28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 11 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Öğretmen, ek iş olarak hamallık yaparken kalp krizi geçirip hayatını kaybetti. Bazı ölümler vardır, insanı bir başka hüzünlendirir... Tıpkı sözleşmeli öğretmen Ahmet Elçi’nin yaz gelince çalışmak zorunda kalması, yük taşıyıcılığı yaparken 45 yaşında kalp krizinden yaşamını yitirmesi gibi. Türkiye sosyal, demokratik bir hukuk devleti değil midir? Ölüm haberlerini gazetelerde okuduğumda Yannis Ritsos’un “Denizlerin derinliğini gösterin bana” diye başlayan “Kız Kardeşimin Türküsü” gelir aklıma. Binlerce gül, karanfil, binlerce sardunya, burçak kokusu yayılır çevreme. Bir ırmağın aktığını görürüm bir çocuğun serçe parmağından... Sonra dalıp gider, o kareli defterimin sararmış sayfalarında yarım kalmış öykülere bakar, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini düşünür, hüzünlenirim... Georgi Dimitrov’un üç ciltlik “Günlükler”ini okurken (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı- Türkçesi: Rüstem Aziz) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’te yayımlanan “Neden Hayır Diyorum” başlıklı yazısını anımsayıp kendi kendime sordum: “Sivil dikta nasıl gelir bir ülkeye!” Dimitrov’un günlükleri 9 Mart 1933 ile 6 Şubat 1949 arasını kapsar. Georgi Dimitrov adını, Nazilerin açtığı Leipzig davasındaki ünlü savunmasıyla dünyaya duyurdu. 1935’ten kapanışına dek Komünist Enternasyonal’in genel sekreterliğini yürüttü. Bulgaristan’da 9 Eylül 1944 devriminden sonra kurulan halk demokrasisinin başbakanı ve toplumsal dönüşümlerin mimarı oldu. Neden yazıyorum bunları? CHP’li Kılıçdaroğlu’nun “sivil dikta”dan söz etmesinden ötürü. Başbakan Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ve Kılıçdaroğlu gibi alanlarda... Erdoğan sürekli “Beyaz gömleğimizi giydik” derken, bir “askeri darbe” korkusu yaşadığını anlıyorum. Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu “memur Kemal Efendi” diye aşağılıyor, “Recep Bey” tümcesine bir hayli içerlediğini sergiliyor. Bahçeli, “Ne gömleği giyersen giy” diyor Erdoğan’a ve şöyle sesleniyor: “Hele bir iktidara gelelim, Yüce Divan’a nasıl göndereceğiz seni!” Gerçekten Türkiye sivil bir diktaya doğru mu gidiyor? Bir toplumda herkes birbirini cep telefonuyla aramaktan korkuyorsa, bir arkadaşıma küçük bir ameliyat için telefon ettiğimde “Operasyonu ne zaman yapacaksın” dememe şu karşığı veriyorsa bir sivil dikta korkusu toplumu kuşatmıştır: “Aman Hikmet, ‘Ameliyatı ne zaman yapacaksın’ de operasyon deme, sonra Silivri’yi boylarız...” Gazeteciden bilim insanına, esnaftan üreticiye her kesimden insan “Acaba izleniyor muyum, telefonlar dinleniyor mu, özel yaşamımız çiğneniyor mu” sorusu çengelinde kıvranıyor bugün Türkiye’de. Bavul bavul belgeler geliyor, arkasında tarikat şeyhlerinin parasal desteği olan yayın organının muhabirine. Muhabir belgeleri yayımlıyor, sonra savcılığa teslim ediyor. O muhabir televizyon kanallarının paha biçilmez tartışma yıldızı şimdilerde... Ona bir şey olmuyor ama Ufuk ve Deniz, Başbakan’la bir işadamının telefon görüşmelerini Aydınlık dergisinde yayımladıkları için 10 aydır Silivri Cezaevi’nde yatıyorlar. Kılıçdaroğlu ne diyor, “Amaçları sivil dikta” derken: “...Bugün ülkemizde demokrasiye yönelik büyük bir tehdit olduğu bir gerçek. Bunun nedeni iktidarın sınır tanımayan, muhalefete tahammülü olmayan ve temel özgürlükleri hiçe sayan otoriter yaklaşımları ve uygulamalarıdır.” Bir siyasal iktidar düşünün ki, YÖK’e dokunmuyor; 12 Eylül’ün Partiler ve Seçim Yasası’nı yerli yerinde tutuyor; insanların özel hayatlarını internet sitelerine yayanlardan hesap sormuyor, bir bakıma koruyor; bireyin haberleşme özgürlüğünü gizli-açık tehdit ediyor. Tüm bunlar olurken Güneydoğu’da terör örgütünün ve yandaşlarının kentlerdeki kanlı eylemleri, iç ve dış güçlerin desteğiyle Türkiye’yi bir iç çatışmaya doğru sürüklüyor. Benim kaygılarım bu yüzden giderek artıyor. Yaşadıklarım bana şunu öğretmiştir: “En kötü sivil rejim, en iyi askeri darbeden iyidir!” Yaşamım boyunca askeri ve sivil darbelere karşı çıktım, din pazarlamacılarının, tarikat şeyhlerinin gerçek yüzlerini ortaya koymaya çalıştım. Ben de Kemal Kılıçdaroğlu gibi soruyorum: “Türkiye sivil bir dikta rejimine mi kayıyor hızla?” Evet, benim de kaygım zaten bu yüzden!.. Gelin askeri darbelere, darbe severlere, faili meçhul cinayetlerin arkasındaki büyük patronlara karşı mücadele verelim, onları, rütbeleri, kimlikleri ne olursa olsun yargıya teslim edelim. Sonra ne yapalım? Laik Demokratik Cumhuriyeti, ulus devleti, Mustafa Kemal’in Aydınlanma devrimini, temel hak ve özgürlükleri kendimize ilke edinelim. Korku imparatorluğu kurarak insanlarımızı tedirgin etmeyelim. Yannis Ristos’un gecelerindeki karanlık sokaklarda dolaşan paslanmış gözleri değil, aydınlık yüzleri arayalım. Yaz aylarında hamallık yaparak biri üniversitede diğeri lisede okuyan iki çocuk babası sözleşmeli öğretmen Ahmet Elçi’yi düşünelim... İsterseniz Dimitrov’un günlüklerini, savunmasını okuyalım; “sivil faşizmin” ne olduğunu anlayalım; Elitis’in, Oktay Rifat’ın, Kemal Burkay’ın, Rafael Alberti’nin yapıtlarında aşkı, sevgiyi, tutkuyu yakalayalım... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sivil Dikta mı, Demokrasi mi?.. hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 RİZE’DE MİTİNG YAPTI Erdoğan’ın tek silahı Menderes CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu, Erdoğan’õ Menderes’in arkasõna sõğõnmakla suçladõ ‘Dersini sandõkta verin’BARIŞ YAMAN KONYA - CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’daki zi- yaretlerinin ikinci gününde ilk olarak Çumra’ya bağlõ İçeri- çumra beldesine gitti. Daha sonra Çumra’ya geçen Kõlõçdaroğlu, Belediye Başka- nõ MHP’li Yusuf Erdem’i ma- kamõnda ziyaret etti. Ziyaretin ardõndan yurttaşlara hitap eden Kõlõçdaroğlu, “Biz hesap so- racağız derken, Recep Bey di- yor ki, ‘Efendim siz bizi Yüce Divan’a göndereceksiniz...’ Menderes’i anıyor. ‘Mende- res’e de kefen giydirmişlerdi, biz kefen giymekten korkma- yõz’ diyor. Recep Bey’in ta- rihten haberi yok. İdam ce- zaları kalktı. Bil ki birisi sa- na kefen giydirirse gel bu kardeşini bul, sana kimse ke- fen giydiremez. Onunla biz mücadele ederiz. Ama kul hakkı yediysen, gideceksin hesabını vereceksin. İkisi ay- rı şey. Öyle kul hakkı ye, va- tandaşın hakkını ye, yolsuzluk yap, din iman edebiyatı yap, köşeyi dön, han hamam sa- hibi ol... ” diye konuştu. Menderes’in vasiyetini ya- nõnda getirdiğini ifade eden Kõlõçdaroğlu, “Menderes idam- dan önce çocuklarına vasiyet ediyor: ‘Bankadan para alõn- masõna asla tavassut etmeye- ceksin.’ Şimdi Recep Bey’e soruyorum. Menderes’in ar- kasına saklanıyorsunuz. Peki sen Sabah-ATV ihalesinde da- madının şirketine iki banka- dan 750 milyon dolar kredi al- dın mı almadın mı? Eğer sen Menderes’i sahipleniyorsan vasiyetine de sahip çıkacaksın. İşine gelince onun adını kul- lanıyorsun. Ama onun dedik- lerini yapmıyorsun” dedi. Menderes’in vasiyetinde “İnandığın şeyi tahakkuk et- tiremiyorsan bir an için mev- kinden ayrıl” dediğini de anõm- satan Kõlõçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Sözlerini tutmadı’ “Bir adamın boğazından aşağı haram lokma inmediy- se, bir adam yolsuzluklardan korkmuyorsa neden doku- nulmazlıkları kaldırmaz? De- mek ki kendisine güvenmi- yor. Kendisine güvenmeyen adama milletin de güvenme- mesi lazım. Verdiği sözü tut- mayan adama milletin dersi- ni sandıkta vermesi lazım.” Daha sonra Karapõnar’da hal- ka seslenen Kõlõçdaroğlu “Re- cep Bey, diyor ki ‘Ben işçi emeklisiyim, sen memur emek- lisisin’. Recep Bey, Allah aş- kına bir de ağzından doğru laf çıksın. Emekli Sandığı emek- lisi olduğunu ispat edersem is- tifa eder misin, milletten özür diler misin?” diye konuştu. ‘Bu nasıl demokrasi’ Anayasa değişiklik paketine de değinen Kõlõçdaroğlu, “12 Eylül’de efendim bu demok- rasiyi getiriyormuş. Hangi de- mokrasiyi? Siz Allah aşkına telefonlarınız dinleniyor diye korkmuyor musunuz? Bu na- sıl demokrasi? Böyle demok- rasi olur mu?” diye konuştu. Kendi iktidarlarõ döneminde “uzaktan kumandalı hükü- met” olmayacaklarõ sözünü ve- ren Kõlõçdaroğlu, “tek komu- tanlarının halk olacağını” söy- ledi. Anayasa değişiklik pake- tine de değinen CHP lideri , “Siz Allah aşkına telefonları- nız dinleniyor diye korkmu- yor musunuz? Bu nasıl de- mokrasi?” dedi. ‘Yüzü kızarır mı bilmem’ Kõlõçdaroğlu, daha sonra Ka- raman’a geçti. Burada Aktekke Meydanõ’nda yaklaşõk 2 bin ki- şiye hitap eden CHP lideri, Er- doğan’õn, Emekli Sandõğõ num- arasõnõ verdi. Kõlõçdaroğlu, şun- larõ söyledi: “Ben size Recep Bey’in Emekli Sandığı num- arasını verceğim. ‘54.771.295.0’ Recep Bey ak- şam giderken baksın. İşçi emeklisi mi, emekli sandığı emeklisi mi? Numaraya bak- sın adını soyadını görecek. Millete niye doğruları söyle- medim diye yüzü kızarır mı bilmem. Görmek isterdim.” Rize’deki mitinginde de idam edilen Başbakan Menderes ile kendisi arasõnda benzerlik kurmaya çalõşan Erdoğan, CHP ve MHP’ye ağõr eleştiriler yöneltti, YARSAV’a yönelik suçlamalarõnõ sürdürdü. ÖMER ŞAN RİZE - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu’na “Bay Kemal”, MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli’ye “Bay Bah- çeli” diye hitap eden Baş- bakan Recep Tayyip Er- doğan, Kõlõçdaroğlu için “Şimdi de CHP’nin sta- tükocu zihniyetinin, hat- ta partinin içindeki bi- rilerinin memurusun” ifadesini kullandõ. Cumhuriyet Meyda- nõ’nda düzenlenen miting öncesinde alanda Nâzım Hikmet’in “Bu memle- ket bizim” şiiri okunarak, mitinge katõlanlar coştu- rulmaya çalõşõldõ. Mitinge AKP tarafõndan disiplin kuruluna sevk edilen Rize Belediye Başkanõ Halil Bakırcı’nõn da katõlmasõ dikkat çekti. Konuşmasõnda muha- lefete ağõr eleştirilen yö- nelten Erdoğan, CHP li- derinin Adnan Mende- res’i anõmsatmasõna kar- şõ çõkarak “Türkiye’nin kalkınması yolunda bizi çeşitli uygulamalarla, hukuku kullanarak, ya- saları, anayasayı engel- leyerek üzerimize geldi- ler. Şimdi bize, ‘Bak çok ileri gidiyorsun, Adnan Menderes’in akõbetini bi- liyorsun, senin de sonun böyle olur’ diyorlar. Bu tehditlerin bizim kita- bımızda yeri yok. Biz beyaz kefenimizi alarak yola çıktık” diye konuş- tu. Alandaki kalabalõk kit- lenin Kõlõçdaroğlu’nu yu- halamasõna karşõ tepki vermeyen Erdoğan, CHP’yi statükoculukla suçlayarak, “CHP, 27 Mayıs’a çanak tutmadı mı? CHP’nin bizi Ad- nan Menderes’in duru- muyla tehdit etmesini anlıyoruz da, MHP’nin bu tavır karşısındaki du- rumunu anlayamıyoruz. MHP de aynı CHP’nin ağzıyla konuşmaya baş- ladı. MHP’yi neredeyse CHP’nin yedeğine sok- tular. CHP - MHP - BDP - YARSAV ve di- ğerleri hepsi bir aya gel- di. Siyasette bunlar ruh üçüzü oldular” diye ko- nuştu. Daha önce yapõlan ana- yasa değişiklikleri ve tür- ban sorunu gibi çeşitli ko- nularda MHP’nin kendi- lerine destek verdiğini ama CHP’nin bu çalõş- malara karşõ çõkarak Ana- yasa Mahkemesi’ne gitti- ğini anlatan Erdoğan, MHP’nin “CHP’nin ye- deği” olduğunu söyledi. Kamu-Sen referanduma ‘hayõr’ derken, AKP iktidarõnõn 8 yõlõnõ da masaya yatõrdõ ‘Anayasa değişikliği dayatma’ MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Türkiye Kamu- Sen, AKP hükümetinin 8 yõl bo- yunca yaptõklarõna dikkat çekerek referandumda “hayır” oyu kul- lanõlmasõnõ istedi. Türkiye Kamu-Sen, bağlõ sen- dikalarõn genel başkanlarõ, genel merkez yönetim kurulu üyeleri, il temsilcileri ve şube başkanlarõnõn katõlõmõ ile gerçekleştirdiği istişare toplantõsõnda referandumdaki tav- rõnõ da netleştirdi. Kamu-Sen, anayasa değişiklik metninin yurt- taşlarõn istekleri göz ardõ edilerek ilgili taraflarõn görüşlerine baş- vurulmadan tek taraflõ olarak ha- zõrlandõğõnõ ve topluma “daya- tıldığını” vurguladõ. Kamu-Sen, “Değişiklik metnini hazırlar- ken milletten kaçıran, 2007 yı- lında sivil toplum kuruluşları- nın hazırladığı anayasa taslağını görmezden gelen ve milletin görüşlerine itibar etmeyen hü- kümetin, başı sıkışınca sandığa koşmasını da bugüne kadarki samimiyetsizlik halkasına bir yenisinin eklenmesi olarak gör- mekteyiz” değerlendirmesini yaptõ. Memurlarõn toplusözleşme ve grev haklarõnõn referandum ko- nusu yapõlmasõna tepki gösteren Kamu-Sen, çalõşanlarõn aynõ iş- kolunda birden çok sendikaya üye olmalarõyla hedeflenen ama- cõn da tam olarak anlaşõlamadõğõnõ vurguladõ. Siyasi yönetimlerin yurttaşla- rõna temel hak ve özgürlükleri hiç- bir önşart koşmadan sunmak zo- runda olduklarõna dikkat çeken Kamu-Sen, “En temel insani değerlerden olan kadın hakkı- nın; özürlüler, çocuklar ve ko- runmaya muhtaç kesimlere sağ- lanacak ayrımcılığın; temel ça- lışan hakkı olan toplusözleşme hakkının dahi sonucu belli ol- mayan bir referandum süreci- ne bağlanması ve ancak kabul edildiği taktirde bu hakların va- tandaşlara sağlanacak olması, siyasal iktidarın, vatandaşla- rımıza temel insani değerleri öne çıkaran hakları dahi ve- rirken, ne denli ayak sürüdü- ğünü göstermektedir” görüşünü dile getirdi. Kamu-Sen, AKP döneminde sendikal baskõlarõn en üst seviyeye ulaştõğõna, memurlarõn “ikna odalarına alınarak yandaş sen- dikaya üye olmaya zorlandık- larına” da dikkat çekti. Kamu- Sen’e bağlõ 85 şube başkanõ, işyeri temsilcisi ve şube yönetim kuru- lu üyesinin “sürgüne” gönderil- diğini, sendika başkanlarõ ve ge- nel merkez yönetim kurulu üye- leri hakkõnda soruşturma açõldõ- ğõnõ, bazõlarõnõn görevden alõndõ- ğõnõ dile getiren Kamu-Sen, AKP döneminde binlerce memurun, mahkemelerde hak aramak zo- runda kaldõklarõnõ vurguladõ. Yasaya göre her yõl toplanmasõ gereken Ekonomik ve Sosyal Konsey’in yaklaşõk 3 yõl toplan- tõya çağõrõlmadõğõnõ ve alõnan ka- rarlarda sosyal taraflarõn görüş- lerine değer verilmediğini dile ge- tiren Kamu-Sen, “Yandaş sen- dika yöneticileri ile sık sık gö- rüşen Başbakan, 8 yıldır Tür- kiye Kamu-Sen ile kurumsal olarak görüşmemektedir. Sen- dikal ayrımcılığın en bariz ör- neklerinin sergilendiği bu dö- nemde örgütlenmenin, tehditler yoluyla, yandaş sendikalar üze- rine yoğunlaşması sağlanmıştır” görüşünü dile getirdi. Kamu-Sen’in ‘hayõr’ gerekçeleri: ? 85 temsilcimiz sürgüne gönderildi ? Başbakan 8 yõldõr Kamu-Sen ile görüşmüyor ? Tehditle yandaş sendikalara destek sağlanõyor ? Uzlaştõrma Kurulu kararlarõna uyulmuyor MHP LİDERİ BAHÇELİ’DEN 9 KRİZ SAPTAMASI ‘Süreç, darbelerden daha tehlikeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP lideri Devlet Bahçeli, önümüzdeki dönemde, geçmişte “parçalı yapılar” olarak karşõlaşõlan 9 ana kriz dinamiğinin, aynõ zaman diliminde buluşarak Türkiye’de “çok güçlü çekim ve yı- kım alanı yaratacağı” saptamasõnda bulundu. Bahçeli, yaptõğõ yazõlõ açõklamada çarpõcõ saptamalara yer verdi. Bu kriz dinamiklerinden ilkini, bölücü terör eylemlerinin, “hükümet eliyle hız kazanan etnik tahrikler nedeniyle millet bütünlüğü- nün ve milli kimliğin ölümcül yara alması tehlikesi” olduğunu belirten Bahçeli, şöyle de- vam etti: “2.’si, keskinleşecek etnisite ve mezhep temelindeki ayrımcılığın neden ola- cağı kutuplaşma ve çatışma ihtimalidir. 3.’sü, artan işsizlik ve yolsuzluğun te- tikleyeceği toplumsal öfke dalgasıdır. 4.’sü, devleti ve kurumları çatışma ala- nı olarak gören zihniyetin doğuracağı de- rin cepheleşmelerin tahribatıdır. 5.’si, ülkemizin tam teslimiyetine kadar varacak küresel baskıların şiddetidir. 6.’sı, işgalcilerin Irak’tan çekilmesi ile bunun bölgemize ve Türkiye’ye yönelik tehlikeli yansımalarıdır. 7.’si, genel seçime kadar yoğunlaşacak gerginliklerdir. 8.’si, AKP zihniyetinin ve iftira rotasının Türk siyasetinde neden olacağı güçlü tepki- lerdir. 9.’su ise adalete ve devlete olan gü- venin tamamen tükenmesi tehlikesidir. ÇİLLER: Oyum evet demedim ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Eski DYP Genel Baş- kanõ Tansu Çiller, referandumda anaya- sa paketine “evet” di- yeceği iddialarõyla il- gili yaptõğõ yazõlõ açõklamada, “Bizzat şahsım tarafından yapılmayan beyan- lar, bana ait değil- dir. Gerekli olan du- rumlarda görüşleri- min doğrudan ken- dim tarafından sözlü veya yazılı olarak ifade edildiği ve edi- leceği hususunu ka- muoyunun bilgisine sunuyorum” dedi. ‘EŞREF ERDEM KEŞKE İSTİFA ETMESEYDİ’ KONYA (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Konya Rixos Otel’de partisine katõlan 30 kişiye rozet taktõ. Burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularõnõ yanõtlayan Kõlõçdaroğlu, CHP milletvekili Eşref Erdem’in partiden istifasõnõ değerlendirdi. Kõlõçdaroğlu, “Sayın Eşref Erdem uzun yıllar CHP’de görev almış, üst düzey görevlerde bulunmuş bir arkadaşımız. Kendisinin partiden istifasını üzüntüyle karşıladım. Keşke istifa etmeseydi. Ama tabii takdir kendisine ait. Bu takdire de bizim saygı duymamız gerekir” dedi. Daha sonra sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya gelen Kõlõçdaroğlu, basõna kapalõ gerçekleştirilen toplantõnõn ardõndan gazetecilere açõklamalarda bulundu. Kõlõçdaroğlu, bir gazetecinin CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’ye ait olduğu iddia edilen görüntülerle ilgili sorusu üzerine, “Özel hayat siyasetin konusu değildir” yanõtõnõ verdi. Kõlõçdaroğlu ve beraberindeki heyet daha sonra Mevlana Müzesi’ni ziyaret etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear