17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 2 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ 16 KÜLTÜR tasarımcıların, fotoğrafçıların, tiyatrocuların, sinemacıların yanı sıra hem sanatçı hem de aktivist olanların hem de sadece siyasi aktivistlerin tanıklıkları var. Bir dönem hep beraber afiş basmışlar, afişe çıkmışlar, şarkılarını söylemişler, yürüyüşlerini yürümüşler, mücadele etmişler beraberce. Fikri olup da mücadeleye katılmış her bir birey, bir anlamda afişe çıkmış oluyor diye düşünüyorum.” “Bu kitapta sanatçıların, nKültür Servisi Türkiye’nin ilk çocuk senfoni orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO), Ankara ve Eskişehir konserlerine başladı. Türkiye’deki çeşitli konservatuvarların 1118 yaş grubu öğrencilerinden oluşan, şefliğini Rengim Gökmen’in üstlendiği DÇSO, dün akşam Ankara Bilkent Konser Salonu’ndaki konserin ardından bugün saat 15.00’te Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı’nda olacak. Orkestra, yarın ise saat 11.00’de Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nda konser verecek. Orkestra konserlerde daha önce de aynı sahneyi paylaştığı ünlü piyanist Gülsin Onay’a eşlik edecek. Devrimci Yol’un 1 Mayıs 1978 için hazırladığı dev pankart. DÇSO Ankara ve Eskişehir’de Yılmaz Aysan, 196380 arasında ‘sol’un görsel serüvenini gözler önüne seren ‘Afişe Çıkmak’ kitabını anlattı Sol yine ‘afişe çıkıyor’ CELAL ÜSTER İletişim Yayınları, 12 Eylül askeri darbesinin hemen ertesinde kurulmuştu. Demek 30 yıl olmuş. İletişim, 30. yılını, Yılmaz Aysan’ın “Afişe Çıkmak: 196380, Solun Görsel Serüveni” adlı kitabıyla kutluyor. Aynı adı taşıyan bir sergi de 8 Şubat’ta Tütün Deposu’nda açılacak. Aysan’ın binbir emekle hazırladığı kitap, ülkemizdeki devrimci hareketlerin en yoğun yaşandığı yılları görsel bir dille gözler önüne seriyor. Ya da Türkiye’deki sol hareketlerin yakın tarihimizdeki görsel serüveni, döneme ilişkin söyleşiler, anılar, anlatılar eşliğinde bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçiriyor. Kitabın sayfalarını çevirirken pankartlar, afişler, dergi ve kitap kapakları, duvar yazıları aracılığıyla o günleri yeniden yaşıyorsunuz. “Afişe Çıkmak”ın günümüzde nasıl bir önem taşıdığını, nasıl hazırlandığını, sol mücadele içinde o imzalı imzasız “kendini ifade etme” uğraşına bugün nasıl bakılması gerektiğini, bu benzersiz kitabı hazırlayan Aysan’a sorduk. Kitaba seçtiğiniz ad, “Afişe Çıkmak”, bence cuk oturmuş. Çok yerinde bir ad seçimi. Kitabın başındaki yazınızda, “gerçek veya mecazi anlamda ‘afişe çıkan’ sol eğilimli insanların…” diyorsunuz. “Gerçek” ile “mecazi”yi biraz açar mısınız? Afişe çıkmak, biliyorsunuz, örgütlü bir şekilde, gece, gizlice duvarlara afiş yapıştırmak anlamına geliyordu devrimci jargonda. Afişleme de aynı anlamda kullanılıyordu, bir de yazıya çıkmak vardı, o da yine gece ve gizlice kent duvarlarını sloganlarla donatmak anlamı taşıyordu. Başka bir ifade kanalı bulamayan ve dönemin yasal koşullarında illegal kabul edilen, yasal propaganda yapmaları engellenen her tür ama özellikle sol görüşler, siyasetler, örgütler için başka bir yol düşünülemezdi. Bu kitaba isim ararken “Afişe Çıkmak” ismi aklıma geldiğinde ben de sizin gibi düşünmüştüm doğrusu. Sonra fark ettim ki aslında bu ifade başka bir anlam daha barındırabilir, yani fiilen afişe çıkmanın yanı sıra, bir de kendini özgürce ifade etmenin, kendi fikirlerini afiş yapıştırma dışında başka yöntemlerle dışavurmanın da ifadesi olabilir. “Afişe Çıkmak” kitabı, çok zengin bir görsel malzeme içeriyor. Farklı alanlardan bunca malzemeyi nasıl derlediniz? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Kitabın görsellerini ve söyleşileri bir araya getirmem neredeyse 4 yılımı aldı ancak bu afiş yapmak, biriktirmek ve saklamak sevdam neredeyse 40 yıl önce başlamıştır. 1979’da başıma gelen bir olay bu konuya ne kadar takıntılı olduğumun altını çizecektir. O sırada Yeni Türkü’nün ilk plak çalışmaları için İstanbul’daydım. Selim Atakan’ın Murat 124 arabasıyla yapımcı plak şirketine gidiyorduk. Merter’den geçerken ben DİSK merkezine uğramayı ve oradan son basılan afişlerden almayı istedim. O yıl DİSK’in üzerinde, 1 Mayıs kutlamalarının yapılmasını engellemek için büyük baskı vardı. Bulabildiğim afişleri birkaç rulo halinde arabaya koyduktan sonra yola devam ederken o zaman çok rutin olan aramalara denk geldik ve afişler ortaya çıkınca doğruca karakola “davet” edildik. Karakolda polisleri, benim bir grafik tasarımcı olduğuma ve çeşitli afiş örnekleri biriktirdiğime, bunun mesleki bir gereklilik olduğuna zor bela ikna edip yolumuza devam ettik. Bu afişlerin bazıları kitapta ve sergide yer almakta. Aslında işin en zor kısmı toplamak değil bunları korumak ve saklamak oldu. Fotoğraf: VEDAT ARIK nKültür Servisi Efsanevi gitarist Slash, bu akşam “Slash Feat. Myles Kennedy & The Conspirators” isimli yeni projesi ile Küçükçiftlik Park’ta hayranlarıyla buluşacak. Slash konseri öncesinde açılışı Malt yapacak. Birçok ünlü isimle birlikte projelerde yer alan ve dünyanın en iyi gitaristlerinden biri olarak tanımlanan Slash, 2012 Nisan ayında Guns N’ Roses’ın diğer üyeleriyle beraber Rock and Roll Hall of Fame müzesine girmeye hak kazandı. nKültür Servisi Dünyanın en büyük senfoni orkestraları ve çağımızın tanınmış şefleri eşliğinde konserler veren Fazıl Say, 5 6 Şubat tarihlerinde Akbank Sanat’ta iki resital sunacak. Konserler saat 20.00’de başlayacak. nKültür Servisi Şeşen ailesinin üç kuşağını üç farklı merak bir araya getiriyor. Hasan Doğan Tatay’ın yontuları, Deniz Şeşen’in fotoğrafları ve Yeşim Şeşen Uşaklı’nın karma teknikle yaptığı eserlerinin yer alacağı sergi, bugün Kadıköy İskelesi’nin birinci katında bulunan Şirketi Hayriye Sanat Galerisi’nde açılıyor. Açılışını İlhan Şeşen’in yapacağı “3 Kuşak 3 Merak Sergisi”, 11 Şubat’a kadar sürecek. nKültür Servisi !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali biletlerinin indirimli ön satışları başladı. Temasını “Hareket” olarak belirleyen ve 14 Şubat’ta başlayacak festival, ödüllü filmlerin yanı sıra çeşitli partilere ve etkinliklere de ev sahipliği yapacak. nKültür Servisi Barış Manço Derneği, Manço’yu doğumunun 70, ölümünün 14. yılında, müzeye dönüştürülen Moda’daki evinde düzenlenen törenle andı. Dernek Başkanı Lale Manço Ahıskalı, dünyada savaş mağduru 7 ülkeden 77 çocuğun Türkiye’ye getirileceği ve bu çocuklarla bir dizi etkinliğin düzenleneceği “Barış Çocukları” projesi hakkında da bilgi verdi. Anmada ayrıca heykeltıraş Emel Vardar’ın yaptığı bronz Barış Manço büstünün açılışı gerçekleşti. nKültür Servisi Karikatürist, çocuk kitapları, oyun ve öykü yazarı Behiç Ak’ın “Yazmaya Çizmeye Devam” sergisi bu kez Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde izlenebilecek. 25 Şubat’a dek açık kalacak sergide Behiç Ak’ın oyunlarından fotoğraflar, afişler, çizdiği karikatürlerden örnekler, öykülerini yazıp resimlediği çocuk kitaplarından alıntı ve resimler yer alıyor. www.mimarist.org nKültür Servisi Sarı Mersedes, Otobüs, Cumartesi Cumartesi filmleriyle tanınan yönetmen Tunç Okan’ın yeni filmi “Umut Üzümleri” mayıs ayında gösterime girecek. Tunç Okan’ın Fakir Baykurt’un “Kaplumbağalar” adlı yapıtından uyarladığı film Avrupa ülkelerinde de gösterilecek. Filmde, bireysistem çatışması Kırım Tatar köyünde mizahi bir dille ele alınıyor. Bugün Slash günü Fazıl Say Akbank Sanat’ta 3 kuşak Şeşenler sergisi Siyasi bir tarih çalışması yapmaya kalkışmamıştım, benim canlandırmak istediğim yaşanmış olan görsel bir serüvendi. Pek çok görsel malzeme içinden ise yaratıcı bir anlayışla hazırlanmış, farklı çalışmalara odaklandım ve onların izini sürerek yapanlarına ulaştım. Siyasetler arasında ayrım yapmadan kendini “sol” içinde gören tüm siyasetlerin yaratıcı eserlerine yer vermeye çalıştım. 196380 yılları arasındaki günleri yaşamış olanlar, sanırım, kitabı karıştırırken ilk başta o günlere, gençliklerine gidecekler. Belki de karmaşık duygulara kapılacaklar. Siz, bütün bu afişleri, dergi ve kitap kapaklarını elden geçirip incelerken, kitabı oluştururken neler hissettiniz? Bunları 33 yıldan beri görmemiş olan eski kuşağın duygusal yaklaşacağını tahmin etmiştim, aynı şey benim başıma geldiğinde, yani araştırmalarım sırasında, bir görsel malzemeyi bir yerlerde keşfedip elime aldığımda nasıl heyecanlandıysam, tozlu arşiv kutularının kenarlarında kalmış negatifleri tarattığımda ortaya çıkan fotoğraflarla nasıl heyecanlandıysam, onların da duygulanacağını tahmin etmek zor değildi. Ayrıca bunları ilk gördüklerinde, arkalarında yatan hikâyeleri, bunları kimin ne şartlarda yaptığını filan bilme şansları yoktu o sıcak mücadele günlerinde, şimdi bir de o var. Şu anda benim esas merakım, bunları ilk kez görecek olan genç kuşakların ne düşüneceği, onların üzerinde nasıl bir etkisi olacağı. Duyguların ötesinde, “Solun Görsel Serüveni”ni estetik düzey, sanatsal yaklaşım açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Serüvenin ilk dönemlerinde önemli sanatçı ve tasarımcı katkısı olmasından ötürü estetik düzey çok yüksek. Tanınmış ve kendilerini kanıtlamış insanlar, ömürleri sanatla geçmiş. Sonuna doğru yani 1980’e yaklaştıkça can güvenliği kaygısı her şeyin önüne geçiyor sanki. Başlarda güvenli mekânlarda, üzerine kafa yorularak zaman ayrılarak hazırlanan kapaklar, afişler, daha ince düşünülmüş, ayrıntılandırılmış işlerdi, dolayısıyla daha güzeller. Benim bu kitapla ortaya koymaya çalıştığım, bu çalışmaların kendine özgü estetik değerleri olan, kültürel, sanatsal veya tasarımsal anlamda zamanına ve olanaklara göre yepyeni, yaratıcı işler ve üzerinde daha çok çalışılabilecek değerli malzemeler olduğudur. Sanatsal, kültürel ve siyasi anlamda. Eski kuşak ve gençler Ayrım yapmadan Peki, solun farklı eğilim ve hareketlerinden gelen onca örnek arasından nasıl bir seçim yaptınız? Temel ölçütleriniz neler oldu? Benim çalışmamın perspektifini grafik dışavurumun belgelenmesi oluşturuyor. Dolayısıyla her türlü belgeyi değil yalnızca grafik olarak dışavurulmuş, özgün yanları olan çalışmaları kitaba almaya çalıştım. 70’li yıllarla günümüzü kıyasladığımızda, arada müthiş bir teknolojik gelişme yaşandığı açık. Peki, o günlerin olanakları ve koşullarında böylesi bir yaratıcılığın sağlanmasını neye bağlarsınız? Bence kullanılan teknoloji hiçbir zaman önemli olmamıştır, buna inanıyorum. Önemli olan söyleyecek sözün ve bunu afişe edecek cesaretinin olmasıdır. Sonra ben bu fikirleri nasıl dışavurayım noktasında teknoloji önem kazanır ve de her zaman buna bir çözüm yolu bulunur, bunu kitapta görüyoruz. Mat Mehmet Sönmez’in, 1 Mayıs 19 78 için DİSK Sendikası adına baa varsa orada bastırırsın, yokhazırladığı panka Tekstil rt. sa sen yaparsın matbaayı, o da yoksa duvara yazarsın, o da yoksa küçük kâğıtlara yazar posta kutularına atarsın. Bu ker olması da etken olmuştur, yani bir grafik gün elektronik ortamda yapılan haberleşme tasarımcı gözü de vardır, sanatçı gözü de. Sait Maden’in elinden çıkan kitapderile aslında hiçbir farkı yok. Tweet atmakgi kapakları modernist tasarımın öncü örla afiş basıp yapıştırmak aynı şey. İkisinde de bir fikrin dışavurumu var. Bir de eski nekleridir ve 60’ların Türkiyesi’nde çok etlerden hiç kimse de bana “keşke elimizde kilidir. Mehmet Sönmez’in kendine özgü bilgisayarlar olsaydı ne kadar daha iyi samimi ve alçakgönüllü illüstratif tarzı her işler ortaya koyardık” dememiştir. Bir di zaman çok beğenilmiştir. İbrahim Niyazioğlu’nun kısacık ömrünğer ilginç nokta da sosyal medyada mesajürettiği dergi kapakları 70’lerin uluslade larımızı yazdığımız yere “duvar” denmerarası güncel grafik tarzına paralel modern si yani hâlâ fikirlerimizi duvarlara yazmave yaratıcı çözümlerdir. ODTÜ Devrimci ya, görsellerimizi yapıştırmaya devam ediAfiş Atölyesi, 70’lerin mücadeleci gençleyoruz bir anlamda. Kitapta ele aldığınız yıllarda, “Solun rinin kendilerini ifade edebilecekleri güçlü Görsel Serüveni”ne kuşkusuz hem sayısız grafikler geliştirmişler ve ayrıca bunların insan katkıda bulundu hem de pek çok üretimini de örgütlemişlerdir. Erkal Yavi, Metin Deniz, Sungu Çapan, adsız katkılar oldu. Yine de, bu “görsel Ferit Erkman, Bülent Erkmen, Sadık Kayolculuğa” biçim veren belli başlı adlaramustafa, Emre Senan gibi sanatkâr ustarı sayar mısınız? lar her dönemde ister politik olsun ister ol Abidin Dino her dönemde etkiliydi. Ressam olmasının yanı sıra şair, yazar ve grafi masın her zaman kaliteli, özgün grafik dışavurumların peşinden koşmuş, grafik dilimizi oluşturmuş ve oluşturmaya devam eden hoca yaratıcılardır. Orhan Taylan, 80 öncesi işçi hareketlerinin önde gelen sanatçısı olmuş, 1 Mayıs 1976 için hazırladığı, yeni ve güzel bir Abidin Dino, dünya özlemini yansıttığı afiş ile en çok beDino gibi ünlü bir sanatçıyı değer1969’da insan filendirmek propaganda açısından nimsenen ve en çok tanınan politik görsegürü kullanarak çok iyi bir fikir, çünkü o bir efsali yaratmıştır. TİP amblemini ye ne, Nâzım Hikmet gibi, hem sanatSelçuk Demirel, genç yaşta 70 sonrası poniden düzenlediğinde, bu olay çı hem de politik aktivist olarak. litik hareketlenmelerin önde gelen sanatçısı çok tartışılmıştı. Bugün baktığıİkincisi ise diğer tüm partilerde var olmuş, çok sayıda yaratıcı eser vererek hem nızda, bu olayı nasıl değerlendiolan hayvan figürlerini boşa çıkaryurtiçinde hem de yurtdışında mücadeleye rirsiniz? mış oluyor insan kullanarak, onladesteğini sürdürmüştür. Daha pek çok çize TİP Başkanı M. Ali Aybar’ın rı anlamsızlaştırıyor. Ayrıca dünya rin, fotoğraf sanatçısının, ressamın, ismini yaklaşımını iletişim anlamında çok sol parti işaretlerinde hiç görülmebildiğim, bilmediğim pek çok insanın emeakıllıca buluyorum. Birincisi Abidin miş yaratıcı bir çalışma yapılmış. ği var bu işlerde. Hepsine de ayrı ayrı teşekkür ediyorum, bileğinize sağlık diyorum. Söz ve cesaret !f istanbul biletleri satışa çıktı Barış Manço anıldı ‘Yazmaya Çizmeye Devam!’ Abidin’in yaratıcılığı Okan’dan ‘Umut Üzümleri’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear