Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2012 CUMA 6 HABERLER İSTANBUL BÖLGE BAŞKANI MERKEZE Balyoz sanığı Koramiral Erenoğlu, gönderdiği mektupta, hakkında üretilen sahte verileri anlattı Büyükşehir belgeli yanıt BARKIN ŞIK ANKARA Balyoz davası kapsamında 14 Eylül 2011 tarihinde tutuklanan Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, “Dijital terör çetesi ve bu çetenin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmış işbirlikçileri” tarafından oluşturulduğunu savunduğu verileri, Cumhuriyet’e gönderdiği bir mektup ile paylaştı. “Alnım ak, vicdanım rahat ve yüreğim tertemizdir” diyen Erenoğlu, 2003 tarihli harddisk içerisinde cami bombalama iddiası ile ilgili olarak yer alan cadde ve sokak isimlerinin 2006 ve 2007 yıllarında verildiğine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yazısına dikkat çekti. Erenoğlu, Donanma Komutanlığı’nda ele geçirilen ve 2003 tarihinde oluşturulduğu belirtilen 5 No’lu harddisk içerisinde yer alan “sahte dijital verileri” şöyle sıraladı: Donanma Komutanlığı’nda bulunan bilgisayar yazıları arasındaki, ‘Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emekli Müzahir Personel Listesi’nde 1998 ve 2000 yıllarında vefat eden iki emekli amiralin (Fotoğraf: AAECVET ATİK) isimleri yer almakta. Liste 2003’te oluşturuldu ancak, Tuğamiral Nevzat Hilmi Sertel 3 Kasım 1998’de, Tuğamiral Burhan Durcan ise 5 Temmuz 2000 tarihinde vefat etti. 5 Numaralı harddisk’te 18 Ağustos 2008 tarihli gerçek bir ‘Bireysel Emeklilik Alındı Belgesi’ bulunduğu ancak bu belgenin bilgisayarlara kayıt tarihinin 19 Şubat 2003 olarak değiştirilmiş olduğu tespit edildi. Cami bombalama iddiası ile ilgili olarak yer alan cadde ve sokak isimleri 2006 ve HATİCE TUNCER 2007 yıllarında konuldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınan cevaİkinci Ergenekon davasında bi yazıya göre, İsmailağa Camii yakın mahkeme heyeti başkanı Haçevresinde bulunan İsmailağa Sokağı, san Hüseyin Özese, tutuksuz Manyazisade Caddesi ve Darüşşafasanık eski MGK Genel Sekka Caddesi’nin isimleri 2006 ve reteri Tuncer Kılınç ’a 28 2007’de verildi. Şubat kararının alındığı top Uzaktan kumandalı ilk cep telelantıya katılıp katılmadığını fonu düzeneği Kara Kuvvetleri Kosordu. Kılınç, görüşmelerinin mutanlığı yazılarına göre ilk kez 12 örgütsel irtibat olarak deAğustos 2004 tarihinde kullanıldı. ğerlendirilmesini eleştirerek Koramiral Fatih Belediye Başkanlığı’ndan “MGK Genel Sekreterliği Erenoğlu alınan yazılara göre, Fatih, Beyazıt adeta bir hacet kapısı gibiMahallesi ve Sahaflar Çarşısı çevredir. Bugünkü başbakan da sinde iddialara konu olan tarihte açık henüz milletvekili olmadan halk pazarı bulunmuyordu. seçimi kazanmış bir parti Belediyeden alınan resmi bilgilere göbaşkanı olarak bir cumartesi güre, Eminönü ve Vezneciler arasında iddia nü ziyaretime gelmiş ve 1.5 saat edilen tarihte tramvay hattı bulunmuyordu. kendileriyle görüşülmüştür” dedi. Cami bombalama iddiası ile ilgili ola159. duruşmada Kılınç, kendisine rak iki ayrı kişi tarafından iki ayrı cami yönelik iddialara ilişkin şu savunmaiçin hazırlanan keşif sonuç raporunun aynı yı yaptı: “Bütün bu dayanaksız, kasatırlarında aynı kelime hataları yazıldı. nıttan yoksun yakıştırmalarla sayın Türkiye’de toplantılara katıldıkları idsavcıların, emniyet mensuplarının dia edilen şahıslardan çoğunun toplantı takendi kafalarında yarattıkları bir örrihlerinde yurtdışında, tatbikatta ve yüzlerce gütün sözde üyesi olduğumu, zorladeniz mili uzakta denizlerdeki gemilerde gönarak sizlere ispat etmeye çalıştıkları revli oldukları hiçbir tereddüde mahal bırakortadadır. Ben ne onların kafalarınmayacak şekilde kanıtlanmıştır. daki ne de herhangi bir illegal örgütün Darbe planındaki icraya ilişkin mene üyesiyim ne de sempatizanıyım.” sajların verileceği iddia edilen Kral TV Kılınç, Mustafa Balbay’a ait olduğu kısa mesaj sistemi 2005 yılında başladı. Meclis’e 15 bin imza Silivri Cezaevi’nin içinde görülen Balyoz, Ergenekon ve İnternet Andıcı gibi davalarda tutuklanan isimlerin yakınları, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması talebini içeren 15 bin imzayı TBMM Başkanlığı’na sundu. Vardiya Bizde Platformu, arasında CHP ve ADD’nin de bulunduğu sivil toplum örgütü ve partinin oluşturduğu 30 kuruluşun desteğiyle özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için imza kampanyası başlatmıştı. 15 bin imzanın TBMM’ye verilmesi için toplanan Vardiya Bizde Platformu üyeleri, Meclis bitişiğindeki Milli Egemenlik Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Büyük bir bayrak açan tutuklu yakınları, “Adaleti mumla arıyoruz” dövizleri taşıdı. Tutuklu emekli Tümamiral Deniz Kutluk’un eşi İrem Kutluk, “Hukuki bir kaos yaşandığını” söyledi. İntihar eden Yarbay Ali Tatar’ın kardeşi Ahmet Tatar “Bugün bu mahkemeler adeta hukukun kara delikleri haline geldiler” dedi. Kutluk, 15 bin imzanın yer aldığı klasörleri CHP’li İnce’ye teslim etti. İnce ve beraberindeki 11 CHP’li vekil de imzaları TBMM Başkanlığı’na teslim etti. MİT: Görev değişikliği eski ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nın İstanbul Bölge Başkanlığı’nda görev değişikliği yapıldığı bildirildi. Bölge Başkanı İ.N. Müsteşarlık merkezine alınırken yerine A.D’nin atandığı kaydedildi. MİT kaynakları, görev değişikliğinin yeni olmadığını belirterek atama kararnamesinin kurum tarafında ocak ayında gönderildiğini, görev değişikliğinin ise şubat ayı başında gerçekleştiğini bildirdi. MİT kaynakları, atamanın KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu MİT mensuplarının ifadeye çağrılması süreciyle ilgisinin bulunmadığını savundu. YURDAKUL: EN BÜYÜK SORUN TECRİT Eski MGK Genel Sekreteri, ‘Erdoğan’ın ziyareti de mi örgütsel irtibat?’ diye sordu Kılınç’a 28 Şubat soruları ileri sürülen notlarda kendisine “Bu AKP’yi sadece yasal yollardan durdurmak mümkün değil” gibi bir ifade atfedildiğini belirterek “Sayın Balbay ile de birkaç kez görüşmüştüm. Şunu itiraf edeyim ki o günlerde seçimi kesin olarak kazanacağı beklenen AKP’nin içinden çıktığı parti dahil o siyasal ve sosyal görüşteki hiçbir partiye sempati duymam mümkün değildir. Ancak böyle saçma bir ifadenin söz konusu olamayacağı açıktır. Bu ifadeler Balbay’ın benim değerlendirmemden aldığı notlar olamaz. Zira akıl ve mantıkla bağdaşmayan ifadeler yer alıyor. Sayın Balbay da konu edilen günlüklerin tahrif edilmiş olduğunu belirtmiştir” dedi. Kılınç, “Mustafa Balbay’a YAŞ ve MGK toplantılarına ilişkin bilgi sızdırdığı” iddiasıyla ilgili olarak “Bir kısım gizli belgeleri sızdırdığım yolundaki iddia tamanen asılsızdır. Bu suçlamayı şahsıma yapılmış bir hakaret olarak değerlendiriyorum” diye açıklama yaptı. Kılınç, eski başbakanlardan 2006’da kaybettiğimiz Bülent Ecevit’in koruması Recai Birgün’ün “Kılınç emekli olduktan sonra Ecevit’in konutuna gidip askerler olarak DSP’nin yönetimini kendilerinin oluşturduğu bir gruba devredilmesini istediği” şeklindeki tanık ifadesine ilişkin olarak, “Tamamen hayal mahsülü” dedi. Kılınç, 2004 başında parti başkanlığından ayrılacağı açıklandığında Ecevit’in evine gittiğini ve “Parti başkanlığına genç ve dinamik birinin getirilmesi” düşüncelerini aktardığını anlattı. Kılınç, “Ecevit, hatta ‘Sayın Paşam siz 810 arkadaşınızla buyrun partimize katılın’ şeklinde teklifte bulundular” dedi. Başkan Özese, Kılınç’a “28 Şubat 1997 de göreviniz neydi” diye sordu. Kılınç, “Milli Savunma Bakanlığı Müşteşarı’ydım” diye yanıt verdi. Özese’nin “28 Şubat kararlarının alındığı MGK toplantına katıldınız mı” sorusunu Kılınç, “Hayır, MSB Müsteşarı olarak o toplantıya katılma şansım yoktu” diye yanıtladı. Başkan Özese, Kılınç’a dosyadaki bazı belgelere dayanarak “Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven gibi darbe planlarından haberdar olup olmadığını” sordu. Kılınç, “Bahsi geçen konularla ilgili bir bilgim yok” diye yanıt verdi. Tutuksuz sanık eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek de savunmasında “27 Mayıs’ta Kırkkale’de işçiydim. 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta sendikacıydım” diye konuştu. Özbek, sözlerini şöyle sürdürdü: “38 yıldır mücadele eden bir sendikacının terör örgütüyle, ihtilalle ne işi olabilir?” ‘Pehlivan’a kitap cezası verildi’ İstanbul haber Servisi Odatv davası kapsamında yaklaşık 1 yıldır tutuklu bulunan ve sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilen Odatv Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul, CNNTürk’te gazeteci Ayşenur Arslan’ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi’ne telefon ile katıldı. Cezaevinde bulunan diğer tutuklulara “selam” gönderen Yurdakul, “Aklımın, gönlümün yarısını orada bırakıp çıktım. Onlar çıkmadan rahat edemeyeceğim” dedi. Yurdakul, “Barış Pehlivan’ın kitabı çıktıktan sonra Soner Yalçın’ın yanından alındı. Yani bir bakıma kitap cezası verdiler” diye konuştu. Cezaevlerinde tuvalet temizlemek zorunda bırakılan Vatan muhabiri Çağdaş Ulus ile ilgili bir soru üzerine Yurdakul, “Korkunç bir şey. Ben 12 Mart, 12 Eylül döneminde cezaevinde kaldım. Orada bile böyle zulüm uygulanmamıştır. Çağdaş, kadar değil, ama biz de Silivri’de zor durumdaydık. Orada en önemli problem tecrit” dedi. Yurdakul, “Alt koğuşumda Yalçın Küçük, Coşkun Musluk kalıyor. Tahliyem sırasında onların kapısının önünden geçtim, kapıya vurup beni uğurladılar diye azar işittiler onlar” dedi. ‘Ecevit beni DSP’ye davet etti’ Cindoruk hükümetin son icraatlarının Milli Görüş gömleğini hiçbir zaman çıkarmadığını gösterdiğini söyledi ULUDERE KATLİAMI ‘AKP Türkiye’yi dönüştürüyor’ LEYLA TAVŞANOĞLU Aileler tazminatı kabul etmedi İLHAN TAŞCI Yılların siyasetçisi, hukukçu Hüsamettin Cindoruk’la ülkenin zirvesindeki çekişmeleri, yaşanan kaosu konuşuyoruz. Cindoruk, AKP hükümetinin kendi hedeflerine ulaşmak için Türkiye’yi dönüştürme çabası içinde olduğuna dikkat çekiyor; son icraatlarıyla da Milli Görüş gömleğini hiçbir zaman çıkarmadığı gerçeğinin ortaya çıktığını söylüyor. Siyasetteki bu son olaylar sizce neyin göstergesi? CİNDORUK Ben hadiseye daha yukarıdan bakıyorum. AKP yapı değiştiriyor. Giderek muhafazakâr bir demokrat parti olmaktan çıkıyor. Müslüman Kardeşler ya da İhvan dediğimiz bir parti niteliğini alıyor. AKP aslında vesayet rejimine karşı olduğunu söylüyordu. Cumhuriyet kanunlarının, Cumhuriyetin anayasasının kendilerini sıktığını, dışladığını ifade ediyorlardı. Kuruluş aşamasında daima demokrasiyi özümseyen, demokrasiyle muhafazakârlığı birleştiren bir yol çizmişlerdi. Programları da böyle. Ama son zamanlarda yaptıkları işler programlarına muhalefettir. ‘SİLAH GÜCÜYLE BÖLGEYE LİDER OLMAK İSTİYORLAR’ Siz bölgedeki Müslüman ülkelerin lideri olmak istiyorlar, dediniz. O zaman adama hangi Müslümanın lideri olacaksın, diye sormazlar mı? Silah gücüyle lider olmak istiyorlar diye düşünüyorum. ABD’nin yeni Ortadoğu projesinde daha önce de söylediği gibi Başbakan’ın rolü var. Bu rolü hayata geçirmek için bir iç düzenleme yapıyor. Buradaki sıkıntısı terör. O sıkıntıyı aşabilmek için din faktörünü kullanmaya çalışıyor. Başbakan’ın derin bir siyasi kültürü yok. Ama Dışişleri Bakanı’nın var. Dışişleri Bakanı’nın Stratejik Derinlik kitabında söz ettiği bir dış siyaset var. Bu, Cumhuriyet’in 90 yıllık çok başarılı dış siyasetinden sapmadır. Türkiye’nin ekonomik gücü arttıkça ve halk desteği iyice sağlamlaştıkça ABD’nin desteğiyle başarılı olacağını düşünüyor. Ama bizim siyasi tarihimizde her zaman 10 yıl sonra oyların dağılması vardır. Bakın, bugün ANAP mı, AP mi, DYP mi kaldı ortada? Bunların dağılmasının nedeni, çekirdek anafikri bir türlü yerleştirememiş olmaları. Üstelik başarısızlık halkı bıktırıyor. CHP’nin başına gelenin nedeni de bu. Öte yandan CHP toparlanırsa AKP oylarının en fazla kayacağı alan CHP alanıdır. faza ediyorlar. Dindar nesil yetiştireceğiz, diyorlar. Bu, Mehmet AkifNecip Fazıl çizgisidir. O dönemde demokrasi kültürü gelişmediği için o sözler söylenebilirdi. Ama artık bugün tam olmasa da bir demokrasimiz, paylaşım kültürümüz, AB’ye girme isteğimiz var. Söyledikleri, bunlarla çelişiyor. Adını koymadan, birtakım uygulamalarla istediklerini gerçekleştiriyorlar. En son Atatürk Kanunu’na durduk yerde karşı çıktılar. O tarihlerde olan hadiseleri tam kavramadan, yaşamadan buna karşı çıkmak doğru değil. Atatürk Kanunu’nun çıktığı 61 yıl içinde yedi kişi mahkum olmuş. İkisinde mahkum olan Necip Fazıl Kısakürek. Bu kanun hem Cumhuriyet hem Atatürk hem de laiklik için bir zırh oluşturmuştur. AKP hükümetinin değerli sözcüsü açıkça, “Biz bu kanunu kaldıracağız” diyor. ‘Atatürk’ü engel görüyorlar’ Üzerine toz kondurmadıkları Celal Bayar bu kanunun çıkmasına önayak olmadı mı? Kanunun çıkmaması halinde cumhurbaşkanlığı ve DP üyeliğinden istifa edeceği tehdidinde bulunuyor. Ama AKP bunu kaldırmayı hedeflediği gibi, hedef tahtasında 19 Mayıs törenleri de var. Dahası, zorunlu eğitimi üçe bölerek dini eğitimi öne çıkarmaya çalışıyor. Bunları sadece anayasaya aykırılıkla düşünmek yanlış. Ben onların Milli Görüş’ten ayrılmadıklarını görüyorum. Anladığım kadarıyla Başbakan ve arkadaşları artık dünyadaki sistematiğin içinde kendilerinin bu konuma gelmelerini faydalı buluyorlar. Bu konum onlara nasıl bir yarar sağlar? Anlaşılan bölgedeki Müslüman ülkelerin lideri olmak istiyorlar. Atatürk’ü bir put gibi gördüklerini söylüyorlardı. Atatürk kendileri için önemli bir engel. O putu kıracaklar. yaratma çabasındalar’ ‘İslam demokrat partisi Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, hatta Sayın Demirel’e karşı çıkıyor. Bizleri ulusalcı olmakla suçluyor. Giderek yeni bir strateji geliştiriyor. Özellikle basın sözcüsü Hüseyin Çelik’in konuşmalarına dikkat etmek lazım. Çelik yeni bir strateji oluşturma peşinde. Bu, daha çok İslam kimliğine dayalı, Milli Görüş’e yakın bir düşünceyi temsil ediyor. Giderek de demokrasiden uzaklaşıyorlar. Art arta çıkardıkları kanunlar bunu gösteriyor. Bu kanunları çıkarırken de anayasaya aykırılığı dikkate almıyorlar. Öte yandan yeni bir ana yasa dayatması içindeler. Daha önce yeni bir anayasadan ümitli değil miydiniz? Özellikle Sayın Cemil Çiçek’in gayretlerinden ümitliydim. Ama son zamanlarda onun da tavrı, düşünceleri giderek benim söylediklerimi doğruluyor. Artık siyasi iktidarın bir değişim dönemine girdiğini düşünüyorum. Hatta mezhep kavgalarına girmeye başladılar. Şiiliğin, Aleviliğin üzerine gidiyorlar. Yurtdışında, komşularımızdaki halk hareketlerinde de taraf olmaya başladılar. AKP içinde bu değişimin yaşandığı fark ediliyor mu? Kimisi farkında, kimisi değil. Bu sıkıntı ve rici bir değişim. Çünkü seçmenleriyle ilişkilerini bozabilir. Bugün elde ettikleri yüzde 50 oy oranında, bu fikirleri paylaşmayan pek çok seçmen var. DP liberal bir partiydi. AP muhafazakâr demokrat bir partiydi. O çizgiden sonra şimdi İslam demokrat partisi yaratma çabası var. Ama kendilerine İslam demokrat demiyorlar. Çünkü hem anayasayla karşı karşıya kalırlar hem de sempatik olmayabilirler düşüncesindeler. Bunu örtmek için muhafazakâr olduklarını söylüyorlar. Peki, geçmişten gelen değerlerin hiçbirini muhafaza etmeden nasıl muhafazakâr olunabilir? Sadece kendilerini ve iktidarlarını muha C MY B C MY B ANKARA Savaş uçaklarının hava harekâtı sonucunda Uludere’deki katliamda yaşamını yitiren 34 kişinin aileleri, kendilerine ödenecek tazminat için başvuruda bulunmadılar. Şırnak Valisi Vahdettin Özkan’ın ailelerle görüşerek tazminatlarını almaları konusundaki ikna çabasından da sonuç çıkmadı. Ailelerin tazminatları alabilmeleri için tanınan 60 günlük süre 48 saat sonra dolacak. Uludere’de bombalı saldırıda yaşamını yitiren köylülerin ailelerine, Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Yasası hükümleri uyarınca tazminat ödeneceği duyurulmuştu. Yaşamını yitiren her bir köylü için ailelere 123’er bin lira ödenecekti. Bu ödemelerin yapılabilmesi için yasa gereği, ailelerin valiliğe başvurarak, tazminat talebinde bulunması gerekiyor. Tazminat istemiyle yapılacak başvuru süresinin dolması için iki gün kalırken, ailelerin hiçbirisinin girişimde bulunmadığı bildirildi. Şırnak Valisi Vahdettin Özkan’ın da ailelerle görüştüğü, kimi köylüleri ise telefonla arayarak tazminatları başvuru yapılması halinde ödemek istediklerini söyledi. Ancak valinin bu ikna çabasından sonuç çıkmadı. Ailelerin, olayın failleri belirlenmeden ve cezalandırılmadan tazminatı almama konusunda görüş birliğine vardıkları kaydedildi. Aileler, konuyla ilgili olarak, “Eğer biz tazminatı kabul edersek, çocuklarımızın öldürülmelerini kabul etmiş sayılırız” değerlendirmesini yaptılar. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan dün katıldığı bir törende gazetecilerin “Uludere’ye ne zaman gideceksiniz?” sorusuna “Önümüzdeki hafta içerisinde gideceğiz inşallah” yanıtını verdi.