25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Bu yõl Salzburg Festi- vali’nin temasõ mitolo- jiydi. Bestecilerin yõldö- nümleri, belli bir döneme adanmõş konserler ya da belli bir kavram içinde yorumlanan müzikler gi- bi temalõ etkinlikler, or- ganize edenlere de izle- yenlere de tutarlõlõk sağ- lar. Madalyonun diğer yüzündeyse bazen bu te- matik etkinlikler bõkkõnlõk da yaratabiliyor. Hele uzun süreli festivaller için biraz boğucu ola- biliyor. Bu yõlki Salzburg Festivali’nde de olay böy- leydi. Her taşõn altõnda mitolojik bir figür, mi- tolojik öykülerden esinlenmiş bir libretto ya da mutlaka mitolojik bir imge gücü aranõyordu. Fes- tival yöneticileri de bunu fark etmişler ki bun- dan sonra tematik festivaller düzenlemekten vaz- geçmişler. Son yõllarda giderek ünlenen Alman besteci Wolfgang Rihm’e (1952) bu festivalde özel bir yer ayrõlmõş, yapõtlarõna 8-10 etkinlikle yer ve- rilmişti. Rihm ile söyleşi günleri, Rihm üstüne tartõşmalar ve dinletiler bu besteciyi öne çõkar- tõyordu. Son derece verimli ve çok yönlü bir besteci Rihm. Entelektüel birikiminin yanõ sõra geniş bir imge dünyasõna ve uçsuz bucaksõz bir yaratõcõ- lõğa sahip. Bugüne kadar çeşitli ortamlar için yaz- dõğõ yapõtlarõn sayõsõ 400’ü aşõyor. Müziğin dõ- şõnda felsefe ve edebiyat gibi dallar da Rihm’in yaratõcõlõk alanõna giriyor. Kendisi- ne bu festival için bir ope- ra õsmarlanõnca, o da zaten üstünde çalõştõğõ Nietcz- he’den esinlenme bir met- nini bir şekilde Dionysos- Apollon sarmalõna yerleş- tirmiş, “Dionysos” başlõğõ vermiş ve böylece festivalin mitoloji temasõna da uyum sağlamõş. “Opera fantazi” olarak sõnõflandõrdõğõ bu ya- põtta Dionysos başkahraman değil ama kavramsal olarak Apollon ile Dionysos’un tüm- leşmesi söz konusu. Müzik açõsõndan Wagner hat- ta Strauss operalarõndaki gibi şarkõcõyõ orkestrayla yarõştõran; Anton Webern’deki gibi geniş ses aralõklarõyla şarkõcõyõ zorlayan bir çalõşma. Oyun, Wagner’in “Niebelungen’in Yüzüğü” ya da Mozart’õn “Sihirli Flüt”ü gibi 3 kadõn kahramanõn gölgesinde uzayõp gidiyor. Çağdaş opera, 19. yüzyõl İtalyan operasõnda- ki bel canto geleneğinden tümüyle farklõ bir sa- nat dalõ haline geldi. Rihm, 19. yüzyõldan güzel şarkõ söyleyen sesleriyle Verdi’yi değil, operayõ tüm sanat dallarõnõn buluştuğu yeni bir sanat da- lõ olarak tanõmlayan Wagner’i örnek almõş. Ve 20. yüzyõl operasõnõn gereği artõk yalnõz güzel şarkõ söyleyen şancõlarõn egemenliği değil, in- san sesiyle çalgõlarõn yarõştõğõ, konunun psiko- lojik derinliklerde katmanlar bulduğu pek çok etmen kullanmõş. Metin, felsefe ve edebiyatla iç içe gelişiyor. Dekor-kostüm olarak çok az malzemeyle harikalar yaratõlmõş. Işõk kullanõmõ inanõlmaz boyutlar yarat- mõş. Öyle görkemli õşõk oyunlarõ var ki, sahne- deki yalõn birkaç nesne- yi bin bir şekle sokabi- liyor ve imge gücünü kamçõlõyor. Solistler şar- kõ söyledikleri kadar bir tiyatro sahnesi- nin gereği, dans edercesine, son derece estetik bir devingenlik içindeler. Rihm’in diğer yapõtlarõnda olduğu gibi Di- onysos operasõnda da Jörn H. Andresen yö- netimindeki Viyana Devlet Opera Korosu çok önemli bir yer tutuyor. Sahnede yer aldõğõ ka- dar sahne arkasõnda söyleyen, görünmez koro, şarkõ söylediği kadar konuşma sesiyle olaya ka- tõlan koro önem kazanõyor. Ayrõca salonun dört bir yanõna yerleştirilmiş mikrofonlarla derin efektler yaratan trompetler, müziğe yeni anlamlar katõyor. APOLLON VE D ONYSOS TÜMLEŞMES Operadaki başoyuncu N., Nietzche ve simgesel olarak Dionysos’u; Konuk ise Apollon’u tem- sil ediyordu. Böylece iki karşõt Yunan tanrõsõ ki- mi çağdaş yapõtta olduğu gibi burada da birbi- riyle bütünleşmek için uğraşõyordu. Apollon ve Dionysos çağlar boyu sanat tarihinin karşõt ka- rakterleri simgeleyen Yunan tanrõlarõdõr. Apol- lon güneşin, müziğin, mantõğõn ve kehanetin tan- rõsõdõr. Dionysos ise esrikliğin, şarabõn ve üzüm bağlarõndaki bereketin, yaratõcõlõğõn tanrõsõ. Sa- nat tarihi boyunca bu iki güç birbirinin karşõtõ olmuş, klasiszim gibi mantõk çağlarõnõ Apollon, romantizm gibi duygusal çağlarõ Dionysos et- kilemiştir. Ingo Metzmacher yönetimindeki Deutsches Symphonie-Orchester Berlin, iki saati aşan bu çok zor müziği canla başla yorumladõlar. Pier- re Audi’nin son derece yaratõcõ yönetimi de- koratör Jonathan Meese’in de katkõlarõyla oyuna gerçeküstü bir tat vermişti. Bariton Johannes Martin Kränz’le, tenor Matthias Klink upuzun ve şarkõlaştõrõlmasõ çok zor olan rollerinde sanki ilk kez değil, defalar- ca oynamõşçasõna bir deneyim sergilediler. Soprano Mojca Erdmann’õn tizlerdeki rolün- deki başarõsõ da şaşõrtõcõydõ. Rihm’in “Diony- sos”u için çağdaş operanõn zaferi diyebiliriz. Öte yandan Nietzsche’nin õşõğõnda Apollon ve Di- onysos (gelenek ve deneycilik) karşõtlõğõ bir kez daha gündeme gelmiş oldu. Kültür Servisi - Ankara Üniversitesi Çocuk Üniversitesi, 2 Ağustos-5 Eylül tarihleri arasõnda çağdaş sanatõn çocuk gözüyle anlaşõlõr kõlõndõğõ ve bu doğrul- tuda çocuklara yepyeni bir ufkun açõlma- sõnõn hedeflendiği “Çocuklar Çağdaş Sanatı CerModern’de Keşfediyor” başlõklõ ücretsiz bir eğitim programõ ger- çekleştiriyor. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğ- rafya Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Baş- kanõ Prof. Dr. Kıymet Giray tarafõndan geliştirilen ve yaklaşõk 20 eğitimcinin görev aldõğõ programla; “çağdaş sanat müzesi kavramı”, “sanat ve sanatçı ilişkisi”, “sanat eseri yapım aşaması” gibi başlõklar altõnda çocuklarõn Karel Apel, Alexander Calder, Ömer Uluç, Jackson Pollock gibi ressamlarla çağdaş sanatõ keşfetmelerini sağlamak amaçlanõ- yor. Katõlõmcõlarõn eğitim programõnõn sonunda Ankara Üniversitesi Çocuk Üni- versitesi Sertifikasõ’nõ almaya hak kaza- nacağõ etkinliğin uygulama aşamasõ 26 Ağustos’a dek sürecek. Çocuklar bu sü- reçte çağdaş sanat, sanatçõ, üslup, sanat eseri kavramlarõ doğrultusunda bilinçlendirilerek yapõlan eserle- rin sergiye hazõrlanmasõ ve toplu- ma tanõtõlmasõ konusunda bilgi- lendirilecek. 26 Ağustos sonra- sõnda ise CerModern’in salonlarõ çocuklar tarafõndan sergiye hazõr- lanacak ve eserler 5 Eylül’e kadar sergi- lenecek. Etkinliğe mekânõnõ açan CerModern, aynõ zamanda çocuklarõn kullanacaklarõ malzemeleri temin ederek de programõn sponsorluğunu da üstleniyor. Alman besteci Wolfgang Rihm ‘opera fantazi’ olarak sõnõflandõrdõğõ yapõtõ Salzburg Festivali için besteledi ÇağdaşoperaveDionysos Festival için bir opera õsmarlanõnca Rihm, zaten üstünde çalõştõğõ Nietczhe’den esinlenme bir metnini Dionysos- Apollon sarmalõna yerleştirmiş ve “Dionysos” başlõğõnõ vermiş. Yapõtta Dionysos başkahraman değil, ama kavramsal olarak Apollon ile Dionysos’un tümleşmesi söz konusu. Kültür Servisi - Kuran’õn indirilişinin 1400. yõlõnda daha önce hiç yayõmlan- mamõş ve aralarõnda Kuran’õn ilk el yazmalarõ olarak kabul edilen ve İstan- bul’a 1911’de gelen, Emevi döneminin sonlarõna tarihlenen “Şam Evrakı Ko- leksiyonu”ndan eserlerin de yer aldõğõ “1400. Yılında Kuran Sergisi”, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açõlõyor. Kuran’õn indirildiği gün olan ve bu yõl 5 Eylül’e denk gelen Kadir Gecesi’nden başlayarak 1 Aralõk’a kadar devam ede- cek sergi, Kuranõkerim’in sanatsal açõ- dan en görkemli örneklerini sunuyor. Organizasyonu gerçekleştiren Antik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanõ Turgay Ar- tam, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Seracettin Şahin, serginin kü- ratörlerinden Sevgi Kutluay ve serginin destekçisi Yõldõz Holding Kurumsal İle- tişim Genel Müdürü Zuhal Şeker’in katõldõğõ toplantõyla tanõtõlan serginin özelliği ise, dõşarõdan herhangi bir eser alõnmadan sadece müzenin koleksiyo- nundan oluşturulmuş olmasõ. Bugüne kadar Türkiye’de açõlan en büyük Kuran sergisi olan ve 250’den fazla ese- rin yer aldõğõ serginin açõlõşõna Louvre, Metropolitan, British Museum ve Berlin Müzesi İslam Eserleri Bölümleri’nden araştõrmacõlar ve akademisyenler de da- vet edildi. 8. yüzyõldan 20. yüzyõla ka- dar Emevilerden Abbasilere, Selçuklu- lardan Memluk ve Osmanlõ dönemleri- ne kadar aralarõnda Yakut el Mustasi- mi, Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet, Ahmet Ka- rahisari’nin de bulunduğu, yaşadõklarõ döneme damgasõnõ vuran hattatlarõn eserlerinden oluşan sergide yüze yakõn eserin de restorasyon ve konservasyonu yapõlacak. Altõn yaldõzlõ, deri ciltli, kutu ciltli ve yazana ait süslemelerle bezen- miş çok sayõda eserlerle ilgili bir de kapsamlõ katalog hazõrlanõyor. Ustalardan Kuran başyapıtları ‘1400. Yõlõn da Kuran Sergisi’ 5 Eylül’de Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açõlõyor Şam Evrakı Koleksiyonu’ndan Kuranıkerim yaprağı. Abbasi dönemi, 9. yüzyıl başı. Şam Emeviye Camii’nde çıkan yangından sonra 1911’de Topkapı Sarayı’na, 1913’te de müzeye getirildi. C E R M O D E R N ’ D E K P R O G R A M D A 2 0 E Ğ T M C G Ö R E V A L I Y O R Çağdaş Son filmi “Başlangıç” ile şu sıralar adından sıkça söz ettiren Leonardo DiCaprio’yu Hollywood’un yeni efendisi, Tom Cruise’u ise onun soytarısı ilan eden İngiliz “The Guardian” gazetesi, DiCaprio’yu en çok kazanan aktörler listesinin tepesine yerleştirdi. Cruise’un “Hollywood’un efendisi” rolünü önce Matt Damon, Johnny Depp, Will Smith gibi aktörlere kaptırdığı vurgulanan haberde, ardından da Tom Cruise ve Leonardo DiCaprio karşılaştırılarak DiCaprio’nun başarısında büyük yönetmenlerle çalışıyor olması, gişe yapan başarılı filmlere imza atmasının önemli rol oynadığı vurgulanıyor. Hollywood’un yeni efendisi: DiCaprio ‘Zefir’ Toronto yolcusu Kültür Servisi - “Poyraz” adlõ kõsa filmiyle dört yõl önce Cannes’da Altõn Palmiye için yarõşan Belma Baş’õn ilk uzun metrajlõ filmi “Zefir”, 9 - 19 Eylül tarihleri arasõnda gerçekleştirilecek olan 35. Uluslararasõ Toronto Film Festivali’nin “Keşifler” bölümüne seçildi. Hep hasretini çektiği annesinden bir daha ayrõlmamaya kararlõ bir kõz çocuğunun hikâyesini konu alan filmin başrollerini Şeyma Uzunlar, Sevinç Baş ve Vahide Gördüm paylaşõyor. Dünyanõn en prestijli film festivallerinden biri kabul edilen Toronto’da ilk kez seyirci karşõsõna çõkacak olan film, TC Kültür Bakanlõğõ ve CMYLMZ Fikirsanat’õn desteğiyle çekildi. ‘Benim Adım Kırmızı’ Saraybosna’da SARAYBOSNA (AA) - Orhan Pamuk’un “Benim Adõm Kõrmõzõ” isimli romanõnõn tiyatro uyarlamasõ yeni sezonda Saraybosna Devlet Tiyatrosu tarafõndan sahnelenecek. Makedonyalõ Martin Koçovski’nin yönettiği, İstanbul Şehir Tiyatrolarõ’ndan Bilge Emin’in tiyatroya uyarladõğõ oyunun kadrosunda, Bosna- Hersek, Makedonya, Karadağ, Slovenya, İtalya ve Türkiye’den sanatçõlar bulunuyor. Oyun, 17 Eylül’deki dünya prömiyerinin ardõndan, Slovenya, İtalya, Karadağ, Makedonya’da ve İstanbul’da da “Galata Festivali” kapsamõnda sahnelenecek. ‘Altın Aslan’ için 24 film Kültür Servisi - Polonya sinemasõnõn tanõnmõş yönetmenlerinden Jerzy Skolimowski’nin yeni filmi “Essential Killing” ile birlikte “Altõn Aslan” için Venedik’te yarõşacağõ açõklanan film sayõsõ 24’e ulaştõ. Bu yõl 1-11 Eylül tarihleri arasõnda 67. kez düzenlenecek olan Uluslararasõ Venedik Film Festivali’nde yarõşacak filmler arasõnda Sofia Coppola’nõn “Somewhere”i (Bir Yerde), Takashi Miike’nin “13 Suikastçõ”sõ (13Assassins), Francois Ozon’un “Potiche”i de yer alõyor. Eastwood’dan itiraz dilekçesi Kültür Servisi - Oscar ödüllü ABD’li aktör Clint Eastwood, İngiliz politikacõ George Osborne’a Britanya Film Konseyi’nin (UK Film Council) kapatõlmamasõna yönelik bir dilekçe yazdõ. Ünlü oyuncu, konseyin kendi prodüksiyon şirketine yaptõğõ desteği de hatõrlatarak “Film endüstrisi tehlikede, Konsey’in kapanmasõ bazõ İngiliz yapõmcõlarõ da küstürebilir” uyarõsõnda bulundu. Jack Parnell yaşamını yitirdi Kültür Servisi - “Muppet Show” orkestrasõnõn da üyelerinden olan İngiliz caz müzisyeni Jack Parnell 87 yaşõnda yaşamõnõ yitirdi. Aynõ zamanda “The Benny Hill Show”un müzik direktörlüğünü de yapan iki Emmy ödüllü Parnell, Muppet Show’da “Nigel” adlõ kukla karakteri oynatõyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear