Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2013 PAZAR 6 ‘Savaş istemiyoruz’ Suriye’de savaş var ve biz bu savaşta tarafız. Silahlı radikal unsurları getiriyor, Hatay topraklarında eğitiyoruz. Cebine para koyuyoruz, git kardeşini öldür diye, iki taraf da birbirine Allah Allah diye saldırıyor. Müslüman kanı dökmek caiz mi? Niçin ve neden bütün dünyada sadece Müslüman coğrafyasında kan akıyor? Karşı çıkan biziz. Suriye ile 900 km. sınırımız var, akrabalarımız orada. Orada demokrasi yokmuş. Suudi Arabistan’da, Katar’da demokrasi mi var? Biz her ülkede demokrasi olmasını isteriz ama demokrasi yok diye insanı insana kırdırmak Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmaz.” (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) HABERLER Bu Söz Bir Evrensel Değerdir 2 Evet en evrensel değerdir Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözü. Belki de herkesin söylediği bir söz ama geniş açıyla ve bir ülke politikası olarak içeriği bilinmiyor. Konu üzerine bu ikinci yazıda, bu söz nasıl kullanılsaydı ne gibi büyük bir değer yaratabilirdi ve bir dünya devleti olurdu Türkiye, bunun üzerine bir fikir antremanı yapacağız. (Zaten işimiz bu değil mi!?) HHH Türkiye Atatürk’ün bu evrensel ilkesine uygun bir politika izlemedi. “Neredeyse hiçbir zaman” diyeceğim! Türkiye dış politikasını kendisi geliştirerek kendisi için ve komşuları için uygulamadı! “Neredeyse hiçbir zaman” diyeceğim yine! Bizim dış politikamız bir savaş politikası oldu 1950’lerden bugüne! Bütün kuzey düşmanla çevriliydi: Karadeniz’in kuzeyi ve batısı! O zamanki SSCB, Bulgaristan, Romanya... Yunanistan’ı da katarsak ülkenin batısı da düşmandı. Doğu’da yukarıda Ermenistan... İran bir öyle, bir böyle... Suriye de düşman! Irak? Tabii ki Kıbrıs diye bir sorun var hep... Özetle barış içinde sarmaşdolaş olabileceğimiz, durmadan öpüşüp koklaşabileceğimiz tek bir komşumuz, dost ülkemiz yoktu. Sözde “dostlar” ise hep uzaktaydı! Türkiye; ordusuyla, milletiyle, devletiyle, hükümetleriyle sürekli dört sınırda, karada, havada, denizde nöbetteydi! Böyle bir şey olabilir mi? Bu millet, bu duruma on yıllardır nasıl katlanabilir? Bir ömür boyu silah omuzda nöbette hangi ülke var dünyada? HHH Peki bütün bu düşmanları biz mi yaratmıştık? Tabii ki hayır. NATO’ya girince, ileri karakol olunca, otomatik olarak bir dizi düşmanınız oluyor. Size kim dostunuz, kim düşmanınız söyleniyor, öğretiliyor; kendi iradenizle bunları saptamıyorsunuz. Kendi iradenizle kimseyle dost olamıyorsunuz! Böylece Türkiye’den bir savaş ülkesi/ savaş cephesi yaratıldı. Normal koşullarda, komşularla arasındaki geçmişten gelen bazı sorunları da çözemedi bu ülke. Çünkü savaşa odaklıydınız. Yunanistan’la sorunları çözebilirdiniz belki ama arkasında Batı ve NATO olunca bu da mümkün olmadı... Kimsenin aklına yahu dünyada dört bir yanını düşman bellemiş başka bir kimse var mı, biz neden böyleyiz, sorusunu sormadı. Böyle yaşamaya mecburuz gibi... HHH Şimdi bunları bir kenara bırakalım. Esas derdim, “Yurtta ve cihanda barış”ın evrensel değeri... Şöyle düşünelim: Türkiye Atatürk’ün bu ilkesini hayata geçirmeyi şaşmaz temel politikası yapsaydı ne olurdu? Öncelikle tabii ki bir savaş kamplaşması içine girmezdi. Yani NATO Batı’nın uç beyi olmak falan... İkincisi, şaşmaz temel ilkesi nedeniyle bütün ülkelerle sorunlarını çözecek bir yaklaşım içinde olurdu. Çözülemeyen sorunları zamanı bırakırdınız ama komşularla bütün ilişkilere her türlü önceliği verirdiniz. Bu sadece tek yanlı yarar sağlamak değil, gerçekten her tarafı geliştirecek, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile kendi ayakları üzerine durmasına hizmet edecek bir işbirliği ve dostluk... Silahı, savaşı, tehdidi dışlayan... Türkiye öyle bir coğrafyada bulunuyor ki merkezde kendisi, kuzeyi, doğusu ve güneyi ile Karadeniz, Ortadoğu ve Akdeniz havzasında yepyeni, birbiriyle dayanışma içinde, düşenin yardımına koşulan bir dünyanın yaratıcı olabilirdi. Ama temel şart: Ülkede ve dünyada asla taviz vermeyen şaşmaz barış politikası ve böyle politikanın çevresinde örülen bir ülkeler ağı. Şöyle diyeyim: Beni kimse Yunanistan’la, Irak’la, Suriye’yle, Ermenistan, Rusya, Bulgaristan, Romanya vb. ile düşman edemez... İtirazlarda bulunsanız da edemezsiniz, boşuna uğraşmayın! İşte, “Yurtta barış, dünyada barış”ı düşüncenizin, politikanızın şaşmak ekseni yaparsanız, evrensel bir değer yaratmış olursunuz! Bu değeri yaratınca da herkes ondan beslenir, umutlanır, büyür, zenginleşir... Burada temel bir düşüncenin ve doğru bir ilkenin gücünü düşlüyorum. Bana göre Atatürk’ün ilkesinin anlamı budur. Bu içeriği kavrayamazsanız, önemsemezseniz, üzerine düşünmezseniz her şeyi anlamsızlaştırırsınız. Şimdi bazılarımızın seslerini duyar gibiyim: Ama efendim reeel politika, dünyanın gerçekleri falan filan.. Onlara sadece şunu derim: Reel politikayı da gerçekleri de siz yaratırsınız. Bahsettiğiniz “reel politika” gökten zembille inmedi. Onları da ülkeler, insanlar, politikalar yarattı. O halde, nasıl bir gerçeklik yaratacağınız esas olarak sizin elinizdedir. HHH Yurtta barış, dünyada barış, o muhteşem insanın bize bıraktığı en büyük miraslardan biridir. Sadece bize değil, dünyaya da... Ama bu mirastan büyük bir değer yaratamadık. Bu miras Türkiye’yi dünyanın gerçekten yıldızı, çok önemli saygın bir ülkesi yapabilirdi ama bunu görebilecek bir politik birikimimiz hiç olmadı. Tam tersine, içinde bulunduğumuz şu hale bakın. Komşusunun mezarını kazan ve bizzat kendi halkının da mezarını kazmayı düşünen bir anlayış ülkeyi yönetiyor. Hayır, bin kez hayır Türkiye eninde sonunda o büyük insanın mirasına sahip çıkacaktır.. Çünkü ülkenin ve dünyanın en çok ihtiyacı olan bir ilkeden sözden bahsediyoruz: Barış! Gençliği rahat bırakın AYŞE SAYIN MEHMET ALİ SOLAK CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Demokrasiyi savunmak suçsa, o suçu önce ben işliyorum’ dedi HATAY Hatay’da incelemelerde bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “sıfır noktası” olarak da ifade edilen Cilvegözü Sınır Kapısı’nda “Türkiye terör ithal eder hale geldi. Sınır kapısında ’yurtta barış, cihanda barış’ yazısı var. Bu hükümetin kafasında yok” mesajı verdi. Kılıçdaroğlu, Samandağı’nda da her koşulda “savaşa hayır” diyeceklerini belirterek “Meclis’e tezkere gelecekmiş. Savaşa her zaman hayır, Meclis’te de hayır diyeceğiz” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Hatay Kırıkhan’da ilçe binasını açtı ve yurttaşlara seslendi. Yaklaşan belediye bakanlığı se HESAP SORULACAK CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “demokrasi şehidi” Ahmet Atakan’ın ailesini ziyaret ederek, anne ve babasına taziyede bulundu. Kılıçdaroğlu, taziye evine parti otobüsü yerine, özel bir minibüsle gitmeyi tercih etti. Anne Atakan, gözyaşları içinde taziyeyi kabul etti. Baba Ali Atakan Kılıçdaroğlu’na, “Bu gençler sizden çok şey bekliyor. Gençlere sahip çıkın” dedi. Bazı yurttaşlar ise Atakan’ın katillerinden hesap sorulmasını istedi. Kılıçdaroğlu da “Sorulacak” dedi. ‘Ne ezen, ne ezilen’ çimine de değinen Kılıçdaroğlu, “Yarın sandığa gideceksiniz. Sandığa giderken bir şeye dikkat edin, kul hakkı yiyenlere oy vermeyin, demokrasiyi, barışı, özgürlükleri savunanlara oy verin. Ama şimdi bir yol ayrımına geldik. Ya cumhuriyeti savunacağız, ya karanlığı savunacağız” diye konuştu. Türkiye’de demokrasi özgürlük isteyenleri CHP’ye davet eden Kılıçdaroğlu, aydınlıktan yana olanların güç birliği yapmasını istedi. “Şimdi ayrışmanın değil birleşmenin zamanı” diyen Kılıçdaroğlu; ANAP, DYP, DP’lileri partisine çağırdı. Gezi gençliğinin Başbakan Erdoğan’ın fiyakasını bozduğunu belirten Kılıç daroğlu, “Gençliğin yakasından elinizi çekin, o eller gelip, sizin yakanıza yapışır. Demokrasiyi savunmak suçsa, o suçu önce CHP Genel Başkanı olarak ben işliyorum, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük diyorum” dedi. Kırılan, dökülen Türkiye’yi tamir etmek için herkesi CHP çatısı altına beklediği ni belirten Kılıçdaroğlu, “Cebimi değil, sizin cebinizi düşünüyorum. Siyaset halka adanmışlıktır. Siyaseti düşünüyorsanız, halka adayacaksınız kendinizi. Ecevit’in dediği gibi ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen kurmak umuduyla” diyerek sözlerini tamamladı. Kılıçdaroğlu, daha sonra Suriye’den gelen bombalı aracın patlaması sonucu 17 kişinin yaşamını yitirdiği Cilvegözü Sınır Kapısı’nı ziyaret etti. Sınır kapısının güvenliği ile ilgili alınan önlemler hakkında bilgi aldıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Ankara’da Emniyet müdürlüğüne yapılan saldırıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi: “Önce, bu tür saldırıları hep birlikte şiddetle kınamalıyız. Güvenlik güçlerine saldırı yapmak doğru değildir, terörün bir başka şeklidir bu. Hükümetin bu konuda her türlü önlemi almasını isteriz, bu ülke terörden çok şey çekti. “Bir güvenlik zafiyeti var mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Türkiye terör ithal eden bir ülke konumuna geldi, terörün beslendiği kaynaklara bakmamız gerekiyor” yanıtını verdi. CHP lideri, Cilvegözü’den sonra 53 yurttaşın yaşamını yitirdiği Reyhanlı ilçesine geçti. Kılıçdaroğlu, ikinci kez gittiği Reyhanlı’da coşkuyla karşılanırken esnafın ve yurttaşların sorunlarını dinledi. Kılıçdaroğlu’nun otobüsüne gelen bir kadın, iki oğlunun da cezaevine olduğunu belirterek yardım istedi. Kılıçdaroğlu, Samandağ’da da yoğun ilgi ve sevgi gösterileriyle karşılandı. Hazreti Hızır türbesini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra, belediye tarafından, Gezi Direnişi’nde katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın adını taşıyan köprü ile Abdullah Cömert’in adını taşıyan meydanın açılışını yaptı. “Başbakan Kılıçdaroğlu” sloganlarıyla karşılanan Kılıçdaroğlu, yurttaşlara seslendi. CHP lideri konuşmasının sonunda ise ÖDP’den seçilen Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir’in partisine katıldığını açıkladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Vakıflı’yı da ziyaret etti. manda bir çevrecilik hareketi olduğunu söyleyen Bayraktar, “Kentsel dönüşüm yaptığımız yerlerde kişi başı yeşil alanı 1520 metrekare arasında tutuyoruz” dedi. Erdoğan Bayraktar, kentsel dönüşüm ve yeşillendirme çalışmalarını hangi parti belediyesi olursa olsun desteklediklerini ifade etti. ‘Saldırıyı kınıyoruz’ HELSİNKİ YURTTAŞLAR DERNEĞİ Ayrıştırma ilkokulda başlıyor u Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin ‘Barışın İnşasında Öğretmenlerin Rolü’ raporunda ayrıştırma ve ötekileştirmenin önüne geçilmesi için öğretmen, idareci ve okul çalışanlarının demokratik bir eğitim modelini içselleştirmeleri gerektiği vurgulandı. İstanbul Haber Servisi Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin hazırladığı “Toplumsal barışın inşasında öğretmenlerin rolüKürt meselesi okula nasıl yansıyor” raporunda Kürt sorununda ayrıştırmanın ve ötekileştirmenin ilkokul sıralarında başladığına dikkat çekildi. Helsinki Yurttaşlar Derneği, Boğaziçi Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi ve Van 100. Yıl Üniversitesi ortaklığıyla hazırlanan “Toplumsal barışın inşasında öğretmenlerin rolüKürt meselesi okula nasıl yansıyor?” raporu dün Taksim’deki Cezayir Salonu’nda kamuoyuyla paylaşıldı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fatma Gök, Van, Muş ve İstanbul’daki okullarda görüşmeler yaparak raporu hazırladıklarını söyledi. Gök, Kürt çocukların annelerinden “Okula beyaz tülbentle gelmemelerini ve öğretmenle düzgün Türkçe konuşmalarını” istemelerinin ayrımın farkında olduklarının göstergesi olduğunu vurgulayarak özetle şunları söyledi: “Bu rapor, Türkiye için demokrasi çağrısıdır. Resmi müfredat ve ders kitapları özgürlükçü bir eğitim zihniyeti ve eşitliği esas alan, ayrımcılıkları ortadan kaldırmayı hedefleyen bir metotla yeniden düzenlenmelidir. Eğitim fakültelerinde ve pedagojik süreçlerde barış dilinin hâkim olabilmesini sağlayabilecek bir kültürel ve pedagojik iklimin yeşertilmesi, öğretmenin kendi bilgisi ve dilini sorgulayabildiği ve bunu sınıfa taşıyabileceği yöntemlerin geliştirilmesi gerekir.” Görüşmelerden notlar aktaran Gök, “İstanbul’da bazı okullarda ‘Kürt’ sözcüğünün küfür yerine kullanıldığına şahit olan öğretmenler, öğrencileri kınamaktan başka bir şey yapamadıklarını, toplumsal önyargı ve ötekileştirmeyi aşmakta yetersiz olduğunun farkında olduklarını ifade ettiler” dedi. SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketini 30 Eylül Pazartesi günü açıklayacaklarını bildirdi. Suriye’de yaşanan iç savaş ile Çanakkale arasında bağ kuran Erdoğan, “O Haçlı zihniyeti 18 Mart 1915’te bize, tamamıyla bizi yerle yeksan etmek için saldırdığında biz o gün yurtta sulh cihanda sulh mu dedik?” ifadesini kullandı. Erdoğan, Atatürk’ün işgale karşı verdiği mücadelede askerlere yönelik “Size ölmeyi emrediyorum” sözlerini de aktardı. Erdoğan, Malatya’da düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada CHP ve Gezi Parkı olaylarını eleştirdi. Erdoğan, “Biz tencere, tavacı yetiştirmeyeceğiz. Biz elinde molotofkokteylleriyle dolaşan bir gençlik yetiştirmek istemiyoruz. Elinde bilgisaya ‘Yolumuzu yapmazsanız ...’ Malatya’ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, havaalanından şehir merkezine doğru ilerlerken Aksaray köyü yakınlarında otobüsün önü sevgi gösterilerinde bulunan yurttaşlar tarafından kesildi. Bu sırada bir çocuk otobüse yaklaşarak Başbakan Erdoğan’a poşet içerisinde birkaç elma uzattı. Korumalar elmaları alırken çocuk, “Yolumuzu yapmazsanız haram olsun” dedi. Bu sırada yakındaki bir yurttaş da, “Başbakanım köylerde yol yok. Yol istiyoruz yol” diye seslendi. Başbakan çocuğa, “Çok ağır oldu. Beni üzdün” derken otobüsü daha sonra yoluna devam etti. Yine ‘inançlı nesil’ istedi rıyla yarınların güçlü nesillerini yetiştirmek istiyoruz. İnançlı bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Tinerci bir nesil değil” diye konuştu. Erdoğan, Malatya Valiliği’nin onuruna verdiği öğle yemeğinde de sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat önderlerine seslendi. Ankara’da Polisevi’ne yapılan saldırıda kısa sürede saldırıyı gerçekleştirenleri bulduklarını, saldırganlardan birisini öldürdüklerini söyleyen Erdoğan, CHP’yi örgütlerle işbirliği yapmakla suçladı. Erdoğan şu iddialarda bulundu: “Polisevi’ne roketatarlı saldırı gerçekleşti. AK Parti Genel Merkezi’ne saldırı düzenleyen aynı eli kanlı örgüt ve kişi polisevine de saldırdı. Taksim’de CHP ile bu örgüt kol kola eylem yaptı. ODTÜ’de eylem yaptılar. CHP milletvekilleri hassasiyetleri kaşımaya devam ediyor. Bu kanlı örgütlerle el ele, kol kola geziyorlar.” Ölümsüzleştiler BİR GARİP DEMEÇ Bakan Bayraktar: Avucunuzu yalarsınız İstanbul Haber Servisi Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Gezi Parkı eylemlerine katılanları ilginç sözlerle eleştirdi. Bayraktar, “Birtakım demokrasi dışı güçlerden medet umarak iktidara gelme hayalinden vazgeçin artık, unutun. Bundan sonra ancak avucunuzu yalarsınız, nal toplarsınız” dedi. Bayraktar, Bayrampaşa’da kentsel dönüşüm projesi kapsamında yenilenen İsmetpaşa Parkı’nın açılışını gerçekleştirdi. Türkiye’de şehirleşmenin çok hızlı geliştiğini ifade eden Bakan Bayraktar, kentlerin çok yoğun yapı stoku ile karşı karşıya kaldığını kaydetti. Kentsel dönüşüm aynı za ‘Dersim olsun’ teklifi BDP: Çözüm özerklik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Tunceli milletvekilleri Kamer Genç ve Hüseyin Aygün, TBMM Başkanlığı’na Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmesi amacıyla yasa teklifi sundu. CHP’li vekiller, 25 Aralık 1935 tarih ve 2884 sayılı Tunceli Kanunu ile Dersim olan ilin adının Tunceli olarak değiştirildiğini, 2884 sayılı Kanun’un 1947’de yürürlükten kaldırıldığına işaret ederek Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmesini talep etti. Teklifin gerekçesinde, “Tunceli aynı zamanda 193738 askeri harekâtının bir adıdır. Dolayısıyla bölge halkında çağrıştırdığı hatıralar son derece negatiftir. Bugünkü Tunceli ilinin adının halkın da isteğine uygun olarak Dersim olarak düzeltilmesi halkta bir rahatlama yaratacaktır” denildi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Kürt sorununun Türkiye’de yerel, yerinden, özerk yönetim modeli ile çözülebileceğini söyledi. Kışanak, “Merkezi yönetimin resmi dili Türkçe olabilir ama yerel, yerinden, bölgesel özerk yönetimler hizmet ürettikleri insanların talep ettiği dili bölgesel olarak kullanma hakkına sahip olmalıdır” dedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği’nce düzenlenen “Barışın İnşasında Yerel Yönetimler Buluşması” konferansında konuşan Kışanak, “Kürtlerin yıllardır ortaya koyduğu büyük kitlesel eylemler ve etkinlikler bir itirazdır. Kendileri yönetime katılmak, kendi kendilerini yönetmek istiyorlar. Gezi olayları ulus devlet modelinin yarattığı bir patlamaydı” diye konuştu.