26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 28 Ekim 2016 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ CHP’den yol haritası haber 5 Kapalı yapılan toplantıda Kılıçdaroğlu, milletvekillerini dinledi. ‘Referanduma hazır olalım’ görüşü ortaya çıkarken izlenecek yöntemler de belirlendi Cumhuriyet CHP Parti grubunun basına kapalı yaptığı toplantıda CHP Genel Baş kanı Kemal Kılıçdaroğlu mil letvekillerini dinledi. Genel ka nının referandumun yaklaştı ğı ve “referan duma hazır ola lım” görüşü öne çıktı. 16 milletve kilinin söz al İKLİM ÖNGEL dığı toplantıda; özellikle konuşma ve demeç lerde Kılıçdaroğlu’nun söy lemlerinin takip edilmesi ge rektiği vurgulandı. Basın açık lamalarında, televizyon prog ramlarında ortak ses yükselti lerek, sürecin iyi değerlendi rilmesi gerektiğine dikkat çe kildi. Milletvekillerinin basın açıklamalarında, grup onayı Çiçek’ten diktatörlük uyarısı Çiçek: Katı disiplin diktatörlüğe yol açar. AKP Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, başkanlık sistemiyle ilgili uyarılarda bulundu. Çiçek, “Başkanlık sisteminde kıta Avrupası’nda katı disiplinli partiler olursa, bu diktatörlüğe yönelebilir. Gevşek olursa 550 genel başkan olur. O zaman da memleketi yönetemezsiniz” diye konuştu. CNN Türk’te konuşan Çiçek “Bütün bu sistemlerle ilgili mukayeseli araştırma yapan kitaplarda sadece sistem olmaz bununla birlikte iki alanın daha düzenlenmesi lazım: Siyasi Partiler Yasası ve seçim mezuatı. O kitaplarda denir ki başkanlık sisteminde kıta Avrupası’nda katı disiplinli partiler olursa bu diktatörlüğe yönelebilir, daha sert bir başkanlık yönetimi olabilir. Tersi, parlamenter sistemi kabul ettiniz. Eğer Amerika’daki gibi gevşek bir parti sistemini kabul ederseniz, o zaman da 550 kişi varsa, 550 genel başkan olur. 550 tane fikir ortaya çıkar. O zaman da memleketi yönetemezsiniz. Evvela başkanlık sistemiyle parlamenter sistem beraber bir parti modelini de benimsememiz gerekir. Şu an Meclis’te hiçbir siyasi parti yasası yok ki. AK Parti’nin bir çalışması var bildiğim. Buna paralel hangi modeli benimsiyorsanız da ona uygun seçim mevzuatını yeni baştan gündeme getirmeniz lazım.” Çiçek, muhalefetin de böylece itiraz edemeyeceğini vurguladı. fazilettir Cumhuriyetin ilanı üzerinden yarın itibarıyla doksan üç yıl geride kalmış olacak. Lamı cimi yok, saltanatın, asaletin, ayrıcalık ifadesi olan unvanların ilgası insan onurunun teslim edilmesi demektir. Dini inancı olan insanlar için doğuştan ayrıcalık fikri itikada aykırı muzır bir fikirdir, inanmayanlar için ise insan onuruna yakışmayacak muzır bir fikirdir. O itibarla Cumhuriyet “fazilet”tir, insan onurunu teslim eden bir idare vaat eder. Başta demokrasinin beşiği ve hâlâ en ileri demokrasilerinden biri sayılan İngiltere’nin ve diğer bazı Batılı ülkelerin kraliyeti muhafaza etmesinin bu açıdan hiçbir değeri yok. Tam tersine, sadece turistik bir gösteriye dönüşmüş ve başka hükmü olmayan, lafta kalan bir “monarşi” ve asalet unvanları dahi insan onuruna yakışmayacak bir tasarruftur. Bazı insanların doğuştan yönetme hakkı olduğu fikri tarihin arkada bıraktığı en hayırlı işlerden biridir, lafta kalan, seremonik monarşi ve asalet sistemle nın alınması, televizyon prog ri, “tarih sirk”inden başka bir şey değildir. ramlarına katılımda Genel Merkez’in belirleyici olması tasının belirginleştirilmesi ge ağıza alınmayacak. Bunun ye gür Özel de, CHP’li milletve ğil ama Türkiye’nin 81 ilinden rektiğini kaydetti. Toplantıda, rine “tek adam rejimi”, “dik killerinin sahada yaptıkları ça dönecek” dedi. ‘Millet’in tanımlanması istenildi ve milletvekillerine “söylemlerinize dikkat edin” uyarısında bulunuldu. ‘Hazır olalım’ Olası referandumun üzerinde duran milletvekilleri, kritik süreçte nasıl bir strateji geliş 30 milletvekilinin Meclis’te nöbetçi bırakılması, diğerlerinin ise Anadolu’ya ve seçim bölgelerine yayılarak, nasıl bir anayasa, nasıl bir parlamenter sistem olması gerektiğinin halka açık şekilde anlatılması önerisi getirildi. CHP, vatan tatörlük” veya “antidemokratik sistem” gibi kavramlar kullanılacak. MHP ile tartışılmasın MHP ile başkanlık referandumu konusunda tartışmanın gereksiz olduğunun dile getirildi lışmaya göre, başkanlık sistemi ile ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sergilediği tutumun sahadaki MHP’liler tarafından beğenilmediğini, AKP’nin sahada MHP’li tabandan destek alamayacağını kaydetti. Özel, kamuoyu araştır İhraçlar önerisi OHAL mağdurlarına dikkat çekilen toplantıda “oy getirir getirmez hesabı” yapılmadan hukukun ve gerçeğin yanında olunması gerektiği görüşü öne çıktı. CHP’nin “bir kararname ile ih İkinci Meşrutiyet dönemi aydınlarından olan ve Cumhuriyeti ilk selamlayanlardan Celal Nuri (İleri), Cumhuriyetin ilanının ardından yayımladığı bir kitapçıkta (Taç Giyen Millet, Cihan Biraderler Matbaası, 1924) “milletin taç giymesi” olarak takdim etmişti. O devir ulusçuluk devri idi, tacın bir kişiden, bir millete intikali hakkaniyetli, onurlu, faziletli bir idare tarzı olarak tanım tirileceğinin iyi planlanması daşa başkanlık sistemi ve par ği toplantıda, tartışmak yerine malarına göre MHP’nin tavrın raçların açığa almaya dönüştü lanıyordu. Ama “millet”in nasıl tanımlana gerektiği, bu dönemin cumhu lamenter sistemi anlatırken MHP tabanının başkanlığa karşı dan sonra kararsızların hız rülmesi ve soruşturmaların bu cağı her zaman tartışma götürür bir mese riyet ve demokrasi açısından algı yönetimine başvuracak. hayati önem taşıdığını belirte Bu çerçevede, zorunlu olunrek, siyasi strateji ve yol hari madıkça “başkanlık” ifadesi bir noktaya çekilmesinin daha doğru olacağı ifade edildi. CHP Grup Başkanvekili Öz la başkanlık aleyhinde hareket ettiklerini belirterek, “Saray’daki hesap Bağdat’tan de şekilde yürütülmesi önerisi”nin Meclis’e sunulması teklifinde bulunuldu. l ANKARA le oldu. İnsanlığın tarihsel tecrübesi, “millet” tabir edilen tasavvurun bir ülkede yaşayan farklılıkları göz ardı eden, dahası tekilleşme dayatmasına yol veren bir kavra AP’den ‘Gazetecileri yış olduğunu gösterdi. Tekillik dayatması, Cumhuriyetin millete vaat ettiği “tac”ın bedelinin toplumsal barış olduğunu gösterdi. O nedenle farklılıkların bir arada yaşamasını mümkün kılma tasavvuru olan “demokrasi” fikrine dayanmayan “Cumhuri yet” fikrinin ne kadar sorunlu olduğu an Hasan Cemal serbest bırakın’ çağrısı laşıldı. Demokrasi fikri, özellikle doksanlı yıllarda daha ziyade, etnik, dini, cinsi ve benzeri kimliklerin farklılığının tanınması, özgürce bir arada yaşaması olarak yorumlanıyordu. Zaman içinde, kimlik siyasetine indirgenmiş demokrasi yorumu, bireysel özgürlük fikrini ve siyasal düşün Cemal’in adliye mesaisi OZAN ÇEPNİ T24 haber sitesi yazarı Hasan Cemal, iki yazısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla Ankara’da hâkim karşısına çıktı. Cemal’in iki davası da hâkim değişikliği ve dosyaların incelenememiş olduğu gerekçesiyle 20 Aralık’a ertelendi. T24 yazarı ve P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu Kurucu Başkanı gazeteci Hasan Cemal, savunmasında yazıların gazetecilik faaliyeti ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, kişisel eleştiri içerdiğini belirten, konu hakkındaki AİHM kararlarını da emsal gösterdi. Cemal hakkında, iki davada da 14’er aydan 4 yıl 8’er aya kadar hapis cezası istendi. Cumhuriyet’e konuşan Cemal, “Sesimizi çıkarabildiğimiz sürece özgürlük ve hukuk mücadelesine devam edeceğiz. Zaten bu hakaret davalarının da temel amacı bizi susturmak. Bunun için çalışıyorlar. Yazabildiğim kadar yazacağım, mücadeleye devam edeceğim. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu sayılan eleştiri, bir yerde ‘hakaret’ denilerek önlenmek isteni Türkiye’de basına yönelik baskıları masaya yatıran Avrupa Parlamentosu, 15 Temmuz sonrası gazetecilerin durumunun daha da kötüleştiğini belirtti Avrupa Parlamentosu’nda (AP) “Türkiye’de Gazetecilerin Durumu” başlıklı karar tasarısı oy çokluğuyla kabul edildi. Tasarıda Türkiye’ye “suç işlediklerine dair somut delil olmayan” gazeteci ve medya çalışanlarının serbest bırakılması çağrısında bulunuldu. Strasbourg’da AP Genel Kurulu’nda önceki akşam düzenlenen oturumda, Türkiye’de 15 Temmuz sonrası gazetecilerin durumu masaya yatırıldı. Oturumda, Türkiye’de gazetecilerin durumunun darbe girişimi sonrası daha da “kötüleştiği” mesajı verildi. Avrupa Komisyonu’nun bölgesel politikalardan sorumlu gazeteci kimlikli üyesi Corina Cretu, Türkiye’deki mevcut durumu “kaygı verici ve kabul edilemez” olarak tanımlayarak, medya özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması için Türk hükümetine çağrıda bulundu. Hristiyan Demokratlar adına konuşan Alman parlamenter Renate Sommer, Türkiye’de “ifade ve basın özgürlüğü kalmadığını ve cadı avı başlatıldığını” savundu. Ortak metin Oturumun ardından “Türkiye’de Gazetecilerin Durumu” başlıklı tasarı oy çokluğuyla kabul edildi. AP’de temsil edilen 8 siyasi gruptan 7’si tarafından ortaklaşa hazırlanan metinde,15 Temmuz darbe girişimi “şiddetle” kınanıyor. Buna karşılık, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin “orantısız PİRİ: GÖRÜŞLERİ YÜZÜNDEN HAPİSTELER AP sosyal demokratları adına söz alan Türkiye raportörü Kati Piri, gazetecilerin “işledikleri suçlar için değil, görüşleri için hapiste olduklarını” dile getirdi. Muhafazakâr Grup adına konuşan Belçikalı parlamenter Marc Demesmaeker de, Türkiye’nin “bu haliyle AB adayı statüsüne layık olmadığını” savundu. Kati Piri Dündar’dan dayanışma çağrısı Oturum öncesinde gazetemiz eski genel yayın yönetmeni Can Dündar, AP Liberal Grup üyesi Alman parlamenter Alexander Graf Lambsdorff himayesinde basın toplantısı dü Can Dündar zenledi. Türkiye’de basının baskı altında olduğu mesajı veren Dündar, muhaliflere karşı “cadı avı” yürütüldüğünü söyledi. Dündar, Avrupalı gazetecileri Türk basını ile dayanışmaya çağırarak, Türkiye’de ifade ve medya özgürlüğü için destek istedi. Basın toplantısına katılan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşu temsilcisi ise Türkiye’yi “dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi” olarak tanımladı. ve yasadışı eylem ve önlemlerle meşru ve barışçıl muhalefeti daha fazla boğmak ve gazeteciler ve medyanın ifade özgürlüğünü barışçıl biçimde kullanmasını engellemek” için “Türk hükümeti tarafından mazeret olarak kullanılmaması” istendi. Metinde, aralarında Nazlı Ilı cak, Şahin Alpay, Aslı Erdoğan, Murat Aksoy, Ahmet Altan ve Mehmet Altan gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu, “suç işlediklerine dair somut delil olmayan” gazeteci ve medya çalışanlarının serbest bırakılması çağrısında bulunuldu. Taslak metinde, özgür ve çoğulcu basının, suçsuzluk karinesi ve yargı bağımsızlığı gibi, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu hatırlatıldı. OHAL uygulamasının yurtdışına kaçan veya saklanan gazetecilerin ailelerine “baskı” olarak kullanıldığı görüşü dile getirildi. l Haber Merkezi ce farklılıklarının özgürce ifadesi vurgusunu gölgeler hale geldi. Zaman içinde, bu yorumun da hak ve özgürlüklerin önüne geçtiği ve bu çerçevede “toplumsal barış” vaadini zedelediği görüldü. Bu seyir içinde, şimdilerde tüm dünyada ciddi bir demokrasi krizi yaşanıyor. Bu krizin en derin yaşandığı yerlerden biri kuşkusuz ülkemiz. Cumhuriyetin laik vurgusuna itirazların açtığı mecrada yürüyen sağ, muhafazakâr, İslamcı siyasi gelenek hiçbir zaman tam manası ile monarşist olmadı ama “halifelik” kavramı etrafında saltanat fikrini sıcak tuttu. Gerçi “halifelik” çoktan siyasi saltanat kisvesine bürünmüş, dahası İslam dünyası adına gücü kuvveti kalmamıştı, “Ulu Hakan Abdülhamid” devrinde dünya Müslümanları İngiltere başta olmak üzere sömürge idareleri, Rusya başta olmak üzere Müslüman olmayan idareler altında yaşıyorlardı ama “İslam âlemine nizam veren Halife” hayali gerçeğe baskın çıktı. Diğer taraftan, sağmilliyetçiİslamcı siyasi gelenek, laik olduğu için ısınamadığı Cumhuriyet fikrine karşı, “halkın iradesi”, seçimlik demokrasi fikrine sonuna kadar sahip çıktı. Nihayetinde tekil olarak tanımlanan “halk” ve/veya “millet” mutlak otoriteye yol verdiği için olsa gerek, Batı Aydınlanmasının bu kavramları ve Kemalizmin bunlara dayalı “milletin kayıtsız şartsız egemenliği” fikri sorgulama dışı kaldı. Şimdilerde, mutlakiyetçi idare fikri, bir kez daha, bu kez 15 Temmuz’da şaha kalkan “millet”, “milli irade” ifadeleri etrafında dolaşıma giriyor. Başkanlık sistemi fikrinin temeli de zamanında Kemalizmin de “kaynaşmış kitle” olarak tanımladığı milletin içinden çıkan organik “lider”i, halkın gerçek temsilcisinin mutlak idaresi olarak sistem önerisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar modern siyaset fikrinin en sorunlu ve götürdüğü yer otoriter rejimden başka bir şey olmayan, dahası “İslami”likle falan da alakası olmayan rejim tasavvurlarının derme çatma yansımaları. Cumhuriyet’in fazileti, demokrasi, yani toplumsal barış ve özgürlük teminatı ile taçlandığı ölçüde, taç giyen millet, özgür ve barış içinde yaşama imkânı bulan bir toplum olarak hayata geçecek veya tüm kazanımlarımız boşa gidecek. Demokrasi ile taçlanması umudu ile, Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun. yor. Hapiste birçok gazeteci ve yazar arkadaşım var ki, onlar içerideyken bana da Kitabını kapan geldi ‘Sağlık Bakanlığı geri adım atsın’ talebi susmak düşmez. Daha fazla sesimi çıkarmak, hukuk ve özgürlük mücadelesi yapmak, yalnız bir demokrasi görevi değil aynı zamanda demir parmaklıklar arkasında yatan arkadaşlarıma, meslektaşlarıma karşı yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi. l ANKARA Cezaevindeki yazarlar Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’a destek amacıyla Beyoğlu’ndaki Mephisto Kitabevi’nde düzenlenen “Kitabını kap gel” başlıklı imza günü etkinliği büyük ilgi gördü. 40 yazarın hem kendi hem de Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay kitaplarını imzaladığı etkinlikte Hayko Bağdat, Tuluhan Tekelioğlu, Celal Başlangıç, Hande Çayır, Işıl Özgentürk, Feyza Hepçilingirler, Esmahan Aykol gibi yazarlar da vardı. Etkinlikte her yarım saatte bir imza veren yazarlar değişti. Sağlık meslek örgütleri, Sağlık Bakanlığı’nın Prof. Selçuk Erez’in “Kürt sorununun barış ve müzakereyle çözülmesini” isteyen sözlerini gerekçe gösterip İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Haysiyet Divanı’nın görevlerinden alınmasını istemesine tepki gösterdi ve “Sağlık Bakanlığı’nı bu antidemokratik müdahalelerini geri çekmeye, toplum sağlığını korumaya, yaşam hakkını öncelemeye, hekimlerin sağlık hizmeti verebilecekleri çalışma koşullarını ve barış ortamını sağla mak için çaba göstermeye davet ediyoruz” çağrısı yaptı. İstanbul Tabip Odası’nda dün düzenlenen toplantıya Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Prof. Selçuk Erez, Diyarbakır Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, TMMOB İstanbul Koordinasyon Kurulu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri, İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası üyeleri ile CHP PM Üyesi Dr. Hüsnü Süslü, HDP Milletvekili Celal Doğan, HDP İl Başkanı Doğan Erbaş da katıldı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear