Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ
4 HABERLER
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Toplumsal Duyarlılık...
Her insan duyarlıdır.
Her insan için duyarlılığın sınırları vardır.
Kimisi sadece ‘kendisi için’ duyarlıdır.
Kendi rahatı, kendi çıkarı, kendi durumu, kendi
geleceği.
Duyarlılığının yüzölçümü budur.
Kimisinin duyarlılığı ailesi ile sınırlıdır.
Ailesi, yakın akrabaları duyarlılık alanı içindedir.
Kimisinin duyarlılık sınırları, taşıdığı kimlikler
kadardır.
Ama kimi insanlar için duyarlılık bütün insanlar
içindir, bütün dünya içindir.
İşte bu insanlar, ‘evrensel uygarlık duyarlılığı’
olarak tanımlanacak bir duyarlılık sahibidirler.
Engin genişlikte evrensel, bütün insanlığı
kapsayan, tarih derinliğinde duyarlılık.
Toplumsal duyarlılık bu ölçülerde olduğu zaman
bir ‘aydın duyarlılığı’ olur.
İLHAN SELÇUK kültürünün ‘toplumsal
duyarlılığı’ budur.
Tarihte Sokrat’ların, Jefferson’ların,
Voltaire’lerin, Goethe’lerin, Stefan Zweig’ların
temsil ettiği ‘toplumsal duyarlılık’ budur.
Bizim kültürümüzde de Nâzım Hikmet’lerin,
Yaşar Kemal’lerin, Aziz Nesin’lerin, Oktay
Akbal’ların, Doğan Kuban’ların, Ataol
Behramoğlu’ların (ve elbette daha pek çok aydın
düşünürün, daha pek çok insanımızın) temsil ettiği
‘toplumsal duyarlılık’.
İlhan Selçuk, bu insanlık kültürünün seçkin bir
temsilcisidir.
Günümüz küresel tüketim kültürünün en çok
aşındırdığı da bu ‘toplumsal duyarlılık’tır.
Amerikalı sosyoloji profesörleri Richard
Sennett ile George Ritzer’in dikkat çektiği
‘Karakter Aşınması’ da budur, toplumsal
duyarlılığın yok oluşudur.
Günümüzde çocuklarımızın ve gençlerimizin
içine sürüklendiği ‘bencil zevkçilik, bencil
çıkarcılık’ en çok ‘toplumsal duyarlılığı’ yok ediyor.
‘Toplumsal duyarlılık’, bu sürüklenişe tepki
olarak dinlerin, milliyetlerin, etnik kökenlerin
alanına taşınıyor, ki bu da aydınlanma felsefesinin
adım adım gerileyişidir.
Aydınlanma felsefesinin laik dünyası,
küreselleşmenin saldırısı karşısında kendini
koruyamıyor.
Bütün dünyadaki kültürel değişime baktığımız
zaman gördüğümüz tablo şudur:
Bireyler, kendi çıkar alanlarına hapsedilerek
özgürleştiğine inandırılıyor.
Toplumlar inanç alanlarına sürüklenerek
demokratlaşma yanılgısına taşınıyor.
Bu yanılsama içinde dünyanın içine sokulduğu
eşitsizlik, kaynakların tüketilişi, değerlerin yok
edilişi gözlerden uzak tutuluyor.
Toplumların yönetimi bütünüyle şirket
çıkarlarına, şirket koruyucusu iktidarlara, dünya
ölçeğinde kapalı kapılar arkasındaki pazarlıklara
terk ediliyor.
Medya, halkı uyutma, toplumu yönlendirme
görevini her gün artan araçlarıyla üstleniyor.
Yazılı basın, görsel basın, internet her gün biraz
daha fazla reklam yoluyla satın alınmış bir ortam
olarak paranın hizmetine konuluyor.
İşte böyle bir sürüklenişte, ‘toplumsal duyarlılık’
ne pahasına olursa olsun, sahip çıkılması gereken
bir büyük değer oluyor.
İLHAN SELÇUK kültürünün yaşatılması gereken
nedenlerden birisi bu.
Hepimiz bu evrensel kültürün yaşatılmasını,
geliştirilmesini istiyoruz. Yaptığımız her şey bu
bilinçten kaynaklanıyor.
İşte, sevgili kardeşim Mustafa Balbay da bu
kültürün temsilcisi olmanın sıkıntılarını çekiyor.
Mustafa Balbay neden hapishanede?
Kendi çıkarı için bir şey istediği için mi? Hayır.
Kendi hesabına dalavereler çevirdiği için mi?
Hayır.
Mustafa Balbay, gazeteci olarak görevini yaptığı
için hapishanede yatıyor.
Mustafa Balbay nasıl gazetecilik yaptı da böyle
oldu?
Mustafa Balbay, ‘toplumsal sorumluluk sahibi’
olduğu için suçlandı.
Daha iyi bir Türkiye için gazetecilik yaptı.
Daha iyi bir dünya için gazetecilik yaptı.
Bir insan haksız olarak da yargılanabilir.
Ama onu tutuklayarak cezasını önceden
verirseniz bu büyük bir haksızlık olur.
Bu haksızlık 12 Eylül faşizminde bizim üç
yılımızın hapiste geçmesine malolmuştur.
Tutuklu olarak geçen, hükümsüz yatırılan üç yıl.
Fazlası da var. Ali Sirmen de iyi bilir.
Şimdi, bu ‘toplumsal duyarlılık’ değerini bütün
toplumumuza öğretmeliyiz.
Hepimiz birbirimizden sorumluyuz.
Hapiste haksız yere yatanlar oldukça hiçbirimiz
özgür olamayız.
Mustafa Balbay’ın 50. yaşını kutluyorum.
Elbette çıkacak. Elbette yazacak.
Daha iyi bir dünya. Daha adaletli bir dünya.
Hepimiz için...
erdalatak@gmail.com
SİVAS / ERZİNCAN (Cumhuriyet)
- CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçda-
roğlu, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn kendisine “Me-
mur Kemal Efendi” diye
seslendiğine dikkat çekerek
Erzincan’dan yanõt verdi:
“Sözde beni ve memurları
hakir görecek. Recep Bey’i
memurlara havale ediyo-
rum. Ama Recep Bey’e
şunu söylüyorum; 27.5
yıl kendi ülkeme, devle-
time onurumla hizmet
ettim. Boğazımdan aşa-
ğı haram lokma inme-
di. Ama şunu söyleye-
yim; ben memur Ke-
mal’im, ben işçi Ke-
mal’im, ben çiftçi
Kemal’im, ben
emekli Kemal’im,
ben Erzincanlıların,
halkın Kemal’iyim. Al-
lah’a çok şükür, kimse
bize ‘kalpazan Kemal’
demiyor, ‘ihaleye fesat ka-
rõştõran Kemal’ demiyor. Biz,
alnımız ak, yüreğimiz temiz hal-
kın karşısına çıkıyoruz. Recep Bey gi-
bi değiliz. Şimdi bir tane Başbakan var;
Recep Bey, memuru hakir görüyor, işçiyi,
çiftçiyi, emekliyi hakir görüyor.”
Kõlõçdaroğlu’nun ilk durağõ Sivas’tõ. Ko-
nakladõğõ Sivas Büyük Otel’deki kahvaltõlõ ba-
sõn toplantõsõnda gazetecilerle bir araya geldi.
Kõlõçdaroğlu, bir süre önce Başbakan Yar-
dõmcõsõ Bülent Arınç’a suikast yapõlacağõ id-
dialarõyla ülkenin meşgul edildiğini, kozmik
odaya kadar girildiğini anõmsatarak “Halkın
gündemini meşgul eden bu olayın her-
hangi bir sonuca varmamasını” eleştirdi.
CHP lideri, “AKP kriz yaratıyor. O krizin
arkasına geniş kitleleri sürüklüyor. Kendi
medyasıyla hep beraber bunu yapıyor.
Ondan sonra geriye dönüyor. O krizden
besleniyor. Adalet ve Kalkınma Partisi
krizden beslenen bir parti. Zaten Türki-
ye’nin karşılaştığı sorun da bu” dedi.
Erdoğan’õn, Deniz Baykal’õn istifa sürecine
ilişkin açõklamalarõnõn anõmsatõlmasõ üzerine Kõ-
lõçdaroğlu şunlarõ söyledi:
“Sayın Başbakan, partimizin iç işlerine mü-
dahale ederek ‘Acaba içlerinde bir çatõşma or-
tamõ yaratabilir miyim? Ülkede kriz yaratõyo-
rum, acaba CHP’de de bir kriz yaratabilir mi-
yim’ gibi ucuz bir politikanın içine girmiş du-
rumda. Aslında bir başbakana yakışacak bir
şey değil. CHP kurultayla birlikte yenilen-
me sürecine girdi. Bu dönemde toplumun
tüm kesimlerinin partiye yönelik ilgisi de art-
tı. Sayın Başbakan hazmedemiyor. Kurul-
tayla beraber temiz siyaset, düzgün siyaset,
halka hesap veren siyaset egemen olmaya baş-
ladı. Bunların üçü Sayın Başbakan’da yok.
Zemin kayıyor. Sayın Başbakan gidecek.”
Daha sonra Sivas’õn Zara ilçesinde binler-
ce kişiye hitap eden Kõlõçdaroğlu, Erdo-
ğan’õn önceki gün Isparta’daki mitinginde söy-
lediği “Bilmediğin aşı yeme, davul gibi şi-
şersin” sözlerine şöyle yanõt verdi:
“Allah’a çok şükür, çiğ yemedik ki karnı-
mız şişsin. Ama senin aklın fikrin yemekte.
Nerede bir şey olsa, yemek... Fındık diyorum,
fındık yemekten bahsediyor, kayısı diyo-
rum, yemekten bahsediyor. Yiye yiye doy-
madın mı? Allah gözünü doyursun. Bırak, bi-
raz da millet doysun. Fakir fukara edebiya-
tı yapanlar, Allah, peygamber diyerek din sö-
mürüsü yapanlar, hepsi han hamam sahibi
oldu. Bunlar bölücüdür. Ülkeyi böldüler, kar-
deşi kardeşe düşman yaptılar. Ama biz bö-
lünmeyeceğiz. Tek yürek olacağız. Diri, iri
olacağız, onurlu Türkiye’yi ayağa kaldıra-
cağız.”
Erdoğan’õn, “Ben kimseye hesap vermem”
dediğini ifade eden Kõlõçdaroğlu, “Sen kimsin
ki millete hesap vermeyeceksin? Ben, sana he-
sap soracağım Recep Bey. Nereye kaçarsan
kaç” dedi. Ardõndan Zara Belediyesi’ni ziyaret
eden Kõlõçdaroğlu, Hafik ve İmranlõ ilçelerin-
de de yurttaşlara seslendi, esnafõ ziyaret etti.
Daha sonra Erzincan’a geçen Kõlõçdaroğ-
lu, Cumhuriyet Meydanõ’nda düzenlenen
mitingde konuştu. Kõlõçdaroğ-
lu, AKP’yi “Adaletten Ka-
çanlar Partisi” olarak nite-
ledi. Miting alanõnda açõ-
lan “Recep Bey, adale-
tini bozduğun kan-
tar, gün gelir seni de
tartar” dövizini
okuyan Kõlõçda-
roğlu, “Onu orada
tartacağız” dedi.
AFYONKARAHİSAR/İZMİR
(Cumhuriyet) - Başbakan Tayyip Er-
doğan, CHP Genel Başkanõ Kemal Kı-
lıçdaroğlu’nun AKP’nin din istismarõ
yaptõğõ yönündeki açõklamalarõna
“CHP’nin genel başkanı, bizim din-
darlığımızı da, imanımızı da, ahlakımızı
da ölçecek kalibrede değildir. Önce
haddini bil yahu” diye karşõlõk verdi.
YARSAV’õ hedef almayõ sürdüren Er-
doğan, “Yargının içinde dernek kurulur
mu? YARSAV, bir boşluktan yararla-
narak bunu kurdu. Ki bunu da bizim ilk
fırsatta halletmemiz lazım” dedi.
Afyonkarahisar’da düzenlenen miting-
de partililere seslenen Erdoğan, son dö-
nemde artan terör saldõrõlarõnõn, provo-
kasyonlarõn tesadüf olmadõğõnõ ifade ede-
rek “Türkiye ne zaman atılıma geçtiy-
se, terör örgütü eylemlerini arttırdı.
Ekonomi ne zaman şaha kalktıysa, bu-
nu geri döndürmek için kirli se-
naryolar yazıldı. Bugün
de aynısını yapıyor” dedi.
Erdoğan, Kõlõçdaroğ-
lu’nun genel müdürlük
yaptõğõ dönemde, SSK’nin
8-9 yõl hep zarar ettiğini
ileri sürerek “Ne yaptın
sen orada? Kimleri ora-
lara doldurdun? İhale
yolsuzlukları ne ol-
du? Bunların neti-
cesinde SSK hep zarar etti. Doldur-
dukları insanların şimdi emeklilikleri ge-
liyor diye bunlar rahatsız oluyor” dedi.
Erdoğan, aynõ mevzuatla yargõya eleman
almak istediklerini, ancak Danõştay’õn,
mülakatõn kameraya alõnmasõ şartõ getir-
diğini anlatarak “Daha önce kamerayla
mı yapıyordunuz mülakatları? Dünya-
nın neresinde var böyle bir şey? Ama
bunlar kameralı odalara alışmışlar.
Kamera şakalarını iyi bilirler. Gizli
kameraları iyi bilirler” dedi. Erdoğan, de-
ğişikliğe karşõ çõkanlarõn, “Artık iste-
dikleri gibi yargıda at oynatamayacak
olmaktan” rahatsõzlõk duyduğunu sa-
vundu. Muhalefetin “AKP’nin yargıya
atama yapacağı” yönündeki eleştirileri-
ne karşõlõk da Erdoğan, “Güvenmiyor mu-
sun, ilk derece mahkemelerindeki yar-
gıya? HSYK’yi seçecekler. Tezgâhla
ülkeyi yönetmek istiyorlar” diye konuştu.
Yine YARSAV hedefte
YARSAV’õ hedef almayõ sürdüren Er-
doğan şöyle devam etti: “İşte söyledim ya,
CHP, MHP, BDP. Yanlarında kim var?
YARSAV. Böyle şey olur mu? Yargının
içinde dernek kurulur mu? Biz bunu 12
Eylül öncesinde gördük. Emniyet teş-
kilatının içinde maalesef sendikalar
oluştu, dernekler oluştu, bizim güven-
lik teşkilatımız birbirine düştü. Aynı şe-
kilde Milli Eğitim’de dernekler oluştu,
Milli Eğitim camiası birbirine düştü. Bu-
ralarda bu tür kuruluşlar olmaz. Ama
YARSAV, bir boşluktan yararlanarak
bunu kurdu. Ki bunu da bizim ilk fır-
satta halletmemiz lazım. Bir defa ke-
sinlikle yargıda bu tür dernekler olamaz,
olmamalı. AB diyormuş. AB’nin dedi-
ği her şeyi kalkıp uygulamanın içine al-
ma mecburiyeti var mı, yok mu, CHP’li-
ler onu iyi bilirler. Çok çirkin iftiralar
atıyorlar. AK Parti, bu anayasa deği-
şikliği ile kendisini kurtaracakmış. Ya-
lan bu, iftira bu. Dert başka. Yargı ar-
tık birilerinin arka bahçesi olmaya-
cak, bunların kaygıları bu. Bunlar
mahkeme koridorlarında dolaşarak ar-
tık yargıyı etkileyemeyecekler, ‘Erge-
nekon’ avukatlığına soyunamayacak-
lar. Birtakım kararlara etki edeme-
yecek, lobi oluşturamayacaklar.”
Erdoğan, CHP liderinin önceki gün
Yozgat’taki konuşmasõnda kendisine
yönelik eleştirilerine de şöyle tepki gös-
terdi: “Geçen yerel seçimlerden önce
CHP, bir çarşaf açılımı başlatmıştı.
Çarşafı satamadılar, çarşafa dolandılar.
Şimdi ticareti daha ileri boyuta taşıdı-
lar. Genelgeyle, partililere ramazanda
içki içmeyi yasakladılar. Hemen arala-
rında kavga başladı. ‘Bizim içkimize ne
karõşõyorsunuz’ Tabii, mum yatsıya ka-
dar yanarmış. Çıktı geçenlerde ‘başör-
tü sorununu ben hallederim’ dedi. Sayın
Kılıçdaroğlu, kendine gel kendine. ”
İzmir’de düşük katılım
Erdoğan, İzmir mitinginde oldukça
cõlõz bir kalabalõğa seslendi. Gündoğdu
Meydanõ’nda gerçekleştirilen mitinge
katõlanlarõn büyük çoğunluğunun kent dõ-
şõndan getirilenler olduğu görüldü.
Erdoğan, CHP lideriyle aralarõndaki
“beyaz kefen” polemiğine ilişkin Der-
sim olaylarõnõ gündeme getirdi. Der-
sim’de 50 bine yakõn insanõn öldüğünün
söylendiğini, olaylarõn İsmet İnönü’nün
kararõyla geliştiğini dile getirerek “Baş-
bakanlara beyaz kefeni biçen CHP’nin
zihniyetidir. O kefenin varsa sana
kalsın. Bana kefeni giydirecek kar-
deşlerim var” diye konuştu. Kõlõçda-
roğlu’na söylediği “Memur Kemal”
sözünün bu kesimden kendisine gelecek
oylarõ olumsuz etkileyeceğinin farkõna va-
ran Erdoğan, “Kendini devletin onur-
lu memurları yerine koyma. Onlarla
asla seni bir tutmam” dedi. CHP, MHP
ve BDP’yi tüm Türkiye’nin partisi ola-
mamakla suçlayan Erdoğan, “İzmir’e ra-
hatlıkla gelebilenler, Hakkâri’ye aynı
rahatlıkla gidebiliyor mu” diye sordu.
YARSAV: Kokuşmuş yemeği õsõtmaya başladõ
ANKARA (ANKA) - YARSAV Başkanõ Emi-
ne Ülker Tarhan, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn Afyonkarahisar’da partisinin mi-
tinginde yaptõğõ konuşmada “Yargıda dernek-
leşme mi olurmuş? Bunu da ilk fırsatta hal-
ledeceğiz” şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi.
Tarhan, Erdoğan’õn sözleriyle YARSAV’õ “doğ-
rudan hedef aldığına” dikkat çekti.
Tarhan, “Siyasal iktidar, bunu ilk kez dillen-
dirmiyor. Bu iktidar, daha önce de gerek dava
yoluyla, gerekse de yasa çıkarmak suretiyle
YARSAV’ı kapatmayı denedi. Aynı darbeciler
gibi, kurucularını veto etti. Bütün bu girişimle-
ri yoğun çabalarımız sonucunda başarısız oldu.
Biz bu zorlu yollardan geçerek bugünlere geldik;
şimdi Başbakan bu kokuşmuş yemeği yeniden
ısıtmaya başladı” dedi.
Başbakan Erdoğan’õn sözlerinin “örgütlenme öz-
gürlüğüne bakışını” ortaya koyduğunu anlatan Tar-
han, “Başbakan, demokrasinin değil başka bir
anlayışın hizmetkârı olduğunu gösteriyor. Biz bu
anlayış sahiplerinin demokrasi derken aslında
neyi kastettiklerini biliyoruz ve söylevlerinin ters-
ten okunması gerektiğini söylüyoruz” diye ko-
nuştu. Tarhan, şöyle devam etti:
“Kendisine muhalif ses çıkaranların hakkın-
dan gelmek konusunda haklı bir şöhrete sahip
Başbakan, işine gelmeyen şeyler söyleyen ve bu
konuda hayli mesafe alan YARSAV’ı hedefine
almış görünüyor.
Başbakan’a soruyoruz; YARSAV bu anaya-
sa değişikliklerinin tek tek, madde madde neden
reddedilmesi gerektiğini kendisine açılan her
platformda açıklıyor. Sizin de istediğiniz bu de-
ğil miydi? Yoksa bunu da mı tersten okumak ge-
rekliydi? Biz yapmak istediğinizin farkındayız,
bu farkındalık sizi rahatsız mı etti?
Ülkemizin demokratları neredeler? Bekle-
yip göreceğiz.
Bütün ilgililere sesleniyoruz: YARSAV, sesi-
nin kısılmasına, yok edilmesine yönelik her tür
saldırıya karşı da mücadele etmekte kararlıdır.”
‘Zemin kayıyor
Başbakan gidecek’
‘GÜLSUYU RECEP
BEY’E YAKIŞTI’
Ö
nceki gün Erdoğan’õn ziyareti önce-
sinde Isparta’da sokaklarõn gülsu-
yuyla yõkandõğõna dikkat çekerek “Is-
parta’da ne yapmõşlar? Gülsuyuyla yõkamõş-
lar. Artõk o, gülsuyuyla banyo yaptõ. Havuzlu
villasõna alsõn gülsuyunu, banyo yapsõn. Çün-
kü, Recep Bey’e bu yakõşõr” ifadelerini kullandõ.
AKP iktidarõnda eski Genelkurmay Başkanõ Or-
general Yaşar Büyükanõt’a, Üstün Hizmet
Madalyasõ verilmesini eleştiren Kõlõçdaroğlu,
“Muhtõrayõ veren adama, dünyanõn hangi de-
mokrasisinde Üstün Hizmet Madalyasõ verilir?
Yiğit adamsan, çõk açõkla” dedi.
‘ODALAR NEDEN
SESSİZ KALIYOR’
S
ivil toplum örgütlerini dolaştõğõnõ
anõmsatan Erdoğan, “Sendikalar,
çok garibime gidiyor, destekleyen-
ler var, desteklemeyenler var. Ama hâlâ
kanaatini açõklamayanlar var. 12 Eylül
Anayasasõ’na hep karşõ olduğunu söyle-
yen bazõ odalar, hatta kaymak takõm, bun-
lar şimdi sessiz kalõyor. Bizim yanõmõza
geldiklerinde farklõ konuşuyorlar. Ama
kalkõp da bu süreci desteklediklerini
açõklayamõyorlar. Niye? Bugünlerde or-
taya çõkmayacaksõnõz da ne zaman orta-
ya çõkacaksõnõz?” diye konuştu.
Katõlõm sürüyor
İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Baş-
kanlõğõna Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinin
ardõndan üye katõlõmlarõnõn hõzlandõğõ CHP’ye
dün yaklaşõk 700 genç üye oldu. Katõlõm töre-
ninde konuşan CHP İstanbul İl Başkanõ Berhan
Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn
Aydõn mitinginde söylediği “Biz kefenimizi giy-
dik de yola çıktık” sözlerini eleştirerek “Bedel
ödeyenler üzerinden rant elde etmeye çalışı-
yor. Biz idama karşıyız Recep Bey, ama biz sa-
na Türkiye’yi idam ettirmeyeceğiz” dedi.
Beşiktaş’taki Mustafa Kemal Kültür Merke-
zi’nde (MKM) dün düzenlenen katõlõm törenine
İstanbul Milletvekili Sacit Yıldız, CHP Parti Mec-
lisi Üyeleri Azmi Yıldız, Didem Engin, Hikmet
Çelik, Korkmaz Karaca ve CHP İstanbul İl Baş-
kanõ Berhan Şimşek’in yanõ sõra çok sayõda par-
tili katõldõ. Toplantõda konuşan CHP İstanbul İl
Başkanõ Şimşek, CHP’nin İstanbul örgütünün ken-
tin tüm bölgelerinde çalõşacağõnõ söyledi.
Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar’da ‘Bunu ilk fõrsatta halletmemiz lazõm’ dedi
Hedef yine YARSAV
CHP’YE 700 GENÇ ÜYE OLDU
Emine Ülker Tarhan