25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Sakın Bırakmayın Bu Mustafa’yı Gazetecilik yaptığı ve zamanın üst komutanlarıyla görüştüğü için Silivri’de mukim Mustafa Balbay kardeşim gazeteci arkadaşlarına bir mektup yolladı. Tuncay Özkan’la birlikte yazdıkları mektupta “Hukukta esas, suçsuzluğu hükmen kesinleşinceye dek herkesin masum olduğudur. Oysa biz suçsuzluğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz” diyor benim değerli arkadaşım. Hiç olur mu Mustafa. Seni bırakırlarsa, zaten sıkıştırılmış, neredeyse kıpırdayacak yeri kalmamış, “mazlum”, “mağdur” yürütme, yürüyemez hale gelmez mi? Seni bırakırlarsa yargı, yürütmeyi kuşatmış olmaz mı? Seni bırakırlarsa, sivil vesayet yara almaz mı? Ben şimdi seni bırakayım da artık, devletimizin büyüklerine sesleneyim, memleket aşkına bunu yapayım. Dağlarına bir türlü bahar gelemeyen yurdumun, 5.9’luk depremde 51 kurban veren ülkemin egemenlerine bir çift laf edeyim. Sen de orada acele etme, daha zamanı var, zemini var, hele bir kanıtla suçsuzluğunu, nasılsa bir çaresi bulunur. Şimdi kapat kulaklarını. Ey benim devletli büyüklerim, yaşı benden küçük bakanlarım, hâkimlerim, savcılarım, siz siz olun bu Mustafa’yı sakın ola dışarı salmayın. Gezmeyi çok sever, yedi düveli dolaştı, kitaplar yazdı, bir o kadar daha yazar. Kaçar maçar, sonra sorumlu olursunuz. Sakın ola sözlerine kanıp tutuksuz yargılamaya kalkışmayın, kalemi kuvvetlidir, kara kalemle yazar delilleri melilleri karartır. Siz bu Mustafa’yı bilmezsiniz, serbest kalırsa gene gazetecilik yapar, başka işi yoktur, kitaba, kurala, başbakana, patrona uymaz, zamanın gereğini anlamaz, ruhunu bilmez. Gidip dağda terör elebaşılarıyla röportaj yapacağına deprem köylerini falan dolaşır bu Mustafa. Yanıp yakılıp Kandil’e gitse, çanak soru bilmez, mahkemede pekiştirdiği çapraz sorgu yöntemini kullanır ki, bu da açılım zamanlarına uymaz, işe yaramaz. O sebepten, siz siz olun bu Mustafa’yı dışarı salmayın. Dışarı çıkarsa ben biliyorum bu Mustafa’nın ne yapacağını. Sivil-asker dinlemeyip, devletin derini sığı demeyip ahret sualleri soracağından adım gibi eminim. Susurluk’tan girip Ergenekon’dan çıkacağını, Mumcu’dan başlayıp Hrant’a uzanacağını, hepsini hepsini derinlemesine soracağını biliyorum. Sıvas’ta olup biteni unutmaz, bütün bu cinayetlerde nasıl bir karartma yapıldığını, bugün kimlerin korunup kollandığını, toz duman, sis pus içinde kimlerin temize çıkarılmak istendiğini sorar bu Mustafa. Kimlerin darbe kışkırtıcılığı yaptığını da sorar, adım gibi biliyorum. Her gün askere çakan, hakaretin bini bir para manşetlerle askeri çileden çıkarmaya çalışanların arkasındakileri de unutmaz, benden söylemesi. Şu sıralarda iyi giden cemaat siyaset denklemini evvel eski kurcalayıp duran İlhan Selçuk’un, İbrahim Yıldız’ın, Cumhuriyet’in, başta Hikmet Çetinkaya’nın, Aykut Küçükkaya’nın, İlhan Taşcı’nın öteki arkadaşlarının değirmenine su taşır bu Mustafa dışarı çıkarsa. Siz bu Mustafa’yı bilmez, tanımazsınız, iki üç generalle konuştu diye, konuştuklarını yazdı yazmadı diye bir kere yakasını tutmayı başardınız, artık bırakmayın; bırakırsanız yolsuzluktu, şuydu buydu, evdi, apartmandı, gemiydi gene yazar bu Mustafa. Hazır elinize geçmiş, tutun tutabildiğiniz kadar. Yalnız benim aklıma bir takılan var. Şimdi her şey iyi güzel de, bu devran Sultan Süleyman’a kalmamış bilirsiniz, bugünün yarını da var, onu da bilirsiniz. Biraz diyorum, ihtiyatlı davransanız, rezervli hareket etseniz, miktarı küçük tutsanız, açılımı ihtiyatlı yapsanız, kapanırken çağa dikkat etseniz, büyük devletlerin, emperyalistlerin her sözüne kanmasanız, onların politikalarının esasta değişmediğini, stratejide usta, taktikte kıvrak olduklarını unutmasanız, yarın sizi bir çırpıda silkeleyebileceklerini akılda tutsanız, sizin AB’ci olmadığınızı bilip de bilmezden geldiklerini, gönlünüzün Arap Yarımadası’nın şeyhlerinde, sultanlarında olduğunu çoktan anladıklarını tahmin etseniz olmaz mı? Her neyse konumuz o değil. Konumuz Mustafa. Dediğim gibi, sözlerimi unutmayın, oyuna gelmeyin; “Bu da çıksın, yeteri kadar yatırdık, bir kişiden ne olur, dışarıda bunlardan çok” demeyin. İyisi mi, salıvermeyin siz bu Mustafa’yı. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Avukat Turgut Kazan, başsavcõ vekili Taner Aksakal’õn açõkça ayrõmcõlõk yaptõğõnõ ileri sürdü Savcõya suç duyurusuİLHAN TAŞCI ANKARA - Erzincan Cumhuri- yet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in avukatõ Turgut Kazan, 14 şüphe- lisi, ekinde 14 klasörü ve 12 gizli ta- nõğõ bulunan dosyayõ 3 gün içinde inceleyip 61 sayfalõk iddianame hazõrladõğõ ve iddianamede “Al- evilerle ilgili inanılmaz bir de- ğerlendirmeye imza atarak, açık- ça ayrımcılık yaptığı” suçlamasõyla başsavcõvekili Taner Aksakal hak- kõnda suç duyurusunda bulundu. Kazan, yetkileri kaldõrõlan savcõ Osman Şanal’õn da soruşturulma- sõ için izin verilmesini istedi. Kazan, suç duyurusu dilekçesini Adalet Bakanlõğõ’na iletti. Dilekçe- sinde, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) savcõ Osman Şanal’õn özel yetkisini kaldõrdõğõnõ anõmsatan Kazan, şunlarõ kaydetti: “O gün saat 16.15 sularında, yet- kisi alınan Osman Şanal’ın çuval- ları karıştırdığını gördüğümüz için, saat 16.13’te kuşkumuzu dile geti- rip tedbir istedik. Dilekçemizi mah- keme kalemine verdik. Henüz teb- ligat yapılmadığı belirtilerek bu isteğimiz reddedildi. Ve aslında saat 19.00’da verilen kararın altı- na, saat 17.00 notu düşüldü. Bu not gerçeğe aykırı olmakla birlikte, en azından o saatte durumun öğre- nilmiş ve tebligatın yapılmış ol- ması gerekirdi. Üstelik, biz yetkisiz savcının çuvalları karıştırmaya de- vam ettiğini gördüğümüz için, sa- at 18.39’da bir dilekçe daha verip muvafakatimiz olmadığını bildir- dik. Dilekçemize alındı şerhi ko- nulmasına rağmen, yine gereği ya- pılmadı. Ve sonuçta, yetkisi alınmış savcı tarafından dosyamız kaçırı- lırcasına İstanbul’a yollandı. Kabul edilmelidir ki, HSYK’nin açık ihlal ve yetki aşımı gerekçesiyle verdiği karar karşısında, Osman Şanal’ın henüz tebligat yapılmamıştır ge- rekçesiyle 63 sahifelik yetkisizlik ka- rarı yazması ve dosyayı kaçırırca- sına İstanbul’a yollaması tam bir keyfiliktir. Şanal’ın başvurduğu bu yol, hukukla ve savcılıkla bağ- daşmayan, militanca bir yakla- şımdır.” Kazan, bu gerekçelerle Os- man Şanal’õn soruşturulmasõ için izin verilmesi gerektiğini vurguladõ. Mahkemeden de kaçırdılar Kazan, Aksakal hakkõnda ilginç bir iddiada bulundu. Dilekçede, “Ak- sakal’ın ise, dosya döndükten son- ra, çuvallar açılıp sayısız belge tas- nif edilmeden ve CD’leri kopya- lanma işlemi henüz bitmeden, ade- ta yeni bir tahliye isteğini 1 Mart günü görevi devralacak yargıçtan kaçırırcasına, 14 şüphelisi, ekinde 14 klasörü ve 12 gizli tanığı bulunan dosyayı üç gün içinde ‘inceleyip’ 61 sahifelik iddianameyi hazırlaya- bilmesi, olacak şey değildir.” de- ğerlendirmesi yapõldõ. Kazan, bu ne- denle Aksakal hakkõnda soruşturma izni verilmesini istedi. İddianamenin 46. sayfasõndan şu alõntõ yapõldõ: “CD içerisindeki ‘3. Ordu Ko- mutanõ Org. Saldıray Berk ile ilgili değerlendirme.docx’ isimli dosyada aynen; ‘Erzincan ve civarõndaki Alevi köyleri özel olarak ilgilen- mekte, bu köylerin ihtiyaçlarõnõn gi- derilmesi için ordunun imkânlarõnõ kullanmaktadõr”. Kazan böyle bir değerlendirmenin yalnõz yasa ve hukuka aykõrõ olma- yõp çağdõşõ da olacağõna dikkat çe- kerek “Çünkü, tam bir ayrımcı- lıktır ve Türk Ceza Yasası kapsa- mında suçtur” dedi. Cihaner’in avukatõ Kazan, başsavcõ vekili Taner Aksakal hakkõnda suç duyurusunda bulunurken yetkileri kaldõrõlan savcõ Osman Şanal’õn da soruşturulmasõ için izin verilmesini istedi. Turgut Kazan. 2. Ergenekon davasõnda savunma yapan Özcan, 12 Eylül döneminde işkenceye maruz kaldõğõnõ anlattõ ‘Benden darbeci olmaz’ HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda yar- gõlanan tutuklu sanõk İbrahim Öz- can, 12 Eylül döneminde işkence- ye maruz kaldõğõnõ anlatarak, “Hiç- bir işkencecinin yargılandığını görmedim. 12 Eylül’ün paletle- riyle üzerinden geçtiği ben, şimdi darbecilikle suçlanıyorum. Ben- den darbeci olmaz” dedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke- mesi tarafõndan Silivri Cezaevi bi- tişiğindeki duruşma salonunda gö- rülen davanõn 44. duruşmasõnda Başkan Köksal Şengün, tutuklu sanõk Özcan’õ, savunmasõna devam etmesi için sanõk kürsüsüne çağõrdõ. İddianamede Ergenekon örgütünün Kuvayõ Milliye 1919 Derneği’nde- ki yapõlanmasõ içerisinde bulundu- ğu, cebir ve şiddet kullanarak yü- rütme organõnõ ortadan kaldõrmaya teşebbüs etmekle suçlanan Özcan 1977’de adam yaralama suçuyla cezaevine girdiği ve 15 yõl yattõğõ- nõ anlattõ. O dönem gözaltõnda iş- kence gördüğünü söyleyen Özcan, “İşkence insanların hafızasında uzun süre izler bırakır. Anlatması bile zor. Anlatırken insan o süre- ci yeniden yaşıyor. Dün (önceki gün) buradan koğuşa gittiğimde sabah 6’ya kadar uyumadım. Fa- laka, elektrik, manyeto, askı ha- fızamda tek tek canlandı. Darbe oldu, bunları yaşadık. Şimdi ikin- ci bir darbeyle mi karşı karşıya- yız? Darbeler halka karşı yapılır, mağdur olan halktır” dedi. Sinop Cezaevi’nde de yattõğõnõ ifade eden Özcan şunlarõ anlattõ: “Cezaevi şimdi müze olmuş. Bin kişiyi alacak kadar zindanları var- dır. ‘İp’ denilen hücreler vardır o zindanlarda. Mahkûm halatlarla aşağıya bırakılır, deniz kabardığı zaman dalga ızgaralardan içeri dolar. Böyle bir süreci yaşamış bir insan olarak benden nasıl darbe- ci olur? Benim darbeci olmam mümkün değil.” İşkenceciler yargılanmadı 12 Eylül darbesinin başõndaki Kenan Evren’i mahkemeye verdi- ği için hayatõnõn sürgüne döndüğü- nü anlatan Özcan, “Sağdan soldan 48 kişi asıldı, 16 yaşındaki genç- lerin yaşı büyütülüp asıldı. Bin- lerce insan işkenceden geçirildi. Cezaevlerinde çok ölüme şahi- dim ben. Giresun’da cezaevinde hücremde farelerle yemeğimi pay- laşmak zorunda kaldım. Ben ne yaptım da darbecilikle suçlanı- yorum” diye sordu. “Ben 12 Ey- lül’den sonra hiçbir işkencecinin yargılandığını duymadım” diyen Özcan, “Erbakan, Demirel, Evren çeke çeke ölecekler. Hiçbiri kolay ölmüyor, hâlâ da çekiyorlar. Maz- lumların ahı tutar” diye konuştu. Özcan “darbe” yapmaya teşebbüs etmek suçlamasõnõ şu sözlerle red- detti: “12 Eylül’ün paletleriyle üzerinden geçtiği ben, şimdi dar- becilikle suçlanıyorum. İnsanın doğasına aykırı. Yafta hazır: Dar- beci, Ergenekoncu. Darbe palet- leriyle halkın üzerinden geçer. Ekonomiyi elinde tutanlara zarar gelmez. Onlar servetlerine servet katar. Şimdiki iktidar da kendi sermaye sınıfını yaratıyor. Ama bu süreç sadece 2 sene sürer.” Davanõn iddianamesini heyete gös- teren Özcan şöyle devam etti: “Bu iddianame pimi çekilmiş el bom- bası. Bakalım kimin üzerinde pat- layacak. Burada ben ‘Cemaatlere sõzmak’ ile suçlanıyorum. Cema- atler devlet kurumu mu? İsmail Ağa cemaati lideri, ‘Recep Tayyip Erdoğan bizi korumak mecburiye- tinde’ demiş. Bu gerekçe Türkiye Cumhuriyeti’nde yazılmaz, İran’da, Pakistan’da, Afganis- tan’da yazılır.” Yakında kira da isterler İbrahim Özcan, savunmasõ sõra- sõnda Silivri Cezaevi’nin koşulla- rõndan yakõnarak şunlarõ anlattõ: “Musluklar bozuk, duvarlar dö- külüyor. Yağmur yağdığında ko- ridorlar suyla doluyor... Hasta ol- mamak için musluğu, pencere camlarını biz değiştiriyoruz, sili- konluyoruz. Elektrik parasını da biz ödüyoruz. Yakında kira da is- terler bizden. 21. yüzyıla geldik, yaşadığımız şartlara bakın. Plas- tik tabak, kaşık kullanılıyor. Kan- ser olacağız.” Mahkeme heyeti du- ruşmayõ bugüne erteledi. Tutuklu sanõk İbrahim Özcan, “12 Eylül’ün paletleriyle üzerinden geçtiği ben, şimdi darbecilikle suçlanõyorum. İnsanõn doğasõna aykõrõ” dedi. Ergenekon davasõ iddianamesini mahkeme heyetine gösteren Özcan “Bu iddianame pimi çekilmiş el bombasõ. Bakalõm kimin üzerinde patlayacak” diye konuştu. Pastaneye ‘Ergenekon’ baskõnõ ERZİNCAN (Cumhuriyet) - Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda tutuklu bulunan Erzincan Cumhuri- yet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’e yakõn olduğu ileri sü- rülen Hüseyin Erdoğan’õn sahibi olduğu Paradise Pas- tanesi’ne polis ekipleri tarafõndan baskõn düzenlendi. Ya- põlan aramanõn ardõndan pastane sahibinin oğlu Ab- dullah Erdoğan ve iki kişi gözaltõna alõndõ. Erzincan Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şu- be Müdürlüğü ekipleri, saat 14.45’te Ordu Caddesi üze- rinde bulunan Hüseyin Erdoğan’a ait Paradise Pas- tanesi’ne geldi. Pastanede siparişlerin alõndõğõ bilgi- sayarlar, işyerinde bulunan CD’ler, evrak ve dokümana polis tarafõndan el konuldu. ‘Munzur’un ifadelerinde geçiyordu Terörle Mücadele Şubesi polislerinin 2 saat süreyle yaptõğõ arama, kamerayla kayõt altõna alõndõ. Bilgisa- yarlar, CD’ler ve el konulan evrakõ çuvallara dolduran polisler, pastane sahibi Hüseyin Erdoğan’õn oğlu Ab- dullah Erdoğan ve pastane çalõşanõ olduğu öğrenilen iki kişiyi gözaltõna aldõ. Paradise Pastanesi’nin ismi davanõn gizli tanõğõ ‘Munzur’un ifadelerinde geçiyordu. Erzu- rum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcõlõğõ’nca hazõrlanan Erzincan Ergenekon örgütlenmesi iddianamesinde, CHP milletvekili Ahmet Ersin’e gizli tanõk ‘Munzur’un, HSYK tarafõndan yetkileri alõnan savcõ Osman Şanal’õn tehdit ederek ifade aldõğõnõ söylediği iddialarõ gazete- lerde yer almõştõ. İfadesinde bir arkadaşõyla gittiği pas- tanede işyeri sahibi Abdullah Erdoğan’õn oğlu Erdal Er- doğan ile buluştuğunu anlatan gizli tanõk, Erdoğan’õn kendisini jandarma binasõna götürerek Cihaner’in avu- katlarõyla görüştürdüğünü kaydetmişti. Gizli tanõk da- ha sonra avukatlarla beraber gittiği adliyede verdiği ifa- dede, savcõlar Osman Şanal ve Bayram Bozkurt’tan şikâyetçi olmadõğõnõ söylediğini ancak kendisine oku- tulmadan ifade imzalatõldõğõnõ öne sürmüştü. Tutuklu bulunan Erzincan Cumhu- riyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e yakın olduğu ileri sürülen pastane sahibi Hüseyin Erdoğan’ın oğlu Abdullah Erdo- ğan ve iki kişi gözaltına alındı. Pastanede bulu- nan bilgisayar, CD, evrak ve do- kümanlara polis tarafından el ko- nuldu. (AA) 3 kişiye gözaltı CHP’Lİ ATİLLA KART’TAN ÖNERGE Balbay ve Özkan sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Kon- ya Milletvekili Atilla Kart, Adalet Bakanõ Sa- dullah Ergin’in yanõtlamasõ istemiyle verdiği so- ru önergesinde “Mustafa Balbay’ın tutuklulu- ğunun sürdürülmesi hangi yasal gerekçeyle açıklanabilir? Aynı durum Tuncay Özkan için de söz konusudur” dedi. Kart, soru önergesinde şu görüşlere yer verdi: “Kuvvet komutanlarının ikinci kez çağırılıp sor- gulamalarının ardından serbest bırakılmasından sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili yap- tığı açıklamada ‘kaçmayacaklarõ anlaşõldõğõ için ser- best bõraktõk...’ demiştir. Oysa benzeri süreç Mus- tafa Balbay olayında da yaşanmıştır. Balbay’ın şiddete başvurması ya da silahlı olması söz konusu değildir.Delillerin karartılması, yurtdışına kaç- ma durumu da söz konusu olmadığına göre, Bal- bay’ın tutukluluğunun sürdürülmesi hangi yasal veya takdiri gerekçeyle açıklanabilir? Aynı du- rum Tuncay Özkan için de söz konusudur.” ALEVİ DERNEKLERİ TEPKİLİ ‘Maksatlı bir tutum var’ MERSİN (Cumhuriyet) - Mersin’deki Alevi örgütleri, Er- zincan iddianamesinde savcõla- rõn Alevi köylerine okul yapõl- masõnõn suç olarak göstermesi- ni protesto etti. Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanõ Hüseyin Özveren, Toroslar Şube Başkanõ Hüseyin Değerli, Mezitli Şube Başkanõ Ferdi Koç ve Hacõ Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfõ Mersin Şube Başkanõ Necdet Yıldırım, Erzincan iddianamesiyle ilgili or- tak bir açõklama yaptõlar. Açõkla- mayõ okuyan Yõldõrõm, özel yet- kili bazõ savcõlarõn Alevi kimlik- li kamu görevlilerine karşõ mak- satlõ tutum içine girdiklerini be- lirtti. Bunun son örneğinin 3. Or- du Komutanõ Orgeneral Saldıray Berk hakkõndaki suçlamalar ol- duğunu ifade eden Yõldõrõm, “Özel yetkili savcının, bir Al- evi köyüne okul yaptıran Or- general Berk hakkında suçla- malarda bulunması, adalet me- kanizmasını kuşatmış militan tutum ve amacın nerelere kadar uzandığını en vahim şekilde or- taya koymaktadır. Bu savcıların insanların etnik ve inanç kim- liklerini neden merak ettikleri- ni merak etmekteyiz” dedi. ‘Soruşturma açılsın’ Yõldõrõm, iddianameyi hazõr- layan savcõlar hakkõnda Adalet Bakanlõğõ’nca soruşturma açõl- masõnõ beklediklerini vurguladõ.Mustafa Balbay. ‘Çetin Doğan’õn sağlõğõ bozuldu’ İstanbul Haber Servisi - “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” soruşturmasõnda tutuklanan eski 1. Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Çetin Doğan’õn sağlõk durumunun kötüleştiği, tansi- yonunun 20’ye yükseldiği belirtildi. Doğan’õn avukatõ Celal Ülgen, bugün yeni bir tahliye ta- lebinde bulunacaklarõnõ söyledi. Ülgen “Düşü- nün 70 yaşında, olağan yaşamaya alışmış, din- gin bir dönem geçirmesi gereken bir kişi dört duvar arasına konuluyor. Bu stres ve ya- şam biçimindeki ani değişiklik insan sağlığı- nı olağanüstü biçimde etkileyebilir” dedi. ‘HSYK iddiaları araştırsın’ Doğan’õn avukatõ Celal Ülgen, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) Adalet Bakanlõğõ müsteşarõ ile başsavcõ vekilinin gö- rüşmesinde, Balyoz operasyonunda tutuklama- larõ gerçekleştiren hâkimin de bulunduğu yö- nündeki iddialarõ araştõrmasõnõ istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear