20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 13 Aralık 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 7 Elçİ CİnAyETİnDE SüRpRİz TAnIk SokAk ARASInDAkİ polİSE DİkkAT çEkTİ: TAkSİyİ DuRDuRAMADIk iyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin (49) öldürülmesiyle ilgili sürpriz bir tanık ifadesi ortaya çıktı. Savcılıkta ifade veren tanık, sokakta silah seslerinin gelmesinin ardından girdiği ara sokaktaki bir polisin kaçan 2 YDGH’linin arkasından ateş ederek bir şarjör boşalttığını söyledi. Tanığın tarif ettiği sokağın Dört Ayaklı Minare’nin yanında başına aldığı kurşunla yere düşen Tahir Elçi’yi gören bir açıda olması kuşKEMAL GÖKTAŞ kuları büyüttü. Elçi ailesinin avukatları savcılığa dilekçe vererek tanığın ifadesinde belirttiği polisin tespit edilerek tutuklanmasını istedi. Avukatlar, savcılığın ifadesini aldığı polislerin sadece sicil numaralarını tutanağa geçirirken isimlerini yazmamasını da eleştirerek bunun isimlerin saptamasına engel olduğunu ifade etti. D 2 KELimELiK TALEp: KATiLLER bULUnsUn İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının düzenlediği ve bu hafta Tahir Elçi’ye adanan oturma eylemi Diyarbakır Koşuyolu Parkı’nda Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapıldı. 357’si yapılan ve Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya’nın da katıldığı eylemde, Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, “Söyleyeceğim bir tek şey var. Sürekli bu iki sözcüğü kullanacağım. O da; katiller bulunsun” dedi. ra BalıkçılarbaşıUrfa Kapı arasında basın açıklamasında görev yapan güvenlik güçlerine karşı yapılacak herhangi bir saldırıya karşı görev aldıklarını kaydetti. Polis, 10 dakika sonra önceki gün polise yapılan bir silahlı saldırıya katıldıklarından kuşkulanan 20/25 yaşlarındaki 2 kişinin taksi ile geldikleri ne yönelik istihbari bilgilerin gelmeye başladığını anlattı. Bir ekibin araca yönlendirildiğini kaydeden polis, kendilerinin de Turistik Cadde istikametine doğru hareket ettiklerini ancak ‘trafik yoğunluğundan’ dolayı taksiyi durduramadıklarını anlattı. Taksinin Balıkçılarbaşı’na yaklaşması üzerine “bölgede bulunan polis ekiplerine saldırı olabileceği” değerlendirilerek aracın durdurulması ve şahısların incelenmesi için Haber Merkezine Ekip Amir Vekili tarafından bilgi aktarıldığını söyleyen polis daha sonra aracı durduran polislerin saldırıya uğradığını ifade etti. Halkın Casuslarına Mektup evgili kardeşlerim, Sevgili Can, Sevgili Erdem, bugün pazar, bilmiyorum sizi güneşe çıkardılar mı; dayayıp sırtınızı beyaz duvara “toprak ben ve güneş, bahtiyarım” diyebildiniz mi? Uzun hapislik yılları, tüm ömrü mücadeleyle geçmiş Nâzım, hapisteki adamın hayat dolu serzenişiyle, memleketin, yoksulların, işçilerin, köylülerin dertlerini bir an bile unutmadığını, bir anlık mutluluğun da buralardan geldiğini anlatabilmek, “yaşıyorum” diyebilmek için yazmıştı. Biliyorum; siz de sizi hapse koyanlara inat yaşayabilmenin gururunu göremediğiniz bulut ya da güneşle birlikte tıpkı Nâzım gibi taşıyorsunuz. HHH Biliyorum, çünkü siz de gözlerinizdeki ışığı oralardan bir yerlerden aldınız. Silivri’nin kapıları üstünüze kapanırken değil, daha o adına saray denilen adaletsiz yerden yola çıkarken değil, masanın üstüne kapanmış, beyaz kâğıda şiir gibi cümleleri yazarken Can, “işte haber bu” diye yerinden doğrulur bir sigara daha yakıp pencereyi aralarken Erdem, ışık gelip yerleşirdi gözlerinize. Ne demiş savcı; “casus” mu? “Evet halkın casuslarıdır bunlar” diyordu gıptayla sizden söz eden bir arkadaş. Eskiden, çok eskiden Aksaray’da Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın kitabevi vardı. Geniş penceresinden içeri bakmayı sever, kitaplar arasındaki Adam’ı görmek için yaklaşırdım iyice. Bir gün cama büyük bir beyaz kartona bir şiir yazıp astı o Adam. HHH “Savcı, nedir düşündün mü? / Yazıları suçlu kılan? / Usla, yürekle büyümüş, gündüzler geceye karşı, / Ama nedir çağlar üzre, / Beni senden güçlü kılan” diye yazıyordu beyaz kartonun üstünde. Çok gençtim ve o Adam’ın cesareti, korkusuzluğu bana geçsin diye başımı gökyüzüne kaldırırdım. Kardeşlerim, bulaşıcı ilkelliğin üstüne üstüne gidilmezse; Can, senin fotoğraflarında durduğun gibi başı dik durulmazsa; Erdem, Ankara kıyımını yazarken acıyla kıvrılan kaşların gibi isyan çizilmezse, çoğaldıkça çoğalacak bu ilkellik. Ama bana öyle geliyor ki, biz bu tozlu ilkelliği yeneriz. O şairin dediği gece gibidir çünkü ve “yürekle büyür gündüzler geceye karşı.” HHH Zamanın kırılgan anlarında, vaktin dar zamanlarında, her ikisinin sürekli tekrarlanarak büyüyen diyalektiğinde bir vakit orada kalsanız da çıkacaksınız. Silivri her defasında gelip bizi bulan, vurabilirse vuran ilkelliğin, ne çok, ne kadar karanlık anlamları var bu sözcüğün mekânı, müzesi olacak. Biz de memleketin başına çorap örmeye gayret edenlerin karanlık izlerinin resmedildiği o müzede Nâzım’dan iki dize mırıldanacağız; “müzeyi gezmek iyi müzelik olmak fena” diyeceğiz. Öyledir; fenadır müzelik olmak. Şimdi yüksek tavanlı, parıltılı yerlerde iktidarın sürüp gideceği hayaliyle iş görenler de bir gün, Gezi halkının dediği gibi “kesin bilgidir”, müzelik olacaklar ama daha bilmiyorlar bunu. HHH Bizse Ignazio Silone’den Fontamara köylülerini okuyor, tıpkı onlar gibi gazetemizi çıkarıyor, “ne yapalım” diye soruyoruz sürekli. Ne yapalım? Sizi oradan çıkarmak için ne yapalım? Şairlere, halka soruyoruz, sokaktan geçenlere “şu sizin casusları nasıl kurtaralım” diye soruyoruz. Hepsi de “devam” diyor bize; “devam, az kaldı, umutla gerçek arasında zaman kısadır...” Devam öyleyse yazmaya, çizmeye, devam gizli kalanı anlatmaya... Ama bugün pazar ve siz dayayın sırtınızı beyaz duvara... S Tahir Elçi Avukatlar, Elçi’nin öldürülmesinin ardından sokağın boşaltılması anonsu yapan polisin sonraki faaliyetlerinin de araştırılması gerektiğini belirten bir dilekçe verdiler. Dilekçede olaydan sonra ilk keşfin yapıldığı saat 15.00’e kadar geçen sürede kimlerin sokağa girip çıktığının belirlenmesi istendi. Olay öncesinde 2 YDGH’linin bindiği taksinin bilinmesine ve takibe alın ‘Sokağa kimler girdi?’ masına rağmen basın açıklamasının yapıldığı Balıkçılarbaşı’na kadar durdurulmadığının anlaşılmasının ardından, Elçi’nin basın açıklaması yaptığı bölgedeki polislerin de taksi nedeniyle uyarıldığı anlaşıldı. Basın açıklaması nedeniyle görevlendirilen polisleri korumakla başka polislerin de görevlendirildiği ortaya çıktı. Savcılıkça ifadesi alınan bir polis basın açıklamasına ilişkin anonsun yapılmasından son Trafik vardı itirafı Emniyet istihbarat şubesinde kameraman olarak görev yapan bir polis ise verdiği ifadede silah seslerinin gelmesinin ardından kamera kaydına devam ettiğini belirterek şunları anlattı: “Çöktüğüm sırada yerde yatan daha sonra Tahir Elçi olduğunu öğrendiğim şahsı gördüm. Bu sırada güvenlik şubede çalışan Mesut adlı polis arkadaşım mermisinin bittiğini söyleyerek belimdeki silahı aldı. Silahı aldığı sırada teröristler kaçmışlardı. Silah seslerini duyup yere çökerek çekim yaptığım sırada güvenlik şubedeki sicilini bilmediğim arkadaşımızın önde kaçan teröriste ateş ettiğini gördüm. Kaçan teröristlerin ateş edip etmediğini de bilmiyorum.” l ANKARA ‘Kayıttan çıkmadım’ Milyonluk göç kaygısı 90’larda köylerini bırakıp sur ve silvan gibi ilçelere kaçmak zorunda kalanlar, şimdi bu ilçeleri de bir bir terk ediyorlar. En az 200 bin kişi göçüp gitti bile... SELİN GÖRGÜNER/ MAHMUT ORAL atışmasızlık ortamının son bulması, hendekler ve barikatlar nedeniyle ağustos ayından bu yana bölge genelinde 17 ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasağı en çok sivilleri vurdu. GöçDer, Diyarbakır’ın Sur ve Silvan, Mardin’in Nusaybin, Şırnak’ın Cizre ilçeleri gibi çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde en az 200 bin insanın göç etmek zorunda kaldığını belirtti. GöçDer Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Yılmaz Kan, çatışmaların sürmesi durumunda geçici göçün kalıcı göçe dönüşebileceğini ve 1 milyon insanın göç etmesinden endişe ettiklerini söyledi. Son 4 ayda ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının göçü tetiklediğini anlatan Kan, “İlk göç dalgası özel güvenlik bölgelerinin ilanıyla başladı. Ardından çatışmalar ilçelere yayıldı. Sur, Nusaybin Silvan, Bismil, Derik ve Cizre’de yoğun çatışmalar yaşandı” dedi. Yaşananın geçici göç dalgası olduğunu, bunun kalıcı göçe dönüşmesinden kaygı duyduklarını kaydeden Kan şu görüşlerini dile getirdi: “Farklı bir göç dalgası yaşanıyor. Buna geçici göç dalgası diyebiliriz. Çatışmalar sürdüğü için insanlar güvenlik nedeniyle birinci derece yakınlarının yanına sığınıyor. Ancak çatışmalar bu kadar şiddetli devam ederse bu geçici göç dalgasının kalıcı hale geleceğinden, ayrıca göç eden insan sayısının 34 katına yani 600 bin ile 800 bin kişiye çıkmasından endişe ediyoruz. Bu insanlar ikinci, üçüncü göçlerini yaşıyorlar. Daha 90’larda yaşanan zorunlu göçün yaraları sarılmamışken yeni bir göç dalgası daha büyük tahribatlara yol açar.” Ç DHA DEpREMlE yAşAMAk gİbİ... asakların sürekli hale getirildiği ilçelerden Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin DBP’li Belediye Eşbaşkanı Vekili Zuhal Tekiner, “İnsanlarda artık başka bir psikolojik davranış gelişti. Bakıyorsunuz, yasağın kaldırıldığı kısa süre içerisinde çok uzun süre yetecek kadar yiyecek, içecek, süt, mama, hijyen ürünü almış evinin yolunu tutuyor. Depremle yaşamak gibi bir şey oldu. Bunun sonucunda insanlarda bir göç olgusu da ortaya çıktı. Kalıcı olmadığını düşünüyoruz ama yine de travma yaratıyor insanlarda. Diyarbakır’a gidiyor, 10 gün sonra geri geliyor. Daha çok kiracı ve maddi bir zorunluğu olmayan kişiler göç ediyorlar. Bir de özellikle küçük çocukları olan aileler onların psikolojilerini korumak için geçici göçe başvurabiliyor” dedi. Y yurttaşlar giderken sadece giysileri ve diğer zorunlu ihtiyaçlarını alıyor. Sur kaymakamlığı da göç eden 300 aileye taşınma ve kira yardımında bulundu. Üçüncü kez göç ediyorlar HER An yASAk olACAk TElAşI saybin ilçesinin DBP’li Belediye Eşbaşkanı Cengiz Kök, yasağın kaldırılmasına karşın ilçede hâlâ OHAL hali yaşandığına dikkat çekerek “İlçenin en işlek caddesi Çağçağ Cad Cengiz kök desi ve mahallelerin tüm girişlerinde polis bekliyor. İnsanlar bunu gördükçe yasağın kalktığına dair inancı kalmıyor. Her an yeniden yasak olacakmış gibi bir telaş ve tedirginlik içindeler. Temelli bir göç olmazsa da o mahallelerden ya komşu mahallelere ya da yakındaki köy ya da ilçelere göç ediyor insanlar. Giderken sadece giysileri ve diğer zorunlu ihtiyaçlarını alıyor. Böyle bir hayat olamaz” dedi. sık yasak uygulanan Çok ilçelerden Mardin’in Nu AA 1990’larda yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle 5 bin köyün boşaltıldığını ve 3.5 milyon insanın zorunlu göçe tâbi tutulduğunu anımsatan Kan, “ÖrnekİRAlAR ğin Diyarbakır’da Sur ve BağyükSElDİ lar gibi ilçeler 1990’larda zorunlu göçle gelen insanların usaybin’de yaşadığı ilçelerdir. Kalıcı bir 5 kez sokabarış formülü müzakerelerin ğa çıkma yasağı ilan tekrar başlamasıyla olabilir. edilmesinin ardından Halk müzakerelerin tekrar binlerce yurttaş göç başlayacağına umudunu etti. İlçede ev kiralayitirmedi yoksa 1 milyon rı da yüzde yüz artinsan göç edebilir. tı. Daha önce kirası Halkın halen barışa 300 lira olan bir evin ve müzakerelere inankirası olaylar sonrası cı var. Bunu bekliyor600 liraya yükseldi. lar, bunun için direniİlçede yaklaşık 2 ayyorlar. Ancak çatışmadır, doğru dürüst iş yerini açamayan eslar böyle sürerse maanaf da iflasın eşiğilesef çok daha ağır bir ne geldi. l MARDİn/ tabloyla karşılaşabiliCİHAn riz” dedi. Barış hâlâ umut... 7 kentte 52 kez yasak ürkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi, sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili yaptığı açıklamada, 16 Ağustos 11 Aralık arasında 7 kentte, 2014 nüfus sayımına göre toplam 1 milyon 299 bin 61 kişinin yaşadığı 17 ilçede toplam 52 kez süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini açıkladı. Yasaklı gün sayısı 163. Diyarbakır’ın ilçelerinde aralıklarla 104 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Nusaybin, Silvan, Cizre, Derik En çok yasağın hüküm sürdüğü ilçeler, Nusaybin, Silvan, Cizre ve Derik. Nusaybin’de14 gün, Silvan’da 12 gün, Cizre ve Derik’te 9’ar gün aralıksız sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Nusaybin’de 4 kez toplam 29 gün yasak ilan edildi. Silvan’da 7 kez yasak ilan edilirken Nusaybin, Silvan, Cizre ve Derik’teki yasakta 51 sivil öldürüldü. Derik’te de kentten kaçış sürüyor. T ESkİDEn kÖylER şİMDİ şEHİRlER HD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici yasaklar ve sonrasındaki operasyonlarla sivillerin yaşam alanlarının savaş alanlarına dönüştüğünü vurguladı. DuRaci bilici rumun artık çok kaygı verici bir boyuta ulaştığına da dikkat çeken Bilici “İnsanların, barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçları ellerinden alındı. Önceden köyler operasyonlarda yakılıp, yıkılıp boşaltılırdı, ablukaya alınıp insanlar işsiz bırakılır ve sonunda göç ettirilirdi şimdi bu yöntem şehirlerde uygulanıyor. Bir mahallede bir çatışma varsa bütün şehir yasaklanıyor, dünya ile irtibatı kesiliyor” diye konuştu. n İ ğını belirterek Atatürk parkı’nda toplandı. polis, basınçlı su ve biber gazıyla müdahale etti. HDp’li Aslan ile polis arasında sert tartışmalar yaşandı. Aslan, “Hangi şerefsiz su sıktı?” diyerek polisle tartıştı. Dbp İl başkanı Mehmet Candemir’in aralarında bulunduğu 4 kişi gözaltına alınırken, HDp milletvekilleri Mehmet Ali Aslan ve Ayşe Acar başaran, ToMA’nın önünde oturma eylemi yaptı. Öte yandan Sur’da bir polis kolundan vurularak hafif yaralandı. İlçede gün boyu silah ve patlama sesleri duyuldu. l yurt Haberler atman’da aralarında HDp milletvekilleri b Mehmet Ali Aslan ve Ayşe Acar başaran’ın da bulunduğu grup, Öcalan’a tecrit uygulandı ‘HAnGi ŞEREFsiZ sU sIKTI’ TARTIŞmAsI C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear