17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 ARALIK 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Türk Tabipler Birliği, Suriye’de yaşanan iç savaşın Aleviler üzerindeki etkilerini araştırdı Aleviler tehdit altında İKLİM ÖNGEL ANKARA Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) raporu, Suriye’deki çatışma nedeniyle Hatay’da yaşanan kaygıların Alevilik boyutunu gözler önüne serdi. Raporda Arap Alevisi bir kadın, “Savaş, Alevileri ve Alevi kültürünü hedef alıyor” derken, bazı Alevi yurttaşların, “Dinci muhalifleri tehdit olarak görüyoruz. Muhalifler kıymetli, insanımız değersiz” diyerek isyan etmesi dikkat çekti. Bir yurttaş ise “Çarşıya çıktığımız zaman Suriye’de gördüğümüz görüntüler gibi her an karşımıza bir katil çıkıp, bizi bir kenara çekecek mi, bir organımızı kesecek mi diye kaygıyla dolaşıyoruz” diye konuştu. TTB’nin her yıl hazırladığı Füsun Sayek Raporu’nda bu yıl “Suriye İç Savaşının Hatay İline Etkileri” araştırıldı. Bölgede yaşayan yurttaşlarla yüz yüze yapılan görüşmelerde, savaşın ve AKP hükümetinin Suriye politikasının ortaya çıkardığı sonuçlar ele alındı. Raporda Alevilerin anlatımları şöyle: 27 yaşında kadın üniversite mezunu ArapAlevi: Bu savaşın Alevi kültürüne yönelik olduğunu düşünüyorum. Muhaliflerin ne kadar kıymetli ve bizim insanımızın ne kadar değersiz olduğunu görmek beni çok sarstı. 45 yaşında kadın üniversite mezunu Arap Alevi: Aramızda ne olduğu belli olmayan yığınla insan dolaşıyor. Çarşıya çıktığımız zaman Suriye’de gördüğümüz görüntüler gibi her an karşımıza bir katil çıkıp, bizi bir kenara çekecek mi, bir organımızı kesecek mi diye kaygıyla dolaşıyoruz. 54 yaşında kadın ilkokul mezunu: Afganistan’da, Libya’da Suriye’de dincilerin neler yaptıklarını duyuyoruz. Arap Alevisiyiz. Kendimize dinci muhalifleri tehdit olarak görüyoruz. Bu topraklarda kardeşçe yaşadık. Türkiye ve Suriye laik yöntemle yönetilirse kendimizi rahat hissederiz. Samandağ halkı hep bunu söylüyor. 31 yaşında kadın lise mezunu: Güçlükle geçiniyoruz, kendim ve Alevi topluluğu için kaygılıyım, korkum var. Birlikte konuşuyor, dertleşiyor ve birbirimizi sakinleştirmeye çalışıyoruz. İngiltere’deki Aleviler Hayırlara Vesile Kavga... Divan Edebiyatı’nın önemli sanatlarından biri de mısraı berceste’dir. Sözlük, Osmanlıcadan Türkçeye benim çevirdiğim biçimiyle karşılığını şöyle açıklıyor: “Zahmetsizce anımsanabilen fakat yüksek bir anlam taşıyan dize.” Kimi gazetelerin mutfağında çalışan arkadaşlarımız, vurucu ve albenili başlık atma zorunluğundan olsa gerek, Başbakan Erdoğan’ın ağzından kendisine bir mısraı berceste kazandırmış oldular. İktidarcemaat kavgası açısından yüksek bir anlam taşıyan açıklamayı Başbakan, Moskova’da Putin’le yaptığı yüksek istişare (danışma) toplantısından dönerken uçakta yapmıştı. Kurduğu cümlenin tamamı da şöyleydi: “Şimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de yapmadık?” HHH Yaptıklarının başında, Terörle Mücadele Yasası’ndan silahsız terör örgütlerini kapsayan bölümü çıkararak, Fethullah Hoca’yı yargılandığı davadan kurtarmak geliyor. Bu değişikliğin davanın aklanmayla sonuçlanmasını sağladığı biliniyor. Türk Ceza Yasası yenilenirken kaçak eğitim kurumu açanlara verilen hapis cezası sınırının erteleme kapsamına sokulması ile kaçak eğitim kurumunun kapatılması kuralının kaldırılması da verilenlerden bir başkasını oluşturuyor. Özel görevli mahkemelerde görevli savcı ve yargıçların kuraldışı uygulamalarına, oluşturulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun sağladığı zırh yetmiyordu. Özellikle özel hayatın gizliliğini yok eden yaklaşım, kimi ilgisiz telefon görüşmelerinin yazıya dönüştürülerek belge diye dosyalara konulup kamuoyuna açık duruma getirilmesi, savcıların başını ağrıtmaya başlamıştı. Açılan tazminat davaları nedeniyle kimi savcılar neredeyse aylıklarının haczedilmesi durumuyla karşı karşıya kalacaklardı. Anımsarsınız, İlhan Ağabey de 3 özel görevli savcıdan davacı olmuş ve tazminat alma hakkını kazanmıştı. AKP baktı ki savcılar ve yargıçlar verimli çalışamayacak(!) hemen yasayı değiştirip davaların savcı ve yargıçlara değil Adalet Bakanlığı’na açılmasını sağladı. Ama hayat her zaman istenildiği gibi gitmiyor. Bir gün geldi ki, güvence altına alınan hâkim ve savcıların elinden kurtarmak adına MİT Müsteşarı Hakan Fidan için özel yasa çıkarıldı. Cemaatin 7 Şubat darbesi de böylece önlenmiş oldu. HHH Bunlar, verilenlerden ilk ağızda akla gelenler. Verilenlerin çetelesini tutup son günlerdeki AKPcemaat kavgasına renk katan yandaş köşe yazarından geçilmiyor. Kimileri cemaatçi Emniyet ve yargı mensuplarının yarattığı skandallara karşı Başbakan’ın onları nasıl savunduğunu anımsatıyor. Cemaat medyasını yerden yere vururken şöyle yazıyor: “Bu manşeti atanlar hiç mi aynaya bakmaz. O gazetecileri tutuklayan savcıların arkasında hep camia medyası vardı.” Fethullah Hoca’ya da sesleniliyor: “Muhterem Hocam, 2004’ten ama özellikle 2007’den sonra hizmet mensuplarının bürokraside, özellikle de Emniyet ve yargıda ne kadar kritik yerlere getirildiğini herkes biliyor artık. Hele yargıdaki hizmet mensuplarının eski rejimin askerciKemalist HSYK’sinden korumak için Başbakan Erdoğan’ın neler yaptığını en iyi siz biliyorsunuz. Şayet Başbakan’ın iradesi olmasa, HSYK’yi Adalet Bakanı ve müsteşarının varlığı ile kilitlemese, defalarca o arkadaşlar görevden ihraç edilir ve avukatlık bile yapamaz hale gelirlerdi. Erdoğan hep kritik konumlarda olan savcılara ve hâkimlere sahip çıktı.” HHH Kimileri de tuttuğu çeteleden yola çıkarak 2004 ve sonrasıyla ilgili olarak şu soruları yöneltiyor: Kaç valiniz vardı, kaç oldu? Kaç üniversiteniz vardı, kaç oldu? Ticaret hacminiz neydi, kaç oldu? Kaç milletvekiliniz vardı, kaç oldu? Kaç bakanınız vardı, kaç oldu? Bir profesör de ekranda, Başbakan’ın sırf Rusya Federasyonu’ndaki Gülen okullarına yönelik baskıyı önlemek için Putin’e gittiğini açıklıyor. HHH Galiba ilk defa bir kavga, ülkenin nasıl bugünlere geldiğini ortaya koyarak hayırlara vesile oluyor... TRT’ye ‘Kızılelma’ tepkisi LONDRA (DHA) Yönetmen Osman Sınav’ın MİT’i konu alan ‘Kızılelma’ dizisine İngiltere’deki Alevilerden tepki geldi. İngiltere Alevi Kültür Merkezi Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, diziyi, değerleri yozlaştırmak ve ırkçı bir anlayışa sahip olmakla suçladı. Erbil, ekranlarda “Ülken için yaşa, aşkın için öl” sloganıyla fragmanı dönen yeni dizinin TRT 1’de yayına gireceğini söyledi. Erbil, Aleviliğe saldırının kültürel boyutlarıyla birlikte Türkiye’de en üst düzeyde devam ettiğini belirterek “Türk devlet televizyonlarındaki dizi filmler, Aleviliği devletin ve hükümetin kirli oyunlarına alet etmeye devam ediyor. ‘Kurtlar Vadisi’, ’Kızılelma’ gibi dizilerde izlenen senaryolarda Alevilerin, derin devlet figüranları gibi gösterilmesi Alevi gençlerini, Aleviliği ve Alevi değerlerini itibarsızlaştırmaktadır” dedi. TV’lerde yayımlanan bu dizilerin, Türkiye’de devletin Aleviler üzerinde oynadığı oyunların bir başka boyutu olduğunu savunan Erbil şunları söyledi: “Bu tür dizilerin üstelik devletin kanalı olan TRT 1’de yayımlanacak olması, devletin Aleviler üzerinde asimilasyon politikasının devam ettiğini gösteriyor. Tüm bunlardan başarılı olamayan devlet bugün Alevilerin insani değerlerini kullanarak devletin kirli teşkilatlarını aklamaya çalışmaktadır.” ‘Torba Yasa’ arbedesi İstanbul Haber Servisi İstanbul Tabip Odası’nın sağlık çalışanlarını ve halkın sağlık hakkını olumsuz etkileyecek maddeler bulunduğu gerekçesiyle Taksim Meydanı’nda yaplmak istediği “Sağlık Torba Yasası”na ilişkin basın açıklamasına polis kalkanlarla müdahale etti. İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gönen, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda hekim, beyaz önlükleriyle saat 12.30 sıralarında Gezi Parkı merdivenlerinde toplandı. Hekimler, TBMM’de görüşmeleri devam eden Sağlık Torba Yasası’nı ve “hekimlerin Gezi Parkı eylemleri sırasında izin almadan sağlık hizmeti verdikleri gerekçesiyle suçlu ilan edilmesini” protesto için açıklama yapmak istedi. Ancak emniyet yetkileri hekimleri kuşatarak basın açıklamasına izin verilmeyeceğini açıkladı. Çerkezoğlu ise yasal hakları olduğunu belirterek basın açıklamasını okumak istedi. Kasklı çelik yelekli çevik kuvvet ekipleri amirlerinin talimatıyla, hekimleri kalkanlarıyla itmeye başladı. Polisler, doktorları kalkanlarıyla Gezi Parkı merdivenlerinin tam karşısında bulunan ve torba yasaya ilişkin panel düzenlenen Taksim Hill Otel’e doğru gitmeye zorladı. Arbede ve uzun süren tartışmalar sonucu polis, İstanbul Tabip Odası’nın Taksim Hill Otel önündeki açıklamasına izin verdi. Açıklamada şöyle denildi: “Gezi Parkı’nda her yerde hekime ihtiyaç duyanların yardımına koşacağız. Hekimlik mesleğinin onurunu korumaya devam edeceğiz. Kimin ne zaman ve hangi koşullarda sağlık hizmetine gereksinim duyacağı önceden kestirilemez. Bu yasayı çıkaranlara, savunanlara ve engel olanlara, bir gün onların da bu tür sağlık hizmetine ihtiyaç duyabileceğini hatırlatmak isteriz. Sağlık Bakanlığı’na ve kamuoyuna sesleniyoruz: Ülkenin en ücra köşelerinde mecburi hizmet yapan, her zaman halkın yanında bulunan hekimler olarak, Gezi Parkı’nda ya da ülkenin herhangi bir yerinde, bizlere ihtiyaç olan her zaman ve her yerde vardık, varız, var olacağız.” Okurlardan kısa kısa Yanıtlar gecikmesin İnternet sitesinde görsel haberler Okur Temsilcisi’nin notu: İnternet sitemizin yöneticisinin konu ile ilgili görüşünü aldım. Şöyledir: “Okurumuzun eleştirdiği haberlere bir göz atalım: Beyaz kadınları boynuna ‘atkı’ yaptı haberi, Hintli sanatçı Nate Hill’in, siyahbeyaz ayrımına dikkat çektiği bir fotoğraf performans çalışması. Yani okuyucumuzun bayağılıkla suçladığı haber bir sanat haberi. Okuyucumuzun bakış açısına göre sinema, tiyatro, resim, heykel gibi sanatlarda da kadın unsuru, seks unsuru gösterilmemeli. Bir diğer haber; stres düşmanı kilo aldırmayan sutyen. Giyilebilir teknolojiler alanında büyük bir adım atmayı planlayan dünya teknoloji devi Microsoft, kadınlarda stresin neden olduğu aşırı yemek yeme sorununu önlemeyi amaçladığını açıklıyor. Bunu haberleştiriyoruz. Yani bir bilim teknoloji haberi. Bir kadın iç giysisini seks objesi olarak gören okurumuza göre sutyen resmi yerine ne kullanılabilirdi? Bir diğer yakınılan haber. Playboy’un fotoğrafları medyaya sızdı. Dünyaca ünlü Playboy’a 60’ıncı yıldönümü için özel çekim yapılıyor ve bu fotoğraflardan birkaç kare medyaya sızıyor. Playboy sadece çıplak kadın fotoğrafları yayımlayan bir dergi değildir. İçinde politik, sanatsal, sportif birçok bilgi ve keyif veren röportajların da yer aldığı bir dergidir. Ve bu nedenle de 60 yıldır yayın hayatını sürdürmektedir. Örneğin, 12 Eylül darbecilerinin kan kusturduğu 80’li yıllarda Türkiye’de Boxer dergisi bir erkek dergisi olarak yayına çıkmıştı. Derginin içinde, hiçbir yayın organında göremediğiniz, darbecilere muhalif röportajları bulabilirdiniz. “Tecavüze uğrayan keçi mahkemeye çıkarıldı” başlığını attığımız haber için magazinleştirme, hayvan tecavüzlerinin ‘boş’ bir olaya indirgenmesi olarak yorumlamak, gerçeklere göz kapamaktır. Ülkemizde de çok yaygın olan ensest ve hayvan tecavüzlerine iktidarın arzuladığı gibi gözümüzü kapamamızı mı istemektedir sayın okur. İnternet sitesine günde Okurumuz internet sitesinde yayımlanan görsel haberlerle ilgili şikâyetinde, söz konusu haberlerde kadının meta olarak kullanıldığını öne sürüyor ve şöyle diyor: “Sitenizde ekteki ekran görüntüsünde sanırım anlatmak istediğim şeyi bulacaksınız ama ben birkaç sözle belirtmek istedim. Geçen gün sizin de köşenizde başka bir okurdan aynı şikâyetin geldiğini belirttiğinizi öğrendim. Biz Cumhuriyet takipçileri kadının bir meta olmasından, tecavüze uğrayan keçinin magazinleştirilip hayvan tecavüzlerinin ‘boş’ bir olaya indirgenmesinden, playboyun sadece ‘seks’ diye bağıran çıplaklığından iğrenen insanlarız. Umarım, çok güzel bir dostumun da çalıştığı bu güzide kurum böylesi bayağılıklardan kendini kurtaracaktır. ‘Seks satar’ sözünü hatırlatarak iyi çalışmalar dilerim.” Barış Şen Okur Temsilcisi’nin görevi Aslında uzun bir tanımı yok Okur Temsilcisi’nin. Kısaca şöyle tanımlayabiliriz: Gazetenin basılı ve internet sayfalarına gelen eleştirileri, ki bunların ille de düzenli okurlardan gelmesi gerekmiyor, haberlerde adı geçen kişiler, kurumlar da dahil, değerlendirmek, okurla bağ kurarak, anlamaya çalışmak ve editörlerin bilgisine sunmak. Editörlerin de herhalde gelen eleştirileri ciddiye almaları gerekiyor. Kuşkusuz her eleştiri haklı, yerinde olmayabilir, eleştirilenlere sert gelebilir. Yine de eleştirilerden yararlanmak editörlerin de gazetenin de lehine olacaktır. Eleştirilere verilen yanıtlar da yine Okur Temsilcisi tarafından değerlendirilecek, okurlara iletilecek, böylece okuyucu ile gazete arasında yararlı bir iletişimin kurulması sağlanmış olacaktır. Editörlerin hatalarda ısrar etmemesi ise her bakımdan faydalıdır. Nihayet Okur Temsilcisi’nin görevi, postacılıkla sınırlı değil; dili, haber kalitesi, gazeteciliğin kurallarına uygunluk açılarından daha iyi bir gazete, daha iyi bir internet sitesi amacına hizmet etmek. Yine Koordine 29 Kasım günkü gazetede “Cin şişeden çıktı” başlıklı haber... Şöyle bir tümce var: “Gülen cemaatine karşı uygulanacak tedbirler için ise Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu koordinesinde, (...)”. Yedi gün önce, manşetinde “Koordine zırh” diyeceği yerde “Koordineli zırh” diyerek olmayan bir sözcüğü kullanan gazetem, bu kez haberinde orada kullanması gereken “koordine”yi kullanıyor, ancak ne yazık ki başka bir yanlış yaparak... Koordine sıfattır, o kavramla ilgili isim ise koordinasyon... Koordine sıfatı koordinasyon ismi yerine kullanılamaz. “Koordinasyon Kurulu koordinasyonunda” demek de kötü Türkçe olur. Metni yazan yanlış Türkçeyi kötü Türkçeye yeğlemiş. Oysa dilimizde bu kavramı karşılayan eşgüdüm, eşgüdümlü sözcükleri var. “Koordinasyon Kurulu eşgüdümünde” dese ne de güzel olurdu. Yedi gün önceki manşette de “Eşgüdümlü zırh” aynı güzellikte olmaz mıydı? Hem ödünç aldıklarımızın yerine kendi sözcüklerimizi kullanırdık hem de yanlışlardan kaçınmış olurduk. Böylesi de Cumhuriyet’e çok yakışırdı doğrusu. Saygılar. Emre Yazman Aytmatov Rus Yazarıdır Ankara sayfasındaki “Yaşar, çapan giydi” başlıklı yazıda “Yenimahalle Belediyesi’nin sınırları içerisinde bulunan ünlü Kırgız yazarın adının anıldığı Cengiz Aytmatov Caddesi’nden duydukları memnuniyeti...” şeklinde devam eden haberin beni çok üzdüğünü dile getirmek isterim. Cengiz Aytmatov tüm eserlerini Rus dilinde yazmıştır ki, onun için kullanılan Kırgız yazar tabiri yanlıştır. Kırgız dilinin yetersizliğinden söz eden bu yazar, Rus dilini göklere çıkarmıştır. Aytmatov Kırgız asıllı Rus yazardır. Saygılarımla. Roza Kurban Cumhuriyet okuru olarak, başka gazetelerden keyif alamamakla birlikte, gazetemizin daha da doyurucu, yanlışsız olması dileğimdir. Gazetemden, özellikle tarafsız olmasını beklerim. “Okur Temsilcisi” köşesi için teşekkürler. Ayrıca bulmaca ustamız Sedat Yaşayan’dan bir isteğim var. Pazar bulmacasının yanıtı için iki hafta beklemek, bulmaca keyfini bozuyor. Gerekirse kitap armağanını kaldırın ama yanıtlar için bir haftadan fazla beklemeyelim. (Diğer bulmacalarda nedense sık hata yapılıyor, umarım bu durum da değişir.) Saygılarımla. Gülçin Özpeker Engelliler gününü görmediniz Bugün engelliler günü. Çoğu gazeteye baktım. Sadece engelliler için bugüne özel haber yapan Milliyet gazetesini kutluyorum. Öteki gazeteleri de duyarsızlıklarından dolayı huzurunuzda bir engelli olarak kınıyorum. Saygılarımla. Unutmamak lazım ki HERKES BİR ENGELLİ ADAYIDIR. CUMHURİYET gazetesini hemen hemen her gün alırım, severek okurum. Neden haber yapmadınız engelli günü için? Biz engelliler çok duygusal oluruz. Barış Günaydın yaklaşık 200 haber girilmekte. İnternet servisindeki az sayıdaki arkadaşlarımız büyük bir özveriyle 24 saat süreyle gündemi, ajansları, dünya gazetelerini, fotoğrafları takip ederek anında haber hizmeti sunmakta. Ve sayın okurlar, yazarlar dahil her yazıyı, her haberi tek kuruş dahi ödemeden ister telefonundan, ister tabletinden, isterse evdeki, işyerindeki bilgisayarından okuyabilmektedir. İnternet sitesine giren bir okur, para verip aldığı gazetedeki gibi önüne konulanı okumak zorunda değildir. Yüzlerce haber arasında seçer, ilgisini çekeni tıklar okur. Her gün anı anına verilen siyaset, spor, dünya, ekonomi, teknoloji, sanat, çevre, sağlık vs.. haberlerinin arasında verilen 10 tane magazin(!) haberini (ki verilen örneklerin hiçbiri magazin değil) örnek gösterip, pespayelikle suçlamak emeğe saygısızlıktır. Cumhuriyet okuru bunları okumaz diye peşin hükümle yaklaşanlara, her gün en çok okunanlar bölümüne bir göz atmalarını da rica ederim. Sonuç olarak gri merdivenlerden değil, rengârenk merdivenlerden yanayız. Saygılarımla” Oğuz Güven. cumhuriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Alperen Ocakları üyelerine gazlı müdahale n İstanbul Haber Servisi BDP Gençlik Meclisi Kongresi’nde yaşanan Türk bayrağı krizini protesto etmek için Galatasaray’dan Taksim’e dün yürümek isteyen İstanbul Alperen Ocakları üyelerine polis biber gazıyla müdahale etti ve 9 kişi gözaltına alındı. Üyeler “Muhsin başkanın askerleriyiz” , “Bayrağa uzanan eller kırılsın” , “Hükümet uyuma, Muhsin başkan uyuyor” ve “Tayyip istifa” sloganlarını attı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear