25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Kayıp PENCERE Hoca’nın Komşusuna Öğüdü... Aralof, 1921-1923 yıllarında Rusya’nın Ankara’daki elçisidir. Az buz adam değil. Birinci Dünya Savaşı’nda Alman Cephesi’nde çarpışıyor, devrimde Savunma Bakanlığı Harekât Şubesi Başkanı oluyor, Litvanya’da elçiyken Lenin’in isteğiyle Türkiye’ye atanıyor. İvaneviç Aralof’un anıları bu yazıyı yazdığım sırada elimin altında değil; ama Mustafa Kemal ile ünlü konuşması aklımda... Aralof diyor ki: - Sosyalizm yapınız!.. Mustafa Kemal: - Ülkemizde Rusya’dakinden çok başka koşullar geçerlidir; bu, gerçekçi olmaz!.. Aralof: - Köylülerle yapın!.. O günden bu yana köprülerin altından çok su aktı; köylülerle yapılacak sosyalizmin ne olduğu görüldü; Atatürk’ün ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Ama biz akıllandık mı?.. Hayır!.. Avrupa’da solun yükseliş süreci yaşanıyor; biz de kendimize örnek arıyoruz. - Blair mi?.. - Jospin mi?.. Dönek solcular Blair şamatası yapıyorlar, aklı başında olanlar Jospin’e sıcak bakıyorlar. Mustafa Kemal canlanıp karşımıza çıksa, bizi hemen uyarırdı: - Çocuklar, Blair İngiltere’de, Jospin Fransa’da, siz Türkiye’de yaşıyorsunuz. Diyelim ki Blair ya da Jospin’i Türkiye’ye getirdik. Anadolu’ya bir göz attılar mı, ikisinin de Allah’ı şaşar... Yoksulluk-varsıllık uçurumu, kara para aklama tezgâhları, kamu maliyesinin akıl almaz açıkları, yüzde 80’e ulaşan enflasyonun yapısallaşması, Anadolu’nun doğusu ile batısı arasındaki bölgesel uçurum, mafyalaşmış iş dünyası, faizcilik ve rantiyeciliğin ekonominin yüzde 70’ini sarması, ‘faaliyet dışı gelirler’ ile kâr eden koca holdinglerin şaşılası durumu, kayıt dışı ekonomi, halkın güvensizliği, demokrasiden yoksunluk, şeriatçılık tehdidi, komşularının düşmanlık kuşatması altındaki bir ülke, varsıldan vergi toplayacağına zenginden yüksek faizle borç alarak kamu görevlerini yürütmeye çalışan bir devlet... Lionel Jospin’in tüyleri diken diken olur... Tony Blair’in aklı başından gider... İkisi de keçileri kaçırırlar, ellerindeki programları yırtarlar... Hemen çalışmaya başlarlar. Solculuk gerçekçiliktir. Nasrettin Hoca’ya komşusu sormuş: - Gözüm ağrıyor, ne yapayım... Hoca: - Vallahi bilmem, demiş, benim dişim ağrıyordu, çektirdim, rahatladım. (5 Haziran 1997 tarihli yazısı) P rof. Dr. Fazıl Sağlam’õn öncülüğünde oluşturulan ‘Kamu Hukukçuları Platformu’nun, akade- mik nitelikteki ilk toplantõsõ 5-6 Haziran 2010 tarihlerinde Anka- ra’da yapõldõ. Türkiye Barolar Birliği yönetiminin desteği ve TBB İnsan Haklarõ Merkezi’nin iş- birliğiyle, TBB’nin unutulmaz başkanõ Av. Özdemir Özok’un anõsõna düzenlenen toplantõya çok sayõda öğretim üyesi ve hukukçu katõldõ. Sunulan nitelikli bildiriler ve yapõlan tartõşmalarõn yanõnda; özellikle, büyük kentler dõşõndaki üniversitelerden gelen genç öğre- tim elemanlarõnõn, kõdemli hoca- larla buluşabildikleri bir ortam oluşturmasõ bakõmõndan toplantõ çok yararlõ oldu. Kamu hukuku - özel hukuk ayrımı Hukukun, kamu hukuku ve özel hukuk olarak adlandõrõlan iki ana dala ayrõlmasõ, bize Roma hu- kukçularõnõn bir kalõtõdõr. İmparatorluğun 395 yõlõnda iki- ye bölünmesinden sonra, Doğu Roma, başka bir deyişle Bizans, Roma hukuku geleneğini sür- dürmüştür. Bizans’õn güçlü dö- neminin imparatorlarõndan Jus- tinyanus, çok dağõnõk bir hale gel- miş olan hukuk kurallarõnõ bir külliyat biçiminde toplatmõştõr. Bugünkü İstanbul kentinde oluş- turlumuş ve, Corpus Juris Civi- lis adõ verilmiş olan bu derleme- nin bir bölümünü oluşturan Di- gesta adlõ kitap, en başõnda şu il- keyi belirtiyordu: “Roma devle- ti” ile ilgili olan hukuk, kamu hu- kuku; bireylerin çõkarlarõyla ilgi- li olan hukuk ise özel hukuktur. Hukukun bütününü böyle iki ana dala ayõrmak, yüzyõllardõr sü- regelen bir gelenek olmuştur. An- cak, bu ayrõmõn hiç tartõşma ya- ratmadõğõ da söylenemez. Özel hu- kuk alanõnda bireylerin özgür is- tençlerine üstünlük tanõndõğõ için, özel hukuka öncelik verilmesinin daha “liberal” rejimlere ortam ya- ratacağõ; buna karşõlõk kamu hu- kukunu fazla öne çõkaran anla- yõşlarõn “otoriter” yönetimlerin işine yaradõğõ ileri sürülmüştür. Ama, devletin ekonomik yaşama müdahalesini zorunlu gören çağ- daş sosyal devlet anlayõşõnõn ka- mu hukukuna belli alanlarda ön- celik tanõnmasõnõ gerektirdiği de bir gerçektir. Ekonomik ve sosyal altyapõnõn dengesizliği sonucun- da, özellikle gözetilmesi ve ko- runmasõ gereken durumda olan- larõn, özel hukukun “özgür is- tençleriyle” karar verme olanak- larõndan ne ölçüde yararlanabil- dikleri sorulabilir. Kamu hukuku - özel hukuk ayrõmõ, yorum yöntemleri açõ- sõndan da değerlendirilebilir. Hu- kukta yorum yöntemleri, esas ba- kõmõndan pek farklõ olmasa da; ör- neğin, anayasa yargõsõ, insan hak- larõ, idare hukuku, iş hukuku gi- bi alanlardaki yorumlarla, sõradan bir özel hukuk davasõnda uygu- lanacak yorumlar teknik bakõm- dan farklõ olabilir. Kamu hukuku ile özel hukuk arasõndaki ayrõm çizgisinin pek net çizilemediği durumlar olduğu bir gerçektir. Ayrõca, çağdaş tekno- lojik gelişmelerin sonucunda or- taya çõkmõş olan kimi hukuk ko- nularõnõn bu dallardan hangisine girdiğinin saptanmasõnõ zorlaştõran durumlarla karşõlaşõlmaktadõr. Bu- gün, kamu hukuku ile özel hukuk öğelerini birlikte içeren, “kar- ma” nitelikli bazõ hukuk dallarõ- ‘Çoğunlukçu’ ve ‘Çoğulcu’ Demokrasi Ayrõmõ Prof. Dr. Rona AYBAY Her konunun halkoyuyla çözüme kavuşturulabileceğinin ileri sürülmesi, çağdaş demokraside yeri olmayan bir anlayõşõ yansõtõr. Türkiye’nin de en kõdemli üyelerinden biri olduğu Avrupa Konseyi’nin demokrasi anlayõşõ, “çoğunlukçuluğa” değil “çoğulculuğa” (plüralizme) dayanõr. - ŞEY kayıp! - Ne? - Altın! - Altın ne? Küpe mi? Bilezik mi? Doğum ya da sünnet altını mı? - Yok, külçe altın! - Ne? Nasıl külçe? Büyük mü, küçük mü? - Toplam 64 tonluk külçe!!! - Neee? Altmış dört tonluk mu? Nasıl gelmiş? Neredeymiş? - Bilinmiyor, Maliye Bakanı’na soracağız... -Vallahi, CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi “buhar olduğunu” söyleyip sorunca baktık, Bakanlığımızdaki kayıtlara göre, 2009 yılında “Varlık Barışı” denen bir yasa sayesinde yurtdışındaki varlığını beyan edip bunun yüzde 2’si kadar vergi ödeyerek onu yurda getiren bütün öbür yükümlülüklerden ya da cezalardan kurtuluyormuş; nitekim 4 kişi toplam 64 ton tutan altın getirmeyi taahhüt ederek başvurmuş ve bu beyanları Bakanlığımızın kayıtlarına geçmiş. - Eee, sonra ne olmuş? - Altınla ilgili bir beyan söz konusu ama, sonrasında yurda getirilip getirilmediği “incelenen” bir husus. İnceleme bitince, sonuçlar “gerektiğinde” MASAK tarafından kamuoyuyla paylaşılacak! - O da neyin nesi? - Mali Suçları Araştırma Kurulu. - Bakanlığınızla ilgili değil mi bu kurul? Niçin “gerektiğinde”? Aziz Nesin sağ olsaydı, kim bilir nasıl güzel değerlendirirdi bu hikâyenin ya da masalın başını ve sonunu. Yoksa, artık hiç mi gerek kalmadı bu ülkede mizaha? Her şey komediye mi dönüştü acaba? Unutmayalım ki, yalnız ilk ve orta öğretim okullarında tam 15 milyon çocuk ve gencin okuduğu 75 milyonluk koskoca bir Türkiye burası. Ankara’nın müzeleşmiş o küçük güzel binasında kuruluşundan beri tamamı tamamına 90 yıl geçmiş bir devletin böyle gülünçlüklere düşmesi olacak şey midir? Cumhuriyeti şimdi yönetenler en tepelerden en uçtaki resmi dairelere kadar, böyle bir devleti daha da yüceltip temel ilkelerine sadık kalarak yönetmek yerine, son derece tartışmalı anayasa değişiklikleri, referandum girişimleri ve kişisel hevesli cumhurbaşkanlığı hesaplarıyla acaba neyin peşindeler? Onu yıkmanın mı? Hiç kuşkusuz, paha biçilmez değerli bir arsaya oturtulduğu halde son yıllarda çatırdayıp iyice kaybolmaya yüz tutan bu yapıyı köklü bir toparlanma atılımıyla sağlamlaştırma vakti artık gelmiş ve hatta geçmektedir. nõn varlõğõ bilinmektedir. Ama bütün bunlara kar- şõn, hukukun iki temel dalõndan biri olarak kamu hukuku varlõğõnõ sürdür- mektedir. Toplantõnõn ana konu- sunun “Çoğulcu De- mokrasi - Çoğunlukçu Demokrasi İkilemi ve İnsan Hakları” olarak belirlenmesi, çok yerin- de ve zamanõnda bir se- çim olmuştur; çünkü, siyasal iktidarõn son za- manlarda dozunu arttõran belli tutumlarõ, “çoğun- lukçu” denilen demok- rasinin örneklerini orta- ya koymaktadõr. Çoğunlukçu demokrasi anlayõşõnõn en kaba algõ- lamasõyla uygulanmasõ, sonuç olarak toplumu büyük çalkantõlara, sar- sõntõlara götürebilmekte- dir. Türkiye’de 1950 yõ- lõnda yapõlmõş olan dürüst genel seçimle işbaşõna ge- len Demokrat Parti ikti- darõnõn, Meclis’teki san- dalye çoğunluğunu tek demokrasi ölçütü olarak kabul eden, siyasal mu- halefeti düşman gibi gö- ren, uzlaşmaz ve dayat- macõ tavrõnõn ne kötü so- nuçlara yol açtõğõ unutul- mamalõdõr. Türkiye’yi 27 Mayõs 1960 askeri müda- halesine götüren bu anla- yõş olmuştur. Gönül, De- mokrat Parti’nin iktidara geldiği gibi yani dürüst ve serbest seçimlerle ikti- dardan ayrõlmasõnõ, aske- ri darbelerin Türkiye gün- demine hiç girmemesini arzu ederdi. Sonuç: Her konunun halko- yuyla çözüme kavuşturu- labileceğinin ileri sürül- mesi, çağdaş demokraside yeri olmayan bir anlayõşõ yansõtõr. Türkiye’nin de en kõdemli üyelerinden biri olduğu Avrupa Konse- yi’nin demokrasi anlayõşõ, “çoğunlukçuluğa” değil “çoğulculuğa” (plüraliz- me) dayanõr. Demokrasi- de elbette çoğunluk önem- lidir ama, azõnlõk oylarõnõ bütünüyle yok sayan bir anlayõş da kabul edile- mez. Yapõlacak seçimler- de, bugün azõnlõkta olan görüşlerin ve siyasal par- tilerin ileride çoğunluğu oluşturabileceklerine ina- nõlmalõ ve bu inanç, iç- tenlikle benimsenmelidir. Öte yandan, çoğunlu- ğun, elindeki iktidarõ sõ- nõrsõz biçimde kullana- mayacağõ, başta yargõ or- ganlarõ olmak üzere ikti- darõ sõnõrlayan çeşitli ku- rumlar olduğu kabul edil- meli; çağdaş demokrasi- nin temelini, bu anlayõşõn oluşturduğu unutulma- malõdõr. Örneğin, insan haklarõ alanõnda; bõrakõnõz oy çoğunluğunu, oybirli- ğiyle bile ihlal edileme- yecek ilkeler olduğu ger- çeği gözden uzak tutul- mamalõdõr. mumtazsoysal@gmail.com 30 Haziran’a kadar tüm mobilya ürünlerinde %18 KDV indirimi Praktiker’de! Praktiker’de yüzlerce mobilya var, KDV YOK! 10Taksit 20 Haziran Pazar günü 12:00-21:00 saatleri aras›nda 593TL 699TL 1634TL TL TL 1219TL TL TL Lego Duvar Ünitesi TL TL TL 399TL 1516TL TL TL 1399TL Masa / TL 399TL Hera Kanepe TL TL6 TL4 TL TL93 asaM / TL isetinÜravDuogeL TL TL epenaa KreH TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear