23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ 18 SPOR BOĞALAR, HOLLANDA’YI FİNALDE TEK GOLLE YENEREK DÜNYANIN ZİRVESİNE ÇIKTI JOHANNESBURG - Güney Afrika’daki Dünya Kupası finalinde Hollanda’yı 1-0 yenen İspanya tarihinde ilk kez şampiyon oldu. Boğaları galibiyete taşıyan golü 116. dakikada Iniesta attı. Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu mücadele, beklenenden daha sert başladı. İlkyarıda arka arkaya çıkan sarı kartlar nedeniyle oyun fazla hızlanmadı. Özellikle Xabi Alonso’ya ‘karate’ hamlesiyle giren de Jong’un atılmaması, hakem Webb’in otoriter tavrını yaraladı. Zorlu mücadelenin ikinci yarısında da oyuncular arasındaki gerginlik sürdü. İspanyollar sık sık sert fauller yapan van Bommel’e tepki gösterdi. Maçın 5. dakikasında Ramos’un kafa vuruşunu Stekelenburg’un çıkartması, maçın zevkli geçeceğinin habercisiydi. İki takımın da maça üst düzeyde konsantre olduğu futbolcuların yüz ifadelerinden belli oluyordu. İspanya’nın her maçta farkını hissettirdiği Xavi- Iniesta ikilisinin etkinliğini kalabalık orta saha hattı kurarak önleyen Hollanda, Robben’in uzaktan şutlarıyla gol aradı. 62. ve 83. dakikalarda başarılı oyuncunun Casillas ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda fileleri havalandıramaması, Portakallar’a pahalıya mâl oldu. Hollanda-İspanya maçının seyir zevki beklenenden daha düşüktü. Futbolcuların aşırı konsantrasyonu agresif olmalarına yol açınca istenilen oyun bir türlü sahaya yansımadı. Almanya karşısında etkili gözüken Pedro’nun dün vasatın altında bir performans sergilemesi, İspanya’nın hücum hattında zorlanmasına yol açtı. Fabregas’ın 94’te kaçırdığı pozisyonda Stekelenburg başarılıydı. Son Avrupa şampiyonu, uzatmalarda Fabregas’ın ara pasında Iniesta’nın ayağından bulduğu golle Hollanda’yı 1-0 mağlup ederek tarihinde ilk kez kupayı müzesine götürdü. SPOR YORUM ARİF KIZILYALIN ELEŞTİRİ ADNAN DİNÇER Komün Futbolun Zaferi FIFA 19. Dünya Kupası’nın 64. ve son maçını izlerken Burak Kut’un 2000’li yılların başında hit olan şarkısını anımsadım... Ne diyordu genç popçu? “Yaşandı bitti, saygısızca...” Evet, dile kolay 30 uzun günü geride bıraktık, yaşandı ve bitti... Kimimiz iş yerinde, kimimiz tatilde, çoğunluğumuz da evinde TV’nin esiri olduk. Futbolla yattık, kupayla kalktık. Vuvuzela adıyla dilimize giren bildiğimiz borazanın iç gıcıklayıcı sesi eşliğinde izlediğimiz grup maçlarının ‘sinir’ bozucu sıradanlığı karşısında ‘oflayıp’, ‘puf’layanlarımız, erken bavul toplayan Fransa, İtalya gibi devlerin silinişiyle, “Evet, kupa bu” demeye başladı. Bi ara esen ‘latin’ rüzgârının yerini Kıta Avrupası’nın ‘reel’ futbol anlayışına bırakması, sırasıyla İngiltere, Arjantin, Brezilya gibi favorilerin silinip İspanya, Hollanda, Almanya, Uruguay gibi takımların başı alması, ‘unutulmaz’ enstantaneler olarak tarihteki yeri yazıldı... Çizgiyi geçtiği halde sayılmayan goller, verilmeyen penaltılar, Rosetti gibi -haklı bir kararla- evine postalanan hakemler ve Özbekistan’dan Ravshan Irmatov’un Collina’lara, Markus Merk’lere, Mejuto Gonzales’lere parmak ısırtan yönetimi de Kara Kıta Afrika’nın futbolla dansı içindeki önemli figürlerdendi. Cruyff’ün çocukları! ‘Yıldızsız’ kadrosuyla sırf şablonsal takım oyunu oynayıp Bayern’in 20’lik yıldızı Thomas Müller’le Dünya üçüncülüğünü üst üste ikinci kez müzesine taşıyan Almanya’yla, Diego’ların (Lugano, Forlan, Godin) Uruguay’ını bir yana bırakırsak, daha önce tarihlerinde Kupa şampiyonluğu yaşamamış iki ekibin finaldeki buluşması da sanırım, Afrika 2010’un en önemli satır başıydı. İster Xavi’lerin, Iniesta’ların, Robben’lerle, Sneijder’lerle kapışması deyin, ister Cruyff’un doğduğu ve doyduğu toprakların çocuklarının randevusu adını verin ilginç bir finale tanıklık etti dün gece tüm dünya. Birbirinin karbon kopyasıydı sanki iki ekip de. Hollanda için bir şey söyleyemeyiz. Onlar, kazansınlar, kaybetsinler Rinus Michels’lerden bu yana ‘total futbolun’ yani komün oyunun ‘daimi’ temsilcileri. Gel gelelim İspanya da özellikle son 2 büyük turnuvadır farklı değil Hollanda’dan. İlk 11’deki oyuncuların etnik kökenlerine baktığımızda ‘Katalan karması’na benzeyen, daha doğrusu Hollandalı Cruyff’un tohumlarını serpip, bizim Rijkaard’ın da -bir süre- hasadını aldığı İspanya da sanki Hollanda’nın Akdenizli versiyonu! Yani dün gecenin galibi belliydi. Bakmayın siz İspanya’nın kupayı omuzladığına. Bizim, pazartesi teknik direktörleri (*) kabul etsin ya da etmesin, ‘total futbol’ kupayı götürdü müzesine. Vuvuzelaydı, ‘iddaacı’ ahtapot Paul du derken, Türkiye’siz bir kupanın son sayfasını tamamladık dün gece. Ne üzücü değil mi İspanyaları, Hollandaları, Almanya, hatta Urugayları konuşup, “Ahhh Türkiye de buralarda olsaydı keşke” bile diyememek... (*): Bu ifade Afrika’daki Türk teknik direktör Muhsin Ertuğral tarafından, Tv yorumcuları için kullanılmış ve Jo‘Burg’daki meslektaşım Fatih Kuşçu tarafından benimle paylaşılmıştır. Final mücadelesinde iki takõm oyuncularõ maç boyunca birbirlerine sert müdahalelerde bulundu. Hollanda’dan 7, İspanya’dan da 5 futbolcu sarõ kart gördü. Hakem Howard Webb sertlikler nedeniyle zaman zaman oyunu kontrol etmekte zorlandõ. Uzatmada Heitinga’ya da kõrmõzõ kart çõktõ. SARI KART YAĞMURU DAKİKA KENAN AYDINOĞLU Boğa’ya Yakõştõ Final maçõ için karaborsada en ucuz biletler 700 Avro’ya alõcõ buldu. Işõklarla Hollanda ve İspanya bayraklarõ ile Güney Afrika’daki Dünya Kupasõ’nõn sembolü haline gelen ‘vuvuzela’ gösterisi yapõldõ, her dilde ‘teşekkür ederiz’ yazõsõ yazõldõ. Final maçõ öncesi Kolombiyalõ şarkõcõ Shakira’nõn konseri büyük beğeni topladõ. Zorlu mücadeleyi statta 84 bin 490 kişi izlerken televizyondan 700 milyon kişi takip etti. Güney Afrika’nõn efsanevi Devlet Başkanõ Nelson Mandela ile eşi Graca Machel de törende hazõr bulundu. Gösterilerde yüzlerce dansçõ görev yaptõ. FIFA Başkanõ Sepp Blatter ile Güney Afrika Devlet Başkanõ Jacob Zuma, final öncesi iki takõm oyuncularõna başarõ diledi. Dünkü karşõlaşmayõ yöneten İngiliz Howard Webb, Dünya Kupalarõ tarihinde finalde görev yapan en genç hakem oldu. 2006 Dünya Kupasõ şampiyonu İtalya’nõn kaptanõ Fabio Cannavaro maç öncesi kupayõ öperek yerine koydu. Hollanda Veliaht Prensi Willem Alexander ve eşi Prenses Maxima, İspanya Veliaht Prensi Felipe ve eşi Prenses Letizia ile İspanya Kraliçesi Sofia da finali izledi. KUPA HIRSIZI! Hollanda ile İspanya arasõndaki final maçõ öncesi beklenmeyen bir olay yaşandõ. İki takõm oyuncularõ sahaya çõkmadan önce bir taraftar yeşil zemine girerek kupayõ almak için hamle yaptõ. Güvenlik görevlileri son anda müdahale ederek bu kişiyi etkisiz hale getirdi. Yaşanan olay sonrasõ hakem Howard Webb başta olmak üzere futbolcular ve yetkililer büyük şok yaşadõ. Sahaya giren kişinin her önemli turnuvada öne çõkarak ünlü olmaya çalõşan ‘Jimmy Jump’ takma adlõ İspanyol olduğu anlaşõldõ. Daha önce Euro 2004 finali, 2006 Şampiyonlar Ligi yarõfinali ve Euro 2008 yarõfinalinde Türkiye’nin Almanya ile oynadõğõ maçta sahaya giren Jump son olarak 2010 Eurovision finalinde İspanya şarkõ söylerken sahneye atlamõştõ. Jump, rugby ve tenis mücadelelerinde de dikkat çekmek için oyunlara müdahale etmişti. Pop sanatçısı Shakira gösterisiyle büyüledi. Nelson Mandela Teşekkürler Afrika Acıların ve dışlanmışlığın kıtasına teşekkürler... Mandela’nın önderliğinde, verdikleri özgürlük savaşında, ortaya koydukları futbol organizasyonuyla başarılı olan ‘Kara Kıta’ya teşekkürler... Total futbolun iki güçlü takımı, oynadıkları oyunla hakettikleri finalde, tüm zorlukları aşarak kazanmaya çalıştılar. İspanya’nın teknik, taktik ve yüksek pas becerisiyle oynayan orta alanını durdurmak ve baskı uygulayarak rakibi sinirlendirmek isteyen Hollanda, aynı zamanda topa da rakibe de sert girdi. Mücadele, havada uçuşan sarı kartlarla devam ederken İngiliz hakem, maçı kırmızı kart göstermeden sürdürmek istedi. Howard Webb bu özelliğini uzatmaların ikinci yarısında bozmak zorunda kalarak Hollandalı Heitinga’yı oyundan attı. Karşılaşmada az gol pozisyonu vardı ama Robben ile David Villa’nın ikinci yarıda girdiği inanılmaz netlikteki iki fırsat skoru değiştirebilirdi. Ancak kalecilerin kurtarışları da Dünya Kupası Finali’ne yakıştı. İspanyollar, Xavi ve Iniesta ile orta alan dengesini elinde tutmak isterken Sneijder ve Robben’i de oynatmamak için çok dikkatliydiler. Hatta onlara ve bölgelerine top yasağı koymuşlardı! İlk yarım saatin sertliğinde İspanya, Hollanda’nın ofsayt taktiğini bozmak isterken rakip kalede daha çok tehlikeli olan taraftı. Teknik adamlar, futbolcularını en küçük hataya izin vermeyecek şekilde hazırlamıştı. Özellikle Portakallar, turnuvada boyunca oyun içerisinde rakiplerini adeta hipnoz altında tutarak maçın temposunu değiştiren futbol anlayışlarını bu mücadelede de zaman zaman gösterdiler. İspanya’nın daha etkili olduğunu düşündüğümüz anlarda Hollanda, Robben ile iki akıl almaz gol pozisyonuna girdi ama Casillas, dünyanın en iyi kalecilerinden biri olduğunu gösterince beraberlik devam etti. İngiliz hakem Howard Webb, oyunu ilkyarıdaki cesaretiyle bitiremedi. Çünkü sarı kartların arkasından gelecek kırmızı kartları bu kez nasihat ile geçiştirmeyi tercih etti. Bu 120 dakikayı muhteşem Dünya Kupası Finali olarak hatırlayacağız. Çünkü İspanya kazanırken Hollanda’nın kaçırdığı net pozisyonları düşünemeyeceğiz. Her iki takımını kalecisi de maça damgasını vuran oyunculardı. Ama Portakallar, belki de kendisine fazla güvendiği anda kaybetti. Bunun sebebi de gerçekten İspanyol futbolcuların kazanma hırslarının, özellikle Fabregas, Iniesta ve Xavi orta alanının, Hollandalılara oyun kurma imkanı vermeyip sürekli kazanmak için yaratıcı paslar üretmesi, uzatmada oyunun temposunu düşürmemesiydi. Her iki takım da başarılıydı ama İspanya haklı kazandı. Aslında bizim alacağımız tek ders bu takımı hazırlayan iki kıymetli teknik direktör Del Bosque ve Luis Aragones’in tarafımızdan kovulmuş olmasıdır. Olsa olsa 2010 Dünya Kupası’ndan bize düşen ve ikmale kalarak dersimize çalışmamız gereken konu budur. Yaşasın futbol... HOLLANDA: 0 - İSPANYA: 1 STAT: Soccer City (Johannesburg) HAKEMLER: Howard Webb (5), Darren Cann (6), Michael Mullarkey (6) HOLLANDA: Stekelenburg (5), van der Wiel (6), Heitinga (6), Mathijsen (6), van Bronckhorst (6) (dk. 105 Braafheid), Kuyt (5) (dk. 71 Elia 5), van Bommel (7), Sneijder (7), de Jong (6) (dk. 99 van der Vaart 5), Robben (6), van Persie (5) İSPANYA: Casillas (8), Ramos (7), Pique (6), Puyol (7), Capdevila (7), Busquets (6), Xabi Alonso (7) (dk. 87 Fabregas 7), Xavi (7), Iniesta (8), Pedro (5) (dk. 60 Navas 6), Villa (6) (dk. 106 Torres) GOL: Dk. 116 Iniesta KIRMIZI KART: Dk. 109 Heitinga SARI KARTLAR: van Persie, van Bommel, de Jong, van Bronckhorst, Robben, van der Wiel, Mathijsen (Hollanda); Puyol, Ramos, Capdevila, Iniesta, Xavi (İspanya) Renkli turnuvaya renkli final Renkli turnuvaya renkli final ANLAMLI TİŞÖRT Iniesta gol sonrasõ formasõnõn içindeki tişörtle 2009 yõlõnda yaşamõnõ yitiren İspanyol futbolcu Daniel Jarque için yazdõğõ “Her zaman bizimlesin Dani” sözünü dünyayla paylaştõ. BOSQUE GERÇEĞİ İspanya Ulusal Takõmõ’nõ tarihinde ilk kez Dünya Kupasõ’nda zafere taşõyan Vicente del Bosque, kõsa bir süre Beşiktaş’ta çalõşmõş, daha sonra başarõsõz olduğu gerekçesiyle Siyah - Beyazlõ ekipten gönderilmişti. İspanya ayrõca kupaya yenilgiyle başlamasõna karşõn şampiyon olan ilk ekip ünvanõna ulaştõ. Hollanda ise 3. kez finalde kupayõ yitirdi. AHTAPOT YİNE BİLDİ Dünya Kupasõ’ndaki bütün karşõlaşmalarõn skorlarõnõ doğru tahmin eden ahtapot Paul dünkü maç öncesinde de İspanya’yõ işaret etmişti. Hollanda’da Sneijder maç bitiminde hakeme saldõrdõ. Daha sonra gözyaşlarõnõ tutamadõ. KRAL MÜLLER Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupasõ’nda altõn ayakkabõnõn sahibi Alman Thomas Müller oldu. Turnuvada Diego Forlan, Wesley Sneijder ve David Villa ile aynõ sayõda (5) gol atan Müller, yaptõğõ üç asistle rakiplerini geride bõraktõ. Afrika’nın kralı İspanyaAfrika’nın kralı İspanya Del Sol meydanında 100 binler kutlama yaptı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear