20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 13 Aralık 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER 12 umhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutukluluğuna sendikalardan ortak tepki geldi. “Tutuklu gazetecilerin tecridine acilen son verilsin” çağrısında bulundular. DİSK, KESK, Türk Mühendis ve Mmar Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı çağrı metni SendikAlArdAn ortAk çAğrı C nin altına imza attı. Can Dündar ve Erdem Gül’ün işlerini yaptıkları için tutuklandıklarını belirten sendikalar, “Kaçma veya delilleri karartma şüphesi söz konusu olmadığı halde iki gazetecinin tutukluluklarının devamı, gazeteciliğin cezalandırılmasının amaçlandığına işaret ediyor” görüşünü dile getirdi. İki gazetecinin cezaevinde tecrit altında tutulduklarını, birbirleriyle dahi görüştürülmediklerini savunan sendikalar, “Tutuklu ya da hükümlü olsun, cezaevindeki insanlara en ağır psikolojik işkencenin reva görülmesi vicdanları kanatıyor. Tutuklu gazetecilerin tecridine acilen son verilsin” çağrısı yaptı. Öte yandan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden, Dündar ve Gül’e mektup yazdı. Karaca, meslektaşları Can Dündar ve Erdem Gül’e hitaben “Çağlayan Adliyesi’nde savcılıkta ifade verip hâkimlerin karşısına çıktığınızda kendimi sizin yerinizde hissettim yeniden. O günü yaşadım. İnşallah en kısa sürede ailemize, mesleğimize döner; bu yaşadıklarımıza da ‘Hey Gidi Günler’ der, selam çakar geçeriz” ifadelerini kullandı. Sancar şüphesiz özgürlüklerden yana Dündar ve Gül serbest bırakılmalı AlMAnYA HÜkÜMet : d ortAğı SP lmanya’da hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Büyük Kongresi’nde, Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün serbest bırakılmasını talep eden önerge, delegelerin oybirliğiyle kabul edildi. Önergede, Alman hükümetinin, tutuklu gaAYŞE SAYIN zetecilerin serbest bırakılması ve muhalif basına yönelik baskıların sona erdirilmesi için girişimlerde bulunması tavsiyesi de yer aldı. Alman Sosyal demokrat Parti’nin kongresinde dündar ve Gül’ün serbest bırakılmasını talep eden öngerge kabul edildi. Önergede Alman hükümetinin sürecin takipçisi olacağı ifade edildi A SIRLIK URG’UN A O B S A R T S DA CAN SALONUN DESTEK GECESİ DÜNDAR’A Gabriel seçildi Almanya’da hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) genel başkanlığına Sigmar Gabriel’in yeniden seçildiği Büyük Kongresi’nde, çok önemli bir önerge de kabul edildi. Fransa Devlet Başkanı Hollande’ın yanı sıra Avusturya, İsveç ve çok sayıda AB’li parlamenterin katıldığı kongrede, SPD delegeleri tarafından Erdem Gül ve Can Dündar’ın tutukluluğuna son verilmesine ilişkin önerge verildi. CHP’den Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu adına, Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata’nın katıldığı toplantıda, söz alan delegeler Gül ve Dündar’ın tutuklanmasına tepki gösterdi. Verilen önergede, “Basın ve düşünce özgürlüğünün en temel insan hakkı” olduğuna vurgu yapılarak, “Basın ve düşünce özgürlüğü demokratik rejimler için tartışılmaz haklardır. Bu özgürlükler Dündar ve Gül için de geçerlidir. SPD söz konusu demokratik hakların çiğnenmesinden rahatsızlık duymaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini hukuk devleti kurallarının dikkatle uygulanmasına davet etmektedir” görüşüne yer verildi. Alman hükümetinden de Dündar ve Gül’ün serbest bırakılması ve uygulanan baskıların sona erdirilmesi istenilen önergede “Alman hükümeti Türkiye ile ilişkilerinde gazetecilerin serbest bırakılması konusunu izleyecektir. Temel haklardan olan basın ve fikir hürriyetinin sağlanmasını talep etmektedir” denildi. Geceye katılan Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Avrupa Temsilcisi Johan Bihr, “Gazetecilik katledildikten sonra özgür politik hayattan da söz edilemez” diye konuştu. Umut penceresi genişleyecek trasbourg’un asırlık sinema salonu Cinema Odyssee’de Can Dündar ile dayanışma gecesi düzenlendi. ‘Erdoğan’ın En Uzun Günü’ adlı belgesel filmin gösterinin ardından düzenlenen sohbet programına Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, oğlu Ege Dündar, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Ortadoğu ve Türkiye Temsilcisi Johan Bihr, gazeteci Ayşenur Arslan ve Cumhuriyet editörlerinden Nilgün Cerrahoğlu ile Strasbourg gazeteciler derneği ‘Club Presse’ başkanı François Sholler katıldı. Strasbourg’da düzenlenen 27. Türk Sinema Günleri çerçevesinde Can Dündar’ın, ‘Erdoğan’ın S Hukuk kuralları En Uzun Günü’ adlı belgesel filmi gösterildi. Filmin ardından Faruk Günaltay’ın moderatörlüğünde Can Dündar’ın eşi, oğlu, Johan Bihr, Ayşenur Arslan, Nilgün Cerrahoğlu ve François Sholler dayanışma konuşmaları yaptı. Dilek Dündar, Can Dündar ile birlikte defalarca Strasbourg’a geldiklerini söyledi ve “Bu sinemada, acaba salonu doldurabilir miyiz diye bakardık, salı günü Can’ı göreceğim, ona, salon tamamen doluydu diyeceğim” ifadelerini kullandı. Dilek Dündar konuşmasında “Dünya bunları hak etmiyor, etnik ayrımcılığı dinsel terörizmi ve ayrılıkları, yabancılaşmayı kabul etmiyor, insanlık şu an dünyada olup biten hiçbir şeyi kabul etmiyor. Direnmek gerekiyor, Can ve Erdem’in özgürlüğü bunun için önemli, böyle dayanışma geceleri çok önemli” dedi. Strasbourg Club Presse Başkanı François Sholler ise “Can ve Erdem gibi cesur gazetecilerin mücadelesine destek olmalıyız, dayanışma için seferber olmalıyız. Can, belgeselde iki pencereden bahsetmişti. Birisinin mezara, diğerinin adliyeye baktığını söylemişti. Ben üçüncü pencereyi gördüm, o da umut ve demokrasi penceresi. Bu pencere genişleyecek ve Can Dündar rahatlıkla bu pencereden dünyayı izleme imkânı bulacak” dedi. üyük bir haksızlık, hukuksuzluk içinde keyfi olarak içeri atılan arkadaşlarımızdan Erdem Gül’ün (merhaba Can!) dünkü yazımın içine gömülmüş mesajı çok iyiydi: “Nobel ilaç gibi geldi” diyordu: “Bu toprakların insanı, bilim insanı Aziz Sancar’ın Nobel ödülü aldığı töreni büyük bir gururla izledim. Maalesef kötü haberlerle şerbetlenmiş bir ülkeyiz. Bu kadar kötü haber arasında Sayın Sancar’ın ödülü bir ilaç gibiydi. Sancar’ı tebrik ediyorum, kutluyorum. Bu ülkenin her şeye rağmen iyi haberlerinin çoğalacağı günlerin yakın olacağını düşünüyorum.” Erdem meseleyi özünden yakalıyor. Bu ülke insanı çok şey başarabilir, dünyaya ayak uydurabilir, yaratıcılığını harekete geçirerek üst düzey her şeyin üretiminde söz sahibi olabilir... Ama bütün bunları başarabilmek için ülke iklimiatmosfer diye bir şey gerekli. Bunu da yaratacak olan siyasal iktidarlar, devlet kurumları, hukuk, yargı vb.’dir. Özgürlüklerdir şüphesiz, insan haklarına saygı ve bütün bunların olumlu yönde desteklenmesidir. Ülkemizin temel sorunudur bu. B ancak özgürlük temelinde gelişeceğini gören ve bilen bir insan. Başka türlüsü olabilir mi? Ailesinin pek çok bireyini tanıdım, çok yetenekli bireylerden oluşuyor, adeta seçilmiş bir genetiğe sahipler. 8 kardeşi mutlaka okutan, ama kendileri okuma yazma bilmeyen mükemmel bir ana babaya sahipler. Annesi Allah’a inanıyor, Müslüman şüphesiz ki, ama Aziz’in ifadesiyle “Atatürk’e de adeta tapıyor”. Kardeşler ve Aziz de farklı değiller. Sancar, içeride olan Can Dündar ve Erdem Gül için de, “İkisinin de gözlerinden öpüyorum ve bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum, lütfen bu mesajımı kendilerine iletin...” dedi. Bunu bana yazmam için söylemedi, yazma da demedi, ama bunun yazılmasından da hiç rahatsız olacak bir insan değil. Sancar tüm Türkiye’yi kucaklamak isteyen bir bilim insanı. Derin siyasi farklılıkların içine düşmek ve orada boğulmak istemiyor. Davetler bekleyecek bir süre Bir mesajını da ileteyim. Sancar’a çok sayıda davet geliyor, hemen her yerden, üniversitelerden, derneklerden, kurumlardan, işverenlerden, çeşitli önemli günlere katılmasını isteyenler o kadar çok ki, hiçbir iş yapmaması, laboratuvarına gitmemesi, yarım kalan bilimsel araştırmalarını terk etmesi gerekiyor. Ona zaman tanıyın. O bir bilim insanı her şeyden önce, onu mutlu eden bilimsel çalışmalar... Orada korkunç bir yarış var ve Aziz de her zaman bu yarışı önde bitirmek konusunda inatçı mı inatçı... Yarın umarım son çalışmasını ve beklediği sonuçları anlatacağım. Düzeltme ve özür: Geçen pazar günkü yazımda, Ahmet Tonak’ın kitap tanıtımında, kaybettiği arkadaşları arkasından yazdığı yazıları anımsatırken, Sungur Savran diye yazdım. Savran’a bol, sağlıklı ve uzun ömür diliyorum. Kastettiği şüphesiz ki benim de gençlik anılarımın olduğu Nail Satlıgan’dı. Savran’dan çok çok özürler... Akpek Karan C Tutuklama kararı ekrandan veriliyor HP’nin TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, geçtiğimiz perşembe günü yaptıkları Silivri Cezaevi ziyaretinde MİT TIR’larının kriminal incelemesini yapan emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu ile de görüştü. Cihangiroğlu, “Bize niye çabuk incelediniz diyorlar. Mühimmatın orada bekletilmesini uygun görmeyiz. Bana ‘örgüt üyesi misin’ diye soruyorlar. TSK örgütse evet ben de üyesiyim” dedi. Vekiller hazırladıkları ortak değerlendirme yazısında ise şunları yazdı: “Tutuklama kararlarını aleni olarak cumhurbaşkanı ekranlardan veriyor. Hem Dündar hem de Gül için ‘bedelini ödeyecek’ demişti. Kararlar ekrandan veriliyor. Masumiyet karinesi göz önünde tutulmuyor.” CHP’Lİ KOMİSYON ÜYELERİ: ‘Memlekette hukuk yok!’ HİLAL KÖSE Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılması için başlatılan ‘Umut Nöbeti’nin 10. gününde Ceyda Karan ve Orhan Birgit Silivri’deydi. Karan, “Haksız yere tutuklu durumdalar. Biz buna sessiz kalmayacağız” derken Birgit de “Birbirinin ellerini sıkmaları bile yasak. Bu ne biçim bir hukuk anlayışı” dedi. CHP Eski İl Saymanı Haluk Akpek de Silivri’deydi. Aziz Sancar farklı mı düşünüyor? Sanmıyorum, dahası hayır diyeceğim. Sancar ülkesini çok seven, Cumhuriyete, Ata’sına son derece bağlı, kendine müthiş güvenen, TürkiyeTürk kavramlarını içselleştirmiş, ama özgürlüklere hiç de kayıtsız olmayan mert bir insan. Kendisiyle bu konuları konuştuğumda tutumunu, “Siyasi demeçler vererek ülkeme, devlete zarar verecek, dışarıdan birilerinin kullanacağı bir hareket yapmamayı ilke edindim” biçiminde açıklıyor. Temelinde ülke sevgisi yatıyor. Konuştum kendisiyle. Basın özgürlüğünü şüphesiz ki demokrasi, demokratik bir ülke için gerekli, zorunlu şart görüyor. Hukuka bağlılığı, yasaların kendi amaçları doğrultusunda uygulanmasını, insan hak ve özgürlüklerin gelişmesini, şüphesiz ki bir ülke için olmazsa olmaz görüyor. Sancar, ABD’de bunca yıl yaşamış bir insan. Bilimin de Türkiye’ye zarar gelmesin mut Nöbeti’ni 10. günde devralan gazetemiz yazarı Ceyda Karan, “Can ve Erdem, Cumhuriyet gazetesi olarak biz hep birlikte, Türkiye’nin Suriye’de bulaştırıldığı kirli savaşı ortaya sermeye çalışan gazetecilik işi yaptığımız için içerdeler” dedi. Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret eden gazeteci, Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi Orhan Birgit de “Cumhurbaşkanı’nın torunu olmuş. Torunun getirdiği mutluluk içinde umarım arkadaşlarımızı salarlar. Çünkü bu memlekette hukuk yok” diye konuştu. Gazetemiz yazarı Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün serbest bırakılması için başlatılan ve tüm tutuklu gaze U tecilerin özgürlüğü için sürdürülen Umut Nöbeti’ni dün yazarımız Ceyda Karan tuttu. Karan, “Bu nöbetin, Türkiye’nin, şu an demokrasi, basın özgürlüğü anlamında geldiği durum düşünüldüğünde anlamlı bir nöbet olduğunu düşünüyorum. Can ve Erdem, Cumhuriyet gazetesi olarak biz hep birlikte Türkiye’nin Suriye’de bulaştırıldığı kirli savaşı ortaya sermeye çalışan gazetecilik işi yaptığımız için içerdeler. Haklarında açılan davada da yayımlanan haber dışında herhangi bir kayıt yok. Haksız yere tutuklu durumdalar. Özgürlükleri ellerinden alınmış durumda. Biz de buna sessiz kalmayacağız” dedi. ‘Uzaktan merhaba’ Ceza yasasının tutuklanmak için muayyen maddelerinin oldu ğunu, bu maddelerin iki gazeteciye de uymadığını vurgulayan Birgit de şunları söyledi: “Bu bir zulüm. O kadar bir zulüm ki, önce Can’la konuştuk. Can’la konuşmamız biterken Erdem’i getirdiler. Her ikisi de birbirleriyle uzaktan merhabalaşıyorlar. Kapı yoldaşı iki arkadaşımın da bir araya gelip ellerini sıkmaları bile yasak. Bu ne biçim bir hukuk anlayışı. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bir an evvel bitmesini istiyorum.” Nöbete katılan CHP Eski İl Saymanı Haluk Akpek “Eylemi duyunca gözlerim yaşardı. İsterim ki çok daha yoğun ilgi olsun. Silivri CHP İlçe Örgütü canlı bir örgüt. Oradan her gün 1015 kişilik gençlik grubu eylemci gazetecilerin yanında durabilir, onlara destek olabilir” dedi. l İSTANBUL ünyanın en büyük basın meslek örgütü Dünya Gazeteler ve Haber Yayımcıları Birliği (WANIFRA), Türk hükümetinin bağımsız ve özgür medyaya sert tutumu ve saldırıların devam etmesi üzerine Türk basınıyla küresel dayanışmanın yenilenmesi için çağrı yaptı. Paris’te dün toplanan WANIFRA Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Türk devletinin eleştirileri susturmak ve muhalif sesleri marjinalleştirmek için basına sistematik saldırı ve yıldırma politikası” kınandı. U E UKL TUT ECİLER T P ZE GA EKTU ASI M Y N PA KAM D WAN’dan küresel dayanışma çağrısı Hükümetin, farklı kesimlerden gazetecilere acımasızca zulmettiğini belirterek şiddetle kınayan basın meslek örgütü, Can Dündar ve Erdem Gül’ün de hemen serbest bırakılmasını istedi. WANIFRA, Türkiye’yi ifade özgürlüğü ile ilgili imzaladığı uluslararası sözleşmelerle belirlenmiş sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı ve uluslararası ortaklarından da basın özgürlüğü ve bağımsızlığını daha iyi koruması için “Erdoğan hükümetine baskı yapmalarını” istedi. l PARİS /CİHAN 9 Gazetecilik Örgütleri Platformu, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün de aralarında bulunduğu tutuklu 30 gazeteci için “kalem kâğıt bizden, yazması sizden” çağrısıyla mektup kam G Kalem kâğıt bizden yazması sizden panyası başlatıyor. Ankara’da Yüksel Caddesi’nde yarın saat 13.00’de düzenlenecek etkinlik kapsamında “dışarıdaki” meslektaşları “içerideki” gazetecilere mektup göndererek, “Gazetecilik suç değildir, yalnız değilsiniz” mesajı verecek. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear