23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ 4 CHP KURULTAYI Kaygı ve Korku Yaygınlaşırsa! Uzun bir süredir birinci sayfa haberleri ‘kaygı verici’. Gözaltılar, polis operasyonları, savcılar, yargıçlar, tutuklamalar, hapishaneler, iddialar, savunmalar. Üçüncü sayfa haberleri ‘kaygı verici’. Öldürmeler, ölümlü kazalar, kavgalar, yaralılar. Ara sayfa haberleri ‘kaygı verici’. Küçük yaştaki kız çocuklarına tecavüzler, toplu tecavüzler, gözleri kapatılmış küçük kız fotoğrafları, erişkin tecavüzcü listeleri. Futbola baksanız şike iddiaları. Takım yöneticilerinin birbirini suçlamaları. Yolsuzluk haberleri. Çalmalar, çırpmalar. Toplumun ruh sağlığı bozuluyor. Yapılan bir toplantıda bu konu ele alınmış. Geç bile kalınmış. Toplumun ruh sağlığı çoktan bozuldu. Kaygı, anksiyete daha da yaygınlaştı. Korku, insanların içlerine sindi. Depresyon, ruhsal çöküntü, gündelik ruhsal durum oldu. Paranoya, kuşkuculuk, güven duymanın yerini aldı. Şizofreni, akıl yarılması, insanın kişisel sığınağı oldu. Ruh sağlığı bir kez bozulmasın, düzelmesi de kolay değildir. Toplumun tümü de bu durumdan çok şey kaybeder. ??? Öncelikle, insanlar “güven duygusu”nu kaybederler. Güven duygusu sanıldığından çok daha önemlidir. İnsanlara güvenemezsiniz. Yarına güvenemezsiniz. Bugüne güvenemezsiniz. Artık düne de güvenemezsiniz. Her şey bir kuşku sisinin içinde bulanıklaşır. Duyduklarınıza güvenemezsiniz. Gördüklerinize güvenemezsiniz. Kendinize güveniniz uçmuş gitmiştir. Yaptıklarınızın önemi kalmamıştır. Yaşadıklarınızın anlamı silikleşmiştir. Tehlikeli bir “sosyal depresyon” yaşanmaktadır. Bu durumdan çıkmak geleceğin temel görevidir. Ama nasıl? ??? Çözümde ilk adım, neyin, neden olduğunu bilmektir. Durumu nedenleriyle bilmek çözümün ilk adımıdır. İkinci adım; güven verici kararlılıktır. Bu adımın harekete geçmekle kanıtlanması gerekir. ‘Güven verici kararlı hareket’, ‘sosyal depresyon’u kaldıracaktır. Bugün, aslında bütün toplum neyin neden olduğunu biliyor. Her şey o kadar ortada, o kadar açıktır ki, anlamamak, bilmemek olanaksızdır. Ama zor gelen, sorumluluk almaktır. Zor gelen, harekete geçmektir. Bunun da anlaşılır nedenleri vardır. Baskıcı bir yönetim, güvensiz bir ortam, korunmasız bir toplum, elbette insanları duraksatır, çekindirir. Bu durum da insanların sorumluluk almalarını, harekete geçmelerini engeller. Ancak bu kısırdöngünün kırılmasının başka yolu da yoktur. Tarihte de, günümüzde de görülmektedir ki, zulmü durdurmanın yolu karşı çıkmaktır. Doğru olanın yanında yer almaktır. Güven verici kararlılıkla, harekete geçmektir. Toplumun liderlerine, lider kadrolarına günümüzde düşen görev budur. Şunu unutmayalım ki, toplumumuzda büyük bir kesim görülen haksızlıkları onaylamıyor, desteklemiyor. Toplumsal algı, ülkemizde pek çok haksızlığın yapıldığı, otoriter bir yönetime açıkça gidildiği, toplumun bölünmeye itildiği yolundadır. Bunu görmek, bunu bilmek yeterli değildir. Güven verici kararlı hareketlilik gereklidir. Özellikle CHP kadrolarının bu durumun ne denli önem taşıdığını görmeleri zorunludur. Her türlü iç çekişmelerin bırakılması, kişisel hesaplardan kaçınılması, büyük bir enerjinin hedefe yönelmesinin acil görev olduğunun bilinmesi tarihsel görevdir. Yarının çok geç olacağını bugün görmek gerekiyor. O yarın ki hepimizin geleceğidir. Şenlik havasında geçen kurultaya katılan CHP’liler bir demokrasi şöleni yaşadılar. Kurultay için sabahın erken saatlerinde salonun önünde toplanan binlerce partili içeri girdikten sonra kurultayı coşkuyla izledi. Milletvekilleri Şafak Pavey ve Binnaz Toprak tüzük oylaması sırasında “CHP’nin Rotası Kadın Kotası” dövizini taşıdı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ, CEM ÖKSÜZAA) ‘Diktatörlüğe direnin’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, yargının siyasi otoritenin emrine girdiğini, yasamada CHP’nin sesinin kısılmak istendiğini söyleyerek ‘Herkesi zulme karşı, postmodern diktatörlüğe karşı direnişe davet ediyorum’ dedi MAHMUT LICALI ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, devrimi yapmaya CHP’nin kendisinden başlayacaklarını belirterek CHP’li olmanın Mustafa Kemal Atatürk olmak olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, Nâzım Hikmet’in “Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” dizelerine atıf yaparak “Herkesi zulme karşı, postmodern diktatörlüğe karşı direnişe davet ediyorum” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin 16. olağanüstü kurultayında yaptığı konuşmanın satır başları şöyle: CHP, Türk halkının var olma iradesinin, bağımsızlığın, özgürlüğün adıdır. CHP’liler zor günlerin adamlarıdır. CHP emperyalistlerin analarından emdikleri sütü burunlarından getiren partidir. Mehmet Akif’in güzel bir şiiri var: “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” CHP’li olmak dostluktur, barıştır, herkesi kucaklamak, halkın değerleriyle yaşamaktır. CHP’li olmak, devrimci olmak, Cumhuriyetin kurucusu, demokrasinin önderi, çağ değiştirecek kudrete sahip olmak demektir. Özetle CHP’li olmak Mustafa Kemal olmak demektir. Demokrasi bir giysi değil memleket ruhu Demokratik mücadeleyi yapmak her yiğidin harcı değildir. Biz ateş çemberinden geçtik demokrasiyi getirdik. Demokrasiyi bir küfür olarak algılayan birinden demokrasi beklenebilir mi? “Eski gömleğimi çıkardım demokrasi gömleğimi giydim” diyorlar. Demokrasi bir kıyafet ve giysi değil, memleketin ruhudur. ‘Kul hakkı yemedik’ CHP tarihte bir şey yapmamıştır, CHP’nin bir dikili ağacı yok derler. Örnek veriyorum: Osmanlı’nın parasını yabancılar basardı. İlk kez kendi paramızı basmak için 1 Haziran 1930’da Merkez Bankası’nı kurduk. 3 Mayıs 1934’te kendi yaptığımız uçak Kayseri’den kalktı, Ankara’ya indi. Şimdi bunu yapabiliyor musun? 1932’de ilk denizaltının omurgası Haliç’e yerleştirildi. Bu ülkeyi demir ağlarla ördük. 4 Haziran 1940’ta Düyunu Umumiye’nin, Osmanlı’nın borçları son kuruşuna kadar ödendi. Bütün bunları yaparken CHP 2. Dünya Harbi’ne girmedi. Hiçbir çocuğu babasız bırakmadı. Birilerinin dış politikada taşeronluğunu yapmadı. CHP’liler asla ve asla kul hakkı yemediler, asla ve asla yolsuzluğa bulaşmadılar, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmadılar. ‘Bu devrim gençlere ve kadınlara emanet’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, tüzük kurultayında yaptığı konuşmada CHP’nin kadınların evi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Buradan Türkiye’deki bütün kadınlara sesleniyorum: İster çalışsın, ister ev hanımı olsun. Size seçme seçilme hakkını getiren CHP, bütün kadınların evidir. Şimdi onlara bir hak daha getiriyoruz. Kadın kotasını yüzde 33’e çıkarıyoz. Kız çocuklarının okuması için, onların aydın birer yurtsever olmaları için mücadele edeceğiz. Bu kapsamda TBMM’deki “4+4+4 tasarısı”nı şiddetle protesto edi yorum. Kimseyi ötekileştirmeden, inancına, giysisine bakmadan her kadını CHP çatısı altına bekliyoruz. “ Kılıçdaroğlu tüzüğün kabul edilmesinin ardından da şöyle konuştu: “Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Çocuklarınıza CHP’nin tarihini nasıl değiştirdiğini, nasıl çağdaşlaştırdığınızı çok iyi anlatacaksınız... Kadınların sesi, gençlerin sesi bundan sonra daha fazla çıkacak. Bir devrim yaptık, bu devrimi gençlere ve kadınlara emanet ediyoruz. Ufak tefek aksaklıklar olabilir. O aksaklıklıkları yerine getirmek sizin görevinizdir.” ‘Kâğıt üzerinde bir tüzük değil’ Demokrasiyi getiren bir partiyiz, büyük dönüşümlere imza atan partiyiz. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı verenler Cumhuriyeti kurdular, halkın iradesini öne çıkardılar. Şimdi özgürlüğün ve demokrasinin devrimini yapmak zorundayız. Bunun için ilk iş olarak CHP’nin tüzüğünden başlayacağız. İçtüzüğü özgürlükçü yapacağız. Bakınız kimse, bir başka partinin tüzüğünü merak etmiyor. Herkes biliyor ki CHP’nin tüzüğü kâğıt üzerinde değil, uygulanacak bir metindir. Geldiğimiz rejim demokrasi değil, postmodern diktatörlük denilen durumdur. Her şey bir kişinin iki dudağının arasında. Yargı siyasi otoritenin emrinde. Yasamada CHP’nin sesi kısılmak isteniyor. İstediğiniz kadar saldırın, CHP değişmez ve dönüşmez bir kaledir. Diyelim ki bir yargıç karar verdi ve bu AKP’nin hoşuna gitmedi. O yargıç 5 dakika sonra görevden alınıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın gömleğinde takılanlar, demokrasi var mı diye şu iki soruyu yanıtlasınlar: Birinci soru, Erdoğan aleyhine bir şey yazarsam başıma bir şey gelir mi? İkinci soru, acaba benim telefonlarım dinleniyor mu? Adam gibi iki soru sordum, adam gibi yanıtlayın. Postmodern bir diktatörlükte gömlek demokrasisi var bizde. Türkiye bütün demokratik ülkelerde kara listede. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın rakamlarını söyleyeceğim: AKP iktidarında faili meçhul sayısı 166, cezaevinde ve gözaltında ölüm 322, yargısız infaz 428. Jet hızıyla okunmadan imzalanan yasayla Başbakan Erdoğan’a çete kurma yetkisi verildi. ‘En büyük bölücü Erdoğan’ Mahkemelerde çocukların hangi suçlardan yargılandığını söylüyorum: Saç kestirmek, puşi takmak, yumurta taşımak, konser bileti satmak, basın açıklaması yapmak, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak, 1 Mayıs’a katılmak, YÖK’ü protesto etmek, kitap okumak... Bizi izlemeye gelen yabancı diplomatlara sorun, bu suçlar sizin ülkenizde var mı? Yok. Bunlar Türkiye’de var. Erdoğan’ın siyasi yaşama atıldıktan sonra bütün demeçlerinde üç temel şey görürsünüz: Saldırganlık, nefret ve intikam. Bütün bu söylemlerin temelinde bölücülük var. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük bölücüsü Recep Tayyip Erdoğan’dır. ‘52 değil, 552 müfettiş gönder’ CHP’li belediyeler dik durun, onurlu durun; veremeyecek hesabınız yok, çünkü siz CHP’lisiniz. Polis destekli, yargı destekli üstünüze geliyorlar. İzmir’e 52 değil, 552 müfettiş daha göndermezsen namertsin. Belediye başkanımız mandalina almış, okulda çocuklara dağıtmış; süt almış dağıtmış, vay sen misin dağıtan... Devletin temeli ve mülkü adalettir. Oradaki mülk kavramını Erdoğan kendinin olduğunu sanıyor. Bu devlet AKP’nin devletidir. Bu devlette gençler, kadınlar, namuslu kadınlar yok. Soyguncular, kurban parası, zekât parası yiyenler var. Ve bunların tamamı Recep Tayyip Erdoğan’ın kankaları. Buradan halkı soyan hırsızlara sesleniyorum. Eğer rahatlıkla arsızlık yapmak istiyorsanız Recep Tayyip Erdoğan’la irtibat kurun; ne savcı, ne polis dokunur size. ‘Her şey iki dudağının arasında’ ‘12 Eylül’ün artıkları’ ‘Kardeşçe yaşayan Türkiye’yi kuracağız’ Konuşmasını Nâzım Hikmet’in şiiriyle bitiren Kılıçdaroğlu, “Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... CHP tarihin en önemli kalelerinden biridir. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayan bir Türkiye kuracağız” dedi. ‘Türkiye kara listede’ Bunlar 12 Eylül’ün artıklarıdır. Arkasında babaları Kenan Evren var. Toplumu o kadar uyutmaya meraklı ki 1940’larda yasaklanan kitaplardan bahsediyor. Sen bırak 1940’ları, senin iktidarında basılmamış kitap yasaklandı. Yürekli, onurlu duran bütün gazeteci arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum... İktidar ve muhalefet gelin beraber özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Türkiye’yi bir demokrasi ayıbından kurtaralım. İn faza dönüşen tutukluluk sürelerini halledelim. Milletvekilleri demir parmaklıklar arkasında kalmasın. Gelin faili meçhullerde zamanaşımını kaldıralım. İradenin parlamentoya yansıması için seçim barajını kaldıralım. Toplantı ve Yürüyüş Yasası’nı değiştirelim. ‘Vicdanlı yargı olsun’ Üniversiteler özerk olsun. Militanlaşan yargı değil, vicdanı olan bir yargı yaratalım. Özel yaşamın gizliliğine saygı duyalım. Bunları yaptığımız zaman Türkiye normalleşir. Mazlumlar CHP’nin ortak pay dasıdır. CHP, evinin önündeki ceviz ağacı kurumasın, kardeşlerimi okutuyorum diyen 17 yaşındaki Leyla’dır. Leyla’nın yanında direnirken, yerde sürüklenen, karakola götürülen, başörtüsüne el uzatılan Nafiye Ana’dır. Uludere’nin Gülyazı köyünde 34 yurttaşımız katledildi. CHP bu yurttaşlarımızdır. CHP, Van’da çadırda yangında ölen çocuklardır, faili meçhule kurban gidenlerdir, Tayyip Erdoğan’ın PKK ile pazarlığı nedeniyle şehit olan Mehmetçiklerdir. Suçunu bilmeden aylarca cezaevinde kalan gazetecidir CHP. Delegeleri bugünkü kurultaya davet etti CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir mesaj yayımlayarak, 16. olağanüstü kurultaya katılanlara teşekkür etti ve delegeleri bugün Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda toplanacak 17. olağanüstü kurultaya katılmaya çağırdı. Kılıçdaroğlu CHP delegelerinin cep telefonlarına, “Sevgili delege arkadaşım. Partimizin 17. olağanüstü kurultayı 27 Şubat Pazartesi günü saat 10.00’da Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nda toplanacaktır. Bütün delege arkadaşlarımı kurultay salonuna bekliyorum” diye mesaj gönderdi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear