25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2014 SALI 6 HABERLER AB Zirvesi’nde onaylanacak Türkiye’yle ilgili sonuç bildirisinin sertleştirilmesi gündemde Brüksel yolu zorda DUYGU GÜVENÇ ANKARA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Aralık operasyonu nedeniyle endişe beyan eden ve “Üyelik için hukuka saygı şart” diyen Avrupa Birliği’ne “Kendi işine baksın” diye yanıt verirken, AB de Türkiye ile ilişkilerinin geleceğini gözden geçirmeye hazırlanıyor. Bir hafta önceki Türkiye ziyaretinde Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ocak ayında Brüksel’e davet eden Avrupa Komisyonu’nun Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin, 14 Aralık operasyonunun ardından şimdi bu davetini askıya alabileceği belirtildi. Erdoğan’ın AB’yi terslemesine Brüksel’den hemen yanıt geldi. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini “Erdoğan’ın tepkisini gördüm ve çok şaşırdım” dedi. Daha geçen hafta bir heyet olarak Türkiye’yi ziyaret ettiklerini hatırlatan Mogherini, Erdoğan’la görüşmelerinin “çok yapıcı” geçtiğini ve “yeni bir başlangıç yapma şansı” bulunduğunu her iki tarafın da anladığını söyledi. Hatta hükümet üyelerinin Türkiye’nin AB üyeliği çabalarının “ekonomik çıkarlardan ziyade demokrasi ve hukukun üstünlüğü değerleriyle ilgili” olduğundan söz ettiğini aktaran Mogherini, “İnanıyorum ki bu taahhütleriyle tutarlı olmaları Türkiye’nin çıkarınadır” dedi. “Bu yeni başlangıç üzerinde çalışma iradesi olmasaydı, o ziyareti yapmazdık” diye ekledi. Bir Avrupalı diplomat ise, “Elbette bu operasyonunun sonuçları olacaktır” yorumunu yaptı. Medyaya operasyon kararının bugün Brüksel’de yapılacak Genel İşler Konseyi’nde de ele alınacağı öğrenildi. Diplomat, “Türkiye’ye resmi olarak askıya alındı diye bildirilmez ama bir anda program yoğunluğu nedeniyle ziyaret ayarlanamaz” diyerek, ziyaret için diplomatik yolla mesaj verilmesini beklediğini söyledi. Mogherini’nin ziyareti sırasında, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin yeniden AB resmi ve gayri resmi zirvelerine davet edilmesini istemişti. Mogherini, bu talebe kapıyı açık bırakmıştı. Avrupalı diplomatlar, Türkiye’nin medyaya yönelik operasyon kararı için “Türkiye kesinlikle doğru bir adım atmadı. Basın özgürlüğü AB için en önemli değerlerden biri. En son İspanya’da ya da Polonya’da olan gösterilere bakarsanız, AB kamuoyu için ba Bu Dava Genişler Büyür, Medyaya da El Konulur 14 Aralık’ta başlayan bu operasyon, diyelim ki 12 ay önceden hazırdı... Sadece, Meclis’ten yeni yasanın çıkması bekleniyordu. Fuat Avni denen zat son anda duyum alabilmiş! Bu demektir ki, duyum “alt kadro”dan sızmış, oysa operasyon “üst kadro”da bekleme halindeydi. AKP yazarı A. Selvi boşuna yazıp durmasın: F. Avni’nin operasyonu daha önce duyurması, devlet içinde hâlâ ne kadar büyük bir güç olduklarını gösteriyor, diye. Selvi, devlet içinde bir heyula yaratmayı sürdürüyor. Tabii bu heyula gerekli. Kısa kronoloji: HHH 15 Ekim 2014: Hâkim ve savcılara zam teklifini içeren yasa önerisine gece yarısı yeni maddeler eklendi ve anayasal düzene karşı işlenen suçlarda değişiklikler yapıldı. “Somut delile dayalı kuvvetli şüphe” yerine, “makul şüphe” yeterli görüldü. Ayrıca devlet güvenliğine karşı suçlarda mallara, paralara, şirketlere el koyma maddesinin kapsamı genişletildi, avukatlara dava dosyasını görme sınırlaması getirildi. Daha önce sulh ceza hâkimlikleri kurulmuştu. Bu hâkimliklere de iktidara yakın adamların atandığı medyada yer aldı. 10 Aralık 2014: Dink’in katili Ogün Samast: “Bugüne dek ölüm korkusuyla söylemedim. Cinayetin arkasında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer var” dedi. Ramazan Akyürek cemaate yakın bilinen, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, yine cemaate yakın Ali Fuat Yılmazer dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü’ydü. 12 Aralık 2014: “Makul şüphe” ve “mal varlıklarına el koyma”yı da içeren tasarı Meclis’te yasalaştı. 12 Aralık 2014: RTE, TOBB üyelerine konuştu: Gülen cemaati için; “Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının faili meçhul cinayetlere bile bulaştığını bugünlerde görüyoruz… Daha şaşırtıcı şeyler de görecek, duyacaksınız... Güneyde sevdikleri ülke yönetimi bunları maşa olarak kullandı” (İsrail’i kastediyor). 14 Aralık 2014: Cemaat medyasına ve Emniyet’teki güçlerine operasyon düzenlendi. 31 kişi.. Gerekçe: Devletin egemenliğini ele geçirmek amacıyla örgüt kurma. Peki olay ne: Cemaat, 2009’da bir başka dini cemaat olan Tahşiyeciler’i tutuklamak ve mahkum etmek için uyduruk delillere başvurmuş... Bu, orada kalmaz. HHH Yargıdaki düzenlemenin Meclis’ten çıkacağı belli. Önce katil Ogün Samast konuşturuluyor, cemaatin Emniyet’teki en güçlü iki adamı hakkında. Katil sustu sustu, cemaate karşı operasyona az kala, konuşturuldu. Kim o? En altta bir çocuktetikçi. Ben, cinayeti işlemeden önce, isim olarak bile bu iki emniyetçiyi tanıdığından şüpheliyim! Belli ki konuşturulmuş. Çünkü cemaate bir terör ve cinayet suçunun da yıkılması gerekiyor. Hrant Dink davası en büyük aday. RTE’ye Ogün Samast’ın ifadesini kullanmak için malzeme... Belli ki cemaatin başına bu cinayet çorabı örülecek. Cemaatin Emniyet’teki özellikle bu iki tepe adamının ve diğerlerinin, Dink cinayetinde azmettirici rolü var mı, bilmiyoruz, kanıtlanmış bir durum yok. Ama meslektaşımız Nedim Şener, emniyet güçlerinin Dink cinayetinin koşar adım geldiğini görmelerine rağmen, önleyici adımlar atmadıklarını, savsadıklarını, hatta engelleyici tutum bile aldıklarını söylüyor. “Hrant Dink’in Arkadaşları” isimli bir grup entel mentel, bu emniyet güçlerini “Ergenekoncu güçler” olarak nitelendirme aymazlığını bile göstermiş ve devlet içindeki, AKPcemaatçi yapıyı gözlerden saklamaya çalışmıştı. Nedim Şener, bu kitabından ve iddialarından dolayı hapsi boylamıştı! RTE ve adamlarının böyle bir “cinayet ilişkisine” şiddetle ihtiyacı olduğu açık. Belki gerçekler daha net ortaya çıkacak. Tabii, yargılamayı izleyecek olan gerçek gazetecilerin soruşturmacı gözüyle... Ergenekon, Balyoz ve Odatv davalarını nesnel olarak izlediğimiz gibi, bu davayı da nesnel olarak izleyeceğiz. Çünkü adalet, hukuk ve yasalara uygunluk, hepimizin, bu ülkenin baş meselesi... HHH RTE’nin açıklamaları ve suçlamalar, cemaat medyasına ve emniyet güçlerine karşı düzenlenen operasyonun hangi zeminde süreceğini gösteriyor. Bu dava 31 kişinin sorgulanmasıyla bitmez. Genişler... Bu dava, dallanıp budaklanacak. Çünkü bir yıldır RTE iktidarı bunu hazırlıyor. Cemaat güçleri de Ergenekon davasına terör suçu bulaştırmak için, Osmanım adında bir uyduruk itirafçı yaratarak Danıştay cinayetini utanmaz ve rezilce Ergenekon davasına bağlamışlardı... Şimdi de başlarına bir Hrant Dink cinayeti örülüyor. Bu kez Ogün Samast bulundu... İzleyecek ve göreceğiz... HHH Peki medya bu davanın neresinde? Dünkü yazıma bakın. İktidar cemaat medyasını susturmayı kafaya koydu. Bunu medyadan iki kişi tutuklayarak yapamaz. Ama cemaat medyasını örgütün parçası olarak gösterir... Yeni yasa gereğince “taşınmazlara, hak ve alacaklara el konulması” da gündeme gelir. Medyanın tümüne el konur, iktidarın adamları atanır (şu sırada boşta olanlar var!), orayı havuz medyasına dönüştürürler... İktidar havuz medyası oluşturmada büyük deneyime sahiptir! Bu yönüyle de bu dava bir medya özgürlüğü davasına dönüşür... Sekreterin ziyareti sın özgürlüğünün ne kadar değerli olduğunu görürsünüz” yorumunu paylaştı. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın da 67 Ocak’ta Türkiye’ye yapacağı ziyaret öncesinde Konsey Sözcüsü Can Fişek de, operasyonla ilgili kaygılarını vurguladı. Fişek, “Genel sekreterin Türkiye ziyaretinde ‘ifade, basın ve toplanma özgürlüğü’ ana gündem maddeleri olacak. Ayrıca yolsuzlukla mücadele, yargının bağımsızlığı, kadınerkek eşitliği de olacak” dedi. Bu arada AB Dışişleri Bakanları tarafından kabul edilecek daha sonra da perşembe ve cuma günü yapılacak AB Zirvesi’nde Birlik liderleri tarafından onaylanacak Türkiye’yle ilgili sonuç bil Türkiye için sert metin dirisinin sertleştirilmesi gündemde. Normalde son taslağın kabul edilmesi öngörülüyordu ancak metin son gelişmeler ışığında tekrar tartışmaya açıldı. Metne pazar günü AB Komisyonu tarafından yapılan açıklama paralelinde ifadeler sokulması öngörülüyor. AB Komisyonu açıklamasında, “Herhangi bir aday ülkenin katılımına yönelik bundan sonraki adımların hukukun üstünlüğü ve temel haklara tam saygıya bağlı olduğunu tekrar hatırlatırız” ifadesine yer verilmişti. Avrupa Parlamentosu da normal gündeminde olmamasına karşın Türkiye konusunu gündemine aldı. Çarşamba günü AP Genel Kurul oturumunda Türkiye’deki gelişmeler tartışılacak, ocakta da bu konuya ilişkin bir karar kabul edilecek. Destekçiler tek ses Hükümete yakın gazeteler, Gülen Cemaati’ne yönelik operasyonu “İnlerine girildi”, “Bir Numaralı Şüpheli Gülen” manşetleri ile gördü. Gazeteler, Odatv operasyonunda gazeteciler gözaltına alındığında Zaman gazetesinin attığı “Bu mu gazetecilik?” manşetine atıf yaptılar. Sabah gazetesi “Listenin başı Gülen” manşeti atarken Star gazetesi “İnlerine girildi” manşeti ile çıktı. Akşam gazetesi “Bir numaralı şüpheli Gülen” manşetini attı. Yeni Şafak gazetesinin manşeti de “Hesap zamanı” oldu. Gazetenin yazarı Selvi ise operasyonu, “Bu operasyonu yapanlar nasıl bir algı yönetimine hizmet ettiklerinin farkında mı? Yaptıkları Türkiye’yi dünyaya rezil etmekten başka bir işe yaramadı. Çok açık ve net olarak belirtmek istiyorum ki, Zaman Gazetesi basılarak Ekrem Dumanlı’nın, STV’den Hidayet Karaca’nın alınması yanlış. Kim yaparsa yapsın yanlışa itiraz ediyorum” ifadeleriyle eleştirdi. Avrupa Komisyonu: Baskınlar demokrasiyle bağdaşmaz AB değerlerine aykırı ‘Güven zedeleniyor’ İş dünyasında da operasoyona yönelik tepki geldi. TÜSİAD operasyona tepki göstererek son dönemdeki siyasi nitelikli davaların yargı sistemine “güveni zedelediği”ni vurguladı. Açıklamada, “Önceki davalarda vurguladığımız gibi, bu soruşturmada da yargı bağımsızlığına uyulması, adil yargılanma hakkının korunması, basın özgürlüğünü esas alarak kamuoyu vicdanını tatmin edecek şekilde şeffaf ve adil yürütülmesi kritik önem taşımaktadır” denildi. TOBB’den yapılan açıklama da hukuk vurgusu yapıldı. Hukuk devleti olmalı Türkiye Barolar Birliği ve Ankara Barosu’ndan yapılan açıklamada hukukun silah olarak kullanılmaması istendi. Ankara Barosu açıklamasında, “Hukuk silah olarak kullanılmaya başlandığı zaman bir sonraki hedefin kim olacağını, o silahı kullananlar bile tahmin edemezler. Umudumuz, hukuk devleti olmadığı sürece, dünün zaliminin yarının mazlumu olabileceğini herkesin fark etmiş olmasıdır” denildi. Cemaat sokağa indi Cemaate yönelik operayonun 2. gününde Zaman gazetesi okurları ve gözaltına alınanların yakınları dün gün boyu İstanbul’da Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde nöbet tuttu. Gözaltılar bir çok kentte protesto edildi. İzmir, Eskişehir, Tokat, Balıkesir, Kayseri, Mersin, Şanlıurfa adliyeleri önünde toplanan gruplar gözaltıları protesto etti. “Hizmet burada hırsızlar nerede”, “Bunu da yaz tarih”, “Zaman durmaz, akar” yazılı pankartlarla iktidarı protesto eden gruplar gün boyu Kuran okudu. Eylemciler Zaman gazetesinin dünkü sayısını göstererek “Basın susturulamaz” sloganı attılar. Zaman Gazetesi Tokat Temsilcisi Serkan Demir, “Bu operasyon sadece Zaman gazetesine yapılan bir operasyon değil, biat etmeyen tüm medyaya yapılmıştır. Sıra herkese gelecek” dedi. (Fotoğraf:DHA) Dış Haberler Servisi Avrupa Komisyonu 14 Aralık operasyonunun “Avrupa değerlerine karşı” olduğunu söyledi. Geçen hafta Türkiye’yi ziyaret eden Komisyon’un 2 numarası ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile Komisyon’un Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, ortak açıklama yaparak, operasyonun “Türkiye’nin parçası olmak istediği Avrupa değerleri ve standartlarına aykırı olduğu” ve “aday ülkenin AB’ye katılımı yönündeki adımların hukukun üstünlüğüne ve temel haklara tam saygıya bağlı olduğunu” belirtti. Açıklamada, “Türkiye’de bazı gazetecilere ve medya temsilcilerine yönelik polis baskınları ve gözaltılar, demokrasinin temel ilkelerinden biri olan medya özgürlüğüyle bağdaşmamaktadır. Masumiyet karinesinin hakim olmasını bekliyoruz ve işlendiği iddia edilen cürümlerin davalıların haklarına tam saygı gösterilerek bağımsız ve tarafsız soruşturulması konusundaki vazgeçilemez hakkı hatırlatıyoruz” denildi. Mogherini ile Hahn, Türkiye ziyaretinde aldıkları AB üyelik hedefine bağlılık taahhütlerinin uygulanmasını beklediklerini ve ortak endişelerini AB dışişleri bakanları toplantısına ileteceklerini belirtti. ABD merkezli düşünce kuruluşu, Freedom House Başkan Yardımcısı Daniel Calingaert, “Gözaltına alınanlar hakkında getirilen fazlasıyla genel suçlamalar, Türkiye’de ifade özgürlüğüne ve hükümeti eleştiren herkese yönelik bir tehdit anlamına geliyor. Gözaltılar, hükümetin yolsuzluk haberleri yapan ve eleştiren gazetecilere karşı misillemesi gibi görünüyor. Türkiye’de ifade özgürlüğü üzerindeki baskı son bulmalı” dedi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Başkanı Joel Simon ise Twitter’dan “Gözaltılar #Basınözgürlüğü’ne saldırıdır” mesaj yayınladı. HRW’nin Türkiye sorumlularından Emma SinclairWebb “Eleştirel medyaya yönelik yeni bir baskı. Gazetecilerin suçlamasını haklı gösterecek kanıtlar sunmak hükümetin boynunun borcudur” dedi. Herkese yönelik tehdit Dumanlı: Direneceğim Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın avukatları Gazi Tanır ile Hasan Günaydın, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Avukat Hasan Günaydın, “Dumanlı, baskı olduğunu bu zulme direneceğini herkese belirtmemizi istedi” dedi. TRT: Eden bulur TRT 1’de yayımlanan ve Selver Gözüaçık’ın sunduğu “1’de Sabah” adlı programda 14 Aralık Operasyonu’na ilişkin haberler aktarılırken, ekranda “#Edenbulur” etiketi belirdi. İzleyicilerden bu etiketi kullanarak sosyal medyada yorum yapmaları istendi. TRT’nin yorum için seçtiği etiket, henüz tamamlanmamış bir soruşturmayla ilgili kesin hüküm içermesi nedeniyle eleştirildi. Serbest kaldıktan sonra cemaate ve Ekrem Dumanlı’ya yüklendi Gülerce: Olayı büyütmeyin Aralarında, Aydın Engin, Baskın Oran, İsmail Beşikçi’nin de bulunduğu Ankara Düşünceye Özgürlük Platformu adına yapılan açıklamada “Erdoğan rejimi, beğenmediği, kendisine muhalefet eden medya organlarını keyfi, uyduruk gerekçelerle sindirip, ardından kendi denetimi altına almak istiyor. Erdoğan Rejimi otoriterlikten totaliterliğe yürüyor. Bu artık bir kaos ortamıdır; bundan sonra her şey mümkündür” denildi. ALİ AÇAR/CANAN COŞKUN Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürüyor. Tek Türkiye dizi ekibinin de aralarında bulunduğu 11 kişi serbest bırakıldı. 18 kişinin sorguları ise devam ediyor. Eski Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce dünkü ifadesinin ardından çıkışta yaptığı açıklamada, Dumanlı ve cemaate yönelik suçlamalarda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Samanyolu TV’de 4 yıl önce yayınlanan “Tek Türkiye” adlı dizinin yönetmeni Naci Çelik Berksoy ile senaristler Radiye Ebru Şenvardar, Ali Kara, Elif Yılmaz serbest bırakıldı. Samanyolu TV’de yayınlanan “Şefkat Tepe” dizisinin hikaye yazarı Hikmet Tombulca ile “Tek Türkiye”, “Şefkat Tepe” ve “Sungurlar” adlı dizilerin yapımcısı Salih Asan, “Sungurlar” dizisinin yönetmeni Engin Koç ve “Şefkat Tepe”nin senaristi Samim Noyan dün akşam serbest bırakıldı. Berksoy, savcının senaryo ile ilgili sorular sorduğunu söyledi. Aydınlardan tepki Firavunlu tepki Fethullah Gülen, operasyondan sonra “Demek ki doğru yoldasınız” başlıklı bir sohbet yayımladı. Operasyonla ilgili mesajlar veren Gülen “Çektiğimiz şeyler bizim için bir arınma hadisesidir” dedi. Gülen Firavun örneğini vererek “Bütün firavunlar hiç ummadıkları bir yerde, çok zayıf gördükleri bir yerde ‘Derdest edeceğim işini bitireceğim, boğacağım, ezeceğim’ dediği yerde ezilivermişlerdir” diye konuştu. Fuatavni marka oldu Twitter’da yazdıklarıyla olay yaratan “Fuatavni” marka oldu. Türk Patent Enstitüsü’ne, 19 Nisan’da Topkapı Patent aracılığı ile başvuran Mehmet Emin Aktaş, “Fuatavni” markasını tescil ettirdi. Aktaş, Fuatavni markasıyla yiyecek ve içecek, geçici konaklama, gündüz bakımı (kreş) ve hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri verebilecek. Berksoy, “Biz Hocaefendi’nin dikte ettirdiği bir şeyi Tek Türkiye’de kullanmışız. Tahşiye örgütü, terör örgütüyle ilgili böyle bir şey söylediler. Ben de ‘bilgim yok’ dedim” dedi. Van’da gözaltına alınan dizinin senaristi Makbule Çam Elamdağ ise sorgusunun ardından küçük yaşta bir çocuğu olduğu gerekçesiyle İstanbul’a götürülmeden serbest bırakıldı. Karaca’nın avukatı Fikret Duran da ifade veren kişilere, STV’de yayınlanan bir dizinin farklı haftalarda yayınlanan iki bölümünün seyrettirilip, onun üzerinden sorular sorulduğunu anlattı. Serbest bırakılan Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Şahin’e köşe yazılarında Fethullah Gülen’den talimat alıp almadığı sorulduğu öğrenildi. Gözaltı listesinde olan gazeteci Nuh Gönültaş’ın operasyon gecesi uçakla yurtdışına çıktığı belirlendi. Polis memuru Mehmet Kılıçarslan’ın da yapılan aramalara rağmen bulunamadığı bildirildi. Eski Organize Suçlarla Mücadele ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu ise bir dönem müdürlüğünü yaptığı Organize Şube’nin nezarethanesine konuldu. Akşam saatlerinde ise Gazeteci Hüseyin Gülerce dün 11.30 sıralarında emniyete gelerek arka kapıdan içire girdi. Yaklaşık 4,5 saat içeride kalan Gülerce serbest bırakıldıktan sonra gazetecilere açıklama yaptı. Kendisine yöneltilen 3540 sorudan 25’inin dizilerle ilgili olduğunu söyleyen Gülerce, “Ergenekon ve Balyoz davasında ağzımız yandı. Hiç değilse cemaat olayında yoğurdu üfleyerek yiyelim. Yargıyı bekleyelim. 1725 Aralık soruşturması bana göre bir darbe. Burada hiç kimse ‘Evet darbeydi’ numara ile siyaseti ele geçirmeye kalkmamalı. Ben de soruyorum; Bu kadar istihbarat, telefon dinleme merakı nereden geliyor. Ekrem bey meseleyi demokrasi, basın özgürlüğü tarafına çekiyor ama ortada hukuki bir mesele var. İşin içine basın özgürlüğünü katarak, gösteri yaparak. Türkiye çok ciddi bir dönemin içinden geçerken meseleyi başka yerlere çekmesin. Türkiye yeni bir kutuplaşmaya götürülüyor. Burada gösteri yaparak bir kahraman mı çıkarılacak. 78 bin polisle gelip gazeteyi basmalarını mı bekliyorlardı? Çıkıp Ekrem Bey’in ‘Ben burada bekliyorum, gelsinler çay ısmarlayayım’ sözleri yargıyı ti’ye almaktır. Bu işi büyüterek Türkiye’yi dışarıya jurnallemeye hakkınız yok” dedi. Gülerce, “Böyle bir tezgahın içinde olmam mümkün değil. Bu yazıyı yazarken kimseden talimat, emir almadım. Bir tezgâh varsa şimdi fikrimi soruyorsanız bana anlatılanlarla eldeki delillere göre tezgâh olma ihtimali var. Tezgâhtır diyemem, bu yargılamanın sonucunda çıkacak. Yargıya müdahale edemem” dedi. ‘Tezgâh ihtimali var’ C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear