çorbası” hatırına yapılan aşure ile hiçbir ilgisi yoktur. Muharrem ayı, 2 Ekim Pazar günü başladı ve 31 Ekim Pazartesi günü bitecek, Aşure Günü ise 11 Ekim’de. İmam Hüseyin 1336 yıl öncesinden Yezid ordularına sesleniyor hâlâ: “Düşünün! Ben neden buradayım?” Yaraların bizde kanıyor ya Şahı Şehid İmam Hüseyin... AKP’li belediyeden ‘Muharrem’ ayıbı Toplantı öncesi sofra donatılıp servis yapıldı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Eyüp Belediyesi, ramazanda su bile koymadığı masaları yiyecekle donat tı. CHP grubu, Muharrem orucuna da aynı saygının gösterilmesini istedi Eyüp Belediyesi, önceki gün belediye meclis üyelerine skandal bir ikramda bulundu. Daha önce mecliste temsil edilen partilerin grup toplantılarına yemek servisi yapmayan ve Ramazan ayında su bile vermeyen Eyüp Belediyesi, salı günkü meclis genel kurulu öncesinde partilerin grup salonlarında yemek ikramı için sofra donattı. CHP Eyüp İlçe Başkanı Başkanı Sinan Ağçiçek, böylesi bir ikramla ilk kez karşılaştıklarını belirterek, önceki grup toplantılarında sıcak ve soğuk içecekler dışında bir ikramda bulunulmadığını, Ramazan ayında ise bu ikramların bile kaldırıldığını söyledi. Muharrem ayında grup salonlarına sofra kurulmasına tepki gösteren ilçe başkanı Ağçiçek, Muharrem orucu nu ciddiye almayan ve hassasiyet göstermeyen AKP’li belediyenin yaptığını “Artniyetli olmasa bile kelimenin tam anlamıyla densizlik” olarak değerlendirdi. Ağçiçek, CHP grubu olarak sofrayı kaldırttıklarını ve belediyenin Ramazan’da oruç tutanlara gösterdiği saygıyı Muharrem’de de göstermelerini beklediklerini vurguladı. l İSTANBUL [email protected] [email protected] Böhmermann’a takipsizlik Almanya’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren bir şiir okuduğu suçlamasıy la hakkında Mainz Savcılığı tarafından soruşturma açılan Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında takipsizlik kararı verildi. Savcılık dün “Soruştur ma sonucunda suç teşkil eden herhan gi bir kanıt bulunamamıştır” diyerek, delil yetersizliğinden takipsizlik kara Jan Böhmermann rı verildiğini duyurdu. Böhmermann, Erdoğan’a yönelik hakaret içeren şiiri 31 Mart’ta Al man ZDF kanalındaki “Neo Magazin Royale” progra mında okuduktan sonra, Mainz Savcılığı tarafından hakkında “yabancı devlet temsilcilerine hakaret ettiği” suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı. Acaroğlu hayatını kaybetti Emekli Derleme Müdürü Mehmet Türker Acaroğlu önceki gün 103 ya şında hayatını kaybetti. Acaroğlu’nun ce nazesi bugün Avcılar Merkez Camii’nde namaz kılınarak Topkapı’daki Eski Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Bulgaristan Türklerinin ulu çınarların Acaroğlu dan Türker Acaroğlu, 21 Eylül 1915 ta rihinde Bulgaristan’ın Razgrad şehrinde doğdu. 1946 yılından itibaren Milli Kütüphane hazırlık bürosunda gönüllü olarak çalışmaya başladı. Varlık, Türk Dili, Ül kü, Yücel, Yeditepe, Milliyet Sanat gibi dergilerde ve Ulus, Son, Posta, Tan, Vatan gibi gazetelerde yazıla rı çıktı. Bibliyografik çalışmaları ile tanınan Acaroğlu, evli ve iki kız çocuğu babasıydı. l İSTANBUL EKAT belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYİN ATMACA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear