25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 HAZİRAN 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Turkcell’de gözler SPK’de Turkcell’in gündem maddeleri arasında son üç yılın temettü dağıtımının da bulunduğu dünkü olağan genel kurulu yüzde 51 hisseye sahip olan Turkcell Holding temsilcisinin katılmaması nedeniyle gerçekleştirilemedi. Ekonomi Servisi Turkcell Genel Kurulu yeterli çoğunluk sağlanamadığı için toplanamadı. Genel kurul böylelikle üst üste altıncı kez toplanamamış oldu. Bundan sonraki süreçte Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) atacağı adımlar bekleniyor. Turkcell’in genel kurul toplantısının yapılabilmesi için yüzde 51 payla ana hissedar olan Turkcell Holding temsilcisinin toplantıya katılması gerekiyor. Ancak hissedarlar Çukurova Grubu ve Rus Altimo arasındaki uzlaşmazlık nedeniyle söz konusu temsilci belirlenemiyor. Şirket ana sözleşmesinde öngörülen asgari toplantı nisabının sağlanamaması nedeniyle mayıs ayındaki genel kurul da gerçekleştirilememişti. Genel kurulun gerçekleştirilememesi nedeniyle Turkcell Yönetim Kurulu’nda görev süresi dolan dört yönetim kurulu üyesinin yerine de yenileri seçilemiyor. Ancak kısa süre içinde TBMM’den geçmesi planlanan torba yasada yer alacak ilgili düzenleme SPK’nin müdahalesiyle Turkcell’deki tıkanıklığa yönelik bir çözüm sağlayabileceği için, bundan sonraki süreçte SPK’nin atacağı adımlar bekleniyor. Torba kanundaki ilgili düzenlemeye göre halka açık bir şirket yasal süre içerisinde iki kere üst üste genel kurulunu gerçekleştiremezse, genel kurulun bazı yetkileri SPK’nin altında yeni oluşturulan Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne (YTM) devredilecek. Toplam 7 üyeden oluşan Turkcell yönetim kurulu en az 5 üye ile karar alabiliyor. SPK, mart ayında da Turkcell Yönetim Kurulu’na 3 bağımsız üye atamıştı. Buna göre yasanın çıkmasının ardından SPK’nin Turkcell Yönetim Kurulu’na 2 üye daha ataması bekleniyor. Turkcell’de genel kurul depremi. Yeterli çoğunluk sağlanamadığı için genel kurul üst üste altıncı kez toplanamamış oldu Anadolu Aydınlanması İşten çıkıp tekrar işe dönmek üzere, iki gece aralıksız ortalama 11’er saatlik otobüs yolculuğuna katlanıp Selçuk kardeşlerin anma etkinliğine katılmak için Hacıbektaş’ta buluşmayı seçenlerin dünyasını sizlerle paylaşmak isterim... Selçuk kardeşlerin Hacıbektaş’ta gömülmek istemeleriyle verdikleri mesajı anlamanın ötesinde özümsemiş insanlarla, insan olmanın sorumluluğu belirleyiciliğinde, ortak kimlik ve değerleri paylaşmanın güzelliklerine tanıklık yapmak... Seslenişlerinden aynı aileden oldukları anlaşılan her yaştan kadın ve erkek... Almanya’dan yıllık izin için gelmiş aksanı Almancaya karışmış olanından yükseköğrenim yapmış değme uzmanlık isteyen mesleklere, köyüne çekilmiş olanına kadar hepsi bir arada... İki günde akrabadan öte yakınlaşan, her şeyi konuşup tartışabilen, yaşanmışlıkların her boyutunu sorgulayabilen insanlar öncelikle Selçuk kardeşlerin neden Hacıbektaş’ı seçtiklerini, vermek istedikleri mesajı çok sorgulamışlar... İlhan Selçuk’un yazılarının odağındaki Aydınlanmacı felsefe, Anadolu Aydınlanması bileşkesinde, Fransız devriminden, Atatürk Cumhuriyet devrimlerine uzanan, MarxLenin’in eşitlik, paylaşımının payı eksik edilmeyen, Anadolu uygarlıkları üzerine oturtulmuş, Bektaşi fıkraları, güçlü kültürel toplumsal direnişlerle beslenmiş kültürler sentezinin ileriye dönük ilanı, bir tür yol göstericiliğinden çok hoşnut olduklarını kendi öncelikleri ile bir diğerleriyle paylaşıp durdular... Kendi günlük yaşamlarından aktarımlar yukarıdaki genel çizgileri çok daha yalın özetleyiveriyor... Almanya’da çoklu sosyal kurumda, yoğun iş yaşamına karşın, kültürel ve siyasal çalışmaların içinde olmak yetmezmiş gibi... Türkiye’de geçirdiği yıllık tatilinin her gününde Taksim Gezi Parkı eylemlerini paylaşmış, yetmemiş Taksim’in boşaltılması sonrası süreçte gece forumların yapıldığı parkları dolaşıp saatlerle toplumsal arayış, tartışmaların içinde olmuş. Otobüsün kalkış saatine kadar da cumartesi Taksim Direnişi içindeki yerini almış... Gezi Parkı’nda yatıp kalkan çocuklarına her gün dolma sarıp götüren anne, “Dolmadan bıktık, başka bir şey yap...” serzenişlerini gülerek anlatıyor. HHH Mersin’de yoga öğretmenliği yapan, kendini, “bütün etkinliklere katılıyorum, bizde çok daha heyecanlı, tartışmalı yaşanıyor...” cümlesi ile tanıtıyor. Ankaralı CUMOK’lular çok farklı yaşlardan, mesleklerden, son tanıtım kimlikleri olarak kaç eyleme katılıp kaç kez gaz yediklerini ilk cümlelerinde sayıveriyorlar... Arkasından koyu bir durum değerlendirmesi, tartışması açılıyor... Gerek otobüsün içinde gece boyunca, gerekse Hacıbektaş’ta etkinlikler arasındaki ayaküstü buluşmaları, kahvelerdeki koyulaşan sohbetlerde çok farklı yaşam, meslek, kültür, yaşlardan insanların çok özgün, çok geniş bir insan eksenli yaşam reçetesine katkıda bulunma gönüllülüğünde odaklanmış olduklarını; partili, partisiz, çok sıkı bir politize olmuş toplumsal kimliğin ötesinde çok şeyler yapma isteği, sorumluluğun arayışı, paylaşımını gözlemliyorum... Doğal olarak günün etkileşimi içinde sık sık İlhan Ağabey’den, yazılarından ezberde kalmış cümleler, Turhan Selçuk çizgilerinden algılamalar yapılacakların önceliğinde kanıtlar olarak kullanılıyor... Bir ömrü, hele de İlhan Ağabey’in yanı başında geçirmiş olarak, onların beyinlerine kazınmış mesajlarda kendimden ne kadar daha ileride olduklarını biraz da şaşkınlıkla izliyorum... Özellikle iktidarlarında Cumhuriyet değerlerini, Atatürk devrimlerini karalamaya yönelik işlenmiş Dersim olaylarında, Dersim’i yaşamış Alevi ailelerinden gelenlerin, tuzağa düşmediklerini anlatmaya yönelik değerlendirmelerini şaşkınlıkla dinliyorum... “Ailelerimizin yaşadıkları acılara rağmen, tuzağa düşmeyeceğiz. Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimleri ile ezilmiş Aleviliğin nefes alma yollarının açılmış olmasını görmezlikten gelemeyiz... Mezhepler, ırklar çatışması tuzaklarından çıkış yolunun uygarlık, demokrasi, insan hakları, Anadolu Aydınlanması felsefesi yoluyla, her ezilenin, her haksızlığa uğrayanın yanında durarak ancak olabileceğinin bilincindeyiz...” İşte yaşına başına bakmadan cuma günü Silivri’de olduğunu, öncesinde ilk biber gazını hem de birkaç kez Silivri’de yediğini anlatan, Taksim’de yediği biber gazını sayamadığını söyleyen, siyasetin içinde de her dönem olmaya çalıştığını; aklına yatan her toplantı, kültürel etkinlik, hak arama eylemine katılmakla övünen, ıslah edilemez bir toplumsal eylemci, İlhan Selçuk’un yolunda yürüdüğünü söyleyen bir baba... Ailecek toplumsal etkinliklerde eylemlilik bulaşıcı hastalık gibi gelişmişe benziyor... Herkes en azından yaşamın her alanına yönelik gelişmeleri sıkı sıkıya izliyor, üzerinde söyleyecek sözleri var. En çok bağımsız medyaya destek verme iddiaları, yeni ve şaşırtıcı... Göreceli bağımsız olduğunu düşündükleri birkaç gazeteyi birden almak, birkaç farklı renkten televizyon kanalını izlemek kararlılıkları Gezi Parkı sıcak rüzgârı gibi gelse de bir kenara atılacak gibi değil... Selçuk kardeşlerin ruhu, Anadolu Aydınlanması değerleri, kültürel sentezleri içlerine cin gibi girmiş mi ne?.. ‘Şirketi millileştirmek kabul edilemez’ yılda 8 genel kurul Turkcell’de 2010’dan bu yana 8 kere genel kurul toplantısı gerçekleştirildi. 29 Nisan 2010’da yapılan genel kurulda Turkcell Holding’i TeliaSonera, 20 Ekim 2010’da Turkcell Holding’i TeliaSonera, 21 Nisan 2011’de Alfa, 11 Ağustos 2011’de Turkcell’i TeliaSonera, 12 Ağustos 2011’de yine TeliaSonera temsil ederken, 29 Haziran 2012, 22 Mayıs 2013 ve dün gerçekleştirilen genel kurulda Turkcell Holding’i temsilen kimse katılmadı. Turkcell hisseleri dün ilk seansı yüzde 3.21 kayıpla 10.55 liradan, günü ise yüzde 2.75 kayıpla 10.60 liradan tamamladı. 3 Borsada işlem gören Turkcell İletişim Hizmetleri’nin ana hissedarı olan Turkcell Holding’de Çukurova Telecom Holdings (CTH) yüzde 53 ile çoğunluk paya sahip. CTH’de ise Çukurova’nın yüzde 51, Altimo’nun yüzde 49 hissesi bulunuyor. Turkcell Holding’de yüzde 47 pay ile diğer hissedarı olan TeliaSonera tek başına temsilci atayamıyor. Turkcell İletişim Hizmetleri’nde dolaylı olarak TeliaSonera’nın yaklaşık yüzde 37, Çukurova Grubu’nun yüzde 13.81, Altimo’nun ise yüzde 13.22 hissesi bulunuyor. TeliaSonera Üst Yöneticisi (CEO) PerArne Blomquist yaptığı yazılı açıklamada, “Sadece SPK’nin atayacağı üyelerden oluşacak bir yönetim kurulu aracılığıyla şirketi millileştirmek kabul edilmez bir davranış olacağı gibi; Türk Ticaret Kanunu’na, uluslararası yatırım anlaşmalarına da aykırı bir girişim olacaktır” değerlendirmesini yaptı. Altimo Başkan Yardımcısı Evgeny Dumalkin da Çukurova’nın yapıcılıktan uzak tavrının bir sonucu olarak gelinen noktadan üzüntü duyduklarını söyledi. Analistler, Turkcell’deki yönetim kurulu krizinde SPK’nin atacağı adımlar kadar İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin vereceği kararın da etkili olacağını vurguluyor. İngiltere Yüksek Mahkemesi, ocak ayında verdiği bir kararda Çukurova’ya yüzde 13.8’lik Turkcell hissesinin geri alabilmesinin önü açılmıştı. Ancak bunun için borçlu olduğu Altimo Grubu’na ödeme yapması gerekir. Mahkemeden ödemenin hangi miktarda ve koşulda olması gerektiğine yönelik kararı bekleniyor. Çukurova Grubu ile Rus Altimo arasında 2005’te yapılan bir kredi anlaşmasına dayanan dava süreci İngiltere Yüksek Mahkemesi Privy Council’de devam ediyor. Privy Council ocak ayı sonunda, Çukurova Grubu’nun dava konusu olan yüzde 13.81 hisseyi gereken ödeme ve şartları yerine getirmesi halinde geri alabileceğine karar vermiş; ancak ödeme miktarını o tarihten bu yana belirlememişti. ÇiftçiSen: Yeni tasarı, toprakları şirketlerin eline geçirecek Ekonomi Servisi ÇiftçiSen, Bakanlar Kurulu tarafından Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın tüm komisyonlardan geçtiğini ve bugün Meclis’te görüşüleceğini açıkladı. ÇiftçiSen’e göre Bakanlar Kurulu’nun hazırladığı kanun tasarısı toprağı ve üreticiyi korumayıp tarımın şirketlerin eline geçmesini hızlandıracak. ÇiftçiSen Genel Başkanı Abdullah Aysu ve ÇiftçiSen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu imzalı yapılan açıklamada şu tespitlere yer verildi: * Toprak korunmak isteniyorsa öncelikle toprakta yaşayan ve üretilen ürünlere besin ve lezzet katan milyonlarca canlının yaşamını yok etmeyecek tarzda bir tarımsal üretim yapılması gerekiyor. Bu nedenle küçük aile tarımının yok edilmesi değil desteklenmesi gerekir. Çünkü küçük aile tarımı ile ekolojik zincir tahrip olmaz, doğadaki denge korunur. * Küçük ölçekli tarım arazilerinde yapılan tarımsal üretimin verimli olmadığı koca bir yalandır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra petrol sıkıntısı çeken Küba çareyi tarım arazilerini bir ailenin işleyebileceği büyüklükte küçük parçalara bölmekte bulmuş ve o yıl üretim rekoltesinde patlama yaşamıştır. * Türkiye’deki problem tarımsal arazilerin küçük ölçeklere bölünmüş olması değil üretici ailesine miras yoluyla geçen arazilerin parçalı olmasıdır. Aynı ailenin köyün farklı farklı yerlerinde arazilerinin bulunması toprağı işlemeyi zorlaştırmakta, üretim maliyetini arttırmaktadır. Yapılması gereken şey bu parçalı arazilerin bir yere toplanması yani arazi toplulaştırılmasıdır. Sabancı Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde kouşan Güler Sabancı, “Ülkemizde yaşanan olaylar düşünüldüğünde hepimizin geleceğimize umut ile bakabilmek için siz gençlere ne kadar fazla ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlıyoruz” dedi. ‘Huzura ve güvene ihtiyacımız var’ Ekonomi Servisi Gençlerin pozitif enerjisini hissedince geleceğe dair umutlarının arttığını söyleyen Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar düşünüldüğünde hepimizin geleceğimize umut ile bakabilmek için siz gençlere ne kadar fazla ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlıyoruz. Şiddetin, kutuplaşmanın, ayrışmanın çözüm olamayacağını biliyoruz” dedi. Ülkenin geleceği için akla, sağduyuya, uzlaşıya ve pırıl pırıl gençlere güvendiklerini belirten Güler Sabancı, üniversitenin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Geçtiğimiz kriz döneminde aşırı likiditeye alışan piyasalarda, ABD başta olmak üzere likidite çekilmeye başlayacak. Bunun da bizim gibi doğal kaynakları kısıtlı olan gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceği görülüyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde ve yıllarda, Türkiye’nin her zamankinden daha fazla istikrar ve güvene ihtiyacı olacak. Bu doğrultuda, barış ve kardeşlik sürecinin aksatılmadan gerçekleştirilmesinin önemi daha da artmıştır. Atatürk’ün muasır medeniyetler hedefine ulaşmamız için hızla demokratik, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne bağlı yeni bir anayasaya ihtiyacımız vardır.” Kampusun temelinin atıldığı 1997’den bugüne 150 bine yakın ağaç ve çiçek diktiklerini söyleyen Güler Sabancı, Sakıp Sabancı’yı rahmetle andı. Doğanay’dan Adana’ya fabrika Ekonomi Servisi Şalgam suyu, limon suyu üreticisi, nar ekşisi üreticisi Doğanay Gıda, Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde kurmakta olduğu yeni fabrikasıyla kapalı üretim alanını 56 bin m2’ye çıkarıyor. Doğanay Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Doğanay “şalgam suyu üretiminde bugün Türkiye pazarının yüzde 95’ine sahip olduk. Asitli ve gazlı içecek pazarına alternatif olacak farklı ve yeni ürünlerimizi de yeni fabrikamızda üreteceğiz” dedi. Memurun gözü enflasyonda MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Ekonomideki dalgalanma ücretleri vururken, kamu çalışanları ile emekliler temmuzdaki toplusözleşme zammı ve enflasyon farkını bekliyor. Yüzde 3’lük toplusözleşme zammının yanı sıra 6 aylık enflasyona göre belirlenecek fark da ücretlere yansıtılacak. Farkın miktarını ise haziran enflasyonu belirleyecek. Ekonomideki dalgalanmanın enflasyon üzerindeki etkisi temmuz başında ortaya çıkacak. Ücret ve aylıklara yansıtılacak enflasyon farkının çalışanların reel gelirlerindeki kaybı karşılayamayacağını belirten Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), enflasyon rakamlarının farklı gelir gruplarına göre hesaplanması gerektiğine dikkat çekti. Memur temmuz ayında toplusözleşme zammı ile birlikte enflasyon farkı da alacak. Miktarı haziran enflasyonu belirleyecek. Aylıklara yansıtılacak enflasyon farkının çalışanların reel gelirlerindeki kaybı karşılayamayacağını belirten KESK, enflasyonun farklı gelir gruplarına göre de hesaplanmasını istedi. KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, hükümetin “emekçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz” söyleminin gerçeği yansıtmadığını, çünkü farklı gelir gruplarına göre enflasyon hesabı yapılmadığına dikkat çekerek “Bu durumda enflasyon oranı baz alınarak hesaplanan zam oranlarının ‘enflasyona bile ezdirmedik’ söylemi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kamu emekçilerine uygulanan zam oranı ‘sefalet’ düzeyindedir” dedi. Tombul enflasyon, ağır vergiler ve zamlar nedeniyle kamu emekçilerinin asgari yaşam düzeyi için bile borçlanmak zorunda kaldıklarına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Kirada oturan ortalama ücretli bir kamu emekçisinin aylık 2 bin 647 liraya denk düşen harcama seviyesine sahip olabilmek için, yaklaşık 1.620 lira borçlanması gerekir. Emekçilere ‘insanca yaşam’ hakkı gözetilerek ‘sefalet’ değil hakkı olan zam verilmeli, 3 bin 481 TL yoksulluk seviyesinin altında kalmayacak bir ücret sevi yesi belirlenmeli. AKP’nin yarattığı ekonomik büyümenin emekçiler açısından bir nimeti yok” dedi. Tombul, Türkiye’nin 20 gün önceki Türkiye olmadığını, artık gündemin halk tarafından belirlendiğini bildirdi. Kısa vadeli dış borç stokunun nisan ayı sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21 artış gösterdiğini belirten Tombul, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcunun 2012 yıl sonuna göre yüzde 28.5 oranında arttığını, özel sektörün kısa vadeli dış borcunun da yüzde 20.6 artış gösterdiğini kaydetti. Tombul, AKP’nin iktidara geldiği tarihten bu yana özel sektör dış borcunun yüzde 425’lik bir artışla katlanarak dış borçlarda “patlama” yarattığına işaret etti. KISA...KISA... * Reel Kesim Güven Endeksi, 2013 Haziran ayında bir önceki aya göre 0.7 puan azalarak 111.8 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise bir önceki aya göre 1.8 puan artarak 107.2 puan oldu. * Türkiye İş Bankası, 242526 Haziran tarihlerinde farklı vadelerde 2 banka bonosu ve 1 iskontolu tahvilin halka arzını gerçekleştiriyor. 500 milyon TL nominal değerli, benzer vadeli Devlet İç Borçlanma Senetleri üzerine 60 baz puan ek getiri sağlayan İş Bankası Bonosu 27 Kasım 2013’te itfa olacak. * İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı, geçen yılın aynı ayına göre 0.7 puan artarak yüzde 75.3 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise bir önceki aya göre 0.2 puan artarak yüzde 74.8 oldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear