Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
18 MAYIS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 15
Demokrat Parti Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, AKP hükümetinin demokrasiye savaş açtõğõnõ söyledi:
Gül en partizan cumhurbaşkanõLEYLA TAVŞANOĞLU
DP Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk
devletin birimlerinin haberi olmadan Deniz Bay-
kal kasetinin servis edilemeyeceğine işaret ediyor.
AKP hükümetinin demokrasiye savaş açtõğõnõ vur-
guluyor. Türkiye’nin giderek çok tehlikeli bir yo-
la sürüklendiğinin altõnõ çizerek, “İnsanlar teh-
likenin farkındalar mı? Bugünkü tatlı hayat-
larının hep böyle devam edeceğini sanıyorlar.
Ama bir sabah ellerinden oyuncaklarının alın-
dığını görürler” diyor. Tansu Çiller’in yeniden
siyasete sõvanma isteğini, eski ANAP’lõlarõn da
DP’yi ele geçirme çabalarõnõ, “Olabilir” tavrõy-
la karşõlayan Cindoruk, “Yalnız bir şartım var.
O da kongre kararlarına saygı gösterilmesidir”
diye konuşuyor.
- İlginç zamanlamalarla, Deniz Baykal’a ya-
pıldığı gibi birtakım kasetler servise konuyor. Bu
servis edilen kasetlerin failleri hiç bulunmuyor.
Siz bir hukukçu olarak bir hukuk devletinde bun-
ların yapılabileceğini düşünüyor musunuz?
H.C. - Zaten son kaset de faili meçhul hadise-
lerden birisi. Hiç kimse sahiplenmiyor. Sayõn Bay-
kal’õn orada haklõ olduğu bir nokta var. Devletin
birimlerinin bilgisi olmadan böyle bir kaset pi-
yasaya sürülemez.
Devlet bu konuda bilgisiz olduğunu söylüyor-
sa devletin yönetiminde boşluk var demektir. Bir-
takõm iftira kaynaklarõnõ denetimi altõna alamamõş
gözüküyor. Ama bu bir süreçtir. Sadece Deniz
Baykal olayõna bakmamamak gerekiyor. Türki-
ye’deki mahkemelerde ortaya çõkan pek çok
olayda aynõ iddia ortaya atõldõ. “Bunlar düzme-
cedir, sahtedir,” denildi. Bir õslak imzayõ Türk
hukuku hâlâ çözemedi. Bunun düzmece olduğu yo-
lunda veriler var. O hadisenin de mağduru tutuk-
lanmõş olmasõna rağmen hiç kimsenin içinde bu-
nun gerçek olduğu inancõ bulunmuyor. O da fai-
li meçhuldur.
- Dursun Çiçek’in avukatı, belgede parmak izi
inceleme yapılmasını istedi. Ancak mahkeme bel-
genin zarar göreceği gerekçesiyle parmak izi in-
celemesini reddetti. Oysa esas kanıt parmak izi
değil miydi?
H.C.- Parmak izinin kâğõdõ bozacağõ iddia
edildi. Ama benim hukuk tekniğiyle ilgili bilgim
o araştõrmanõn o kâğõdõ bozmayacağõ yönündedir.
Parmak izleri varsa onlar çok kolay bulunur. Ve
parmak izi kesin delildir.
O kesin delile ulaşmak için yapõlacak işlem
õslak imzadan daha önemlidir. Sivil hukukta, bü-
yük miras davalarõnda, büyük maddi değeri olan
kâğõtlarda her zaman parmak izi araştõrmalarõ
milletlerarasõ kurumlara gönderilir. Bu davada
gönderilmedi. Parmak izi de aranmadõ. Dola-
yõsõyla yargõnõn taraf olduğu, siyasallaştõğõ
açõkça ortaya çõkõyor.
Bunun en güzel delili savcõ Cihaner’le ilgili
Yargõtay Ceza Dairesi’nin verdiği karardõr. O ka-
rar Türk basõnõnda önemsenmedi. Ama o çok
önemli bir karardõr. Bir kere üç hâkim hakkõnda
soruşturma açõlmasõ isteniyor. Yargõtay’õn bir üst
mahkeme olduğu hukuk düzeninde üç ağõr ceza
hâkiminin soruşturulmasõ gerektiği ifade ediliyor.
Bu da bugüne kadar kamuoyunun yargõya duyduğu
güvensizliği doğruluyor. Anlaşõlõyor ki Yargõtay
üst mahkeme olarak kendi denetimi altõnda olan
ağõr ceza mahkemelerine güvenmiyor. Bu çok
önemli bir hadise.
Ben Türk siyasi hayatõnda benzer hadiseler gör-
düm ama hukuk tarihimizde görmedim. Ayrõca
Yargõtay dosyalarõn kuryeyle gönderilmesini is-
tiyor. Bu aynõ zamanda Yargõtay’õn savcõlõk ve em-
niyet teşkilatõna güvenmediğini gösteriyor. Bu son
yõllarõn devrim niteliğindeki önemli bir kararõdõr.
Yargõtay’õn dosyanõn tümüne el koyup hukuka uy-
gun araştõrmalar yapacağõnõ gösteriyor. Burada an-
laşõlan bir başka nokta da Yargõtay’õn özel yetki-
li savcõlara güven duymadõğõ. Aynõ şekilde özel
yetkili mahkemelere de güveni yok. Ben Yargõ-
tay’õn bu girişimini hukuk açõsõndan bir güvence
olarak görüyorum ve çok önemsiyorum.
‘Yargıtay’ın kararı çok dirayetli’
- Belki Yargıtay’ın bu son hamlesi. Çünkü hü-
kümet yüksek yargının iyice elini kolunu bağ-
lamak için anayasanın iki maddesinde değişik-
lik yapmadı mı?
H.C. - Yargõtay onlara zaman bõrakmadan çok
önemli bir şey yaptõ. Son soruşturmadan sonra ver-
mesi gereken kararlarõ hazõrlõk soruşturmalarõn-
da verdi. Yargõtay’õn bu kararõnõ çok dirayetli, ger-
çekçi ve hukuk devletine yakõşõr nitelikte görü-
yorum. Bu belki de meseleleri çözecek bir baş-
langõçtõr.
- Erdoğan bu kaset komplosundan bir hafta ön-
ce, “Daha elimizde ne kasetler var” dedi. Bir haf-
ta sonra da Deniz Baykal komplosu patlak ver-
di. Bu ilginç rastlantıyı nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
H.C.- Sayõn Başbakan ticaret hayatõnda biskü-
vi ticareti yapmõş. Kaset ticareti yapmadõğõna gö-
re elindekiler siyasi kasetler. Oysa bir devlet ada-
mõnõn elinde hukuka aykõrõ kasetler varsa bunla-
rõ bekletmeden ortaya çõkarmalõdõr. Bunlar son-
radan değer kazanmaz. Her zaman aynõ değerde-
dir.
Böyle devlet sõrrõnõ içeren kasetleri saklamak ya
da bunlarõ tehdit aracõ gibi kullanmak bir başba-
kana yakõşmaz. Sonra da biri ona “Kasetçi Recep
Bey” diye isim takar. Olur mu öyle şey? Kaset var-
sa çõkarsõn. Nerede dövüşülecekse orada dövü-
şülsün. Yani ben bunu bir başbakana yakõştõrma-
dõm. Belki de ağzõndan kaçan bir blöf de olabilir.
Bir başbakan elinde kaset var da saklõyorsa bu suç-
tur ve delilleri karartma suçudur.
- Kaset komplosundan sonra Baykal CHP’li-
lerce neredeyse kahraman yapılınca Erdoğan,
“Eşlerine ihanet edenlerden mağdur olmaz” de-
di. Bizim onlarla işimiz olmaz, demeye getirdi.
H.C.- Esas demokrasiye ihanet edenlere mağ-
dur dememek gerekiyor. Onlar kasten bunu ya-
põyorlar. Başbakan demokrasiye ihanette önde gi-
den. O nedenle esas biz ona mağdur muamelesi
yapmõyoruz. Siyasi rakibimiz olarak da kendisiyle
ilgili bütün düşüncelerimizi söylüyoruz.
Bugün demokrasiyle savaşan bir başbakan var.
Bence kendisini mağdur diye gösterme gayretle-
ri boşunadõr. Keşke bu referandum 60 günde ya-
põlsaydõ. O zaman sonucunu görseydi. Ama o so-
nucu göremeyeceğini tahmin ediyorum.
- Neden?
H.C.- Çünkü hukukumuzda ve siyasi hayatõ-
mõzda çok yeni bir faktör var. O da yargõ faktö-
rü. Yargõ siyasallaşmayõ önlemek için bir gayret
gösteriyor. Siyasi partiler, siyaset kurumlarõ etkisiz
kaldõlar. Bu etkisizliğin sonucunda da yargõ ken-
di göbeğini kendi kesmek zorunda kaldõ.
Bugün Türkiye’de yargõ demokrasiyi koru-
mak ve kollamak görevini üstlendi. Bu iktidarõn
demokrasi dõşõ, demokrasi karşõtõ eylemlerini ve
söylemlerini yargõ denetimi altõna aldõ. Çünkü geç
kalõnõrsa bir daha yargõçlar ve yargõ denetim ya-
pamaz hale gelecekler.
Düşünün ki 14 Anayasa Mahkemesi üyesini Ab-
dullah Gül tayin edecek. Yapõlarõ değiştirecek. Ab-
dullah Gül’ün tayin kabiliyeti de ortada. Yaptõğõ
tayinlerle taraf tuttuğu açõk ve kesin gözüküyor.
Taraf tutmakla da kalmõyor. Tayinlerinde huku-
kun arkasõndan dolanõyor. Sağlõk Bakanlõğõ müs-
teşar yardõmcõsõ yaptõğõ bir kişiyi hukuksal ye-
tersizliğini bile bile Anayasa Mahkemesi’ne ata-
yabiliyor.
Bir süre sonra Gül, Anayasa Mahkemesi’ni “Ab-
dullah Gül Anayasa Mahkemesi” haline getirir.
Böylece de Türkiye’deki en büyük hukuk temi-
natõ ortadan kalkar. Bunu Anayasa Mahkemesi de
görüyor. Ama bütün bunlarõ alenen yapõyorlar.
- YÖK’e, üniversite rektörlüklerine de benzer
tayinler yapmadı mı?
H.C.- Tamamõyla partizanca tayinler yaptõ.
Abdullah Gül bugüne kadar Türkiye’ye gelmiş en
partizan cumhurbaşkanõdõr. En büyük hedefi de
cumhurbaşkanlõğõndan sonra tekrar siyaset yap-
maktõr. Bunu da açõkça ortaya koyuyor.
TBMM Başkanlõğõm döneminde Abdullah Gül,
RP’nin en militan milletvekiliydi. Değişimle,
gelişimle, parti değiştirmekle anafikir kaybolmaz.
Abdullah Gül’ün siyasi geçmişi eksi puanlarla do-
ludur. Onun cumhurbaşkanõ olmasõ gerçekten Türk
hukukunun talihsizliklerinden birisidir.
- CHP’de 22 Mayıs’ta büyük kurultay var. CHP’de önü-
müzdeki dönem sizce neler olabilir?
H.C.- Benim tespitim, Baykal istifa etmiş ama genel
başkanlõktan ayrõlmamõş gözüküyor. İstifa bir şekil şar-
tõndan ibaret. Baykal’õn parti örgütüne ve kongreye hâ-
kim olduğu anlaşõlõyor. O bakõmdan Baykal dönemi bit-
miş değil.
Bu durum Baykal için bir avantaj ise de CHP için
çok demokratik bir yapõ sayõlamaz. Bir kere Baykal
istifa ederek zor günlerde, zor bir olayõ partisinden ayõr-
mak istedi ve sorumluluğu üzerine aldõ. Olay daha ay-
dõnlanmõş değil. Komplo iddialarõ doğrulanõrsa bu
Baykal’a güç kazandõrõr. Ama muğlak kalõrsa ve çe-
kişmeli durum devam ederse CHP’ye de Baykal’a da sõ-
kõntõ verir. Baykal da bunu bildiği için zaman kazanmaya
uğraşõyor. Kasetin düzmece olduğunu söylüyor. Şu sõra
karar verme durumunda değiliz. Ben Sayõn Baykal ve ai-
lesini tanõyorum. Zincirbozan’da kendisiyle dört ay birlikte
misafir kaldõm. Bende ahlaklõ bir aile olduğu izlenimi var. Maz-
but bir aile reisi. Baykal ve ailesi, karşõ taraf için bu sürecin ya-
şanmasõ ve aşõlmasõ zor. CHP için de bu tartõşmanõn bitirilmesi
güç gözüküyor.
- Peki, sizce Baykal ne yapmalı?
H.C.- Ben CHP’nin içişlerini bilmediğim için bir şey beyan etmek
istemem. Ama beyan edeceğim tek nokta var. O da partinin içindeki duy-
gular, talepler ve inançlarõn halkta bulunup bulunmadõğõ sorusudur. Sanõ-
yorum Baykal biraz da işin bu tarafõna bakõyor.
Bu isnatlarõ ret periyodunun halkta da olduğunu düşünüyorsa bugünkü
tutumunu devam ettirir. Ama halkla yaptõğõ temaslar ve teşkilatõn akõl-
lõ insanlarõ kendisine doğrularõ söyleyecektir. Halk bu hadiseyi par-
ti gibi yorumlamõyorsa Sayõn Baykal’õn da dönmesinin müm-
kün olmadõğõnõ düşünüyorum. Partiyi korumak için nasõl is-
tifa ettiyse yine partiyi korumak için en az bu dönem aday
olmayacaktõr.
‘Baykalailesinitanıyorum’ ‘Başbakanõn
tutumu çok
baskõcõ’
- CHP Anayasa Mahkemesi’ne ana-
yasa değişikliği paketinin iki maddesi-
nin iptali için başvurdu. Mahkeme ip-
tal kararı alırsa ne olur?
H.C.- Burada daha da önemlisi yü-
rürlüğün durdurulmasõ. Anayasa Mah-
kemesi yürürlüğü durdurduğu zaman
zaten referandumun değeri kayboluyor.
Referandum sürecinin dört ay olmasõ
Türkiye’ye, Anayasa Mahkemesi’ne za-
man kazandõrõyor.
Anayasa Mahkemesi’nin emsal karar-
larõna bakõnca, bu konuda karar verebi-
leceğini düşünüyorum. Bugüne kadar
en açõk anayasa ihlalerinden birisi var.
Ben her zaman söylüyorum. Bugün
Başbakanlõk rejimi var. Bu rejimin baş-
bakanõ anayasa değişikliğini kendi eseri
diye ortaya koymuştur. Hiç çekinme-
miştir. Anayasa değişikliği konusunda
baskõcõ bir tutum almõştõr. Daha da acõsõ
anayasa komisyonu ve başkanõ açõk bir
dille bunun bir hükümet teklifi olduğu-
nu söylemiştir. Hükümetler yasa teklif
edebilirler ama anayasa teklif edemez-
ler. Bu anayasaya aykõrõdõr. Anayasa
Mahkemesi, bu değişikliğin yürürlüğü-
nü durduracaktõr. Bunda sonsuz fayda
vardõr.
- Diyelim ki Anayasa Mahkemesi
yürürlüğü durdurmadı. Ne olur sizce?
H.C.- Bugün İstanbul ve Türkiye’nin
pek çok şehrinde insanlar istedikleri gi-
bi eğleniyor, işadamlarõ zenginleşiyor.
Sanõyorlar ki bu hayat böyle devam
edecek. Tahran’õ İran devriminden zi-
yaret edenler bilirler. Manzara aynõydõ.
Sonra bir iktidar değişikliği oldu.
O eğlenenler, çok para kazananlar,
Türkiye’nin yüksek medeniyet seviyesi-
ne çõktõğõnõ düşünenler bir sabah elle-
rindeki bütün oyuncaklarõn alõndõğõnõ
görürler. Şimdiden yandaş medya, ser-
maye, sendikalar, ticari birlikler ortaya
çõkmõştõr. Türkiye yepyeni bir sistemi
düşünen insanlarõn elindedir. Anayasa
değişikliği iptal edilmez, Türkiye se-
çimle meseleye el koymazsa bu tatlõ
günler hem hukuk hem zor yoluyla hem
de bazen kõlõçla yok olacaktõr. Türk hal-
kõ, zenginleri, basõnõn büyük kesimi bu-
nun farkõnda değil. Bu rejimi atlatabile-
ceklerini düşünüyorlar.
Halk ve Türkiye’nin yönetiminde et-
kili organlar siyasi partilerin arkasõna
düşmezlerse siyaset yoluyla bunlarõn
durdurulmasõ mümkün değildir. Ne TÜ-
SİAD kalõr ne de öbür basõn organlarõ.
Bir medya grubuna kesilen vergi ceza-
larõ tesadüf değildir. Bu bence bir işaret
fişeğidir. Türk halkõ devletin dörtte iki-
sinin işgal edildiğini bilmelidir.
MAHMUT LICALI
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - YÖK, yeni kurulan Türk-
Alman Üniversitesi için birinci
sõradan rektör adayõ gösterdiği
Prof. Dr. İzzet Özgenç hakkõn-
daki intihal (bilimsel aşõrma) id-
dialarõyla ilgili inceleme başla-
tõrken, iddialarõn netlik kazan-
masõ durumunda Özgenç’in pro-
fesörlük unvanõnõn geri alõnma-
sõ gündeme gelebilecek.
YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf
Ziya Özcan döneminde yaklaşõk
2 yõl boyunca YÖK Başkanvekili
olarak görev yapan, AKP’nin
hazõrladõğõ Türk Ceza Yasasõ
çalõşmalarõnda önemli katkõlar
sunan Prof. Dr. İzzet Özgenç
hakkõnda intihal iddialarõyla ilgili
geçen ay inceleme başlatõldõğõ or-
taya çõktõ. Buna göre YÖK, Tür-
kiye ile Almanya arasõndaki an-
laşma kapsamõnda yeni kurulan
Türk-Alman Üniversitesi rek-
törlüğü için Özgenç’i birinci sõ-
radan aday göstermesinin ön-
cesinde sessizce inceleme baş-
lattõ.
CHP İzmir Milletvekili Oğuz
Oyan’õn soru önergesini yanõt-
layan Milli Eğitim Bakanõ Nimet
Çubukçu, YÖK Üyesi Prof.
Özgenç hakkõndaki intihal id-
dialarõyla ilgili olarak YÖK ta-
rafõndan inceleme başlatõldõğõnõ
belirtti.
Yeni kurulan Türk-Alman Üni-
versitesi için birinci sõradan rektör
adayõ olarak belirlemesi de yeni bir
tartõşmaya yol açtõ. Özgenç’in
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül
tarafõndan rektör olarak atanma-
sõnõn ardõndan Özgenç’in intihal
yaptõğõ yönündeki iddialar YÖK’te
netlik kazanõrsa Özgenç’in profe-
sörlük unvanõnõn geri alõnmasõ
gündeme gelebilecek.
İntihal raporu
Eğitim-Sen’in YÖK’e Şubat
2010 tarihinde sunduğu intihal
raporunda, Özgenç’in 2007 yõ-
lõnda hazõrladõğõ “Suçun Yapı-
sında Kusur” adlõ doçentlik te-
zinde intihal yaptõğõ belirtiliyor.
Raporda, Özgenç’in intihal su-
çuna kaynak teşkil eden eserin
Hans Achenbach tarafõndan
1974 yõlõnda Berlin’de yayõmla-
nan “Historische und dogma-
tische Grundlagen der straf-
rechts-systematischen Schuld-
lehre” adlõ kitap olduğu kayde-
diliyor.
YÖK ÜYESİ ÖZGENÇ’E
İNCELEME
İZMİR (AA) - İzmir’de “dur” ih-
tarõna uymadõğõ gerekçesiyle polis
kurşunuyla ölen Baran Tursun’un
annesine “tehdit” ve “hakaret” suç-
larõndan 5 ay 20 gün hapis verildi.
Tursun’un babasõ Mehmet, anne-
si Berrin, kardeşi Şelale Tursun ile
çeşitli sivil toplum kuruluşu temsil-
cileri hakkõnda, 18 Ocak 2008’de
yaptõklarõ basõn açõklamasõnda kul-
landõklarõ ifadeler nedeniyle açõlan da-
vaya devam edildi.
Diğer sanıklar beraat etti
Mahkeme, Berrin Tursun’a polis
O. Emre Atar’a tehdit ve hakaretten
verdiği cezada, sanõğõn sabõkasõz olu-
şu nedeniyle hükmün açõklanmasõnõn
geri bõrakõlmasõna karar verdi. Diğer
sanõklar beraat etti.
İstanbul Haber Servisi - Türkiye
Gazeteciler Sendikasõ (TGS) gazete-
cilerin tutuklanmasõna karşõ uluslar-
arasõ bir kampanyaya hazõrlanõyor.
Uluslararasõ Gazeteciler Federas-
yonu’nun (FIJ) 25-29 Mayõs’da İs-
panya’da yapacağõ Genel Kurul top-
lantõsõnda da bu yönde bir karar çõ-
kartõlmasõ için gerekli önergeleri su-
nacaklarõnõ belirten TGS Başkanõ
Ercan İpekçi, “Gazetecilerin tu-
tuklanmasına karşı kampanyanın
ulusal boyutunu TGS, Türkiye Ga-
zeteciler Cemiyeti (TGC), Gazete-
ci Meslek Örgütleri Platformu (G-
9) ve diğer meslek örgütlerinin ka-
tılımıyla başlatacağız” dedi.
Türkiye’nin “din devletine değil
evrensel değerlere uygun demok-
ratik bir hukuk devleti” niteliğine
kavuşmasõ için mücadele verdikleri-
ni kaydeden İpekçi, “Almanya’da
Naziler iktidarı ele geçirirken ken-
di hukuk sistemlerini önce küçük,
sonra da radikal değişikliklerle
kurdu. Halkın çoğunluğunun des-
teğiyle iktidara oturduğunu savu-
nan zihniyet insanlık tarihinin en
büyük katliamlarını yapmak için
kendinde meşruiyet buldu” dedi.Kamu parkı bahçe oluyor
İBB, Çağlayan’daki parkõn kullanõm haklarõnõ bedel
istemeksizin 5 yõl süreyle Adalet Bakanlõğõ’na devretti
DENİZ TATARER TEMUR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB),
Çağlayan’da inşaatõ devam eden Avrupa Ya-
kasõ Adalet Sarayõ binasõnõn bitişiğinde bu-
lunan ve içinde Abide-i Hürriyet Anõtõ’nõn da
yer aldõğõ Abide-i Hürriyet Parkı’nõ 5 yõl
süreyle Adalet Bakanlõğõ’na devretti. Devir
kararõ 18 bin metrekarelik park alanõnõn ka-
muya kapanmasõnõ gündeme getirdi.
İBB Meclisi’nin geçen cuma günü ger-
çekleştirilen toplantõsõnda kentin farklõ böl-
gelerindeki 18 taşõnmazõn satõşõ, devri ve ki-
ralanmasõna ilişkin rapor görüşüldü. Rapor-
da, söz konusu parkõn Adalet Sarayõ’nõn bah-
çe ihtiyacõnõn karşõlanmasõ amacõyla 5 yõllõ-
ğõna, “bedelsiz” olarak bakanlõğa devri is-
tendi. “Abide-i Hürriyet Anıtı ve çevresi-
nin halka açık olması” şartõ konuldu.
Çağlayan’daki son yeşil alan
Anõt alanõnõn dõşõnda kalan 18 bin 704
metrekarelik park alanõnõn kamuya açõk ol-
ma şartõ dõşõnda tutulmasõ ise Çağlayan’da-
ki son yeşil alanõn halkõn kullanõmõna ka-
patõlmasõnõn önünü açtõ.
TGS BAŞKANI ERCAN İPEKÇİ
AKP’ye Nazi benzetmesi
Acılı anneye 5 ay hapis
ÖLDÜRÜLEN BARAN TURSUN’UN ANNESİ
Abide-i Hürriyet Parkı, inşa edilen binanın bi-
tişiğinde yer alıyor. (Fotoğraf: VEDAT ARIK)