Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER Geçen hafta boyu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretinden notlar aktarmaya çalıştık. ABD başkentinde CHP’ye yönelik ilginin ardında AKP ve onun lideri Başbakan Erdoğan’ın iç (Gezi protestoları) ve dış (İsrail, Suriye, Mısır, Çin füzeleri) politikadaki tercihlerinden duyulan rahatsızlığın yattığı, CHP liderinin de bu ortamı kendi partisinin alternatif politikalarını anlatmak için fırsat olarak değerlendirdiğini vurguladık. Kılıçdaroğlu Washington’da, 1. İçeride demokrasi ve özgürlüklerden yana; 2. Dış politikada ideolojik hareket etmeyen, Batı yanlısı ve barışçı politikalardan yana; 3. Ekonomide ise şeffaf kamu maliyesinden yana ve istihdam artırıcı yabancı yatırıma sıcak bakan mesajlarıyla Obama iktidarıyla, Erdoğan hükümetinden çok daha uyumlu bir görüntü verdi. Peki, geçmişteki demeçlerinden farklı bir CHP liderini karşılarında bulan ABD yönetimi, Kongresi ve düşünce kuruluşları, 11 yıldır işbirliği yaptıkları, hatta iktidarının pekişmesine katkı sağladıkları AKP ile köprüleri atacak noktaya geldi mi? Hayır. Zaten böyle bir beklenti gerçekçi de değil. Yakın tarihimiz, ABD’nin sandıktan çıksın ya da çıkmasın Türkiye’de her yönetim ile çıkarları doğrultusunda ilişki kurabildiğinin örnekleriyle dopdolu. Nitekim Kılıçdaroğlu ile yönetim adına yapılan görüşmenin seviyesini ‘düşük’ tutarak resmi muhataplarının hâlâ AKP olduğunu gösterdiler de. Ama bir şey daha yaptılar. CHP Washington Erdoğan’ı Gözden Çıkardı mı? liderinin Kongre’de ve düşünce kuruluşlarında el üstünde tutulmasını ‘teşvik ederek’, Erdoğan’a “İzlediğin politikalar burada tepkiye ve arayışa neden oluyor” mesajı vermeyi de ihmal etmediler. Başbakan Erdoğan’ın 1521 Mayıs tarihleri arasında ABD’ye yaptığı yüksek profilli ziyaretin izleri Washington’da çoktan silinmiş. O ziyaretten 9 gün sonra başlayan Gezi Parkı olaylarından bu yana, bir telefon görüşmesi ve Petersburg’da zoraki yapılan ayaküstü görüşme dışında bir temas yok Obama ile Erdoğan arasında. Suriye, İran ve Ortadoğu barış süreci konularında tarihi değişim ve dönüşümler yaşanırken ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, onlarca kez bölgeye gelmesine rağmen bir kez dahi Türkiye’ye uğramadı. Bu işaretleri iyi okuyan Erdoğan, ilişkileri rayına sokabilmek için geçen ay Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı art arda ABD başkentine gönderdi. Tam tersine, Kahire büyükelçimizin istenmeyen adam ilan edilmesi noktasına varan bir Mısır politikası var ortada. Obama’nın kendi saygınlığını ortaya koyduğu İsrail ile ilişkilerde iyileşme yok. Irak’ta ise Maliki hükümetini çileden çıkaracak adımlara devam... ABD yönetiminin Arınç’ı farklı tutarak ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile buluşturması ise üzerinde durulması gereken bir nokta. Washington, sadece “hükümet ve AKP’nin kurucu çekirdeğindeki isimlerden biri olması” nedeniyle değil, ‘Gezi Parkı’, ‘öğrenci evleri’, ‘dershaneler’ ve ‘Cemaat ile kavga’ gibi konulara Erdoğan’dan farklı yaklaşımları nedeniyle de Arınç’a özel bir protokol uygulamış. Tıpkı, eylül ayında New York’a gittiğinde Cumhurbaşkanı Abdulah Gül’ü Obama ile yemekte buluşturdukları gibi... İşte bu küçük ama önemli detayların hepsi gibi CHP ziyareti de Washington’daki arayışın dışa vurumunun bir parçası idi. seçimlere kadar bölge dengelerini altüst edecek, NATO’yu ve ABD’yi içine çekebilecek kontrol dışı bir hareket yapmaması. Tüm karar vericiler 30 Mart akşamı, seçim sandığından çıkacak sonucu bekliyor. Erdoğan, Gül ve Kılıçdaroğlu... Seçim sonuçları ışığında nasıl ki Türkiye’de dengeler yeniden kurulacak, ABD yönetimi de bu oyuncuların hangisiyle ne kadar yakın bir ilişki kuracağını yeniden gözden geçirecek. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada kadar demokrasinin ne ölçüde kurumlaşıp tabana yayılabildiği tartışıladursun, siyaset bilimine yepyeni bir katkıda bulunduk. Yeni katkının adı şöyle özetlenebilir: Çok devletli sistem! Bunun bir alt aşaması şuydu: Paralel devlet! Mevcut devlet işleyişinin ve devlet kurumlarının yanı sıra ana yapıdan beslenen ama ondan ayrı hareket eden bir çark daha tartışılıyordu. Buna “paralel devlet” deniyordu. İktidar fiili olarak her iki “devletin” de başındaydı. Zaten o yüzden paralel devlet deniyordu. Toplum bu paralelliğin çok da farkında değildi. Bazen “sürtüşme” olursa kamuoyu önünde biraz gürültü kopardı, o kadar. Yine işleyiş aynı paralellikte devam ederdi. HHH Dershanelerin kapatılması tartışmasıyla birlikte pek çok şey değil ama bazı şeyler açığa çıktı. Karşılıklı açıklamalar, anımsatmalar, dokundurmalar gösteriyor ki yıllar içinde “paralel devletten” öte deyim yerindeyse devletçikler oluşmuş. Geleneksel devlet anlayışı değişimlerle birlikte devam ediyormuş gibi görünürken pek çok kurumun yönetimi fiilen el değiştirmiş. Anlıyoruz ki; “Emniyet’in istihbarat birimi senin, güvenlik birimi benim”, “Kamu İhale Kurumu’nun yönetimi senin, ihale payının yarısı benim, yarısı ötekinin”, “Üniversitelerde rektörleri dörde böleceğiz, profesörleri beş gruba pay edeceğiz, yeni alınacak araştırma görevlileri ortak havuzdan” gibi özel egemenlik alanları oluşmuş. Türkiye, “devlette kadrolaşma” kavramına alıştı. Bir bakan koltuğa oturunca çay ocağından müsteşarına kadar her kademeyi değiştiriyor. Mevcut üst düzey bürokratları ya kızak göreve ya da Anadolu’ya yolluyor. Yeni gelen iktidar da bunu ters yüz ediyor. Eskiden böyleydi. O yüzden de Danıştay’ın yükü artar, genellikle haksız görevden almaların aleyhine karar çıkardı. Bugün öyle değil. İktidar her türlü icraatında yargıyı devreden çıkarmaya çalışıyor. Bunu başaramazsa da yargı kararlarına uymamayı demokratik bir hak olarak görüyor. Devlet kadrolarına yatay geçişlerle eleman alma delikleri açıldığı için personel sistemi de kevgire dönmüş durumda. Konuyla biraz ilgili herkesin bildiği bu sırların en azından bir bölümü ortaya çıktı. Türkiye devletler topluluğu bütün dağınıklığıyla ülke gündemine oturdu. HHH Deneyim, dünyanın en iyi eğitim veren okuludur. Ama aynı zamanda dünyanın en pahalı okuludur. Dershanesi de yoktur. Eğitimi sadece kendisi verir. O yüzden pahalıdır. Türkiye başta eğitim olmak üzere, “temel amaç” olması gereken pek çok toplumsal alanı, “iktidar aracı” haline getirdi. Böylece bu alanlar büyüdükçe içi boşaldı. Bütün bunların açığa çıkmaya başladığı bir dönemin içinden geçiyoruz. Konu, tarafların gerilmesinden, anlaşmasından, ateşkes ilan etmesinden öte, milyonlarca öğrencinin, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili. Tartışmanın asıl tarafı onlar. Çok zor farkındayız ama iktidar koalisyonu içindeki çatışmayı eğitim sistemimizin ne hale geldiğini sorgulama fırsatı olarak değerlendirebilmeliyiz. Rousseau, “İnsanın merakı eğitim düzeyiyle orantılıdır” diyor. Sokaktan siyasete kadar her alandaki seviyemiz eğitimimiz kadar. Eğitimimizin de yılı değil, içeriği kadar. Obama aylardır görüşmüyor ‘VİZESİZ AB’ BALONU Türkiye 16 Aralık’ta Avrupa Birliği ile Geri Kabul Anlaşması imzalayarak Avrupa’ya yönelik yasadışı göçün değil aynı zamanda sığınmacı, göçmen ve mültecilerin de yükünü almak için taahhütte bulunacak. Türkiye’ye önemli bir sorumluluk yükleyecek bu taahhüdü hükümet halka, “AB’ye vizesiz gireceksiniz” diyerek sunma çabasında. Ancak görebildiğimiz kadarıyla ‘vizesiz AB’ sözünün garantisi yok. Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nı uyguladığını kanıtladıktan sonra AB Komisyonu, AB Konseyi’ne Türkiye’ye vize muafiyeti sağlanması için öneride bulunacak. Ancak aynı tam üyelik müzakerelerimiz gibi, bu konuda da sürecin ucu açık. Onay için, Rumlar, Almanya ya da Fransa vetosunun olmaması lazım. Mümkün mü? Belki. Ama hükümetin söz verdiği gibi 34 yılda pek değil. Erdoğan’a verilen mesaj Davutoğlu’nun temasları ‘diyalog kopukluğunu’ gidermiş olsa bile, sorun yaşanan alanlarda hiçbir iyileşme yok. Düzeltme çabası sonuçsuz Seçime kadar kontrolden çıkmasın Washington’da kimse Erdoğan ile ilişkilerde sürpriz bir iyileşme beklemiyor. Kopma da beklenmiyor. Şu andaki tek arzuları, Erdoğan’ın EmniyetSen: Artan polis intiharlarını kurum içindeki olumsuz koşullar yaratıyor ‘Teşkilatta baskı büyük’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü, 2013 yılında 40 polisin intihar ettiğini bildirdi. Konuya ilişkin rapor hazırlayan Emniyet, 2013’te intihar olaylarının bu kadar artmasında “intihar ve şiddet haberlerinin basında ve sosyal medyada yoğun olarak işlenmesini” gerekçe gösterdi. Yıllara göre polis intihar olaylarında düşüş yaşandığı savunulan Emniyet raporunda, intiharların temel nedeninin “psikiyatrik sebepler” olduğu iddia edildi. Emniyetin kendisine yönelik hiçbir özeleştiri yapmadığı rapora tepki gösteren EmniyetSen Genel Başkanı Faruk Sezer, “İntiharların asıl nedeni teşkilat içindeki baskı ve yıldırmadır” dedi. Emniyet Genel Müdürlüğü Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, polis intiharlarıyla ilgili tartışma yaratacak bir rapor hazırladı. Türkiye genelinde yıllara göre nüfusla birlikte intihar oranlarının arttığı belirtilen raporda, buna karşın emniyetin personel sayısının artmasına rağmen intihar oranının azaldığı savunuldu. Son 12 yılda 299 polisin intihar ettiği belirtilen raporda, 2013 yılında ise 40 polisin hayatına son verdiği ifade edildi. Raporda, 2013’te intihar sayısının bu kadar artmasının sebebi, “basınyayın kuruluşlarında intihar ve şiddet haberlerinin yoğun olarak işlenmesi, sosyal medyada intihar haberleri üzerinde uzun süre durulması, psikolojisi bozuk olan kişilerde ölümün bir kurtuluş olduğu algısının oluşması, intiharın özendirici bir davranış olarak gösterilmesi” sözleriyle açıklandı. Rapora Twitter’da oluşturulan Polis Reform Grubu, “Polis olmak isteyen herkes, psikolojik ve fizyolojik olarak sağlam seçiliyor. Meslek içinde psikoloji ve fizyoloji bozuluyor” mesajıyla tepki gösterdi. Raporu tepkiyle karşılayan EmniyetSen Başkanı Faruk Sezer, emniyetin hazırladığına “rapor dahi” denemeyeceğini kaydetti. Emniyet’in intiharlar konusunda sosyal medya ve EmniyetSen’i suçladığını anımsatan Sezer, “Emniyet’in raporunun tutar bir yanı yok” dedi. Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde önceki gün bir polisin daha intihar ettiğine dikkat çeken Sezer, “İntiharlarda psikolojik sorunlar, ailevi, ekonomik nedenler bir sebep değil, bir vesiledir. Asıl etkin kurum içindeki baskı, yıldırma ve mobbinglerdir. Artık bu teşkilata da neşter vurulmalı” dedi. Bir polis daha intihar etti TEKİRDAĞ (AA) Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’nde görev yapan polis memuru Tolga Alay, Omurtak Caddesi’nde yaşadığı evde beylik silahıyla göğsüne ateş etti. Silah sesini duyarak odaya giren eşinin haber vermesi üzerine, ağır yaralanan Alay, olay yerine gelen ambulans ekiplerince ilçedeki özel bir hastaneye kaldırıldı. Alay, buradaki müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Alay’ın evli ve 2 çocuk babası olduğu öğrenildi. Uzmanlar umutsuz İstifa ve intihar oranı yükseldi MAHMUT LICALI ANKARA AKP döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) görev yapan uzman erbaşların üçte birinin istifa ettiği ortaya çıktı. TSK bünyesindeki 48 bin 314 uzman erbaştan AKP iktidarı döneminde 15 bin 343’ü maddi ve mesleki nedenlerle istifa etti. Binlerce personel; 45 yaşına geldikten sonra kurumdan emekli olurken aldıkları ücretin düşüklüğü ve özlük haklarının yetersizliği nedeniyle özellikle AKP iktadarı döneminde gelecek kaygısı nedeniyle istifa etmeye başladı. MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığı veriler, uzman erbaşların TSK’den peş peşe istifa etmeye başladığını gösterdi. Bakan Yılmaz, 1 Kasım 2012 tarihi itibarıyla TSK’de toplam 48 bin 314 uzman erbaş bulunduğunu ifade etti. Yılmaz, AKP iktidarı dönemini de kapsayan Ocak 2002 Eylül 2013 tarihleri arasında sözleşme yenilemeyerek kendi istekleriyle TSK’den ailevi, maddi ve mesleki sebeplerle ayrılan uzman erbaş sayısının 15 bin 343 olduğunu ifade etti. Başka bir deyişle AKP döneminde görev yapan her 10 uzman erbaştan 3 maddi sıkıntılar nedeniyle istifa etti. Bakan Yılmaz, aynı tarih aralığında intihar ve intihara teşebbüs eden uzman erbaş sayısının 25, bu olaylar sonucu hayatını kaybeden uzman erbaş sayısının ise 15 olduğunu kaydetti. Gerginlik tırmanıyor Haber Merkezi Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde polislerin açtığı ateşle Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir’in yaşamlarını yitirmesini Diyarbakır ve Kars’ta protesto eden kitleye polis müdahalesi sonrası bir kişinin yaralandığı olaylar dün de devam etti. Diyarbakır’da el yapımı ses bombasının patlaması nedeniyle aralarında 4 polis ve bir gazetecinin de bulunduğu 10’u aşkın kişi yaralandı. Yüksekova’da Cengiz Topel Caddesi üzerinde dün sabah saatlerinde bir araya gelen gençler ile polisler arasında yer yer gerginlik yaşandı. Polisin gaz bombaları ve plastik mermi ile müdahale ettiği göstericiler, taş ve molotofkokteylleriyle cevap verdi. Kepenklerin kapalı olduğu ilçede olaylar yer yer devam etti. Diyarbakır’da yapılmak istenen yürüyüşte de olaylar çıktı. BDP İl Başkanlığı önünde toplanan ve aralarında BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın da yer aldığı grup, Koşuyolu semtine kadar yürümek istedi. Polis, grup içerisinde yasadışı pankart ve yüzü kapalı kişilerin bulunduğu gerekçesiyle yürüyüşe izin vermedi. Yüzü maskeli kişilerin gruptan ayrılmasının ardından izin verilen yürüyüş sırasında yasadışı pankartların yeniden açılması üzerine güvenlik güçleri, grubu yeniden durdurdu. Yürüyüşe izin verilmeyeceğini bildiren polis, grubun basın açıklamasının ardından dağılmasını istedi. Bu sırada BDP’lilerle görüşme yapan polise, gruptan atılan el yapımı ses bombasının patlaması, kısa süreli paniğe neden oldu. Atılan patlayıcının içerisinde çivi bulunması nedeniyle 4 polisin yaralandığı anonsu yaptı. Çeşitli yerlerinden yaralanan polisler Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne kaldılıldı. Ses bombası nedeniyle aralarında 4 Yüksekova protestoları bölgedeki diğer kentlere de sıçradı, 4’ü polis 10 kişi yaralandı PKK asker kaçırdı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Lice’de yol kesen terör örgütü PKK üyesi bir grup, 4 askeri kaçırdı. Genelkurmay yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yol kesen bölücü terör örgütüne mensup bir grup Fis Ovası mevkiinde karayolunu kesti. Dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda, durdurdukları araçlardakilerin kimliklerini kontrol eden PKKliler, araçların birinde bulan ve sivil giyimli 2 astsubay ve 2 uzman çavuşu araçtan indirerek etkisiz hale getirdi. Araçtan indirdikleri kişilere de bir süre örgüt propagandası yapan teröristler, daha sonra 3 aracı yaktı. Araçların alev alması üzerine alandan ayrılan teröristler, 4 askeri de yanlarında götürdü. Teröristlerin yakalanması ve askerlerin kurtarılması için bölgede operasyon başlatıldı. ‘Faili meçhul değil devlet cinayeti’ polis ve bir gazetecinin de bulunduğu 10’un üzerinde kişi yaralandı. Kışanak’ın yaptığı basın açıklamasının ardından dağılmayan gruptan bazı kişilerin taşla saldırması üzerine polis, gruba basınçlı su ve biber gazıyla müdahalede bulundu. Çok sayıda gösterici gözaltına alındı. Göstericiler arasında çok sayıda yaralının olduğu da iddia edildi. Protestoların bir diğer adresi de Kars oldu. BDP il örgüt tarafından yapılmak istenen açıklama polis engeline takıldı. Öte yandan Hakkâri Valiliği, cenaze töreninden sonra Dağlıca Kavşağı’nda bulunan iki ayrı öğrenci yurduna taş ve molotofkokteyl ile saldırı yapıldığını açıkladı. Valilik, açıklamasında bölgeye sevk edilen çevik kuvvet araçlarının, daha önce mevzilenmiş kişilerce yaylım ateşine tutulduğunu belirterek, “Özel harekât timleri mize ateş açılmaya devam edilmiş, atışa karşılık verilmesi sonucunda bir silahlı eylemci yaralanmıştır. Yaralı şahıs, Yüksekova Devlet Hastanesi’nde ilk müdahalesinin yapılmasını müteakip Van’a sevk edilmiştir” ifadeleri yer aldı. Valilik, soruşturmanın sürdüğünü belirtti. Sosyal medya üzerinden Yüksekova’daki olayları protesto etmek için İstanbul Gazi Mahallesi’nde dün toplanan gruba polis gazlı müdahalede bulundu. Müdahalenin ardından bazı kişiler barikatlar kurdu ve polise havai fişekle karşılık verdi. Olaylarda polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan 25 yaşındaki bir kişi Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in katledilişinin 34. yıldönümü nedeniyle Tarsus Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Taksim’deki lokalinde bir konferans düzenlendi. 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan’ın yönettiği panelde Tütengil’in kızı Deniz Tütengil, eski Emniyet müdürlerinden Orhan Ekinci, gazetemiz yazarı Ali Sirmen ve dernek başkanı Hakkı Yurdakul birer konuşma yaptı. Targan, açılış konuşmasında Kemalistlerin günümüzde hedef haline getirildiğini ifade etti. Prof. Dr. Tütengil’in kızı Deniz Tütengil, babasını anlatan bir slayt gösterisi sunarken “Aslında faili meçhul değil, işlenen bir devlet cinayetidir. Tütengil Rönesans’ın kendisiydi” dedi. Gazetemiz yazarı Ali Sirmen ise Tütengil’in 12 Eylül darbesinden kısa bir süre önce katledildiğine dikkat çekerek “Amerika darbenin ardındaki gizli aktördür. Şu anki iktidarı da belirleyen Amerika’dır. Cumhuriyet kaldığı yerden geri götürülmek istenmektedir” diye konuştu. ‘bırakın’ çağrısı Erdoğan’dan İstanbul’da da müdahale Memorial Şişli Hastanesi’nde tedavisine devam edilen sanatçı Adnan Şenses’i ziyareti sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan, PKK’lilerin 4 askeri kaçırmasına ilişkin “Bunlar sürece zarar vermek isteyenlerin attıkları adımlar. Biz bu oyunlara gelmeyeceğiz. Hakkari’de de benzer eylemler olmuştu” dedi. Erdoğan, çağrılarının “askerlerin biran önce serbest bırakılması” olduğunu söyledi. Tanilli ve Tanör yarın anılıyor İstanbul Haber Servisi Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ile Anayasa Hukuku Araştırmalar Derneği, anayasa hukukçuları ve gazetemiz yazarları Prof. Dr. Server Tanilli ve Prof. Dr. Bülent Tanör’ü ölüm yıldönümü nedeniyle yarın (10 Aralık Salı) düzenleyecekleri bir etkinlik ile anacak. İstanbul Üniversitesi Avrasya Ensitüsü Konferans Salonu’nda saat 14.3017.30 arasında düzenlenecek “Bülent Tanör (11. yıl), Prof. Dr. Server Tanilli (2. yıl) anma toplantısının” açılışını “Türkiye’de Demokratikleşme SüreciGezi ve diğer faktörler” ile Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Ozan Erözden gerçekleştirecek.