23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ Gazeteci Ragıp Duran’a göre, Türkiyeliler çok uzun bir zamandır muhafazakârlığın tanığı ve mağduru 9 ‘Türk, Müslüman, sağcı olmayan herkes azınlık’ Muhafazakârlık, egemen ideoloji haline geldikçe, küreselleşmenin neoliberalizmiyle birlikte “tek fikir” olarak yerleşmeye çalışıyor. Bizdeki muhafazakârlığın laiklik karşıtı olması da dinsel gericiliğin, feodal algıların hâlâ ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Değişen Bir Şey Yok Yaklaşık 30 yıldır terör devam ediyor. Terörle mücadelede bugüne kadar pek çok yöntem denendi. Olağanüstü Hal, özel birlikler, illegal yapılar, her tür askeri önlem, baskı... Hükümet, pek çok alanda olduğu gibi bu konuda da yeni bir yöntem deneyeceğini açıkladı. Askeri önlemlerle ve baskıyla sorunun çözülemeyeceğine, demokratik yaklaşım ve bölgeye yatırımın öne çıkartılması gerektiği, etnik haklar taleplerinin yerine getirilmesi son on yılın Kürt sorunu konusundaki politikasını belirleyecekti. Ama pek böyle olmadı. Terör örgütüyle müzakerenin bile yolu arandı, masaya oturma konusu gündeme geldi ama bir şey değişmedi. ??? Devletin “Önce örgüt silahı bırakacak” söylemi geçmişten bugüne değişmedi. Örgüt silahı bıraktığı anda elindeki tek gücü bırakmış olacağını bilmez mi? Üstelik hükümet her ne kadar açılım ve demokratik yaklaşım içindeyim dese de bunu gerçekleştirmek o kadar kolay değildi. Çünkü eylemler devam etti. Sonuçta operasyonlar yapıldı, sınır ötesi harekât yapıldı, KCK yapılanması hakkında açılan davalarda binlerce insan tutuklandı... Yani değişen pek bir şey olmadı. Kürt sorunu konusunda demokratik açılımların önünü kestiğine inanılan ve bu hükümet dönemine kadar siyasetin sorunu tümüyle kendisine havale ettiği askerler, artık bu politikada etkili değil. Eskisi gibi milliyetçi, öfkeli bir muhalefet de yok bu konuda. Yalnızca etnik haklar konusunda değil, örneğin PKK ile görüşülmesinde bile geçmişte olduğu gibi bir tepki yaşanmadı. Habur’a gelen teröristler konusu bile fazla kıyamet kopmadan kapatıldı. ??? Toplum genel olarak bu çatışmanın bitmesini istiyor. Hükümet istediği her önlemi alabilecek, her yasal değişikliği yapabilecek, her yatırımı oraya yönlendirebilecek güce de sahip. Ama bütün bunlara karşın değişen bir şey yok. Yine baskınlar devam ediyor, yine eylemler sürüyor, adam kaçırmalar artık milletvekillerine kadar ulaşmış durumda... Üstelik bir de şimdi Ortadoğu’da yeni bir biçimlenmenin kargaşası yaşanmakta. Bunca yıl sayısız insanla terör mücadelesi yapmış, hem siyasi hem askeri hem ekonomik hem entelektüel anlamda bunca yıl çalışmış bir devletin bu konuda uzmanlaşmış olması gerekmez miydi? ‘Ne mutlu muhafazakârım diyene’ 2012 Türkiyesi’nde yaşadığınız zaman, belki özel alanlarınız (Ev ve yakın arkadaşlarınızın mekânları) ve siyasi/ideolojik olarak TMS “free” alanlar (solcu, devrimci, Kürdi, Ermeni…vs. siyasi mekânlar) hariç, kentte köyde, işyerinde, sokakta, 24/24, 7/7, 365/365 muhafazakârlıklarla karşı karşıya ve baş başayız. Türkiyeliler çok uzun bir zamandır her an muhafazakârlığın tanığı ve mağduru olmuşlardır. Biz niye mutsuzuz sanıyorsunuz ki? “Ne mutlu muhafazakârım diyene!” resmi slogan/laytmotif olmuş durumda. ‘Ne yazık ki hepimize bulaştı‘ nasıl devlete, askere sarıl“Bir zamanlar ‘aptallık’ dığına tanıklık ediyoruz. olarak nitelenen ‘muhafaMaalesef faşistlerle cumzakârlık’ şimdilerde nasıl huriyetçilerin ortak noktada değerli, geçerli, hatta ları artmaya başlıyor. İlla erdemli bir tutum haline bir tehlikeye karşı durmak geldi? Zor, karışık, çok taiçin tamamen diğer tarafa raflı bir mana. Çünkü her savrulmaya gerek var mı? yere, her düşünceye sızİlla bir şeylere tutunmak mış durumda.” zaafını göstermek mi laBu sözler tiyatro sanatçısı zım? Bilmiyor muyuz ki, Mahir Günşiray’a ait. Mu‘sıradan faşizm’ tutunacak hafazakârlığı, “çağımızın fadal arayanların sığınağışizm, şimdiki haliyle sıradır”. dan faşizm ile birlikte en Ona göre, muhafazakârbaş belası ve en tehlikelilaşmanın nedeni, “değişimsi” olarak değerlendiriyor den, gelişimden korkmayı, Günşiray, “Çoğu zaman dirisk almaktan imtina etmeni tabanlı eski değerlere, yi, eskimiş, köhnemiş de kimi zaman da gelenek göolsa sahip olduğumuz reneklere dayanarak dayaduygusu içinde butılan ahlak bekçiliği; lunduğumuz değertoplumu belirleyici, leri kaybetmemek olmazları ve olurları için sıkı sıkı onlara yaşamın içinden diktutunmak zorunda te eden, uymayanı olduğumuzu düşünda ayıplayan ve hatmemiz”. Bu tutum sita yok eden.” yasi alanda ırkçı ve Pek çok kişinin akfaşist noktalara kadar sine Günşiray’a göre, Mahir uzanabiliyor: “Avrumuhafazakârlık sadeGünşiray pa’da yabancılara ce sağa ait bir olgu karşı buna Türkler değil, bir zihniyetten de dahil var olan ezeli ve çok bir tutumun da adı. “Geebedi tutum, Türkiye’de de nel olarak elbette sağ düKürtlere karşı davranışlar şüncelerle bir arada düşüsiyasi alanda prim yapınülen bu kavramın en beryor” diyerek başlıyor anlatbat yanı birçoğumuza farkmaya, “Kimi partiler eğer lı yönleriyle bulaşmış olo anda işlerine geliyorsaması” diyor ve ekliyor: bu durumu kullanarak oy “Ne yıkıcı ki, muhafazatoplamayı hedefliyorlar. kârlıktan sol kesimler de Destek buldukları oranda pek güzel pay almaya başda artık partilerinin ana filadı. Muhafazakârlık bir kirlerini ifade ederken mubaşka tarafıyla tutuculuk hafazakârlığın altını çizianlamında ifade edildiğinyorlar.” de, bir zamanların sosyal Sanat alanında nedir dudemokrat, hatta solcu, hatrum mu? Günşiray’ın yanıtı ta devrimci siyasetçilerinet: “Bu bela sanat alanınnin, yazarlarının, gazetecida da eksik olmuyor elbetlerinin neleri savunduğunu te. Ne zaman kültürel ve hayretle görüyoruz. 12 sanatsal alanlarda yapısal Mart’ta, 12 Eylül’de bizati değişiklikler yapılmak isbu devletin işkence odalatense, çoğu kesimler var rından geçmiş ya da idamolan koşulunu kaybetmelara, kaybettirilenlere, inmek için acele yolundan fazlara tanıklık etmiş olantutucu bir tepki veriyor.” ların bile AKP korkusuyla Muhafazakârlaşma Türkiye’de bir süredir, en çok, önce siyasal sonra toplumsal/kültürel hayatta, sağcı, gerici fikirlerin dini değerlerle birlikte yüceltilmesi şeklinde tezahür ediyor. Teorik/akademik bir deyim olan muhafazakârlaşma adı altında, kişisel, toplumsal ve siyasal özgürlükler, “ayıp”, “günah”, “yasak” olarak ilan ediliyor, algılanıyor ve uygulanıyor. Solculuk, demokrasi, estetik, sanat, düzen karşıtlığı kargılanıyor. Muhafazakârlık, egemen ideoloji haline geldikçe, küreselleşmenin neoliberalizmiyle birlikte “tek fikir” olarak yerleşmeye çalışıyor. Türkiye aslında Osmanlı’dan bu yana, yani öz tarihi itibarıyla zaten sağcı/muhafaCumhuriyet sonrası dönezakâr bir toplum. Osmanlı min neredeyse tüm zendönemindeki “çokrenklilik” ginlerin varlık kaynağı, bu de, 1923’ün jakoben ütüsüyTMS olmayanların mallale bastırılınca, azınlık kavrarına el koymakla sağlanmı büyük ölçüde değişti, geRagıp mamış mı? Bu durumda nişledi, çoğaldı. Duran TMS olmayanlar ya mecTMS tabir edilen ‘Türkburen TMS’ymiş gibi davMüslümanSünni’lerin, ranıyor bazen de hakikaten TMS bunların da erkeklerinin dışında oluveriyor. TMS olmayan Türkiyekalan herkes azınlık haline getirilliler de Süryaniler gibi İsveç’e göç di. TMS olmayanlar, yasalarda yer ediyor. Ermenilerin Fransa ya da almamasına rağmen, TSK’de yükABD’ye, Musevilerin İsrail’e, selemiyor, bakan ya da üst düzey Rumların Yunanistan’a, Kürtlerin bürokrat olamıyor. Oluyorsa da de “Kuzey Irakça” konuşulan kendisini mutlaka, olmadığı halde, TMS olarak gösteriyor. Bu yurttaş bölgeye göçtükleri gibi. Azınlıkların varlıklarını sürdürların devletle ilişkileri belki de o me yöntemleri, “Sayın Başbakakadar önemli olmayabilir ama nımıza teşekkür eder, hürmetlekomşunun ‘Biliyor musun Hüseyin Bey’ler aslında Ermeniymiş!’ rimizi arz ederiz” şeklinde somut ifadesini buluyor. Dini, kültürel, tepkisi/refleksi nefret söyleminin toplumsal hatta siyasal ritüellerini hatta linç kültürünün masum görüaçık bir şekilde, yasal ve meşru nümlü ilk sözel fişeği oluyor. olarak uygulamaya koyamadıkları TMS olmayanlar ve olmadığını için bunu gizli bir şekilde yapmaalenen ilan edenlere, bu toplumun ya çalışıyorlar. büyük bir kısmı vebalı gözüyle baMuhafazakârlaşmada en rahatsız kıyor. Ne de olsa bugünkü hatta edici yan, bu ideolojinin/politikanın hayatla, zaman ve mekânla çelişmesi ayan beyan ortada iken kimilerinin maddi manevi çıkar, algı sapması, cehalet, topal bilinç gibi çeşitli nedenlerle, “ağır ol da molla desinler” üslubunda, hâlâ muhafazakârlığı matah bir meta/araç olarak görmesi ve göstermesi. Gericiliğin göstergesi Bizdeki muhafazakârlığın laiklik karşıtı olması da, dinsel gericiliğin, feodal algıların hâlâ ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bir de muhafazakârlığın, modası geçmiş, ruhen yaşlı, fiziken sakat bir görünümü olmasına rağmen, bin bir ekononomikmali ve ideolojik atraksiyonla muhafazakârlığın, kapitalizmin vazgeçilmez bir aksesuvarı olduğunu savunanların (Huntington/Fukuyama), 1789 ya da 1968 yıllarından neden bu kadar çok korktuğunu ve nefret ettiğini görmek sevindirici. Tekzip Metni ? Baştarafı 1. Sayfada Sosyolog İsmail Beşikçi’ye göre muhafazakâr siyasi sistem, karşıtlarını da güçlendiriyor ‘Öteki’ bilinci gelişiyor’ Muhafazakârlık bir şeyi korumak anlamına gelmektedir. Bir siyasal sistemi bir toplumsal yapıyı, toplumsal kurumları korumak. Sosyal ve siyasal değişmeye engel olmak. Siyasal sisteİsmail mi, toplumsal ilişBeşikçi kileri aynen korumak denildiği zaman resmi ideoloji temel bir kurum olarak akla gelmektedir. Türki kâr düşünceyi bu yönden ye’de resmi ideolojinin de incelemek yararlıdır. Resğişmesi hiç istenmemektedir. mi ideolojinin aynen korunAynen korunması için çok ması, milliyetçi, solcu, libeyoğun, kapsamlı önlemler ral, İslamcı akımlarda bir alınmaktadır. Resmi ideo muhafazakârlaşma yaratloji herhangi bir ideoloji de mıştır. Türkiye’de bu ilişkiğildir. Devletin idari ve ce leri değiştiren, bazı konuzai yaptırımlarıyla korunan larda sorgulamaların başlave kollanan bir ideolojidir. masına, resmi ideolojinin Milliyetçi, İslamcı, liberal, sorgulanmasına neden olan, solcu, Batıcı akımlar da res Kürt özgürlük mücadelesidir. mi ideolojiyi şu ya da bu şe Öte yandan, bu süreçte Kürt kilde korumak, benimsemek toplumu altüst olmuştur. Evdurumundadır. Muhafaza lerin yakılmasıyıkılması, akımlara ise ancak Kürtleri, Kürt sorununu geriletme doğrultusunda izin verilmiştir. Kürtleri geriletme politikaları, asimilasyonda ısrar, Kürtlerin Kürt toplumu olmaktan doğan haklarını görmezlikten, bilmezlikten gelmek, bu politikaları ısrarla izlemek, Türk siyasal hayatını muhafazakârlaştırmıştır. Yargı, yüksek yargı, üniversite, basın gibi devletin temel kurumları, temel işlevlerini yerine getirmekten uzaklaşmaktadır. Bu kurumların değerlerinde aşınma söz konusudur. Ancak günümüzde muhafazakâr siyasal sistem karşısında ötekilerin bilinci de gelişiyor. Siyasal sistem ötekileri çoğaltıyor ama ötekilerde de gittikçe yükselen bir bilinç gelişiyor. Ötekiler kimliklerinin bilincine ulaşıyor. Paraya sarılan muhafazakârlık Günşiray bundan sonrası için pek de ümitli değil, neden mi? “İçinde bulunduğumuz çağ, muhafazakâr, faşist, liberal, sağcı bir felakete doğru hızla ilerliyor. Bunu ‘ilerleme’ diye nitelendirenler de çok. Bu ilerlemeden payını alan tek şey para. Değer olan ama maalesef aslında hiçbir değeri olmayan şey de para. Toplumda kendi anlayışı dışında öteki anlayışlara karşı tutucu bir tutumda olan muhafazakârlığın, farklı cinsel kimliklere karşı olan tahammülsüzlüğü de başlı başına önemli bir konu. Ancak düşünüyorum ki, hayata müdahale eden en önemli yanı paraya değer verme meselesinde yatıyor. Muhafazakârlığın içinde barındırdığı sahip olma duygusu, sahip olunan değerlere sıkı sıkıya sarılma, çağımızda paraya sarılmayla son buluyor. Bu noktadan sonra artık muhafazakâr olmak zorundasın. Kaybetmemek için. Muhafazakârlık, kaybetmeme ve risk almama korkusu.” ve altıncı sayfada yer alan “Personeli Namaza Zorluyor ve Müdür Hizbullahçılara Yer Sağlıyor” başlıklı ve yine internet sitenizin 16 Mayıs 2012 tarihinde “AKP arkamda, bana kimse bir şey yapamaz” başlıklı yazılarının içeriğinde tarafımdan sözde söylendiği iddia edilen birtakım cümleler haber metninde yer almıştır. Haber içeriğinde geçen cümleler kesinlikle tarafımdan söylenmemiştir. Haberi geçen ajans, medya mensubu veya yazılı ve görsel basın mensupları vicdan sahibiler ise iddialarını ispat etme yükümlülüğü altındadırlar. Hakkımda haber tarihi itibarıyla başlatılmış bir soruşturma söz konusu değildir. Ülkemiz bir hukuk devleti olup yasaların her şeyin üstünde olduğu bilincini ve vakarını taşımaktayım. Haber spotlarında geçen “Edison Cennete Gider mi?” ve “AKP arkamda, bana kimse bir şey yapamaz” başlıklı haber başlıkları kesinlikle tarafımdan söylenmemiş olup haberi ilgi çekici kılmak için basın mensubunca kötü niyetli olarak kullanılmıştır. Bir kamu görevlisi ve insan olarak kişileri dini, ırkı, yaşam tarzları ve sendikal hakları konusunda ayrıma tabi tuttuğumu iddia etmek vicdansızlıktır. Haber metninde geçen kitap dağıtımı olayı ise;Dicle Ünv. Mes. Yük. Okulu ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan protokol gereği, valilik oluru ile “Faydalı Kitaplar” kapsamında dağıtılmıştır. Protokol gereği kendi özel aracımla aldığım kitapların, yol güzergâhında bulunan birkaç köye kitap teslimi yapılmıştır, bu kitapların dağıtımını, dini içerikte olduğu savıyla eleştiriye tabi tutarak şahsım üzerinde tartışmaya açılması hakkaniyete aykırıdır. Yasin Yıldız Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü Ermeni Kilisesi tahrip edildi CİVAN DEĞER temel geçim kaynaklarının tahribi, “faili meçhul” denen ama failinin devlet olduğu bilinen cinayetler, ailelerin yerlerini yurtlarını terke zorlanmaları mecburi göçler, Kürt toplumunda çok yoğun bir değişim yaratmıştır. Resmi ideolojiyi koruma anlayışının bu kadar köklü olduğu bir yerde, liberal akımların gelişmesi de engellenmiştir. Sol akımların gelişmesi de öyle. İslami SÜRECEK BATMAN Batman’ın Sason ilçesi yakınlarındaki Surp Asvadazin Meryem Ana Kilisesi tahrip edildi ve kilisenin ön cephesi ile tavanı yıkıldı. Sason Ermeniler Derneği de bununla ilgili suç duyurusunda bulundu. Batman’ın Sason ilçesi yakınlarındaki Surp Asvadazin Meryem Ana Kilisesi’nin tahrip edilmesi üzerine harekete geçen merkezi İstanbul’daki Sason Ermeniler Derneği Başkanı Aziz Dağcı, Sason Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dernek Başkanı Dağcı, “Bir ay önce kilisemiz sağlamdı. Çobanların durumu bize bildirmeleri üzerine yaptığımız hasar tespit çalışmalarında tarihi kilisenin ön cephesi ile tavanının bir bölümünün yıkıldığını görüp şoke olduk. Birileri, sırf Ermeni cemaatinin dini ibadetini yerine getirmemesi için bu yıkıma yönelmiştir” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear