Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Beklemek
Bu yazıyı yazmaya dün saat 13.30’da
başladım. Bir buçuk saatim var bitirmek için,
yoksa gazeteden arkadaşlar telefon edip
“Yazınızı göndermeyecek misiniz?” diye sorarlar.
Bu saate kadar acaba Yüksek Askeri
Şûra’dan bir haber sızar mı ya da 11. Ağır Ceza
Mahkemesi’nin kararı açıklanır mı diye
bekledim.
Boşuna beklemişim. Hiçbir haber, açıklama
yok. Doğal ki benim beklemem önemli değil,
kim bilir o 11 generalle amiral, öbür muvazzaf
subaylar nasıl gergin bir bekleyiş içindedirler?
Kolay mı, mesleğine yıllarca emek vereceksin,
çalışacaksın, çabalayacaksın o rütbelere kadar
geleceksin, sonra da tam bir basamak daha
yükselecekken birileri çıkıp seni “terörist”
olmakla, “camileri bombalama planı yapmakla”
suçlayacaklar; sen de bu suçlamanın sonu
nereye varacak diye bekleyeceksin!
Belki terfiin ertelenecek, mesleki hayallerin
suya düşecek, belki tutuklanacaksın,
yargılanacaksın; belki uzun yıllar özgürlüğünden
yoksun kalacaksın. Yargılamalar elbet bir gün
sona erecek, yargılayanlar sana “Anladık ki sen
masummuşsun” diyecekler, yeniden evine,
ailene, dostlarına kavuşacaksın. Boşa giden o
uzun yıllar, çektiğin acılar yanına kâr kalacak.
Yaşamının geri kalan yılları, “Neden ben?”
sorusuna yanıt aramakla geçecek.
Hiçbir zaman yanıtı bulunamayacak bir
sorudur o “Neden ben?” sorusu. Bir süre sonra
bunu anlayacak, fakat yine de
vazgeçmeyeceksin o soruyu sormaktan.
Gözlerinin önüne an’lar gelecek; örneğin sınırda
bir siperin içindesin, yanında ülkenin Başbakan’ı
var. Elinle karşıyı, bir taş atımı uzaklıktaki
dağları, o dağlarda kol gezen düşmanın
yuvalandığı mağaraları gösterip anlatıyorsun.
Başbakan dinliyor, sonra sana “Sağ olun
Paşam” diyor, “Allah size kuvvet versin!” Ya da
başka bir yerde, başka bir siperdesin. Yanında
İçişleri Bakanı var bu kez; sana, “Bu dağları
teröristlerden bir an önce temizleyin, paşam”
diyor, eliyle Amanos dağlarını göstererek. Senin
de işin bu zaten, bu vatanı korumak.
Bu anıları çıkarıp atmak istiyorsun
belleğinden, yapamıyorsun, kolay değil çünkü.
Hakkındaki yakalama emirlerini o
konuşmalardan üç beş gün sonra çıkarmış
İstanbul’da oturan yargıçlar. Siperlerde vatanı
savunmanın onuruyla vatanı yıkmak
suçlamasının arasındaki çizginin nasıl olup da
bu kadar ince, bu kadar keskin olabileceğini
düşünüyorsun ister istemez. O soru daha da
büyüyor kafanda: “Neden ben?”
Bir an kafan hakkında çıkan o yakalama
emrine takılıyor. Yasa maddesi açık; “kaçma
şüphesi bulunanlar” deniyor, “delillerin
karartılması” deniyor. Kim nereye kaçacak?
Mevzilendiği siperi, komutasındaki denizaltı
filosunu, kumandasındaki kolorduyu mu terk
edip gidecekler o sanıklar? Sanıkların sayısı 102;
102’sinin tümü için çıkmış yakalama emri; bu,
muvazzaf ya da emekli 102 askerin 102’sinin de
“sırra kadem basma” şüphesi altında oldukları
anlamına gelmiyor mu?
Akıl alır bir durum değil!
Birileri çıkıyor, orduevinin önünde ellerinde
pankartlar gösteri yapıyor. “Hepsini yakalayın!”,
“Terfi ettirmeyin!” diye bağırıyorlar. Nasıl bir akıl
tutulmasıdır bu? İnsan, “Be adam” diye
sormadan edemiyor, “yarın aklandıklarında
onların yitirdiklerinin, çalınmış özgürlüklerinin,
karartılan hayallerinin, çektikleri özlemlerin,
acıların hesabını sen mi vereceksin?”
Şimdi saat 15.07. Gazeteden beklediğim
telefon biraz önce geldi. Bitiriyorum yazımı.
Beklemeye devam yani...
Anayasa Mahkemesi’nin göz-
lerden kaçan bir kararõ, belediye
meclislerince alõnan, kent, çevre
ve topluma zararlõ imar kararla-
rõnõn, kaymakam ve valilerce
“veto” edilmesine olanak sağlõ-
yor.
İlçe ve illerdeki “mülki
amir”lerimiz bu haklarõnõ, “ki-
şisel”likten uzak “katılımcı”
yöntemlerle kullanabilir; uzman
sivil kuruluşlardan oluşan “de-
mokratik denetim kurulla-
rı”yla uygulayabilirlerse, Türki-
ye’yi betonlaşmaya tutsak kõlan
“imar keyfiliği”ne etkin bir ön-
lem alõnabilir...
‘İmar düzeni’miz...
İmar yetkilerinin “yerel” ol-
masõ aslõnda “evrensel” kural-
dõr; ancak bu yetkinin “bilim-
sel” ilkeler gözetilerek “toplum
yararına” kullanõlmasõ da çağ-
daş şehirciliğin önkoşuludur.
Çünkü kent plan-
lamasõ bir “bi-
lim”dir ve ancak
toplumsal çõkarla-
rõn gözetilmesiyle
kamusal amacõna
ulaşabilir.
Dünyadaki ör-
neklerde bu ama-
cõn gerçekleşebil-
mesi için, karar sü-
reçlerinde “hükü-
met dışı uzman
kurumlar” da yer alõrlar… Ör-
neğin üniversitelerin ya da mes-
lek kurumlarõnõn kent için “sa-
kıncalı” bulduklarõ bir imar pla-
nõ belediye meclisinden
geç(e)mez. Nadiren de olsa
meclis õsrar ederse kõyamet ko-
par; kamuoyu ayağa kalkar...
Bizde ise üniversitelerin ve
meslek kurumlarõnõn yanlõş bul-
duklarõ hemen tüm imar düzen-
lemeleri yerel meclislerden bir
çõrpõda geçmekte; belediye baş-
kanlarõ da “ne yapalım, de-
mokrasi” diyebilmektedir...
Çünkü imar yetkilerinin
1985’te belediyelere devredil-
mesinin gerekçesi, “12 Eylül
darbesinden sonra demokra-
tikleşmeye geçiş”in başlama-
sõydõ... Ne var ki demokratikleş-
mede “ilk” ve “son” adõmõn ne-
den imarda atõldõğõnõ ise 25 yõl-
dõr ne açõklayan var ne de sor-
gulayan...
Aynõ yasada, bu yetkinin
“planlı ve sağlıklı kentleşme”
için değil, “imar rantlarının
yerel kararlarla üleşilmesi”
için belediyelere verildiğinin en
açõk göstergesi ise “denetim-
siz”likti!..
Her yönüyle “bilimsel” ve
“demokratik” ilkelerle kulla-
nõlmasõ gereken “denetimsiz”
bir yetkinin, “özel çıkarlar”a
yarar sağlamasõ sonucunda, bin-
lerce plan değişikliği “yasal da-
yanak”(!) buldu. Yaratõlan kent-
sel tahribatõn önlenmesi içinse
meslek odalarõ ve duyarlõ kuru-
luşlarõn yargõya başvurmalarõ dõ-
şõnda başkaca bir denetim ola-
nağõ yõllardõr sağlanmadõ.
İşte şimdi gündemdeki anaya-
sa değişikliği ile bu olanak da
yok edilmek isteniyor. İktidar
partilerinin belirleyeceği üyeler-
le oluşacak bir yargõnõn, yöneti-
min yanlõşlarõna karşõ açõlan da-
valarda “bağımsız” davranama-
yacağõ açõk değil mi?
Katılımcı denetim
Anayasa Mahkemesi’nin 4
Şubat 2010’daki kararõyla, kay-
makam ve valilere ‘belediye
meclis kararlarını veto etme
yetkisi tanıyan kanunu kaldı-
ran düzenleme’ iptal edildi…
Gerekçesinde, anayasanõn 127.
maddesindeki “idarenin bü-
tünlüğü” ilkesinin
kaymakam ve vali-
lerce de gözetile-
rek, belediye meclis
kararlarõnõ buna gö-
re denetlemeleri ge-
rektiği vurgulanõ-
yor.
Böylece, mülki
amirlerin yerel
meclis kararlarõna
ancak iptal davasõ
açabileceklerini ön-
gören düzenleme yetersiz bulu-
narak, hukuka aykõrõ görülen ka-
rarlarõn eskiden olduğu gibi “ve-
to” edilebileceği hükme bağla-
nõyor.
Yüksek yargõnõn karara uygun
yasa için TBMM’ye 1 yõl süre
tanõdõğõ düşünüldüğünde, özel-
likle “imar” konularõndaki de-
netim eksikliğinin de giderilme-
si mümkündür.
Uygulamanõn “kaymakam ve
vali baskısı”na yol açmamasõ
için, yeni düzenlemede üniversi-
telerden, meslek odalarõndan ve
diğer uzman kurumlardan bir
“denetleme kurulu” oluşturu-
labilir...
Böylece, aslõnda imar ve bele-
diye yasalarõnda sağlanmasõ ge-
reken çağdaş, demokratik bir de-
netim süreci, hiç değilse kayma-
kamlarõn ve valilerin sorumlu-
luğunda başlatõlarak, imardaki
başõboşluk giderilebilir.
Yeter ki belediyelerimizin ço-
ğunda egemen olan “demokra-
si=imar özgürlüğü” anlayõşõ-
nõn, bilim dõşõ ve çõkar amaçlõ
planlamaya “siyasal bahane”
oluşturduğunu gizlemeyelim.
İmarda “katılımcı” denetimin
ise demokrasiye değil, yağmaya
önlem olacağõnõ artõk görebile-
lim...
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
İmar Denetiminde Valiler ve
Yetkileri
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
ekinci@cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
HARBİ SEMİH POROY
4 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 15
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir çeşit
pembe boya.
2/ Vücutta bi-
riken ve idrar-
la dõşarõ atõlan
azotlu bile-
şik... Alevi-
Bektaşi inanç-
larõnõ dile ge-
tiren bir şiir tü-
rü. 3/ Kapõ ve
pencerelerin
üst eşiği...
Gözleri görmeyen.
4/ Yaşar Kemal’in
bir romanõ. 5/ Yara-
tõcõsõnõn adõ bilin-
meyen yapõt... Lan-
tan elementinin sim-
gesi. 6/ “Evet” anla-
mõnda kullanõlan bir
sözcük... Niğde ve
Nevşehir yörelerinde
yetişen, kaliteli bir
şarap veren beyaz üzüm cinsi. 7/ İnsanõn dõşõn-
daki tüm varlõk âlemi... Gaetano Donizetti’nin
bir operasõ. 8/ Aruz ölçülerinden biri... Konuşmada
sesin duygularõ belirtecek biçimde çõkmasõ. 9/
Suudi Arabistan’õn plaka imi... Ödenmesi gerekli
bir paranõn ödeme gününden önce verilen bir bö-
lümü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir tür tavla oyunu. 2/ Yapay reçine verniği ve
tutkalõ üretiminde kullanõlan beyaz ve billursu
toz... Soluk. 3/ Bir parçanõn ağõr çalõnacağõnõ an-
latan müzik terimi... Japonya’da Buda rahibele-
rine verilen ad. 4/ İnce sac. 5/ En az beş kişinin
iktisadi bir amaçla kurduğu ortaklõk türü... Bir no-
ta. 6/ Helyum elementinin simgesi... Buyruk. 7/
“Ufuklar” anlamõnda eski sözcük... Hindistan’da
yetişen ve “sabunağacı” da denilen bir ağaç. 8/
Türk müziğinde bir usul... Bir ağõrlõk birimi. 9/
Nazi partisinin hücum kõtasõnõ simgeleyen harf-
ler... Bir motorda ateşleme süresinin erken olmasõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
S A R I A S M A
I Ş I L T I P İ
Ğ H I L T A N
I R K A M B E R
R A M M A L E
C İ M A A Ş K
I S E K O A L
K A R S T U N A
M E T R O N O M
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Deniz Som rahatsızlığı nedeniyle
yazılarına bir süre ara vermiştir.
Tümü “meclis” onaylı!
Halkoylamasõnõn Asõl Konusu
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
7.5.2010 tarih ve 5982 sayõlõ Tür-
kiye Cumhuriyeti Anayasasõ’nõn
Bazõ Maddelerinde Değişiklik Ya-
põlmasõ Hakkõnda Kanun, 12 Eylül
2010 günü zorunlu olarak yapõlacak
halkoyuna sunulmuş bulunuyor.
Anayasamõza göre TBMM üye tam-
sayõsõnõn beşte üçü ila üçte ikisi, ya-
ni 330 ile 367 arasõnda bir oy ço-
ğunluğu ile kabul edilen anayasa de-
ğişikliği hakkõndaki kanun, Cum-
hurbaşkanõ tarafõndan Meclis’e ge-
ri gönderilmediği takdirde halko-
yuna sunulmak üzere Resmi Gaze-
te’de yayõmlanõr (m.175/IV). İşte
5982 sayõlõ kanun da, ikinci oyla-
mada tümü itibarõyla 336 oyla ka-
bul edildiği için bu çerçeve içinde
zorunlu olarak halkoyuna sunul-
muştur.
Anayasamõz, anayasa değişiklik-
lerine ilişkin kanunlarõn halkoyuna
sunulmasõ halinde değiştirilen hü-
kümlerden hangilerinin birlikte,
hangilerinin ayrõ ayrõ oylanacağõnõn
TBMM’ce karara bağlanacağõnõ
öngörmektedir (m. 175/VII).
Ancak şimdiye değin çeşitli ko-
nularda yeni hükümler getiren en
kapsamlõ anayasa değişikliklerinde
bile -bütünlüğün bozulmamasõ ve oy
kullanmada karõşõklõğa meydan ve-
rilmemesi kaygõlarõyla- bu olanak-
tan yararlanõlmamõş; hepsinde de-
ğişikliğe ilişkin kanunun “halko-
yuna sunulması halinde tümüyle”
oylanacağõ, yürürlük maddesinde
belirtilmiştir. 5982 sayõlõ kanunda da
durum böyledir (m. 26). Bu ba-
kõmdan 12 Eylül 2010 günü sandõk
başõnda her seçmen yurttaş oyunu
kullanõrken, 5982 sayõlõ kanunla
getirilen anayasa değişikliği pake-
tinin tümü kadar, kendisi açõsõndan
en çok önem taşõyan konu veya ko-
nularda nasõl bir değişikliğe gidil-
diğini de göz önünde tutmak ve ter-
cihini ona göre yapmak durumun-
da olacaktõr.
Ana çizgileriyle anayasada yapıl-
mak istenen değişiklikler
5982 sayõlõ kanun, -geçmişte 1995
ve 2001 yõllarõnda yapõlan kap-
samlõ anayasa değişikliklerinden
farklõ olarak- Meclis’te bir partiler
arasõ uzlaşma zemini aranmaksõzõn,
iktidar milletvekillerinin teklifi ve
oylarõyla kabul edilmiş bir metindir.
Her şeyden önce bu yönüyle tartõş-
ma konusu olmaya devam etmek-
tedir.
Anayasanõn çeşitli maddelerinde
değişiklik yaparak yeni düzenle-
meler getiren, bazõ maddelerini kõs-
men veya tamamen yürürlükten
kaldõran; anayasaya geçici iki yeni
madde ekleyen 5982 sayõlõ kanun,
yürürlük ve halkoyuna sunulmaya
ilişkin son maddesiyle birlikte top-
lam 26 maddeden oluşmaktadõr.
Kanundaki düzenleme sõrasõyla,
kadõnlar ve çocuklar başta olmak
üzere toplumun özel olarak des-
teklenmesi veya korunmasõ gereken
kesimleri için pozitif ayrõmcõlõk
olanağõ tanõyan, kişisel verilerin
korunmasõnõ isteme hakkõ getiren,
memurlar ve diğer kamu görevlile-
ri için toplusözleşme yapma hakkõ
öngören, fakat aynõ zamanda me-
murlar ve diğer kamu görevlileri
sendikalarõnõn anayasal temelini
ortadan kaldõran, dolayõsõyla on-
lar için bir
sendi-
kasõzlaştõrma hareketinin
başlangõcõ anlamõnõ taşõyan(1), bil-
gi edinme hakkõndan söz eden, Ka-
mu Denetçiliği Kurumu’na anaya-
sal dayanak sağlayan, söz ve ey-
lemleriyle bir siyasi partinin kapa-
tõlmasõna sebep olma yüzünden
milletvekilliğinin düşmesine ilişkin
anayasa hükmünü yürürlükten kal-
dõran, Yüksek Askeri Şûra’nõn ter-
fi ve kadrosuzluk nedeniyle emek-
liye ayõrma işlemleri dõşõnda her tür-
lü ilişik kesme kararlarõna karşõ
yargõ yolunu açan, yargõ yetkisinin
yerindelik denetimi biçiminde kul-
lanõlamayacağõnõ vurgulayan, askeri
ve adli yargõnõn görev alanlarõnõ ye-
niden belirleyen, bir Ekonomik ve
Sosyal Konsey kurulmasõnõ öngö-
ren, 12 Eylül 1980 döneminde ya-
sama ve yürütme yetkilerini kulla-
nanlar ve idarede görev alanlar
hakkõnda cezai, mali veya hukuki
sorumluluk iddiasõ ileri sürülmesi-
ni önleyen anayasanõn geçici 15.
maddesini yürürlükten kaldõran
5982 sayõlõ kanun, -sadece bu sõra-
lamadan dahi kolayca anlaşõlacağõ
gibi- farklõ konularda önemli ana-
yasal değişiklikler getiren bir me-
tindir. Fakat 5982 sayõlõ kanunla asõl
değiştirilmek istenen, anayasanõn
yargõ düzeni, özellikle Anayasa
Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcõ-
lar Yüksek Kurulu ile ilgili hü-
kümleridir. Zaten kanunun içerik
yönünden en çok tartõşõlan hüküm-
leri de yargõ düzenine ilişkin olan-
larõdõr.
Gerçi Anayasa Mahkemesi, bu
hükümlerdeki bazõ ibareleri iptal et-
miştir(2). Sözü edilen ibareler, Ana-
yasa Mahkemesi’ne Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nce üç üye seçimin-
de aday göstermek amacõyla yapõ-
lacak seçimlerde Yargõtay, Danõş-
tay, Askeri Yargõtay, Askeri Yük-
sek İdare Mahkemesi ve Sayõştay
genel kurullarõ ile Yüksek Öğretim
Kurulu üyeleri ve baro başkanlarõ-
nõn oy hakkõnõ sõrasõyla kendilerine
ayrõlan iki ve bir üyelik kontenjan-
lar içinde birer adayla sõnõrlayan,
Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku-
rulu’na yükseköğretim kurumlarõnõn
iktisat ve siyasal bilimler dallarõn-
da görev yapan öğretim üyeleri ile
üst kademe yöneticileri arasõndan
Cumhurbaşkanõnca üye seçilmesi-
ni öngören sözcüklerdir (m. 16 ile
değişik AY m. 146, m. 22 ile deği-
şik AY m. 159; m. 25 ile eklenen
geç. m. 18, 19).
Anayasa Mahkemesi’nin olduk-
ça kapsamlõ bir anayasa değişikliği
hakkõnda birkaç maddeden bazõ
ibarelerin ayõklanmasõ biçiminde
hayli sõnõrlõ bir çerçeve içinde kalan
iptal kararõ, sonuç itibarõyla, anõlan
hükümlerin yargõ bağõmsõzlõğõnõ,
dolayõsõyla hukuk devleti ilkesini ze-
deleyici nitelikte olduklarõ gerek-
çesine dayanmaktadõr. Hukuk dev-
leti, Cumhuriyetin değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez
niteliklerindendir (AY m.2, 4).
Bu yazõda hukuk devletinin en
önemli denetim organõ olan Ana-
yasa Mahkemesi ile yargõ bağõm-
sõzlõğõnõn kurumsal simgesi konu-
munda bulunan Hâkimler ve Sav-
cõlar Yüksek Kurulu’nun yeniden
yapõlandõrõlmalarõ üzerinde duru-
lacaktõr:
S Ü R E C E K
Farklõ konularda önemli değişiklikler getiren tartõşmalõ bir metin oylanacak
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com