25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ARALIK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 19 ayrıntılı açıklamaya ihtiyaç bulunuyor. Efatura portalından alınacak çıktı mı tescil edilecek, yoksa ayrıca kâğıt ortamında fatura düzenlenmesi mi gerekecek? Eğer gerekecekse, fatura mükerrerliği söz konusu olacak. ‘Dert, Çekene Göredir’ Aynı başlıktaki gibi. Yani bir derdin ağırlığı, hafifliği ona uğrayan kimsenin etkilenme derecesiyle ölçülür. Tıpkı efatura ve edefterde “olduğu/ olacağı” gibi. Anımsanırsa, geçen hafta, efatura ve edefterde son süratle viraja girdiğimizi belirterek sorunlara dikkat çekmiş ve uyarmıştık. Şimdi efatura başladı, edefter süreci ise en geç 1 Ocak 2015 tarihinde başlamak zorunda. Ancak hâlâ, kapsama giren mükelleflerin efatura gönderme ve almaya ne zaman başlayacakları belirsiz. Mali mührünü, sertifikasını ve portal şifresini alan mükelleflerin sekizinci günden itibaren uygulamaya başlayacakları Gelir İdaresi tarafından yazılı olarak mükelleflere bildiriliyor. Oysa, Maliye Bakanlığı’nın tüm yetkilileri yıl sonunu işaret ediyor. Yani net bir açıklama yine yok. Peki, ne var; dağ gibi başka sorunlar var! İşte altı maddede özetlenebilecek örneklemeli “diğer sorunlar” yumağı. Birden fazla şubesi olan ve merkezle birlikte, bu şubelerde yoğun olarak fatura düzenlenmesi halinde aynı mali mührün kullanılması gerekiyor. Ancak, pratik buna engel. Dolayısıyla merkez ve şubeler irtibatı zorunlu. Telsiz bağlantısında fayda var! GÖRÜŞ AHMET GÜREL 3. Fatura Ekleri Problemi 1. Sisteme Erişim Bilinmezi Tüm işlemlerini günü gününe tamamlamış bir mükellef, efatura düzenlemek istiyor. Efatura portalına girmek istiyor, ama ne mümkün! Erişim sağlanamıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı telefonla aranıyor. Cevap: Yoğunluk… Mal satıldı veya hizmet yapıldı, 7 gün içinde faturanın düzenlenmesi gerekiyor, ama olamıyor. Çünkü yoğunluk var! Arkasından bir de ceza gelirse şaşırmayın. Süresinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. Bazı durumlarda faturaların açıklayıcı eklerine gerek oluyor. Üstelik bazen bu ekler faturanın ayrılmaz parçası. Faturanın kabul edilip edilmemesi bu eklerin incelenmesini zorunlu kılıyor. Ancak, efatura uygulamasında fatura eki oluşturmak ve bunları göndermek mümkün değil. Eklerin haricen yaratılıp yine kâğıt ortamında gönderilmesi gerekiyor. Bu ise uygulamanın işlerliğini azaltıyor. 5. Tek İskonto Uygulaması Gelir İdaresi’nin efatura portalında tek bir iskonto giriş butonu yer alıyor. Ancak, bazı durumlarda fatura üzerinde birden fazla iskonto uygulanabilir. Ya da farklı ürünler için farklı iskonto gerekebilir. Yani uygulamada sorun ihtimali yüksek. Türk Kadını Siyasal Yaşamda Türk kadını, 3 Nisan 1930 tarihinde “belediye seçimlerinde seçme ve seçilme” hakkını elde ettikten sonra, 26 Ekim 1933 tarihinde “köy ihtiyar heyetine ve muhtarlığı seçme ve seçilme” hakkını da kazanmıştır. Kadınların elde ettiği siyasal hakların en önemlisi ise 5 Aralık 1934 günlü “milletvekili seçme ve seçilme” hakkıdır. Yasayla; yirmi iki yaşını bitiren her Türk, “milletvekili seçme” hakkına, aynı yasanın 11. maddesiyle de otuz yaşını bitiren kadınerkek her Türk “milletvekili seçilebilme” hakkına kavuşmuştur. Başbakan İnönü ve 191 milletvekilinin imzasıyla önerilen “kadınların milletvekili seçilme” hakkı yasa tasarısı; Meclis’e katılan 317 kişiden 258’inin olumlu, 58’inin çekimser ve 6’sının boş oyuyla kabul edilmiştir. Başbakan İsmet İnönü yaptığı sunuş konuşmasında şunları dile getiririr: “Kadına siyasal haklarının tümünü tanımakla, Türkiye’nin ona, eski yetkilerini vermekten başka bir şey yapmadığını, Türk kadınının hakkı olduğu yerden ayrılıp bir süs gibi, memleket işine karışmaz bir varlık gibi köşeye konması, Türk töre ve anlayışına uymayan bir usuldür. Bu usul, asırlarca geçirdiğimiz felaketlerin esaslılarından birisidir.” Oturumda söz alan Sivas milletvekili İsmail Mehmet ise şöyle diyordu; “Senelerden beri hizmet ettiğimiz padişahtan biz bu hakkı isteseydik, ödül olarak bizi ya ipe çekerdi ya denize atardı. Türk kadınları, sizin için mutluluğun yolu açılmıştır, çünkü başımızda Atatürk vardır.” Cumhuriyetin 11. yılında Türk kadınının elde ettiği milletvekili seçilme hakkına; Fransız kadını 1944’te, İtalya’da 1945’te, Yunanistan’da 1952’de, Belçika’da 1960’ta ve İsviçre’de 1971’de kavuşmuştur. 1935 yılında yapılan ilk genel seçimde de 18 kadın milletvekili TBMM’ye girmiştir. Kadınların “milletvekili seçilme” hakkı rejim tarafından verilmiş olarak görülse bile onların bu hakkı kazanırken gösterdikleri çaba ve fedakârlıklarını unutulmamalıdır. Atatürk’ün kadının siyasal hakları bakımından aldığı bütün önlem ve uygulamalara karşın, Türkiye’de hâlâ büyük bir kadın kesimi, bu hakların farkında değildir. Farkında olan kadın kesimi de çeşitli nedenlerden dolayı siyasal etkinliklerden uzaktır. 1935 yılında parlamentoya giren 18 kadın milletvekili, Meclis’in yüzde 4.6 oranını temsil etmekteydi. Bu oran 1950 yılında yüzde 0.6’ya gerilerken kadın milletvekili sayısı 3’e düşmüştür. Bu gün ise, yüzde 14 oranıyla 78 kadın milletvekili parlamentodadır. Çoğalan ve temsil oranı artan kadın milletvekili sayısı hiçbir zaman Atatürk’ün arzu ettiği seviyeye ulaşmamıştır. Atatürkçü düşünce ve devrim, tek kurtuluş yoludur. Bu aydınlık yolda kadınlarımıza büyük görevler düşmektedir. Türk kadınlarının asli görevi; Cumhuriyet kazanımları olan kadın haklarına sahip çıkmak olmalıdır. Çağdaş, kadınerkek eşitliğini insanlığın ve uygarlığın baş koşulu sayan tüm yurttaşların yer alacağı ortak örgütlenmelerin gerçekleşmesinden sonra kendimizi ve ulus devletimizi güvencede sayacağız. 6. Toplu Fatura Girişi Şu an için bir ayda en fazla 5 bin fatura girişi yapılabiliyor. Ancak, bu sayı 1 Nisan 2014 tarihinden itibaren 500’e düşürülüyor. İşlem yoğunluğu fazla olan mükelleflerde bu durum sorun yaratır. 7’nci sorun maddesini de biz ekleyelim isterseniz: Lütfen sorun yokmuş gibi davranmayın! 2. Şubelerin Mühür Açmazı Efatura uygulamasında mükelleflere sadece bir mali mühür veriliyor. 4. Tescili Gereken Faturalar Özellikle tarım ürünleri ticaretinde faturaların borsa tescilinin yapılması gerekiyor. Yapılacak işlem konusunda SOSYAL GÜVENLİK Buyrun İzin Kurulu’na! Kurula işveren temsilcisi olan üye başkanlık eder ve üyeler iki yılda bir yeniden seçilir. kullanmak istediklerine ilişkin taleplerini izin kuruluna iletir, başkanın çağrısıyla kurul toplanır. Kurul, işyerindeki işçi sayısını, işçilerin kıdemlerini ve işlerin aksamaması zorunluluğunu dikkate alarak izin çizelgesi düzenler. İşçinin hangi tarihlerde izin kullanacağı belirtilir. Sonuçta, işverence onaylanan yıllık izin çizelgeleri işyerinde ilan edilir. İş Kanunu ile belli bir işçi sayısını aşan büyük işyerlerine getirilen önemli yükümlülükler var. Bunlardan biri, işyerinde 100’den fazla işçi çalışıyorsa Yıllık İzin Kurulu oluşturulması zorunluluğu. Bu kurul, 1 işveren veya işveren temsilcisi ile 2 işçi temsilcisi olmak üzere 3 kişiden oluşuyor. Kurul üyesi işçiler ve yedekleri, varsa işyeri sendika temsilcisi tarafından, yoksa işyerinde çalışan işçiler tarafından seçilir. Geriye Dönük SSK Primi Ödenir mi? 58 yaşındaki yardımcım, 20 senedir haftada 3 gün sigortasız yanımda çalıştı. Geriye dönük sigorta yapılması ve toplu prim ödemesiyle emekli olabilir mi? Mustafa Yılmaz SGK primleri ait olduğu dönemlerde bildirilir. Geriye dönük toplu prim ödemesi mümkün değil. İstenirse, kişinin çalıştığına dair geriye dönük SGK prim belgeleri verilebilir. Denetmen incelemesiyle, idari para cezası ve sigorta primlerinin asılları ile gecikme zammı ve gecikme cezaları oluşur. Ayrıca isterse, çalışan da hizmet tespit davası açabilir. Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. SORU CEVAP örev Tanımı Yıllık İzin Kurulu’nun görevleri yasada tanımlıdır. Buna göre, işçiler yıllık izinlerini hangi tarihlerde G Düzmece CD’ler Şaşırtmadı PERİHAN ERGUN İktidara karşıt olan bilim insanlarımızı, gazetecileri, yazarları, TSK’nin canlarını feda edercesine doğuda terörle mücadele vererek ödül alan komutanlarını, özellikle de Deniz Kuvvetleri’ndeki amirallerin tümünü altı yılı aşan süredir Ergenekon, Balyoz ve başka uydurma isimli davalarla başta Silivri, Hasdal ve Mamak olmak üzere zindanlarında tutuyorlar. Ancak tam donanımlı hastanelerde bakımla yaşatılabilecek olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun adeta ölümünü beklercesine haksızca verilen mahkumiyetini zindanda sürdürüyorlar. Bu durumların, düzmece CD’lerdeki iftiralarla Baransu’nun yazıya döktüğü bavul dolusu suçlamaları değerlendiren savcı Öz’ün marifetleri olduğu toplumca bilindiği halde, hak ve hukuk yok edilerek kurulan özel mahkemece başta müebbet olmak üzere uzun yıllarla cezalandırıldıklarını izleyerek gördük. Gene de az da olsa Yargıtay’ın gerçekleri görebileceği umudu taşınıyor. İşte bu vicdanları titreten davalarda düzmece CD’leri tanıdığımız için şaşırmadık. Yaradan’ın adaletine sığındık. HHH Son günlerde Sayın R. T. Erdoğan’la F. Gülen cemaati arasındaki sürtüşme sonundaki kavganın manşetlere taşınışını izlerken başa dönüyoruz.. AKP iktidara gelmeden ve geldikten sonra gücünü sürdürebilmek için dini inançları siyasette kullanırken F. Gülen cemaatinden desteği de öngörmüştü. Öyle ki, Milli Güvenlik Kurulu’nun belgelendirmeleriyle 2000’lerin başında çağdaş cumhuriyet yönetimine karşı, başta laikliği yadsıyarak irticai yönetim çalışmaları yürüttüğü F.Gülen için açılan davalardaki suçları AKP iktidar olur olmaz beraatla sonuçlandırma çabalarına girişti. Cezalandırma hükmünü veren mahkemece Yargıtay’a terör suçuyla gönderilen davayı, hükümet olarak müdahaleyle terör yasalarında değişiklik yaparak Gülen’in fikirlerinin, şiddet içeren terörle ilgisi olmadığını kanıtlayarak oradan da beraatını sağladı. HHH Basına yansıyanlara bakıldığında bu arka çıkma tüm açıklığıyla görülebiliyor. Örneğin; Başbakan’ın yardımcılarından Bülent Arınç, “10 yılda MGK’de kabul edilen hiçbir şey hayata geçmedi”, Bekir Bozdağ, “İrticayı MGK gündeminden biz çıkardık”, gene Başbakan’ın başdanışmanı, “2004’teki MGK kararı hükümet tarafından yok hükmünde kabul edildi”, bir danışmanı da “Gülen’in beraatını Başbakan sağladı” diyerek dayanışmayı kanıtladı.. Ayrıca Gülen cemaatine yapılan maddi yardımlarla başta Türkiye olmak üzere Asya, Avrupa ve hatta ABD’de okullar, dershaneler açmasında kendisine AKP iktidarınca her türlü yardımın sağlandığı herkesçe bilinmekte. Bu nedenlerle cemaatle kavgaya varan sürtüşmeler epeyce şaşırtıcı oldu. Öyleki, vatanı terk ederek Pensilvanya’da derebeyi gibi yaşadığı çiftliğinden Sayın Başbakan’a küfür niteliğindeki sözleri savurmaya bile cüret edebildi. İşte bu nedenlerle Sayın Erdoğan da 30 Mart 2014’te yapılacak yerel yönetim seçimlerinde puan kaybedebileceği telaşıyla çoğunluğu cemaatin elinde olan dershanelerin kapatılmasına kalkıştıysa da bunun hemen olamayacağı, Arınç’ın açıklamasına göre, ancak 2015’in Eylülü’nde uygulanabileceği öğrenildi. HHH Dershanelere neden gereksinim duyulduğu düşünüldüğünde bunun Milli Eğitim’in, öğretim ve eğitimdeki eksikliklerinin sonucu olduğu bilinmekte. Öğrenimlerini öğretmen olmak amacıyla yapmış olan yüzlerce gencimiz atama beklerken sınıfları onların yerine ehliyetsiz kişilere bırakarak çocuklarımız gerçek eğitimden yoksun bırakılıyor. İşte bu nedenlerle de orta ve yükseköğrenime geçebilmeleri için ek öğretime gereksinim duyulduğundan, aileleri ödemede zor duruma sokan özel dershanelere gitmek zorunda kalıyorlar. Bu konuda devlete düşen en büyük sorumluluk eğitim ve öğretimi güçlendirmektir. Bunlara karşın ME Bakanı Sayın Nabi Avcı, “Atama bekleyen gerçek öğretmenleri kadroya alamayışımızın nedeni ödenek eksikliğindendir. Bütçeyi güçlendirebilmemiz için vergileri yükseltmemiz gerekmektedir” diyerek yükün gene geçim sıkıntıları içindeki halkın sırtına bindirilmesini önermekte. İktidarın görmezden geldiği toplumun bu durumu, ana babaların evlatları için çektikleri zorluklar, görünen köyken buna karşın bir Milli Eğitim bakanının bu önerisi görünmez köy olmuyor mu? Devletin en büyük övüncü, Milli Eğitim’e yaptığı hizmetler olmalıdır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY VEFAT 1949 Galatasaray Lisesi, 1954 İTÜ İnşaat Fakültesi mezunlarından Merhume Adile Akyüz ve merhum Mehmet Refik Akyüz'ün oğlu, Demirhan ve Orhan Akyüz'ün kardeşi, Nurhayat Akyüz ve merhume Müşerref Akyüz'ün kayınbiraderleri, Necati ve Güzin Çetin'in dünürleri Canan Akyüz Harvell, Nazan Fatma Çetin ve Osman Refik Akyüz'ün babaları, Sermet Çetin ve Terry Harvell'in kayınpederleri, Selin, Ömer ve Lucas Can'ın biricik dedeleri, Merhume Hacı Gürsel Akyüz'ün sevgili eşi, Prof. Dr. Ahmet Fevzican Akyüz 04 Aralık 2013 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 05 Aralık 2013 Perşembe günü (bugün) Emirgan Hamidi Evvel Camiinde kılınacak İkindi namazından sonra defnedilecektir. AİL ESİ SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çam ağaç 1 larının altın 2 da yetişen bir mantar cin 3 si. 2/ Birkaç 4 renkli iplik 5 ten yapılmış 6 dokuma... Üç yaşındaki ke 7 çi. 3/ Rad 8 yum elemen 9 tinin simgesi... Boğa gü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 reşi yapılan alan. 1 Z İ B Z İ B İ G 4/ Atılgan, gözü 2 A Y A D İ Y A R pek... Çocuğun 3 eğitim ve öğreti 4 H E R B O L O J İ T B A L İ N A miyle ilgili erkek 5 E M E T K ON Ç bakıcı. 5/ Bir ya6 R A K İ K S A ğış şekli... TepeN Ü R E F İ K den kulplu kahveci 7 tepsisi. 6/ Bir top 8 A C M O D E N A lulukta çalışan in 9 K A L A M A R R sanların her biri. 7/ Hint saraylarında kadınlara ayrılan bölüm... Türk resim sanatında önemli bir grubun ad olarak benimsediği harfin okunuşu. 8/ Gösterişsiz ve sade yaşamaktan yana olan alçakgönüllü kimse. 9/ Kuzu sesi... Yüz metrekare tutarında yüzey ölçüsü birimi... Büyük Sahra’da kumullarla örtülü bölge. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Şaraplık bir üzüm cinsi. 2/ Dövülmüş buğday, mercimek ve nohutla yapılan bir tür çorba... Kurnaz, açıkgöz. 3/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Spor salonları ve stadyumlar için kullanılan bir sözcük. 4/ Yeni... Padişahların sadrazamlara hitap için kullandıkları sözcük. 5/ Klasik Türk müziğinde sözlü bir yapıt türü... Gemilere yol gösteren ışık kulesi. 6/ Öğe, unsur. 7/ Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanılan dökümlü bir kumaş cinsi... Adın durum eklerinden biri. 8/ Kâğıdı perdahlamada kullanılan makine. 9/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Hicap... Fizikte kullanılan bir iş birimi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear