23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÖNCELİK önemlidir. Sorunlar, hedefler ve davalar vazgeçilmezliklerine ve yaşamsallıklarına göre iyi sıralanmamışsa, her şey birbirine karışır. Emekler boşa çıkar, sorunlar çözümsüzleşir, hedefler şaşar, davalar kaybedilir. Gazze, birdenbire öne çıktı; oraya uygulanan insafsız ambargonun bir an önce kaldırılması hedef alındı ve Filistin davası on binlerce insanın meydanlara yığılmasına yol açtı. Elbet o daracık ve kıraç sahil şeridine sıkıştırılmış Filistinlilerin bir açıkhava cezaevine konmuşçasına gıdasız, çimentosuz ve hele ilaçsız bırakılması affedilmez bir insan hakları ihlaliydi; mutlaka son bulmalıydı. Bütün insanlık için. İslam ümmetinin bu insanlık ayıbına herkesten daha çok isyan etmesi ve bu faciayı ortadan kaldırmak uğruna seferber olması, yani bir cihat söz konusuymuş gibi “cehdederek” bütün varlığını bu davaya vermesi beklenirdi. Olmadı ve bugünkü utanç verici dağınıklık ve çaresizlik ortaya çıktı. Türk insanının böyle bir tablo karşısında aşka gelmesi ve isyan edip kurbanlar vermeye başlamasında şaşılacak bir şey yoktur. Politika sahnesindekilerin bu toplumsal coşkuya katılmalarında da. Ama bu isyan, bu katılım ve hatta öncülük, Türklerin kendi öz davalarını gözden uzak tutacak, erteleyecek, hatta unutturacak ölçülere varmalı mıydı? Halk yığınları, medya dünyası, kamuoyu ve hele iktidar sahipleri açısından düşündürücü olan budur. Türklerin, ulus olarak, en azından Gazze faciası kadar isyan ettirici olan, büyük haksızlık ve hatta ayıp ve günah olarak insanlığın yüzüne çarpmayı gerektirici davaları hiç mi yoktur? Doksan yıla yakın bir süre önce, muzaffer ama mecalsiz kalmış bir Türkiye’ye petrol hırsıyla kabul ettirilen bir Irak sınırı yüzünden her Allah’ın günü şehit vermek isyan ettirici bir durum değil midir? Lozan sonrasında genel sekreteri İngiliz olan Cemiyet-i Akvam’ın emekli bir Estonyalı generale kâğıt üzerinde çizdirdiği o acayip kevgir sınırın mutlaka düzeltilmesine niçin bir ulusal dava önceliği vermez bu toplum? Halk yığınlarıyla, siyasal partileriyle, hükümetiyle ve devletiyle? Kıbrıs gibi hem haklı hem de güçlü olduğumuz bir dava niçin hâlâ saçma sapan müzakere masalarında süründürülmeye bırakılır ve kendi devletini kurup insanca yöneten bir Kuzey Kıbrıs halkı dünyadan böylesine soyutlanmış nasıl yaşamaya mahkûm edilir? Gazze’deki İsrail eziyetine isyan etmek, bu iki büyük haksızlığa da aynı coşkuyla isyan etmeye öncelik verilseydi çok daha inandırıcı ve sonuç verici olmaz mıydı? AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sıra PENCERE İrtica Terör Gibidir... Süryaniler Güneydoğu Anadolu’da, daha çok Mardin ve Diyarbakır’da odaklanıyorlardı. İsa’nın havarilerinden Aziz Petrus, yöre halkı Aramilerden bir bölüğünü baştan çıkarmış, Hıristiyanlığa inandırmış, bunlara Süryani adı verilmiş... Çok partili rejim Süryaniler için bir dönüm noktası oldu; Sünni yobazlığı azgınlaşınca, bu kendi halindeki insanlar yurtdışına göçmek zorunda kaldılar. Gözümüzün önünde yaşandı bu olay; ama burnumuzun dibindeki İstanbul’da neler oldu?.. Bu kentin yarısı Hıristiyandı, çok partili rejimden sonra İsa’nın oğulları selameti yurtdışına kaçmakta buldular. Ama Sünni baskısı, yalnız Hıristiyana mıydı?. Alevi de bundan payını alıyordu. Aleviler şimdi iki ateş arasında!.. Batı’da Sünni kuşatması.. Doğu’da Şii.. İran’da sözüm ona “İslam Devrimi” yaşandı, kapkara Şii yobazı iktidara geçti. Cüppe kara.. Sarık kara.. Sakal kara.. Çarşaf kara.. Sanki katran kazanına düştü koskoca ülke; ama, bu da yetmiyor ki karanlığın dışsatımını yapmak için İran, komşusu Türkiye’ye zift yolluyor. Doğu Anadolu’da camiler yoluyla Şiiliğin yayıldığına ilişkin haberler arttıkça arttı; özellikle Alevilere yönelik kuşatma yayılıyor. Gerçi Hazreti Ali, Hasan ile Hüseyin hem Alevilikte, hem Şiilikte başüstünedir. Ancak iki mezhep taban tabana zıttır; Şii kadını kara çarşafa sokar, Alevi özgürleştirir; Şiilikte cami var, Alevilikte yok; Şiilikte üç vakit namaz, Alevilikte cem; Şiilikte içki haram, Alevilikte helal... İran’dan sarkan Şiilik, Anadolu’da Aleviliği kafakola almak çabasında... Ya Sünni yobazlığı?.. Anadolu’da irtica, yalnız Aleviliği değil, laik Cumhuriyeti de tehdit ediyor; Sünnilik neredeyse resmi devlet dinine dönüştü; herkesin korkusu: - Türkiye İran mı olacak?.. Oysa herkesin gözü Batı’dayken Türkiye Doğu Anadolu’da İran’a dönüşmeye başlamış bile... Yeşil sarık.. Kara sarık.. Al birini vur ötekine!.. Ne Şii yobazlığı, ne Sünni yobazlığı.. Aleviliğe saldırı, yalnız mezhep kavgası değildir, laiklik sorunudur, demokrasi davasıdır, sağ-sol ikilemidir, Atatürk’e dolaylı saldırıdır. İrtica terör gibidir. Nereden, nasıl, kimden gelirse gelsin, elbirliğiyle irticaya karşı çıkılmalı. (16 Haziran 1998 tarihli yazısı) A nayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Haklarõ Mahkeme- si’nin kararlarõ böy- le olmakla birlikte; yüzde 10 ülke seçim barajõ soru- nu, çeşitli olumsuz yönleriyle ortadadõr. Nitekim milletvekili seçimleri ile il genel ve belediye meclisleri seçimlerinde her siya- si parti için ayrõ ayrõ uygulanan baraj oranlarõ, yalnõz partilerin ka- zandõklarõ sandalye sayõlarõ ba- kõmõndan adaletsiz sonuçlar do- ğurmakla kalmamakta; toplam seçmen oylarõnõn da oldukça yük- sek oranlarda parlamento veya ye- rel meclisler dõşõnda kalmasõna yol açmaktadõr. Nitekim 3 Kasõm 2002 günü yapõlan milletvekili genel seçi- minde yalnõz yüzde 34.3 oranõn- da oy alan AKP 363 sandalye, yüzde 19.7 oranõnda oy alan CHP 178 sandalye, yüzde 1 oranõnda oy alan bağõmsõzlar 9 sandalye kazanmõşlardõr. Parlamentodaki temsil oranla- rõ, AKP yüzde 66, CHP yüzde 32.4, bağõmsõzlar yüzde 1.6; oy oranlarõnõn üstündeki sandalye sayõlarõ ile aşkõn temsil oranlarõ, AKP yüzde 31.7, CHP yüzde 13, bağõmsõzlar yüzde 0.6’dõr (4). Diğer partiler parlamento dõşõnda kalmõşlardõr. 22 Temmuz 2007 günü yapõlan milletvekili genel seçiminde yüz- de 46.58 oranõnda oy alan AKP 341 sandalye, yüzde 20.88 ora- nõnda oy alan CHP 112 sandalye, yüzde 14.27 oranõnda oy alan MHP 70 sandalye, yüzde 5.24 oranõnda oy alan bağõmsõzlar 26 sandalye kazanmõşlardõr (5). Temsil oranları Parlamentodaki temsil oranla- rõ, AKP yüzde 62.11, CHP yüz- de 20.40, MHP yüzde 12.75, bağõmsõzlar yüzde 4.74; oy ora- nõnõn üstündeki sandalye sayõsõ ile tek aşkõn temsil oranõ, AKP yüzde 15.53’tür. Diğer partiler ya eksik temsil oranlarõyla parla- mentoda yer almõşlar ya da par- lamento dõşõnda kalmõşlardõr. Bağõmsõzlar için de eksik tem- sil söz konusudur. Öte yandan -Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi kararõnda da değinildiği gibi- 3 Kasõm 2002 günü yapõlan milletvekili genel seçiminde seçmen oylarõ- nõn yüzde 45.3’ü, 22 Temmuz 2007 günü yapõlan milletvekili genel seçiminde ise yüzde 13.3’ü parlamentoya yansõmamõştõr. Seçim sisteminde bu durumu düzeltecek değişiklik yapõlmazsa parlamentonun halkõn tümünü farklõ siyasal tercihleriyle ne öl- çüde temsil ettiği tartõşmasõ gün- deme gelebilir. Bu arada birçok seçmenin aslõnda görüşlerini pay- laştõğõ bir siyasal partinin yüzde 10 ülke barajõnõn altõnda kalabi- leceği kaygõsõ içinde oyunu heba etmemek düşüncesiyle daha şanslõ gördüğü başka bir parti için oy kullandõğõ da bir gerçektir. Yukarõdaki rakamlar, yüzde 10 oranõndaki ülke barajõnõn yal- nõz temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmayan sonuçlar verdiğini değil, aynõ zamanda seçmen oy- larõnõn oldukça yüksek oranlarla seçim sürecinde etkisiz kaldõğõ- nõ göstermektedir. Seçimlerde bu sonuçlarla kar- şõlaşmak istemeyen siyasi parti- ler, bu yüksek oranlõ barajõ ya başka bir parti ile muvazaalõ se- çim ittifakõ yaparak, ya da seçi- me doğrudan doğruya katõlmayõp kendileri için elverişli seçim çev- relerinde bağõmsõz adaylarla aş- ma yoluna gitmektedirler. Böylece -hemen hemen her seçimde görülen örnekleriyle- uygulamada yüzde 10’luk ülke barajõna karşõ bazõ yöntemler de geliştirilmiş bulunmaktadõr. Sonuç ve öneri Bu durumda başka hiçbir ül- kede rastlanmayacak kadar yük- sek olan, temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmayan, üstelik seçmen tercihlerini çarpõtan yüzde 10 ül- ke barajõnõ daha fazla sürdür- mekte bir yarar yoktur. O nedenle DemokratikAçõlõmõnÖnkoşulu: Seçim Barajõnõ İndirmek -II- Başka hiçbir ülkede rastlanmayacak kadar yüksek olan, temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmayan, üstelik seçmen tercihlerini çarpõtan yüzde 10 ülke barajõnõ daha fazla sürdürmekte bir yarar yoktur. O nedenle bu seçim barajõnõn artõk makul bir orana, örneğin yüzde 5’e indirilmesi zamanõ gelmiştir bu seçim barajõnõn ar- tõk makul bir orana, örneğin yüzde 5’e in- dirilmesi zamanõ gel- miştir (6). Ayrõca il genel ve belediye meclisleri se- çimleri bakõmõndan da onda birlik kesme baraj yerine seçim çevreleri itibarõyla yüzde 5 baraj uygun olacaktõr. Bu amaçla yapõla- cak yasal değişiklik- lerin toplumun farklõ kökenlerden bütün ke- simlerini kucaklayan, hiçbir kesimi siyasal sürecin dõşõnda bõ- rakmayan etkileri ola- cağõ kuşkusuzdur. Ekleyelim ki bu ko- nuda milletvekili se- çimi bakõmõndan ive- di bir durum söz ko- nusudur. Anayasamõza göre seçim kanunlarõnda yapõlacak değişiklik- ler, yürürlüğe girdik- leri tarihten itibaren bir yõl içinde yapõla- cak seçimlerde uygu- lanmaz (m. 67/VII); başka bir deyişle, an- cak bir yõl sonra yapõ- lacak seçimlerde uy- gulanõr. Dolayõsõyla yüzde 5 ülke barajõnõn önü- müzdeki 24. dönem milletvekili genel se- çiminde uygulanabil- mesi için bu konuda- ki yasal değişikliğin en geç 24 Temmuz 2010 tarihinden önce kabul edilip yürürlüğe konmasõ gerekir. (4) Bk. Erol Tun- cer/Necati Danacõ, Çok Partili Dönemde Se- çimler ve Seçim Sis- temleri, Ankara 2003 (TESAV Yayõnlarõ No. 21), s. 46. (5) Kaynak: Yüksek Se- çim Kurulu Duyurusu, Resmi Gazete, 30.7.2007, S. 36598 Mükerrer, s.3; krş. Erol Tuncer, Seçim 2007. 22 Temmuz 2007 Mil- letvekili Genel Seçim- leri Sayõsal ve Siyasal Değerlendirme, Anka- ra 2007 (TESAV Ya- yõnlarõ No. 31), s. 79. (6) Bu yönde bir kanun teklifi, DSP Denizli Milletvekili Hasan Er- çelebi ve arkadaşlarõ tarafõndan TBMM Baş- kanlõğõ’na sunulmuş bulunmaktadõr. Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK mumtazsoysal@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear