Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Gıda Krizi Yine Gündemde
Rusya’da mevsim normallerinin iki katına çıkan
sıcaklığın yol açtığı yangınların buğday rekoltesini
yaklaşık 10 milyon ton düşürmesi bekleniyor.
Rusya hükümeti, köylünün kaybını karşılamak
amacıyla 1.3 milyar dolarlık bir fon ayırırken,
buğday ihracatını da yasakladı. Yasaklama,
dünya piyasalarında buğdayın fiyatında yüzde
8’lik bir artış yarattı; bir aylık artış yüzde 92’ye
ulaştı.
Buğday fiyatlarındaki artışlar arpa, mısır gibi
diğer tahıllara olan talebi, hayvan yemi ve
biyolojik yakıt üretimini de etkiliyor, dolayısıyla et
ve petrol fiyatlarında da büyük artışlar yaşanıyor.
Artış eğilimi, heç fonların spekülatif hareketleriyle
daha da güçlenerek (The Independent, 06/08)
enflasyonist bir ortama zemin hazırlarken, yeni
bir gıda krizi olasılığını da gündeme getiriyor.
Sorun kesinlikle
yaşam tarzımızda...
Neoliberal-postmodern “Restorasyon”
1980’lerde egemenliğini kurduğundan bu yana,
bütünsel yaklaşımlar, toplumsal eleştiriler, planlı
çözüm önerileri gözden düştü. Ama korkunun
ecele faydası yok. İnsanlık sürdürülemez bir
üretim tarzı üzerinde yaşamaya çalışıyor.
Artan sıklıkla gündeme gelmeye başlayan gıda
krizleriyse sürdürülemezliğin en açık göstergesi.
1990’lardan bu yana toplam tahıl üretimi, toplam
tahıl talebinin giderek gerisinde kalmaya başladı.
Bunun bir nedeni, nüfus artışı ama daha da
önemlisi, finansallaşmayla tüketimi körükleyen
kapitalizmin büyük kentlerde yeni nüfus
yoğunlaşması, tüketim merkezleri oluşturması.
Böylece büyük insan kalabalıklarının tüketim
tarzları, kendine yeterlilikten, yerellikten koparak
piyasaya bağlanıyor, su, et, süt, işlenmiş gıda
gereksinimleri, enerji tüketimi artıyor. Bir diğer
etken de, bu yoğunlaşmanın, artan enerji
tüketiminin ürettiği karbondioksit gazlarının
küresel ısınma ve iklim etkileri. Kimi yerlerde
artan sıcaklar çölleşmeye, yangınlara yol
açarken, kimi yerlerde yağmurlar, seller gıda
üretim alanlarını, içme su kaynaklarını
kullanılamaz hale getiriyor.
Bu noktada, kimi şaşkınların yok olmakta
olduğunu iddia etiği ulus devletler devreye
giriyor. Bir taraftan, dün 2007-2008 gıda krizinde
Arjantin, Hindistan, Vietnam ve birçok diğer ulus
devlet, bu son yangınlarda Rusya’nın yaptığı gibi,
piyasa mekanizmasına müdahale ederek, gıda
ihracatını yasaklamaya başlıyorlar, hatta
Rusya’nın yaptığı gibi nüfuz alanlarındaki
devletlere, gıda ihracatlarını kendilerine
yönlendirmeleri için baskı yapıyorlar. Diğer
taraftan, zengin ülkelerin kendi gıda güvenliklerini
sağlamak için, daha yoksul ve mali gereksinimleri
yüksek ülkelerin topraklarını satın almaya,
kiralamaya yöneldiği görülüyor. Böylece
kapitalist emperyalizm (askeri müdahaleye gerek
kalmadan, sermaye ilişkisi etkisiyle, daha kolay
sömürülecek biçimde yönlendirmek) hızlanırken,
“klasik sömürgecilik” de geri geliyor.
Toprak kapma yarışı
Zengin ülkelerin, yoksul ülkelerin en verimli
topraklarını kapmaya başlaması kaygı verici bir
düzeye ulaşmış olmalı ki, konu geçen G8
toplantısında, “yeni sömürgecilik” başlığıyla
tartışılmış. Dünya Bankası da bir rapor hazırlamış.
Bu günlerde yayımlanması beklenen rapor, geçen
ayın sonunda Financial Times’a sızdırılmıştı.
FT’nin aktardığına göre “yatırımcılar” (?!) yoksul,
hukuki yapıları zayıf ülkelerin, tarıma uygun
topraklarını hedef alıyor, ucuza kapatıyorlarmış
(27/07/2010). Rapora göre, kimi başarılı örneklere
karşın karşımızda genelde sömürü izlenimi veren
bir resim varmış. Dahası bu hükümetler çoğu kez,
yerel toplulukların komünal (ortak) topraklarını
yatırımcılara açıyorlarmış.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek
Komisyonu’nun, gıda güvenliği özel görevlisi
Olivier De Schuter, toprak kapma yarışının,
ülkeler arası rekabet yoğunlaşırken, piyasalara
olan güven azaldığı için giderek hızlandığını
söylüyor.
Hindistan’daki Biyoteknoloji ve Gıda Güvenliği
Forumu’nda konuşan Davinder Sharma’ya göre,
bir ülkenin, başka ülkelerde gıda üretimi yapma
girişimi, yatırımı yapan ülkenin gıda güvenliğini
arttırmakla birlikte, arkasında, açlık, kıtlık,
bırakıyor. Yoğun tarım üretimi teknikleri, toprağı
tüketiyor, su kaynaklarını kurutuyor, kimyasal
atıklarla doğal çevreyi tahrip ediyor; maliyeti
üstlenmek de ev sahibi ülkeye kalıyor. (The
Guardian, 03/07).
Bu toprak kapma yarışının etkisiyle, yerel
toplulukların topraklarını kaybettikleri, küçük
çiftçilerin yıkıma uğrayarak ucuz emek gücüne
dönüştükleri, tarım üretiminin yerel
gereksinimlerden, hatta piyasalardan koptuğu,
yoksul ülkelerden, daha varsıl ülkelere göçlerin
hızlandığı da görülüyor (Bkz:
http://www.oaklandinstitute.org/pdfs/LandGrab_fi
nal_web.pdf).
İngiltere’deki Hadley Centre for Climate
Change’in ürettiği iklim değişikliği haritasına
bakarsanız, Türkiye’nin özellikle de
güneydoğusunun en çok etkilenecek bölgelerin
içinde olduğunu göreceksiniz. Bu yüzden
önümüzdeki dönemde, hükümetlerin gıda güvenlik
politikalarını yakından izlemek, alternatif politikalar
geliştirerek kampanyalar düzenlemek, bu
bölgedeki toprakların, bölge halkının durumunu
daha da zorlaştıracak toprak kapma işlemlerine
hedef olmasını önlemeye çalışmak gerekiyor...
Muhalefet, hükümet ve yandaşlarõnõn devlet olanaklõ referandum propagandasõnõ yakõn izlemeye aldõ
Kamu ‘evet’çi emrindeANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Muhalefet partileri, “devlet
olanaklarını” kullanarak referan-
dum kampanyasõ yürütmesi ve ba-
zõ sendikalarõn da Yüksek Seçim
Kurulu kararlarõnõ ihlal ederek hü-
kümete destek veren propaganda
yapmasõnõ yakõn izlemeye aldõ.
Referanduma yönelik, bilboard-
lara verdiği ilanlarla “evet” ilanõ ve-
ren Hak-İş’in bu girişimini, savcõ-
lõğa yaptõğõ suç duyurusu ile dur-
duran MHP; şimdi de aynõ yönde
kampanya yürüten Memur Sendi-
kalarõ Konfederasyonu’nun (Me-
mur-Sen) benzer girişimi için ha-
rekete geçti. MHP’den yapõlan açõk-
lamada, referanduma ilişkin pro-
paganda yasaklarõnõ YSK kararõna
rağmen ihlal eden Hak-İş ve aracõ
reklam şirketi Ströer Kentvizyon
hakkõnda 24 Temmuz 2010’da An-
kara Valiliği ve Ankara Cumhuri-
yet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusun-
da bulunduklarõnõ ve şikâyetlerinin
haklõ bulunarak ilgili reklam pano-
larõnõn kaldõrõldõğõna dikkat çekildi.
Ancak bu karara rağmen, rek-
lam firmasõ Ströer’in, önceki gün
yine referandumda “evet” oyu
kullanõlmasõnõ isteyen Memur-
Sen’in ilanlarõnõ reklam panola-
rõna koyduğu bildirildi.
MHP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Bülent Didinmez, bunun üzerine
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’na panolarõn kaldõrõlmasõ iste-
miyle başvurdu.
Aydın mitingine önerge
CHP Konya Milletvekili Atilla
Kart da Aydõn’da Başbakan Tay-
yip Erdoğan’õn düzenlediği mi-
tinge katõlan memurlarõn “izinli”
sayõlmasõ ve miting meydanõnõn il
özel idaresi tarafõndan su püskürt-
meli klimalarla donatõlmasõnõ Mec-
lis gündemine taşõdõ.
Kart, Başbakan Tayyip Erdoğan
tarafõndan yanõtlanmasõ istemiyle
TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru
önergesinde, kamu olanaklarõ kul-
lanõlarak siyasi parti çalõşmasõ ya-
põldõğõnõ, “haksız oy temini”nin
bizzat Başbakan ve hükümet aracõ-
lõğõyla sağlandõğõna işaret etti. Baş-
bakan’õn 5 Ağustos’ta Aydõn’da
yaptõğõ mitingde de Söke Kayma-
kamlõğõ’nõn “kamu çalışanlarını
mitinge katılmaları için izinli say-
dığına” işaret eden Kart, “Yurt-
taşların mitinge katılmaları için su
püskürtme klimaları alana yer-
leştirilmiştir. LİMAK, ZNS gibi
firmaların bu işi ve harcamaları
üstlendikleri, ancak giderlerin
valilik il özel idaresi ya da başka
bir kamu birimi tarafından kar-
şılandığı iddia edilmektedir” gö-
rüşüne yer verdi. Kart, Erdoğan’a şu
sorularõ yöneltti:
“05 Ağustos 2010 günü Ay-
dın’da yapılan AKP mitinginin
harcamaları ve organizasyonu
hangi firma-firmalar tarafından
yapılmıştır? LİMAK ve ZNS ya
da başka firmalara ödeme ya-
pılmış mıdır? Yapıldıysa tutarı
nedir? Ödeme yapılmadıysa bu
ya da başka ilgili firmalara ka-
mudan iş verme vaadinde mi
bulunulmuştur?”
MHP, Hak-İş’ten sonra Memur-Sen’in de ilan panolarõnõ kullanarak ‘evet’ kampanyasõ
yapmasõ üzerine savcõlõğa suç duyurusunda bulunurken CHP’li Atilla Kart da AKP’nin Aydõn
mitingine katõlan kamu görevlilerinin izinli sayõlmasõ ve il özel idaresi tarafõndan miting
alanõnõn su püskürtmeli klimayla donatõlmasõ iddialarõnõ TBMM gündemine taşõdõ.
BDP’Lİ HASİP KAPLAN
‘Özerklik
ayrılık
talebi değil’
REFERANDUM
Özürlüler
sandığa
taşınacak
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Devlet
Bakanõ Selma Aliye Ka-
vaf, özürlüleri 12 Ey-
lül’de yapõlacak referan-
dumda sandõğa ücretsiz
olarak taşõyabileceklerini
söyledi.
Kavaf, Başbakanlõk
Merkez Bina’da gerçek-
leştirilen Özürlüler Yük-
sek Kurulu Toplantõsõ’nõn
açõlõşõnda yaptõğõ konuş-
mada, toplantõda “ulaşı-
labilirlik” konusuna da-
ha geniş bir perspektiften
bakmayõ hedeflediklerini
söyledi.
Bir gazetecinin, “En-
gelliler için referandu-
ma yönelik bir girişi-
miniz olacak mı? Gör-
me engelliler için ka-
bartmalı pusulalar ya-
pılacak mı ya da engel-
lilerin sandıklara ücret-
siz taşınması söz konu-
su mu?” sorusunu yanõt-
layan Bakan Kavaf, “Oy
pusulaları basıldı. Ka-
bartmalı pusula refe-
randum için mümkün
değil, ancak 2011 se-
çimleri için değerlendi-
rilebilir. Özürlülerin ih-
tiyaçları olan her yere
taşınmaları konusun-
daki hizmetlerimiz de-
vam ediyor. Bu konuda
da kendilerine yardım-
cı olabiliriz” dedi.
Türkiye’de etnik gerginlik tõrmanõrken Kürt
sorunu, “özerk Kürdistan” söylemiyle yeni
boyut kazandõ. Hükümet savcõlarõ göreve
çağõrõrken BDP, ‘Özerk Kürdistan’ söyleminin
“ayrõlõk talebi” olmadõğõnõ savunuyor.
AYŞE SAYIN
ANKARA - Diyarba-
kõr Büyükşehir Belediye
Başkanõ Osman Bayde-
mir’in geçen günlerde
“Türk bayrağının ya-
nında, bizim sarı-kır-
mızı-yeşil bayrağımız
da dalgalansa ne olur”
sözleriyle başlayan tar-
tõşma, hafta sonu Diyar-
bakõr’da yapõlan Demo-
kratik Toplum Kongre-
si’ndeki “özerk Kür-
distan” talebi ile yeni
bir boyut kazandõ.
BDP’nin, kongrede çõ-
kan karşõlõklõ “silah bı-
rakma ve çatışmasızlık
sürecinin sağlanması”
kararõnõ ön plana çõkar-
masõ dikkat çekti.
BDP’liler, yapõlan “si-
lah bırakma” çağrõsõna,
“PKK’nin de kayıtsız
kalmayacağı ve eylem-
sizlik kararı alabilece-
ği” görüşünü dile getiri-
yorlar. PKK’nin bu kap-
samda geçici süre “ey-
lemsizlik kararı” alabi-
leceği, buna bağlõ olarak
da “özerk Kürdistan”
talebinin yaşama geçi-
rilmesi için BDP’li be-
lediyeler ve sivil toplum
örgütlerinin harekete ge-
çeceği belirtiliyor.
BDP Şõrnak Milletve-
kili Hasip Kaplan,
DTK’de alõnan en önem-
li kararõn “silahların sus-
ması” çağrõsõ olduğunu
söyledi. Demokratik
özerklik talebinin yeni
olmadõğõnõ ve 3 yõldõr
seslendirdiklerini, geçen
yõllarda da Meclis’te bu
konudaki kitapçõğõ mil-
letvekillerine göndererek
deklare ettiklerini kay-
deden Kaplan, “özerk
Kürdistan” talebinin bu
kapsamda değerlendiril-
mesini istedi. Kaplan,
“Tabii bu projenin ge-
liştirilmesi için yeni se-
çilen DTK çalışmaları-
nı sürdürecektir. An-
cak bu yapı kesinlikle
ayrılık talebi değildir.
Üniter yapı içinde temel
hak ve özgürlüklerin
genişletilmesini isteyen
makul çözüm önerile-
ridir” diye konuştu. Ken-
di önerilerinin bir öte-
sinde “eyalet, federas-
yon ve konfederasyon”
yapõlanmalarõnõn oldu-
ğunu, ancak kendilerinin
böyle bir talepte bulun-
madõğõnõ belirten Kap-
lan, “Özerk Kürdistan”
yapõlanmasõyla “merke-
zi yönetimin yetkileri-
nin yerel otoritelere
devredilmesi, yerel
meclislerin güçlendiri-
lerek yerinden kararla-
rın alınması”nõn kaste-
dildiğini, bunun da dün-
yada çok fazla örneği bu-
lunduğunu kaydetti.
Muş Milletvekili Sırrı
Sakık da Cumhuriyetin
ilk yõllarõnda Atatürk ta-
rafõndan “yerel özerk-
lik (muhtariyet) kavra-
mı”nõn ilk kez dile geti-
rildiğini, ancak daha son-
ra bunun yaşama geçiri-
lemediğine dikkat çekti.
BDP olarak kendi öneri-
lerinin de o dönemdeki
“yerel özerklik” öneri-
sinden farklõ olmadõğõnõ
savunan Sakõk, buradan
“bölücülük, ayrılma”
anlamõ çõkarõlmamasõ ge-
rektiğini savundu.
DİSKİzmir’den‘hayõr’kampanyasõ
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası İzmir Şube-
si üyeleri, 12 Eylül günü gerçekleştirilecek
anayasa değişikliği referandumunda, “ha-
yır” oyu kullanacaklarını bildirdi. Anayasa
değişikliği paketinin çözüm üretmekten uzak
olduğu bildirilen sendika açıklamasında “12
Eylül ile hesaplaşmanın bir yolu olarak top-
luma dayatılan anayasa referandumu bir al-
datmacadır” denildi. Sendika merkezi önün-
de toplanan üyeler, AKP’nin salt kendi çı-
karlarına ve hedeflerine uygun bir paket ha-
zırladığını vurgulayarak “Bu paket biz
emekçilere gerçek hiçbir hak getirmemekte-
dir” dediler. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN)
Demirtaş: Boykotta kararlıyız
AKP’ye yakõn gazetelerin BDP’nin referanduma kadar tavrõnõ yumuşatacağõ şeklindeki
haberlerine tepki gösteren BDP Genel Başkanõ, ‘Böyle bir konu gündemimizde yok’ dedi
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü-
rosu) - BDP, parti meclisi (PM) top-
lantõsõnõ dün Diyarbakõr’da gerçek-
leştirirken Genel Başkan Selahattin
Demirtaş, bir gazetede yer alan
“BDP’nin referandum kararının
esnetilebileceği” yolundaki haberi
yalanladõ.
BDP, önceki gün gerçekleştirdiği
MYK toplantõsõnõn ardõndan PM top-
lantõsõnõ da dün Diyarbakõr Cegerxwin
Gençlik ve Kültür Merkezi’nde ger-
çekleştirdi. BDP’nin, eş başkanlarõ
Demirtaş ve Gülten Kışanak baş-
kanlõğõnda basõna kapalõ gerçekleştir-
diği toplantõda anayasa referandumu ve
çatõşmasõzlõk çağrõsõ konularõnõn gö-
rüşüldüğü öğrenildi.
Demirtaş, toplantõ öncesinde basõna
yaptõğõ açõklamada dün bir gazetede
BDP’nin anayasa referandumu ile il-
gili aldõğõ boykot kararõnõn, õlõmlõ ka-
nadõn talebiyle yumuşatõlabileceği yö-
nündeki habere sert tepki gösterdi. De-
mirtaş, bu tür haberlerin AKP’ye ya-
kõnlõğõ ile bilinen yayõn organlarõ ta-
rafõndan yapõldõğõnõ ve Kürt halkõnõn
bu tür haberlere itimat etmemesi ge-
rektiğini söyledi.
Demirtaş, bu yönlü çõkan haberlerin
kara propaganda çalõşmalarõ olduğunu
ve söz konusu gazetenin ise bunun ön-
cülüğünü yaptõğõnõ ifade ederek “BDP
boykot kararını gözden geçirecekse
bu hükümetin tavrına bağlıdır. BDP
son derece kararlı bir şekilde fikir-
lerini açıklamış ve boykot kararını
başlatmıştır” dedi.
Hiçbir somut gelişme yokken halk-
ta kafa karõşõklõ yaratõlmaya çalõşõldõ-
ğõnõ belirten Demirtaş, “Aslında özel
savaş taktiğini uyguluyorlar. Çün-
kü ne Demokratik Toplum Kongresi
toplantısında ne de BDP’nin her-
hangi bir toplantısında boykot ka-
rarının esnetilmesi tartışılmadı. Bi-
zim böyle bir gündemimiz yok” di-
ye konuştu.
AYŞE SAYIN
ANKARA - Anayasa değişikliği
paketine “evet” diyeceğini açõklayõnca
CHP yönetiminin kendisini ihraç
istemiyle disipline sevk etmesi üzerine
partisinden istifa eden Ankara
Milletvekili Eşref Erdem, CHP’nin
paketin iptaliyle ilgili Anayasa
Mahkemesi’ne yaptõğõ başvuruya imza
vermesinin, “evet” kararõyla
çelişmediğini savundu.
Eşref Erdem’in, hem CHP’nin
Anayasa Mahkemesi’ne “iptal”
istemiyle götürdüğü paketin iptali için
imza verip hem de pakete “evet”
diyeceğini açõklamasõ eleştiri konusu
oldu. Konuya ilişkin Cumhuriyet’in
görüştüğü Eşref Erdem, bu tavrõnõn
“çelişki” olduğu yönündeki
eleştirilerin anõmsatõlmasõ üzerine,
Anayasa Mahkemesi’ne başvurular
için grup olarak topluca imza
verdiklerini, kendisinin de bunda bir
sakõnca görmediğini ifade etti.
Erdem, “Benim paketle ilgili böyle
bir tavır koymam, paketin Anayasa
Mahkemesi süzgecinden,
denetiminden geçmesini istememe
engel değil. Orada bir çelişki
varmış gibi göstermek son derece
yanlış bir şey” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin yaptõğõ
inceleme sonucunda “Mevzuatımıza
göre bir aykırılık söz konusu değil”
diyerek bir anlamda paketi de
olumladõğõnõ savunan Erdem, “Ortada
bir çelişkili durum yokken, benim
Anayasa Mahkemesi denetimi
istememin, kararımla çelişiyormuş
gibi gösterilmesi son derece yanlış
bir şey” diye konuştu.
Herhangi bir partiye geçişinin söz
konusu olmadõğõnõ, şu anda bağõmsõz
olarak milletvekilliğini sürdüreceğini
belirten Erdem, bir süre dinlendikten
sonra gelişmeleri izleyeceğini ifade
etti. Erdem, “Belki dışarıdan Türk
soluna katkımız daha fazla olur. O
da olmazsa bu işten emekli oluruz,
benim için vazgeçilmez değil” dedi.
E R D E M : İ P T A L B A Ş V U R U S U N A İ M Z A V E R M E M , E V E T K A R A R I M L A Ç E L İ Ş M İ Y O R
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
LİDERLER NEREDE?
? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:
Aksaray, Niğde, Nevşehir
? AKP Genel Başkanı Erdoğan:
Rize’den televizyon programõna katõlõm.
? BDP Genel Başkanı Demirtaş:
Diyarbakõr
Şimşek:
Erdoğan
riyakârlık
yapıyor
İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul
İl Başkanõ Berhan Şimşek, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn, CHP lideri Ke-
mal Kılıçdaroğlu’na “memur Kemal” di-
ye seslenmesini eleştirerek “Kemal Bey,
memurluk yaptı, Başbakan Erdoğan gi-
bi kalpazanlık yapmadı” dedi. Şişli Ca-
misi önünde dün yurttaşlara seslenen Şim-
şek, Erdoğan’õn anayasa değişikliklerini ka-
bul ettirmek idamlarõ gündeme getirmesi-
ni “riyakârlık” olarak niteleyerek, “İdam
edilenler Erdoğan’ın aklına 30 yıl bo-
yunca gelmedi. Bu acılar yaşanırken sen
Hikmetyar’ın dizinin dibinden ayrıl-
mıyordun” diye konuştu. Erdoğan’õn Ay-
dõn’da yaptõğõ konuşmada “Biz kefenimizi
giyip de geldik” sözlerini de eleştiren Şim-
şek, “Menderes’le kendini özdeşleştir-
mek istiyorsan oğlunun pırlanta dük-
kânını kapat” diye konuştu.