25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Başkan da inanamadı EMİNE KAPLAN Soruşturma Komisyonu’nun toplantısında Başkan Köylü, 40 bin dolarlık kiraya şaşırdı Siyasal İslam!.. Benim dinim, senin dinin, ırkın, mezhebin, inancın, rengin, kime ne? Ben insanım, sen insansın! Eğer köle düzenine inananlar, kimlik ve şiddet üzerinden insanlığı yok etmeye kalkanlar varsa; düşüncemden ötürü bana kızanlar varsa, gelsinler eleştirsinler! Hayatın o türkülü çiçekli dallarını sevmek suç mu? İnsan haklarını, düşünce özgürlüğünü savunmak, faşizme karşı çıkmak suç mu? Bunun bedeli kendisi gibi düşünmeyenleri öldürmek mi? Bu dünyada Müslümanlar neden eziliyor, niye yaşadıkları topraklardan kaçıp Akdeniz’in, Ege’nin fırtınalı sularında çoluk çocuk ölüyor... 10 kişilik bir tekne! İçinde yüz kişi! Hepsi kaçak göçmen! Ya Yunan adalarına gidiyorlar ya da İtalya’ya... Umut yolculuğuna çıkmışlar, ülkelerindeki savaştan ve terör belasından kurtulmak için! Şöyle bir oturup düşünün, çevrenize bakın, Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya... Akan kan dinmedi! Kelle avcıları can alıyor, Müslüman Müslümanı boğazlıyor... Yoksul halkların yanında olan gazeteciler, yazarlar, çizerler hedefte... Paris’te yaşanan bu! Emekten yana, özgürlükten yana bir mizah dergisi... Yaşadığımız coğrafyada biz bu oyunları 90’lı yıllarda çok gördük... Biraz daha geriye sarayım, 70’li yıllara tanık olduk! Hem Sivas’ta Madımak katliamını, hem Başbağlar’ı yaşadık! HHH Kan denizinde boğulan kaç kuşak geçti? Kaç yazarımız, aydınımız, emekçimiz, sanatçımız öldürüldü? Kaleme silah çekilir mi? Düşünce özgürlüğüne karşı katliamı yaşadık bu binlerce yıllık topraklarda. Tarihimizi, kültürümüzü unuttuk, sevdalarımızı toprağa gömdük, çocuklarımızı öldürdük! Faşizmi tanıdık biz! Faşizmin o kanlı yüzünü gördük! Komşu ülkelerde, uzaklarda, ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nda AKP’li milletvekillerinin oylarıyla 4 eski bakanla ilgili aklama kararı verilen toplantıda, muhalefet milletvekilleri eski bakanların iddia edilen eylemleri işlediklerine yönelik şüphenin oluştuğunu belirterek, Yüce Divan’a sevk gerektiğini belirtti. CHP’li Erdal Aksünger’in, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in ikamet ettiği rezidansın kirasının 40 bin dolar olduğunu söylemesi üzerine, Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, “Aylık mı yıllık mı?” diye sordu. “Aylık” yanıtını veren Aksünger, “Bunlar sebepsiz zenginleşme değil de yaşam diyorsanız, kabul ediyorsanız yaşasınlar o zaman ne hoş” dedi. Komisyonu’nun, 5 Ocak’ta yaptığı karar toplantısı tutanaklarına göre, CHP’li üyeler, şu görüşleri dile getirdi: Rıza Türmen: Zafer Çağlayan, onun yöneticiliğinde onunla birlikte hareket eden oğlu Salih Kaan Çağlayan, Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan, özel kalem Onur Kaya, Mustafa Behçet Kaynar aralarında hiyerarşik bir ilişki olduğu ve böyle faaliyet gösterdikleri anlaşılmakta. Rıza Sarraf’a ait firmaların Halk Bank hesabına gelen Barış Güler Emre Köprülü: Bir bakanın kardeşine (Çağlayan’ın kardeşi Şenol Çağlayan’a Happani’den gelen para) banka kanalıyla bu para niye gelir, neden gelir? Ve o gelen para tekrardan bakana neden döner? Bunun tapeyle falan bir alakası var mı dosyada, yok. Çağlayan’ın Güler’in çocukları şunu söylemediler bizlere, Rıza Sarraf’ın yaptığı işle bir irtibatımız yok. Adam altın ticareti yapıyor, Çağlayan’ın çocuğu ne iş yapıyor, Güler’in Muammer çocuğu ne iş yapıyor. Var mı onlarla bir Güler ticaret bağı, niye görüşüyorlar o zaman, niye bu kadar samimi ilişki içindeler, niye böyle bir derece irtibat var? Avro, 6 milyon 766 bin 750 dolar, 3 milyon 460 bin TL ve 300 bin İsviçre Frangı değerinde bir saat. Somut delillere dayanan kuvvetli, yeterli bir şüphe ortaya çıkmıştır. Egemen Bağış’a Sarraf tarafından 3 kere 500 bin dolar ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Bu paraların sadece belirli bir iş için verildiği yanlış bir kanaattir, çünkü ‘ileride bir gün lazım olur’ düşüncesi nedeniyle bu paralar önceden verilmektedir. Erdoğan Bayraktar’ın kişiye özel imtiyazlı imar planını onaylattığı, imar planlarına aykırı olarak yapılan projelerin usulsüzlüklerine göz yumduğu anlaşılmaktadır. Erdal Aksünger: 2007, 2008, 2011, 2012 MASAK raporları var. MASAK, Happani grupla ilgili ta paranın altına dönüştürülerek ihracatla İran’a veya Dubai’ye gönderilmesiyle Sarraf ve Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisinin doğru orantılı olduğu savcılığın talimatıyla, hâkim kararıyla yapılan tespitlerde ortaya çıkmaktadır. Sarraf’ın bu eylemler kapsamında Halk Bankası’nda hesap değiştiren, Sarraf’ın firması hesabına gelen paranın yüzde 0.4 ila 0.5’ini Çağlayan’a rüşvet olarak gönderdiği, takip çalışmalarında, dijital belgelerde ortaya çıkmıştır. Nakit para gönderimlerinin haricinde Çağlayan’ın beğendiği lüks saatler, mücevherler de bu rüşvet kapsamına girmektedir. Bütün bu menfaatlar karşılığında belirlenebildiği kadarıyla Çağlayan’a değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600 kip raporu çıkartıyor. Ben bunları araştırırken ilginç şeylerle karşılaştım. 1993 yılında bizim Kilis Belediye Başkanımız öldürüldü. O gün onu öldürenler 2 gün öncesinden birilerini İstanbul’da kaçırıyorlar. Bütün bu olayların temeli Kilis’e dayanıyor. Happaniler Kilisli, Kapalıçarşı’dakilerin hepsi Kilisli. O dönemlerde Güler de orada görev yapıyor. İstanbul’da kaçırılan adam, bizim belediye başkanımızı vuran kişiyle aynı adamlar olduğu belgeleniyor. Jandarma raporunda geçtiği için söylüyorum. İstanbul’da kaçırılan adam, Sarraf’ın babası. Adamın oğlunu (Barış Güler) 17 Aralık sabahı bir yerde alıyorlar, oturduğu rezidans daire 40 bin dolarlık. Rizt Cartlon’ın geçmiş hesaplarına bir baksınlar kaç aydır orada oturuyormuş. (Köylü’nün 40 bin dolar kira mı sorusu üzerine). Kira. (Yıllık mı sorusu üzerine) Aylık. Kardeşim hani ha bunlar sebepsiz zenginleşme değil de bunlar yaşam. (Bağış’ın vize savunmasıyla ilgili olarak) “Bir adam vize alacakmış da birine telefon açacakmış da bana herkes telefon açarmış”. Nasıl açar ya? Gariban vatandaş açar, doğru. 100200 bin doları olan adam kimseden vize istemez. 500 bin dolar parası olan adam bankaya yatırdı mı her ülke vize verir. AYM’NİN ASKERİ CASUSLUK KARARI Sanık hakları ihlal edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi (AYM), İstanbul’daki “askeri casusluk” davasında yapılan bireysel başvuları yaklaşık bir yıl sonra karara bağladı. Yüksek Mahkeme, Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi bu davada da oybirliğiyle sanıkların haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Bu davada cezaevinde olan Kurmay Albay Koray Eryaşa, AYM kararının vermeden önce cezasının infazını tamamlayıp tahliye olmuştu. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, isimsiz bir ihbar epostası ile başlayan ve yalnızca dijital delillere dayandırılan İstanbul Askeri Casusluk Davası’nda 2012 yılında 55 sanıktan 43’ü hakkında mahkumiyet kararı vermişti, geri kalanı beraat etmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 13 sanık için “Dijital verilerde suçlar sabit değil. Bilgisayar kullanıcı adlarının başkaları tarafından oluşturulması mümkündür” demesine karşın Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, cezaları 6 Aralık 2013 tarihinde onamıştı. Arasında emekli Tuğamiral Şafak Yürekli’nin bulunduğu sanıklar tarafından 6 Ocak 2014 tarihinden itibaren yapılan bireysel başvurular, bir türlü Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmıyordu. 43 sanıktan ikisi Balyoz Davasından yattığı süre göz önüne alınarak tahliye edilirken halen cezaevinde 5 kişi tutuklu bulunuyor. 35 kişi ise firari durumunda. O dönem 5 aylık bebeği ve eşini geride bırakan Ebru E. da halen yurtdışında. Albay Koray Eryaşa, geçen ay 3 yıl 6 aylık cezasının infazını tamamlayarak tahliye olurken Albay Necmi Yıldırım Ankara’da, Yarbay Tamer Çetin Şirinyer’de, Astsubay Adnan Yılmaz ve Uzman Çavuş Alpay Aksu Eskişehir’de, kadın sivil memur Hatice Şenay Sarıgöz ise Antalya’da infaz sürelerini dolduruyor. Özgürlüğüne kavuşmak üzere olan Eryaşa, AYM’nin kendileri ile ilgili başvuruyu gündeme almamasını, “Bana olan oldu... Ama sivil memur Şenay Sarıgöz’ün ve diğerlerinin dramını kim bitirecek” diyerek eleştirmişti. Ekonomik nedenlerle avukat bile tutamayan Aksu, hüküm giymesinin ardından ordudan ihraç edildi. Aksu, kendisinin de hapishanede olduğunu gazetelere “Ben de tutukluyum. Beni unutmayın” mektubu yazarak ancak duyurabildi. Yüksek mahkeme, sonunda İstanbul Askeri Casusluk davasındaki bireysel başvuruları birleştirerek dün görüştü. Bireysel başvurularda sanıkların haklarının ihlal edildiğine oybirliğiyle hükmeden mahkeme, gereğinin yapılması için dosyayı yerel mahkemeye gönderdi. Bu karar üzerine bazı sanıkların avukatı Hüseyin Ersöz, İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak yargılanmasının yenilenmesini istedi. Ersöz, ayrıca müvekilleri Esin Tolga Uçar ve Ekrem Saltuk Baysal hakkındaki cezaların infazının durdurulması ve haklarından yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Avukat Celal Ülgen, karar üzerine yaptığı açıklamada, yerel mahkemenin dijital verilerdeki sahtecilik savlarını örtbas ettiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu mahkemelerde peşin hükümle ve genelleme yapılarak tüm sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmişti. Genç subayların bu dava nedeniyle rütbe kademe ve dereceleri durdurulmuştu. Son olarak genç subaylar toplum önünde casus ve kadın pazarlayan kişiler olarak lanse edildikleri için onarılamaz yıkıma uğramışlardır. Bu nedenle bu dava ile büyük işler kotaran aşağılık çeteden hesabı sorulacak ve bu çetenin Silivri’yi tatması için gereken yapılacaktır.” EMİNE KAPLAN ‘İmha’ önlemi CHP, komisyon raporunu vermeyen Köylü’yü şikâyet etti, tüm tapelere yer verdiği muhalefet şerhinde 4 eski bakanın örgütlü olarak rüşvet suçunu işlediklerini belirtti Bir yıl sonra karar ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri, komisyon raporuna verdikleri şerhte, “imha” tartışması yaşanan tüm tapelere yer verdi. Raporu kendilerine vermeyen Komisyon Başkanı Hakkı Köylü’yü TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e şikâyet ederken, bu tutumun içtüzüğe ve anayasaya aykırı olduğunu belirttiler. CHP’li üyeler Erdal Aksünger, Rıza Türmen, Osman Kortürk ile Emre Köprülü, şerhi sunmalarının ardından TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Aksünger, komisyon kararına ilişkin raporun kendilerine ulaşmadığını, bu nedenle şerhi de raporu okumadan yazmak durumunda kaldıklarını söyledi. Bunun TBMM tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Aksünger, tapelerin imha edilmesi durumunda suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Köprülü, CD ve DVD’lerin imha edilip edilmediğini sorduklarını, kendilerine şifaen henüz imhanın gerçekleştirilmediği yanıtının verildiğini söyledi. CHP’li üyeler, daha sonra Çiçek ile görüşerek komisyon raporunun kendilerine verilmemesini eleştirdiler. Aksünger, “Sayın başkan da ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığını söyledi” dedi. Muhalefet şerhinde, bakanların şu gerekçelerle Yüce Divan’a sevk edilmeleri gerektiği belirtildi: Hediyeler rüşvetten düşüldü: Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisi direkt ve doğru orantılı. Halk Bankası’nda şirketleri adına birden fazla hesabı bulunun Sarraf, anılan hesaplara gelen paranın yüzde 0,40,5’ini Çağlayan’a rüşvet olarak gönderdiği, rüşvete dair ilk para tesliminin 19 Mart 2012’de başladığı, ayrıca Çağlayan’ın beğendiği lüks saat ve mücevherler alınarak bedellerinin komisyon olarak verilen rüşvet hesabından düşüldüğü, paranın nakit olarak oğlu Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildiği, telefonla yapılan şifreli görüşmelerden anlaşılmıştır. 1.5 tonluk altın konusunda aracılık ettiği, konusunda yeterli şüphe oluşmuştur. Rüşvet miktarını Güler belirledi: Muammer Güler ile Sarraf’ın tanışmasını müteakip yapılan iletişim tespitlerinde yüz yüze yapılan anlaşma uyarınca Sarraf’ın 1.5 milyon dolar ödemesi karşılığında emniyet şeridi kullanma imtiyazı, koruma polisi görevlendirilmesi, Barış Güler’in danışmanlık firmasıyla her türlü işlerin halletmesi konusunda anlaşma olduğu anlaşılmıştır. Bazı şüphelilerin ve Sarraf’ın yakınlarının yasaya aykırı olarak Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağlanması işlemleri bizzat Muammer Güler’in onayı ve takibiyle yapılmıştır. Vatandaşlığa geçiş işlemlerinde ise, her bir istisnai yoldan vatandaşlığa geçişin rüşvet anlaşması uyarınca 1 milyon dolara mal olduğu, bu fiyatın Muammer Güler ile mutabakata varılarak belirlendiği her vatandaşlığa geçiş istemini Sarraf’ın Barış Güler’e aktardığı ve parasını da ilgiliden alarak Muammer Güler’e ilettiği anlaşılmıştır. Bağış’a ayakkabı kutusuyla dolar: Sarraf’ın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile Sarraf’ın yakınlarına vize alması işleri için aracılık etmesi karşılığında otel işi ve vize işinin takibi ile ilgili olarak iki sefer 500 bin dolar gönderilmiştir. Sarraf’ın bir gün lazım olur düşüncesiyle de mümkün olduğu kadar çok bakan ile rüşvet ilişkisi kurmak istediğini, “yemlemek lazım”, “yakında tüm kabine kefil olacak” gibi beyanlarıyla beraber yorumlamak gerekir. Bağış’ın Sarraf’la ilgili haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde bulunduğu, sağlandığı iddia edilen banka kurma girişimi ile ilgili aracılık etme ile istisnai yoldan vatandaşlığa geçme işleri ile ilgili aracılık etme karşılığında da 500.000 dolar ödeme yapılmıştır. Bağış’ın Sarraf’tan rüşvet anlaşması gereği olarak; 19.04.2013’te ayakkabı kutusunun içinde verilen 500 bin dolar, 29.08.2013’te takım elbise ile verilen 500 bin dolar, 09.10.2013’te bir kutu çikolata ile verilen 500 bin dolar olarak belirlenmiştir. Bayraktar menfaat sağladı: Bayraktar hakkında bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilmeyen bazı menfaatlar karşılığında, kişiye özel imtiyazlı imar planları onaylattıkları, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimden geçmelerini sağladıkları, bunların bir kısmının Bayraktar’ın bilgisi doğrultusunda gerçekleştirildiği konularında yeterli şüphe hasıl olmuştur. Pakistan ve Afganistan’da... Pakistan şeriatla yönetiliyor ama Müslüman Müslümanı öldürüyor, unuttuk mu? Bu vahşetin, kötü ruhun İslamla uzaktan yakından ilişkisi olmadığını hâlâ anlayamadık! İslamın barış, kardeşlik, eşitlik olduğunu kimse öğretemedi bize... Aklımızda kalan cennet ve cehehnem! Zaten cehennemi yaşıyor ezilen halklar... Yoksul! Aç! İşsiz! Eğitimsiz! Nedir o “ama” diye başlayan açıklamalar, İslamcı faşizmi, nefreti araya sıkıştırıp Müslümanlık taslayanlar! İslamcı faşizmin güler yüzlü savunucuları, ikiyüzlü soytarılar mangası! Düşünce özgürlüğüne karşı yapılan kanlı saldırıyı çaktırmadan savunuyorlar “ama” diyerek televizyon ekranlarından... HHH Paris’te Charlie Hebdo’yu basan saldırganlar, 10 çizeri, yazarı öldürüyor. 2 güvenlik görevlisinden birisi polis... O polis Müslüman! Önce yaralıyor katillerden birisi... Ölmediğini görünce geri dönüp başına bir kurşun daha sıkıyor Müslüman polisin... Ünlü dergi salt İslam karşıtı değil... Hıristiyanlığa, her çeşit dogmacılığa, şiddete, teröre, faşizme karşı dik duran bir mizah dergisi. Paris katliamına karşı çıkanlar salt “Katiller Müslümanlığı kullanıyor” diye konuşmamalı... Faşist sağ siyasete, İslamcı siyasete karşı açık eleştirilerini yapmalı! Bunu yapmıyorlar, yapamıyorlar! Kıvırıp geçiştirmek istiyorlar! Demokrasi ve özgürlükler laik demokratik düzen içinde yerlerini bulur... Bizim sözde aydınlarımız tıpkı “Siyasal İslamcılar” gibi, laikliği din düşmanlığı diye göstermişlerdir. Oysa laiklik, halkın egemenliği anlamına gelir, eski Yunancadan dilimize geçmiştir. Laikos, laik olmuştur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, anlamına gelir... Laiklik, demokrasi temelinde din, inanç özgürlüğünü oluşturur... Din siyasallaştırılamaz!.. l Dijital verilerin sonradan yüklendiği bir kez daha kanıtlandı ÇYDD’ye açılan dava hukuksuz HİLAL KÖSE Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) yönelik 2009 yılında yapılan Ergenekon operasyonu sonucu açılan ve Poyrazköy dosyasıyla birleştirilen davanın “sonradan yüklenen” dijital verilere dayandığı bir kez daha kanıtlandı. 13 Nisan 2009’da Prof. Dr. Türkan Saylan’ın da evi aranmıştı. Derneğin avukatı Hüseyin Ersöz’ün talebi üzerine rapor hazırlayan adli bilirkişi, suç delili olarak gösterilen bilgisayarın imajının, el konulma tarihinden 30 gün öncesine ait olduğunu tespit etti. Raporda, “İddianamede suç unsuru olduğu belirtilen 39 dosyanın tamamı, emniyette, olması gereken zaman diliminden önce kopyalanıp tarihleri değiştirildikten sonra silinmiş. Kesinlikle delil olarak kullanılamaz” denildi. Adli Bilişim Mühendisi Adli Bilirkişi Tuncay Beşikçi’nin 6 Ocak’ta hazırladığı 15 sayfalık rapor, Ersöz tarafından mahkemeye sunuldu. Raporda, olay yerinde el konulan dijital materyalin, kopyası alınmadığı ve hash değerleri avukatlara verilmediği için delil bütünlüğünün daha ilk aşamada sağlanmadığı belirtildi. Hash değeri savunmaya verilmeyen delillerin manipülasyona açık olduğu, bu delillere güvenilemeyeceği vurgulanarak, delillere el koyma safhalarında, yönetmeliklere ve uluslararası standartlara da uyulmadığı kaydedildi. Bilgisayarda kurulu windows işletim sisteminin son olarak 10 Nisan 2009’da Cuma 20.48’de kapatıldığı, bilgisayara 13 Nisan 2009’da el konulduğu, imaj alma tarihinin ise 15 Mart 2009 olduğu belirtildi. İmajın, el koyma tarihinden 30 gün öncesine ait olduğuna dikkat çekilerek, “Emniyette imaj ve inceleme için kullanılmış bilgisayarın tarihi geri alınmış. Bu bilgisayarda yapılan inceleme sağlıklı olamaz. Bilgisayarın sabit diski, el konulduktan sonra, bilinmeyen bir tarihte, imajı alınmadan önce başka bir bilgisayara takılmış” denildi. Rapora göre, Kadıköy ÇYDD diskinde, emniyette adli emanette, İngilizce işletim sistemi kullanan, tarihi geri alınmış bir bilgisayara ait ‘administrator’ adlı kullanıcı tarafından 627 Microsoft Office dosyası kopyalanmış ve silinmiş. İddianamede suç unsuru olduğu belirtilen 39 dosyanın tamamı, emniyette, olması gereken zaman diliminden önce kopyalanıp tarihleri değiştirildikten sonra silinmiş. Raporda, silme işlemiyle ilgili de şu değerlendirme yapıldı: “Bu silinen dosyalar, inceleme için tekrar emniyet tarafından kurtarılan dosyaların arasında yer alıyor. Bu dosyalar ÇYDD bilgisayarında yaratılmadı, açılıp çalıştırıldıklarına dair iz yok. Sonradan diske kopyalandılar. Emniyette, başka bir bilgisayara bağlanmak suretiyle bu kopyalama işleminin yapıldığı açıkça belli. Bu dosyaları kesinlikle delil olarak kullanılamaz.” Bilirkişi raporunda adli emanette delillerden sorumlu kişiler hakkında “sahtecilik” ve “görevlerini kötüye kullanmak” suçundan soruşturma açılması gerektiğini belirtti. ÇYDD avukatı Hüseyin Ersöz, suçlamalara dayanak olan dijital verilerin bulunduğu, derneğin Kadıköy Şubesi’nden el konulan harddiski ABD’li adli bilişim şirketi Arsenal Consulting Inc’e de inceletti. Şirketin, 30 Ağustos 2013’te hazırladığı raporda da suç delillerinin harddiske sonradan, harddisk başka bir bilgisayara takılarak yüklendiği ve sonrasında silindiği ifade edilmişti. MHP’li komisyon üyesinden şerh ‘Rüşvet aldılar’ EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nun MHP’li üyesi Mesut Dedeoğlu, komisyon raporuna verdiği muhalefet şerhinde, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış’ın Rıza Sarraf’tan rüşvet aldıkları, Erdoğan Bayraktar’ın özel imtiyazlı imar planları çıkardığını, 4 eski bakanın da Yüce Divan’a sevk edilmeleri gerektiğini belirtti. Dedeoğlu, şu görüşlere yer verdi: İfade vermek isteyenler kabul edilmedi: Komisyon başkanının bazı bakanlara sorulara cevap vermek zorunda olmadığı konusunda yönlendirmesi olmuştur. Bu durum bazı şahitlerin dinlenmesi sırasında da gözlemlenmiştir. Başkan, rüşvet ve yolsuzluk olaylarını ortaya çıkaran savcılar ve emniyet görevlileriin bilgilerine başvurmamıştır. Başbakan biliyordu: MİT’in çalışmaları sonucunda elde edilen bilgiler Erdoğan’a rapor olarak bildirilmiştir. Bayraktar’ın “Ben ne yaptımsa Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla yaptım” beyanı bulunmaktadır. Rakamları ortaya koydu: Sarraf’ın, Güler’e koruma polisi tahsisi, Sarraf’ın yakınlarına vatandaşlığa geçirilmesi ve Çin’e referans mektubu karşılığında farklı tarihlerde toplam 1 milyon 255 bin dolar; Bağış’a ilerdeki işlere mahsuben 3 defa 500 bin dolar; Çağlayan’a değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600 Avro, 6 milyon 766 bin 750 dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği; Bayraktar’ın da imar planlarına uygun olarak yapılmayan projelere onay verdiği ve özel imtiyazlı imar planları çıkardığı anlaşılmaktadır. Dedeoğlu, Komisyona şerhini 3 klasör olarak sundu. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear