Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2013 SALI 16 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, heyetin tarafsızlığını yitirdiğini söyledi tehdit içeriyor, adeta Kasımpaşalı narası atıyor. Artık ünü “Bay Zorba” sıfatıyla dışarıya taştı. Lakin hâlâ kendisini demokrat, baskıya, dayatmaya dayalı yaptırımlarını demokrasi gereğidir sanan Bay Zorba: …..milyonların ayağa kalkmasına, geceli gündüzlü eylemlere kalkışmasındaki asıl sorunun hâlâ Gezi Parkı’ndaki ağaç kıyımı sanıyor.. Oysa, bilinçaltındaki, “benden büyük yok” diye özetlenebilecek tek adam saplantısını dışavuran, “yaptım, oldu” anlayışına karşı... ….ulusal bir tepki olduğunu kavrayamadı, sindiremedi ve ….kişiliği gereği yine ağzını bozdu: 76 milyonun başbakanıyım diyor ya, palavra! Meydanları, sokakları dolduran milyonlara; sözlükteki karşılığı, yağma yoluyla başkasının malını alan, talancı “birkaç çapulcu” diye saldırıyor, hakaret ediyor. Oysa, Cumhuriyetin temel öğelerini yağma yoluna özgü davranışlarla talan eden kim? Aynaya baksın görecek: Çapulculuğun ustası işte o! HHH Üstelik alıngan da... Ne demekse, “Diktatörlük kanımda yok” diyor ve böylece tek vatan, tek lider sloganına soyunan kişilerin diktatör olup olmadığı ya da olmayacağının kan tahlilleriyle saptanabileceğini içeren söylemiyle bilimde yeni bir çığır açıyor!.. Ne var ki aslında açtığı devir; ileriyi hedefleyen bu ülkeyi geriye dönmeye zorlayan son on yıl. Topçu Kışlası mı dediniz diye soruyor (Hürriyet’in Yeter Söz Milletindir sütununda) Kemal Arı. RTE’nin asıl hedefini sergilemek, halkı bu yönde aydınlatmak amacıyla muhalefetin açıklamadığı gerçek; Topçu Kışlası yerine Taksim düzenlemesi... ….tarihe saygı, yaya alanlarının açılması arkasına gizlenen bir büyük yalan! Asıl amacı: “Mürteciliğin ve irticanın simgesi Topçu Kışlası’nın yeniden yapılması; o kışlayı topa tutan, irticanın ve mürtecilerin yolunu kesen Hareket Ordusu ve modern Türkiye kavramına geçişe bir itirazdır!” Kışlanın tarihi gerici bir kalkışmanın merkezidir. Kışla; 31 Mart gericilik ayaklanmasında “Şeriat isteriz” diye sokaklara dökülen softaların, alaylı askerlerin “Mektepli subaylara ölüm” diye tekbirler getirirerek ölümüne üzerlerine yürüdükleri, gördükleri yerde çağdaş eğitim görmüş subayları tepeledikleri yer... Kuşku yok RTE, Topçu Kışlası’nı ihya ederek 100 yıllık hesabı görmeyi amaçlıyor. Orada AVM’ler, büyük bir müze söylemleri; mürteciliğin ve irticanın anıtını yapma amacının örtüsü. Fakattt… Bu girişimiyle 31 Mart’tan arta kalan mürteciliği ve irticayı yaşatmaya çalışan, mürteciliğin ve irticanın günümüzdeki temsilcisi sıfatıyla anılmaya elbette itirazı olamaz. HHH Polisinin gazına, sıktığı tazyikli suya aldırış etmeden Taksim Meydanı’nı; Ankara’da, İzmir’de, çoğu illerde caddeleri, alanları dolduran çapulcu dediğin insanlara gözlerini çevir de bir bak! Kadınlı erkekli genç insanlar ….Bu görkemli kalabalık, İslam gelenekleriyle yoğurmaya çalıştığın dinci nesillerden değil... Demokratik kavramlar içinde, çağdaş bilimle eğitim gören görmeyi sürdüren, sürdürecek olan; demokrat bir ülkede özgür yaşamak isteyen insanlar bunlar... “Türk genci; devrimlerin ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve davranış duydu mu; ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk, Bursa, 5 Şubat 1933 HHH Medyayı sustalı maymuna, üniversiteyi türbanlıya, bağımsız yargıyı bağımlıya dönüştürdü... Orduyu da özele... Oyu yükseldikçe; var mı bana yan bakacak diye burnu Kafdağı’nda, koltuğunda otururken... ...bir de baktı malın gerçek sahibi... Koltuğunu devirecek güç... Gürül gürül sokaklardan meydanlara akıyor. Hayırlara vesile! Mahkemeyi reddetti direnişi selamladı 23 tutuklu sanık gelmedi. Mahkeme heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese oturumu açtığında Balbay reddi hâkim dilekçesi verdiğini, ayrıca sözlü açıklamalarda bulunmak istediğini söyledi. Özese, Balbay’a 5 dakika süre verdi. Balbay, “Geçmiş dönemi bir yana bırakırsak 18 Mart’ta açıklanan mütalaa, 5 yıldır yargılamanın hiç işe yaramamış olduğunu, sözcük hatalarının bile mütalaaya aynı şekilde geçirildiğini, bu da davanın çöktüğünü ortaya koydu. Heyetin bu yönde karar vermesini beklerken savunmalara geçildi” dedi. ‘Sultan Adaylığından Diktatöre’ “Maske düştü! Erdoğan birkaç günde, Türkiye sınırları dışındaki tüm inandırıcılığını yitirdi!” Gezi gösterilerinin yurtdışı etkisini böyle özetlemek mümkün. İlk bilanço için görüş aldığım bir Batılı diplomat; “Erdoğan on yılda sağladığı itibar sermayesini bir haftada tüketti!” dedi. “Erdoğan’ın süreçte hiç tanımadığınız bir yüzüyle mi karşılaştınız? T.C. Başbakanı’nın hangi yapıda olduğunu bilmiyor muydunuz” şeklindeki sorumu da; “Testi kırılana dek Erdoğan’ın çehresiyle yüzleşmemiştik. Ancak testi kırıldı” diyerek yanıtlayan muhatabım söze şöyle devam etti: “Konu salt uluslararası basındaki yazılar değil. Akşam ana haber kanallarında insanlık göstericilere kullanılan polis şiddetini izliyor. ‘Türk hapishanelerinde İran’dakinden fazla sayıda gazeteci olduğu’ bilgisi, TV’leri başındaki herkese ulaşıyor. Erdoğan’ın hakkında bundan böyle yapılan en nazik tanım, ‘bir diğer Putin’ oluyor. Erdoğan evet itibarını kaybetti. Ama iktidarı yara almadı. Erdoğan’ın iktidarına ancak, kendi partisi AKP ya da uluslararası koşullar darbe vurabilir.” Hafta sonundan bu yana global köyün belli başlı tüm kanallarını izliyorum. Avrupa basınını da yakından takip ediyorum. Türkiye’deki olayları, Erdoğan’dan başka, “aşırı uçların” işi, “ana muhalefet partisinin manipülasyonu” ya da bir “darbe provası” (“tencere tava hep aynı hava”) şeklinde gören yok. Uluslararası medya “aysbergin ucu” diye tanımlanan “Gezi Parkı’ndaki” olayları ve Türkiye’ye yayılan gösterileri; Erdoğan’ın 1) otoriterleşme, 2) iktidar ve kibir sarhoşluğu, 3) ılımlı İslamdan aşırı İslamcı çizgiye kayışının sonucu görüyor. Olayların patlamasından bu yana hiç empati sinyali göstermemesi, tersine göstericilerle zıtlaşma içine girmesi; “Türkiye’nin vahim bir Erdoğan sorunu olduğuna” dair algıyı güçlendiriyor. Gözlemciler, gösterilerin “AKP ya da hükümetten çok Erdoğan’ın buyurganlığına karşı olduğu” görüşünde birleşiyorlar. İtalyan TÜSİAD’ının etkili gazetesi “Il Sole 24 Ore”; muhalefet eden herkesi “düşman olarak gören Erdoğan’ın nevi şahsına münhasır demokrasi anlayışına” gönderme yapıyor. İtalya’nın çok satan gazetelerinden “Repubblica”, RTE’nin “AKP hegemonyası ile İslamcılık gazına bastığını” söylüyor. Gazete, göstericileri, bir Kutsal Kitap benzetmesiyle “dev Golyat’a karşı koyan Davut” yani mazlum olarak betimliyor (2 Haziran). Benzetmeyi, tazyikli su sıkan polislere karşı put gibi duran kırmızı anoraklı kızın fotoğrafı üzerinden yapıyor. Aynı gazetenin dünkü baskısında İslam dünyası uzmanı Gilles Kepel tarafından kaleme alınan tam sayfalık bir yazı ise; “Türk modeline elveda. İstanbul baharı Arap dünyasını krize soktu” başlığını taşıyor. En çarpıcı iki yazı “Erdoğan’ın sağdıcı Berlusconi’nin gazetesi” “Il Giornale”de çıkan yorumlar. “Sultan’ın Osmanlı’yı yeniden kurmak düşü, küçük bir İstanbul bahçesine (Gezi Parkı’na!) gömülebilir” diyen gazetenin (2 Haziran) Ortadoğu uzmanı Gian Micalessin; dünkü yazısında da “Sultan adayından stajyer diktatöre” başlığını kullanıyor ve özetle şunları söylüyor: “Düne dek sultandı. Şimdi dikatör. Mübarek, Kaddafi, Esad’ın eski dostu olan, sonra bunlardan mesafe alan Erdoğan, bu ülkelerde muhaliflerin avukatlığına soyunmuştu. Yalnız kendi ülkesine değil Ortadoğu’ya düzen getirmeye heveslenen Türk Başbakanı, şimdi eski ahbapları gibi lanetli ‘diktatör’ damgasını yiyor. Kendisiyle dolu, benmerkezci bir otokrat olan Erdoğan, biraz belasını kendi aradı. Tüm kabahati ‘muhalefet’ ve ‘Twitter’ın üzerine yıkan Erdoğan’ın açmazları, gösterilerden sonra aldığı tavırla büsbütün ortaya çıktı. Sosyal ağlara karşı dile getirdiği gerçektöresi/sürreel savlar, eski dostu, şimdiki düşmanı Esad’ın Suriye gösterilerinde kullandığı savların aynısı... Ekonomik açıdan Türkiye’yi ileriye götürmeyi beceren, ama özelleştirmenin tüm getirilerini bir İslam burjuvazisi yaratmak için kullanan Erdoğan, içten pazarlıklı Batı’nın efsaneleştirdiği Erdoğan’dan çok uzak. Erdoğan’ın yarattığı bu hegemon siyasi sınıf sonra arkadan laik askerleri hapsetmek, gazetecileri, ydınları ve muhalifleri susturmak için yargı baltasını kullandı. Ama Batı uyurken Türkler uyandı!” İşte böyle. Erdoğan için hiçbir ey eskisi gibi olmayacak! Swobada bile Başbakan’a artık, “kışkırtıcı (Taksim) projesini durdurması” için çağrılar yapıyor. Çok değil… İki yıl önce Erdoğan; “Erdoğan’ın Yolu” başlığıyl a Time’a kapak yapılmıştı. Erdoğan’ın yolu, bundan böyle “Gezi Parkı”na çıkıyor. HATİCE TUNCER Ergenekon davasında CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın “tarafsızlığını yitirdiği” gerekçesiyle mahkeme heyetini reddetti. Balbay’ın talebi reddedildi. Balbay, Taksim Gezi Parkı direnişine dikkat çekerek “31 Mayıs Cuma günü biz burada yargılanırken halkımız da bu hukuksuzluğa ‘dur’ deme yönünde irade gösterdi” dedi. Danıştay dosyasının ayrılmasını isteyen Balbay, “Danıştay cinayeti bu salonda bir kez daha işlenmiştir” diye konuştu. Başkan Hasan Hüseyin Özese, kendisiyle tartışan emekli Albay Dursun Çiçek’i salondan çıkarttı. Ergenekon davasının 308. duruşmasına 42 tutuklu sanık katılırken İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu zıldığı düşüncesini güçlendirmiştir. Savunma yapan iki kişiden biri hakkında suç duyurusunda bulundunuz. Ömür boyu hapisle yargıladığınız ve bir daha görmeyeceğiz sanıklar için yeni suç arayıp suç duyuruları yaptınız. Bunlar heyetin ihsası rey ve hasmane tutumunun bir göstergesi olmuştur.” Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması dosyasından sanık Alparslan Arslan’ın savunma yapmadığını anımsatan Balbay şöyle konuştu: “31 Mayıs’ta Danıştay davaasmane tutum sının 1 numaralı sanığı ‘Savunma yapBalbay şöyle devam etti: “Heyetiniz mayacağım’ dedi. Avukatı ‘Benim müsanıkların suçsuz olduklarını ve hu vekkilimin burada ne işi var’ dedi. Mükuka aykırılıkları kanıtlarıyla orta dahil Danıştay avukatı, Ankara’daya koymalarına rağmen bu konuları ki yargılamanın esas alınmasını istedikkate almamıştır. Bu durum, veril di. 31 Mayıs’ta bu davada yeni bir dumiş olan hükmün son cümlelerinin ya rum ortaya çıkmıştır. Cebir ve şiddeti olmayan insanların bu cinayetle yargılanması bir hukuk cinaBalbay ve Haberal’ın yeti olarak ortaya çıkmıştır. Huda aralarında bulunduğu kuk cinayeti olarak ortaya çıkErgenekon davası sanıkmıştır. 31 Mayıs’ta Danıştay ciları ortak açıklama yaptı. nayeti bu salonda bir kez daha işlenmiştir.” Bir kez daha cinayet ‘İtibar gitti, iktidar duruyor’ H ‘Golyat’a karşı Davut gibi’ Korku imparatorluğu yıkıldı İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasının dünkü duruşmasında sanıklar kamuoyuna ortak açıklama yaptı. Tutuklu sanıklar “Ergenekon davası üzerinden kurulan korku imparatorluğu yıkılmıştır. Korkunun adresi hükümet olmuştur. Taksim’de başlayıp bütün ülkeye ve dünyaya yayılan diktatörlüğe karşı direniş, halkımızın özgürlük talebinin eylemli ifadesidir” değerlendirmesi yaptılar. 42 tutuklu sanık, avukatları aracılıyla “kamuoyuna açıklama” yaptı. Açıklamada direniş şöyle değerlendirdi: “Türk milleti yıllardır sürmekte olan hukuksuzluğa, adaletsizliğe, işkenceye karşı büyük bir irade göstermiş ve buna ‘dur’ demiştir. Taksim’de başlayıp bütün ülkeye ve dünyaya yayılan diktatörlüğe karşı direniş, halkımızın özgürlük talebinin eylemli ifadesidir.” Sanıklar, açıklamada Ergenekon duruşmalarının görüldüğü Silivri Cezaevi yerleşkesi bitiğişindeki duruşma salonu önünde çeşitli tarihlerde yapılan kitlesel gösterilere dikkat çekerek “13 Aralık’ta, 8 Nisan’da Silivri önlerinde yeşeren özgürlük talebi, 29 Ekim’lerde, 19 Mayıs’larda meydanlara sığmayan Atatürk ve Cumhuriyet aşkı artık iktidarın tüm baskılarına karşı yükselen bir halk hareketine dönüşmüştür” dediler. Tutuklular “Ergenekon tutsakları” imzasıyla yaptıkları açıklamayı “Kazanan bir kez daha Atatürk Türkiyesi olmuştur. Aziz milletimize olan güvenimizin artarak devam ettiğini kamuoyuna saygı ile duyururuz” ifadeleriyle tamamladılar. Balbay, Taksim Gezi Parkı’ndaki direnişi şu sözlerle değerlendirdi: “31 Mayıs Cuma günü biz burada yargılanırken halkımız da bu hukuksuzluğa ‘dur’ deme yönünde irade gösterdi. Hukuku halkla birlikte aradığımızın kıvancı içindeyiz. Halkımıza teşekkür ederiz.” Başkan Özese, reddi hâkim konusu için söz verdiğini anımsatarak taleplerine açıklaması için Balbay’ı uyardı. Balbay, Danıştay dosyasının ayrılmasını isteyen Balbay, “Mahkemenin son savunmalar sırasındaki tutumunun tarafsızlığını yitirdiğini gösterdiğini düşünüyorum. Son savunma için sanıklara tanınan iki saatlik süre kısıtlaması haksızlıktır. Bütün bu gerekçelerle davadan çekilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde reddi heyet talebinde bulunuyorum” dedi. Duruşmaya ara verildikten sonra Özese tarafından açıklanan kararda Balbay’ın reddi heyet talebi “duruşmaya uzatmaya yönelik” olduğu gerekçesiyle reddedildi. Bu sırada emekli Albay Dursun Çiçek “Beş yıldır aynı şeyleri sözlüyorsunuz” diye seslendi. Başkan Özese, Dursun Çiçek’i “İtiraz etmeyin, böyle bir hakkın yok” şeklinde uyardı. Ancak Çiçek’in bağırmayı sürdürmesi üzerine Başkan Özese, “Dursun Çiçek’i çıkarın” talimatı verdi. Görevli jandarmalar, Dursun Çiçek’i çıkarmak üzere yanına gitti. Ancak Dursun Çiçek çıkmayacağını söyledi. Bu sırada diğer sanıklar da salondan çıkmak üzere ayağa kalktılar. Başkan Özese, Dursun Çiçek dışındaki sanıkların salondan çıkarılmasına izin verilmemesini istedi. Başkan Özese, salondan çıkış kapısına en yakın yerde bulunan emekli Tuğamiral Alaettin Sevim’e “Alaettin Bey oturun” diye seslendi. Prof. Dr. Mehmet Haberal, Alaeettin Sevim’i sakınleştirerek yerine oturttu. Haberal’ın çabasıyla sanıklar yerlerine oturdu. Halkımıza teşekkür ‘Nevi şahsına özgü demokrasi’ ‘Türk modeline elveda’ Çiçek’in protestosu Taşdeler: Haberim yok Ergenekon davasında, Ankara GATA Hastanesi’nde kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi altında bulunan YAŞ üyesi emekli Orgeneral Nusret Taşdeler’in savunması, hâkim Hüsnü Çalmuk’un nezaretinde video konferans sistemiyle alındı. “Bu mütalaa hukuki değerde bir savunmayı dahi hak etmiyor” diyen Taşdeler, devlete, milletine saygısı, yargıya güvenini kaybetmeme umuduyla savunma yaptığını anlattı. “Hükümete darbeye teşebbüs” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Taşdeler şöyle konuştu: “Şayet böyle bir girişimim olduysa, herkesten önce o tarihlerde Askeri Başdanışmanlığını yaptığım Sayın Başbakan’ın, bu yöndeki davranışlarımı görmüş, anlamış veya hissetmiş olması gerekir. Ancak İddia Makamı, Başbakan’ın bilgisine başvurma gereğini duymamıştır.” Ağustos 2008Ağustos 2009 tarihleri arasında Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler Başkanlığı yaptığını anlatan Taşdeler “İnternet Andıcı’nda koordine parafım bulunmadığı gibi, böyle bir andıç hazırlandığından haberim dahi olmamıştır” dedi. Mahkemeden talebi olmadığını belirten Taşdeler, savunmasını “Hayatım boyunca büyük Atatürk’ün güven duyduğu ‘vatan evlatları’ arasında bulunmaya çalıştım. Başarabildimse ne mutlu bana. Vatanım sağ olsun” sözleriyle tamamladı. Daha sonra İP Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem de son savunmasını yaptı. ‘Parafım yer almıyor’ TSK, reSmi inTerneT SiTeSi üzerinden açıKlama yapTı KPSS DENEME SINAVI SORULARI CEVAP ANAHTARI GENEL YETENEK 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 B E A D D D B C E B B E A E C D A A A D 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 E D E D A E B A A D B D B B E D B C E E 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 A A A C C D D E D C E E D A B A B C C B 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 GENEL KÜLTÜR C B B E D B C C B A B A C C B E C D A B 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 A A D A B D E E C E B C B E C D E D C B 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 C D A C A D C C E A C A B A A B D E D B n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal medya platformu Twitter’da her yaptığı olay olan, yazdıklarına tepki gösterenlere hakaretler eden, kendisine hakaret edenlere dava açmakla övünen Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek Twitter’ı bıraktığını duyurdu. Gökçek’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Twitter tam bir baş belası” sözlerinin ardından bu kararı alması dikkat çekti. Gökçek, dün “Takipçim 500 bin olduğu gün Twitter’ı bırakacağım demiştim. Dün takipçi sayım 500 bini buldu. Ben de dün akşam itibarıyla sözümü tutup Twitter’ı bıraktım” ifadelerini paylaştı. Ancak ilerleyen saatlerde Gökçek, Twitter’dan mesajlarına devam etti. Gökçek bir var bir yok PKK taciz ateşi açtı BARKIN ŞIK ANKARA Genelkurmay Başkanlığı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Irak’ın kuzeyindeki bölgedeki bölücü terör örgütü hedeflerini tespit maksadıyla, 30 Mayıs’ta 62 noktaya yönelik planlı hava keşfi yapıldığını ve “muhtemel hedeflerin fotoğraflarının çekilerek, değerlendirilmesine başlandığını” duyurduğu sıralarda, PKK Türk askerine ateş açtı. Asker, Şırnak Valiliği’nden operasyon izni istedi. İzin tale binin ardından Kobra Helikopteri bölgede görevlendirildi. 8 Mayıs’ta Kuzey Irak’a çekilmeye başlaması öncesinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın isteği doğrultusunda “tek taraflı ateşkes” ilan eden PKK, 1.5 ay sonra Türk askerine ilk kez ateş etti. Gelişmeyi Genelkurmay Başkanlığı, resmi internet sitesi üzerinden duyurdu. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, şöyle denildi: “Dün (3 Haziran 2013) saat 12.05 ve saat 12.30 sıralarında, TürkiyeIrak hududu üzerinde ve ŞırnakUludereGül yazı bölgesinde bulunan Karaçalı üs bölgesine bir grup terörist tarafından taciz ateşi açılmış, açılan ateş sonucu yerden seken taşlardan bir jandarma uzman çavuş hafif şekilde yaralanmıştır.” Genelkurmay, olay üzerine durumu Şırnak Valiliği’ne bildirdi. “Operasyon izni” isteyen asker, bu talebin ardından bölgeye Kobra helikopteri gönderdi. Tacizi gerçekleştiren örgüt militanlarının helikopterin ateşi sırasında zaiyat verip vermediği yapılacak arama sonrasında netlik kazanacak.