Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 OCAK 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA O yargıca ‘af’ yok HSYK; Gül ve Tayyip Erdoğan’ın yargılanması yönünde kararlara imza atan Kaçmaz hakkında TİB’de yasadışı dinleme araştırması yaptırdığı gerekçesiyle verilen kınama cezasını kaldırmadı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA HSYK Genel Kurulu, yargıya sicil affı getiren paket kapsamında eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’a eski kurul döneminde verilen disiplin cezalarını görüştü. HSYK; dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan hakkında, şehide “kelle” dediği için yargılanması yönünde karar alan Osman Kaçmaz’a TİB’de yasadışı dinleme baskını yaptıran kararı nedeniyle verilen kınama cezasını affetmedi. Bu karar, Yargıda Birlik Platformu’nun milliyetçi ve AKP kökenli kurul üyelerini karşı karşıya getirdi. Bir dönemin dikkat çeken yargıçlarından olan Kaçmaz, 2010’dan sonra cemaatin etkin olduğu HSYK tarafından soruşturma ablukasına tutuldu. Kaçmaz, iktidarın da hedefindeydi. HSYK’nin yaptığı soruşturmalar sonucunda Kaçmaz iki disiplin cezası almıştı. Bunlardan biri, “gazetecilere bilgi verdiği” gerekçesiyle aldığı yer değiştirme cezasıydı. Osman Kaçmaz’ın ikinci cezası ise Sincan Ağır Ceza Mahke HABERLER 5 Silahın, bıçağın karşısında sanat var, kalem var, karanfil, güvercin... Kelle avcılarının Irak’ta yaptıklarını izledik... Bunların İslamla uzaktan yakından ilgisi var mı? Yok! Yazarları, çizerleri, markete giren insanları rehin alarak adlarını duyurmak istediler ve bunu başardılar... Üç kişi yaptı bunu! Vahşi kapitalizmin güler yüzü olan küreselleşmenin yol açtığı bir patikada El Kaide ve Taliban, Afganistan’dan Akdeniz’e inerken AB ülkeleri seyrediyordu! Suriye’den kaçan 4 milyon sığınmacı, 220 bin ölü... Kimse bunu görmedi... Kan gölünden çıkar sağlayanlar, yaşanan acıyı hiç duyumsamadı... Yemen’de, Pakistan’da, Libya’da neler olup bittiğini algılamak istemedi. HHH Boko Haram’ın Nijerya’nın Baga kasabasında bir gecede kaç kişiyi öldürdüğünü biliyor musunuz? Kimilerine göre 2 bin, kimileri göre 3 bin! İşgal, terör, sömürü... Emperyalistler yoksul halkları hep sömürmüşlerdir... Fransa’da doğan ve büyüyen o iki genç... Paris’in varoşlarında yaşıyor... Kültürün, sanatın başkenti Paris... Çevresi yani kırsalı varoşlar.. Orada çoğunlukla Afrikalı göçmenler oturuyor... Üçüncü kuşak yaşıyor... Çoğu eğitimsiz, işi gücü yok... Sinema yok, tiyatro yok, kütüphane yok! Bol cami ve imamlar var Müslümanların oturduğu varoşlarda. O imamları dinliyor o çocuklar, sabahtan akşama dek. İmamların kim olduğu biliniyor mu? Elbet İslamı bilen, İslamın barışçıl içeriğini anlatanlar da var, köktendinci bağlantısı olanlar da... HHH Doğru oturup doğru konuşmak gerekir... Terörü besleyenler kim? Ortadoğu’da, Kuzey Afrika ve tüm İslam evreninde terör ivme kazandı... Aşiret, mezhep, ırk savaşları, diktatörler, İslamın İslamı kırdırması kimin yapıtıydı? Irak’ı ABD, İngiltere; Libya’yı Fransa vurmamış mıydı? Düşünün biraz olsun! Kurşun adres sormaz, adresi bilir!.. Kurşun Adres Sormaz!.. Biz terörün ne olduğunu, nefret tohumlarının yaşadığımız topraklarda nasıl serpilip boy verdiğini çok iyi biliyorduk. Biz cinayeti, kıyımı, katliamı çok önceleri yaşamıştık! Ortadoğu’nun emperyalist kuşatma altında olduğunu görmüştük! Irak’ın işgali, işkenceler, Filistin, Gazze... Parçalanan genç bedenler, dul kalan kadınlar... O avlusu tarçın kokan evler, atılan misket bombaları, o ölümsüz, o yalın unutuşta, kırmızıya çalan toprak, ağlayan çocuklar... Umutlarımız birer birer çalınırken, bombalar üzerine atılıyordu yoksul halkların... Suriye, Irak, Afganistan, Libya... Ve sonunda mezhep ve aşiret savaşları... El Kaide, IŞİD! Ne zaman Paris vuruldu, terör kentlerine geldi, Ortadoğu halklarının yaşadıkları acıları anımsadılar. Çünkü terörün nereden geleceği hiç belli olmaz... Siz Suriye’yi unutursanız, orada yaşayan halkların acısını bilmezseniz, Filistin, Pakistan, Yemen’i bilmez, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” derseniz, dünyanın en büyük insanlık suçu bir gün kapınızı çalar! Hangi dinden, inançtan, ırktan, renkten olursanız olun fark etmez! Çünkü terör adres sormaz! Fransa doğumlu iki kardeş çıkar, düşünce özgürlüğüne kurşunu sıkar; Müslüman, Yahudi, Hıristiyan diye ayırt etmez... Ortadoğu’da olduğu gibi, IŞİD’in kelle uçurduğu gibi... HHH İkisi kardeş, biri arkadaş üç terörist salt Fransa’nın başkenti Paris’i değil, Londra’yı, Berlin’i, tüm AB ülkelerinin yurttaşlarını ayağa kaldırıyor... Yabancı ve din düşmanlığı üzerinden siyaset yapanların bu kanlı katliam, rehine olayı iştahını kabartıyor. Bugüne dek yaşadıklarımız bize neyi gösterdi? Terörün dini, ırkı, inancı olmadığını... Terör evrensel insan haklarını, düşünce özgürlüğünü, bilimi, aklı tehdit ediyor! İKTİDARIN SEVMEDİĞİ YARGIÇTI Osman Kaçmaz, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütürken dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında “kayıp trilyon” soruşturmasında verilen takipsizlik kararını kaldırmıştı. Devreye Adalet Bakanlığı’nın girmesiyle Gül’ün yargılanması yönündeki karar, Yargıtay tarafından kaldırılmıştı. Kaçmaz başkanlığındaki mahkeme, yine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’a “Sayın”, şehitlere ise “kelle” dediği için yargılanması gerektiği yönünde karar vermişti. Ankara Başsavcılığı, bu karar üzerine Erdoğan hakkında fezleke düzenleyip Meclis’e göndermişti. mesi başkanlığı yaptığı dönemde, Ankara Savcılığı’nın Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ve Yargıtay’ın santrallerinin dinlenilmesiyle bağlantılı TİB’deki usulsüz dinlemelere ilişkin verdiği takipsizlik kararını kaldırması nedeniyleydi. Takipsizlik kararını kaldıran Kaçmaz, o dönem Sulh Ceza Mahkemesi’ne yazı göndererek TİB’de keşif yapılmasını istemişti. Ancak bu kararının ardından “yargı organlarıyla diğer organlar arasında çatışma varmış izlenimi doğurduğu” gerekçe gösterip disiplin soruşturması başlatan HSYK, Kaçmaz’a “kınama” cezası vermişti. Hâkim ve savcılara sicil ve disiplin affı getiren yasa yürürlüğe girince Osman Kaçmaz, HSYK’ye başvurarak, hakkındaki disiplin cezalarının kaldırılmasını istedi. HSYK Genel Kurulu da geçen pazartesi Kaçmaz’ın talebini görüştü. Kurul, Kaçmaz’a, “gazetecilere bilgi verdiği” iddiasından verilen yer değiştirme cezasını gazetecinin usulsüz biçimde dinlenildiği ve kayıtların yasadışı elde edildiği gerekçesiyle oybirliğiyle kaldırdı. Kurul daha sonra, Kaçmaz’ın, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı döneminde, TİB’de keşif yaptırarak, yasadışı dinleme yapıldığını ortaya çıkaran kararı üzerine, “yargı organlarıyla diğer organlar arasında çatışma varmış izlenimi doğurduğu” gerekçesiyle verilen kınama cezasını görüştü. Bu görüşme sırasında milliyetçi üyeler Kaçmaz’ın cezasının, usulsüz dinlemeleri ortaya çıkardığı için kaldırılması gerektiğini söylerken, AKP’ye yakın üyeler ise cezanın yerinde olduğunu savundu. Sert tartışmalar yaşanan oylamanın sonucunda, Kaçmaz’ın kınama cezasına yaptığı itiraz hükümet kanadının oylarıyla reddedildi. AYM’den dosyadan ‘Askeri Casusluk’ l Mahkeme ‘hak ihlali’ olarak değerlendirdi tutuklamaya ‘dur’ İstanbul Haber Servisi Askeri Casusluk davasında “hak ihlali” tespiti yapan Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararı internet sitesinde yayımlanmayınca, tahliye bekleyen 5 hükümlü sanık hafta sonunu cezaevinde geçirecek. Hakkında yakalama kararı olan sanıklardan Esin Tolga Uçar’ın avukatı Hüseyin Ersöz, AYM kararlarının, internet sitesinde yayımlanmasının ardından mahkemelerin harekete geçtiğini belirterek “Böylece kararın tebliğ edilmesine gerek kalmıyor. Biz bilgisayar başında bekledik ancak karar yayımlanmadı. Sanırım imza eksikliği var” dedi. Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden infazın durdurulmasını talep eden Ersöz, “Mahkemenin takdir yetkisi var. Taleplerimizi kabul etmeyebilir. Ama biz olumlu bir kararın verilmesini bekliyoruz” dedi. Firari sanık Albay İbrahim Sezer’in avukatı Mahir Işıkay da “AYM mesaiyi bitirmiş anlaşılan. Karar duyulunca, tutuklu sanıkların yakınları cezaevlerine koştular ancak geri döndüler” diye konuştu. ‘AKP bu zihniyetin Yurt Haberleri Servisi HDP Kocaeli 1. Olağan Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suriye’de yaşanlara ve Fransa’da 12 kişinin öldürüldüğü Charlie Hebdo baskınına dikkat çekerek, “İnsan aklının yitirildiği çılgınlık döneminde yaşıyoruz” dedi. Türkiye’nin de aynı tehdidin altında olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Bu zihniyet Suriye’de yaşanıyor, IŞİD ve Nusra vahşeti bunun örneğidir. Zannetmeyin ki bu vahşet bizden çok uzaktadır. AKP, bu zihniyetin Türkiye şubesidir. Hiçbir farkları yoktur. IŞİD’den farkları, IŞİD açık Türkiye şubesi’ ça meydanlarda kılıçla kelle kesiyor, bunlar ellerindeki güvenlik güçlerinin, hâkimin, savcının yetkisiyle kelle kesiyor. Cizre’de 14 yaşındaki çocuğun katlinin nedeni nedir? Berkin Elvan’ın katlinin nedeni nedir? İşçilerin, her ay yüzlerce kadının katledilmesinin nedeni nedir? Aynı zihniyet. ‘Benim gibi düşünmeyenler, katli vacip olanlardır’ diyor. Türkiye, işte bu tehdit ve tehlike altındadır. Bunu önleyebilmenin yolu daha fazla kardeşliktir. HDP’nin farkı budur. Bunu başaramazsak Türkiye’yi Suriye’den farksız yapacaklar” diye konuştu. Fotoğraf: DHA ÖZGÜRLÜK HAFTA SONU TATİLİNE TAKILDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanan bir kişinin, 7 ay boyunca mahkeme önüne çıkarılmayıp tutukluluk halinin devamına dosya üzerinden karar verilmesini hak ihlali olarak gördü. Mehmet Halim Oral adlı yurttaş, 9 Aralık 2011 tarihinde terör örgütüne üye olmak iddiasıyla Antalya’da tutuklandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Oral hakkında 16 Mart 2012 tarihinde örgüte üye olmak ve propagandasını yapmak suçundan iddianame hazırladı. İlk duruşma, 11 Temmuz 2012’de yapıldı. Başvurucu ancak 3 Temmuz 2013 tarihinde tahliye oldu. Mehmet Halim Oral, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak görevli ve yetkili mahkeme önüne çıkarılmadan 6 ayı aşan süreyle özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, bu nedenle haklarının ihlal edildiğini kaydetti. Başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme, “makul sürede yetkili ve görevli mahkemeye çıkarılmama” şikâyetinin kabul edilebilir olduğuna hükmetti. Mahkeme, soruşturma aşamasında tutukluluk durumunun duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle anayasanın 19. maddesinin 8. fıkrasının ihlal edildiğine karar verdi. Oral’a bu nedenle 3 bin TL manevi tazminat ödenecek. Mahkeme, bu kararının gerekçesinde şunları kaydetti: “Her incelemede veya incelemenin her aşamasında duruşma yapılması yargı sistemini işlemez hale getirebilir. Bununla birlikte özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin tutulma halinin devam edip etmeyeceğine ilişkin incelemenin, çelişmeli yargılama ilkesine uygun olarak ve kişinin dinlenilmesi suretiyle makul aralıklarla yapılması gerekir. Başvurucunun isnat edilen suç kapsamında tutukluluk durumunun duruşmasız olarak incelenmesi ve yedi ay boyunca bu şekilde devam eden bir usule göre özgürlüğünden yoksun bırakılması yeterli güvencelerin sağlanması sonucunu doğurmuştur.” l Heybetli yapıya ihtiyaç varmış Yüksekdağ: Barajı aşma güvenimiz ve irademiz var DİYARBAKIR (AA) Kayapınar ilçesindeki Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Demokratik Özgür Kadın Hareketi 8. Olağan Kongresi’ne katılan HDP Eş Genel Başkanı FigenYüksekdağ, gazetecilerin sorularını yanıtladı. HDP’nin parti olarak seçime girmekte kararlı olduğunu ifade eden Yüksekdağ, “Anayasa Mahkemesi’nin kararı bizim kararımızda hiçbir değişikliğe yol açmaz. Barajı aşma güveni ve iradesini de kendimizde buluyoruz. Bütün parti organizasyonumuzun motivasyonu da bu yöndedir” dedi. Şahin: Başkanlık sistemi için saray geniş tutuldu BARTIN (DHA) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı dillerine doladılar. Çok büyükmüş. Büyük millete, büyük Türkiye’ye büyük saray yakışır. Özellikle ana muhalefet önünü görmekten aciz, geleceği okuyamıyor. O Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşallah Türkiye bir gün Başkanlık sistemine geçecek. Başkanlık sistemine geçmiş olan bir Türkiye’nin başkanlık sarayı olarak da düşünülür. Onun için geniş tuttuk. İleride inşallah bu millet kabul ederse, anayasa değişikliğini gerçekleştirirsek, Türkiye başkanlık sistemine geçebilir. İşte o zaman heybetli bir yapıya Türkiye’nin ihtiyacı var” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’nu toplama kararıyla ilgili ise Şahin, “ İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapmış. Cumhurbaşkanı Celal Bayar da Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapmıştı zaman zaman. Anayasa cumhurbaşkanlarına böyle bir imkân tanıyor. Bundan daha güzel ne olabilir? Kendisinin tecrübelerini Başbakan’la ve hükümetle paylaşmasından güzel ne olabilir?” dedi. İki adam, 34 yaşındaki Said Kouachi ve kardeşi 32 yaşındaki Şerif Kouachi Paris’te 7 Ocak Çarşamba sabahı kaldıkları evden çıktılar. Siyah bir arabaya bindiler. Kalaşnikofları ve roketatarları ve mermileri arabadaydı. Charlie Hebdo mizah dergisine yöneldiler. Orada haftalık redaksiyon toplantısı olacağını galiba biliyorlardı ve toplantıdakilerin hepsini birden öldürmeye karar vermişlerdi. Öldürebildikleri kadarını öldürdüler de… Bunlar biliniyor. Peki o iki genç adamın, bu eylemin sonu kendilerinin ölümü ile bitecek bir serüven olduğunu bilmemeleri mümkün mü? “Bu eylemi yaparız ve ardından ya kaçar güvenli bir bölgeye kapağı atıp kurtuluruz ya da kaçamazsak teslim olur hapiste yatarız. Ama yaşamaya devam ederiz” diye bir umut beslemiş olmaları, böyle bir umuda sarılmış olmaları mümkün mü? Besbelli ki hayır. Nitekim sığındıkları ve kuşatıldıkları, kaçma fırsatları kalmadığı matbaa binasında ellerini kaldırıp teslim olmayı değil, Kalaşnikoflarını körlemesine ateşleyerek binadan dışarı bir “huruç” hareketine giriştikleri belirtildi. Yani mermilerin üstüne gittiler ve herhalde delik deşik oldular. Öldüler. Kimdir bu iki adam? Tamam tamam, biliyoruz. Bu iki adam Cezayir asıllı Fransız yurttaşları. Büyük olasılıkla Fransa’da doğup bü Soruyu Sormadıkça, Cevabı Bulmadıkça… yümüşler. Müslümanlar. Köktendinci örgütlere karışmışlıklarına ilişkin sabıka kayıtları var. Yemen El Kaidesi ile bağlantıları olduğunu söylemişler. Eğitimli birer terörist oldukları da besbelli. Ama yine de soru cevapsız: Kimdir bu iki adam? Kuşatıldıkları matbaa binasından dışarıya çıkmak üzere kapıyı açtıkları ve teslim olup ölmeme seçeneğinin var olduğu o anda, silahlarını ateşleyerek harekete geçtikleri o kör koşuda Şerif ve Said ya da içlerinden biri ne düşündü, ne duydu? Soruyu Charlie Hebdo saldırısı ile sınırlamayalım. Alın 11 Eylül 2001 sabahını. New York’taki ikiz kulelere çarpan uçaklardan birinin komuta levyesini tutan, uçuş ve terör eğitim görmüş Muhammed Atta, pilot kabininin camında hedef kuleyi göründüğü an ve dev bir mermiye dönüşmüş uçak kuleye saplanacağı an ne düşündü, ne duydu? Alın 6 Ocak akşamı Sultanahmet’teki turizm polisi binasında bedenine sardığı bombanın pimini çekerek bir polis memurunu ve kendini yok eden Çeçen kara dul Diana Ramazova, o kara giysileri giyerken, yola çıkarken, karakol binasına girdiğinde, bombanın pimini avucuna aldığında, o anlardan herhangi birinde ne düşündü, ne duydu? Devam edeyim mi? İstanbul’da 2003 Kasım’ında Yahudi sinagoguna, İngiltere başkonsolosluğuna, HSCB binasına bombo yüklü araçlarla çarpıp kendilerini de yok edenler, direksiyonu kırabilecekleri, ölmeyebilecekleri son anlarda ne düşündüler, ne duydular? Kudüs’te bir pazar yerinde bedenine sarılmış TNT kalıplarının pimini çekip… Bağdat’ta yükü en küçük sarsıntıda patlayabilecek kamyoneti Şii mahallesindeki düğün evinin duvarına süren Sünni Arap... Musul’da… Kerkük’te… Yemen’de… HHH O adamları lanetlemek, onları gözü dönmüş, ideolojik bir körlükle insanlık suçu işleyen bir deli olarak nitelemek ve lanetlemek haklı ama kolay. Zor olan, “Bu adamlar kimdir” ve “Bu adamlar bu hale nasıl geldi” sorularını yanıtlamak. Kendinizden pay biçin, çevrenizden pay biçin. Başka insanları, hem de mümkün olduğu kadar çok insanı yok etmek üzere harekete geçip kendinizin de yok olacağı bir eyleme girişir misiniz? Bunu yapmanızı size buyuran birinin çağrısına uyar mısınız? Ama bu çağrılara uyanlar var. Onlar da küçücük birer çocuktu besbelli. Ortadoğu’nun ya da Asya’nın ya da Kuzey Afrika’nın yoksul bir köyünde ya da bir Batı Avrupa metropolünün umutsuzluk saçan ve sadece umutsuzluk saçan, betona kesmiş bir varoş mahallesinde anacığının elinden tutup, paytak paytak yürüdüğü günlerde bilinci herhalde böylesine körelmiş, yüreği herhalde böylesine kine boğulmuş değildi ve herhalde gelecekte bilmediği bir anakarada, bir başkentte, mümkün olduğu kadar çok insanı ve… Ve kendini, kendi elleriyle yok edeceği aklına bile gelmemişti. Peki sonra ne oldu? Bir insan beyni nasıl böylesine bir ideolojik kirlenme ve kanlanma (din de bir ideolojidir. İdeoloji “dünya görüşü, kişinin dünyayı açıklaması” demektir) ile sakatlandı. El Kaide elebaşısı Usame bin Ladin ya da IŞİD Halifesi Ebubekir el Bağdadi ya da ölüm emirleri veren, 21. yüzyılda hâlâ İslamı yaymak için, küffarı yok etmek için cihat çağrıları yapan şeyhler yerin dibine batsın. Ama Usame bin Ladin ya da Ebubekir El Bağdadi ya da Şeyh Bilmemkim oğlu Bilmemkim’in buyruğu ile kendini ölüme ve öldürmeye adamış bu insanları bilmek, tanımak zorundayız. “Bu insanlar kimdir” ve “ Bu insanlar neden böyledir” sorusuna cevap vermek, cevap bulmak yükümündeyiz… l Arınç’tan Paris saldırısı yorumu ‘Kandırılmış insanlar İslama zarar verdi’ Paris’te Charlie Hebdo dergisine düzenlenen ve 12 kişinin öldürüldüğü terör saldırısını değerlendiren Arınç, teröristler için “kandırılmış insanlar” ifadesini kullandı. Arınç, “Bu kınanması, lanetlenmesi gereken bir terör olayıdır. Maalesef isimlerinin Müslüman olması, bunu yapanların İslamla ilgili olduğunu göstermez. Aldatılmış insanlardır, kafalarına kötü fikirler şırınga edilmiştir. Ne amaçla yaptıklarını bilmiyoruz ama ne amaçla yapılırsa yapılsın, insanlık suçu işlemişlerdir, İslama ihanet etmişlerdir, İslama en büyük zararı vermişlerdir” diye konuştu. BURSA (Cumhuriyet) AKP Bursa İl Kongresi’nde konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, isim vermeden Fethullah Gülen cemaatini hükümete karşı darbe yapmaya çalışmakla suçladı. Arınç, “Yüzümüze gülerek arkamızdan bu devleti ele geçirmek için çalışan, kendilerine her türlü imkânı bahşeden AKP iktidarına karşı ihanet içinde olanları asla affetmeyeceğiz. Bunların tek tek hesabını soracağız. İsterse adı paralel olsun, isterse başka bir odak olsun, hepsiyle mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi. C M Y B