16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ 6 CHP KURULTAYI Tüzük kurultayının davet sahibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kazanan taraf oldu Rus ruleti kurultay MİYASE İLKNUR Kurultaydan İyi Şeyler Çıktı Ankara Şüphesiz, Kılıçdaroğlu, örgütten olağanüstü kurultay talebi gelmeden, bir yıldan fazla zaman önce söz verdiği tüzük kurultayını çok daha önce toplamalıydı.. Bu açıdan örgütün genel merkezi sıkıştırmasını ve uyanıklığını önemsemek ve umut verici görmek gerekir! Hangi saiklerle toplanırsa toplansın, izlediğim bu kurultayın partinin demokratikleşmesi yolunda ilerlemesine katkıda bulunduğunu söylemek gerekir. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını 3 noktada değerlendirmek istiyorum. 1) CHP’nin Atatürk ve tek parti yönetimini doğru temellerde savundu. İlk uçak fabrikasının Cumhuriyetten hemen iki yıl sonra kurulmasını ve 30’lu yılların başında Kayseri’den Ankara’ya uçak uçurulmuş olmasını anımsatması, CHP iktidardan ayrıldığında Merkez Bankası kasasında 170 ton altın olduğunu vurgulaması önemlidir. “İç ve dış politikada birilerinin taşeronluğunu yapmadı.. kendi halkının temsilcisi oldu. CHP yabancılara yanaşmayan partiydi.. Asla, yolsuzluğa bulaşmadılar, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmadılar..” Atatürk dönemine yönelik yok edici ve ahlaksız saldırılara karşı, uluslaşma sürecinin mihenk taşlarını daha güçlü ve “vesikalı” savunan özel bir söylem geliştirilmeli. Bugün bir Türkiye varsa, RTE’ler, Gül’ler ve diğerleri varsa, bugünkü iktidar varsa, Atatürk, CHP tek parti döneminde başarılanlar sayesindedir. Bir ulus devlet yaratılmasaydı, Türkiye’den bahsetmek mümkün olmazdı! Kadın haklarını da, demokrasiyi de “Tek Parti” tanıdı. Bugün sürüler halinde geçmişe saldıranların önlerine gerçekleri dikmek gerekir. CHP bu konuda zayıf ve savunmada kaldı. 2) Kadınlara yüzde 33 kota tanınması gerçekten devrim niteliğindedir. Ercan Karakaş’ın deyişiyle “yüzde 33’lük kota kadın kotası değil, cinsiyet kotasıdır ve yarın kadınların çoğunluğu kazanmaları durumunda, erkeklerin hakları da korunma altına alınmaktadır”!!! Tüzükte, gençlere de daha çok yer açılıyor! Bu kararların partiyi canlandıracağını ve geniş çoğunluğu siyasete çekeceğini varsayabiliriz... Şimdi önemli olan, partinin bu kararları nasıl büyük çoğunluğu kucaklayacak biçimde hayata geçireceğidir. ??? 3) Demokrasi vurgusu, konuşmasının ana temasını oluşturdu. Kılıçdaroğlu bu konudaki söylemini birkaç basamak yukarılara tırmandırdı! Demokrasi, ülkemizin temel sorunudur. Demokrasi, hem eğitimde 444’e güçlü bir şekilde karşı çıkmanın adıdır, hem Leyla’nın HES’lere karşı çıkmasını savunmanın.. Partinin Erzurum’a çıkarma yapması önemliydi!.. “Düşün, ama benim gibi düşüneceksin; konuş, ama benim gibi konuşacaksın..” RTE’nin demokrasi anlayışını özetliyor. Medyaya yasal örgütlenme özgürlüğü vaadi, patronun hem iktidar korkusunu hem iktidar yalakalığını azaltacak temel önermedir! Dörtlü bir sıralama yaptı gazeteciler için: “Hapisteki gazeteciler, hapse girecek gazeteciler, işine son verilen gazeteciler, yürekli yazı yazıyorlarsa işine son verilecek gazeteciler..” Demokrasi savunması, “hattı müdafaadan, sathı müdafaaya” çoktan geçmiş durumdadır. Yani, demokrasiyi mevzi olarak belirli konu ve noktalarda değil, yurt düzeyinde irili ufaklı her konuda ve tüm alanda savunmak zorundayız. Bütün demokratik güçler ve CHP bu açıdan yeniden örgütlenmeli. Her noktada, bütün haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere karşı çıkan bir tutum, partiyi yükseltir, çoğaltır. Kılıçdaroğlu’nun “zulme karşı halkı direnişe” çağırması, anlamlı ve örgütlü kılınmalı. CHP yurt sathında demokrasinin savunmasına soyunmalı. Demokrasi mücadelesi, zulüm ve zulme karşı direniş, Meclis dışında seyrediyor! 4) Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bütün konuşmaları için üçlü bir tanımlama yaptı: İçlerinde, saldırganlık, nefret ve intikam var! “Kafasında toplumsal barış düşüncesi yok.. Bu söylemlerin temelinde bölücülük yatar...” 5) Kılıçdaroğlu hatipliğini çok güçlendirmiş. Seçimlerde izlediğim hatipliğini, iki gömlek geliştirmiş. Salona, dinleyicilere hâkimiyeti ve kendine güveni artmış... ??? Haluk Koç önemli iki noktayı vurguladı: Numaracı Cumhuriyetçilerin partiyi tasarlamasına izin verilemez. Tepeden tırnağa haklı! CHP’yi, Atatürk’ü bu ülkeden kazımak gibi uluslararası ve yerligerici görev üstlenmiş kimselerin, CHP’yi geleceğe hazırlaması, CHP ile Kılıçdaroğlu’nun söylemiyle hastalıklı bir ilişki/çelişki içindedir. Koç’un değindiği diğer nokta ise AKPErdoğan’la “din” yarışına çıkma eğilimleridir. CHP kendisi olmalı. AKP’yi sıkıştıracağı nokta, din ticaretidir, yoksa “politik dincileşme” değildir. Her zaman, bu işin şampiyonu kimse, CHP’nin bütün bu yoldaki politikaları, RTE’ye ve cemaate hizmet eder, onları haklı çıkarır ve güçlendirir.. CHP bunu görmüyor mu? Muhalif kanat: Birtakım dengeler değişebilir IŞIK KANSU CHP örgütünün yıllardır hasretle beklediği demokratik bir tüzük için yapılacak kurultayı parti içi iktidar da, muhalefet de adeta bir Rus ruleti oyununa çevirdi. Dünkü kuraltayın davet sahibi Kemal Kılıçdaroğlu Rus ruletini kazandı. Genel merkez, Kılıçdaroğlu’nun daha önceki iki kurultayda verdiği “demokratik tüzük” sözünü sürece yayayarak unutturmaya çalıştı. Örgütlerden bu yönde talepler gelince de “komisyonlar çalışıyor”, “birden çok taslak var, onları birleştirmeye çalışıyoruz”, “örgütlerde tartışmaya açacağız” gibi ipe un serme yöntemlerine başvuruldu. CHP tüzüğüne Deniz Baykal’ın armağanı olan antidemokratik maddelerin BİR TEK MALTEPE BELEDİYESİ YOKTU Dünkü kurultaya muhalefet kanadının tanınmış temsilcilerinin katılacağına ihtimal verilmiyordu. Sadece tüzük kurultayı toplanması için imza vermesine karşın bazı belediye başkanlarının katılımı bekleniyordu. Nitekim öyle de oldu. İstanbul Maltepe Belediye Başkanı hariç diğer muhalif belediye başkanları kurultayda hazır bulundu. Muhalif delegelerden bazıları salonda çoğunlğun sağlandığını 900’ün üzerinde delegenin hazirun cetvelini imzaladığını öğrenince koştura koştura salona gelerek onlar da defteri imzaladılar. sayısı beşi geçmiyordu. Bu maddeler istense üç saatte değiştirilebilirdi. 1980 öncesi CHP’nin tüzüğünün ilgili maddelerini aynen kopya etselerdi yine tartışma biterdi. a muhalefete ne demeli? Tüzük kurultayı için gerekli Y imzalar toplandı. Ama genel merkez bir taktik yaparak genel başkanın kurultayı toplantıya çağırdığını açıkladı. Evet, genel merkezin yaptığı etik değildi, kabul. Peki sizin asıl amacınız eğer gerçekten tüzük kurultayı idiyse genel başkanın çağırdığı kurultaya gider, kendi tüzük taslağınızı delegeye sunar ya da genel mer kezin taslağına önergelerle itirazınızı yapar, zorlayarak da olsa tüzüğün değiştirilmesine katkıda bulunmanın onurunu yaşamış olurdunuz. Ama ille de “kurultay gündemini kimin belirleyeceği” meselesine takılıp kaldı muhalefet. Amaç seçimli kurultay kararını orada çıkarmaktı. Yani hem üzüm yemek, hem bağcı dövmek. İkisini birden istersen hiçbirini elde edemezsin. Üstüne üstlük bir de “Genel merkezin kurultayını boykot edeceğiz” diye de iddialı bir söz ortaya attılar. Genel merkezin kurultayı açtığı saatlerde onlar da güya Anıtkabir’i ziyarete gideceklerdi. Ama bir gün önce Anıtkabir’e gitme projesi nesebi belirsiz çocuk gibi ortada kaldı. Sonuçta muhalefet Rus ruletinin kaybeden tarafı oldu. Birkaç olağan ders AHMET TAN ANKARA Kemal Kılıçdaroğlu kürsüde CHP’yi “emperyalistlerin emdiği sütü burunlarından getiren partidir” diye tanımladığında, tüzüğün amaç maddesine “emperyalizmin, sömürünün ve sömürgeciliğe yönelik her türlü uygulamanın önlenmesi için mücadele”nin girmesine ilişkin tartışmaları anımsattı bir eski partili. Bu madde, tüzük alt komisyonundan ve MYK’den geçerken çekince bildirenlerin varlığından da söz etti ve ardından ekledi: “Genel merkezin CHP ilkelerine ters düşen politikaları, açık söylemek gerekirse örgütü çok rahatsız ediyor, derinden üzüyor. İdeolojik eksen kayması karşısında, parti tabanı, ‘elbet bir gün genel başkan bu olumsuzlukların farkında olacak, onlara dur diyecek’ beklentisiyle sabrediyor. İnanın, kurultay açılsın diye 900 delege imza verdiyse eğer, bunun ardında, yönetime değil, partiye bağlılık ve sabır var.” Dün gösteri tarafı ağar basan bir kurultayla parti içi tartışmalar, büyük ölçüde halı altına itildi gibi. Kimine göre, bunda büyük pay, Deniz Baykal’ın son andaki stratejik, taktiksel yanlışı yatıyordu. “Biz yönetim değişikliği istemiyoruz, hedefimiz tüzüğü demokratikleştirmektir” yolundaki çıkışın ardından tüzük kurultayına PM seçimini de katma girişimi, genel merkeze, Baykal ve ona yakın ekibin kurultaya yönelik çalışmalarını tasfiye etme olanağı tanıdı. Başlangıçta istenen ile son önerilen arasındaki çelişki bir yana, PM seçimi kabul edilse bile Baykal ve ekibinin “Nasıl bir CHP yönetimi” sorusuna vereceği bir karşılığı yoktu. Keskin muhalifler, “partiye sonradan monte olanlar” diye tanımladıkları Gürsel Tekin, Nihat Matkap ve Erdoğan Toprak’a diş biliyorlar. Tüzüğün tam demokratik olabilmesi için gerekli “MYK’nin genel başkan değil, PM tarafından seçilmesi, yerel yönetim adaylarının da ön seçimle belirlenmesi” gibi kimi değişikliklerin gerçekleştirilmemesinin arka planından bu üçlüyü sorumlu tutuyorlar. Dahası, Baykal’ın son andaki “PM seçimli olsun” çıkışına verilen ret yanıtının gerisinde de onların olduğunu savunuyorlar. Ilımlı muhaliflere gelince... Kurultaya katılmayanların sayısının yüksekliğinden söz açarak “Kılıçdaroğlu ve ekibine parti içinde ciddi bir kırgınlık, rahatsızlık olduğu gözüküyor” diyorlar. “Şimdi” diyorlar, “Genel merkez, il ve ilçe kongrelerini çarşaf liste ile yapacak. Birtakım dengeler değişebilir. O dengeler olağan kongreyi de etkileyebilir, bugün parti içinde rahatsızlık yapanlar parti yönetiminden uzaklaştırılabilirler.” Kurultay salonundaki dünkü coşkulu görünümü, Kılıçdaroğlu’nun bir zafer olarak algılamaması gerektiğini düşünüyor onlar. İlk olağan kurultaya kadar genel başkanın “tam tasfiye” izlenimi verecek bir harekete girişirse, bundan zararlı çıkacağını düşünüyorlar ve asıl kozların seçimli kurultayda olacağını varsayıyorlar. Yerel yönetimler seçiminin ise parti için başat gösterge olacağında herkes birleşiyor. CHP’nin yerel yönetim seçimlerine bilinçli, hazırlıklı ve eşgüdüm içerisinde gitmediğini gözlemleyenler, daha şimdiden diyorlar ki: “Olası bir oy kaybı Kılıçdaroğlu filan da dinlemez, o günkü yönetimi dümdüz eder.” CHP’nin 16. Olağanüstü kurultayında Kılıçdaroğlu eşiyle birlikte salona girerken “Demokrasi ve özgürlük savaşcısı” olarak anons edildi. Bir önceki genel başkan Baykal’ın katılmadığı kurultayda eski üç başkan Karayalçın, Çetin ve Öymen (altta) hazır bulundu. Olağanüstü kurultaydan olağan bir iki ders: 1 CHP’de Genel Başkanlıktan “Liderliğe terfi” kurultay badirelerinden geçmekle gerçekleşir. Kılıçdaroğlu, dün önemli bir eşiği daha aştı. 2 CHP’nin, “Kurultay Partisi” diye yaftalandığını da biliyorduk. Dün, bu yaftadan hiç korkmamak gerektiğini de öğrendik. Demokrasinin yolu, ancak kavgasız gürültüsüz kurultaylarla açılabilir. Bunu da öğrenmeliyiz. 3 “Eski Tüzük” maddelerini dün çöpe atan delegeler o maddeleri daha önce alkışlarla kabul eden Baykal’ın ve Önder Sav’ın delegeleri! Komplo sonrası tamamı Kılıçdaroğlu’na oy veren delegeler. Dün CHP’de delegeye değil, artık halka dayalı hesap yapmak gerektiğini de öğrendik! 4 Demokrasinin fidanlığı siyasi partilerdir. Partinin üyeleri çekirdekten yetişmelidir. Dışarıdan getirilip dikilecek kütüklerle o partide demokrasi yeşermez, yeşertilemez. Parti içi eğitim maddesi partiyi parti yapacak en önemli maddedir. 5 AKP de keşke, “Mutlak Biat Partisi” olmak yerine “Kongreler Partisi ” olabilse... Partililer mürit, lider de “evliya muamelesi” görmekten kurtulsa… 6 Genel Başkan’a karşı aday olacakların 1000 küsur delegenin önünden geçerek sahneye çıkmasını öngören o yüz kızartıcı maddenin kaldırılması bile, dünkü kurultayın amacına ulaştığını gösteriyor. 7 Tüzük bir araçtır. Anayasa gibi, kimin kullandığına bağlıdır. 12 Eylül Anayasası bile, 10. Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer’in elinde Türkiye için bir güvenceydi. Bugünkü Cumhurbaşkanı Gül’ün elinde ise bir tehdide dönüştü. Tüzüğün hangi ellerde ve ne niyetle kullanılacağı tüzük maddelerinden daha önemlidir. 8 Dün Kılıçdaroğlu en çok alkışı, Deniz Gezmiş‘e sahip çıkan sözleriyle aldı. Arkamızda oturan, çevresinde “40 yıllık Ecevitçi” diye tanınan ama sonradan CHP’ye geçip Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşe dahil olan Zonguldaklı bir sendikacı dost kendi kendine söyleniyordu: “Siyasi mazisi, Denizleri idam eden sağ partilere dayananlarla iktidara yürünecekse benim nefesim buna yetmeyecek!” 9 Dünkü kurultay bugünküne “takaddüm etmek” içindi. Dünkü kurultay maksadın fazlasıyla hasıl olduğunu kanıtladı. İzmir Milletvekili ve ’ın gazetemiz yazarı Balbay Silivri’den yolladığı mesaj ı büyük bir alkışla karşıland Balbay’dan ‘özgürlük’ selamı lelim” pankartı açtı. Salondaki kadınların ellerinde “Teşekkürler, en az yüzde 33”, “CHP’nin rotası, kadın kotası” yazılı pankartlar vardı. Antalya Örgütü’nün Arena Spor Salonu’ndaki “Antalya demokrasi hareketi” yazılı pankartı dikkat çekti. Salonda, “İzmir’de adalet istiyoruz tutuklu yakınları”, “Memleket ne zaman düşerse dara yürekli bir Kemal çıkar ortaya”, “Ampülü Üsküdar’da söndüreceğiz Recep Bey” pankartları dikkati çekti. Salonun her yanı “Umudun adı Kemal” pankartlarıyla kaplanmıştı. Salonda Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın fotoğraflarının yer aldığı “Denizlerden bizlere, tam bağımsız Türkiye” pankartları dikkati çekerken, Kılıçdaroğlu da konuşmasında Gezmiş’i andıkları için suçlanan gençlere dikkat çekti. Kurultayda sağlık nedenleriyle tahliye edilen Doğan Yurdakul’un mesajı alkışlarla karşılandı. Haberal’ın Silivri’den “Sizlerle olamamanın üzgün duygularıyla” diyerek gönderdiği mesaj alkışlarla karşılandı. Balbay’ın “İlk büyük toplantısının Sivas kongresi olduğu kabul edilen CHP’nin kurultayını Silivri’den selamlıyorum. Cumhuriyetimizin ilk on yılının özelliği her yanın demir ağlarla örülmüş olması, son on yılı ise demir parmaklıklarla örülmesidir. Bunu kıracak olan CHP’dir. Yurtta barış dünyada barış mücadelesinin arasına beni de koyunuz. Silivri’den beden ve beyin sağlığıyla çıkmanın size karşı da sorumluluk olduğunun bilincindeyim. Özgürlükte buluşmak ümidiyle” mesajı coşkulu alkışlarla karşılandı. TÜREY KÖSE ANKARA CHP’nin 16. olağanüstü tüzük kurultayı partideki “eskiyeni” saflaşmasını netleştirirken; eski genel başkan Deniz Baykal kurultayı evinde televizyondan izledi, eski genel sekreter Önder Sav ise bir otelde yandaşlarıyla toplantı yaptı. İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın Silivri’den gönderdiği mesajlar coşkulu alkışlarla karşılanırken, sağlık nedeniyle tahliye edilen Doğan Yurdakul da kurultaya bir mesaj gönderdi. CHP kurultayından bazı ilginç notlar şöyle: Kurultaya özel olarak davet edilen Toplumsal Bellek Platformu üyeleri salondaydı. CHP lideri Kılıçdaroğlu eşiyle birlikte salona girerken “Demokrasi ve özgürlük savaşcısı” olarak anons edildi. Kılıçdaroğlu salona geldikten sonra CHP Gençlik Örgütü, dev bir “Gençliğe yer verin iktidara ge C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear