17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2013 PAZARTESİ 6 PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ DOT tiyatro topluluğu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yeni sezonda verdiği ödeneği reddetti Baransu’ya Hançer... Ve RTE Murat Daltaban ‘Ahlak sanatı değil, sanat ahlakı sorgular’ ASLI ULUŞAHİN Türkiye’nin önde gelen bağımsız tiyatro topluluklarından DOT, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yeni sezon için verdiği ödeneği reddetti. Aldıkları kararın iki somut gerekçesi vardı. İlki, bakanlığın ödenek vermeden önce oyunun metnini talep etmesi. İkincisi ise, tiyatrolara “ahlaklı oyun kriteri” getiren, sözleşmedeki malum 14. madde ve ihlali durumunda cezai yaptırım tehdidi. DOT’un kurucu ortakları Özlem Daltaban, Murat Daltaban ve Süha Bilal, sözleşmeye bu yıl eklenen söz konusu koşulların kabul edilemez olduğu görüşünde. ‘Teşekkür ederiz, reddediyoruz!’ Özlem Daltaban, resmi belgeler, gerekli bilgilerle birlikte oyunun metninin de istendiğini görünce, hemen “Teşekkür ederiz, biz bu parayı reddediyoruz” dediklerini anlatıyor. Çünkü bu, Murat Daltaban’ın ifadesiyle, “Dolaylı ya da dolaysız olarak tiyatro üzerinde baskı oluşturmak demek ve bakanlığın sergilenecek oyunların içeriğiyle ilgili tasarrufu olması rahatsız edici.” Murat Daltaban, “Bakanlık benim repertuvar kurulum olamaz. Sana tiyatro yaptırmıyorum diyorsa, bağımsız tiyatroya karşıysa açık açık söylesin” diyor. akanlık ‘holding’ mi? Süha Bilal, içerdiği cezai yaptırımlar nedeniyle sözleşmenin “şirket kontratına benzediğini, bakanlığın tiyatroları da şirket gibi yönetmeye çalıştığını ve parayı baskı aracı olarak kullandığını” söylüyor. “Oysa bakanlık bir holding değil” diyor Murat Daltaban: “Bakanlık bir proje satın almıyor; toplumsal bir fayda sağlamak için bizi teşvik ediyor. Anayasal görevini yerine getiriyor. Ödenek bir şahsın cebinden çıkmıyor, bu hepimizin vergileriyle toplanan devletin parası ve bizim de onu kullanmaya hakkımız var.” DOT, Ferhan Şensoy, Genco Erkal gibi isimlerin ödenek dışı bırakılmalarına da tepkili. Murat Daltaban, bu durumu “Tiyatronun efsane iki ismine ‘Ne olur her yıl yeni oyun yapın’ diyeceğine, önlerine tüm imkânları sereceğine, ödeneklerini kesiyorsun. Onlar sadece iki oyuncu değil, arkadan gelenler için birer örnek... Bakanlık çıkıp istersem desteklerim, istemezsem desteklemem diyemez” sözleriyle eleştiriyor. Sohbetimiz 14. maddedeki “genel ahlaka uygun oyun” ifadesine gelince, “nedir bu genel ahlak” diye tartışıyoruz. Acaba nefret suçlarını, ayrımcı söylemleri mi içeriyor? Özlem Daltaban kastedilenin bu ol u DOT’un kurucuları Özlem Daltaban, Murat Daltaban ve Süha Bilal, genel ahlak kriteri ve içeriğe müdahale girişimlerinin kabul edilemez olduğunu söylüyor: “Bakanlık size tiyatro yaptırmayacağım diyorsa, bağımsız tiyatrolara karşıysa açık açık söylesin.” u Murat Daltaban’a gö “ahlak kur re, a denen şu: “ lı” Küfür etmeyecek sin, çıplaklık göstermey e içki içmeye ceksin, ceksin. Bu kadar sığ, bu k basit. Hem adar ahlak üzer zaten in yapılmaz. den sanat Sanat aksin e genel ahla kı sorgular .” u DOT yöneticilerine göre, tüm sanat dallarına fon oluşturması düşünülen Türkiye Sanat Kurumu, akademisyenlerden, sanatçılardan, kuramcılardan oluşmalı. Böylece fonlar adaletli ve özgürlükçü bir tavırla dağıtılabilir, her düşünceden sanatçı fondan faydalanabilir. madığını anlatıyor; çünkü onlar sözleşmedeki başka maddelerde belirtilmiş. Murat Daltaban açıklık getiriyor: “Ahlak kuralı dediği şu: Küfür etmeyeceksin, çıplaklık göstermeyeceksin, içki içmeyeceksin. Bu kadar sığ, bu kadar basit... Bakanlık, genel ahlak dediği zaman bir kavram oluşturmuyor, son derece göreceli bir şeyi kendi yontacağı biçime büründü rüyor. Hem zaten ahlak üzerinden sanat yapılmaz. Sanat aksine genel ahlakı sorgular, genel ahlakı tartışır. Sen ‘genel ahlakla’ beni sınırlandırırsan benim dayatmanı reddetmekten başka bir şansım yok.” üyük resimde ne var? Mevcut duruma karşı birçok tiyatro topluluğunun tepkisi sürerken, DOT’a B DOT’UN YENİ OYUNU: MAKAS OYUNLARI B İki efsane isim ‘Genel ahlak’ dedikleri.. DOT, yeni sezonda “Makas Oyunları” isimli bir kısa oyun serisi sergiliyor. Dünyanın dört bir tarafından oyun yazarlarının yazdığı güncel politik oyunlardan oluşan bu seçki, bir “Theatre Uncut” projesi. Serinin, 4 kısa oyundan oluşan ilk bölümü kasım sonunda seyirciyle buluştu. İkinci bölüm ocakta başlayacak ve ardından 2 bölüm daha var. İlk bölümde “Şişman adam”, “Bazı şeyler çok saçma”, “Pankart” ve “Hassas” isimli oyunları izliyoruz. Oyunlar, tiyatronun aynı zamanda sanat yönetmeni olan Murat Daltaban’ın ifadeleriyle “tüm dünyada tartışılan kapitalist ve liberal politikaların insan hayatına etkilerini” anlatıyor: “Sanki her şey Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp bitmiş gibi konuşuluyor. Oysa geniş bir çerçeveden görmek gerek. Kapitalizmin dibe doğru gittiği ve insanları mutlu etmediği üzerine düşünmek gerekiyor. Para politikaları insanların evinin içine girdi. Evine kapanıp kurtulabileceğiniz bir pozisyonun ötesine geçti her şey. İşte ‘Makas Oyunları’, bu küresel tartışmaları bilinç düzeyine taşımak istiyor.” Örneğin, “Hassas” isimli oyunda, tedavi gördüğü psikiyatri kliniği, ödenek eksikliği nedeniyle devletçe kapatılan bir kişinin isyanına şahit oluyoruz. Oyun karakteri Jack, “Belki de artık insanların yataklarının altından çıkmalarının zamanıdır” derken, oyunun İskoç yazarı David Greig’in zeki kurgusu sonucu tüm salon oyundaki repliği benimsiyor” (www.godot.org) ‘Değişim şart!’ Baransu ile Başbakan durmadan da karşı karşıya geliyor... Oslo’da İktidar/ MİTPKK görüşmeleri, 2012 MİT süreci, Şike olayı, Roboski... MGK Belgesi... Baransu dediğime bakmayın, bunu Cemaat / Gülen diye okuyun. Baransu, cemaatin mızrağı. Uzun süre ABD’de kaldıktan sonra Türkiye’ye geldi ve Cemaat/AKP iktidarının son 5 yıl içinde özellikle Balyoz operasyonlarında başrol üstlendi. Baransu, tepeden tırnağa inançlı bir insan... Baransular için, ait oldukları topluluk adına yaptıkları her şey, en büyük dini ibadet olur. Örneğin Balyoz CD’leri’nin gerçek olduğuna inanmış olabilir mi? Şüphesiz ki evet demeyeceğim! Önemli olan “hedefi” vurmak, yok etmek ve amaca ulaşmaktır. Balyoz Darbe Planı’nın ne kadar doğru ve gerçek olduğuna herkesi inandırmak gibi bir görev üstlendi. Bunu ilk zamanlar kısmen “başarıyla” da yerine getirdi.. Ama bugün, Güneş’in üzerindeki balçıkların tamamen döküldüğü zamana vardık... Eninde sonunda ve kaçınılmaz olarak... Böylesine dini inanç ile siyaset ve cemaat birleşince, ortaya Japonların kamikazesi çıkar, veya... Baransu, RTE’ye karşı keskindir, geri adım atmaz.. RTE de onu sık sık karşısına almak durumunda kaldı. Aslında bu cemaat (lideri) ile RTE’nin vuruşmasıdır. İktidar, Baransu’yu terör mahkemelerine teslim etti. Sonuç ne olur bilemem! Tutuklarlar mı, şimdilik sanki hayır. Olay çünkü tamamen rayından sapar ve bir gazetecilik tutuklanmasına döner! Hey gidi hey, geldiğimiz günlere bakın, Baransu, Odatv davasından Ahmet Şık ve Nedim Şener için, “Onlar cemaat hakkında yazdıkları, gazetecilik yaptıkları için değil, terör eylemleri için tutuklandılar” diye yazmıştı... Özel yetkili mahkemeler, ellerinde bir başka neler yapılabileceğini sorusamuray kılıcı veya Fransızların giyotin yorum. Özlem Daltaban, “Bu sademakinesi gibiydi ve bu oyuncakla kelleleri ce tiyatro sanatını ilgilendiren bir uçuruyorlardı! mesele olmaktan çıkarılmalı” diBu samuray kılıcını, 2012 MİT krizinde yerek kurulması hedeflenen Türkiye Başbakan’a yönelttiklerinde ipler koptu! Sanat Kurumu’na dikkat çekiyor: Mahkemeleri, kapatıldı. “Fikri takipte olmak gerekiyor. Şu bir gerçek, özel yetkili mahkemelerin Türkiye Sanat Kurumu düzgün işbazı tasarruflarından RTE de hoşnut lerse olumlu sonuçlar doğurabideğildi. Ancak, örneğin Hakan Fidan’a ve lir. Ancak küçük resimden bakınkendisine yönelen saldırıya karşı hemen yasal önlem alırken Silivri’deki sahnede ca, hep siyasi ve şahsi kararların hukuk rezaletleri piyesinin de iyi bir seyircisi belirleyici olacağı bir büyük resim (yer yer oyuncusu) oldu! görünüyor.” HHH Onlara göre, tüm sanat dallarına Bugün bence aralarında hiçbir bağ fon oluşturması düşünülen Türkiye kalmamış gibi. Birbirlerinin defterlerini Sanat Kurumu, akademisyenlerden, dürme üzerine politika oynanıyor. Bu sanatçılardan, kuramcılardan oluşbaşından beri bir iktidar savaşıdır. malı. Böylece fonlar adaletli ve özAralarında geçici ateşkes olabilir, yaralarını gürlükçü bir tavırla dağıtılabilir, her sarmak için veya sahip olduklarından daha düşünceden sanatçı fondan faydalanafazla bir şey kaybetmemek için... Ama aslolan, cemaatin RTE’yi bilir. iktidardan, AKP’nin başından indirmek Murat Daltaban, aksi halde “sanatın için çalışacağıdır. RTE’nin de, Gülen otorite olduğu bir yapı değil, sopanın ve cemaatinin iktidar yürüyüşünü, otorite olduğu bir yapının” her alana devlet içindeki erkleri kullanmasını egemen olacağını söylüyor: “Ben yapengelleyeceğidir... tım oldu demenin sonucu belli. Ödeİlişkilerindeki ana gerçek budur! nekli tiyatroların çöküşünün nedeni RTE, cemaatin kolunu kanadını daha da de tam bu kafadır. Her şeye merkezkırmak için yeni büyük hamleler yapabilir. den müdahale etme arzusudur.” Star gazetesi yazarı Fehmi Koru’nun cumartesi günkü, “Yanlış konuları bırakalım, vahim iddiaları tartışalım” başlıklı yazısını ben, bu yeni aşamanın önemli bir işareti gibi algıladım. Koru, ilk kez, Silivri yargılamalarına damardan giriyor ve sahte CD’lerle masum insanlara cefa çektirilmesi iddialarını cemaate yönelterek, ciddi bir şekilde sorguluyor! Koru, sahte CD’lerle Baransu’yu ve cemaati tam böğründen hançerliyor: “Bunca yıldır yargılanan ve cezaevlerinde ömür tüketen insanların haklarında düzenlenmiş ‘sahte’ belgeler yüzünden bu cefayı çekiyor olmasına asla müsamaha edilemez. Önce belgelerin gerçek mi sahte mi olduğu yeniden gözden geçirilmeli ve sahte oldukları anlaşılırsa, böyle bir densizliğe cüret edenlerin kulaklarına yapışmalıdır!” Koru, bal gibi bu belgelerin sahte olduğunu biliyor! Bunların sahteliği kanıtlanalı yıllar oldu! HHH Peki, Baransu RTE’yi ve iktidarını bu kadar cesurca karşısına alma gücünü nereden alıyor? Bu soruyu dün Twitter’da sordum: a) Ordu içinde örgütlü, b) Arkasında ABD var, yürü diye itekliyor, c) İkisi birden... Tabii izleyicilerden çeşitli fikirler geldi: d) “Allah’ın da bir hesabı var ve bunlarınkiyle çakıştı” ondan dolayı kendi tuzaklarına kendileri düştü!?.. “Allah’tan başka kimseden korkmuyor”... e) “Buna “ATLANTİK LABİRENTİ” deniliyor hocam... Hangi yoldan yürürsen yürü, Beyaz Saray’a çıkıyor.” * “CD arşivi” * “Ordu içinde örgütlü. ABD’de Cumhuriyetçiler arkasındaydı. Obama karşılarında. Ve TR’nin yeni bir darbeye yaklaştığı günlerden geciyoruz. Polis ve Alt düzey komuta kademesi.” * “Geri adım attırınca kendilerine güvenleri arttı. Artık iktidara oynuyorlar, belki koalisyon.” * “CHP de kadro açtı…” Ve buraya yazamayacağım öneriler!!.. ‘Makas Oyunları’ İnsanlar çok renkli düşünüyor!? Fotoğraf: UĞUR DEMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear