20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 13 Aralık 2015 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 17 ransa, bir haftadan beri hortlaklarıyla boğuşuyor. Fransa’nın hortlakları, geçen pazar yapılan bölge meclis seçimlerinin birinci turunda aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin kazandığı zaferle ortaya çıktılar. Birinci tur sonuçlarını, “Bundan böyle Fransa’da üç partili dönem başlamıştır ve Ulusal Cephe, ülkenin birinci partisidir” sözleriyle değerlendiren Marine Le Pen, elbette ki hortlak değil… Başkanı olduğu partinin genel seçimlerde ulusal parlamentoya gönderebildiği biricik milletvekili, kuşkusuz gelecekteki rakibi ve şimdilik yeğeni Marion Marechal Le Pen de hortlak değil. Ama bu kanlı canlı, oldukça da güzel iki sarışın kadın, Fransa’da bilinçaltına gömülen, unutulan ve unutulduğu için de yok sayılan hortlakları uyandırdı. O hortlaklar, İkinci Dünya Savaşı sırasında işgalci Almanlara Yahudileri ihbar edenlerin, cumhuriyetçi İspanyolları açlıktan öldürenlerin, işbirlikçi Vichy hükümetine hizmet edenlerin, kısacası kim egemense onun emrine girenlerin ruhuydu. O hortlaklar, “bağımsızlık” isteyen Cezayir’de “Cezayir Fransızdır” naralarıyla soykırım yapan ve direnişçileri Paris’te bile katleden, işkenceci cellatların hayaletiydi. O hortlaklar, ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, hatta çoğu için Katolik vurgulu dincilikti. Üstelik çoğu Müslüman, sonradan Fransız olma göçmenlerin bile yoğun olarak Ulusal Cephe’ye oy verdiklerine bakılırsa, hortlaklar Fransız bile değil! HHH Rahatı yerindeyMarine ve Marion Le Pen ken demokrat; refa F “Hepsini öldürün! ırır.” Tanrı kendi kullarını ay * ARNAUD AMAURY Türkiye üzerinden dalgalar halinde gelen sığınmacıların Avrupa’ya yığılmasıyla yayılan tedirginlik, 13 Kasım’da IŞİD’in Paris’te yaptığı katliamlarla çakışınca, önce kitlesel korku, ardından tehlikeye karşı “ulusal” tepkiye dönüştü. Marine Le Pen ve Marion Marechal Le Pen’in partisi, bugün ikinci turu yapılan bölge meclis seçimlerinde bir hafta önceki ezici galibiyeti yakalayabilir mi? Kuşkusuz hayır. Merkez sağ ve sol partiler, çoğu bölgede Ulusal Cephe’ye set çekecek koalisyonlar yaptılar ya da birbirleri lehine çekildiler. Ama liberal sağ ya da sol hükümetlerin dirayetsizliği, vasat liderler, aşılamayan ekonomik kriz, sığınmacı dalgaları ve İslamcı terör tehdidi altında, daha ne kadar önleyebilecekler aşırı sağın iktidara yürüyüşünü? 1824 yaş grubundaki gençlerin yüzde 35’inin birinci turda Ulusal Cephe’ye oy verdiği ve gençliğin de gelecek olduğu düşünülürse, yarınlar hiç de demokrat görünmüyor! Üstelik, yalnız Fransa değil, çoğu Avrupa ülkesi de aynı ivmeyi izliyor. Başta ABD, Batılı geopolitikler Afganistan’dan Ortadoğu’ya İslamın Engizisyon dönemini başlattılar. Acaba böyle bir başlangıcın Ortaçağ Hıristiyanlığını da hortlatacağını hesaplamışlar mıydı? Belki evet, belki hayır. (*) 22 Temmuz 1209’da Haçlı ordusuna Katharların katledilmesi emrini veren başpapaz. Gülün Öteki Adı’ndan alıntı. (Kırmızı Kedi, 2014) anılmasın ki, bu ülkede yaşayanlar sabah akşam, “IŞİD ne oldu? Putin bugün ne söylemiş? Diyarbakır’da camileri kim yakmış? Tahir Elçi’yi kim vurmuş? Akdeniz’e 32 milletin uçak gemileri neden gelmiş” sorularıyla uğraşıyor, kafa yoruyor. Kendi küçük hücrelerimizden çıkıp, biraz toplu taşıma araçlarına binerseniz ya da hep aynı çevreden kişilerin değil de farklı çevrelerden, farklı sosyal konumlardan insanların gittikleri mekânlarda vakit geçirirseniz, insanların umurunda olan konular karşısında şaşırabilirsiniz. Örneğin metrobüste, metroda günün erken saatlerinde seyahat edenlerin hiç konuşmadığını görürsünüz, çünkü işe varmadan, yirmi dakika uyuyabilmek onlar için neredeyse hayati önemdedir. Çünkü bu kent çalışanlar için organize edilmiş bir kent değildir. Tek tük konuşulanlara kulak kabarttığınızda en çok konuşulan konunun ekonomik sorunlar olduğuna tanık olursunuz. BendePAN inadına niz sık sık kulak kabartan biri olçalıyor. duğumdan, karnı aç olan bir öğrencinin arkadaşına “En ucuz şey kedi maması, ben de dün gece açlıktan bayılmamak için bir kutu alıp yedim” dediğini duydum. Arkadaşı sordu: “Yapma yahu, tadı nasıldı?” “Vallahi içinde galiba balık vardı, iyiydi. ” Ama son günlerde en çok kulağıma çalınan cümleler benim de derdim. “Arkadaşlar seçim vaatlerine ne oldu?” Etin kilosunun kırk lira, kuru fasulyenin kilosunun 18 lira olduğu bir zamanda, insan öncelikle karnını doyurmak istiyor. Çoluk çocuğu olanların hali ise içler acısı. Bir kilo pirzola dört kişiye yetmez! Cumhurbaşkanı “Benim halkım çileye alışıktır” diyor ya, bence çok doğru söylüyor, bir kilo kıymayla on beş günü çıkaran bir ev kadınına hepimiz teşekkür etmeliyiz. Bu ülkede bir isyan çıkmıyorsa, bu nedenledir. Gerçekten asgari ücretin hâlâ kaç lira olacağını bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı “Biraz da siz fedakârlık yapacaksınız” diye konuşurken bu sözleri alkışlayan işverenlerin hiçbir fedakârlık yapmayacaklarını bilmek için ekonomist olmak gerekmez. Dostlar alışverişte görsün. Peki asgari ücret ne olacak? Emekli maaşları eşitlenecek mi? Bu arada benim taraflarda iki milyona (yeni Türk parasıyla) evler peynir ekmek gibi satılıyor. Geçenlerde kırk yıllık terzimle konuşuyoruz, “Ben” diyor “Pazar dahil çalışıyorum ama bu evleri alamam, kim alıyor bunları? Bu para nereden geliyor?” “Sen, ben alamayız” diyorum, “ama alan alır.” Çünkü bu ülke bir kara para cenneti, bu kara para ucundan bucağından herkese bulaşıyor. Bazılarına tomarla, bazılarına da kuruşla. Bazen düşünüyorum, bir sözcük çok fazla kullanılırsa, içi boşalıyor. Ülkemize bakalım, “barış” sözcüğü adeta anlamını yitirdi. Önemsiz bir sözcük oldu. Demokrasi de öyle! Yeni tür savaşlara da alışıyoruz, tıpkı mülteci ölümlerine alıştığımız gibi fakat bu konuda benim anlamadığım bir şey var. Neden mültecilerin üstündeki cankurtaranlar bir anda sönüyor. Yoksa Basmane’de satılan cankurtaran yelekleri çok ucuz malzemeden yapılmış, üç kuruşluk ceketler mi? Hani İzmir’de bir grup bu can yeleklerini kontrole çıksa, denese ve eğer böyle bir vurgun varsa açığa çıksa! En azından “barış, barış” diye yazmaktan, bağırmaktan daha faydalı bir iş yapılmış olur. Bu satırları yazarken penceremin önünden bir flüt sesi yükseldi. Yazıyı bırakıp baktığımda, elleri soğuktan kıpkırmızı kesilmiş, 8 yaşlarında bir oğlan çocuğunun flüt çaldığını gördüm. Flüt sesi çevredeki inşaat sesleri arasından sıyrılıp evlerin penceresinden içeri giriyordu, “neyse”, dedim kendi kendime, hâlâ flüt çalan biri var. Bir Pan! neyse ki flüt çalan biri var... Hortlaklar uyanırken hı tehlikeye girince, ekmeğini başkasıyla bölüşmek gerekince faşist olabilen vasat insan iskeleti dirildi Fransa’da… Türkiye’de üç kuruşluk avantası için zorbalığın peşine takılan böylelerine çok alışığız değil mi? Ama Fransa’da uzun süren bir bolluk, demokrasi, cinsel ve tinsel özgürlükler, eğitim kalitesi, az çok dengeli bir gelir dağılımı sayesinde; temelinde bencillik olan ilkel güdüler kurudu sanılmıştı. Oysa insan ruhunun en derinlerine kök salan faşizan eğilim asla kurumaz. Varlığını tehdit altında duyumsadığı an, fabrika ayarlarına döner ve yeniden yeşerir. Bayrağa sarılır, dine sarılır, gerekçeleri binlerce yıllıktır, hiç değişmez. Aslında aidiyetiyle ayrışmakta, ayrıcalığıyla ötekileştirmekte ve çıkarını korumaktadır. Fransa’nın geleneksel partileri, çok uzun süredir, ince seçim hesaplarıyla Ulusal Cephe’yi iktidardan uzak tutmayı başardı. Ama Le Pen ailesinin başarılı bir bayrak yarışı gibi sürdürdüğü siyasal ideolojinin, bölgesel seçimlerin birinci turunda kazandığı zaferde, büyük ölçüde iki “dış” etkenin payı var. HHH [email protected] S KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Matematiğin bittiği an... azar bilmecesi: 3 öğrenci, futbol topu almak için dükkâna giriyorlar.Tezgâhtar “30 lira” diyor. Öğrenciler de, 10’ar lira veriyor, topu alıp dükkândan çıkıyorlar. Dükkân sahibi tezgâhtarı uyarıyor: “O top indirimde 25 TL idi!” Ve çırağa 5 lira bozuk para verip öğrencilerin arkasından gönderiyor. Çırak yolda 5 lirayı 3 öğrenciye bölemeyeceğini düşünüp 2 TL’yi cebine atıyor. Ve her birine 1’er lira verip geri dönüyor. Topa böylece öğrenciler 9’ar TL ödemiş oluyorlar. Çünkü 9 x 3 = 27 TL Çırak cebine 2 TL’yi attı: 27 + 2 = 29 Peki, geri kalan 1 liraya ne oldu? İşte, asırlardan beri matematiğin düştüğü zorluk budur. Benzer zorluğu ülkemiz parlamenter sistemde de yaşıyor!.. 1 Kasım’da, AKP geçerli oyların 49.4’ünü aldı. Ama milletvekillerinin yüzde 57.6’sı onun oldu. Neden? Öğrencilerin kayıp 2 TL’si gibi seçmenin yok edilen oylarının mantıklı bir izahını yapmak çok zor. Belki de Tayyip Bey’in, “Başkan olacam!” diye tuturması bu zorluktan. Ve Türk demokrasisini kurtarmak için. Erdoğan Tipi Başkanlık’ta bölmeçıkartma gibi işlemler yok, oyları topyekun çarpmak var. HHH Suudi kralı Salman, 107 hacının ölmesine yol açan faciadan Binladin İnşaat Grubu yöneticilerini sorumlu tutmuştu. Ve emir vererek ülke dışına çıkmalarını yasaklamıştı... Bu konudaki soruşturma bir türlü sonuçlanamadı. Hacılar öldükleri ile kaldılar. “Şehadetleri” bile ilan edilmedi. Ölenlerin aile üyelerine Suudi Kraliyet ailesinin promosyon hacılık olanağı sunması önerileri bile kabul görmedi. Vinç faciası faili Binladin Grubu, dünyanın en büyük ikinci inşaat şirketi. P 13 ARALIK 2015 SAyI: 32939 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ AKIn ATALAy İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya yayımlayan ve yönetim yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.39 05.22 05.43 nAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.13 12.05 14.22 06.54 11 .49 14.10 07.13 12.12 14.37 Akşam 16.45 16.33 17.00 Yatsı 18.1 1 17.57 18.22 Genellikle Müslüman ülkelerde iş yapıyor. Ama bu gruba Suudi Arabistan’da ihalelere girme ve yeni projelere başlama yasağı getirildi. Şirket, uzun yıllar ABD’nin ve dünyanın başına bela Usame Bin Ladin’in milyarder babası tarafından 85 yıl önce kurulmuş. Binladin Grubu’nun piyasada yaratacağı boşluğu IŞİD’in kuracağı kurduracağı şirketler doldurabilecek gibi görünüyor. Terörden her türlü ticarete, siyasete yatay geçiş olağan bir hal. IŞİD, elde ettiği petrol gelirleri ile kurduracağı şirketler eliyle uluslararası rekabete, serbest piyasa sistemine yönelecektir. Ortadoğulu girişimcilerin ülkemizde mülk edinmeleri ve şirket kurmaları teşvik edildiğine göre, IŞİD’in kurduracağı korsan taşeron yatırımcı şirketler de Rusya’nın yaratacağı boşluğu doldurabilir. HHH TBMM sabahlara kadar “torba yasa” mesaisi yaptı. İktidarıyla, muhalefeti ile basını ille o dönem tek konuya odaklanıldı: Mayınların sökülmesiyle kazanılacak 900 küsur km’lik verimli topraklarda hangi tür organik tarımı, kimler yapacak?! En önemli derin kaygımız ise 49 yıllığına kiralanacak bu 3 milyon dönümlük muazzam arazide İsrailli şirketlerin yapabileceği stratejik şeytanlıklardı. Ya toprak altından yatay boru döşerler de Batman petrollerimizi gizlice hortumlarlarsa... Çok şükür bu tehlike artık kalmadı. Ve yeni bir fırsat çıktı. Mayınsız arazide organik tarım, inşallah ülkemize geçen göçen 2.5 milyon Suriyeliye nasip olacaktır. AB’nin 3 milyar Avro’su ile de organik gübre alırlar... Ve birazını da artırırlarsa önce tezek... Sonra da Saray’ın yakıt masraflarına da merhem yaparız! üresel sıcaklıkta rekor üzerine rekor kırılıyor. Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne (NOAA) göre de 1880’den bu yana en sıcak 10 ayın altısı 2015’te yaşandı. 2015 muhtemelen insanlık tarihindeki en sıcak yıl olarak kayda geçecek. 2016 acaba nasıl olur? Diğer yandan Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre 2015’te küresel ısınma, kritik 1 derece düzeyini aştı. Oysa Paris İklim Zirvesi’nde politikacılar “kapalı kapılar” ardında, küresel ısınma hedefini tartışıyorlardı. Bu yüzyılın sonu için hedef 1.5 derece mi olsun, 2 derece mi? 1.5 derecelik hedef, küresel ısınmadan en çok etkilenecek ülkeler (Kırılgan Ülkeler Forumu) ve çevreci örgütler tarafından savunuluyordu. Deniz seviyesinden 1 metre yüksekte olan Kiribati’de yaşadığınızı düşünsenize. Her yıl deniz seviyesinin nasıl yükseldiğini izlediğinizi. Fakat diğer ülkeler, kırılgan ülkelerin hassasiyetini ne yazık ki paylaşmıyor. Onların kaygıları farklı... Onlar iklim kriziyle “mücadele ediyormuş” gibi yapıyorlar. Hedef olarak ortaya koydukları yıllık sera gazı emisyonlarıyla 2 derecelik “küresel ısınma hedefini” tutturmak olanaksız. Bu emisyonlarla küresel ısınma yüzyılın sonunda 3 dereceyi bile aşabilir. Ve bu hepimiz için felaket olur. HHH Kırılgan Ülkeler Forumu’nun endişelerini paylaşmayan ve sunduğu raporla aslında iklim krizini önemsemediğini gösteren ülkelerden biri de ne yazık ki Türkiye. Türkiye hazırladığı raporla bugün 460 milyon ton olan yıllık sera gazı emisyonunu, 2030 yılında 929 milyon tona çıkaracağını açıkladı. Sonra da dedi ki, “Biz emisyonu yüzde 21 azaltıyoruz”. Nasıl? “Sera gazı emisyonumuz 2030’da aslında 1 milyon 175 milyon tona çıkacakken biz emisyonu 929 milyon tonda tutacağız.” Türkiye’nin “uyanıklığı” bununla kalmadı. Zirvede “Ben sera gazı emisyonunu azaltıyorum” diyerek bir de üstüne gelişmiş ülkelerden finansal destek talep etti. Türkiye’nin enerji politikasının merkezinde kömür ve nükleer var. Türkiye 2023 yılına kadar 75 yeni termik santral yatırımı planlıyor. Bu termik santrallar yapılırsa, Türkiye kişi başına sera gazı emisyonunda muhtemelen dünya lideri olacak. Daha yenilerde bir grup akademisyen bir bildiri yayımladı. Bildiri “Türkiye kömüre dur demeli” başlığını taşıyordu. Bu politikanın Türkiye’de yaratacağı felaket anlatılıyordu. Ama dinleyen kim! Sonuçta, Türkiye, Paris Zirvesi’nde 950’den fazla kuruluşun üye olduğu İklim Eylem Ağı (Climate Action Network) tarafından “Günün Fosili” olmakla ödüllendirildi. Ne diyorsunuz, Türkiye bu ödülü hak etti mi? HHH Paris İklim Zirvesi’nde açılışı göstericilere gaz bombalarıyla saldıran Fransız polisi yapmış olabilir. Ama kapanışı çevreciler yaptı. Paris’teki iklim zirvesi sonuç metni açıklanırken, politikacılar salonda, çevreciler sokaktaydı. Aktivistler, “Zafer Takı” çevresinde ekolojik boyalarla bir güneş oluşturdular. Paris’teki tüm yollar iklim adaleti eylemine çıktı. Paris İklim Zirvesi’nde son sözü sokaklar söyledi. Çevreciler “Liderlerin anlaşması bizim anlaşmamız değildir” dediler. “Lider arıyorsanız, lider biziz” diye haykırdılar. Görünen o ki 2016, iklim için gerçekleştirilen büyük eylemlerin yılı olacak. Çevrecilerin söylediği gibi, “Mücadele daha yeni başlıyor”. Son söz sokakların K SAYISAL LOTO 04, 05, 09, 16, 22 ve 33 6 BİLEN: 1 milyon 529 bin TL (1 KİŞİ) 5 BİLEN: 1.229 TL, 4 BİLEN: 35.45 TL, 3 BİLEN: 6.35 TL C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear