24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 17 Ekim 2016 2 Viraneyi andıran Uğurca köyünde yeni kurulan çadırlarda yaşam savaşı veren Ezidilerin kahvaltı sofralarında bir kuru ekmek, 45 zeytin ve bir parça peynir var. Aldıkları yardım parası ise sadece 62 TL... Ezidilerin Kahvaltı sofrasında yakaladığımız Gevre İbrahim, sığındıkları Uğurca’da yaşadıkları zorlukları anlattı. acı kaderi Ezidiler, Musul gerilimi nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tehdidiyle yeniden gündeme de geldi. Erdoğan önceki gün “Teröristlerle işbirliği yapmayın. Bu kadar Ezidiyi kamplarda biz besliyoruz. Hıristiyan diyerek ayrım yapmadık. Bu yanlış oyunlar size kâr değil zarar ge tirir” demişti. Oysa ki Ezidilerin çilesi bitmek bilmiyor... Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı eski bir Ezidi köyü olan Uğurca’da (Qorix) 2.5 yıl süreyle konuk olan Şengalli Ezidiler, 4 ay Diyarbakır’da kaldıktan sonra sığındıkları Uğurca’ya geri döndü. Ancak Ezidiler, viraneyi andıran köyde yeni ku rulan çadırlarda yaşamlarını sürüyor. Uğurca’nın genç muhtarı Erhan Tağay, kış mevsiminde konukların en büyük gereksiniminin yakacak olduğunu belirterek, “Kardeşlerimize daha önce baktık. Şimdi de bakacağız. Hayırseverler, Kızılay ve Avrupa’daki bazı vaakıfların desteği olmazsa buradaki konuklarımız aç kalacak” dedi. Şengalli Ezidilerden Hevaf Hacı; “Aileler üçe bölündü. Kimi Şengal’de kimi Türkiye’de kimi ise Avrupa’da. Can güvenliğimiz olmadığı için buradayız. Eski günleri özledik. Savaş bitseydi de topraklarımıza kavuşabilseydik. Artık kamp kamp gezmekten yorulduk” dedi. KIŞI NASIL GEÇİRECEĞİZ DERDİNDELER O şen köyden eser kalmadı Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı İkiköprü beldesi bitişiğindeki Uğurca (Qorix) köyünde 30 yıl öncesinde 5060 hane Ezidi aile yaşardı. O şen köyden şimdi 13 kişilik Tağay ailesi dışında kimse yok. Uzun süreyle muhtarlık yapan Yusuf Tağay, görevi büyük oğlu Erhan’a bırakmış. Arazi anlaşmazlığından 6000 dönüm arsa nadasa bırakılmış. Son yıllarda o verimli arazide tek bir ürün ekilmiyor, biçilmiyor. Uğurca’nın hikâyesi derin. O köyün dili olsa da dünü an latsa. 5 ay öncesine kadar Avrupa yolunu tutmadan 2000’i aşkın Şengalli Ezidi’nin yaşadığı Uğurca köyündeki o kamp alanı, köye ayrı bir güzellik katmıştı. O sığınmacılar, birer birer Avrupa’nın yolunu tutunca; şimdi o köy o eski günleri arıyor. Diyarbakır’daki kamptan dönüş yapan aileler, önümüzdeki kışı nasıl geçireceğinin derdinde. Muhtar Erhan Tağay, “Hayırseverler, Kızılay ve Avrupa’daki bazı vakıfların desteği olmazsa buradaki konuklarımız aç kalacak” diyor. UMUTLARI HER GEÇEN GÜN AZALIYOR Şengal’e dönmek artık düşlerde Çadırlar arasında iki kızına kahvaltı hazırlayan 65 yaşındaki Gevre İbrahim’le konuşuşoruz. Kahvaltıda kuru bir ekmek, 45 zeytin, bir parça peynirle karınlarını doyurmaya çalışan Gevre teyze ve kızlarının eline aylık geçen yardım parası 62 lira. Şengal’e bir daha dönmelerinin zor olduğunu söyleyen Gevre teyze, “3 yıldır bölgede dolaşmadığımız yer kalmadı” diye dert yanıyor. Türkiye’ye sığınınca önce Şırnak’ta ardından Batman’da kaldık larını, 5 ay Diyarbakır’daki kampta misafir olduktan sonra şimdi Uğurca köyüne sığındıklarını anlatıyor. Gevre teyze sözlerini şöyle sürdürüyor: “6 çocuğum var. İki kızım yanımda. Diğerleri Almanya’da. Topraklarımızda savaş bitmedi ki dönelim. Biz de ayakta durmaya çalışıyoruz. Eşim Şengal’de. İki kızımla buradayım. Ortam ne zaman normalleşecek diye bekliyoruz. Keşke burada kalıcı bir şekilde kalabilsek ama umutlarımız her geçen gün azalıyor...” Yoksulluktan en çok etkilenenler çadırda yaşayan Ezidi çocuklar. ‘Erdoğan ARTIK tehdit etmekten vazgeçmeli’ Ezidi kökenli HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Erdoğan’ın daha önce de Ezidilere yönelik olarak “Yezidi de olsa yine değer veririz” ve “Bunlar ateist, bunlar Zerdüşt” gibi söylemlerde bulunduğunu anımtasarak, “Erdoğan bütün kimliklere, kültürlere ve dini inançlara eşit mesafede olmalı ve hepsine saygı duymalıdır. Cumhurbaşkanı farklı dini inançlara karşı ayrımcılık yapmaktan vazgeçmelidir. Erdoğan, barbar DAİŞ çetelerine karşı Şengal’de kendi topraklarını koruyan Ezidi halkını tehdit etmekten vazgeçmeli” ifadesini kullandı. l Yurt Haberleri Köyün adını dövme yaptırdı Şengal’in Siba Şeyh köyünü terk ettiği 3 Ağustos 2014’te sol koluna dövme yapan 29 yaşındaki Sait Melhim ise, üç çocuğuyla birlikte çadırda yaşam mücadelesi verdiğini anlatıyor. Şeyh, “Diyarbakır’dan tekrar BeşiriUğurca’ya geldik. Daha önce kampta kurulan düzen tamamen bozulmuş. Kısıtlı imkânlarla tekrar çadır açtık. Burada okul yok. Çocuklar için tekrar okulun açılmasını istiyoruz. Önümüz kış. Şimdiden yakacak ve giyecek derdindeyiz. Annem ve kardeşlerim Avrupa’da. Bir yakınım da Şengal’de yaşıyor. Buranın şartlarına alıştık. Ailemin geçimini sağlamak için gündelik işlerde çalışıyorum” diyor. GÖÇ AİLELERİ PARÇALADI 31yaşındaki Nevaf Ha cı, ailelerin üçe bölündüğünü bazılarının Şengal’de kaldığını bazılarının Avrupa’ya gittiğini bazılarının da Türkiye’ye sığındığını belirtiyor. Hacı, “Şengal’de tektük aile kaldı. Ailemden iki kardeşim hâlâ Şengal’de oturuyor. Can güvenliğimiz olmadığı için buradayız. Ailemizle telefonla hasret gideriyoruz. Eski günleri özledik. Savaş bitseydi de topraklarımıza kavuşabilseydik. Artık kamp kamp gezmekten yorulduk. Beş ay önce terk ettiğimiz Uğurca’ya yeniden döndük. Burada sorunlar bizi bekliyor. Kış geliyor. Yakacağımız yok. Soba ve diğer malzemeler olmadan kışı nasıl çadırlarda geçireceğiz bilemiyoruz. İnşaatlarda gündelikçi olarak çalışıp beş kişilik aileme bakıyorum. İnsani yardım kuruluşları olmazsa aç kalacağız” diyor. l BATMAN / Cumhuriyet Oçikleudl yoolulu Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde Orhangazi Mahallesi’ndeki Şehit Mehmet Taş İlkokulu’nda öğrenim gören çocuklar haritalarda sokak olarak görünen inşaat halindeki bir arsadan geçerek okula gidip geliyor. Mahalle sakinlerinden Hatice Odabaşı, kızını ve komşuların çocuklarını her gün okula kendisinin götürdüğünü belirterek, “İnşaat başlamadan önce arsanın ortasındaki yol haline getirilen yerden çocuklarımız okula gidiyordu. Şimdi ise otlu ve taşlı yoldan okula gidiyor. Kış başlayınca ne olacağını bizde bilemiyoruz” dedi. Ayfer Solmaz ve Firdevs Sarı da Odunpazarı Belediyesi Başkanı ve yetkililerinden yol sorunlarının bir an önce çözülmesini beklediklerini belirtti. l CAN HACIOĞLU /ESKİŞEHİR haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ Sayın Cumhurbaşkanı, Ezidiler Hristiyan değildir! “Y eni Türkiye”nin komik bir alâmetifarikası olarak nitelendirilebilecek “Adam mısın!” filminin fragmanı üzerine kaleme aldığım yazıyı bütünleyici mahiyette “Adam mısın, Madam mısın?” başlıklı bir yazı üretmek niyetindeydim. Elbette Tayyip Erdoğan’ın “Bir adam gibi ölmek var, bir de madam gibi ölmek var” ifadesinden hareketle... Dünyanın karşısına, insanlığın karşısına ve de İslâm’ın karşısına en üst perdeden böylesi bir “Adamlık” profili ile çıkıyoruz! Bir toplum için “yaşarken ölmek”ten gayrı ne olabilir ki bu!.. Ve işte bu aynı zamanda “Yeni Türkiye”: Maçolukla lümpenliğin ne yazık ve acı ki dinle bulamaçlanmış bileşimi... HHH Bunları yazmaya yönelik ilham kuşları zihnimde kanat çırparken Cumhurbaşkanı’nın sözlerine biraz daha etraflıca bakınca başka bir şey fark ettim. “Adamlıkmadamlık” vahametinden de korkunç bir şey... Erdoğan bakın Ezidiler için ne demiş: “Ezidiler! Bak, teröristlerle işbirliği yapmayın!.. Şu anda ülkemde bu kadar Ezidiyi kamplarda biz bekliyoruz. Kapılarımızı biz size açtık. Hristiyan demedik, ayrım yapmadık, kapımızı açtık ama şimdi bazı yanlış oyunların içine giriyorsunuz. Bu yanlış oyunlar size kâr getirmez, zarar getirir bunu da buradan söylüyorum.” Evet, dehşet bir tehdit, ama bir o kadar da feci bir yanlış, ürkütücü bir bilgisizlik... HHH “Hristiyan demedik, kapımızı açtık, ama şimdi bazı yanlış oyunların içine giriyorsunuz” diyor Cumhurbaşkanı Ezidilere... “Hristiyan demedik” lafzının başlı başına sorunlu durumunu, sadece derinden üzüntü duymakla yetinerek geçiyorum!.. Ezidiler, Hristiyan değildir. Ezidilik, en köklü ve baskın şekilde Zerdüştîlik (Mecusîlik), bunun yanı sıra İslâm, Hristiyanlık, Maniheizm ve diğer eski dinler, Gnostik gelenekler ile bağlantı ve etkileşimlerle biçimlenmiş “bağdaştırmacı” (senkretik) bir inançtır. O, Ortadoğu’nun “maneviyat rahmi”nden doğmuştur ve bizim coğrafyamızın özbeöz çocuğudur. HHH Ezidiler, Hristiyan değildir ve yaşadıkları coğrafyada Müslümanlar kadar, Hristiyanlar tarafından da “Şeytanatapar”lıkla lânetlenirler. Ama Ezidiler Şeytan’a tapmazlar, “Huda”ya tapar, tek bir Tanrı’ya inanırlar. Yalnızca Ezidiler, Huda’nın tüm dünya işlerinin sorumluluğunu meleklerin en kıdemlisi olduğu üç büyük tektanrıcı din tarafından da onaylanmış Ezazil’e, kendi tabirleriyle “Melek Tavus”a bıraktığına da inanır, ona da kutsallık atfederler. HHH Ezazil, İslâm’ın İblis’ine, Hristiyanlığın Lucifer’ine ve her iki dinde de ortaklaşılan adla Şeytan’a karşılık değil mi diye diklenilecektir hemen... Lâkin Ezidilikte Ezazil’in Tanrı’ya isyanı, İslam’da ve Hristiyanlık’taki gibi anlaşılmaz. Ezidiler, Ezazil’in Âdem’e (insana) secde etmemesini Tanrı’ya isyan diye değil, onun Tanrı’ya olan büyük ve emsalsiz sevgisi, Tanrı’nın asıl yaratıcı olmasından kaynaklı mutlak itaati temelinde açıklarlar. “Ben yalnız sana secde ederim” demiştir Ezazil yani... Tanrı da bu “sınama”dan katıksız çıktığı için onu lânetlemek ne kelime, aksine dünya işlerine, insan hayatına yönelik çerçevede “Melek Tavus” olarak “gözbebeği” yapmıştır. HHH Ezidi inancında kötülüğün “insanüstü” plânda (İblis, Şeytan, Lucifer gibi) bir temsilcisi yoktur. İyilik, ilahi kattan, Huda’dan Melek Tavus aracılığıyla dünyaya, hayata, insana inerken kötülük insani katta, insanın yaratılışında içkindir ve yine onun yaratılışında içkin iyilikle mücadele halindedir. Ezidiler Hristiyan da değildir, “Şeytanatapar” da değildir. Emevi halifesi ve Hz. Hüseyin’in katili Yezid bin Muaviye’ye nispet yanlışlığıyla yaygın şekilde isimlendirildikleri üzere “Yezidi” de değildir. Ezidiler, Ortadoğu’nun, Anadolu’nun, bu memleketin sabahtan akşama yüzünü Güneş’e dönen, o yüzden de hep yüzü ak, parlak ve aydınlık insanlarıdır. HHH Bu yazdıklarımın beslendiği bir önemli kaynağı, sevgili öğrencim, artık meslektaşım Doç. Dr. Çakır Ceyhan Suvari’nin “EzidilerEtnodinsel Bir İnanç Olarak Ezidilik” (Ütopya Yayınevi, 2013) adlı çalışmasını herkese şiddetle tavsiye ederek bitireyim!.. Ezidilik nedir, ne değildir meselesini çözme yolunda içerik açısından taş gibi, kavramakanlamak açısından billur gibi, okumak açısından da lokum gibi 100 sayfalık eşsiz bir kaynak bu... HHH Son sözüm de ona: Ceyhan’cım, hiç vakit kaybetmeksizin imzalayıp gönder kitabını Cumhurbaşkanlığı’na!.. Ülken için, toplumun için, Sünni, Alevi, Nusayri, Ermeni, Süryani, Yahudi ve başka her dindeninançtan insanımız için... Ve elbette insanlığımız için!.. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear