25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 1 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B TBMM’ye sunulan birçok vergi kanununda değişiklik yapan kanun tasarısıyla önemli değişiklikler yapılıyor. Bunlardan biri, ücretlilerin vergi tarifesinde yapılmış; 76.250 TL ücret elde eden ücretli yüzde 35 vergi oranına henüz geçmemiş olmaktadır. Bu tarife ücretliler ile diğer gelir elde edenler arasında farklılaşmaya gidildiğini göstermektedir. Öngörülen gelir vergisi tarifesi 8.800 TL’ye kadar yüze 15 22.000 TL’nin 8.800 TL’si için 1.320 TL, fazlası yüzde 20 50.000 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL (ücret gelirlerinde 76.250 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL), fazlası yüzde 27 50.000 TL’den fazlasının 50.000 TL’si için 11.520 TL (ücret gelirlerinde 76.250 TL’den fazlasının 76.250 TL’si için 18.607 TL), fazlası yüzde 35 Vergi incelemelerinde büyük yenilik getiriliyor. - İncelemeler defter ve işlemlerin didik, didik edildiği tam kapsamlı, belirli konunun araştırılması kapsamında sınırlı olarak yapılacak. - Mükellefler risk analizlerine dayalı olarak inceleme için seçileceklerdir. Üç gruba ayrılacak mükelleflerden birinci gruba girenler üç yılda bir, ikinci gruba girenler altı yılda bir, üçüncü gruba girenler dokuz yılda bir en az olmak üzere inceleneceklerdir. Bu grupları Maliye Bakanlığı tespit edecektir. - Vergi inceleme elemanları mukteza, tebliğ, sirküler gibi düzenlemeleri yasalara aykırı bulurlarsa görüşlerini yazılı olarak Gelir İdaresi’ne bildireceklerdir. Ancak bu duruma rağmen raporlarını düzenlemelere uygun olarak yazmak zorunda kalacaklardır. Yani “Ben tebliğ tanımam” diyemeyeceklerdir. - İnceleme süreleri sınırlandırılıyor. Tam incelemeler 1 yılda, sınırlı incelemeler alt ayda bitirilmek zorunda. Geçerli mazerete dayanılarak inceleme ek süresi verilebilecek ve ancak bu süre altı ayı geçemeyecektir. Burada yıllarca süren vergi incelemeleri sonucunda gecikme faizi nedeniyle vergi borçlarının çok büyük tutarlara ulaşması ve uzun inceleme süresinin iş âlemini olumsuz etkilemesi ile ilgili yıllardır yapılan eleştiriler dikkate alınmış olmaktadır. - Vergi inceleme raporları vergi inceleme birimlerinde kıdemlilerden oluşan üç kişilik bir heyet tarafında okunacak ve yasal düzenlemelere aykırı olup olmadığına bakılacak. İnceleme elemanı ile bu komisyon arasında uzlaşma olamadığı takdirde “merkez rapor değerlendirme komisyonu” bu incelemeyi yapacak. Hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, vergi denetmenlerinde fiilen uygulanan bu husus maliye müfettiş raporlarını da kapsamak üzere yasal hüküm haline getirilmek istenmektedir. Bu durumda bir inceleme raporu yazan, ilk değerlendiren, son değerlendiren olmak üzere üç aşamadan geçecektir. Bu düzenleme ile ilgili inceleme birimlerinden ciddi eleştiri gelmesi mümkündür. - Muktezalar da merkez değerlendirme komisyonunda vergi inceleme elemanını bağlayacak şekilde kabul edilebilecektir. Vergi idaresinin yanılması halinde mükellef cezalandırılmayacak Çok önemli bir değişiklik olan bu hususla ilgili tasarıda madde aynen şöyle: “Yanılma ve görüş değişikliği: MADDE 369 - Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz. Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz.” Elektronik tebliğ getiriliyor Maliye artık tebliğlerini, tebliğe elverişli elektronik posta adreslerine tebliğ edilebilecek Takdir komisyonuna başvuru zamanaşımını durduracak Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvuru yapıldığında zamanaşımı süresi duracak ama bu süre 1 yılı geçemeyecektir. Bunun gerekçesi 5 yıllık zamanaşımı süresi takdir komisyonlarındaki gecikme nedeniyle tehlikeye girmektedir. Bu önlenmek istenmiştir. Yeminli mali müşavirler tasdik raporlarını elektronik ortamda verebilecekler Hangi raporlar ve mükelleflerin raporlarının elektronik ortamda verileceğini, Maliye Bakanlığı belirleyecektir. Torba Vergi Yasası Tasarısının Getirdikleri M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Belkemiksiz... İsrail’in evrensel hak ve hukuka apaçık aykırı, insani yardım gemisine müdahalesinden sonra, aklımızla yüreğimiz arasında gidip gelerek, bireysel ve toplumsal panikatak yaşıyoruz.. Her kafadan çıkan çok farkı sesler, olup bitenlere ilişkin alacakaranlık bile değil, kapkaranlık bir dönemeç noktasında olduğumuzun göstergesi. Bu kez sorun bilgi kirliliğinin ötesinde, senaryoların adreslerinin kördüğüm halini almış olması... Yorumlamaya kalkışmak elbet haddim değil. Nedense dünya güç odaklarının, siyasi merkezleri, otorite sayılabilecek uluslararası yorumcularının, İsrail’in operasyonunu “Aptalca, çok yönlü uluslararası hukuka aykırı, sınırlarını yanlış zorlamak..” olarak tanımlamış olmaları rahat bir nefes almamıza yetmiyor.. Belki de sorgulamaya bu noktadan başlamak, yeni dünya sömürü düzeninde insan haklarının yaşamın her alanında ayaklar altında, “gücü gücüne yetende” olmasıyla öncelikle yüzleşmek gerek.. Bu noktada ABD, İngiltere, Fransa’dan gelen İsrail eylemine yönelik kınamaların bir anlamı var mı? Konunun BM’ye götürülmesi gerekli ve anlamlı; ancak bir işe yarayacak mı? Uluslararası hukukun ayaklar altına alınması, insan hakları ihlalleri, her türünden savaş suçlarında, adı geçenler başta güç odağı ülkelerin öylesine ağır suçları, rolleri var ki.. BM’de öylesine kendi çıkarlarına uygun, keyfi kararlar aldırıyorlar, denetleyici olabilecek evrensel kurumu öylesine işlevsiz hale getirdiler ki.. Tek cümle ile “Dünyamızda geçerli düzende, evrensel insan hakları, hukuku, savaş kuralları, suçlarının bile adları var, kendileri, işlerlikleri yok..” Evrensel ilkeler, hukukun standartları, belkemiği, omurgası kırık. Savaş ilkelerini bile ayaklar altına alan baş suçlular, denetimde başrol oynayabilecek güçteki ülkeler olunca, işte böyle ipin ucu kaçıyor.. Geldiğimiz noktada İsrail’in apaçık çok suçlu iktidarını kınamanın, haksızlığını ortaya koyan yaptırımcı kararlar bile almanın çok fazla anlamı yok.. BM kararlarında beyirleyici ülkeler ABD, İngiltere, Fransa, hatta Rusya, Çin ne kadarı ile içtenler? “Şeytana kaç, tavşana tut” anlamında kararlarla mı geçiştirecekler? Kapalı kapılar arkasında İsrail iktidarına ne boyutlarda gerçek destek veriyorlar? Bir an için İsrail’in büyük haksızlığı, orantısız güç kullanması karşısında bu olaya özgü, içtenliklerini varsaysak bile, kendi sayısız suçları, sabıkaları nedeniyle ne kadar etkin rol oynayabilecekler? Gelişmelerin Ortadoğu ayağı, Ortadoğu oyunları üzerinden değerlendirmesine, Türkiye’ye dönük hesaplarına bakınca işler bütünü ile sarpa sarıyor.. Kendi adıma haftalardır, Türk hükümetinin İran nükleer projesine ilişkin oynamaya çalıştığı rolün ne kadarı ile ABD görevlendirmesi, en olumlu sözcüklerle yönlendirmesi, ya da Erdoğan hükümetinin kendini Ortadoğu’da bağımsız politikalar ilan edecek güçte görmesi ile bağlantılı olduğu sorularına yanıt almaya çalışıyor, bulamıyordum.. Şimdi bizim geleceğimize dönük çok daha boyutlu sonuçları olabilecek bir yeni olayla yüz yüze kaldık. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana ilk kez bir başka ülkenin silahlı gücü eliyle, biline biline insani yardım konvoyunda bulunan vatandaşlarımız öldürülmüş oluyor. One minute şovundan bu yana Erdoğan iktidarının, Ortadoğu’da kendi başına İslam dünyası liderliğine yönelik bağımsız politikalar yürütmekte olduğu senaryolarında insani yardım konvoyunun yeni bir proje olduğu söyleniyor. İç siyasette sıkışan, oy kaybetme trendine girmiş, Erdoğan’ın seçime dönük bir atağı varsayılıyor.. Ya da tam tersi, radikal İslami akımlar eliyle Erdoğan hükümetinin sıkıştırıldığı yeni projelerde İsrail-Kürt ittifakının öne çıktığı savlanıyor.. Saat farkıyla PKK eksenli varsayılan askeri birliğe ölümlü saldırı ile, Türkiye’den yola çıkmış insani yardım gemisine yine ölümlü İsrail askeri saldırısının olması rastlantı mı? Uluslararası satranç oyununda, İsrail hükümeti kaynaklı “Beni zayıf karnımdan vurursan, sen de zor durumda kalırsın” anlamında Türk hükümetini hedef alan bir tehdidi de içeriyor mu? Dünyayı uluslararası hak hukuk ekseninden çok uzakta yöneten, kendi çıkarlarına göre oyunun kurallarını sürekli değiştiren süper güçler, bu son gerilim, satranç oyununun nerelerindeler? Gerçek şu ki, bilimsel teknolojik devrim çağında, sözde küreselleşir, demokratikleşir, bireyin hak ve özgürlükleri yolunda ilerlerken, dünyamız, insanlık, milyarlarla dünyalı için, yüzyıllar gerisinde kalmış sandığımız acımasız savaşlar, sömürü düzeni geçerli. Çok uzun yüzyılların birikimi ile elde edilmiş ne kadar evrensel hak, hukuk, ilke varsa hepsi ayaklar altında.. Uygarlık çağı olarak düşlediğimiz 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, yüzyıllar gerisinin en ilkel çıkar, ırklar, dinler savaşlarını yaşıyoruz.. Erdoğan hükümetinden ülkemizin geçmişi, birikimlerine yaraşır bir çizgide, siyasi iktidarının iç politikaya dönük hesaplarından uzakta, yerini almasını beklemek, değilse hesap sormak hakkımız... soner@cumhuriyet.com.tr Türk iş dünyasõ Gazze’ye giden gemilere saldõran İsrail ve İskenderun’daki saldõrõyõ şiddetle kõnadõ İş dünyasõ sağduyu istedi Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Mustafa Koç: Şõrnak, Siirt ve İskenderun’daki olaylarda hayatõnõ kaybeden askerlerimize Allah’tan rahmet, aileleri başta olmak üzere tüm Türkiye’ye başsağlõğõ diliyorum. Antalya’dan Gazze’ye gitmek üzere yola çõkan yardõm gemisine yapõlan saldõrõyõ kõnõyorum. Çok sayõda can kaybõ ve yaralõ olduğu haberini aldõk. Üzüntü duyuyoruz. Soğukkanlõ olmalõyõz. Ülkeler arasõnda zaman zaman gerginlikler olur, ambargo olacağõnõ sanmõyorum. İstanbul Ticaret Odasõ Yönetim Kurulu Başkanõ Murat Yalçıntaş: Bu saldõrõ, hiçbir şekilde kabul edilemez. Uluslararasõ hukuka aykõrõlõğõnõn ötesinde, insanlõğõn sõnõrlarõnõ zorlayan ve hiçbir vicdanõn kabul edemeyeceği bu saldõrõyõ nefretle kõnõyoruz. İsrail, kural ve insanlõk tanõmaz tavõrlarõ ile bütün dünyanõn tepkisini toplarken İsrailli yöneticiler artõk akõllarõnõ başlarõna almak zorundadõr. Aksi takdirde, başta Türkiye ile ilişkileri olmak üzere dünya ile ilişkilerinde telafisi mümkün olamayacak bir yere varacaktõr. Gereken cevap verilmeli Sorumlular hesap versin Gaziantep Sanayi Odasõ Yönetim Kurulu Başkanõ Nejat Koçer: Bir taraftan barõşõ isteyip, bir taraftan kardeşliği isteyip ama diğer taraftan da bu tarz hareket yapanlara karşõ da insanlarõn gereken cevabõ, gereken dersi vermesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii sağduyu içerisinde ve tabii ki Türkiye’nin menfaatlerini düşünerek, Türkiye’nin bölgedeki durumunu da düşünerek hareket etmekte fayda var. Bu bizim hükümetimizin alacağõ bir karardõr. Buna biz herhangi bir şekilde katkõda bulunamayõz. Burada bizim söyleyeceğimiz, sağduyulu olmaktõr. Esas ana konu budur. TÜSİAD Yönetim Kurulu: İskenderun’daki terörist saldõrõ nedeniyle derin üzüntü duyuyoruz. Son günlerde giderek yaygõnlõğõ ve sõklõğõ artan terör saldõrõlarõ nedeniyle kaygõ duymaktayõz. Hepimizin içini yakan terör sorunu konusunda somut ilerleme beklentimizi yinelemek isteriz. Gazze halkõna insani yardõm amacõyla yola çõkan bir yardõm konvoyuna İsrail ordusunun uluslararasõ sulardaki kanlõ askeri müdahalesi, insanlõk tarihine, sivil bir inisiyatife karşõ orantõsõz ve kontrolsüz askeri güç kullanõmõnõn en trajik örneklerinden biri olarak kaydedilmiş bulunmaktadõr. Yaşatõlan bu insanlõk trajedisini şiddetle kõnõyoruz. Birleşmiş Milletler’i, evrensel insani değerler ve insan haklarõ bağlamõndaki misyonlarõna uygun bir şekilde, konuyla ilgili olarak ivedilikle tepki vermeye davet ederiz. Barış girişimine darbe Ankara Ticaret Odasõ Başkanõ Sinan Aygün: Çok zor durumdaki Gazze halkõna insani yardõm ulaştõrmaya çalõşan ve aralarõnda kadõn, çocuk ve yaşlõlarõn da bulunduğu gemiye silahlõ saldõrõ düzenlemek insanlõk dõşõ bir davranõştõr. İsrail’in barõşçõ girişimleri böylesine sert müdahalelerle bastõrmasõ, Ortadoğu’daki barõş girişimlerine yapõlmõş en büyük darbedir. İsrail uluslararasõ sularda seyreden gemilere silahlõ müdahalede bulunarak uluslararasõ hukuku çiğnemiştir. Üstelik bu saldõrõyõ orantõsõz güç kullanarak, savunmasõz sivillere karşõ düzenlemiştir. Gazze’ye yardım götüren gemiye saldırısının ardından tüm gözlerin üzerine çevrildiği İsrail’le Türkiye arasında en önemli işbirliği alanını savunma sanayi oluşturuyor. Türkiye, geçen yıl İsrail’e 1 milyar 528 milyon 370 bin dolarlık ihracat gerçekleştirirken 1 milyar 70 milyon 128 bin dolarlık da ithalat yaptı. Saldırıyı şiddetli bir dille kınayan iş dünyası “Burada bizim söyleyeceğimiz, sağduyulu olmaktır” değerlendirmesini yaptı. Tüketiciler Birliği ise yurttaşları, İsrail ürünlerini ve hizmetlerini boykota davet etti. İthalat artışı ihracatı ikiye katladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’nin ihracatõ nisanda geçen yõ- lõn aynõ ayõna göre yüzde 25.2 artarak 9 milyar 466 milyon dolar, ithalat ise yüzde 47.4 artarak 14 milyar 922 mil- yon dolar oldu. Aynõ dönemde dõş ti- caret açõğõ yüzde 113.2’lik artõşla 5 mil- yar 456 milyon dolara ulaştõ. Türkiye İstatistik Kurumu, Dõş Ticaret İstatistikleri Nisan 2010 verilerini açõk- ladõ. Ocak-Nisan döneminde, ihracat yüzde 11.3 artarak 35 milyar 663 mil- yon dolara, ithalat yüzde 36.6 artarak 53 milyar 263 milyon dolara yükseldi. Dõş ticaret açõğõ da yüzde 152.8 artõş- la 17 milyar 600 milyon dolara çõktõ. Nisanda yatõrõm mallarõ ithalatõ bir milyar 578 milyon dolardan 2 milyar 108 milyon dolara, dört aylõk dönem- de 5 milyar 943 milyon dolardan 7 mil- yar 517 milyon dolara çõktõ. Hammad- de ithalatõ nisanda yüzde 54.9 artõşla 6 milyar 982 milyon dolardan 10 milyar 817 milyon dolara, dört aylõk dönem- de de yüzde 39,8 artõşla 27 milyar 575 milyon dolardan 38 milyar 548 milyon dolara yükseldi. Törende konuşmaların ardından Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Kü- çükali kampanyayı başlatacak protokolü imzaladı. Mustafa Koç, projenin eşzamanlı olarak gerçekleşecek iki ayağının bulundu- ğun belirterek, bir taraftan, tüm Koç Topluluğu şirketlerinin genel müdürlükleri ve tesislerindeki çalışanların, diğer taraftan da 81 ildeki “Ülkem İçin” elçileri olan bayiler öncülüğünde ve Kızılay’la işbirliği içinde kampanyalar düzenleyeceklerini dile getirdi. İlkbağışınıyaptı - Mustafa Koç ve Ali Koç ilk kan bağışını, kampanyanın tanıtıldığı basın toplantısının hemen ardından yaptı. Kızılay Başkanı Küçükali, Mustafa Koç’un elini tuttu. Koç Holding’den ülkeye Koç grubunun, geçmişten bu yana Türk Kızıla- yı ile birlikte iyi işler yaptığını anlatan Küçüka- li, “Biz 1862’de kurulduk. O yıllarda hastalar, at arabalarıyla taşınıyordu. Rahmetli Vehbi Koç, Türk Kızılayı’nın at arabasından tekerlek- li motorlu ambulansa geçişi için projeler çizip hediye etti” dedi. Küçükali, Vehbi Koç tarafın- dan Türk Kızılayı için yaptırılan ilk motorlu araç şeklindeki ambulansın orijinal çizimini Mustafa Koç’a hediye etti. Küçükali ambulan- sın hurdasını bulup çalışabilir hale getirdikle- rini anlattı. Ekonomi Servisi - Koç Holding, 2006 yõ- lõnda başlattõğõ “Ülkem İçin” projesinin beşinci yõlõnda, insan sağlõğõ için hayati önem taşõyan kan bağõşõ konusuna dikkat çekerek, bu alan- da toplumsal farkõndalõk yaratmayõ hedefliyor. Sorumlu vatandaşlõk bilincini yaymayõ he- defleyen “Ülkem İçin” projesinin 2010 yõlõ uy- gulamasõ olarak “Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampanyası”nõ başlatan Koç Holding’in tüm çalõşanlarõ ve bayileri bu yõl da projeye tam destek verecek. İlk bağõşlar Mustafa V. Koç, Ali Y. Koç ve Koç Holding yöneticileri ile ça- lõşanlarõ tarafõndan yapõldõ. “Ülkem İçin Kan Veriyorum” kampanyasõ kapsamõnda, Türk Kõzõlayõ ile protokol imza- landõ. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Mustafa Koç, 75 bin kişilik Koç ailesinin tüm bireylerine sosyal sorumluluk bilincini aşõla- mayõ hedefleyen “Ülkem İçin” projesinde kan ihtiyacõna dikkati çektiklerini belirterek şun- larõ söyledi: “Ülkemizde, yıllık 1 milyon 800 bin üni- te kana ihtiyaç duyuluyor ve bu sayı her ge- çen gün artıyor. Gelişmiş ülkelerde nüfusun yüzde 5’i gönüllü kan bağışında bulunurken ülkemizde bu oran sadece yüzde 1.5 sevi- yesinde kalıyor. Gelişmiş ülkelerde toplanan kanın yüzde 82’si gönüllü kan bağışçıla- rından sağlanarak tüm tarama testlerine ta- bi tutulabilirken, ülkemizde bu oran gezi- ci ekiplerin katkısı ile ancak yüzde 33’e ula- şabilmektedir. Kan bağışının yaygınlaş- ması ve düzenli kan bağışçısı sayısının art- tırılması son derece önemli hale gelmiştir.” Türk Kõzõlayõ Genel Başkanõ Tekin Küçü- kali, Koç Holding’in Türkiye’de ciddi ve bü- yük projelere imza attõğõnõ, bu projelerle de Tür- kiye’deki açõklarõ kapatmaya çalõştõklarõnõ söyledi. Küçükali, “Bilinmelidir ki, ülke- mizdeki en büyük açıklık kan bağışıdır” de- di. Küçükali, kan verme konusunda toplumda yanlõş bir kanõ olduğuna da dikkati çekerek “Biz kanı versek de vermesek de alyuvarlar ölür ve dalak onları dışkı olarak dışarı atar. Oysa kan verince ilik hemen yeniden üre- tir” dedi. Soğukkanlı olmalıyız Hiçbir vicdan kabul etmez kan verecek kampanya Ekonomi Servisi - Microsoft ve Hew- lett Packard (HP), 250 milyon dolarlõk ya- tõrõmla mevcut bilişim teknolojileri var- lõklarõnõ bir araya getirerek, altyapõdan uy- gulamaya uzanan farklõ çözüm alternatif- leriyle müşterilerine hizmet sunma kara- rõ aldõ. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen, paranõn başlangõçta ürün- lerin daha iyi çalõşmasõ için ortak enteg- rasyona harcanacağõnõ bildirdi. HP Türkiye Genel Müdürü Serdar Urçar da, “Küresel işbirliğinin, Türkiye’ye önemli etkisi ola- cak. Birlikte odaklanacağımız konula- rı bularak İstanbul ve Ankara’da iş or- taklarına sanallaştırma eğitimleri veri- liyor. Finansal hizmet çözümleriyle de hizmet sağlayacağız” dedi. Microsoft ve HP’den 250 milyon dolar yatırım VEHBİ KOÇ’UN KIZILAY İÇİN ÇİZDİĞİ AMBULANS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear