25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Hocaefendi’ye Amin Fethullah Gülen dün demişki: “Eğer (..) ‘Millete hizmet ediyoruz’ dedikleri halde, kendi çıkarlarını düşünenler, meseleleri çıkar çarkına bağlayanlar, ihalelerde kendilerine pay ayıranlar ve kendilerine pay verenleri mabeyni hümayun insanı haline getirenler hakkında, ‘Allah sizi çoluk çocuğunuzla, ümitlerinizle yerin dibine batırsın, mahvetsin!’ derdim. Ama demedim; Çünkü dilimde öyle bir şeye yer yok...” Hocaefendi merak etmesin.. Şahsen bendenizin ve kırk yıldır tanıdığım kadarıyla Cumhuriyet okurunun da bu anlamda üslubu çok müsait. Eğer “mabeyni hümayun insanı” derken, rantçıları, arazi yağmacılarını ve örneğin, Deniz Fener a.V. taifesini falan kastediyorsa bendeniz gibi, canı gönülden “amin” demeye hazır binlerce Cumhuriyet okuru var. Geçen yıl bu sıralarda ülkemize giren Suriyeli sığınmacı sayısı 50 bindi. O günlerde stratejik derinlikli Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, “Fazlası BM’nin meselesi, karışmayız haa!” makamında dünyaya ilan etti: “Bizim için, 100 bin sayısı ‘psikolojik eşik’tir!” Bu eşiği Başbakan da sahiplendi. “Kırmızı çizgimiz 100 bindir!” Eşik de, çizgi de çok iyi biliyoruz ki, onlar için çiğnemek / çiğnenmek için... worldfactbook) dün ilan ediyordu: Türkiye’deki sığınmacı sayısı 440 bin 773 kişi! Bizim MİT’in Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık’ın da siteleri var. Ama onlar sus pus! Allah’a şükür ki Amerika var! Obama var ve CIA var. Doğru bilgi, şeffaflık ve sağduyu yine onlarda... Bizimkilere kalsa çoktan savaşın göbeğindeydik! Bir de soru: Şam’da cuma namazı ne oldu? Cuma namazının kazası da yok! Ne olacak şimdi? İyi ki ABD CIA Var! Nitekim, kırmızı çizgiler morardı, sarardı, silindi gitti. Eşik ise üçe, beşe, yediye katlanıp duruyor... İkisinden de ses yok. Ama... CIA’nın resmi sitesi (cia. Hangi Ölüm! Adına demokrasi dedikleri bu düzenin gerçeği nedir? İşin özü, küresel egemenlerin çıkarlarına göre biçimlenen bir sistem. Hani daha önce birçok ülkede, şimdi Ortadoğu cehenneminde yapmışlardı ya, bağırta bağırta “demokrasi” diye... Ölüm, kan, derin acılarla biçildi demokrasi! Dan, dun, dan; patlıyor silahlar, bombalar... Yoksa gelmedi mi? Kakalıyorlar işte. insanlık yerse! HHH Hadi yine de onların penceresinden bakalım... Ne diyorlar bize: Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Hukukun üstünlüğü, ve seçim... Azınlığın haklarının korunması, İnsan hakları vs... Eh peki, yoktan iyidir! Sömürülüp üzüm gibi ezilsek de, diyelim ki.. HHH Dilinizde persenk ettiklerinize uyun bari... Bizdeki, üstelik ileri demokrasi! Hangisi var, yukarıda saydık? Yasaklı, ayıplı, eksik ya da sözüm ona... Hangisini saysak; memleket sanki yarı açık cezaevi... HHH Doğrudur, mesele yaşamdır. Kimyasal silahlarla ölümleri konuşan insan, Suriye’de topla, tüfekle kurşunla, bombayla yitip giden hayatları görmelidir, bilmelidir, hesap vermelidir... Peki Esad’ın ölümleri, ya muhalif denilen diğerleri? Destekliyorsun üstelik; tekbirle kafa kesiliyor, düşman bellediğinin ciğerini söküp, yiyor! İnfaz timleri, gencecik çocukları katlediyor, bir sözün olsun bari. Doğru mudur acaba; hadi dünkü haberlere ne diyeceksin? ABD’de ortaya çıkan bir istihbarat belgesi, Suriye’de sarin gazının muhalifler tarafından kullanıldığına işaret ediyormuş; üstelik gazlar Irak’ta üretilip Türkiye üstünden gönderilmiş. HHH Ya bizde, Gezi Parkı eylemlerindeki ölümler? Dayak, polis kurşunu, gaz, fişekle.. Yaşamlarının baharlarında kaybolup gitmiş canlar? Sayılmasın mı ölümden? Olimpiyat yapacağım derken “ölümpiyat” düzenlemişsin. Deme bari, demokrasi deme... KDV ÖTV Ahı! Dün Maliye Bakanı’nı tweet çarptı. Ülkemizdeki haberlerle pek ilgilenmediği ortaya çıktı. Mazereti var. İngiliz Financial Times ve Economist “üç aydır komadaki Berkin Elvan” haberini çok küçük kullanmıştı. Sayın Bakan’ın belli dikkatinden kaçmış. Okur merak ediyor: Bakanın basın müşaviri de mi İngiliz basını izliyor? Gulu Gulu Google Önümüzdeki dönem zincirleme seçimler var. Türkiye’nin yazgısını belirlemeye talip aday da, aday adayı da bol... Gönlünde yeleli arslan yatan lider adayları ise çok şükür fazla değil. Yarıfinallere hazırlananlar bile var. İnsanlığın ve elbette politikacının sicilini artık “Google” tutuyor. İsimlerini yazıyorsunuz. Ama her nedense... Göz diktikleri makamda oturup da 11 yıldır ülkenin anasını ağlatanlar hakkında en küçük eleştiri cümlesi bulamıyorsunuz!! Acı Gerçek: Olacağı buydu. Alışkanlık zaten böyle bir şey. Önce biriki nefesle başladı. Başbakan’ın emriyle doz arttırılınca vatandaşın bünyesi de sonunda alıştı. Yokluğunda gençlerin başı dönüyor, gözü kararıyor. Ama ne yazık ki, polisimiz sadece beş on Politikada, “seçmene odaklı” düşünmüyorsan... Hiç düşünmüyorsun demektir… Baba Nasihatı kişi bir araya gelince “ikram” ediyor. Kalabalık toplamak da kolay değil. Sonunda bir firma imdada yetişti. “NATO damgalı Biber Gazı”nı piyasaya sürdü. Üstelik sigara ve alkol gibi, “sağlığa zararlı” damgası da yok. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Soğuk Savaş ve ‘Büyükler’ Dünya, büyük ihtimalle yalnız Suriye’de değil, Yakındoğu ve Ortadoğu’nun birçok ülkesinde de büyük kayıplar verdirebilecek bir savaşın eşiğinden döndü. Kim ne derse desin, bu uluslararası diplomatik arenada da, dünya halklarının gözünde de Putin’in başarısı olarak göründü. Amerikan kovboyunun her zamanki gibi, kendi keyfi, çıkarı ve ajandası uyunca, salonda istediği şekilde silah çekebileceği ve arzu ettiği herkesi vurabileceği senaryosu, Moskova’dan geri döndü. Kremlin, 1970’leri uzaktan andıran bir şekilde her ne kadar dünya artık “soğuk savaş”ın ortasında yaşamıyorsa da attığı ısrarlı ve kararlı adımlarla, Amerikan Senatosu ve Obama’nın iki dudağı arasında sanılan alçak bir savaşın tetiğinin çekilmesine mani oldu. Bunun kredilerini de ciddi biçimde aktifine geçirdi. Öte yandan kendimizi kandırmamıza gerek yok. Ülkelerin yapısına, muhalefetin ve basının özgürlük alanına baktığımızda, Putin bir demokratik kahraman olmadığı gibi, tabii ki Esad da bu konuda dünyaya örnek olabilecek bir İnsan Hakları Ödülü adayı değil! Her ikisinin de bu alanlardaki performanslarına baksak, pek iç açıcı bulmayız. Buna karşın geçen iki haftalık süreçte yaşananlar Putin’i öne çıkardığı gibi, Esad’ı da ABD’ye kafa tutmuş ve tutarlı bir çizgide hareket etmiş lider konumuna getirdi. Sonuçta Obama, Putin karşısında halk deyimiyle “karizmasını çizdirdi.” Kimilerine göre fiili dünya liderliğini bile kaybetti. Ama öte yandan aynı Obama, Putin’in planının devreye girmesiyle, o karizmayı tarih önünde büyük bir geri adımla çizdirmekten kurtuldu! ABD lideri, seçildikten sonra ilk ziyaretini ülkemize yapmıştı. O salı çıkan köşe yazım, Obama’ya açık bir mektuptu. “Size temiz bir sayfa açıyoruz” diyen o yazıda, ABD’de büyük umutlarla seçilen lidere “Sizi Bush’un suçlarından sorumlu tutmayacağız, temiz bir sayfa açtık, ancak onu temiz tutmak da yine sizin göreviniz” demiştim. Zaten daha önce de Afganistan’da dosyasını kirleten Obama, bu sefer çok daha büyük bir felaketin eşiğinden döndü! Zoraki ortak gibi peşinden sürüklemeye çalıştığı Avrupa’yı da kendi günahlarının orta yerine çekerek... Çaresizlik içinde ABD “çetesi”ne halklarının itirazına rağmen yine girmeye zorlanan Avrupa da “direkten döndü” diyebiliriz. Aynen illa “Irak’ta kitle imha silahları var” diye direten Bush gibi, Obama’nın ABD’si de “Suriye kimyasal silah kullanıyor” diye tutturup yeni bir kan içiciliğine ve çıkar operasyonuna girişmek istedi. Hem de ne pahasına? Afganistan’da 3035 yıl önce kendi besleyip büyüttüğü canavar olan El Kaide’yi direkt olarak destekleyen dinci grupların bir parçası olma pahasına! Sokakta kör testereyle baş kesen yobazların “mühimmatçısı” ve baş destekçisi olma pahasına! Kennedy’den önceki Amerikan Başkanı Eisenhower, başkanlıktan ayrılmadan önce, 1961 Ocak ayında yaptığı son konuşmada, ülkesinin siyasetçilerini ve hatta dolayısıyla dünyayı “Amerikan askeriendüstriyel kompleksi”ne karşı uyarmıştı. John F. Kennedy’nin çok ciddiye alarak dinlediği bu tarihi sözlerin önemi, daha sonra gerek JFK döneminde, gerek tüm Vietnam Savaşı süresince de kanıtlanmıştı. Daha sonra ABD’nin son Irak ve Afganistan çıkartmalarında da etkili olan bu “dünya polisliği” merakının, “dünyaya demokrasi taşıma özverisi” ile yapıldığına inanan, kafasında beyin taşıyanlar arasında, kaç kişi çıkar merak ediyorum doğrusu! ABD’nin petrol, silah ve para babalarının savaşı olan Irak cephesine karşı yeni kıtada oluşan ciddi muhalefet sayesinde o dalgada yükselerek başkan olmuş Obama’nın aynı baskılara boyun eğip Suriye seferine, üstelik Türkiye’yi maşa olarak kullanıp girişmeye kalkması, büyük bir hayal kırıklığıydı kendisine güvenenler adına... Rusya’nın bu savaşı en azından şimdilik askıya alabilmiş olması, “Soğuk Savaş”ı hatırlattı dediysem, gerçekten de bu olgu, en beklenilmedik şekilde savaşları güç dengeleri sayesinde durdurabilen bir fenomen. Nerede güç dengeleri yok olursa, oradan her türlü felaket çıkabilir. Çünkü kendini sonsuz güçlü hissedenlerin dünyasından gelir kötülükler! Bütün bu hikâyede, Erdoğan’ın savaşın uzaklaşmasına duyduğu depresif hayal kırıklığı, tüm kabineyi etkisi altına almışa benziyor! Komşularla “sıfır” sorun derken komşuyu istilaya gidemediği için ağlayan defolu kardeş durumuna düştük! Davutoğlu bir yandan “Savaş istemedik” diye günah çıkarırken diğer yandan da ortaya konan formülün bir sonuca varamayacağını söyleyerek yine aynı savaş tamtamlarını çalıyor! Anlaşılan bazı “iç” güç dengesizliklerinin neden dışarıda da kolay sağlanamadığına hayıflanıyorlar! HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212.274 15 02213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 SÜNDÜZ ÇAYIRPARE Aramızdan ayrılışının üzerinden dört yıl geçti. Seni çok özledik. Gönlümüzdeki eşsiz yerinde duruyorsun hâlâ. Sana binlerce teşekkür ediyoruz. Seni çok sevdik ve hâlâ çok seviyoruz. Uludağ Üniversitesi Yenişehir Meslek Yüksek Okulu öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. FURKAN KALENDER AYKUTALP Kerem, Can, Mehmet SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Mora ça 1 lan kırmı2 zı renk. 2/ Güvercine 3 4 benzer bir kuş... Ateş. 5 3/ Şeyh 6 Bedrettin’in 7 Tanrı, ev8 ren ve in9 san hakkındaki gö1 2 3 4 5 6 7 8 9 rüşlerini içe1 I S K ARMO Z ren ünlü yapı2 L O R T A R A F tı. 4/ HayvanlaA L B E N İ ra vurulan dam 3 G R U S R ga... Uzun ba 4 I T I R 5 N İ R A N T İ K caklı ve uzun 6 C A Ç E V E L E gagalı göçebe R A S A T kuş. 5/ İçyüz... 7 A Ş K B O R V E Çadırlarda ya 8 R E 9 şayan göçebe V E R N İ Y E ailelerin meydana getirdiği topluluk. 6/ Elma, armut, kayısı gibi meyvelerin kurutulmuşu... Atlas Okyanusu’nda Portekiz’e ait takımada. 7/ Parola... Sodyum elementinin simgesi. 8/ Üstünde kapak gibi tek bir kabuğu olan küçük bir deniz yumuşakçası. 9/ Doğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz... Kuşların, “taşlık, konsa” gibi adlar da verilen midesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Mora çalan koyu kırmızı renk... Eskrimde kullanılan üç silahtan biri. 2/ Kolaylıkla kandırılabilen... Mısır’ın plaka imi. 3/ Bir çoğul eki... Hapishanede volta atılan alan ya da koridor. 4/ Karşılık beklenilmeden yapılan yardım... İki tarla arasındaki sınır. 5/ Anadolu’nun bazı yörelerinde tohuma verilen ad... Vilayet. 6/ Eskiden İstanbul’da Köprü ile Adalar arasında deniz taşımacılığını üstlenen işletme... Hatay ilinde bir ova. 7/ Muğla’nın Fethiye ilçesinde antik bir kent... Olumsuzluk belirten bir önek. 8/ Bir nota... Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılığı kükürtle artırılmış kauçuk. 9/ Avşa Adası’nda yetişen ve kaliteli bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear