20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 8 Eylül 2015 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ yorum 17 Özgen Acar uma günü yazımız şö[email protected] le başlamıştı: “Sanki 7 düvewww.ahmettan.com le karşı savaşıp özgür Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinde değil bir ‘Teröristan Sultaniyesi’nde’ yaşıyoruz!” C Şeytan aldatması eytan aldatması” daha çok ergenlerde, yeniyetmelerde oluyor. Gündüzleri hayal ediyorlar. Gece rüyalarında görüyorlar. Sabah kalktıklarında bakıyorlar ki yatakları ıslanmış. HHH “400 milletvekili” de bir hayal... Bir tür şeytan aldatması. Aldanan, aldandığını da aldattığını da bir türlü fark edemiyor. Altını ıslatıp durması bile aklını başına getirmeye yetmiyor! Islaklık ne yazık ki akıp durmaya devam eden insan kanı! Elbette üzülüyor ama kendini tutamıyor. Sadece dama çıkmadığı kaldı! Sütçü Tevye gibi tekrarlayıp durduyor: “Ah 400 vekilim olsaydı... Neler neler yapardım.. Yaşardın gönlünce sen.. Ah bir zengin olsaydım ben...” Gözü zenginlikte değil, o iş tamam! Gözü, Başkanlık’ta... Ama nedense başkan olursa neler yapacağını bir türlü söylemiyor... Oysa hali tavrı, gidişatı başkanlardan beter. Meydanlarda, ekranlarda seçim sürecinin her anına dahil oldu durdu. Yetmezmiş gibi, sonuca müdahale edip, “Koalisyon Kurma Süreci”ni baltaladı! Tıpkı, Barış Süreci’ni baltalaması gibi. İstifa etmiş Başbakan’ı maşa olarak kullandı. Oyaladı oyaladı durdu. Sonunda “45 günlük süre bitti!” diye kestirip attı! Anayasa hukukunu, teamülleri çiğnedi. Anamuhalefet Partisi’ni devre dışı bıraktı. Önlemini baştan alıp, Meclis Başkanı seçtirdiği eski bürokratı İsmet Yılmaz’a danışarak tek başına seçim kararı aldı. Çoğunluğu bağımlı bürokrattan oluşan üç HDP’li ile bir iki de “ünlü” takviyeli göstermelik bir seçim hükümeti terörün iştahını kabarttı. Tüm siyasi deneyimi danışmanlıktan ibaret olan, sentetik gülüşlü Muvakkat Başbakan terörü önleyip barışı nasıl kuracak? HHH Şehit sayısı nihayet 16 olarak açıklanan, Dağlıca Gecesi’nde, Erdoğan TV’den ilan ediverdi: “İki bin PKK’li öldürüldü!” Peki ya gerisi? Daha da önemlisi, ya dağa çıkmaya devam edenler? Bülent Arınç’ın TBMM’de “Hanımefendi, bir kadın olarak sen sus!” dediği HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, “Son iki yılda PKK’ye katılım 10 bini geçti!” diye açıklama yapmıştı. (19 Temmuz 2015Vatan) İki bin öldürüldü diyelim, ya geriye kalan sekiz bin? Daha öncekiler? Öldürmekle, sivrisinekler bile bitmeyeceğine göre... Sayı vermek neyin nesi? HHH Bütün mesele, kanı durdurmak.. Barış Süreci’ni yeniden başlatmak... Süreç? Kiminle ve nasıl? Masaya kimler, kimin ile kim adına oturacak? PKK’yi, HDP ne kadar temsil ediyor? Peki ya İmralı ve Kandil? HHH Siyasi realiteye ve anayasaya göre masaya, Başbakan adına birisinin oturması gerek! “İki bin PKK’li öldürdük!” diyen Saraylı, buna ne kadar izin verecek? Pekaka terörü! Sonrasında IŞİD’in Suruç terörüne Kavşak değinmiş, ardından da “Pekaka Terö ar c A n e g z Ö Kavşak “Ş rü” ile şu bağlantıyı kurmuştuk: “Bu olay üzerine sözde IŞİD hedeflerinin uçaklarla vurulmasına başlandı. Ama gerçek hedefte PKK vardı. Uyu Teröristan Sultaniyesi! (2) Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı Fevzi Apaydın “Trafik kazalarında ölenlerden onda birinin çocuklar, yaralananların ise yüzde 17’sinin 317 yaş arasındaki kuşaktan olduğunu” açıkladı. Trafik terörü ile bağlantılı geçmişten somut bir “kırmızı ışık olayını” anımsayalım! Mayıs 1998’de bir gün TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Sevim Tanürek, kendisine yanan yeşil ışıkta yaya geçidinden karşıya geçmektedir. Özel bir araç, hızla geldiği yaya geçidinde, kendisine yanan kırmızı ışığa aldırmadan, yoluna deTrafik terörü! vam ediyor, Tanürek’i haDünkü gazetelerde vaya ve ruhunu da gök“trafik terörünün” yurt gelere savuruyor. Geride 25 nelinde 25 can aldığı hametrelik fren izi kalıyorsa berleri vardı. Yaralananda sürücünün şehremini ların sayısı açıklanmamışolan babasının emrindeki tı. Düşünebiliyor musuarozözler caddeye baştan nuz “pekaka”, bir günde aşağıya yıkıyorlar! 16 askerimizi şehit ediBu olaydan sonra, sürüKırmızı Işık Yeşil Işık yor, yürekler dağlanıyor, cüye 3 ay öncesinin tariinsanlar acı çekiyor; ama hiyle “ehliyet verildiği” hatrafikte aynı gün 25 kişi ölüyor! berleri de basına yansımıştı! Kaza raGün geçmiyor ki yöreden şehit haberleri gelmesin... Pazar günü Hakkâri Dağlıca’dan daha ağır bir darbe geldi. “Pekaka”, 16 askerimizi şehit etmişti. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk dosyalarının açılmaması için hâlâ 400 vekil derdine düşen “teröristan sultaniyesinin” başındaki zat, “yürekleri dağladığı” için olayı “kınadı”. Her geçen gün “kınamaktan” başka ne yapılıyor? Böylece bir yerlere kına yaka yaka sultaniyede tüketim arttığı için, Suudi Arabistan’dan daha çok kına satın alınacağı anlaşılıyor! porunda Tanürek’i, 8’de 8 kusurlu bulan görevli, Deniz İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı! 2 yıl sonra da, sürücüye Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nce “testis kanseri” tanısı ile askerlik için “çürük raporu” verilmişti. Bu rapor iş görme gücünün yüzde 60’ını yitirenlere veriliyor. Sürücü ardından evlenmiş, “testis kanserine” karşın bir de çocuğu olmuştu! Bu hastalık tedavi edilebiliyordu. Demek ki iyileşmişti. Bu durumda askere gitmesi gerekirdi... Dağlıca’dan şehit haberleri gelirken trafik terörünün bu kahramanı gemiciklerini yüzdürüyordu! rof. Dr. Halil İnalcık, dün P 100. yaşına girdi. Bilkent Üniversitesi’nde doğum günü tö Halil İnalcık: Dalya... Teröristan Sultaniyesi (Taner Özek) yan yılan uyandırıldı. 21 Temmuz’dan bu yana PKK, sınır karakollarına saldırdı. Yollara döşediği mayınlarla askerlerimizi ve polislerimizi şehit etti. O günden sonra şehit sayısı 44 günde 180’i aştı.” renle kutlandı. Osmanlı tarihinin bu uluslararası dev bilim insanının, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde “İnkılap Tarihi” derslerinde öğrencisi olmuştum. Osmanlının geçmişinden dersler çıkararak, Atatürk’ün devrimlerinin önemini, kıyaslamalı öğrenme fırsatını elde etmiştim. Yıllarca sonra Atina’da görev yaptığımda, Büyükelçilikte görevli bir diplomat dostla evli kızını ziyarete geldiğinde, daha yakından tanımıştım. O yıllarda Şikago Üniversitesi’nde Osmanlı Tarihi Bölümü’nün başında idi... Değerli bilim insanı İnalcık’a nice sağlıklı, daha uzun yıllar dilerim... haftanın sanat çizelgesi Mandolinin tellerine haciz konacak!.. topus Penaltı noktası özel sektöre devredilsin, penaltı vuruşu paralı olsun! fiks mönü Ortaçağ Usulü Üfürük Köfte Badem Bıyıklı Revani Argodan al haberi YEŞİLLİK: Boş söz VAGONCU: Hırsız KEDİCİLİK: Hırsızlık Hasar tespit Komisyonu Adam fena dağıttı!.. Müjdat, Uğur, Necip ve Aylan çocuk şağıdaki dört sahne, Türkiye ve bölgedeki acı gerçeklerin, birbirini tamamlayan bütünleşmiş ayaklarıdır. Sahne 1: Bodrum Kalesi’nde sevgili Müjdat Türkiye’nin manzaralarını Uğur Dündar’ın hayatı üzerinden bize iletiyor. 1970’li yıllardan bugüne demokrasi, basın özgürlüğü, İslamlaşma nereye gelmiş, nereye götürülüyor? Hafızalarımızı tazelerken gülmekten çok, içimizdeki derin acıyı yaşıyoruz, Türkiye acısını. Sahne 2: Kalenin hemen yanındaki aşırı lüks milyonluk yatın kıçına 5 metre mesafede, Suriyeli iki minik çocuğun kaldırımda uyukladığını görüyorum, uyurken bile avuçları açık, dileniyorlar. Kahveler boyunca yürürken 510 metrede bir dilenen Suriyeli ailelere, çocuklara rastlıyorum. Yatlar, bir gece kulübünün cazgır müziği ve Suriyeli çocuklar iç içe geçmiş, adeta birbirleriyle bütünleşmişler. Karşılıklı “dışsallıklar” yaratıyorlar! Suriyeli dilenciler (göçmenler) bu ortam sayesinde dilenip ayakta durmaya çalışıyorlar; para verenlere sık sık rastlıyorum. Turistler lokantalarda, kahvelerde kenardaki masalara oturmak istemiyorlar. 34 dakikada bir Suriyeli biri masaya yanaşıp para ve yiyecek istiyor. Esnaf şikâyetçi, bunalmış durumda, “turistleri kaçırıyorlar” diye yakınıyorlar. Başımıza bunları salanların Allah belasını versin diyenler giderek artıyor. Öyle ya, 2 milyon Suriyeli her yere doluşmuşlar: herkes ekmek parasının peşinde. Sahne 3: Almanya’dan Türkiye’ye gelen dostum Necip Şahin ile buluşuyoruz. Almanya’daki Türklerin sorunlarını, Türkiye’nin durumunu tartışıyoruz. Kendisi Almanya’daki Türk sivil toplum örgütlerinin seçilmiş, önemli bir lideri. Almanya’daki sosyal demokratlarla da yakın ilişkisi olan etkili bir sendika lideri. 1960’lardan bugüne kadar geçen sürede Türkiye’den Almanya’ya, “misafir işçiler” olarak gidişin 50 yılda ne noktaya geldiğini, nasıl 3 milyon dolayına ulaştığını tartışıyoruz. Onlar 50 yılda, büyük ölçüde “organize biçimde” anlaşmalara bağlı olarak gitmişlerdi; yine de büyük sorunlarla karşılaştılar, bugün de sorunlar var. Ya Suriye’de yaratılan iç savaştan, bombalardan, bölünmekte olan ülkeden bir kalemde Türkiye’ye bugün kaçmak ve göçmek zorunda kalan 2 milyonu aşkın Suriyelinin bizde yaratacağı sorunlar ne boyutlara ulaşacak. Hem de AKP hükümetlerinin Suriye’nin bütünlüğünü temsil eden Esad’a karşı, resmen taraf olduğu bir iç savaş sonucu! napolyanna Bana güzel şeyler söyle dasti... Para.. para.. para!.. Ahğğ.. A horozerkil Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? İkisi de benden!.. ON NUMARA 08, 09, 11, 15, 17, 25, 33, 34, 37, 40, 41, 42, 44, 57, 60, 61, 63, 65, 72, 73, 75 ve 79 10 BİLEN: 133 bin 392’şer TL (2 kişi) 9 BİLEN: Bin 815.45’er TL 8 BİLEN: 44.95’er TL 7 BİLEN: 23.85’er TL 6 BİLEN: 4.30’ar TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 2.75’er TL 8 EYLÜL 2015 SAYI: 32843 Buhrana çözüm: CHPVPGezi ittifakı ağlıca’da yaşanan alçak saldırının boyutları, bu yazıyı kaleme alırken henüz belli değildi. Bir rica: Lütfen insan hakları ve barıştan söz eden dostlarımız, bu terör hainliklerinden sonra yine o eşitlikçi, soğuk, entel dili kullanmasınlar, anlaştık mı? Önce yaşam hakkına saldıran alçaklara “terörist” adını koysunlar. Barışı istemeyen yok. Ama barış, katliamlardan geçmiyor... Terör kime yarıyor? HDP’ye yaramadığı kesin. 400 rakamını takıntı yapmış hanedancılara bir yararı olacağı söyleniyordu, ama orada da tam tersini görüyoruz. Fatura Bilal ’den başlayarak onlara kesiliyor. O tüyler ürpertici ortamda, hâlâ “Bana 400 oyuncağım verilseydi, testiler kırılmazdı!” gibi trajik demeçler, Allah’tan ters tepiyor! Biri başkan olamadı diye, TSK gerekeni yapmıyor mu? Peki, gürültü patırtıyla PKK’den hesap soran MHP, getirdiği çözümsüzlük dizisinin ülkeyi nerelere getirdiğini hiç mi göremiyor? Geçiniz hesapları, oğlunu kaybettiği yetmiyormuş gibi, bir de “karakteri bozuk babalar” diye haşlananlar, bu siyasilere ne diyorlar zannediyorsunuz? Pazar gecesi, Hürriyet yobazlar tarafından hedef gösterildikten sonra organize olan demokrasi düşmanları, taşlı sopalı bir karanlık güruhla yeni bir Madımak provası olarak gazeteyi bastılar. Camları kapıları kırıp içeriye büyük zarar verdikten sonra, AKP ve Erdoğan lehine slogan atıp rahatladılar. Aralarında AKP Gençlik Kolları Başkanı ve milletvekili Abdürrahim Boynukalın da varmış. Eh, “seçim sonucu ne olursa olsun, seni başkan yapacağız” (!) dediğine göre artık bakanlık hak eder! Öğrenmek istiyorum, Hürriyet derhal her hukuki hamleyi yaparak Dağlıca’daki alçaklık kime yarıyor? D İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar dün kendisine saldıran güruhtan davacı oluyor mu? “Gittiği yere kadar gitsin” diyerek savcıları göreve davet edecek mi? Yoksa, dün gazetesinde yaptığı gibi yaşadığı ağır aşağılamayı hazmedip “işi büyütmeyelim” mantığıyla dosyayı kapatacak mı? Madımak’tan korkarsan, Madımak olursun! Korkunun ecele faydası yok, diktaya faydası var! Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Hürriyet’e saldırı İster PKK’nin beyni yıkanmış katilleri, ister şehir eşkıyalarının gazete basarak yarattığı sokak terörü, aynı hedefi güdüyorlar: Korku ve dehşet salarak insanları sindirmek, korkutmak, “böyle bir ortamda seçim yapılamaz” dedirtmek. Bıkkınlık, yılgınlık, korku ve hatta kaçış yaratmak! İşte bu adi tuzaklara direnmeye mecburuz. Bunun da birinci yolu farkında olmadan bu propagandaya alet olup, “Bu seçim olmaz kardeşim!” diye sağda solda ahkâm kesmemek! Terör ve şiddet seçimi durduramaz! bu ittifakı küçümseyemez. Bazen bir milletvekilliği tek oyla alınır. Bazen bir yasa, tek oy farkla geçer, ülkelerin geleceği değişir. Ayrıca oluşacak sinerjinin önü, bugünkü sıcak ortamda çok açık. Aynı gerekçelerle, Gezi günlerinde demokrasi için barışçı önderlik yapmış olan STK liderleri ve aydınlar arasından seçilecek isimler de, o günlerin kararlı aktivistleriyle, Parlamento’ya güç verir! Halkın canına tak demiş olması, demokrasiye sahip çıkmak isteyen yurtseverlerin artık aynı sandıklarda, ortak hedefler için hareket etmesini gerektiriyor. CHP’li hiçbir arkadaş, “kontenjanlar belli, yeni kimseyi alamayız” demesin. Siyaset, kişisel çıkar veya sıfat için yapılmaz. AliVeli yerine, AhmetOsman geldiği zaman bambaşka bir yeni kitle partiye katkı yapacaksa, o arkadaşlar özveriyle çekilmelidir. Bunun tartışılır yanı yoktur. CHP bu hamleleri yaparsa, bence oyunu net olarak yüzde 30’ların ilk hanelerine kadar tırmandırır. Bu birlikler, ciddi sinerji yaratır. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.00 04.47 05.13 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.30 13.0 9 16.43 06.15 12.54 16.27 06.39 13.16 16.50 Akşam 19.36 19.20 19.41 Yatsı 20.58 20.40 20.59 Yıllardır konumuz, solda birlik. Geçen hafta gündeme gelen CHPVatan Partisi yakınlaşması umut verici. Pabucun pahalı olduğunu anlayan AKP, nasıl SP ve hatta merkez sağa göz kırpıyorsa, CHP’nin de kontenjan listesine VP’den 45 isim alması, sandığa gitmeyen küskün Atatürkçülerden en az 5 puan getirebilir. Bunu söylerken VP’nin yadsınamaz medya ve sokak gücü ile TGB’yi de değerlendiriyorum. Hiç kimse CHPVPGezi ittifakı işi çözebilir Bazı gazeteciler, CHP’nin Pamukoğlu’nu aday gösterme olasılığına karşı tepki vermişler! İşte bunu hiç anlayamadım! CHP’nin bir kitle partisi olarak Sezgin Tanrıkulu veya Mehmet Bekaroğlu gibi isimleri bünyesine almasını hazmedeceksin, sonra PKK’ye karşı sert tavrı var diye, Pamukoğlu’nun üstünü çizmeye kalkacaksın! Biliyorsunuz ülke solKemalistmuhalif gazetelerinde “yetmez ama evetçi” eski Erdoğan savunucularını bile hazmetmeyi başardı değil mi? Kimse CHP’yi, ÖDP veya Yeni Demokrasi Hareketi ile karıştırmasın! Pamukoğlu da partiye güç getirir. Pamukoğlu neden vekil olmasın ki? Ve son perde Sahne 4: Gazetelerde, dünya ajanslarında, televizyonlarda, Bodrum’da kıyıya dalgalar tarafından savrulmuş minik bir çocuğun kumsalda nefessiz yatan bedeni yer aldı. Gören, işiten herkesi ürperten bir sahne. Ama bu bir sonuç. Neyin sonucu; Bölgedeki ülkelerde iç savaşlar çıkararak BOP’u gerçekleştirmek istemenin sonucu. Etnik ve mezhep çatışmaları yaratarak silah ve terörist gönderenlerin ürettiği insanlık dışı durum. Kaçan insanlara boş verip, “benim sınırımı geçmesin de ne olursa olsun” diyen Avrupa’nın suçu. Suriye’de, Esad’a karşı taraf olarak silah gönderen, savaşçı eğiten odakların suçu. O iliklerimizi donduran küçük çocuğun üzerinde bu odakların parmak izleri bulunuyor. Aylan çocuk, tüm dünyaya son nefesinde “kral çıplak” demiştir. Geçmiş yıllarda Afgan kızı Şerbet’in, “Afganistan savaşından önceki ve sonraki iki fotoğrafı arasındaki çarpıcı fark” gibi.(*) (*) E. Manisalı, Gölgeler, sayfa 55, Derin Yay., 2003. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear