14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA ‘Mandalina kokulusu’ da var... u ‘Küçük Prens’ Türkiye’de 1 Ocak öncesine kadar yılda yaklaşık 50 bin basılırken kitap için şimdiden 130 bin adet bandrol başvurusu yapıldı. KÜLTÜR 15 Penguen dergisi çizeri Cem Dinlenmiş’ten ‘Charlie Hebdo katliamı’na tepki: Asla unutulmayacaklar EVRİM ALTUĞ ‘Küçük Prens’in kokusu çıktı ASLI ULUŞAHİN Telif hakları 1 Ocak’ta serbest kalan, Antoine de SaintExupéry’nin kült kitabı “Küçük Prens”i ilk on günde 30’dan fazla yayınevi yayımladı ve ortaya, kitabın şaşkınlık verici versiyonları çıktı. Yakamoz Yayınları, kitabı “mandalina kokulu” basarken, İlgi Çocuk Yayınları kitabın sonuna sorucevapların ve “kişilik testi”nin yer aldığı bir bölüm ekledi. Yakamoz Yayınları’nca basılan kitabın kapağında “Kokulu Kitap” ibaresi bulunuyor ve kitabın sayfaları “mandalina gibi” kokuyor. İlgi Çocuk Yayınları’nın hazırladığı versiyonda ise kitabın arkasında, ders kitaplarındaki çalışmaları andıran uzun bir sorucevap bölümü dikkat çekiyor. Kitabın içeriğiyle ilgili soruların, testlerin, alıştırma ödevlerinin yanı sıra kitaptaki “kişilik testi”nde çocuklara “Yolda yürürken biri size çarptığında nasıl davranırsınız?”, “Sevdiğiniz manzara, sevdiğiniz müzik türü nedir” gibi sorular yöneltiliyor. Test çözüldüğünde “Siz bir kuzusunuz. Nazik, arabulucu, biraz çekingensiniz”, “Siz bir yılansınız. Ağzı sıkı, sır tutan, ince, esnek, fakat istediğinizde korkunç olabilen” ya da “Siz şüphesiz bir tilkisiniz. Heyecanlı, kurnaz, çevik ve atiksiniz” gibi sonuçlara varılıyor. Yayınevi, bu sorucevap bölümünün orijinal kitaptan çevrilerek kitaba eklendiğini iletti. Ne var ki kitabın orijinalinde böyle bir bölüm bulunmuyor. Öte yandan Alfa Yayın Grubu, sahip olduğu üç alt markanın üçünden de ayrı çevirilerle “Küçük Prens” kitabını yayımladı. Kitabı Everest Yayınları Selim İleri’nin, Kapı Yayınları ise Ahmet Muhip Dıranas’ın çevirisiyle okura sundu. “Küçük Prens”in Türkçedki ilk çevirmeni Dıranas’ın bu çevirisi 1953 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yayını olan Çocuk ve Yuva dergisinde tefrika edilmişti. Yayın Grubu bünyesindeki Büyülü Fener Yayınları’ndan ise kitap Işık Ergüden çevirisiyle yayımlandı. Yayınevlerinin, dünyada en çok okunan 3. kitap olduğu söylenen “Küçük Prens”i yayımlamaktaki heveskârlığı sayısal verilere de yansıdı. Kitap, 1 Ocak öncesine kadar Türkiye’de yılda yaklaşık 50 bin adet basılırken, Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Serhat Baysan’dan öğrendiğimize göre kitap için şimdiden 130 bin adet bandrol başvurusu yapıldı. Penguen dergisi çizeri Cem Dinlenmiş’in 2014 yıllığı, yine bu ülkede “Her Şey Olur” dedirtecek bir dobralık ve acı mizah eşliğinde okurlara sunuldu. Bilindiği gibi, Her Şey Olur 2014’ten önce yıllık olarak Her Şey Olur 2013 ve Her Şey Olur 2012 çıkmıştı. Peng! Yayınları etiketiyle, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Fethullah Gülen, Soma faciası ve derken, elbette Gezi Direnişi ruhu eşliğinde sürüklendiğimiz 80 sayfa ve metinleri üzerine, Dinlenmiş ile söyleştik. 10 yıldır imge emekçiliği yapan ve yurtdışında da yer almış farklı eserleri İstanbul galeri xist’te son dört yılda belli aralıklarla izlenen sanatçı, artık “Geleceğe Dönüş”ün geleceği’ni yaşıyoruz dediği, 24 Nisan vesilesiyle de gündeme yüzleşme teması ile yaklaşılabileceğini umduğu 2015’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı daha az çizmek istediğini dile getiriyor. Ciddiyetiyle bile gayri ciddi bir ülkede her şeyi her seferinde tek bir resme sığdırmaya çalışmak, komik olmaktan ziyade, trajikomik mi? İnsanın içini daraltan meselelerle mücadele etmenin en medeni yollarından biri mizah gibi geliyor. Derdini anlatırken iletişimi mizah temeline kurmak anlamayı kolaylaştırıyor sanki. Ama bugünkü durumda hicvedilenler ya üzerine alınmıyor ya hiç umursamıyor ya da sürekli hakarete uğradığını zannediyor. Fotoğraf: Engin Irız Fotoğrafları paylaşılan dört meşhur çizerin yanında derginin köşe yazarları, editörleri, emekçileri öldürüldü. Muhalefet bugün basındaki sansür ve otosansür nedeniyle mizah dergilerinin sırtladığı daha da önemli bir misyon mu? Ana akım televizyon ve gazeteler sıkı denetim altında olduğu için, mizah dergileri politik mizahın hayatta kaldığı önemli bir meydan. Nicelik olarak daha büyük bir komiklik kaynağı da, özgür internet. Misyon yerine, duruş kelimesi daha yerinde olabilir, görev duygusuyla değil, hayatta durdukları yere göre bakıyor etrafa mizah dergileri. İçinde komiklik, sanat, şiir ya da en azından fikir yoksa, muhalefet bizim işimiz değil. Politikacılar işlerini çizerlere paslamasınlar. 2015 pek çok açıdan simgesel bir yıl olacağa benziyor. İşlerinde hangi tarih ve olaylara gönderme yapma ihtimalin olacak? Seçimler yaklaşırken maalesef düşünce iklimi feci çoraklaşıyor, çok uyduruk şeyler konuşulmaya başlıyor. Her şeyin seçime odaklı olması ve seçimlerin ölüm kalım meselesi gibi anlatılması da insanları bezdiriyor. Yılın ortasında seçimler olduğu için yine benzer sahneler yaşanabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı artık daha az çizmek isterim, başbakanın ne kadar kendini göstereceğini merak ediyorum. 24 Nisan’da gündeme yüzleşme temasıyla yaklaşabiliriz umarım. Devletin Öcalan’la görüşmesi cephesinden de ilginç gelişmeler olabilir. Artık Geleceğe Dönüş’ün geleceğinde yaşıyoruz. Yıl biterken de Aziz Nesin’in 100. yaşını kutlayacağız. Düşününce umut etmek için bayağı şey var aslında. Yeterince umutlu olursak şirinleri bile görebiliriz... Mizah dergileri u Penguen’deki ‘Her Şey Olur’ köşesinin 2014 seçkisini yılın önemli ‘kısa’larıyla derleyen Cem Dinlenmiş, Charlie Hebdo olayına bakışı ile sanatının iç yüzünü Cumhuriyet’e anlattı. Sanatçı, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı 2015’te daha az çizebilmeyi umuyor ve ekliyor: ‘Buradaki gerilim de belki Avrupa’daki çatışmalar kadar vahim.’ Charlie Hebdo katliamına tepkin nedir? Çok ağır, çok acı. Asla unutulmayacak. Hatırladıkça çizerlerin çizgilerine, fotoğraflarına bakıyorum. Buradaki karikatüristler gibi birlikte espri düşünen, karikatür albümleri çıkaran, imza günleri düzenleyen, sürekli gözlem yapıp dertlerini çizgiyle anlatan sanatçılar öldürüldü. İkisi yetmiş yaşın üstünde, farklı kuşaklardan, karikatür tarihinde yerleri olan insanlar. Bizim mizah yayıncılığıyla Fransa arasında derin bağlar var, mizah dergisi geleneğinin güçlü kökleri olan iki ülke. Bir yandan Charlie Hebdo’nun temsil ettiği duruşa çok yabancıyız, burada somut bir karşılığı yok, benzerine de pek rastlamıyoruz. Buradaki mizah dergilerinde daha ince, az çok politik ‘Çok ağır, çok acı’ doğrucu, kendimize özgü klasik karikatür donelerini kullanan bir tarz var. Farklı grupları rencide etmeyi göze alan çok fazla örnek bilmiyoruz aslında. İnternette acımasız bir “troll” üslubunu tanıyoruz, dozu artınca hemen Zaytung’a kızıyoruz. Popüler ürünlere bakınca South Park’daki keskinlik belki tanıdık geliyor ama yine de çok uzak. Dindar insanların bu üsluptan rahatsızlığı anlaşılabilir, bir yandan farklı kesimlerden yükselen ayrımcı, dışlayıcı, korkunç sesler kutuplaşmış iklim açısından çok moral bozucu. Buradaki gerilim de belki Avrupa’daki çatışmalar kadar vahim. Bütün bu tartışmalara dalmadan tekrar kaybettiğimiz insanların anısını hatırlatmak isterim. Türkiye’ye de gelmiş, İstanbul’da sergi açmış, yerli çizerlerle dostluklar kurmuş, ortak dergiler çıkarmış, iz bırakmış insanlar öldürüldü. UPSD’den Charlie Hebdo saldısına kınama ÜN G U B 0’DE 14:2 ‘Müslüman ülkeler tepki göstermeli’ Kültür Servisi Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nden Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısını kınayan bir açıklama yayımlandı. “Aralarında Fransa’nın en ünlü karikatüristlerinin de bulunduğu 12 kişinin ağır bir terör saldırısında katledilmesi, son derece vahim ve tehlikeli bir gelişmedir” denilen kınamada, tek “silahı” kalemi ve mizahı olan karikatür sanatçılarına yönelik saldırının, ifade özgürlüğüne veya eleştirel bakışa hiçbir tahammülü olmayan beyni yıkanmış teröristlerin gerçekleştirdiği dev bir insanlık suçu olduğu belirtildi. Bildiride benzeri eylemleri ve IŞİD’in “canlı yayın” medyatik katliamlarını yapanların en büyük zararı İslam dinine ve ona mensup olan milyonlarca insana verdiği belertildi. Benzeri eylemler yüzünden İslamın, artık dünyada sayısız insan tarafından şiddetle özdeşleşen ve her an her katliamı yapabilecek bir din olarak görüldüğü belirtilen bildiride, “İrticai faaliyetlerin 21. yüzyılda bir izahı ve kabulü mümkün değildir” denildi. Türkiye’nin acilen İslam dinine dayandırılan her türlü şiddet eylemini lanetlemesi ve buna karşı açık tavır sergileyecek bir uluslararası çağrı yapması gerektiği belirtilen bildiride, “Şiddetle kınadığımız bu korkunç Paris saldırısı, hak ettiği tepkiyi Müslüman ülkelerde görmediği müddetçe, tüm dünyada ırkçılık ve İslamofobi doğal olarak artmaya devam edecektir” denildi. Dernek ayrıca saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve Fransız ulusuna başsağlığı diledi. ‘Gülün Adı’ yazarı Umberto Eco: ‘IŞİD Nazizmin yeni biçimi’ her an bomba tehlikesiyle günler geçirirkenki gibi... Bu tip terorizm türü, bizim savaş döneminde yaşadıklarımız gibi.” Yaklaşık 30 yıl önce kitlesel göç olgusunun barındırdığı risklere karşı uyarı içeren bir makale kaleme aldığını anlatan ünlü “Gülün Adı” romanının yazarı Eco, göçmenliğin küresel olduğunu, büyük alanları içerdiğini, uzun zaman süreceğini belirttiğini aktardı. Eco, “O zamanlar, biz yeni bir denge bulana kadar çok kan akacak” diye yazdığını da ekledi. CAN DOSTUM HER CUMARTESİ 14:20’DE tv.cnnturk.com/candostum twitter.com/CNNTURKProgram Gamze Aral ile Bu program herkesi hayvansever yapacak. Dış Haberler Servisi Dünyaca ünlü İtalyan düşünür, yazar Umberto Eco, cihatçı IŞİD’i Nazizme benzetti. İkisinin de dünyayı ele geçirmek yönünde kıyamet arzusunu paylaştıklarını söyledi. Paris’te Charlie Hebdo katliamının ardından İtalyan Corriere della Sera gazetesine konuşan Eco, Papalık devleti ailesinden Cesare Borgia’nın yöntemleri temelinden Hıristiyanlığın yargılanmasının doğru olmayacağı gibi, Müslümanlar genelinde de konuşmanın doğru olmayacağını belirtti. “Ancak Nazizmin yeni biçimi IŞİD hakkında, onların imha, yok etme yöntemleri hakkında kesinlikle konuşabiliriz” diyen Eco, günümüz savaş biçiminin değiştiği görüşünü dile getirdi. Eco, Paris saldırısıyla ortaya çıkan korkuyla II. Dünya Savaşı’ndaki bombardımanlar altındaki hayatı kıyasladı. AFP’nin haberine göre, savaş sırasında İtalya’nın kuzeyindeki küçük bir köyden çıkarılan Eco şunları söyledi: “Ben küçükken, C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear